Börteçine9
New member
Mübarek Ramazan ayını uğurlayıp bayrama kavuştuğumuz günlerin hemen akabinde bir saldırıyla uyandık. Basın ve medya kuruluşlarında 5 defa, daha sonra Genel Kurmay Başkanlığının resmi açıklamasında 38 defa saldırıya uğradığı belirtilen Aktütün Jandarma Karakolu bir baskınla daha karşı karşıya kalıyordu. Basında medyada ve halkta yeniden bu olayların tartışıldığı bir ortam meydana gelmiş bulunmaktadır.
Bundan önceki Genel Kurmay Başkanının artık oralar BBG evi dediği yerlerden gelen bölücü terör örgütü mensupları katırların sırtlarında ağır silahları taşıyarak karşı tepelerden Aktütün Jandarma Karakolunun mahkum bölgede olması nedeniyle karakolun güvenliğini sağlamak amacıyla hakim noktada bulunan Bayraktepe'ye yapılan havan atışları ve doçka ağır silahlarıyla yapılan saldırı sonucu ilk atışlarda 13 askerimizin şarapnel parçalarıyla şehadete ermesi ve akabinde Aktütün'de ilk olarak 15 askerin şehit olduğu 2 Jandarma Özel Harekat mensubu'nun kayıp olduğu daha sonra cenazelerine ulaşarak 17 şehide ulaştığı belirtilmişti. Neresi BBG ? Katırlar bir saatte yüklü nasıl yol alır? Ağır makinalıları nasıl getirir geriye de saldırıyı yapıp nasıl götürür ?
Bu olayın hemen akabinde Diyarbakır'da yol ortasında Polis Meslek Yüksek Okulu personelini taşıyan araca yapılan saldırı sonucu 5 polis şehit verdik. Tunceli'de birliğine giden askerleri taşıyan sivil otobüse yapılan saldırı sonucu yine bağrımız yandı. Gün geçmiyor ki bölgeden şehit haberi gelmesin.
Bakıyoruz Aktütün'de şehit olan askerlerimizden birinin annesi haykırıyor. Ben şehit anasıyım, Vatan Sağolsun. Ne mutlu ki Allah bana bunu nasip etti! diyor. O şehit anası haykırıyor, o ana hainler sevinmesin diye ağlamıyor, biz sıcacık evlerimizde televizyonlarımızın karşısında gözyaşlarına gark oluyoruz. Hangi vicdan hangi kalp dayanabilir bu yaşanan acılara. Bir yanda Hasan kanın yerde kalmasın Hasannn diye seslenen şehit yakını. Daha bu millet unutmadı Şehit Jandarma Yarbay Alim YILMAZ'ın eşinin benim çocuklarım da ağlamayacak o hainleri sevindirmeyeceğim dediğini o şehidin evladının babasını taşıyan cenaze aracının arkasından Türk Bayrağını dalgalandırmasını. Nasıl dayansın buna yürek. Bir nişanlı nasıl haykırıyor şehidini taşıyan aracın ardından bu bizim gelin arabamız diyerek. Nasıl dinsin bu acı..
1984 Ağustosunun 15. gecesi Şemdinli ve Eruh baskınlarıyla adını duyuran Pkk adlı bölücü terör örgütünün saldırıları başlayalı tam 24 yıl geçmiş. Verdiğimiz binlerce şehit bir yanda kolu kopan bacağı kopan gözü kör olan vücudunun uzuvlarını kaybeden binlerce gazimiz var.
Yüreğimiz yangın yerine dönmüş. Terör yeniden alevlenmiş, gün geçmiyor ki şehit haberi ile uyanmayalım. Terörle mücadele konusunda bu işin sorumlusu olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin başındaki muhterem bakıyoruz Dağlıca saldırısı sonrası diyor ki işte dağdakileri indirelim. Mealen diyor ki Mehmedimin kanına girmiş teröriste annenin şefkatli kollarına gel sarıl, öbür yana feryat figan eden gözü gibi sakındığı evladını düğünlerle toylarla askere uğurladığı evladının albayrağa sarılı tabutuna sarılan anaya askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyor.
Şehit cenazeleri oluyor, oğlunu askere göndermeyen başbakana oğlunu askere gönder diye haykıran vatandaşlarımızın üzerine polisleri saldırtıyorlar. Bunun en bariz örneği Aktütün saldırısı sonrası Kırıkkaleli şehidimizin köyündeki cenaze töreninde yaşanan olaylar göz önündedir.
Bakıyoruz şehit cenazelerinde Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez haykırışları karşısında efendim şehit cenazeleri istismar ediliyor diyor hükümet büyükleri. Bu işin sorumlusu siz değil misiniz efendiler. Şehit verdirmeyin o zaman. Ahkam keser gibi efendim içerde 5000 dışarıda 500 terörist var demeyin o zaman. Dağlıca baskını sonrası liseli gençlerin dahi sokaklarda albayraklarla şehitler ölmez vatan bölünmez haykırışlarından bu isyanın basite indirgendiği yorumunu yapıyorlar. Bu koca koca adamlar ya siz bizden değilsiniz ya biz sizden değiliz.
Güneydoğu'da rutin hale gelmiş bazı günler var bölücü terör örgütü mensupları o günlerde sokaklarda fink atar. 15 Şubat günleri bütün esnaf kepenk kapatır. Sabah güneydoğuda bir il veya ilçe fark etmez sokağa çıkarsınız şehir tamamen hayalet şehir havasına bürünmüştür. Öğleden sonra akşamüzeri yollar kalabalıklaşır ara sokaklarda kitleler çoğalır meydanlarda ateşler yakılır sonra ver elini elinden geldiğince bölücü terör örgütü yanlısı slogan at, polis kulübelerine molotofla, asker polis arabalarını kundakla çeşit çeşit versiyonlarda kendilerini gösterirler. Böyle günlere güneydoğuda vatani görevimizi yaptığımız dönemde sıkça rastladık.
Şimdi bakıyoruz. Adı Demokratik Toplum Partisi olan demokratlıkla demokratik toplum ile ilgisi bulunmayan bir siyasi parti geçmişinde ilk olarak 1991 yılında Erdal İnönü'lü SHP ile ittifakla koalisyonla meclise giren ve Kürtçe yemin ile adını duyuran siyasi jenerasyonlar kah DEP oldular kah HEP oldular. Önümüze DEHAP diye de çıktılar HADEP diye de çıktılar. Kapandıkça yeniden türüyorlar.
Ülke günlerdir kan ağlıyor vatan evlatlarına
Bunlar bir yanda tutturmuşlar meclise soru önergesi veriyorlar Azadiye Velat Gazetesi, Gelecek gazetesi, Alternatif Gazeteleri niye kapatılmış. Özgür basınmış, kürt basınıymış şuymuş buymuş. Soru önergesini veren kim ? Aysel Tuğluk. DTP Diyarbakır Milletvekili. 1999 yılında Apo'nun avukatlığını yapan bir kadın. Meclis kürsüsünde gurup konuşmasında Ahmet Türk çıkıyor kürsüye. Efendim gazetelerimiz kapatıldı. Şöyleydi böyleydi. Bu gazetelerin birkaç sayısına göz atmış biri olarak konuşuyorum. Alternatif Gazetesi dağdaki eli kanlı terörist liderlerinden birini legal biri imiş gibi yarım sayfa demecini yayımlıyor. Apodan halk kahramanı olarak bahsediyor. Alternatifin ardından yayın hayatına başlayan Gelecek Gazetesi tam sayfa Aponun düşüncelerine yer veriyor. Aponun Diyarbakır hakkındaki yorumlarını yayımlıyor.
Apo kim ? Bölücü Terör Örgütünün sözde lideriyken Kenya'da paketlenerek Türkiye'ye getirilen yargılanan idam kararı alan adı AKP olan bir siyasi partinin de içinde olduğu Gökkuşağı koalisyonunca idamdan kurtarılıp cezaevinde müebbet yemiş bir it.
Tutturmuşlar bir Kürt sorunu. Yok demokratik çözümmüş yok halkların kardeşliğiymiş. Yok Diyarbakır Cezaevinde yapılan işkencelerden doğmuş örgütmüş. Falanmış filanmış. Sen Kürtsün diye Başbakan olamazsın diyen mi var ? Cumhurbaşkanı olamazsın diyen mi var ? Milletvekili olamazsın diyen mi var ? Polis olamazsın diyen mi var ? Asker olamazsın diyen mi var ? Esnaf oldun da İşadamı olamazsın diyen mi var ? Sokağa çıktın niye geziyorsun diyen mi var ? Üniversiteye girerken Kürtsün diye yolunu mu çeviren var ? Gider oraya fabrika yaparsın gelir senin sözcülüğüne soyunduğun örgüt şantiyeyi havaya uçururur. Köy mü boşaldı hayvancılık mı bitti. Sen git orta anadolunun köylerine bir bak. Sonra git küçük çocukları sal sokağa polisi taşlat. Ateş yaktır nara attır. Neymiş de Abdullah Öcalan cezaevinde dayak yiyormuş yok saçları kazıtılıyormuş. Milletvekilinin biri gider teröristler için bize kardeşlerimize terörist dememizi istiyorlar diyor. Eş başkanın tutar 15 Ağustos bizim bayramımız diyor.
Sonra gurubu git Diyarbakır'da topla. "Birlikte yaşam, eşitlik, özgürlük söylemimiz teröRize edilmeye, bölücük olarak gösterilmeye çalışıldı. Kürtlerin bu konudaki bütün ısrarına, irade beyanına rağmen ortak yaşam olanakları ve demakratik siyasi yapma koşulları ortadan kaldırılıyor. Türkiye mozayiği bölünme noktasına götürülüyor1980 askeri darbesi hem Kürt halkı için hem de bir bütün Türkiye için eşi benzeri görülmemiş siyasi, sosyal ve kültürel soykırıma neden oldu. PKK, bu darbeye hazırlık ve soykırım ortamında doğdu, büyüdü. Bugün bizleri buraya toplayan neden, PKK lideri Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanan fiziksel şiddettir. İmralı'ya bir an önce DTP'nin de dahil olduğu bir heyet gönderilmelidir! diye beyanat verirsiniz. Bu yaşananların neresi demokratik tepki söyle bakalım Demokratik Toplum Partisinin Genel Başkanı otobüs yakmak mı araç kundaklamak mı sabah gelip ticaret hanesini açan esnafın kepenklerini kapamıyorsun diye saldır, yoksa polise molotof taş ve sopa mı? Demokratik Toplum Partisince kurulacak bir heyet Apo'yu görmeye gitsin miş? Bak bak bak.. Sevsinler sizin demokratlığınızı.. Ne emirler alacaksınız İmralı'dan?
17 Ekim 2007 tarihinde verilen Sınır ötesi Operasyon tezkeresinin bir yılı aşmasının ardından 2002 - 2007 yılları arasında sınır ötesi operasyon tezkeresi vermemek için her türlü numarayı yapan, her türlü taklayı atan hükümet 2008 Ekiminde tezkereyi bir yıl daha uzatmak için meclise gönderdi ve onaylandı.
Bunun ardından hemen belediye başkanları bölücü örgütün şubesi gibi çalışan terörist leşlerini belediye araçlarında taşıyan adı demokratik toplum olan bu siyasi parti ortaya çıktı ve diyor ki sınır ötesi operasyon olmasın.
İşte demokrasiydi insan haklarıydı şuydu buydu ağzımı bozmak istemiyorum. Ulan benim bağrım yanıyor. Sen hiç şehit cenazesi gördün mü ? Senin hiç aynı sofrada öğle yemeği yediğin, aynı karavanaya kaşık salladığın insanın akşam şehit haberini duydun mu ?
Şimdi de yeni bir versiyonla çıktılar karşımıza Apo adlı cani İmralı'da yok fiziksel baskıya maruz kalıyormuş, yok saçları kazıtılıyormuş. Ulan benim elime versen ben etlerini liğme liğme ederim.
Türlü versiyonlar ile çeşit çeşit oyun oynuyorlar. Yav siz bizi aptal mı sanıyorsunuz.
Ağrıda, Diyarbakır'da orda burada sokağa çıkıyorlar oraya buraya saldırıyorlar. Neymiş efendim apo baskıya uğruyormuş.
Kahramanlıklarla andığımız Şahin Beylerin yurdu Gaziantep vilayetimizde DTP il örgütünden çıkan kalabalık gurup ellerinde Apo isimli caninin resimlerini taşıyarak basın açıklaması yapmaya kalkıyorlar. Yok canım
Bir yanda evlerine ocaklarına ateş düşen aileler, bir yanda aponun cezaevinde dayak yediğini saçının kazıtıldığını iddia ederek sokaklara çıkarak huzuru bozanlar, rakı masasında terörün müzakeresini yapanlar bir yanda şehitlere kelle apoya sayın diyerek hitap eden Erdoğan bir yanda bu kanı durdurun diyen Türk Milletinin sevdalıları
Kerkük Kürdistanın kalbidir diyen Barzaniye bir gün postal yalayıcısı öbür gün kardeşim diyen, kedisini bile vermeyen Talabaniye Akp genel merkezinde Kürdistan'dan gelen haberler bizi sevindiriyor diye başlayan cümlelerle sevgi gösteren Erdoğan
Diyarbakır'da Kürt sorunundan bahset sonra güneydoğu illeri haricinde şehirlere Türk Bayraklı poz ver kurbanım ayına yıldızına yazdır büyük puntolarla. Diyarbakıra git sokaklar temiz değil çöpler alınmıyor diyorsun adamlar vatana dümdüz ipanet ediyor. Soykırıma uğradıklarını söylüyor. 2002-2007 arası operasyon yaptırmamak için elinden gelen hüneri gösterdin. Gezdin AB kapılarında. Kaçaktan beslenen terörün gırtlağına otu tıkama gel ananın sıcak kollarına de. Barzaniyle Talabaniyle kucaklaş, Kerkük'te Türkmene sırt çevir. Camilerine gelip kurulan dinine saldıran ABD askerine yuvasına sağ salim kavuşması için dua et. Refah Partisi İl Başkanı iken;
-Güneydoğu Anadolu sorunu gerçekte ulusal bir sorundur. İstenilen Kürt ulusal kimliğinin tanınması ve eşit ve gönüllü bir birliktelik oluşturulmasıdır. Bu makul bir taleptir.
-Biz siyasi parti olarak, resmi ideolojiyi sorgulamalıyız. Kemalist devletin geleneksel zora ve silaha başvuru yöntemi artik iflas etmiştir.
-Devlet terörünü de kınamalıyız. PKK ile devlet çatışmasında devlet safında görünmemeliyiz. Bunun için devletin PKK'yı bölücü, terörist ve ayrılıkçı olarak nitelendiren söyleminden uzak durmalıyız.
-Kürtçe eğitim serbest olmalıdır.
-Yerel Parlamentolar oluşturulmalı, merkezi devlet küçülmelidir.
Diye rapor hazırlat, sonra Milli Görüş gömleğini çıkar Papazlarla fink at, yeni gömleğinle otur Sayın Öcalan de şehitlere de kelle. İmralı canisi bile diyor Erdoğan benim söylemlerimi kullanıyor diye. Bölücüleri baş tacı et. Yürüdüğün çizgiye bir bak. Talabani Barzani kardeşin olmuştur, Zanalar Zapsular yoldaşın olmuştur. Dün Milli Görüş gömleği ile demediğini bırakmadığın Amerika bugün sen Onun Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı. Dün bu şarkı burada bitmez diyen sendin dün söylediğin nakaratlarda başkaydın bugün bambaşkasın. Dün İslami Pop çalıyordun bugün Caz Rack çalıyorsun. Öyle bir Gürcistan'da bir Rusya'da gezmeyle olmuyor. Sen terörle mücadeleye çözüm bul. Hükümetin başı sensin sen. Kardeşim dediklerinin itleri saldırıyor bugün Türk askerine, sen hala yok Barzaniye özel temsilci yolla. Hala mı dank etmedi kafa ? Sana Kürdistandan defol diyorlar sen hala kardeşim diyor onlarla yol arkadaşlığı yapmaya kalkıyorsun.
Bir yanda kapalı kapılar ardında silah satanlar, mermi tüccarlığı yapanlar, terörden nemalananlar, kedimi bile vermem diyen siyasi fahişe Talabani, Kürt hamisi Barzani, derin güçler, gizli örgütler gözlerinin içi gülüyor. Yunan İstanbuluna Konstantine Polis diyor devletin başı bunlar benim dostum diyor Karamanlis Emine Erdoğanı şapur şupur yanaklarından öpüyor, bir yanda Güney Azerbaycan'da yaşayan Türklere zulmeden İran bir yanda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejatın Anıtkabir ziyaretini yapmak istememesi nedeniyle görüşmeyi İstanbula alarak onlar ufak ayrıntılar diyen dünün perdecisi bugünün dışışleri bakanı. Öbür yanda Dünyanın gözünün içine baka baka yalan söyleyen Türkler Ermenilere katletti diyerek Ağrı Dağını bayraklarında sembol yapan Ermeniler, bir yanda Ermenistan'da maç izlemeye giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bir yanda Yozgatında Nevşehirinde Çorumunda köyleri boşalan ekmeği için büyükşehire giden tarımı biten hayvancılığı biten Orta Anadolu halkı bir yanda dış basına Kürtlere geçmiş te baskı yapıldı diyen Cumhurbaşkanı bulunuyor. Bir yanda Kerkükte zulüm gören evleri yakılıp yıkılan Türkmen kardeşim bir yanda Abd askerlerine dua eden Başbakan. Bir yanda Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez diye haykıran Türk Milleti bir yanda liseli öğrenciler bile yürüyor diyerek basite indirgeyen Arınçlar
1984'te terör ortaya çıktığında dünyada olmayan çocuklar bu gün büyüdüler koca koca adam oldular gençlik çağlarının güzel günlerinde analarından babalarından helallik alıp vatan için asker ocağına koştular. Kimi geride gözü yaşlı ana kimi evlat kimi yolunu gözleyen bir eş bıraktı kimi daha dünyaya gelen bebeğinin yüzünü göremedi. Biz bugün 1984 yılında dünyada olmayan yiğitlerin albayrağa sarılı tabutlarla gelişini izliyor onları kara toprağa defnediyoruz. Ne acı değil mi?
Gülen başkaları ağlayan biziz
___________________________________
Sezer YOZGAT
Bundan önceki Genel Kurmay Başkanının artık oralar BBG evi dediği yerlerden gelen bölücü terör örgütü mensupları katırların sırtlarında ağır silahları taşıyarak karşı tepelerden Aktütün Jandarma Karakolunun mahkum bölgede olması nedeniyle karakolun güvenliğini sağlamak amacıyla hakim noktada bulunan Bayraktepe'ye yapılan havan atışları ve doçka ağır silahlarıyla yapılan saldırı sonucu ilk atışlarda 13 askerimizin şarapnel parçalarıyla şehadete ermesi ve akabinde Aktütün'de ilk olarak 15 askerin şehit olduğu 2 Jandarma Özel Harekat mensubu'nun kayıp olduğu daha sonra cenazelerine ulaşarak 17 şehide ulaştığı belirtilmişti. Neresi BBG ? Katırlar bir saatte yüklü nasıl yol alır? Ağır makinalıları nasıl getirir geriye de saldırıyı yapıp nasıl götürür ?
Bu olayın hemen akabinde Diyarbakır'da yol ortasında Polis Meslek Yüksek Okulu personelini taşıyan araca yapılan saldırı sonucu 5 polis şehit verdik. Tunceli'de birliğine giden askerleri taşıyan sivil otobüse yapılan saldırı sonucu yine bağrımız yandı. Gün geçmiyor ki bölgeden şehit haberi gelmesin.
Bakıyoruz Aktütün'de şehit olan askerlerimizden birinin annesi haykırıyor. Ben şehit anasıyım, Vatan Sağolsun. Ne mutlu ki Allah bana bunu nasip etti! diyor. O şehit anası haykırıyor, o ana hainler sevinmesin diye ağlamıyor, biz sıcacık evlerimizde televizyonlarımızın karşısında gözyaşlarına gark oluyoruz. Hangi vicdan hangi kalp dayanabilir bu yaşanan acılara. Bir yanda Hasan kanın yerde kalmasın Hasannn diye seslenen şehit yakını. Daha bu millet unutmadı Şehit Jandarma Yarbay Alim YILMAZ'ın eşinin benim çocuklarım da ağlamayacak o hainleri sevindirmeyeceğim dediğini o şehidin evladının babasını taşıyan cenaze aracının arkasından Türk Bayrağını dalgalandırmasını. Nasıl dayansın buna yürek. Bir nişanlı nasıl haykırıyor şehidini taşıyan aracın ardından bu bizim gelin arabamız diyerek. Nasıl dinsin bu acı..
1984 Ağustosunun 15. gecesi Şemdinli ve Eruh baskınlarıyla adını duyuran Pkk adlı bölücü terör örgütünün saldırıları başlayalı tam 24 yıl geçmiş. Verdiğimiz binlerce şehit bir yanda kolu kopan bacağı kopan gözü kör olan vücudunun uzuvlarını kaybeden binlerce gazimiz var.
Yüreğimiz yangın yerine dönmüş. Terör yeniden alevlenmiş, gün geçmiyor ki şehit haberi ile uyanmayalım. Terörle mücadele konusunda bu işin sorumlusu olan Türkiye Cumhuriyeti Hükümetinin başındaki muhterem bakıyoruz Dağlıca saldırısı sonrası diyor ki işte dağdakileri indirelim. Mealen diyor ki Mehmedimin kanına girmiş teröriste annenin şefkatli kollarına gel sarıl, öbür yana feryat figan eden gözü gibi sakındığı evladını düğünlerle toylarla askere uğurladığı evladının albayrağa sarılı tabutuna sarılan anaya askerlik yan gelip yatma yeri değildir diyor.
Şehit cenazeleri oluyor, oğlunu askere göndermeyen başbakana oğlunu askere gönder diye haykıran vatandaşlarımızın üzerine polisleri saldırtıyorlar. Bunun en bariz örneği Aktütün saldırısı sonrası Kırıkkaleli şehidimizin köyündeki cenaze töreninde yaşanan olaylar göz önündedir.
Bakıyoruz şehit cenazelerinde Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez haykırışları karşısında efendim şehit cenazeleri istismar ediliyor diyor hükümet büyükleri. Bu işin sorumlusu siz değil misiniz efendiler. Şehit verdirmeyin o zaman. Ahkam keser gibi efendim içerde 5000 dışarıda 500 terörist var demeyin o zaman. Dağlıca baskını sonrası liseli gençlerin dahi sokaklarda albayraklarla şehitler ölmez vatan bölünmez haykırışlarından bu isyanın basite indirgendiği yorumunu yapıyorlar. Bu koca koca adamlar ya siz bizden değilsiniz ya biz sizden değiliz.
Güneydoğu'da rutin hale gelmiş bazı günler var bölücü terör örgütü mensupları o günlerde sokaklarda fink atar. 15 Şubat günleri bütün esnaf kepenk kapatır. Sabah güneydoğuda bir il veya ilçe fark etmez sokağa çıkarsınız şehir tamamen hayalet şehir havasına bürünmüştür. Öğleden sonra akşamüzeri yollar kalabalıklaşır ara sokaklarda kitleler çoğalır meydanlarda ateşler yakılır sonra ver elini elinden geldiğince bölücü terör örgütü yanlısı slogan at, polis kulübelerine molotofla, asker polis arabalarını kundakla çeşit çeşit versiyonlarda kendilerini gösterirler. Böyle günlere güneydoğuda vatani görevimizi yaptığımız dönemde sıkça rastladık.
Şimdi bakıyoruz. Adı Demokratik Toplum Partisi olan demokratlıkla demokratik toplum ile ilgisi bulunmayan bir siyasi parti geçmişinde ilk olarak 1991 yılında Erdal İnönü'lü SHP ile ittifakla koalisyonla meclise giren ve Kürtçe yemin ile adını duyuran siyasi jenerasyonlar kah DEP oldular kah HEP oldular. Önümüze DEHAP diye de çıktılar HADEP diye de çıktılar. Kapandıkça yeniden türüyorlar.
Ülke günlerdir kan ağlıyor vatan evlatlarına
Bunlar bir yanda tutturmuşlar meclise soru önergesi veriyorlar Azadiye Velat Gazetesi, Gelecek gazetesi, Alternatif Gazeteleri niye kapatılmış. Özgür basınmış, kürt basınıymış şuymuş buymuş. Soru önergesini veren kim ? Aysel Tuğluk. DTP Diyarbakır Milletvekili. 1999 yılında Apo'nun avukatlığını yapan bir kadın. Meclis kürsüsünde gurup konuşmasında Ahmet Türk çıkıyor kürsüye. Efendim gazetelerimiz kapatıldı. Şöyleydi böyleydi. Bu gazetelerin birkaç sayısına göz atmış biri olarak konuşuyorum. Alternatif Gazetesi dağdaki eli kanlı terörist liderlerinden birini legal biri imiş gibi yarım sayfa demecini yayımlıyor. Apodan halk kahramanı olarak bahsediyor. Alternatifin ardından yayın hayatına başlayan Gelecek Gazetesi tam sayfa Aponun düşüncelerine yer veriyor. Aponun Diyarbakır hakkındaki yorumlarını yayımlıyor.
Apo kim ? Bölücü Terör Örgütünün sözde lideriyken Kenya'da paketlenerek Türkiye'ye getirilen yargılanan idam kararı alan adı AKP olan bir siyasi partinin de içinde olduğu Gökkuşağı koalisyonunca idamdan kurtarılıp cezaevinde müebbet yemiş bir it.
Tutturmuşlar bir Kürt sorunu. Yok demokratik çözümmüş yok halkların kardeşliğiymiş. Yok Diyarbakır Cezaevinde yapılan işkencelerden doğmuş örgütmüş. Falanmış filanmış. Sen Kürtsün diye Başbakan olamazsın diyen mi var ? Cumhurbaşkanı olamazsın diyen mi var ? Milletvekili olamazsın diyen mi var ? Polis olamazsın diyen mi var ? Asker olamazsın diyen mi var ? Esnaf oldun da İşadamı olamazsın diyen mi var ? Sokağa çıktın niye geziyorsun diyen mi var ? Üniversiteye girerken Kürtsün diye yolunu mu çeviren var ? Gider oraya fabrika yaparsın gelir senin sözcülüğüne soyunduğun örgüt şantiyeyi havaya uçururur. Köy mü boşaldı hayvancılık mı bitti. Sen git orta anadolunun köylerine bir bak. Sonra git küçük çocukları sal sokağa polisi taşlat. Ateş yaktır nara attır. Neymiş de Abdullah Öcalan cezaevinde dayak yiyormuş yok saçları kazıtılıyormuş. Milletvekilinin biri gider teröristler için bize kardeşlerimize terörist dememizi istiyorlar diyor. Eş başkanın tutar 15 Ağustos bizim bayramımız diyor.
Sonra gurubu git Diyarbakır'da topla. "Birlikte yaşam, eşitlik, özgürlük söylemimiz teröRize edilmeye, bölücük olarak gösterilmeye çalışıldı. Kürtlerin bu konudaki bütün ısrarına, irade beyanına rağmen ortak yaşam olanakları ve demakratik siyasi yapma koşulları ortadan kaldırılıyor. Türkiye mozayiği bölünme noktasına götürülüyor1980 askeri darbesi hem Kürt halkı için hem de bir bütün Türkiye için eşi benzeri görülmemiş siyasi, sosyal ve kültürel soykırıma neden oldu. PKK, bu darbeye hazırlık ve soykırım ortamında doğdu, büyüdü. Bugün bizleri buraya toplayan neden, PKK lideri Sayın Abdullah Öcalan'a uygulanan fiziksel şiddettir. İmralı'ya bir an önce DTP'nin de dahil olduğu bir heyet gönderilmelidir! diye beyanat verirsiniz. Bu yaşananların neresi demokratik tepki söyle bakalım Demokratik Toplum Partisinin Genel Başkanı otobüs yakmak mı araç kundaklamak mı sabah gelip ticaret hanesini açan esnafın kepenklerini kapamıyorsun diye saldır, yoksa polise molotof taş ve sopa mı? Demokratik Toplum Partisince kurulacak bir heyet Apo'yu görmeye gitsin miş? Bak bak bak.. Sevsinler sizin demokratlığınızı.. Ne emirler alacaksınız İmralı'dan?
17 Ekim 2007 tarihinde verilen Sınır ötesi Operasyon tezkeresinin bir yılı aşmasının ardından 2002 - 2007 yılları arasında sınır ötesi operasyon tezkeresi vermemek için her türlü numarayı yapan, her türlü taklayı atan hükümet 2008 Ekiminde tezkereyi bir yıl daha uzatmak için meclise gönderdi ve onaylandı.
Bunun ardından hemen belediye başkanları bölücü örgütün şubesi gibi çalışan terörist leşlerini belediye araçlarında taşıyan adı demokratik toplum olan bu siyasi parti ortaya çıktı ve diyor ki sınır ötesi operasyon olmasın.
İşte demokrasiydi insan haklarıydı şuydu buydu ağzımı bozmak istemiyorum. Ulan benim bağrım yanıyor. Sen hiç şehit cenazesi gördün mü ? Senin hiç aynı sofrada öğle yemeği yediğin, aynı karavanaya kaşık salladığın insanın akşam şehit haberini duydun mu ?
Şimdi de yeni bir versiyonla çıktılar karşımıza Apo adlı cani İmralı'da yok fiziksel baskıya maruz kalıyormuş, yok saçları kazıtılıyormuş. Ulan benim elime versen ben etlerini liğme liğme ederim.
Türlü versiyonlar ile çeşit çeşit oyun oynuyorlar. Yav siz bizi aptal mı sanıyorsunuz.
Ağrıda, Diyarbakır'da orda burada sokağa çıkıyorlar oraya buraya saldırıyorlar. Neymiş efendim apo baskıya uğruyormuş.
Kahramanlıklarla andığımız Şahin Beylerin yurdu Gaziantep vilayetimizde DTP il örgütünden çıkan kalabalık gurup ellerinde Apo isimli caninin resimlerini taşıyarak basın açıklaması yapmaya kalkıyorlar. Yok canım
Bir yanda evlerine ocaklarına ateş düşen aileler, bir yanda aponun cezaevinde dayak yediğini saçının kazıtıldığını iddia ederek sokaklara çıkarak huzuru bozanlar, rakı masasında terörün müzakeresini yapanlar bir yanda şehitlere kelle apoya sayın diyerek hitap eden Erdoğan bir yanda bu kanı durdurun diyen Türk Milletinin sevdalıları
Kerkük Kürdistanın kalbidir diyen Barzaniye bir gün postal yalayıcısı öbür gün kardeşim diyen, kedisini bile vermeyen Talabaniye Akp genel merkezinde Kürdistan'dan gelen haberler bizi sevindiriyor diye başlayan cümlelerle sevgi gösteren Erdoğan
Diyarbakır'da Kürt sorunundan bahset sonra güneydoğu illeri haricinde şehirlere Türk Bayraklı poz ver kurbanım ayına yıldızına yazdır büyük puntolarla. Diyarbakıra git sokaklar temiz değil çöpler alınmıyor diyorsun adamlar vatana dümdüz ipanet ediyor. Soykırıma uğradıklarını söylüyor. 2002-2007 arası operasyon yaptırmamak için elinden gelen hüneri gösterdin. Gezdin AB kapılarında. Kaçaktan beslenen terörün gırtlağına otu tıkama gel ananın sıcak kollarına de. Barzaniyle Talabaniyle kucaklaş, Kerkük'te Türkmene sırt çevir. Camilerine gelip kurulan dinine saldıran ABD askerine yuvasına sağ salim kavuşması için dua et. Refah Partisi İl Başkanı iken;
-Güneydoğu Anadolu sorunu gerçekte ulusal bir sorundur. İstenilen Kürt ulusal kimliğinin tanınması ve eşit ve gönüllü bir birliktelik oluşturulmasıdır. Bu makul bir taleptir.
-Biz siyasi parti olarak, resmi ideolojiyi sorgulamalıyız. Kemalist devletin geleneksel zora ve silaha başvuru yöntemi artik iflas etmiştir.
-Devlet terörünü de kınamalıyız. PKK ile devlet çatışmasında devlet safında görünmemeliyiz. Bunun için devletin PKK'yı bölücü, terörist ve ayrılıkçı olarak nitelendiren söyleminden uzak durmalıyız.
-Kürtçe eğitim serbest olmalıdır.
-Yerel Parlamentolar oluşturulmalı, merkezi devlet küçülmelidir.
Diye rapor hazırlat, sonra Milli Görüş gömleğini çıkar Papazlarla fink at, yeni gömleğinle otur Sayın Öcalan de şehitlere de kelle. İmralı canisi bile diyor Erdoğan benim söylemlerimi kullanıyor diye. Bölücüleri baş tacı et. Yürüdüğün çizgiye bir bak. Talabani Barzani kardeşin olmuştur, Zanalar Zapsular yoldaşın olmuştur. Dün Milli Görüş gömleği ile demediğini bırakmadığın Amerika bugün sen Onun Büyük Ortadoğu Projesinin Eşbaşkanı. Dün bu şarkı burada bitmez diyen sendin dün söylediğin nakaratlarda başkaydın bugün bambaşkasın. Dün İslami Pop çalıyordun bugün Caz Rack çalıyorsun. Öyle bir Gürcistan'da bir Rusya'da gezmeyle olmuyor. Sen terörle mücadeleye çözüm bul. Hükümetin başı sensin sen. Kardeşim dediklerinin itleri saldırıyor bugün Türk askerine, sen hala yok Barzaniye özel temsilci yolla. Hala mı dank etmedi kafa ? Sana Kürdistandan defol diyorlar sen hala kardeşim diyor onlarla yol arkadaşlığı yapmaya kalkıyorsun.
Bir yanda kapalı kapılar ardında silah satanlar, mermi tüccarlığı yapanlar, terörden nemalananlar, kedimi bile vermem diyen siyasi fahişe Talabani, Kürt hamisi Barzani, derin güçler, gizli örgütler gözlerinin içi gülüyor. Yunan İstanbuluna Konstantine Polis diyor devletin başı bunlar benim dostum diyor Karamanlis Emine Erdoğanı şapur şupur yanaklarından öpüyor, bir yanda Güney Azerbaycan'da yaşayan Türklere zulmeden İran bir yanda İran Cumhurbaşkanı Ahmedinejatın Anıtkabir ziyaretini yapmak istememesi nedeniyle görüşmeyi İstanbula alarak onlar ufak ayrıntılar diyen dünün perdecisi bugünün dışışleri bakanı. Öbür yanda Dünyanın gözünün içine baka baka yalan söyleyen Türkler Ermenilere katletti diyerek Ağrı Dağını bayraklarında sembol yapan Ermeniler, bir yanda Ermenistan'da maç izlemeye giden Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Bir yanda Yozgatında Nevşehirinde Çorumunda köyleri boşalan ekmeği için büyükşehire giden tarımı biten hayvancılığı biten Orta Anadolu halkı bir yanda dış basına Kürtlere geçmiş te baskı yapıldı diyen Cumhurbaşkanı bulunuyor. Bir yanda Kerkükte zulüm gören evleri yakılıp yıkılan Türkmen kardeşim bir yanda Abd askerlerine dua eden Başbakan. Bir yanda Şehitler Ölmez Vatan Bölünmez diye haykıran Türk Milleti bir yanda liseli öğrenciler bile yürüyor diyerek basite indirgeyen Arınçlar
1984'te terör ortaya çıktığında dünyada olmayan çocuklar bu gün büyüdüler koca koca adam oldular gençlik çağlarının güzel günlerinde analarından babalarından helallik alıp vatan için asker ocağına koştular. Kimi geride gözü yaşlı ana kimi evlat kimi yolunu gözleyen bir eş bıraktı kimi daha dünyaya gelen bebeğinin yüzünü göremedi. Biz bugün 1984 yılında dünyada olmayan yiğitlerin albayrağa sarılı tabutlarla gelişini izliyor onları kara toprağa defnediyoruz. Ne acı değil mi?
Gülen başkaları ağlayan biziz
___________________________________
Sezer YOZGAT