türk ocağı
serdengeçti
PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacak
MİT ve PKKnın Osloda yaptığı görüşmelerde yapılan mutabakatta yer alan bir maddeyi Taraf Gazetesinden Emre uslu yazdı geçen hafta..
Yeniçağ Gazetesiden Ümit Özdağın haricinde yazıya dikkat çeken olmadı. Televizyonlar yazıyı görmezden geldi.. Uzmanlar, stratejistler konu hakkında susmayı tercih ettiler. Hükümet kanadı dut yemiş bülbül gibi. Muhalefet ise her zaman olduğu gibi hükümete hizmet etmekten başka bir iş yapmayıp, Başbakanın ekmeğine yağ sürmekle meşgul
Emre Uslu, Oslo görüşmelerinde PKK ile MİT arasındaki uzlaşma maddelerinden birisinin, PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacak maddesinin bulunduğunu ve tarafların hazır bulunduğu görüşmede üçüncü bir hakem devletin taraflar adına bu anlaşmayı imzaladığını yazdı.
2011 / Haziran seçimlerinin en önemli meydan polemiklerinin arasında yer alıyordu bu konu aslında. Seçim meydanlarında APO ile görüştükleri iddiasını sert ifadelerle reddeden Recep Tayip Erdoğan, Bunu ispatlamayan şerefsizdir! diyordu.
Daha sonra MİT müsteşarı Hakan Fidanı Oslo görüşmelerine Ben yolladım diyecek olan Başbakan, Demirelin siyâset etme metodunu şiar edinmiş olacak ki, seçim meydanlarında ağzından dökülen ispatlamayan şerefsizdir cümlelerini dün dündür, bugün bugün diyerek unutuvermişti.
MİT-PKK görüşmeleri için, MİT-PKK görüşmelerinde yazılı bir belge verme, taviz verme söz konusu değil diyen Başbakan, Emre Uslunun yazdığı yazıya bir haftadır sessiz kalmakta. Yazıdaki iddia yenilir yutulur cinsten bir iddia değil.
PKK barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacak.
Ne demek bu?
Bölgede ve hatta tüm yurtta otuz yıldır devam eden teröre karşı mücadele vermiş bütün güvenlik kuvvetleri mensupları askeriyle, polisiyle savaş suçlusu olarak yargılanacaklar.
Yani, Goran Haciç, Ratko Mladiç, Radovan Karaçic, Slobodan Miloşeviç gibi!...
Hadi canım, altı üstü bir görüşme tutanağı denebilir bu duruma.
Fakat kazın ayağı hiç de öyle değildir.
Tarihte, bu tür hakem devleti nezaretinde atılan imzaların nelere mâl olduğunun örnekleri vardır ve en önemlilerinden birisi de Emre Uslunun da yazdığı gibi, Belfour Deklarasyonudur. 1917de Birleşik Krallık Dışişleri Bakanının Yahudi cemaati liderine gönderdiği bir mektupta Filistinde bir Yahudi devletinin kurulmasından yana olduğunu belirtiyordu. Bilindiği gibi, bu mektup daha sonra bir uluslar arası hukuk metni olarak kabul edildi ve İsrailin kurulma sürecinin başlangıcı odu.
Oslo görüşmeleri ve KCK-MİT ilişkileri sebebiyle MİT müsteşarı Hakan Fidanın mahkemece ifadeye çağırılması krizinde, MİT müsteşarına talimatı veren benim, alacaksanız beni alın diyerek yargıya rest çekecek kadar müsteşarına sahip çıkan Başbakan, pek çok soruya da muhatap oluyor böylelikle.
MİT ve PKK arasındaki Oslo görüşmelerinin talimatını bizzat veren Sayın Başbakan, Oslo görüşmelerindeki mutabakat maddelerinden birisi olduğu iddia edilen PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacak maddesiyle alâkalı mutabakat yetkisi ve emrini de siz mi verdiniz?
Bu anlaşmanın yarınlarda Türkiyeyi nasıl bir hukukî çıkmaza sokabileceğini bilmiyor musunuz?
KCK ile MİT arasındaki ilişkilerin talimatını da siz mi verdiniz?
Son günlerde Âkil Gazetecilerden birinin Leyla Zana ile yaptığı mülâkatta Leyla Zananın Bu işi Erdoğan Çözer cümlesinin üzerine abanan Türk Basını, Emre Uslunun bu yazısını neden görmezden geldi?
APOnun ev hapsinin konuşulabilir olduğunu söyleyen ve kamuoyunu bu duruma alıştırmak isteyen Bülent Arınça da konuş talimatını siz mi verdiniz?
Düşman BDP metaforundan beslenerek Dost Leyla Zana imajıyla mı serbest bırakacaksınız APOyu?
BDP Lideri Demirtaşa Leyla Zana hakkında olumsuz sözler söyleyerek Düşman BDP ama Dost Leyla Zana imajını kuvvetlendirmesi talimatını da mı siz verdiniz Sayın Başbakan?
PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacaksa eğer, güvenlik güçlerini arenaya aslanlar parçalasın diye mi atacaksınız?
PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacaksa eğer, güvenlik görevlileri bölgede terörle nasıl, hangi motivasyon veya hangi idealle mücadele edecek?
Yoksa yakın zamanda teröristleri gerilla olarak mı tanıyacak hükümetiniz?
MİT ve PKK arasındaki görüşmelerin talimatını Ben verdim diyorsanız eğer, buna benzer tüm soruların da muhatabı olduğunuzu kabul ediyorsunuz demektir Sayın Başbakan!
Cevaplayınız o zaman
ADNAN İSLAMOĞULLARI
40 AMBAR
k:âPKK ile barıŠanlaÅması saÄlanırsa GüneydoÄuâda görev yapan güvenlik görevlileri savaÅ suçlusu olarak yargılanacakâ
MİT ve PKKnın Osloda yaptığı görüşmelerde yapılan mutabakatta yer alan bir maddeyi Taraf Gazetesinden Emre uslu yazdı geçen hafta..
Yeniçağ Gazetesiden Ümit Özdağın haricinde yazıya dikkat çeken olmadı. Televizyonlar yazıyı görmezden geldi.. Uzmanlar, stratejistler konu hakkında susmayı tercih ettiler. Hükümet kanadı dut yemiş bülbül gibi. Muhalefet ise her zaman olduğu gibi hükümete hizmet etmekten başka bir iş yapmayıp, Başbakanın ekmeğine yağ sürmekle meşgul
Emre Uslu, Oslo görüşmelerinde PKK ile MİT arasındaki uzlaşma maddelerinden birisinin, PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacak maddesinin bulunduğunu ve tarafların hazır bulunduğu görüşmede üçüncü bir hakem devletin taraflar adına bu anlaşmayı imzaladığını yazdı.
2011 / Haziran seçimlerinin en önemli meydan polemiklerinin arasında yer alıyordu bu konu aslında. Seçim meydanlarında APO ile görüştükleri iddiasını sert ifadelerle reddeden Recep Tayip Erdoğan, Bunu ispatlamayan şerefsizdir! diyordu.
Daha sonra MİT müsteşarı Hakan Fidanı Oslo görüşmelerine Ben yolladım diyecek olan Başbakan, Demirelin siyâset etme metodunu şiar edinmiş olacak ki, seçim meydanlarında ağzından dökülen ispatlamayan şerefsizdir cümlelerini dün dündür, bugün bugün diyerek unutuvermişti.
MİT-PKK görüşmeleri için, MİT-PKK görüşmelerinde yazılı bir belge verme, taviz verme söz konusu değil diyen Başbakan, Emre Uslunun yazdığı yazıya bir haftadır sessiz kalmakta. Yazıdaki iddia yenilir yutulur cinsten bir iddia değil.
PKK barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacak.
Ne demek bu?
Bölgede ve hatta tüm yurtta otuz yıldır devam eden teröre karşı mücadele vermiş bütün güvenlik kuvvetleri mensupları askeriyle, polisiyle savaş suçlusu olarak yargılanacaklar.
Yani, Goran Haciç, Ratko Mladiç, Radovan Karaçic, Slobodan Miloşeviç gibi!...
Hadi canım, altı üstü bir görüşme tutanağı denebilir bu duruma.
Fakat kazın ayağı hiç de öyle değildir.
Tarihte, bu tür hakem devleti nezaretinde atılan imzaların nelere mâl olduğunun örnekleri vardır ve en önemlilerinden birisi de Emre Uslunun da yazdığı gibi, Belfour Deklarasyonudur. 1917de Birleşik Krallık Dışişleri Bakanının Yahudi cemaati liderine gönderdiği bir mektupta Filistinde bir Yahudi devletinin kurulmasından yana olduğunu belirtiyordu. Bilindiği gibi, bu mektup daha sonra bir uluslar arası hukuk metni olarak kabul edildi ve İsrailin kurulma sürecinin başlangıcı odu.
Oslo görüşmeleri ve KCK-MİT ilişkileri sebebiyle MİT müsteşarı Hakan Fidanın mahkemece ifadeye çağırılması krizinde, MİT müsteşarına talimatı veren benim, alacaksanız beni alın diyerek yargıya rest çekecek kadar müsteşarına sahip çıkan Başbakan, pek çok soruya da muhatap oluyor böylelikle.
MİT ve PKK arasındaki Oslo görüşmelerinin talimatını bizzat veren Sayın Başbakan, Oslo görüşmelerindeki mutabakat maddelerinden birisi olduğu iddia edilen PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacak maddesiyle alâkalı mutabakat yetkisi ve emrini de siz mi verdiniz?
Bu anlaşmanın yarınlarda Türkiyeyi nasıl bir hukukî çıkmaza sokabileceğini bilmiyor musunuz?
KCK ile MİT arasındaki ilişkilerin talimatını da siz mi verdiniz?
Son günlerde Âkil Gazetecilerden birinin Leyla Zana ile yaptığı mülâkatta Leyla Zananın Bu işi Erdoğan Çözer cümlesinin üzerine abanan Türk Basını, Emre Uslunun bu yazısını neden görmezden geldi?
APOnun ev hapsinin konuşulabilir olduğunu söyleyen ve kamuoyunu bu duruma alıştırmak isteyen Bülent Arınça da konuş talimatını siz mi verdiniz?
Düşman BDP metaforundan beslenerek Dost Leyla Zana imajıyla mı serbest bırakacaksınız APOyu?
BDP Lideri Demirtaşa Leyla Zana hakkında olumsuz sözler söyleyerek Düşman BDP ama Dost Leyla Zana imajını kuvvetlendirmesi talimatını da mı siz verdiniz Sayın Başbakan?
PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacaksa eğer, güvenlik güçlerini arenaya aslanlar parçalasın diye mi atacaksınız?
PKK ile barış anlaşması sağlanırsa Güneydoğuda görev yapan güvenlik görevlileri savaş suçlusu olarak yargılanacaksa eğer, güvenlik görevlileri bölgede terörle nasıl, hangi motivasyon veya hangi idealle mücadele edecek?
Yoksa yakın zamanda teröristleri gerilla olarak mı tanıyacak hükümetiniz?
MİT ve PKK arasındaki görüşmelerin talimatını Ben verdim diyorsanız eğer, buna benzer tüm soruların da muhatabı olduğunuzu kabul ediyorsunuz demektir Sayın Başbakan!
Cevaplayınız o zaman
ADNAN İSLAMOĞULLARI
40 AMBAR
k:âPKK ile barıŠanlaÅması saÄlanırsa GüneydoÄuâda görev yapan güvenlik görevlileri savaÅ suçlusu olarak yargılanacakâ