1001Design
330i ///M3 Design
A) Manga'nın Ortaya Çıkışı ve 2. Dünya Savaşı'na Kadarki Dönem
12. Yüzyılda Çizilmiş Bir Resim
12. yüzyılın başlarında, tapınak duvarlarına ölümden sonraki hayat ve hayvanlar hakkında resimler çizilmeye başlandı. Bu resimler oldukça kabaydı ve figürler abartılmıştı ama stili bugünkü manga stiline benzerdi. Özellikle de 12. yüzyılda Toba [1053-1140] adındaki budist bir din adamının kuşlar ve diğer hayvanlar hakkında çizdiği ve Choujuugiga (The Animal Scrolls) adı verilen eseri ünlüdür.
13. Yüzyılda Çizilmiş Bir Resim
1600'lü yılların başında bu resimler tapınak duvarları yerine odun bloklarına çizilmeye başlandı. Edo periyodunda (1603-1868) çizilen ve Ukiyo-e olarak adlandırılan bu resimlerde dinsel konulardan çok cinsel konular, özel binalar ve satir resmediliyordu. Resimler tek renkli olarak çiziliyor ve renkler gölgelendirmeler ile tasvir ediliyordu.
1702 yılında Shumboko Ono adında ünlü bir manga sanatçısı bu resimlerden bir kitap hazırladı. Bu bir hikayeden daha çok resim kolleksiyonuna benziyordu.
Man
Ga
Manga kelimesinin bilinen ilk kullanımı 1770'li yıllara dayanmaktadır. 19. yüzyıl boyunca manga kelimesi özel olarak, üzerinde karikatürler bulunan odun bloklarını (Hyakumenso), özellikle de Hokusai Katsushika'nın(1760-1849) 1819'da yayınlanmış olan ve öğrencilerinin kullanması için kendisinin çizdiği skeç, çizim ve karikatürlerini adlandırmakta kullanılmıştır. Hokusai çizdiği skeçleri iki Çince karakterin ["man" (rasgele) ve "ga"(resim)] birleşiminden oluşan Manga kelimesiyle tanımlamıştır.
Aslında bu eski eserleri günümüz manga'sının kökeni olarak kabul edilmesi konusunda bazı tartışmalar vardır. Will Eisner'ın dediği gibi eğer manga kökenleri ile bağlı bir sanat ise çok eski bir tarihsel geçmişe sahip demektir. Ama bazı araştırmacılar, manga'nın kökenini bu kadar eskiye götürmenin, Avrupa çizgi romanlarının kökenini taş devrinde mağara duvarlarına çizilmiş resimlere göndermekle aynı şey olduğu söylemektedirler. Bazı araştırmacılar ise manga'nın kökenlerinin eskiye dayandırılmasının nedeninin, sanatçıların mangayı geleneksel bir japon sanatıymış gibi göstererek savaş sonrasında manga'nın devlet baskısına uğramasını önleme çalışmaları olduğunu düşünmektedirler. Ama ne olursa olsun, 12. yüzyıldan kalma bu resimlerin günümüz manga eserlerine olan inanılmaz benzerliği su götürmez bir gerçektir.
Rantoone (1869)
Charles Wirgman
Bir İngiliz olan Charles Wirgman 1862 yılında, Japonya ile ilgili haberleri konu alan Japan Punch adında İngilizce bir dergi çıkarttı. Dergi için çizdiği karikatürlerde gölgelendirme, perspektif ve konuşma balonu gibi bir çok ilginç teknik uyguladı ve zeka dolu hicivli bir tarz kullandı. Bunu takip eden Fransız George Bigot gibi birçok avrupalı karikatürcü bu türde örnekler vermeye başladı. Ardından Japon sanatçılar da bu türü benimsediler ve ilk gerçek değişim başladı. Japon sanatçılar o güne kadar kullandıkları fırçalar yerine kalemler kullanıp, o güne kadar bir tabu olan "düzeni eleştirmeme" yargısını yıktılar.
Japan Punch
Japan Punch dergisi tercüme edilip Japonya'da yayınlanmaya başladı ve bunu diğer yeni çıkan hiciv dergileri izledi. Kısa sürede Yokohama'nın Mamaru Chimbun(1877) dergisinin önderliğinde bütün büyük Japon şehirlerine yayıldılar. Bu dönemden günümüze miras kalan en önemli şeylerden biri de çoğu manga'da "İngilizce" kelimelerin geçmesidir. Sonuç olarak Charles Wirgman Japon karikatürünün babası kabul edilmektedir ve adına her yıl anma törenleri düzenlenmektedir.
Rakutan Kitazawa
1902 yılında ilk Japon çizgi bantı (comic strip) olan "Tagosaku To Mokubei No Tokyo Kembutsu" Rakutan Kitazawa tarafından çizilip ilk gerçek Japon gazetesi olan Jiji Shinpo'nun Pazar ekinde yayınlandı. Bu çizgi bantta Tokyo'ya giden ve devamlı homurdanan iki taşralı konu ediliyordu. Eserleri olan Doncia ve Tonda'da Amerikan karikatürcülerinin stillerini ve düşüncelerini kullanmasına rağmen kendine özgü buluşlarıyla Japonya'ya özgü bir orjinallik taşıyordu.1966'da kurulmuş olan Omiya Karikatür Sanatı Şehir Müzesi Rakutan Kitazawa'ya adanmıştır. (Not: 1890 yılındaki Ertuğrul Gemisi faciasından sonra Japon halkının topladığı yardımları getiren temsilci grubunda bulunan ve II. Abdülhamit'in isteği üzerine aralarında Mustafa Kemal Atatürk'ün de bulunduğu rivayet edilen 5 Türk subayına Japonca öğreten Seitaro Noda adlı gazeteci de Jiji Shinpo gazetesinde çalışmaktaydı - Alpin)
Taisho periyodunda [1912-1926] Miyao Shigeo'nun Dango Kushisuke'nin Maceraları (Dango Kushisuke Manyuki) gibi çocuklar için hazırlanmış manga'ları göze çarpar. Bu eserin baş kahramanı ismini şişler üzerinde mochi topları döndürmesinden almıştır. Ama manga ve manga artisti (mangaka) kelimeleri Showa periyodunun [1926-1989] başına kadar Japon günlük hayatının parçası olmamıştır. Manga kelimesinin 1930'larda Japonya'daki günlük hayata girmesi, ilk strip halindeki karikatürlerin gazetelerde yayınlanmaya başlamasıyla tamamlanmıştır.
1920'ler
Bu yıllarda iki tür çizgi bant (comic strip) yayına başlamıştır. Bunlardan biri, çocuklar için hazırlanan ve Amerikan gazetelerindeki benzer yapıtlardan etkilenmiş olan çizgi bantlardı. Pat Sullivan'ın yapıtı Felix The Cat , Bud Fisher'ın Mutt ve Jeff gibi eserleri Japoncaya çevrilip Hochi ve Asahi Graph gibi gazetelerde yayınlandılar. Bu eserler oldukça popüler oldular.
1920'lerin başında Asahi Graph gazetesinin baş editörü Suzuki Bunshiro, Avrupa ve Amerika'yı gezerken çocuklar için bir çizgi bant tasarladı. Japonya'ya dönünce, küçük bir oğlan ve sincap hakkında bir öykü yazdı. The Adventures of Little Sho (Sho Chan no Boken) ilk çocuklar için hazırlanmış başarılı çizgi bant oldu. Kodansha firması, 1920'lerde hikayeler, fotoğraflar ve seri halinde çizgi bantlardan oluşan çocuk magazinleri hazırlamaya başladı.
Musansha Shimbun
Kapak resmi Masamu Yanase tarafından çizilmiştir
Aynı zamanda yetişkinler için hazırlanan kısa politik çizgi bantlar da oldukça popüler oldular. Bu yıllarda birçok alanda kültürel ve sosyal değişimler yaşanmaktaydı. Yeni bir populer kültür ve çalışanlar sınıfı oluştu, feminist hareketler başladı. Ekonomik eşitsizlik ve politik adaletsizlik, eleştirilerin hedef noktası oldu. Sol görüşlü manga sanatçılarına göre manga devrim demekti. Japon Manga Sanatçıları Federasyonu (Nihon Mangaka Renmei) gibi bazı bağımsız manga federasyonları kuruldu. Bazı Marxist karikatürcüler, Proletarian Artist League (Proloterian Geijutsu Kai)'nin çalışan sınıfı politik ve kültürel programına katıldılar. Bu organizasyonun lideri olan Kobayashi Tokiji 1933'te bir polis karakolunda polisler tarafindan işkenceyle oldürüldü (Kinsella, 2000: 22).
Worker's News (Musansha Shimbun), War Banner (Senki), Farmers' Manga (Nomin Manga) gibi bazı manga dergilerinde bazı sanatçıların hazırladıkları politik karikatürler ve çizgi bantlar yayınlandı.
Masamu Yanase'nin A Capitalist's Education gibi anti-kapitalist çizgi bantları önce Sunday Yomiuri gazetesinde ve daha sonra büyük gazetelerde yayınlandı.
1930'lar ve Savaş Zamanı
1931 yılındaki Mançurya olayından sonra, 1930'larda medya ve toplum oldukça etkili bir baskı ve denetime maruz kaldı. Yazarlar, sanatçılar, yayıncılar ve karikatürcülere ulusal politik hedefler baskıyla kabul ettirilmeye çalışıldı. Bazı karikatürcüler polis tarafından hapse atıldı, işkence gördü ve hatta öldürüldü.1940 yılının Ağustos ayında devlet baskısıyla bütün bağımsız karikatür ve manga sanatçıları, devlet tarafından kontrol edilen Yeni Japon Manga Birliği (Shin Nippon Manga Kyokai) adındaki tek bir resmi kurum altında toplandı. 1941'den sonra medya üzerindeki baskı ve sansür katlanarak arttı. 1937-1944 yılları arasında magazin sayısı 16.788'den 942'ye düştü. Yeni Japon Manga Birliği'nin kalan üyeleri, savaş zamanı propaganda projelerine dahil edildiler. Yeni Japon Manga Birliği tarafından tarafından hazırlanmakta olan Manga dergisi, milliyetçi propaganda yapmakta, İngiliz ve Amerikan liderlerini vampirler ve şeytanlar olarak tasvir etmekteydi. Savaş sonrasında Yeni Japon Manga Birliği adını Japon Mangaka Birliği (Nippon Mangaka Kyokai) olarak değiştirdi ve en iyi organize olmuş bağımsız manga sanatçıları organizasyonu olmayı devam ettirdi (Kinsella, 2000: 22-23).
Black Stray (Norakuro)
Tagawa Suiho
Manga eserlerine olan devlet baskısı devam ederken, çocuklar için hazırlanan çizgi bantlar ve politik olmayan manga'lar yayınlarına devam ettiler. Birçoğu nansensu (nonsense)(saçma) manga kategorisine girdi. 1931 yılında Kodansha, Boy's Club (Shounen Gorakubu) adında renkli bir çocuk dergisi çıkardı. Tagawa Suiho'nun popüler serisi Black Stray (Norakuro), Shimada Keizo'nun Dankichi The Adventurer (Boken Dankichi) (Maceracı Dankichi) eseri gibi askeri birer atmosferi olan hikayeler Boy's Club (Shounen Gorakubu) dergisinde yayınlandılar. Norakuro'da bir köpek tugayına katılarak sonunda profesyonel bir asker olan bir köpek anlatılıyordu. Bu çok popüler eserlerin basımı 1980'li yıllarda bile devam ediyordu.
Pasifik Savaşı süresince çocuk magazinleri oldukça büyük çapta bir sansüre uğradı. Sadece, devlet tarafından idare edilen Yeni Japon Manga Birliği (Shin Nippon Manga Kyokai) kurumuna üye olan manga sanatçılarının, hala Kodansha tarafından basımı devam edilen birkaç çocuk dergisi için manga hikayeleri çizmesine izin veriliyordu.
1942'de magazinler ve gazeteler birleştirildi. Ticaretin ve taşımacılığın sekteye uğraması nedeniyle yaşanan kağıt yokluğu nedeniyle 1944 yılında gazetelerde çizgi bant yayınlanması yasaklandı. Sadece, devletçe onaylanmış olan Manga dergisi 1944 yılındaki bir hava bombardımanında basımevi yıkılıncaya kadar yayınına devam edebildi.
B) 2. Dünya Savaşı Sonrasındaki Değişim Dönemi
Savaş Sonrası ve Kiralık Manga'lar
Savaş sonrasında ağır hayat şartları, ekonomik güçlükler ve kağıt sıkıntısı nedeniyle manga sevenler için yeni uygulama başladı: Kiralık Manga. 1950'lerin ortasında manga kiralayan dükkanların (kashihonya) sayısı hızlı bir artış gösterdi ve 30.000 dükkana ulaştı. İsteyenler 10 Yen karşılığında istedikleri bir kitap veya magazini 2 günlüğüne kiralayabiliyorlardı. Shadow (Kage)(Gölge) ve Street (Machi) (Sokak) zamanın en büyük iki kiralık manga dergileri oldular. 1956-59 yılları arasındaki kiralık manga'nın doruk noktasında her biri ayda yaklaşık 160.000 genç erkek tarafından okunmaktaydı (Kinsella, 2000: 24).
Japonya'nın 2. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra 7 sene boyunca tarihsel konu içeren manga yayınlanamadı. Savaş süresince çok popüler olan savaş ve dövüş konulu manga'lar ortadan kayboldular. Bunun nedeni başta Amerika olmak uzere galip devletlerin uyguladığı, savaş, samuray, ordu ve uzakdoğu sporları konularındaki kısıtlamalardı. Bu konularda konuşma özgürlüğünün kısıtlanmasının amacı, savaşçı görüşlerin tekrar ortaya çıkmasını engellemekti. 1952 yılında imzalanan San Francisco Barış Antlaşması bu kısıtlamalara bir son verip tekrar konuşma özgürlüğü getirdi.
Good-bye
Gekiga'nın kurucusu Tatsumi Yoshihiro'nun eserlerinin toplandığı kitap
Yeni yapılanmakta olan şehirlerin nüfusu 1950'li yıllarda kırsal yörelerden gelen genç göçmen işçilerle dolmaya başladı. Kıt kanaat geçimini sağlayan bu fakir fabrika işçileri için tek ucuz eğlence kaynağı sadece bu kiralık manga'lardı. Eski hayallerin yıkıntıları altında güçlükle hayatını devam ettirebilen halkın gerçek hayattaki acılarını unutması için bir kaçış aracına ihtiyacı vardı. Yetişkinler için bu kaçış aracı filmlerdi, gençler için ise manga'lar. Kiralık manga'ları hazırlayan sanatçıların hepsi amatördü ve çoğu gençti. Bu toplumsal değişimin sonucu olarak bu sanatçılar daha gerçekçi ve kendileri gibi genç yetişkinlere yönelik bir manga stili ortaya çıkardılar. Genç bir sanatçı olan Tatsumi Yoshihiro bu tür dramatik yetişkin manga'larını tanımlamak için 1957'de bunlara "dramatik ve aksiyon dolu resimler" anlamına gelen "gekiga" ismini verdi.
İlk gekiga'lar yeni bir grafiksel gerçekçilik derecesiyle, toplumsal ve politik konularla karakterize ediliyorlardı. Tsuge Tadao, Takahashi Shinji, Tsue Yoshiharu, Saito Takao, Iwai Shige ve Yamamori Susumu gibi genç sanatçılar kendilerini Gekiga Fabrikası (Gekiga kojo) olarak adlandırdılar. Shirato Sanpei'nin 1959-62 yılları arasında yayınlanan 8 ciltlik kiralık gekiga hikayesi olan Ninja'nın Uzakdoğu Dövüş Sanatları (Ninja Bungeicho) adlı eseri kiralık gekiga döneminin zirve noktası olmuştu. Özellikle genç erkekler arasında çok popülerdi. Shinto bu eserinde Disney'in 4 parmaklı karakterlerine, Mickey Mouse'unki gibi devasa gözlere yer vermeyerek yeni bir sosyal realizm getirdi. Hikaye'nin başkahramanı olan Kagemaru bir ninja grubun lideriydi ve 16. yüzyılda feodal derebeylerine karşı bir grup asi köylünün yanında savaşıyordu. Kagemaru bir süper kahraman değildi ve hikayenin sonunda savaşı kaybediyordu ama önemli olan verdiği savaşın değeriydi. Shinto, eserinde sert samuray kanunlarını kullanıp, hikayesine felsefi bir boyut katarak ve gerçekçi çizimler kullanarak anlatmak istediği konunun ciddiyetini vurguluyordu. Gekiga sayesinde yetişkinlerden oluşan bir okuyucu grubunun oluşmasıyla beraber, birçok sanatçı sadece eğlendirmek amacının dışına çıkarak geniş bir tür ve teknik yelpazesi oluşturup sanatsal ve edebi ürünler vermeye başladılar.
Tezuka Osamu
"Manga Tanrısı"
Kırmızı mürekkep ile basılmış olan ve "akabon" adı verilen başka bir manga türü ise Osaka'da sokak satıcıları tarafından satılmaya başlandı. 1947 yılında Tezuka Osamu, 200 sayfalık Yeni Define Adası (Shin Takarajima) adlı yapıtını akabon formatında yayınladı. Bu manga'yı Robert Louis Stevenson'nun Treasure Island eserinden ilham alarak hazırlamıştı. Savaş sonrası halkın yoksulluğuna ve yayın sektörünün gerilemiş olmasına rağmen bu manga çıkar çıkmaz 400.000 adet satarak akabon tarzına ve Tezuka manga'larına karşı ulusal bir hayranlık başlattı. Tezuka bu manga'sında bir ilke imza atarak sinema tekniklerini bir manga'ya uygulamıştı. Bu görsel açıdan bir devrim demekti. Okuyucular manga'yı okurken kendilerini film seyredermiş gibi hissediyorlardı. Bu sayede manga derin, en önemlisi de kalıcı bir dramatik ve psikolojik etki bırakabiliyordu. Bu sırada Tezuka 19 yaşında bir tıp öğrencisiydi. Yeni Define Adası'nın ardından Lost World, Metropolis ve Tetsuwan Atomu gibi bir çok ünlü mangayı çizdi. Yapıtı yeni bir manga türünü temsil ediyordu ve yeni yetişen manga sanatçılarının üzerinde inanılmaz bir etki bırakacaktı. Tezuka'nın adı "Manga Tanrısı" olarak tarihe geçecekti.
Kodansha tarafından 1947 yılında çıkarılmaya başlayan ve savaş sonrası ilk renkli çocuk dergisi olan Manga Boy (Manga Shounen), Matsumoto Reiji, Fujio-Fujiko ve Ishinomori Shotaro gibi bir grup genç manga sanatçısının eserlerini sergilemekteydi. Dergi kısa sürede oldukça popüler oldu. Akabon manga'larındaki etkileyici grafik stili ve gelişmiş öykülemeler Manga Boy editörlerince de uygulanıyordu. Derginin en önemli serisi olan Orman İmparatoru (Jungle Taitei), çok ünlü ve başarılı bir akabon manga sanatçısı olan "Manga Tanrısı" Tezuka Osamu tarafından çiziliyordu.
Gerçekçi gekiga stiline karşılık, kaliteli çocuk magazinlerindeki manga hikayeleri şirin bir grafik stiliyle hazırlanmaktaydı. Bu stil Amerikan Disney animasyonunun koca gözlü ve çarpıtılmış fiziksel görünüşlü karakterlerinden etkilenmişti. Disney yapımları 1945-51 yılları arasında Japon kitapevleri ve sinemalarında bulunabiliyordu. Disney'in bu etkisi, savaş sonrası hikaye mangalarının öncüsü olan Tezuka Osamu'nun eserlerinde hissedilmektedir.
1950'lerden itibaren manga kelimesi ayrıca çocuklar için hazırlanmış, şirin, fantastik ve bazen eğitici olan ve Tezuka Osamu ile ilişkilendirilen yeni bir türün adı oldu. Bu tür, çocuklar için sağlıklı ve temiz bir eğlence kaynağı olarak görülmeye başlandı. Halbuki bu sırada gekiga stili politik kavgalar ve eğitimsiz işçilerle ilişkilendiriliyordu. Gekiga sanatçıları ve manga sanatçıları iki farklı sosyal ve kültürel yapıyı temsil ediyorlardı. Bu nedenle de kaçınılmaz olarak birbirlerini bir nevi "eski düşman" olarak görüyorlardı.
Sazae-san
Hasegawa Machiko
2. Dünya Savaşı'nın ardından gelen zor günlerde yiyecek sıkıntısı ve kötü yaşam koşulları Japon halkını vurmuştu. Bu kötü koşullar altında Sazae-san adındaki bir çizgi bant Japon halkının eğlence kaynağı oldu ve unutulan kahkahaları evlere geri getirdi. Sazae-san 1946-74 yılları arasında Asahi gazetesinde Hasegawa Machiko tarafından çizgi bant olarak çizilip yayınlandı. 28 senelik yayın hayatı boyunca arka arkaya iki jenerasyon tarafından büyük ilgiyle takip edildi. Kitap haline getirilmiş versiyonu ise 62 milyondan fazla sattı. Başarısının sırrı ise Sazae adındaki neşeli ve unutkan bayan kahramanı ve onun oldukça sıradan ailesinde yatmaktadır. Konu olarak savaş sonrasındaki günlük hayatın sıradanlığında geçen komik olaylar ve aralarında jenerasyon farklılıkları olan ev ahalisinin problemleri işlenmektedir. Sazae-san, Amerikan yapımı Blondie ile karşılaştırıldığında Blondie'nin daha çok karı-koca ilişkilerine değindiği ama Sazae-san'ın tüm aileyi yansıttığı ve karakterin kardeşleri ve annesiyle olan ilişkilerini de anlattığı görülmektedir. Sazae-san'da ilginç olan bir nokta ise bütün karakterlerin isimlerinin denizle ilgili terimlerden gelmiş olmasıdır. Hasegawa Machiko, 2.Dünya savaşı sırasında kırsal alana tahliye edildikten sonra kumsalda yürüş yaparken karakterleri planlamıştır. Mesela Sazae'nin adı bir tür deniz kabuğu, kocası Masuo'nun adı alabalık, kız kardeşi Wakame'nin adı deniz yosunu anlamına gelmektedir. Sazae-san'a gösterilen yoğun ilginin ardından 1969'da televizyon için animesi hazırlanmış ve ardından filmleri ve dizileri yayınlanmıştır. Sazae-san'a olan yoğun ilgi hala devam etmektedir. Sazae-san ayrıca o günlerdeki Japon ev hayatına ışık tutan çok önemli bir kaynaktır.
Takarazuka Revue Tiyatro Grubu
1950'lerin ortalarında, kızlar için hazırlanan shoujo manga'nın ilk temsilcileri ortaya çıkmaya başladı. Bu zamana kadar çok az sayıda profesyonel kadın manga sanatçısı vardı. Kızlar için hazırlanan manga'ların çoğu Tezuka Osamu ve Yokoyama Mitsuteru gibi erkek sanatçılar tarafından hazırlanıyordu. Tezuka, "Knight in Ribbons" adlı eserinde erkek kıyafeti içindeki bir kadının serüvenlerini anlatmıştı.Bu çalışma, kadınlardan oluşan ve erkek rollerini de kadınların oynadığı Takarazuka Tiyatrosu'nu da etkilemişti. Ayrıca genç kızların cinsel ayrım nedeniyle yaşadıkları baskıdan kurtulmak için duydukları istekleri anlatmaları için bir zemin kaynağı oldu. 50'lerin ortasından itibaren kadın manga sanatçıları, anne-kız ilişkilerini, sosyete ve eğlence hayatını, romantik aşkı ve doğaüstü olayları konu alan ve kızlar için hazırlanmış manga dergileri hazırlamaya başladılar. Kadın manga sanatçıları erkek okuyuculardan bağımsız olarak sadece kadınlara yönelik eserler veriyorlardı. Bunun tek istisnası, "Fire" adındaki manga'sında başkahraman olarak bir rock şarkıcısını konu alan ve erkek okuyucuya da sahip olmaktan hoşlanan Mizuno Hideko'ydu.
1960'lar ve Haftalık Manga Magazinleri
Shounen Magazine
1959-61 yılları arasında Japonya ekonomisinin güçlenmesiyle birlikte Japon medya ve basın-yayın sektörü de hızlı bir büyüme gerçekleştirdi. Tokyo, manga üretiminin merkezi oldu ve burada yüzlerce stüdyo kuruldu. Zamanla aylık dergiler de haftalık düzene geçmeye başladılar. 1959'un mart ayında ilk haftalık çocuk dergisi olan Weekly Shounen Magazine yayınlanmaya başladı. Arkasından aynı yılın Kasım ayında Weekly Shounen Sunday dergisi yayınlanmaya başladı. Ardından 1963 yılında üçüncü haftalık manga dergisi olan King, Shounen Gahosha yapımcıları tarafından basılmaya başlandı. İlk başlarda bu dergiler genel olarak eğlence ve bilgi ağırlıklıydılar ve manga'ya az yer ayırılmıştı. İlk çıktıklarında satışlar da beklenen düzeyde değildi. Ama editörler manga'ya daha çok yer ayırırlarsa satışlarının artacağını farkettiler ve bekledikleri gibi de oldu. Dergilerdeki manga oranı arttıkça satışlar da katlanarak arttı. 1960'lı yıllarda bu 3 dergi arasında en çok satan dergi olabilmek için bir yarış başladı. Bu arada televizyon günlük hayata girdi ve ulusal TV kanalları kurulmaya başlandı.
Manga dergilerinin haftalık yayına başlamış olmaları, onların televizyonla başedebilmelerini sağladı. Manga dergileri ve TV kanalları birbirleriyle yarışa girmek yerine birbirlerini desteklediler. Bazı manga serilerinin televizyon animasyonları hazırlandı. Bu sayede manga'ların TV'de reklamı yapılmış oldu ve manga satışları da arttı.
Kodansha firması tarafından çıkarılmakta olan Magazine 1965'ten itibaren sadece çocuklara yönelik manga'lar içermiyordu. Sadece çocuklara yönelik içerik sunmak yerine, kiralık manga ve gekiga okuyan gençlerin de ilgisini çekmek istediler. 1965 yılında derginin başeditörü Uchida Masaru gekiga sanatçılarını Kodansha için çalışmaya davet etti. Çocuklara yönelik manga'ları ve gençlere yönelik gekiga'ları beraber yayınlama çalışmaları oldukça büyük bir başarı ile sonuçlandı ve manga magazinleri geniş bir okuyucu kitlesine ulaştı. 1966 yılında Magazine dergisinin tirajı 1 milyon'a ulaşmıştı. 1974 yılına gelindiğinde 75 manga dergisi yayınlanmaktaydı ve ayda toplam 20 milyonluk bir tiraja ulaşılmıştı. Artık manga'yı sadece çocuk eğlencesi olarak görmek imkansızdı. Çocuklar için hazırlanan şirin robotlar, tatlı hayvancıklar yayınlanmaya devam etti; ama bunların yanı sıra efsanevi samuray savaşçıları, savaşçı askerler, lise çeteleri, kamikaze pilotları, gangsterler ve yakuzalar hakkında manga'lar da yayınlanıyordu. Ama bu başarı fazla uzun sürmedi, çünkü gekiga'ya fazla ağırlık verilmesi nedeniyle dergiler asıl hedef kitleleri olan çocukları kaybetmeye başladılar.
1968 yılında kurulan Jump dergisi hedef kitlesi olan çocuklara sadık kaldı ve bunun faydasını gördü ve 70'lerin başında liderliği ele geçirdi. Yeni bir dergi olması nedeniyle ünlü manga sanatçılarına sahip değildi. Ama bu ona zarar yerine büyük fayda getirdi. Diğer eski dergilerdeki ünlü yıldızların istedikleri gibi çizmelerine izin veriliyordu. Ama Jump dergisi sahip olduğu çaylak manga sanatçılarından okuyucu isteklerine göre hareket etmelerini istedi. Bunların arasından Akira Toriyama'nın Dragonball'u ve Takehiko Inoue'nın Slam Dunk'ı gibi yıldızlar çıktı. 1980'de Jump'ın tirajı 3 milyon, 1985'de 4 milyon; 1988'de 5 milyondu. 1994'te 6.2 milyon gibi inanılmaz bir tiraja ulaştı ve Japonya'da açık ara ile en çok satan magazin oldu.
Kamui Efsanesi
Shirato Sanpei
60'lı yıllarda tamamen çökmüş olan kiralık manga sistemi nedeniyle Shirato'nun eserleri gibi birçok büyük eser unutulup yok olma noktasına gelmişti. 60'ların ortasından itibaren medya, savaş sonrasında artık insanların yetişkin olduktan sonra bile manga okuduğunu vurgulamaya başladı. Shirato'nun eserleri tekrar büyük yayınevlerinde basılmaya başlandı. 1964 yılında Nagai Katsuichi tarafından, gekiga sanatçısı Shirato Sanpei'nin tarihsel bakış açısını öğrencilere gösterebilmek için GARO adında bir dergi yayınlanmaya başladı. Çocuklar 18. yüzyıl köle ayaklanmaları ve sınıf ayrımına ilgi göstermeseler de, GARO dergisinde yayınlanan Kamui Efsanesi (Kamuiden) kolej öğrencileri arasında en çok okunan manga serilerinden biri oldu. Kamui Efsanesi, Kamui adındaki bir oğlanın fakirlik ve baskıya karşı verdiği mücadeleyi anlatmaktadır.
Shirato'nun gekiga stili manga'nın okuyucu kitlesinin çocuklardan eğitimli yetişkinlere kaymasını sağlamıştı. 1950 yılı oldukça keskin bir ayrımı beraberinde getirdi. 1950 yılından önce doğanlar liseye başlayınca manga okumayı bırakmışlar ama 1950'den sonra doğanlar mangayı çocukların yanısıra yetişkinler içinde bir eğlence saydıkları için manga okumayı sürdürmüşlerdi. Bunun nedeni gekiga tarzının yetişkinleri çekmesinin yanısıra, Tezuka'nın o gune kadar çocuklara yönelik olan manga'yı sofistike bir hale getirerek çocukların yetişkin olunca bu türü okumayı bırakamamalarını sağlamasıydı. 1960'ların sonlarında üniversite öğrencisi olan bu gençler manga'yı eğlence, sanat ve anlatım biçimi olarak benimsedi. Giderek artan öğrenci hareketleri artık manga ile bütünleşmişti (Kinsella, 2000: 32).
Tezuka Osamu'nun Yarattığı Karakterlerden Bazıları
Gekiga'nın haftalık dergilere girmesi ile birlikte bu dergiler Japon medyasında söz sahibi olmaya başladılar. 1969-1971 yıllar arasında Fujio-Fujiko sanatçıları tarafından hazırlanan ve Çin'deki kültürel devrimi anlatan Mao Tse Tung (Mo Taku To) adlı manga Sunday dergisinde yayınlandı. 1971 yılında Jump dergisi, baskıyı ve Japonya'daki Amerikan üslerini protesto eden The Human Condition (Ningen no Joken) adında bir manga yayınladı.
Tomorrow's Joe
1968-73 yılları arasında Magazine dergisinde Chiba Tetsuya tarafından çizilen ve senaryosu Kajiwara Ikki tarafından yazılmış bir manga olan Tomorrow's Joe (Ashita no Joe)yayınlandı. Tomorrow's Joe, boksör olup ün ve saygı için dövüşen fakir bir oğlanın hayatını anlatmaktaydı. Tomorrow's Joe üniversite öğrencileri arasında büyük ün kazandı. Ama öğrenciler arasındaki şiddeti arttırıp sokak dövüşlerine teşvik ettiği iddasıyla da suçlandı. 1970 yılında Waseda Üniversitesi öğrenci gazetesinde geçen "Sağ elimizde Asahi Journal, Sol elimizde Magazine var" cümlesi o zamanlarda manga'nın politik gücünü anlatan önemli bir slogan olarak gösterilmektedir. 1968 yılında "Red Army (Sekigun)" adındaki bir Japon terörist gurubunun bir uçağı Kuzey Kore'ye kaçırdıktan sonra röportaj için gelen basına "We are Tomorrow's Joe" açıklamasını yapmış olmaları bu mangaların ne kadar etkili olduğunu gösteren ilginç bir örnektir (Kinsella, 2000: 32).
Not : Japonya'daki Kyoto Seika Üniversitesi'den Prof. Matt Thorn ile manga üzerine yaptığım karşılıklı yazışmalar sırasında bu dergilerin politik görüşleri hakkında Prof. Matt Thorn'un verdiği şu bilgiler, bu dergilerin siyasi içeriğini merak edenlere yardımcı olabilir:
"Diğer haftalık erkek dergileriyle karşılaştırıldığında Asahi Journal'ın sol eğilimli olduğu söylenebilir ama Asahi Journal hiç bir zaman radikal olmamıştır. GARO açık bir şekilde sol görüşlüdür ama Shounen Magazine ve Shounen Jump hiç bir zaman tamamen sol görüşlü olmamışlardır. 60'ların sonunda ve 70'lerin başında Magazine ve Jump dergilerinin sanatçıları o zamanın gençlerinin büyük çoğunluğunun da olduğu gibi sol görüşlüydüler ama o zamanlarda bile bu dergilerde yayınlanan hikayeler incelendiğinde sağcı ve savaşçı hikayelere de rastlanmaktadır. İçerdikleri siyasi görüşlere rağmen bu dergilerin editörlerinin asıl amaçları dergilerini satabilmekti, özel bir politik görüşün reklamını yapmak değildi. (GARO dergisinin Shirato Sanpei'nin politik görüşünü yaymak için kurulmuş olması bir istisnadır. Ayrıca GARO daha fazla satış yapmak amacında olmadığından görüşlerinden ve sanatından taviz vermemektedir.- Alpin). Milliyetçilik Japonya'da değişik bir şekilde algılanmaktadır. Amerika'da milliyetçilik sağcı bir görüş olarak görülmesine rağmen Japonya'da hem sol hem de sağ milliyetçi birer görüşe sahiptirler ve bunu farklı şekillerde ortaya koyarlar." (Prof. Matt Thorn'un Alpin'e 4 Ağustos 2001 tarihinde gönderdiği bir emailden alınmıştır)
60'lar ve Komedi Manga'larının Doğuşu
Tensai Bakabon
Savaş öncesinde ve savaş sonrasındaki ilk 20 senede komedi manga'ları sadece komedyenlerin anlattıkları hikayelerin resimli adaptasyonlarından ibarettiler. Ama 60'ların sonlarına doğru ortaya çıkan Akatsuka Fujio'nun Osomatsu-kun ve Tensai Bakabon gibi eserleri oldukça popüler olup yeni bir soluk getirdiler. Bu manga'lardaki karakterler hem görünüş hem de kişilik olarak çarpıktılar. Artık kahkahalar, soytarılık yapıp homurdanan karakterlere zorla gülmek yerine doğal olarak geliyordu. Bu her bakımdan yeniydi. Zamanla Akatsuka bu çizgisinden saptıysa da bu konuda hala büyük bir öncü kabul edilmektedir.
60'ların Sonundaki Shoujo Manga'daki Yeni Akım
1967-69 yılları arasında, kızlar için shoujo manga hazırlamakta olan ve yirmili yaşlarda olan Moto Hagio [They Were Eleven (11 nin iru!) ve A, A' [A, A prime]'ın yaratıcısı], Keiko Takemiya [Toward the Terra (Tera e)'nin yaratıcısı], Yumiko Oshima , Ryoko Yamagishi ve Riyoko Ikeda [The Rose of Versailles (Versailles no bara)'nın yaratıcısı] gibi sanatçıların ortaya çıkardığı yeni bir shoujo manga akımı başladı. Bu akımın yaratıcılarına "Harika Kırkdokuzlular" denildi, çünkü büyük çoğunluğu 1949 yılında doğmuştu.
The Rose of Versailles
Riyoko Ikeda
Bu kadınlar savaş sonrası manga'larıyla büyüyen bir jenerasyona aittiler. Özellikle bilimkurgu, fantazi ve aşık genç oğlanlar hakkında eserler verdiler. Kızların bastırılmış erotik fantazilerini dışa vurdular. Görünüşe bakılırsa birbirine aşık genç homoseksüel erkeklerin olduğu öyküler genç kızlara heteroseksüel aşk öykülerinden daha romantik geliyordu. Ayrıca bu stil sanatçılara yaratıcılıklarını sunmaları için daha fazla özgürlük veriyordu (Tchiei,1998:6). Riyoko İkeda'nın The Rose of Versailles adlı eseri inanılmaz bir popülariteye ulaşıp shoujo tarzını Japonya'da ilk defa zirveye taşıdı. Bu hikayede, Fransız Devrimi sırasında Kraliyet Oscar François de Jarjayes adında kraliyet muhafızları kumandanlığı yapan ve erkek gibi yetiştirilmiş olan bir kadının yaşadıkları, bu sırada sarayda dönen entrikalar ve Fransız Devrimi'nin gelişimi anlatılmaktadır. Marie Antoinette, Kral XVI Louis ve General Renier de Jarjayes gibi gerçekten yaşamış bir çok tarihi şahsiyet de bu hikayede yer almıştır.
Bu yeni yapıtlar zamanla shoujo manga'nın sınırlarını aşarak önemli bir erkek okur kitlesine ulaştılar. Sonuçta, birçok bayan manga sanatçısı erkeklere yönelik dergilerde öykülerini yayınlamaya başladı.
A, A'
Moto Hagio
Bu akımın yaratıcıları arasında olan Moto Hagio, Bessatsu Shoujo Komikku (Special Edition Girl's Comic) dergisinde Sukitootta gin no kami adlı eserinin yayınlanmasıyla beraber Poo no ichizoku (Poe Ailesi) adlı manga serisine başlamış oldu. 1971-76 yılları arasında yayınlanan bu seri oldukça ün kazandı. Seri halindeki bu manga'larda Edgar ve Allen Poe adında 14 yaşındaki iki vampirin 1744-1976 yılları arasında Avrupa'da geçen acıklı hayat hikayeleri anlatılıyordu. Eserindeki lirik ve sanatsal stili Hagio'yu zamanın en önemli mangaka'larından biri yaptı ve Hagio, Poe Ailesi eseriyle 21. Shogakukan Manga ödülünü kazandı. Ardından 1975'te bilimkurgu türündeki manga'sı 11 nin Iru! (They Were Eleven) yayınlanmaya başladı. Bu manga'da, gelecekte Galaktik Üniversite'ye girmek isteyen öğrencilerin final sınavı olarak girdikleri 53 gün uzayda hayatta kalma denemesi konu edilmektedir. Öğrenciler 10'ar kişilik gruplar halinde sınava girmektedirler ama sonradan grupta 10 yerine 11 kişi olduğu ortaya çıkacaktır ve öğrenciler bu nedenle başlarına gelecek olan feci olaylardan kaçabilmek için bir ölüm kalım savaşına gireceklerdir. Moto Hagio, A, A' [A, A Prime] adlı diğer bir bilimkurgu eserinde ise uzayda çalışmaları için genetik mühendisliğince geliştirilen ve daha çok çalışmaları için duygularının yok edildiğine inanılan Unicorns adındaki bir ırkın hapsedilmiş duygularının ortaya çıkışının hikayesini çok duygusal bir şekilde anlatmaktadır. 1992 yılında Petit Flower dergisinde yayınlanmaya başlayan "Zankoku na kami ga shihai suru" adlı eseri 1997 yılında ilk Tezuka Osamu Bunka ödülünü kazanmıştır.
1970'ler ve Avantgarde Manga
1960'ların realist manga'ları temel olarak politik kavgalarını ve insanların hırslarını konu ediyordu. Ama 70'li yıllardan itibaren oluşmaya başlayan sakin ortam nedeniyle bu politik kavga içeren manga'lar zamanla dergilerden kaybolmaya başladılar. Kızlar için hazırlanmış shoujo manga türleri tekrar boy göstermeye başladı. Bunlar özellikle hippie hareketinden etkilenmekteydiler. Kızlar için hazırlanan bu shoujo manga'larda artık gerçeklikten uzak çizim şekilleri, büyük gözler, şirin yüzler kullanılmakta romantik konular işlenip insanların iç dünyaları ile bağlantılar kurulmaktaydı. Karakterler politik ve sosyal tartışmalardan uzak durmakta ve bu manga'larda daha çok kişisel konular işlenmekteydi.
GARO
70'lerin başında gekiga sanatçıları da değişimden etkilenerek manga'nın sanatsal boyutu üzerinde çalışmalar vermeye başladılar. Gekiga artık rüyalar alemini, hatıraları ve sosyal psikolojiyi inceleme altına almıştı. Bu çalışmalar sonucunda GARO dergisinde angura (underground) veya Avantgarde adı verilen yeni bir tür ortaya çıktı. Tsuge'nin hayal dünyasında geçen Screwceremony (Nejishiki) adlı eserinde endüstri, yoksulluk ve Pasifik Savaşı'na göndermeler yapılıyordu.1980'lerin sonlarında da bu türde zaman zaman eserler verildi. Gekiga'nın küçük ama önemli türlerinden biri olan Avantgarde, manga'nın içinde estetik etkisini devam ettirdi.
Her ne kadar gekiga, Tezuka'nın manga'larına karşıt bir türü temsil ediyor olsa da Tezuka gekiga'nın bazı özelliklerini eserlerine katmaktan çekinmedi. 1970'lerde gekiga bakışıyla tarih ve politika üzerine manga'lar çizdi. Ama bu eserlerinde gekiga'nın kabalığına yer vermedi. Okuyucular zamanla gekiga'dan bıkınca, Tezuka'nın tercihinin doğru olduğu kanıtlanmış oldu.
70'lerde Akademik Manga'nın Doğuşu
Çocukların çalışmasında yardımcı olması için hazırlanan ve bilgi veren manga'lar 2. Dünya Savaşının öncesinden beri mevcuttu. 1970'lerden itibaren manga'nın yoğun olarak anlatım türü olarak kullanılmasıyla beraber "akademik manga" adı verilen ve genelde işadamları tarafından okunan bir tür ortaya çıktı. Bu manga'larda her zaman bir hikaye işlenmiyordu ama başkahramanlarının bilgi ve anektodların kökenlerini araştırken yaşadıkları ve öğrendikleri şeyler tasvir ediliyordu. Artık manga'larda matematik, fizik gibi bilim dalları işleniyor, Japonya, Çin ve hatta dünya tarihi anlatılıyordu. Borsa firmaları artık yatırımcılara manga ile ulaşıyor ve hatta politik partiler misyonlarını seçmen kitlelerine manga ile anlatıyorlardı. İnsanlar ilgili manga'ları okuyarak kısa sürede yasal problemlerine, hastalıklarına çözümler bulup ofiste çalışma kuralları, kişisel bilgisayar kullanımı, yurtdışı seyahatleri gibi birçok konuda bilgi ediniyorlardı.
Barefoot Gen
Keiji Nakazawa
70'lerdeki en önemli eserlerden biri olan Barefoot Gen (Hadashi no Gen) 1972-73 yılları arasında Keiji Nakazawa tarafından yazıldı. Keiji, Hiroshima'ya atılan atom bombasının tanığıydı. Barefoot Gen sayesinde insanlar Gen ve ailesinin atom bombası patladıktan sonra yaşadıklarını ve ailesinin feci kaderini öğrendiler. Keiji Nakazawa yaptığı bir açıklamada, hikayenin başkahramanına "Kaynak" anlamına gelen Gen ismini koyduğunu, çünkü karakterinin yeni jenerasyondaki insanların nükleer savaşlara hayır demesini sağlayabilecek bir kaynak olmasını umduğunu söylemiştir.
Bilimkurgu Manga'larının Yazarlarının Komedi Manga'ya Adım Atışı
Gakideka
Yamagami Tatsuhiko
1974'te Yamagami Tatsuhiko'nun Gakideka ("Boy Detective") adlı eseri oldukça büyük bir tartışma yarattı. Yamagami'nin eserinde, o güne kadar tabu olarak bakılan anormal sex isteklerine yer vermesi zaten yeterince şok ediciydi. Ama en önemlisi ise stilindeki realist kesinlikti. Yamagami komik manga türüne kayıncaya kadar 10 sene bilimkurgu türünde eserler verdi. Bu sırada edindiği tecrübeler onun dünya görüşünün ve realist çizim tarzının oluşmasını sağladı.
Makoto-chan
Yamagami bu türde eserler vermeye başladığı sırada, gizemli konular işleyen mangalar üzerinde deneyimli bir sanatçı olan Umezu Kazuo da ünlü bir komedi manga olan Makoto-chan'ı yayınladı. Umezu, gizemli konular işleyen mangalar hazırlayarak kazandığı deneyim sayesinde oldukça keskin çizgilere sahipti.
Milli Bir Simge Olan Doraemon'un Doğuşu
Doraemon>
Fujiko Fujio
1974 yılında Japonya'nın belki de en popüler kahramanı olan Doraemon'un manga'ları, kendilerini Fujiko Fujio olarak adlandıran Abiko Motoo ve Fujimoto Hiroshi adlı iki mangaka tarafından çizilip yayınlanmaya başladı. Hikayenin başkahramanı Nobi Nobita, 4. sınıfa giden ve Tokyo'da yaşayan bir oğlandır. Oldukça haylaz, sakar ve başarısız bir öğrenci olan Nobita devamlı olarak başını belaya sokmaktadır. Bunlar öyle büyük sorunlar doğurmaktadır ki Nobita'nın 22. yüzyılda yaşayan torunları bile büyük büyük dedeleri Nobita'nın yaptığı hatalar nedeniyle fakirlik içinde yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu nedenle 22. yüzyılda yaşayan akrabalarından biri bu durumu düzeltmek için Doraemon adındaki kedi şeklindeki bir robotu geçmişe gönderir. Bu robotun yardımı sayesinde Nobita'nın hata yapmasını önlemek isterler. Ama Nobita sonuçta sınıfındaki en zayıf ve en aptal öğrencidir. Ona gönderilen Doraemon adlı robot da çok zeki değildir, çünkü 22. yüzyıldaki fakir ailesi ancak bu robotu gönderebilmiştir. Ama Doraemon'un çok önemli bir özelliği vardır. Karnındaki cep sayesinde istediği faydalı ve çok gelişmiş eşyaları gelecekten getirebilmektedir. Artık Nobita ne zaman başını derde soksa Doraemon getirdiği aletler sayesinde Nobita'nın paçasını kurtarmaktadır. Ama bu fazla uzun sürmez, çünkü Doraemon'un getirdiği aletler nedeniyle Nobita başını daha da büyük dertlere sokar. Mesela Doraemon'un getirdiği, duvarların arkasını gösteren dürbünü artık Nobita banyo yapan kızları gözetlemek için kullanmaktadır.... Ama bunlar fazla uzun sürmez, çünkü sonunda Nobita hatasını anlar ve doğru kararlar vermeye başlar. Hikayeler sadece Doraemon'un getirdiği aletler üzerine kurulu değildir. Önemli olan Nobita'nın sonunda güzel kararlar verip doğru yolu bulmasıdır. Bu komedi mangasında ayrıca dürüstlük, çevrecilik, cesaret gibi etik konular işlenip ne kadar önemli oldukları anlatılır ve hatta genetik, jeoloji, tarih, biyoloji gibi eğitici konular da işlenmektedir. Doraemon 70'li, 80'li, hatta 90'lı yıllarda bile tutulup, inanılmaz bir hayran kitlesine ulaşmıştır. Tam anlamıyla ulusal bir simge haline gelmiştir. Nasıl Amerikalıların Bugs Bunny'si varsa, Japonların da Doraemon'u vardır. Bu sevgi, Doraemon posta pulları piyasaya sürüldüğünde CNN'de haber olacak kadar büyüktür.
70'lerde Samuray ve Yakuza Manga'ları
Golgo 13
Takao Saito
1970-76 yılları arasında Kazuo Koike ve Goseki Kojima tarafından çizilen "Lone Wolf and Cub" dönemin sanatsal yanıyla en önemli samuray mangalarından biridir. Hikayede ortaçağ Japonya'sında bebeğini de yanına alarak intikamını almaya çalışan bir kiralık katilin öyküsü anlatılmaktadır. Hikaye oldukça kanlı ve uzundur ama oldukça da etkileyicidir. Geleneksel samuray öyküleri zamanla güncel koşullara ayak uydurur ve modern kahramanlar yaratır. Örneğin 1969'da Takao Saito tarafından yazılan Golgo 13, vicdansız bir kiralık katilin verilen suikast görevlerini egzotik mekanlarda yerine getirişini anlatır. Kısa sürede en çok satan manga olur ve 70'lere damgasını vurur. 1992 yılında toplam tirajı yaklaşık 59 milyon adettir. Şu ana kadarki toplam tirajının 80 milyonu geçtiği tahmin edilmektedir. Bunların yanısıra samuray etiğine bağlı olan ve Japon mafyasını anlatan Yakuza Manga'ları gelişir. Bunlardan en ünlüsü Kazuhiko Murakami'nin Showa Periyodu'ndaki Şeytan adlı eseridir. Benzer şekilde Çete Manga'larında ise gruba bağlılık ve onur için dövüşme teması vurgulanarak çete savaşları anlatılmaktadır.

12. Yüzyılda Çizilmiş Bir Resim
12. yüzyılın başlarında, tapınak duvarlarına ölümden sonraki hayat ve hayvanlar hakkında resimler çizilmeye başlandı. Bu resimler oldukça kabaydı ve figürler abartılmıştı ama stili bugünkü manga stiline benzerdi. Özellikle de 12. yüzyılda Toba [1053-1140] adındaki budist bir din adamının kuşlar ve diğer hayvanlar hakkında çizdiği ve Choujuugiga (The Animal Scrolls) adı verilen eseri ünlüdür.

13. Yüzyılda Çizilmiş Bir Resim
1600'lü yılların başında bu resimler tapınak duvarları yerine odun bloklarına çizilmeye başlandı. Edo periyodunda (1603-1868) çizilen ve Ukiyo-e olarak adlandırılan bu resimlerde dinsel konulardan çok cinsel konular, özel binalar ve satir resmediliyordu. Resimler tek renkli olarak çiziliyor ve renkler gölgelendirmeler ile tasvir ediliyordu.
1702 yılında Shumboko Ono adında ünlü bir manga sanatçısı bu resimlerden bir kitap hazırladı. Bu bir hikayeden daha çok resim kolleksiyonuna benziyordu.

Man

Ga
Manga kelimesinin bilinen ilk kullanımı 1770'li yıllara dayanmaktadır. 19. yüzyıl boyunca manga kelimesi özel olarak, üzerinde karikatürler bulunan odun bloklarını (Hyakumenso), özellikle de Hokusai Katsushika'nın(1760-1849) 1819'da yayınlanmış olan ve öğrencilerinin kullanması için kendisinin çizdiği skeç, çizim ve karikatürlerini adlandırmakta kullanılmıştır. Hokusai çizdiği skeçleri iki Çince karakterin ["man" (rasgele) ve "ga"(resim)] birleşiminden oluşan Manga kelimesiyle tanımlamıştır.
Aslında bu eski eserleri günümüz manga'sının kökeni olarak kabul edilmesi konusunda bazı tartışmalar vardır. Will Eisner'ın dediği gibi eğer manga kökenleri ile bağlı bir sanat ise çok eski bir tarihsel geçmişe sahip demektir. Ama bazı araştırmacılar, manga'nın kökenini bu kadar eskiye götürmenin, Avrupa çizgi romanlarının kökenini taş devrinde mağara duvarlarına çizilmiş resimlere göndermekle aynı şey olduğu söylemektedirler. Bazı araştırmacılar ise manga'nın kökenlerinin eskiye dayandırılmasının nedeninin, sanatçıların mangayı geleneksel bir japon sanatıymış gibi göstererek savaş sonrasında manga'nın devlet baskısına uğramasını önleme çalışmaları olduğunu düşünmektedirler. Ama ne olursa olsun, 12. yüzyıldan kalma bu resimlerin günümüz manga eserlerine olan inanılmaz benzerliği su götürmez bir gerçektir.

Rantoone (1869)
Charles Wirgman
Bir İngiliz olan Charles Wirgman 1862 yılında, Japonya ile ilgili haberleri konu alan Japan Punch adında İngilizce bir dergi çıkarttı. Dergi için çizdiği karikatürlerde gölgelendirme, perspektif ve konuşma balonu gibi bir çok ilginç teknik uyguladı ve zeka dolu hicivli bir tarz kullandı. Bunu takip eden Fransız George Bigot gibi birçok avrupalı karikatürcü bu türde örnekler vermeye başladı. Ardından Japon sanatçılar da bu türü benimsediler ve ilk gerçek değişim başladı. Japon sanatçılar o güne kadar kullandıkları fırçalar yerine kalemler kullanıp, o güne kadar bir tabu olan "düzeni eleştirmeme" yargısını yıktılar.

Japan Punch
Japan Punch dergisi tercüme edilip Japonya'da yayınlanmaya başladı ve bunu diğer yeni çıkan hiciv dergileri izledi. Kısa sürede Yokohama'nın Mamaru Chimbun(1877) dergisinin önderliğinde bütün büyük Japon şehirlerine yayıldılar. Bu dönemden günümüze miras kalan en önemli şeylerden biri de çoğu manga'da "İngilizce" kelimelerin geçmesidir. Sonuç olarak Charles Wirgman Japon karikatürünün babası kabul edilmektedir ve adına her yıl anma törenleri düzenlenmektedir.

Rakutan Kitazawa
1902 yılında ilk Japon çizgi bantı (comic strip) olan "Tagosaku To Mokubei No Tokyo Kembutsu" Rakutan Kitazawa tarafından çizilip ilk gerçek Japon gazetesi olan Jiji Shinpo'nun Pazar ekinde yayınlandı. Bu çizgi bantta Tokyo'ya giden ve devamlı homurdanan iki taşralı konu ediliyordu. Eserleri olan Doncia ve Tonda'da Amerikan karikatürcülerinin stillerini ve düşüncelerini kullanmasına rağmen kendine özgü buluşlarıyla Japonya'ya özgü bir orjinallik taşıyordu.1966'da kurulmuş olan Omiya Karikatür Sanatı Şehir Müzesi Rakutan Kitazawa'ya adanmıştır. (Not: 1890 yılındaki Ertuğrul Gemisi faciasından sonra Japon halkının topladığı yardımları getiren temsilci grubunda bulunan ve II. Abdülhamit'in isteği üzerine aralarında Mustafa Kemal Atatürk'ün de bulunduğu rivayet edilen 5 Türk subayına Japonca öğreten Seitaro Noda adlı gazeteci de Jiji Shinpo gazetesinde çalışmaktaydı - Alpin)
Taisho periyodunda [1912-1926] Miyao Shigeo'nun Dango Kushisuke'nin Maceraları (Dango Kushisuke Manyuki) gibi çocuklar için hazırlanmış manga'ları göze çarpar. Bu eserin baş kahramanı ismini şişler üzerinde mochi topları döndürmesinden almıştır. Ama manga ve manga artisti (mangaka) kelimeleri Showa periyodunun [1926-1989] başına kadar Japon günlük hayatının parçası olmamıştır. Manga kelimesinin 1930'larda Japonya'daki günlük hayata girmesi, ilk strip halindeki karikatürlerin gazetelerde yayınlanmaya başlamasıyla tamamlanmıştır.
1920'ler
Bu yıllarda iki tür çizgi bant (comic strip) yayına başlamıştır. Bunlardan biri, çocuklar için hazırlanan ve Amerikan gazetelerindeki benzer yapıtlardan etkilenmiş olan çizgi bantlardı. Pat Sullivan'ın yapıtı Felix The Cat , Bud Fisher'ın Mutt ve Jeff gibi eserleri Japoncaya çevrilip Hochi ve Asahi Graph gibi gazetelerde yayınlandılar. Bu eserler oldukça popüler oldular.
1920'lerin başında Asahi Graph gazetesinin baş editörü Suzuki Bunshiro, Avrupa ve Amerika'yı gezerken çocuklar için bir çizgi bant tasarladı. Japonya'ya dönünce, küçük bir oğlan ve sincap hakkında bir öykü yazdı. The Adventures of Little Sho (Sho Chan no Boken) ilk çocuklar için hazırlanmış başarılı çizgi bant oldu. Kodansha firması, 1920'lerde hikayeler, fotoğraflar ve seri halinde çizgi bantlardan oluşan çocuk magazinleri hazırlamaya başladı.

Musansha Shimbun
Kapak resmi Masamu Yanase tarafından çizilmiştir
Aynı zamanda yetişkinler için hazırlanan kısa politik çizgi bantlar da oldukça popüler oldular. Bu yıllarda birçok alanda kültürel ve sosyal değişimler yaşanmaktaydı. Yeni bir populer kültür ve çalışanlar sınıfı oluştu, feminist hareketler başladı. Ekonomik eşitsizlik ve politik adaletsizlik, eleştirilerin hedef noktası oldu. Sol görüşlü manga sanatçılarına göre manga devrim demekti. Japon Manga Sanatçıları Federasyonu (Nihon Mangaka Renmei) gibi bazı bağımsız manga federasyonları kuruldu. Bazı Marxist karikatürcüler, Proletarian Artist League (Proloterian Geijutsu Kai)'nin çalışan sınıfı politik ve kültürel programına katıldılar. Bu organizasyonun lideri olan Kobayashi Tokiji 1933'te bir polis karakolunda polisler tarafindan işkenceyle oldürüldü (Kinsella, 2000: 22).
Worker's News (Musansha Shimbun), War Banner (Senki), Farmers' Manga (Nomin Manga) gibi bazı manga dergilerinde bazı sanatçıların hazırladıkları politik karikatürler ve çizgi bantlar yayınlandı.
Masamu Yanase'nin A Capitalist's Education gibi anti-kapitalist çizgi bantları önce Sunday Yomiuri gazetesinde ve daha sonra büyük gazetelerde yayınlandı.
1930'lar ve Savaş Zamanı
1931 yılındaki Mançurya olayından sonra, 1930'larda medya ve toplum oldukça etkili bir baskı ve denetime maruz kaldı. Yazarlar, sanatçılar, yayıncılar ve karikatürcülere ulusal politik hedefler baskıyla kabul ettirilmeye çalışıldı. Bazı karikatürcüler polis tarafından hapse atıldı, işkence gördü ve hatta öldürüldü.1940 yılının Ağustos ayında devlet baskısıyla bütün bağımsız karikatür ve manga sanatçıları, devlet tarafından kontrol edilen Yeni Japon Manga Birliği (Shin Nippon Manga Kyokai) adındaki tek bir resmi kurum altında toplandı. 1941'den sonra medya üzerindeki baskı ve sansür katlanarak arttı. 1937-1944 yılları arasında magazin sayısı 16.788'den 942'ye düştü. Yeni Japon Manga Birliği'nin kalan üyeleri, savaş zamanı propaganda projelerine dahil edildiler. Yeni Japon Manga Birliği tarafından tarafından hazırlanmakta olan Manga dergisi, milliyetçi propaganda yapmakta, İngiliz ve Amerikan liderlerini vampirler ve şeytanlar olarak tasvir etmekteydi. Savaş sonrasında Yeni Japon Manga Birliği adını Japon Mangaka Birliği (Nippon Mangaka Kyokai) olarak değiştirdi ve en iyi organize olmuş bağımsız manga sanatçıları organizasyonu olmayı devam ettirdi (Kinsella, 2000: 22-23).

Black Stray (Norakuro)
Tagawa Suiho
Manga eserlerine olan devlet baskısı devam ederken, çocuklar için hazırlanan çizgi bantlar ve politik olmayan manga'lar yayınlarına devam ettiler. Birçoğu nansensu (nonsense)(saçma) manga kategorisine girdi. 1931 yılında Kodansha, Boy's Club (Shounen Gorakubu) adında renkli bir çocuk dergisi çıkardı. Tagawa Suiho'nun popüler serisi Black Stray (Norakuro), Shimada Keizo'nun Dankichi The Adventurer (Boken Dankichi) (Maceracı Dankichi) eseri gibi askeri birer atmosferi olan hikayeler Boy's Club (Shounen Gorakubu) dergisinde yayınlandılar. Norakuro'da bir köpek tugayına katılarak sonunda profesyonel bir asker olan bir köpek anlatılıyordu. Bu çok popüler eserlerin basımı 1980'li yıllarda bile devam ediyordu.
Pasifik Savaşı süresince çocuk magazinleri oldukça büyük çapta bir sansüre uğradı. Sadece, devlet tarafından idare edilen Yeni Japon Manga Birliği (Shin Nippon Manga Kyokai) kurumuna üye olan manga sanatçılarının, hala Kodansha tarafından basımı devam edilen birkaç çocuk dergisi için manga hikayeleri çizmesine izin veriliyordu.
1942'de magazinler ve gazeteler birleştirildi. Ticaretin ve taşımacılığın sekteye uğraması nedeniyle yaşanan kağıt yokluğu nedeniyle 1944 yılında gazetelerde çizgi bant yayınlanması yasaklandı. Sadece, devletçe onaylanmış olan Manga dergisi 1944 yılındaki bir hava bombardımanında basımevi yıkılıncaya kadar yayınına devam edebildi.
B) 2. Dünya Savaşı Sonrasındaki Değişim Dönemi
Savaş Sonrası ve Kiralık Manga'lar
Savaş sonrasında ağır hayat şartları, ekonomik güçlükler ve kağıt sıkıntısı nedeniyle manga sevenler için yeni uygulama başladı: Kiralık Manga. 1950'lerin ortasında manga kiralayan dükkanların (kashihonya) sayısı hızlı bir artış gösterdi ve 30.000 dükkana ulaştı. İsteyenler 10 Yen karşılığında istedikleri bir kitap veya magazini 2 günlüğüne kiralayabiliyorlardı. Shadow (Kage)(Gölge) ve Street (Machi) (Sokak) zamanın en büyük iki kiralık manga dergileri oldular. 1956-59 yılları arasındaki kiralık manga'nın doruk noktasında her biri ayda yaklaşık 160.000 genç erkek tarafından okunmaktaydı (Kinsella, 2000: 24).
Japonya'nın 2. Dünya Savaşı yenilgisinden sonra 7 sene boyunca tarihsel konu içeren manga yayınlanamadı. Savaş süresince çok popüler olan savaş ve dövüş konulu manga'lar ortadan kayboldular. Bunun nedeni başta Amerika olmak uzere galip devletlerin uyguladığı, savaş, samuray, ordu ve uzakdoğu sporları konularındaki kısıtlamalardı. Bu konularda konuşma özgürlüğünün kısıtlanmasının amacı, savaşçı görüşlerin tekrar ortaya çıkmasını engellemekti. 1952 yılında imzalanan San Francisco Barış Antlaşması bu kısıtlamalara bir son verip tekrar konuşma özgürlüğü getirdi.

Good-bye
Gekiga'nın kurucusu Tatsumi Yoshihiro'nun eserlerinin toplandığı kitap
Yeni yapılanmakta olan şehirlerin nüfusu 1950'li yıllarda kırsal yörelerden gelen genç göçmen işçilerle dolmaya başladı. Kıt kanaat geçimini sağlayan bu fakir fabrika işçileri için tek ucuz eğlence kaynağı sadece bu kiralık manga'lardı. Eski hayallerin yıkıntıları altında güçlükle hayatını devam ettirebilen halkın gerçek hayattaki acılarını unutması için bir kaçış aracına ihtiyacı vardı. Yetişkinler için bu kaçış aracı filmlerdi, gençler için ise manga'lar. Kiralık manga'ları hazırlayan sanatçıların hepsi amatördü ve çoğu gençti. Bu toplumsal değişimin sonucu olarak bu sanatçılar daha gerçekçi ve kendileri gibi genç yetişkinlere yönelik bir manga stili ortaya çıkardılar. Genç bir sanatçı olan Tatsumi Yoshihiro bu tür dramatik yetişkin manga'larını tanımlamak için 1957'de bunlara "dramatik ve aksiyon dolu resimler" anlamına gelen "gekiga" ismini verdi.
İlk gekiga'lar yeni bir grafiksel gerçekçilik derecesiyle, toplumsal ve politik konularla karakterize ediliyorlardı. Tsuge Tadao, Takahashi Shinji, Tsue Yoshiharu, Saito Takao, Iwai Shige ve Yamamori Susumu gibi genç sanatçılar kendilerini Gekiga Fabrikası (Gekiga kojo) olarak adlandırdılar. Shirato Sanpei'nin 1959-62 yılları arasında yayınlanan 8 ciltlik kiralık gekiga hikayesi olan Ninja'nın Uzakdoğu Dövüş Sanatları (Ninja Bungeicho) adlı eseri kiralık gekiga döneminin zirve noktası olmuştu. Özellikle genç erkekler arasında çok popülerdi. Shinto bu eserinde Disney'in 4 parmaklı karakterlerine, Mickey Mouse'unki gibi devasa gözlere yer vermeyerek yeni bir sosyal realizm getirdi. Hikaye'nin başkahramanı olan Kagemaru bir ninja grubun lideriydi ve 16. yüzyılda feodal derebeylerine karşı bir grup asi köylünün yanında savaşıyordu. Kagemaru bir süper kahraman değildi ve hikayenin sonunda savaşı kaybediyordu ama önemli olan verdiği savaşın değeriydi. Shinto, eserinde sert samuray kanunlarını kullanıp, hikayesine felsefi bir boyut katarak ve gerçekçi çizimler kullanarak anlatmak istediği konunun ciddiyetini vurguluyordu. Gekiga sayesinde yetişkinlerden oluşan bir okuyucu grubunun oluşmasıyla beraber, birçok sanatçı sadece eğlendirmek amacının dışına çıkarak geniş bir tür ve teknik yelpazesi oluşturup sanatsal ve edebi ürünler vermeye başladılar.

Tezuka Osamu
"Manga Tanrısı"
Kırmızı mürekkep ile basılmış olan ve "akabon" adı verilen başka bir manga türü ise Osaka'da sokak satıcıları tarafından satılmaya başlandı. 1947 yılında Tezuka Osamu, 200 sayfalık Yeni Define Adası (Shin Takarajima) adlı yapıtını akabon formatında yayınladı. Bu manga'yı Robert Louis Stevenson'nun Treasure Island eserinden ilham alarak hazırlamıştı. Savaş sonrası halkın yoksulluğuna ve yayın sektörünün gerilemiş olmasına rağmen bu manga çıkar çıkmaz 400.000 adet satarak akabon tarzına ve Tezuka manga'larına karşı ulusal bir hayranlık başlattı. Tezuka bu manga'sında bir ilke imza atarak sinema tekniklerini bir manga'ya uygulamıştı. Bu görsel açıdan bir devrim demekti. Okuyucular manga'yı okurken kendilerini film seyredermiş gibi hissediyorlardı. Bu sayede manga derin, en önemlisi de kalıcı bir dramatik ve psikolojik etki bırakabiliyordu. Bu sırada Tezuka 19 yaşında bir tıp öğrencisiydi. Yeni Define Adası'nın ardından Lost World, Metropolis ve Tetsuwan Atomu gibi bir çok ünlü mangayı çizdi. Yapıtı yeni bir manga türünü temsil ediyordu ve yeni yetişen manga sanatçılarının üzerinde inanılmaz bir etki bırakacaktı. Tezuka'nın adı "Manga Tanrısı" olarak tarihe geçecekti.
Kodansha tarafından 1947 yılında çıkarılmaya başlayan ve savaş sonrası ilk renkli çocuk dergisi olan Manga Boy (Manga Shounen), Matsumoto Reiji, Fujio-Fujiko ve Ishinomori Shotaro gibi bir grup genç manga sanatçısının eserlerini sergilemekteydi. Dergi kısa sürede oldukça popüler oldu. Akabon manga'larındaki etkileyici grafik stili ve gelişmiş öykülemeler Manga Boy editörlerince de uygulanıyordu. Derginin en önemli serisi olan Orman İmparatoru (Jungle Taitei), çok ünlü ve başarılı bir akabon manga sanatçısı olan "Manga Tanrısı" Tezuka Osamu tarafından çiziliyordu.
Gerçekçi gekiga stiline karşılık, kaliteli çocuk magazinlerindeki manga hikayeleri şirin bir grafik stiliyle hazırlanmaktaydı. Bu stil Amerikan Disney animasyonunun koca gözlü ve çarpıtılmış fiziksel görünüşlü karakterlerinden etkilenmişti. Disney yapımları 1945-51 yılları arasında Japon kitapevleri ve sinemalarında bulunabiliyordu. Disney'in bu etkisi, savaş sonrası hikaye mangalarının öncüsü olan Tezuka Osamu'nun eserlerinde hissedilmektedir.
1950'lerden itibaren manga kelimesi ayrıca çocuklar için hazırlanmış, şirin, fantastik ve bazen eğitici olan ve Tezuka Osamu ile ilişkilendirilen yeni bir türün adı oldu. Bu tür, çocuklar için sağlıklı ve temiz bir eğlence kaynağı olarak görülmeye başlandı. Halbuki bu sırada gekiga stili politik kavgalar ve eğitimsiz işçilerle ilişkilendiriliyordu. Gekiga sanatçıları ve manga sanatçıları iki farklı sosyal ve kültürel yapıyı temsil ediyorlardı. Bu nedenle de kaçınılmaz olarak birbirlerini bir nevi "eski düşman" olarak görüyorlardı.

Sazae-san
Hasegawa Machiko
2. Dünya Savaşı'nın ardından gelen zor günlerde yiyecek sıkıntısı ve kötü yaşam koşulları Japon halkını vurmuştu. Bu kötü koşullar altında Sazae-san adındaki bir çizgi bant Japon halkının eğlence kaynağı oldu ve unutulan kahkahaları evlere geri getirdi. Sazae-san 1946-74 yılları arasında Asahi gazetesinde Hasegawa Machiko tarafından çizgi bant olarak çizilip yayınlandı. 28 senelik yayın hayatı boyunca arka arkaya iki jenerasyon tarafından büyük ilgiyle takip edildi. Kitap haline getirilmiş versiyonu ise 62 milyondan fazla sattı. Başarısının sırrı ise Sazae adındaki neşeli ve unutkan bayan kahramanı ve onun oldukça sıradan ailesinde yatmaktadır. Konu olarak savaş sonrasındaki günlük hayatın sıradanlığında geçen komik olaylar ve aralarında jenerasyon farklılıkları olan ev ahalisinin problemleri işlenmektedir. Sazae-san, Amerikan yapımı Blondie ile karşılaştırıldığında Blondie'nin daha çok karı-koca ilişkilerine değindiği ama Sazae-san'ın tüm aileyi yansıttığı ve karakterin kardeşleri ve annesiyle olan ilişkilerini de anlattığı görülmektedir. Sazae-san'da ilginç olan bir nokta ise bütün karakterlerin isimlerinin denizle ilgili terimlerden gelmiş olmasıdır. Hasegawa Machiko, 2.Dünya savaşı sırasında kırsal alana tahliye edildikten sonra kumsalda yürüş yaparken karakterleri planlamıştır. Mesela Sazae'nin adı bir tür deniz kabuğu, kocası Masuo'nun adı alabalık, kız kardeşi Wakame'nin adı deniz yosunu anlamına gelmektedir. Sazae-san'a gösterilen yoğun ilginin ardından 1969'da televizyon için animesi hazırlanmış ve ardından filmleri ve dizileri yayınlanmıştır. Sazae-san'a olan yoğun ilgi hala devam etmektedir. Sazae-san ayrıca o günlerdeki Japon ev hayatına ışık tutan çok önemli bir kaynaktır.

Takarazuka Revue Tiyatro Grubu
1950'lerin ortalarında, kızlar için hazırlanan shoujo manga'nın ilk temsilcileri ortaya çıkmaya başladı. Bu zamana kadar çok az sayıda profesyonel kadın manga sanatçısı vardı. Kızlar için hazırlanan manga'ların çoğu Tezuka Osamu ve Yokoyama Mitsuteru gibi erkek sanatçılar tarafından hazırlanıyordu. Tezuka, "Knight in Ribbons" adlı eserinde erkek kıyafeti içindeki bir kadının serüvenlerini anlatmıştı.Bu çalışma, kadınlardan oluşan ve erkek rollerini de kadınların oynadığı Takarazuka Tiyatrosu'nu da etkilemişti. Ayrıca genç kızların cinsel ayrım nedeniyle yaşadıkları baskıdan kurtulmak için duydukları istekleri anlatmaları için bir zemin kaynağı oldu. 50'lerin ortasından itibaren kadın manga sanatçıları, anne-kız ilişkilerini, sosyete ve eğlence hayatını, romantik aşkı ve doğaüstü olayları konu alan ve kızlar için hazırlanmış manga dergileri hazırlamaya başladılar. Kadın manga sanatçıları erkek okuyuculardan bağımsız olarak sadece kadınlara yönelik eserler veriyorlardı. Bunun tek istisnası, "Fire" adındaki manga'sında başkahraman olarak bir rock şarkıcısını konu alan ve erkek okuyucuya da sahip olmaktan hoşlanan Mizuno Hideko'ydu.
1960'lar ve Haftalık Manga Magazinleri

Shounen Magazine
1959-61 yılları arasında Japonya ekonomisinin güçlenmesiyle birlikte Japon medya ve basın-yayın sektörü de hızlı bir büyüme gerçekleştirdi. Tokyo, manga üretiminin merkezi oldu ve burada yüzlerce stüdyo kuruldu. Zamanla aylık dergiler de haftalık düzene geçmeye başladılar. 1959'un mart ayında ilk haftalık çocuk dergisi olan Weekly Shounen Magazine yayınlanmaya başladı. Arkasından aynı yılın Kasım ayında Weekly Shounen Sunday dergisi yayınlanmaya başladı. Ardından 1963 yılında üçüncü haftalık manga dergisi olan King, Shounen Gahosha yapımcıları tarafından basılmaya başlandı. İlk başlarda bu dergiler genel olarak eğlence ve bilgi ağırlıklıydılar ve manga'ya az yer ayırılmıştı. İlk çıktıklarında satışlar da beklenen düzeyde değildi. Ama editörler manga'ya daha çok yer ayırırlarsa satışlarının artacağını farkettiler ve bekledikleri gibi de oldu. Dergilerdeki manga oranı arttıkça satışlar da katlanarak arttı. 1960'lı yıllarda bu 3 dergi arasında en çok satan dergi olabilmek için bir yarış başladı. Bu arada televizyon günlük hayata girdi ve ulusal TV kanalları kurulmaya başlandı.
Manga dergilerinin haftalık yayına başlamış olmaları, onların televizyonla başedebilmelerini sağladı. Manga dergileri ve TV kanalları birbirleriyle yarışa girmek yerine birbirlerini desteklediler. Bazı manga serilerinin televizyon animasyonları hazırlandı. Bu sayede manga'ların TV'de reklamı yapılmış oldu ve manga satışları da arttı.
Kodansha firması tarafından çıkarılmakta olan Magazine 1965'ten itibaren sadece çocuklara yönelik manga'lar içermiyordu. Sadece çocuklara yönelik içerik sunmak yerine, kiralık manga ve gekiga okuyan gençlerin de ilgisini çekmek istediler. 1965 yılında derginin başeditörü Uchida Masaru gekiga sanatçılarını Kodansha için çalışmaya davet etti. Çocuklara yönelik manga'ları ve gençlere yönelik gekiga'ları beraber yayınlama çalışmaları oldukça büyük bir başarı ile sonuçlandı ve manga magazinleri geniş bir okuyucu kitlesine ulaştı. 1966 yılında Magazine dergisinin tirajı 1 milyon'a ulaşmıştı. 1974 yılına gelindiğinde 75 manga dergisi yayınlanmaktaydı ve ayda toplam 20 milyonluk bir tiraja ulaşılmıştı. Artık manga'yı sadece çocuk eğlencesi olarak görmek imkansızdı. Çocuklar için hazırlanan şirin robotlar, tatlı hayvancıklar yayınlanmaya devam etti; ama bunların yanı sıra efsanevi samuray savaşçıları, savaşçı askerler, lise çeteleri, kamikaze pilotları, gangsterler ve yakuzalar hakkında manga'lar da yayınlanıyordu. Ama bu başarı fazla uzun sürmedi, çünkü gekiga'ya fazla ağırlık verilmesi nedeniyle dergiler asıl hedef kitleleri olan çocukları kaybetmeye başladılar.
1968 yılında kurulan Jump dergisi hedef kitlesi olan çocuklara sadık kaldı ve bunun faydasını gördü ve 70'lerin başında liderliği ele geçirdi. Yeni bir dergi olması nedeniyle ünlü manga sanatçılarına sahip değildi. Ama bu ona zarar yerine büyük fayda getirdi. Diğer eski dergilerdeki ünlü yıldızların istedikleri gibi çizmelerine izin veriliyordu. Ama Jump dergisi sahip olduğu çaylak manga sanatçılarından okuyucu isteklerine göre hareket etmelerini istedi. Bunların arasından Akira Toriyama'nın Dragonball'u ve Takehiko Inoue'nın Slam Dunk'ı gibi yıldızlar çıktı. 1980'de Jump'ın tirajı 3 milyon, 1985'de 4 milyon; 1988'de 5 milyondu. 1994'te 6.2 milyon gibi inanılmaz bir tiraja ulaştı ve Japonya'da açık ara ile en çok satan magazin oldu.

Kamui Efsanesi
Shirato Sanpei
60'lı yıllarda tamamen çökmüş olan kiralık manga sistemi nedeniyle Shirato'nun eserleri gibi birçok büyük eser unutulup yok olma noktasına gelmişti. 60'ların ortasından itibaren medya, savaş sonrasında artık insanların yetişkin olduktan sonra bile manga okuduğunu vurgulamaya başladı. Shirato'nun eserleri tekrar büyük yayınevlerinde basılmaya başlandı. 1964 yılında Nagai Katsuichi tarafından, gekiga sanatçısı Shirato Sanpei'nin tarihsel bakış açısını öğrencilere gösterebilmek için GARO adında bir dergi yayınlanmaya başladı. Çocuklar 18. yüzyıl köle ayaklanmaları ve sınıf ayrımına ilgi göstermeseler de, GARO dergisinde yayınlanan Kamui Efsanesi (Kamuiden) kolej öğrencileri arasında en çok okunan manga serilerinden biri oldu. Kamui Efsanesi, Kamui adındaki bir oğlanın fakirlik ve baskıya karşı verdiği mücadeleyi anlatmaktadır.
Shirato'nun gekiga stili manga'nın okuyucu kitlesinin çocuklardan eğitimli yetişkinlere kaymasını sağlamıştı. 1950 yılı oldukça keskin bir ayrımı beraberinde getirdi. 1950 yılından önce doğanlar liseye başlayınca manga okumayı bırakmışlar ama 1950'den sonra doğanlar mangayı çocukların yanısıra yetişkinler içinde bir eğlence saydıkları için manga okumayı sürdürmüşlerdi. Bunun nedeni gekiga tarzının yetişkinleri çekmesinin yanısıra, Tezuka'nın o gune kadar çocuklara yönelik olan manga'yı sofistike bir hale getirerek çocukların yetişkin olunca bu türü okumayı bırakamamalarını sağlamasıydı. 1960'ların sonlarında üniversite öğrencisi olan bu gençler manga'yı eğlence, sanat ve anlatım biçimi olarak benimsedi. Giderek artan öğrenci hareketleri artık manga ile bütünleşmişti (Kinsella, 2000: 32).

Tezuka Osamu'nun Yarattığı Karakterlerden Bazıları
Gekiga'nın haftalık dergilere girmesi ile birlikte bu dergiler Japon medyasında söz sahibi olmaya başladılar. 1969-1971 yıllar arasında Fujio-Fujiko sanatçıları tarafından hazırlanan ve Çin'deki kültürel devrimi anlatan Mao Tse Tung (Mo Taku To) adlı manga Sunday dergisinde yayınlandı. 1971 yılında Jump dergisi, baskıyı ve Japonya'daki Amerikan üslerini protesto eden The Human Condition (Ningen no Joken) adında bir manga yayınladı.

Tomorrow's Joe
1968-73 yılları arasında Magazine dergisinde Chiba Tetsuya tarafından çizilen ve senaryosu Kajiwara Ikki tarafından yazılmış bir manga olan Tomorrow's Joe (Ashita no Joe)yayınlandı. Tomorrow's Joe, boksör olup ün ve saygı için dövüşen fakir bir oğlanın hayatını anlatmaktaydı. Tomorrow's Joe üniversite öğrencileri arasında büyük ün kazandı. Ama öğrenciler arasındaki şiddeti arttırıp sokak dövüşlerine teşvik ettiği iddasıyla da suçlandı. 1970 yılında Waseda Üniversitesi öğrenci gazetesinde geçen "Sağ elimizde Asahi Journal, Sol elimizde Magazine var" cümlesi o zamanlarda manga'nın politik gücünü anlatan önemli bir slogan olarak gösterilmektedir. 1968 yılında "Red Army (Sekigun)" adındaki bir Japon terörist gurubunun bir uçağı Kuzey Kore'ye kaçırdıktan sonra röportaj için gelen basına "We are Tomorrow's Joe" açıklamasını yapmış olmaları bu mangaların ne kadar etkili olduğunu gösteren ilginç bir örnektir (Kinsella, 2000: 32).
Not : Japonya'daki Kyoto Seika Üniversitesi'den Prof. Matt Thorn ile manga üzerine yaptığım karşılıklı yazışmalar sırasında bu dergilerin politik görüşleri hakkında Prof. Matt Thorn'un verdiği şu bilgiler, bu dergilerin siyasi içeriğini merak edenlere yardımcı olabilir:
"Diğer haftalık erkek dergileriyle karşılaştırıldığında Asahi Journal'ın sol eğilimli olduğu söylenebilir ama Asahi Journal hiç bir zaman radikal olmamıştır. GARO açık bir şekilde sol görüşlüdür ama Shounen Magazine ve Shounen Jump hiç bir zaman tamamen sol görüşlü olmamışlardır. 60'ların sonunda ve 70'lerin başında Magazine ve Jump dergilerinin sanatçıları o zamanın gençlerinin büyük çoğunluğunun da olduğu gibi sol görüşlüydüler ama o zamanlarda bile bu dergilerde yayınlanan hikayeler incelendiğinde sağcı ve savaşçı hikayelere de rastlanmaktadır. İçerdikleri siyasi görüşlere rağmen bu dergilerin editörlerinin asıl amaçları dergilerini satabilmekti, özel bir politik görüşün reklamını yapmak değildi. (GARO dergisinin Shirato Sanpei'nin politik görüşünü yaymak için kurulmuş olması bir istisnadır. Ayrıca GARO daha fazla satış yapmak amacında olmadığından görüşlerinden ve sanatından taviz vermemektedir.- Alpin). Milliyetçilik Japonya'da değişik bir şekilde algılanmaktadır. Amerika'da milliyetçilik sağcı bir görüş olarak görülmesine rağmen Japonya'da hem sol hem de sağ milliyetçi birer görüşe sahiptirler ve bunu farklı şekillerde ortaya koyarlar." (Prof. Matt Thorn'un Alpin'e 4 Ağustos 2001 tarihinde gönderdiği bir emailden alınmıştır)
60'lar ve Komedi Manga'larının Doğuşu

Tensai Bakabon
Savaş öncesinde ve savaş sonrasındaki ilk 20 senede komedi manga'ları sadece komedyenlerin anlattıkları hikayelerin resimli adaptasyonlarından ibarettiler. Ama 60'ların sonlarına doğru ortaya çıkan Akatsuka Fujio'nun Osomatsu-kun ve Tensai Bakabon gibi eserleri oldukça popüler olup yeni bir soluk getirdiler. Bu manga'lardaki karakterler hem görünüş hem de kişilik olarak çarpıktılar. Artık kahkahalar, soytarılık yapıp homurdanan karakterlere zorla gülmek yerine doğal olarak geliyordu. Bu her bakımdan yeniydi. Zamanla Akatsuka bu çizgisinden saptıysa da bu konuda hala büyük bir öncü kabul edilmektedir.
60'ların Sonundaki Shoujo Manga'daki Yeni Akım
1967-69 yılları arasında, kızlar için shoujo manga hazırlamakta olan ve yirmili yaşlarda olan Moto Hagio [They Were Eleven (11 nin iru!) ve A, A' [A, A prime]'ın yaratıcısı], Keiko Takemiya [Toward the Terra (Tera e)'nin yaratıcısı], Yumiko Oshima , Ryoko Yamagishi ve Riyoko Ikeda [The Rose of Versailles (Versailles no bara)'nın yaratıcısı] gibi sanatçıların ortaya çıkardığı yeni bir shoujo manga akımı başladı. Bu akımın yaratıcılarına "Harika Kırkdokuzlular" denildi, çünkü büyük çoğunluğu 1949 yılında doğmuştu.

The Rose of Versailles
Riyoko Ikeda
Bu kadınlar savaş sonrası manga'larıyla büyüyen bir jenerasyona aittiler. Özellikle bilimkurgu, fantazi ve aşık genç oğlanlar hakkında eserler verdiler. Kızların bastırılmış erotik fantazilerini dışa vurdular. Görünüşe bakılırsa birbirine aşık genç homoseksüel erkeklerin olduğu öyküler genç kızlara heteroseksüel aşk öykülerinden daha romantik geliyordu. Ayrıca bu stil sanatçılara yaratıcılıklarını sunmaları için daha fazla özgürlük veriyordu (Tchiei,1998:6). Riyoko İkeda'nın The Rose of Versailles adlı eseri inanılmaz bir popülariteye ulaşıp shoujo tarzını Japonya'da ilk defa zirveye taşıdı. Bu hikayede, Fransız Devrimi sırasında Kraliyet Oscar François de Jarjayes adında kraliyet muhafızları kumandanlığı yapan ve erkek gibi yetiştirilmiş olan bir kadının yaşadıkları, bu sırada sarayda dönen entrikalar ve Fransız Devrimi'nin gelişimi anlatılmaktadır. Marie Antoinette, Kral XVI Louis ve General Renier de Jarjayes gibi gerçekten yaşamış bir çok tarihi şahsiyet de bu hikayede yer almıştır.
Bu yeni yapıtlar zamanla shoujo manga'nın sınırlarını aşarak önemli bir erkek okur kitlesine ulaştılar. Sonuçta, birçok bayan manga sanatçısı erkeklere yönelik dergilerde öykülerini yayınlamaya başladı.

A, A'
Moto Hagio
Bu akımın yaratıcıları arasında olan Moto Hagio, Bessatsu Shoujo Komikku (Special Edition Girl's Comic) dergisinde Sukitootta gin no kami adlı eserinin yayınlanmasıyla beraber Poo no ichizoku (Poe Ailesi) adlı manga serisine başlamış oldu. 1971-76 yılları arasında yayınlanan bu seri oldukça ün kazandı. Seri halindeki bu manga'larda Edgar ve Allen Poe adında 14 yaşındaki iki vampirin 1744-1976 yılları arasında Avrupa'da geçen acıklı hayat hikayeleri anlatılıyordu. Eserindeki lirik ve sanatsal stili Hagio'yu zamanın en önemli mangaka'larından biri yaptı ve Hagio, Poe Ailesi eseriyle 21. Shogakukan Manga ödülünü kazandı. Ardından 1975'te bilimkurgu türündeki manga'sı 11 nin Iru! (They Were Eleven) yayınlanmaya başladı. Bu manga'da, gelecekte Galaktik Üniversite'ye girmek isteyen öğrencilerin final sınavı olarak girdikleri 53 gün uzayda hayatta kalma denemesi konu edilmektedir. Öğrenciler 10'ar kişilik gruplar halinde sınava girmektedirler ama sonradan grupta 10 yerine 11 kişi olduğu ortaya çıkacaktır ve öğrenciler bu nedenle başlarına gelecek olan feci olaylardan kaçabilmek için bir ölüm kalım savaşına gireceklerdir. Moto Hagio, A, A' [A, A Prime] adlı diğer bir bilimkurgu eserinde ise uzayda çalışmaları için genetik mühendisliğince geliştirilen ve daha çok çalışmaları için duygularının yok edildiğine inanılan Unicorns adındaki bir ırkın hapsedilmiş duygularının ortaya çıkışının hikayesini çok duygusal bir şekilde anlatmaktadır. 1992 yılında Petit Flower dergisinde yayınlanmaya başlayan "Zankoku na kami ga shihai suru" adlı eseri 1997 yılında ilk Tezuka Osamu Bunka ödülünü kazanmıştır.
1970'ler ve Avantgarde Manga
1960'ların realist manga'ları temel olarak politik kavgalarını ve insanların hırslarını konu ediyordu. Ama 70'li yıllardan itibaren oluşmaya başlayan sakin ortam nedeniyle bu politik kavga içeren manga'lar zamanla dergilerden kaybolmaya başladılar. Kızlar için hazırlanmış shoujo manga türleri tekrar boy göstermeye başladı. Bunlar özellikle hippie hareketinden etkilenmekteydiler. Kızlar için hazırlanan bu shoujo manga'larda artık gerçeklikten uzak çizim şekilleri, büyük gözler, şirin yüzler kullanılmakta romantik konular işlenip insanların iç dünyaları ile bağlantılar kurulmaktaydı. Karakterler politik ve sosyal tartışmalardan uzak durmakta ve bu manga'larda daha çok kişisel konular işlenmekteydi.

GARO
70'lerin başında gekiga sanatçıları da değişimden etkilenerek manga'nın sanatsal boyutu üzerinde çalışmalar vermeye başladılar. Gekiga artık rüyalar alemini, hatıraları ve sosyal psikolojiyi inceleme altına almıştı. Bu çalışmalar sonucunda GARO dergisinde angura (underground) veya Avantgarde adı verilen yeni bir tür ortaya çıktı. Tsuge'nin hayal dünyasında geçen Screwceremony (Nejishiki) adlı eserinde endüstri, yoksulluk ve Pasifik Savaşı'na göndermeler yapılıyordu.1980'lerin sonlarında da bu türde zaman zaman eserler verildi. Gekiga'nın küçük ama önemli türlerinden biri olan Avantgarde, manga'nın içinde estetik etkisini devam ettirdi.
Her ne kadar gekiga, Tezuka'nın manga'larına karşıt bir türü temsil ediyor olsa da Tezuka gekiga'nın bazı özelliklerini eserlerine katmaktan çekinmedi. 1970'lerde gekiga bakışıyla tarih ve politika üzerine manga'lar çizdi. Ama bu eserlerinde gekiga'nın kabalığına yer vermedi. Okuyucular zamanla gekiga'dan bıkınca, Tezuka'nın tercihinin doğru olduğu kanıtlanmış oldu.
70'lerde Akademik Manga'nın Doğuşu
Çocukların çalışmasında yardımcı olması için hazırlanan ve bilgi veren manga'lar 2. Dünya Savaşının öncesinden beri mevcuttu. 1970'lerden itibaren manga'nın yoğun olarak anlatım türü olarak kullanılmasıyla beraber "akademik manga" adı verilen ve genelde işadamları tarafından okunan bir tür ortaya çıktı. Bu manga'larda her zaman bir hikaye işlenmiyordu ama başkahramanlarının bilgi ve anektodların kökenlerini araştırken yaşadıkları ve öğrendikleri şeyler tasvir ediliyordu. Artık manga'larda matematik, fizik gibi bilim dalları işleniyor, Japonya, Çin ve hatta dünya tarihi anlatılıyordu. Borsa firmaları artık yatırımcılara manga ile ulaşıyor ve hatta politik partiler misyonlarını seçmen kitlelerine manga ile anlatıyorlardı. İnsanlar ilgili manga'ları okuyarak kısa sürede yasal problemlerine, hastalıklarına çözümler bulup ofiste çalışma kuralları, kişisel bilgisayar kullanımı, yurtdışı seyahatleri gibi birçok konuda bilgi ediniyorlardı.

Barefoot Gen
Keiji Nakazawa
70'lerdeki en önemli eserlerden biri olan Barefoot Gen (Hadashi no Gen) 1972-73 yılları arasında Keiji Nakazawa tarafından yazıldı. Keiji, Hiroshima'ya atılan atom bombasının tanığıydı. Barefoot Gen sayesinde insanlar Gen ve ailesinin atom bombası patladıktan sonra yaşadıklarını ve ailesinin feci kaderini öğrendiler. Keiji Nakazawa yaptığı bir açıklamada, hikayenin başkahramanına "Kaynak" anlamına gelen Gen ismini koyduğunu, çünkü karakterinin yeni jenerasyondaki insanların nükleer savaşlara hayır demesini sağlayabilecek bir kaynak olmasını umduğunu söylemiştir.
Bilimkurgu Manga'larının Yazarlarının Komedi Manga'ya Adım Atışı

Gakideka
Yamagami Tatsuhiko
1974'te Yamagami Tatsuhiko'nun Gakideka ("Boy Detective") adlı eseri oldukça büyük bir tartışma yarattı. Yamagami'nin eserinde, o güne kadar tabu olarak bakılan anormal sex isteklerine yer vermesi zaten yeterince şok ediciydi. Ama en önemlisi ise stilindeki realist kesinlikti. Yamagami komik manga türüne kayıncaya kadar 10 sene bilimkurgu türünde eserler verdi. Bu sırada edindiği tecrübeler onun dünya görüşünün ve realist çizim tarzının oluşmasını sağladı.

Makoto-chan
Yamagami bu türde eserler vermeye başladığı sırada, gizemli konular işleyen mangalar üzerinde deneyimli bir sanatçı olan Umezu Kazuo da ünlü bir komedi manga olan Makoto-chan'ı yayınladı. Umezu, gizemli konular işleyen mangalar hazırlayarak kazandığı deneyim sayesinde oldukça keskin çizgilere sahipti.
Milli Bir Simge Olan Doraemon'un Doğuşu

Doraemon>
Fujiko Fujio
1974 yılında Japonya'nın belki de en popüler kahramanı olan Doraemon'un manga'ları, kendilerini Fujiko Fujio olarak adlandıran Abiko Motoo ve Fujimoto Hiroshi adlı iki mangaka tarafından çizilip yayınlanmaya başladı. Hikayenin başkahramanı Nobi Nobita, 4. sınıfa giden ve Tokyo'da yaşayan bir oğlandır. Oldukça haylaz, sakar ve başarısız bir öğrenci olan Nobita devamlı olarak başını belaya sokmaktadır. Bunlar öyle büyük sorunlar doğurmaktadır ki Nobita'nın 22. yüzyılda yaşayan torunları bile büyük büyük dedeleri Nobita'nın yaptığı hatalar nedeniyle fakirlik içinde yaşamak zorunda kalmışlardır. Bu nedenle 22. yüzyılda yaşayan akrabalarından biri bu durumu düzeltmek için Doraemon adındaki kedi şeklindeki bir robotu geçmişe gönderir. Bu robotun yardımı sayesinde Nobita'nın hata yapmasını önlemek isterler. Ama Nobita sonuçta sınıfındaki en zayıf ve en aptal öğrencidir. Ona gönderilen Doraemon adlı robot da çok zeki değildir, çünkü 22. yüzyıldaki fakir ailesi ancak bu robotu gönderebilmiştir. Ama Doraemon'un çok önemli bir özelliği vardır. Karnındaki cep sayesinde istediği faydalı ve çok gelişmiş eşyaları gelecekten getirebilmektedir. Artık Nobita ne zaman başını derde soksa Doraemon getirdiği aletler sayesinde Nobita'nın paçasını kurtarmaktadır. Ama bu fazla uzun sürmez, çünkü Doraemon'un getirdiği aletler nedeniyle Nobita başını daha da büyük dertlere sokar. Mesela Doraemon'un getirdiği, duvarların arkasını gösteren dürbünü artık Nobita banyo yapan kızları gözetlemek için kullanmaktadır.... Ama bunlar fazla uzun sürmez, çünkü sonunda Nobita hatasını anlar ve doğru kararlar vermeye başlar. Hikayeler sadece Doraemon'un getirdiği aletler üzerine kurulu değildir. Önemli olan Nobita'nın sonunda güzel kararlar verip doğru yolu bulmasıdır. Bu komedi mangasında ayrıca dürüstlük, çevrecilik, cesaret gibi etik konular işlenip ne kadar önemli oldukları anlatılır ve hatta genetik, jeoloji, tarih, biyoloji gibi eğitici konular da işlenmektedir. Doraemon 70'li, 80'li, hatta 90'lı yıllarda bile tutulup, inanılmaz bir hayran kitlesine ulaşmıştır. Tam anlamıyla ulusal bir simge haline gelmiştir. Nasıl Amerikalıların Bugs Bunny'si varsa, Japonların da Doraemon'u vardır. Bu sevgi, Doraemon posta pulları piyasaya sürüldüğünde CNN'de haber olacak kadar büyüktür.
70'lerde Samuray ve Yakuza Manga'ları

Golgo 13
Takao Saito
1970-76 yılları arasında Kazuo Koike ve Goseki Kojima tarafından çizilen "Lone Wolf and Cub" dönemin sanatsal yanıyla en önemli samuray mangalarından biridir. Hikayede ortaçağ Japonya'sında bebeğini de yanına alarak intikamını almaya çalışan bir kiralık katilin öyküsü anlatılmaktadır. Hikaye oldukça kanlı ve uzundur ama oldukça da etkileyicidir. Geleneksel samuray öyküleri zamanla güncel koşullara ayak uydurur ve modern kahramanlar yaratır. Örneğin 1969'da Takao Saito tarafından yazılan Golgo 13, vicdansız bir kiralık katilin verilen suikast görevlerini egzotik mekanlarda yerine getirişini anlatır. Kısa sürede en çok satan manga olur ve 70'lere damgasını vurur. 1992 yılında toplam tirajı yaklaşık 59 milyon adettir. Şu ana kadarki toplam tirajının 80 milyonu geçtiği tahmin edilmektedir. Bunların yanısıra samuray etiğine bağlı olan ve Japon mafyasını anlatan Yakuza Manga'ları gelişir. Bunlardan en ünlüsü Kazuhiko Murakami'nin Showa Periyodu'ndaki Şeytan adlı eseridir. Benzer şekilde Çete Manga'larında ise gruba bağlılık ve onur için dövüşme teması vurgulanarak çete savaşları anlatılmaktadır.