Gün Sazak Şehadetinin 28.Yılında

Börteçine9

New member
Katılım
11 Nis 2007
Mesajlar
2,162
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
KIZILELMA!!
Örnek devlet adamlığıyla gönüllerde yaşıyor
*Selim ÇORAKLI
1980 öncesi anarşi ve terör ortamının azıya aldığı bir dönemde Gümrük ve Tekel Bakanlığı yapan Gün Sazak, komünist teröristler tarafından 27 Mayıs 1980 tarihinde yapılan haince bir saldırı sonucu şehit edildi.
Gün Sazak’ın şehit edilmesinin ardından 28 yıl geçti. Ancak bu 28 yıl, inançlı, davasına samimiyetle bağlı, son derece güzel bir ahlaka sahip, milleti ve vatanı için hiçbir fedakârlıktan çekinmeyen bir ruha sahip olan Gün Sazak’ı unutturamadı.
Müslüman Türk milleti vefakârdır. Vatanını, milletini, bayrağını, milli ve manevi değerlerini seven milletimiz, davasının adamı olan Gün Sazak’ın bu millet için yaptıklarını asla hatırından çıkarmadı.
Gün Sazak, bu ülkenin yetiştirdiği büyük değerlerden biriydi. Milletvekili olmamasına rağmen bakanlık için göreve çağrılınca bütün işlerini terk ederek vazifeye koşmuş, en zor dönemde üzerine aldığı vazifeyi en iyi şekilde yerine getirmiştir.
Gün Sazak’ın görev yaptığı dönemde ülkeyi içten ve dıştan soymaya çalışanlar, onun dürüst görev anlayışı karşısında şaşkına dönmüşlerdi. Çünkü Gün Sazak, adeta yolgeçen hanına dönen gümrüklere ve sınır kapılarına çok sıkı bir disiplin getirmiş ve adeta kaçakçılığın belini bükmüştü. Onu yakından tanıyan herkes bu konularda hemfikirdir.
“Fazilet odur ki düşmanlar bile takdir ede.” diye bir atasözümüz vardır. Gün Sazak’ı görev yaptığı dönemlerde siyasi olarak rakibi olanlar bile takdir etmişlerdir. Bu Gün Sazak’ın nasıl bir kişiliğe sahip olduğunu ortaya koyan en büyük delildir.
Gün Sazak aramızdan ayrılalı 28 yıl oldu ama onu sevenler unutmadı. Her yıl anma törenleri yapıldı. Ancak üzücü olan bu yiğit adamın ardından kalıcı bir eser yapılmamış olmasıydı. Bilgeoğuz Yayınları bu boşluğu aradan 28 yıl geçse de bu yıl yaptığı güzel bir çalışma ile doldurmaya çalıştı.
Bilgeoğuz Yayınları “Arşiv Belgelerinde Şehit Gün Sazak” ismiyle hazırladığı kitapla Gün Sazak’ın bu millete yaptığı hizmetleri belgelendirmiş oldu. Bu vesile ile böyle anlamlı bir esere imza atan Oğuzhan Cengiz ile Gün Sazak ve kitap hakkında bir söyleşi yaptık.

Kaçakçılığın belini kıran cesur Bakan
Şehit edilişinin üzerinden 28 yıl geçmesine rağmen Gümrük ve Tekel eski Bakanı Gün Sazak’ın başarılı icraatları hâlâ dilden dile dolaşıyor

* Oğuzhan Bey! Şehit Gün Sazak öleli 28 yıl oldu, her yıl arkasından anma törenleri yapılıyor. Ancak böyle bir kitap yapma fikrini ilk siz gerçekleştirdiniz. Bu fikir nasıl oluştu?
Şehit Gün Sazak Bey, ülkücü hareket için sembol bir isimdir. Hayatına kısa bir göz attığımızda ülkücü hareket için ciddi bir rol model olduğunu görüyoruz. Bunun için Gün Sazak Bey’in unutulmaması çok önemlidir. Zaman birçok şeyi silip süpürüyor. Gün Sazak gibi kahramanların unutulmaması için kalıcı eserlerin olması gerektiğini her zaman savunmuşumdur. Epeydir böyle bir kitap hazırlamak planları yapıyordum. Ancak kısmet bu yıla nasip oldu. Şimdilerde yayıncılık yaptığımız için bu planımızı gerçekleştirmek daha kolaylaştı.

* Gün Sazak’ın rol modelliğinden bahsettiniz? Bu konuyu biraz açar mısınız?
Gençler çoğu kez önlerinde örnek alacakları insan bulamazlar. Türk gençliğinin dürüst, ahlaklı yetişmesi biraz da örnek alacağı insanlara bağlıdır. Bu anlamda Gün Sazak, büyük bir Türk milliyetçisi ve örnek bir ülkücü devlet adamıydı. Görev yaptığı dönemlerdeki dürüstlüğü, devlet adamı kişiliği herkese örnek olmuştur. Hatta onun siyasi rakipleri bile Gün Sazak’ın dürüstlüğünü ve devlet adamı ciddiyetini takdir etmişlerdir.
Siyasetin ve siyasetçinin alabildiğine kaypaklaştığı dönemlerde Gün Sazak gibi, inandığını yaşayan, yaşadığına inanan, söylediğini yaşayan, yaşadığını söyleyen bir büyük insana her zaman ihtiyaç duyulmuştur. Bu anlamda Gün Bey, iyi bir modeldir.


* Niçin biyografi türü bir eser değil de belgeler ışığında bir kitap hazırladınız?
Biyografi türü eserler daha çok hazırlayanların fikri yapılarının ektisinde kalır ve genellikle de övücü bir dil kullanılır. Bu sebeple birçok biyografi güzel hazırlanmasına rağmen objektif olmaktan uzak kalıyor. Biz Gün Sazak Bey’in yaptığı hizmetleri belgeler ışığında gündeme getirmek istedik. Çünkü milletine üstün bir fedakârlıkla görev yapan Gün Sazak’ın günümüz nesilleri için bilinmesini arzu ettik. Biz tarafsız bir eser hazırlayarak okuyuculara takdim ettik. Sadece ülkücüler değil, milletimizin her kesimi Gün Bey’in nasıl bir devlet adamı ve idealist biri olduğunu bu belgelere bakarak anlayacaktır.

* Gün Sazak niçin öldürüldü? Bir de sizin değerlendirmenizi alalım.
Kara ve Kızıl emperyalizmin gözü dönmüş güdümlü uşakları tarih boyunca olduğu gibi, günümüzde de son bağımsız Türk devletini yıkmak için plan üstüne plan yapmaktadırlar. Bu planların en meşumlarından birini de 12 Eylül öncesinde uygulamaya koymuşlardı. Gün Sazak ve onun gibi düşünenler Kara ve Kızıl emperyalizmin önünde en büyük engeldi. Bunun için hedef seçildi. Vatan, millet ve Allah yolunda öldürülenlerin şehit olacaklarını bilen, devlet ve millet düşmanları ile en iyi şekilde mücadele eden MHP Genel Başkan Yardımcısı, eski Gümrük ve Tekel bakanlarından Gün Sazak da komünistlerin kışkırtmaları sonucu kızıl kurşunlara hedef olarak şehit edildi.
Gün Sazak, Allah bir, Kitap bir, Bayrak bir, Vatan bir diye mücadele ettiği için katledildi. Bu inancın sahip olduğundan şehit edilen binlerce insanımız gibi Gün Sazak da gönlümüzde daima yaşayacaktır.
“Allah yolunda öldürülenlere ölüler demeyin, onlar diridirler. Fakat bunu bilemezsiniz.” Ayeti ile bu yolda öldürülenlerin şehit olacaklarını ve ahirette yerlerinin peygamberlerin yanı olduğunu bilen ülküdaşlarımız hayatları pahasına da olsa Allah’ın emrettiği yolda taviz vermeksizin mücadelelerini sürdürmeleri gerekir.


* Gün Sazak nasıl bir kişiliğe sahipti?
Gün Sazak şehit edildiği dönemlerde biz daha çok gençtik. Ancak onun yaptığı faaliyetler ve dürüstlüğü bize örnek oluyordu. Yaptığım incelemeler sonucunda onu tanıyan herkes, çok samimi bir dava adamı olduğunu, davası için yapmayacağı fedakârlığın bulunmadığını ve bu milleti çok sevdiğini söylemektedir.
Onu yakından tanıyanlardan biri olan Prof. Dr. Aydın Taneri, Gün Sazak Bey’i şöyle anlatmaktadır: “Gayri samimi, yapmacık hareketlere muhatap olmaktan asla hoşlanmazdı. Bu sebeple, protokolün hakim olduğu yerlerde kaidelere riayet etmekle beraber, kendisini göstermek, önde bulunmak gibi davranışlara tevessül etmezdi. Sohbet ve espri adamıydı. Muhataplarına hürmet ederdi. Bu bakımdan, gerek resmi gerek özel mahiyetteki topluluklarda hürmet görürdü. Siyasi nutuk ve demeçlerinde olduğu gibi, sohbet ve muhabbetlerinde de az ve öz konuşurdu. Sözü hiç uzatmaz, meseleleri muhatabının kültür seviyesine göre kısa ve onun hemen anlayabileceği şekilde anlatırdı.”


Son olarak okuyucularımıza e söylemek istersiniz?
Gençler, siyasetçiler, devlet adamları ve özellikle ülkücüler Gün Sazak gibi kahramanları iyi öğrenmeli ve kendilerine örnek almalıdırlar.
Bir de gençlerimiz okumayı öğrenmeli ve iyi bir okuyucu olmalıdırlar. Zira milletimizin geleceği okumuş ve okuduğunu hayata aktarmış gençlerin omuzlarındadır.
Yayınevi olarak inşallah bundan sonra da bu millete hizmet etmiş insanlarımızın hayatlarını kitaplaştıracağız. Bu projelerimizden biri de Rahmetli şehidimiz Recep Haşatlı ve oğlu olacaktır.

Şehitlik belgesi
* Eserde ne gibi belgeler var?Kitabın muhtevasından bahseder misiniz?
Hazırladığımız “Arşiv Belgelerinde Şehit Gün Sazak” isimli eserde en önemli belgelerden biri 10 Kasım 1992 tarih ve 21401 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan Gün Sazak Bey’in resmi şehitlik belgesidir. 10-24 Kasım 1992 tarihleri arasında yapılacak olan MHP kurultayı genel idare kurulu üyeleri listesi açıklanırken 2. sırada gün Sazak karşısında “ŞEHİT” yazılarak şehit olduğu resmen tescillenmişti. Bu belgeyi arşivlerden bularak kamuoyunun dikkatine sunduk.
Kitabımızda Gün Sazak Bey’in görev yaptığı dönemlerde çeşitli gazetelere yansıyan icraatlarına ait haberleri kupürleriyle beraber kitabımıza aldık. Ayrıca geniş bir medya taraması yaparak Gün Sazak hakkında ister hayatında, isterse de ölümünden sonra hakkında yazılanları bir araya topladık. Bu yönüyle gelecekte Gün Sazak ve dönemi için araştırma yapacaklara da önemli bir belge kitap sunmuş olduk.
Gün Sazak dönemini yaşayanları o günlere yeniden götürecek kitap Türkiye’nin yaşadığı sıkıntıları; bu sıkıntılardan kurtulmak için verilen mücadeleleri yeniden hatırlatacaktır.
Kitabın en önemli misyonu o dönemi yaşayanlara hatırlatma, yeni nesli ise bilgilendirme niteliğidir. Eserin diğer bir özelliği de unutma hastalığına karşı hatırlamayı ve bir daha hafızalardan çıkmamayı amaçlamaktadır. Okuyan herkeste derin izler bırakacağından emin olduğumuz Gün Sazak’ın mücadelesi herkes için bir siyaset modeli olmasını ümit ediyorum.


Türkeş anlatıyor
Münir Köseoğlu bir gün bana Gün Sazak beyefendiyi tanıyıp tanımadığımı sordu. Milliyetçi ve vatanperver bir insan olduğunu ve bize karşı sevgi ve de muhabbet beslediğini de ilave etti. Tanıştık ve kendisini partiye davet ettim. Bana aynen “emrinizde çalışmak şereftir” dedi. Arkadaşlarımla görüştüm. Tüzüğümüzün bana verdiği yetkiye dayanarak kendisini Genel İdare Kurulu’na aldım.
Orada gayet güzel çalışmalar yaptı. Bütün arkadaşlarımızın sevgisini kazandı. Bu arada arkadaşlarımın da arzusuna uyarak kendisini genel başkan yardımcılığı görevine getirdim. O görevinde de çok hayırlı çalışmalar ifa etti.
Derken koalisyon ortağı olarak katıldığımız hükümette arkadaşlarımız kendisine Gümrük ve Tekel Bakanlığı’nı münasip gördüler. Bu çok hayırlı ve isabetli bir hareketi beraberinde getirdi. Zira Gümrük ve Tekel bakanı olarak Gün Sazak kaçakçılığa, hırsızlığa, ahlaksızlığa çok sıkı bir mücadele açtı. Devlete ve millete hizmet gayreti içinde bulundular. Mafya’yı, kaçakçıları bu durum çok huzursuz etti. Bakanlık gelirleri yüzde iki yüz arttı.
Tesirli kimseler, büyük işadamları, koalisyon ortağımız bazı bakanlar, bazı konularda araya girdiler. Tarizlerde bulunmağa kalkıştılar. Bana geldi. “İsterseniz sağlık sebepleriyle ben istifa edeyim, Zira bunlar sizi zora sokacaklar” dedi. İşin aslını öğrenince “Sonuna kadar arkandayım. İstifa yok” dedim.
Böylesine şerefli, haysiyetli bir dava adamıydı Gün Sazak. Onun davranışları, yapısı, karakteri, devlet ve millet düşmanlarını rahatsız etmişti. İşte bu devlet ve millet düşmanlarının idam mangaları onu şehit ettiler. Kendisini toprağa düşürülüşünün beşinci yılında rahmetle anıyorum.


Kimdir?
Gün Sazak 26 Mart 1932 tarihinde Ankara’da doğdu. Babası Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinin Sazak köyünden Emin Sazak Bey, annesi Kayı köyünden Ayşe Hanımdır. İlk, orta ve lise tahsilini Ankara’da yaptı. Ankara Maarif Koleji’nden mezun oldu. California State Polytechnic’de eğitim gördü.
Babası Emin Sazak’tan miras kalan siyasal hassasiyetle yoğrulan Gün Sazak, toplumun acılarını, milletin yaralarını ve bunların çözüm yollarını yakından takip etti. 1971 yılında MHP saflarında siyasete girdi. Genel Başkan yardımcılığı yaptı. Siyasi entrikanın, adam kayırmanın had safhada olduğu bir dönemde Gün Sazak, şahsiyetli devlet adamı tanımının en belirgin örneği oldu.
Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görevi devraldığında vurgun, talan, adam kayırma had safhadaydı. Karaborsacılığın, kaçakçılığın önünü kesebilmek için beş buçuk ay gibi kısa bir sürede insan üstü bir çalışmayla rant musluklarını kesti.
Örnek bir devlet adamı, davasına sadık bir ülkücü ve yiğit bir fıtrata sahip olan Gün Sazak, 27 Mayıs 1980 günü komünist teröristler tarafından hunharca şehit edildi.


Yeniçağ
 
Allah rahmet eylesin ... mekanı Cennet olsun..
 
bu habere çok itiraz eden olacak veya başka bir deyişle tek gözle bakanlar bu haberden rahatsız olacaklardır :goz:

Ruhun şad mekanın cennet olsun Gün Sazak.


AĞIT

Kurudu gözde pınarlar, canım içre canım gitti
Devrildi iri çınarlar, nice gül fidanım gitti


Bölünmesin diye millet, baki kalsın diye devlet
Dağlar gibi kemikle et, seller gibi kanım gitti


Param parça idi ruhum, ellerinde bir gürühun
Tufanı bumudur Nuh'un, diye arşa ünüm gitti


Hey yakınlar uzaklar, bekler pusular tuzaklar
Tayfuna dönsün Sazaklar, göz ışığım Gün'üm gitti


Yetim kaldı körpe çağam, feryadımı nice boğam
Gün doğmak üzere ağam, gün batarken inim gitti


Bu bir nesildir sürekli, gözü pek çatal yürekli
ZOR GÜNLERİMDE GEREKLİ, TUĞ GİBİ BEŞ BİNİM GİTTİ


Sakarya, esti yiğitler, bağrı kan süslü yiğitler
Süphan göğüslü yiğitler, gittiyse benim gitti


Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU
 
Şehidimizi ve tüm şehitlerimizi rahmetle anıyoruz. Siyasi görüşü ne olursa olsun, "Allah bir, Kitap bir, Bayrak bir, Vatan bir" diyebilen ve bunu gönlünden söyleyebilen herkes bizim kardeşimizdir, abimizdir.

Sözü geçen komünist teröristleri ve arkalarındaki karanlık oluşumları lanetliyoruz.
 
"Bizi öldürebilirler, fakat davamızın yürüyüşünü kimse engelleyemez."

gunsazak.jpg

Gün Sazak 27 Mayıs 1980 Salı akşamı, evinin önünde, Dev-Sol lideri Dursun Karataş'ın emriyle bu örgütün militanları tarafından düzenlenen haince saldırı sonucu şehid edildi. Sazak'ın şehadet haberi başta MHP olmak üzere bütün ülkede bomba etkisi yarattı. Hergün, yurdun dört bir yanında birçok mensuplarını al bayrağa sarılı tabutlarla, tekbir sesleriyle toprağa veren Milliyetçi Hareket camiası, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın şehadet haberiyle adeta yıkılmışlardı. Düşman MHP'yi tam onikiden vurmuştu. Artık komünist-terörün vurduğu; öğrenci-memur, işçi-köylü, esnaf, ocaklı, partili yöneticilerin yanına, şehitler kervanına bu sefer de, en üst düzeyde partide görev yapan, bakanlık görevinde de bulunmuş, mümtaz bir şahsiyet olan Gün Sazak da katılacaktı.

Türk Milleti Sazak'a ağlıyordu. Ülkenin her yanında, şehadet haberinin dtıyulmasıyla birlikte il, ilçe ve belde teşkilatlarında bayraklar yarıya indirilip, siyah bayrak çekiliyordu.

MHP Başkanlılk Divanı da acele toplanarak "gerekirse sine-i millete döneriz" kararını kamuoyuna açıklayacaktı. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere, Adana, Bursa, Antep, Trabzon, Konya, Kayseri, Maraş, Tokat, Çorum, Yozgat, Eslcişehir, Elazığ, Erzurum, Sivas, Çankırı, Kütahya, Manisa, Amasya gibi illerde, Gün Sazak'ın toprağa verileceği güne kadar binlerce ülkücünün katıldığı kitlesel gösteriler yapıldı. Ülkenin çeşitli yerlerinde büyük camilerde ruhuna Kur'an-ı Kerim okundu. Okullarda boykotlar yapıldı, forumlar düzenlendi, lkızıl terörü lanetleyen yüzbinlerce bildiri dağıtıldı.

MHP genel Başkanı Alparslan Türkeş'in konuşmasından sonra Hatim Duası okundu. Hatimden sonra Ülkü Köy eski genel başkanlarından Lokman Abbasoğlu dua etti. Yüzbinlerin hep bir ağızdan amin dedikleri dua şöyle:


"Amin, Ya Rabbi, okumuş olduğumuz Kur'an-ı Kerimler, getirmiş olduğumıız salat-ı selamlardan hasıl olan sevabı, insanlığın serveri Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Sallallahü Aleyhi Vessellem Efendimiz'in mübarek rııhlarına hediye eyledik vasıl eyle Ya Rabbi... insanlığın başlangıcında insanlığın eşref-i mahlukat olduğunıı ispat eden, ilk insan, ilk Peygamber Hz. Adem'den, son Peygamber Resulullah Efendimiz'e kadar, gelmiş ve öte dünyaya intikal etmiş olan peygamberanın, ulemanın, fıkıhanın, bütün mü'minlerin rııhlarına hediye eyledik vasıl eyle Yarabbi... İnsanın varlığından bugüne kadar ahirete irtihal eylemiş, senin birliğine, senin indirdiklerine iman etmiş, öte dünyaya göçmüş olanların da ruhlarına hediye eyledik vasıl eyle, bu Kur'an ziyafetinden ruhlarını haberdar eyle ya Rabbi... Ya Rabbi, biz büyük bir mücadele veriyoruz. Sen biliyorsun, biz de inanıyoruz. Bizi inanmış olduğıımıız yoldan asla yılgınlığa, bozgunluğa, dehşete kaptırma, düşürme Yarabbi... Yarabbi, Kur'an-ı Kerim'in'de "Her nefs ölümü tadacaktır" buyuruyorsıın, inanıyorıız, iman ediyoruz. Bizler de senin takdir etmiş olduğun saatte senin huzııruna geleceğiz. Senin huzuruna geleceğimiz zaman iman ile gelmemizi, yüzümüzü aşağıya eğenlerden değil, yüzünü, göğsünü gere gere yürüyenlerden eyle bizi yarabbi... Yarabbi, bııgün İslam aleminin bin yıldır bayraktarlığını yapan, senin mübarek yolundan, Hz. Peygamber'in Hadis-i Şerif'indeki "İstanbul elbet fethedilecektir. O'nu fetheden asker ne güzel askerdir ve O'nu fetheden başbuğ ne güzel başbtudur" Hadis'indeki övgü Türk Milletinin yüce ceddi Fatih'e nasib olmuştur. Yarabbi şehidler ordusu, Yarabbi veliler ordusu olan Ülkücüler olarak, ellerimizi açtık, bize tekrar İstanbul'u fethetmeyi nasip ve miiyesser eyle yarabbi... Yarabbi, bugüne kadar milletimizin, devletimizin, dinimizin, ezanımızın susmaması, bayrağımızın inmemesi Kur'an'ımızın sıısmaması için canını İslamiyet'e vermiş, öte dünyaya irtihal etmiş, senin huzuruna şehid mertebesinde gelenlerden bizleri de eyle Yarabbi... Yarabbi, dileğimiz samimidir, arzumuz kalptendir, inanarak, iman ederek istiyoruz, sen herşeyi bilensin, bizden daha iyi biliyorsun, biz kelimelerle anlatamıyoruz, çünkü kapasitemiz bu kadar. Ama sen hakkı hak bilip haktan yana, batılı batıl bilip batıldan kaçanları da bilirsin, bizi onlardan eyle... Bizim yolumuz Hoca Ahmet Yesevi'lerin, Şah-ı Nakşibendi'lerin, Abdülkadir Geylani'lerin, İmam-ı Rabbani Hazretlerinin, evliyaların yoludur, bizim yolumuz cennet mekan Fatih'lerin, Yavuz'ların, Kanuni'lerin, Gök Sultan Abdülhamid'lerin yoludur. Bizim yolumuz Süleyman Özmen'lerin, Yusuf İmamoğlu'ların, Dursun Önkuzu'ların, daha isimlerini sayamadığımız şehidlerimizin, Recep Haşatlı'ların büyük insan, iyiliğin, ahlakın, karakterin, cesaretin timsali olan Gün Sazak'ların yoludur... Yarabbi günahlarımız var, bunu biliyoruz ama gene de senden şunu da istiyoruz Yarabbi; bize de Dursun Önkuzu'ların, Yusuf İmamoğlu'ların, velhasıl Gün Sazak Ağabeyimizin yolunda şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Bizi şehadet şerbetini içmeden son nefesini sana teslim edenlerden eyleme Yarabbi. Kavgamız sana güvenerek, sana inanarak devam ediyor, kavgamız son nefer, son nefes, son damla kana kadar, kavgamız en son ocak sönene kadardır... Yarabbi, Kur'an-ı Kerim'i gönlümüzde ışık ve kalbimizde iman olarak taşıyanlardan eyle bizi, O'nun ışığından ayırma, mahrum eyleme Yarabbi... Gaflet, dalalette, uykuda olanlara uyanmalarını nasip eyle Yarabbi... Çok kısa bir gelecekte Nizam-ı Alem Davası'nı başarıya ulaştırmayı nasip eyle Yarabbi..."

Bahçelievler'den Hacıbayram'a Ülkücüye Yakışır Vakar ile yürüdük. Daha sonra Gün Sazak'ın tabutu eller üzerinde kaldırılarak Hacıbayram Camii'ne doğru yürüyüşe geçildi. Yüzbinler tekbirler getirerek büyük bir düzen ve disiplin içinde, Ülkücülüğün vakarı ile Beşevler, Tandoğan, Ulaştırma Bakanlığı önü, Ulus yoluyla Hacıbayram Camii'ne geldiler. Cuma namazı kılınıp cenaze namazına başlandığında Hacıbayram'a gelenler hâlâ devam ediyordu. Bu dakikalarda sık sık `Acele edilmesi... Yürüyüş kolunun bir ucunun hala Bahçelievler'de olduğu" yolunda ikazlar yapıldı.

Cenaze namazının kılınmasından sonra yüzbinlerce Türk Milliyetçisi Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Ülkücü Hareket'in önderlerinden Gün Sazak'ın tabutunu Eskişehir'e göndermek üzere arabaya kadar taşıdılar. Hacı Bayram'da sıkılan yumruklar göğe yükseliyor, yürekten tekbirler yeri sarsıyordu... Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Türk Milliyetçiliği fikrinin lideri Türkeş'in sıkılı yumruğu bütün Türk-İslam Ülkücüleri'ne YENİ UFUKLARI GOSTERİYORDU... Şehidler Ölmez'di...

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da öldürüldü. Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.

Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?

Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu öldürmekle ve öldürtmekle bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?

Demek, 'barıştan yanasın ha' onun için kahrediyorsun bizi; onun için bizi kahredenleri alkışlıyorsun.

Seyyit Ahmet Arvasi​
 
"Bizi öldürebilirler, fakat davamızın yürüyüşünü kimse engelleyemez."

gunsazak.jpg

Gün Sazak 27 Mayıs 1980 Salı akşamı, evinin önünde, Dev-Sol lideri Dursun Karataş'ın emriyle bu örgütün militanları tarafından düzenlenen haince saldırı sonucu şehid edildi. Sazak'ın şehadet haberi başta MHP olmak üzere bütün ülkede bomba etkisi yarattı. Hergün, yurdun dört bir yanında birçok mensuplarını al bayrağa sarılı tabutlarla, tekbir sesleriyle toprağa veren Milliyetçi Hareket camiası, MHP Genel Başkan Yardımcısı Gün Sazak'ın şehadet haberiyle adeta yıkılmışlardı. Düşman MHP'yi tam onikiden vurmuştu. Artık komünist-terörün vurduğu; öğrenci-memur, işçi-köylü, esnaf, ocaklı, partili yöneticilerin yanına, şehitler kervanına bu sefer de, en üst düzeyde partide görev yapan, bakanlık görevinde de bulunmuş, mümtaz bir şahsiyet olan Gün Sazak da katılacaktı.

Türk Milleti Sazak'a ağlıyordu. Ülkenin her yanında, şehadet haberinin dtıyulmasıyla birlikte il, ilçe ve belde teşkilatlarında bayraklar yarıya indirilip, siyah bayrak çekiliyordu.

MHP Başkanlılk Divanı da acele toplanarak "gerekirse sine-i millete döneriz" kararını kamuoyuna açıklayacaktı. Başta Ankara ve İstanbul olmak üzere, Adana, Bursa, Antep, Trabzon, Konya, Kayseri, Maraş, Tokat, Çorum, Yozgat, Eslcişehir, Elazığ, Erzurum, Sivas, Çankırı, Kütahya, Manisa, Amasya gibi illerde, Gün Sazak'ın toprağa verileceği güne kadar binlerce ülkücünün katıldığı kitlesel gösteriler yapıldı. Ülkenin çeşitli yerlerinde büyük camilerde ruhuna Kur'an-ı Kerim okundu. Okullarda boykotlar yapıldı, forumlar düzenlendi, lkızıl terörü lanetleyen yüzbinlerce bildiri dağıtıldı.

MHP genel Başkanı Alparslan Türkeş'in konuşmasından sonra Hatim Duası okundu. Hatimden sonra Ülkü Köy eski genel başkanlarından Lokman Abbasoğlu dua etti. Yüzbinlerin hep bir ağızdan amin dedikleri dua şöyle:


"Amin, Ya Rabbi, okumuş olduğumuz Kur'an-ı Kerimler, getirmiş olduğumıız salat-ı selamlardan hasıl olan sevabı, insanlığın serveri Peygamber Efendimiz Hazret-i Muhammed Sallallahü Aleyhi Vessellem Efendimiz'in mübarek rııhlarına hediye eyledik vasıl eyle Ya Rabbi... insanlığın başlangıcında insanlığın eşref-i mahlukat olduğunıı ispat eden, ilk insan, ilk Peygamber Hz. Adem'den, son Peygamber Resulullah Efendimiz'e kadar, gelmiş ve öte dünyaya intikal etmiş olan peygamberanın, ulemanın, fıkıhanın, bütün mü'minlerin rııhlarına hediye eyledik vasıl eyle Yarabbi... İnsanın varlığından bugüne kadar ahirete irtihal eylemiş, senin birliğine, senin indirdiklerine iman etmiş, öte dünyaya göçmüş olanların da ruhlarına hediye eyledik vasıl eyle, bu Kur'an ziyafetinden ruhlarını haberdar eyle ya Rabbi... Ya Rabbi, biz büyük bir mücadele veriyoruz. Sen biliyorsun, biz de inanıyoruz. Bizi inanmış olduğıımıız yoldan asla yılgınlığa, bozgunluğa, dehşete kaptırma, düşürme Yarabbi... Yarabbi, Kur'an-ı Kerim'in'de "Her nefs ölümü tadacaktır" buyuruyorsıın, inanıyorıız, iman ediyoruz. Bizler de senin takdir etmiş olduğun saatte senin huzııruna geleceğiz. Senin huzuruna geleceğimiz zaman iman ile gelmemizi, yüzümüzü aşağıya eğenlerden değil, yüzünü, göğsünü gere gere yürüyenlerden eyle bizi yarabbi... Yarabbi, bııgün İslam aleminin bin yıldır bayraktarlığını yapan, senin mübarek yolundan, Hz. Peygamber'in Hadis-i Şerif'indeki "İstanbul elbet fethedilecektir. O'nu fetheden asker ne güzel askerdir ve O'nu fetheden başbuğ ne güzel başbtudur" Hadis'indeki övgü Türk Milletinin yüce ceddi Fatih'e nasib olmuştur. Yarabbi şehidler ordusu, Yarabbi veliler ordusu olan Ülkücüler olarak, ellerimizi açtık, bize tekrar İstanbul'u fethetmeyi nasip ve miiyesser eyle yarabbi... Yarabbi, bugüne kadar milletimizin, devletimizin, dinimizin, ezanımızın susmaması, bayrağımızın inmemesi Kur'an'ımızın sıısmaması için canını İslamiyet'e vermiş, öte dünyaya irtihal etmiş, senin huzuruna şehid mertebesinde gelenlerden bizleri de eyle Yarabbi... Yarabbi, dileğimiz samimidir, arzumuz kalptendir, inanarak, iman ederek istiyoruz, sen herşeyi bilensin, bizden daha iyi biliyorsun, biz kelimelerle anlatamıyoruz, çünkü kapasitemiz bu kadar. Ama sen hakkı hak bilip haktan yana, batılı batıl bilip batıldan kaçanları da bilirsin, bizi onlardan eyle... Bizim yolumuz Hoca Ahmet Yesevi'lerin, Şah-ı Nakşibendi'lerin, Abdülkadir Geylani'lerin, İmam-ı Rabbani Hazretlerinin, evliyaların yoludur, bizim yolumuz cennet mekan Fatih'lerin, Yavuz'ların, Kanuni'lerin, Gök Sultan Abdülhamid'lerin yoludur. Bizim yolumuz Süleyman Özmen'lerin, Yusuf İmamoğlu'ların, Dursun Önkuzu'ların, daha isimlerini sayamadığımız şehidlerimizin, Recep Haşatlı'ların büyük insan, iyiliğin, ahlakın, karakterin, cesaretin timsali olan Gün Sazak'ların yoludur... Yarabbi günahlarımız var, bunu biliyoruz ama gene de senden şunu da istiyoruz Yarabbi; bize de Dursun Önkuzu'ların, Yusuf İmamoğlu'ların, velhasıl Gün Sazak Ağabeyimizin yolunda şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Şehid olmayı nasip eyle Yarabbi... Bizi şehadet şerbetini içmeden son nefesini sana teslim edenlerden eyleme Yarabbi. Kavgamız sana güvenerek, sana inanarak devam ediyor, kavgamız son nefer, son nefes, son damla kana kadar, kavgamız en son ocak sönene kadardır... Yarabbi, Kur'an-ı Kerim'i gönlümüzde ışık ve kalbimizde iman olarak taşıyanlardan eyle bizi, O'nun ışığından ayırma, mahrum eyleme Yarabbi... Gaflet, dalalette, uykuda olanlara uyanmalarını nasip eyle Yarabbi... Çok kısa bir gelecekte Nizam-ı Alem Davası'nı başarıya ulaştırmayı nasip eyle Yarabbi..."

Bahçelievler'den Hacıbayram'a Ülkücüye Yakışır Vakar ile yürüdük. Daha sonra Gün Sazak'ın tabutu eller üzerinde kaldırılarak Hacıbayram Camii'ne doğru yürüyüşe geçildi. Yüzbinler tekbirler getirerek büyük bir düzen ve disiplin içinde, Ülkücülüğün vakarı ile Beşevler, Tandoğan, Ulaştırma Bakanlığı önü, Ulus yoluyla Hacıbayram Camii'ne geldiler. Cuma namazı kılınıp cenaze namazına başlandığında Hacıbayram'a gelenler hâlâ devam ediyordu. Bu dakikalarda sık sık `Acele edilmesi... Yürüyüş kolunun bir ucunun hala Bahçelievler'de olduğu" yolunda ikazlar yapıldı.

Cenaze namazının kılınmasından sonra yüzbinlerce Türk Milliyetçisi Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Ülkücü Hareket'in önderlerinden Gün Sazak'ın tabutunu Eskişehir'e göndermek üzere arabaya kadar taşıdılar. Hacı Bayram'da sıkılan yumruklar göğe yükseliyor, yürekten tekbirler yeri sarsıyordu... Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı ve Türk Milliyetçiliği fikrinin lideri Türkeş'in sıkılı yumruğu bütün Türk-İslam Ülkücüleri'ne YENİ UFUKLARI GOSTERİYORDU... Şehidler Ölmez'di...

-------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Evet, 'Mavi Gömlekli Şeytan', istediğin oldu. Aziz Gün Sazak da öldürüldü. Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede sahte üzüntü mesajları yazıyorsun.

Seni iki yüzlü kahpe dölü Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hala doymadın mı? Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?

Sen kanlı parmağınla bizi işaret ettikçe, karanlık köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor. Kimsin, nesin sen? Seni hala teşhis edemiyecekler mi? Sen. Gün Sazak kimdi biliyor musun? O Türk'tü, müslümandı, yiğitti, mertti, namuslu bir devlet adamı idi. Onu öldürmekle ve öldürtmekle bağrımızı delik deşik ettiğinin farkında mısın? Bunun ne demek olduğunu biliyor musun? Bu işin hesabını, kitabını yaptın mı? Şimdi rahat mısın? Acaba bundan sonra rahat edecek misin? Bunları hiç düşündün mü?

Demek, 'barıştan yanasın ha' onun için kahrediyorsun bizi; onun için bizi kahredenleri alkışlıyorsun.

Seyyit Ahmet Arvasi​

Türk ocağı abi döktürmüşsün yine Allah razı olsun senden.
 
Kansere isyan edip şehadet dileyen dava adamı

Gün Sazak.
‘Devlet’ ve ‘dava’ adamı.
26 Mart 1932 tarihinde Ankara’da doğdu.
Babası Eskişehir’in Mihalıççık ilçesinin Sazak köyünden milli mücadeleci Emin Sazak Bey, annesi ise Kayı köyünden Ayşe Hanım’dır.
İlk, orta ve lise tahsilini Ankara’da tamamlayan Gün Sazak, daha sonra Amerika’ya giderek California State Polytekhnic’de ‘ziraat’ üzerine eğitim aldı.
Türkiye’ye döner dönmez, bir taraftan tarımda ‘modern teknolojinin’ kullanılmasına öncülük ederken diğer taraftan da ‘inşaat’ işlerine girdi.
1971 yılında Alparslan Türkeş ile tanışarak Milliyetçi Hareket Partisi’ne katıldı ve ilk kongrede ‘Genel Başkan Yardımcılığı’ görevine getirildi.
1977 seçimlerinden sonra kurulan koalisyon hükümetinde milletvekili olmadığı halde, dışarıdan Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görev aldı.
27 Mayıs 1980 günü eşi ile gittiği bir ziyaretten dönerken, ‘Dev-Sol’ üyesi teröristler tarafından ‘çapraz ateşe’ alınarak şehit edildi.
Eskişehir’in Sazak köyünde toprağa verildi.

* * *

Yüksek ahlakın ve yüksek karakterin timsali olan Gün Sazak, siyaset içinden ‘devlet adamı’ olarak çıkmayı başaran ender şahsiyetlerden biridir.
Rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş’in AP ve MSP ile birlikte koalisyon hükümetini kurarken, adı ‘yolsuzluk’, ‘rüşvet’ ve ‘suiistimaller’ ile anılmaya başlanan Gümrük ve Tekel Bakanlığı için ilk aklına getirdiği isim Gün Sazak’tan başkası değildi.
‘Yurt dışında’ ilk ihaleyi alabilecek kadar başarılı bir işadamı olan Sazak, bütün işlerini bir kenara bırakarak hemen yeni görevine koyuldu.
Yalnızca ‘5.5 ay’ bakanlık yaptı, ama bu 5.5 ay içerisinde ‘55 yıl içerisinde’ gerçekleştirilmesi mümkün olmayan icraatlara imza attı.
“Başkaları ne der?” korkusuna kapılmadan, sorumluluğu altındaki ‘kadroları’ baştan ayağa yenileyen Sazak, gümrük ve sınır kapılarını kısa sürede ‘yolgeçen hanı’ olmaktan kurtardı.
Ülkeyi ‘içten’ ve ‘dıştan’ çökertmeye çalışan soyguncular, silah tacirleri, uyuşturucu kaçakçılarıları, onun ‘dürüstlük’ anlayışı karşısında şaşkına döndü.
Hizmetlerinin karşılığını ‘hayatı’ ile ödedi.

* * *


Türk İslam Ülküsü’nün fikir önderlerinden Seyyit Ahmet Arvasi, kızıl kurşunlara hedef olan merhum Sazak hakkında şöyle yazıyordu:
“Evet, ‘Mavi Gömlekli Şeytan’, istediğin oldu.
Aziz Gün Sazak da öldürüldü.
Kulislerde bir Babrak Karmal kahpeliği ile Türk milliyetçilerine öfke kusarken, şimdi sahnede ‘sahte üzüntü’ mesajları yazıyorsun.
Akıttığın bunca milliyetçi ve ülkücü kanına rağmen hâlâ doymadın mı?
Nedir? Nedendir bu bitmez tükenmez kinin?
Sen ‘kanlı’ parmağınla bizi işaret ettikçe, ‘karanlık’ köşelerden üzerimize kızıl mermiler boşalıyor.
Kimsin, nesin sen?
‘Sen’ de, ‘kızıl manyakların’ da dayandığın ‘kızıl imparatorluk’ da Allah’ın izni ile kahrolup gideceksiniz.
Biz ise, meşru zeminlerde ve sabırla size gereken cevabı verilmesini ümit edecek ve Allah’ın ‘kahhar’ sıfatı ile tecelli etmesini bekleyeceğiz.”

* * *


Şehadetinden bir süre önce kansere yakalanan Gün Sazak, bir gün büyük saygı gösterdiği Alparslan Türkeş’in karşısına geçerek şöyle isyan ediyordu:
- “Fidan gibi gençler şehit oluyor, ben ise kanserden öleceğim, bu ne biçim kader?”
Türkeş ise gözlerinden yaşlar süzülen can dostu Sazak’ı şu sözler ile teskin ediyordu:
- “Ölüm Allah’ın emridir, sebebini ancak o bilir.”
Sazak, Amerika’ya giderek tedavi oldu, kanser illetinden tamamen kurtuldu. Ancak, çok istediği ‘şehadet’ eninde sonunda bir gün gelip onu buldu.
Şehadetinin üzerinden tam 28 yıl geçti.
Bir zamanlar onu ve dava arkadaşlarını gözlerini kırpmadan katleden ‘taşeron’ kızılcıklar, şimdi tarih önünde kendilerini aklamak için “Aslında biz de vatanseverdik, ama kullanıldık” demeye başladılar.
Her yıl arkasından anma törenleri yapanlar ise, bugüne kadar onu toplumun hafızasına kazabilecek ‘bir tek kalıcı eser’ ortaya koyamadılar.

* * *


Yolunuz yolumuzdur, ey Gün Sazak.
Seni ve arkadaşlarını asla unutmayacağız.
Ruhunuz şad, mekanınız cennet olsun.

İsrafil KUMBASAR-YENİÇAĞ
 
Bir ölür Bin Diriliriz!!!

Biz, Vatan Millet Sevdalısı,

Biz, Büyük Tûran Neferleri,

Biz, Asil Türk ülkücüleriyiz!!!

Allah (c.c.) Makamını Cennet Eylesin. Büyük Dâvâ Adamıydı.

Bozkurt28 Kardeşim Ellerine Sağlık. Elbette Unutmayacağız, Unutturmayacağız, Bu Vatanı Ite Köpeğe Bırakmayacağız!!!
 
Geri
Üst