Gelişme Geriliğinin Nedenlerinden Biri Çürük Dişler

Siara

| . Uzαkтαn Seуiяci .
Katılım
11 Ağu 2010
Mesajlar
3,253
Reaction score
0
Puanları
0
mdl_40.jpg


Araştırmalara göre ağız ve diş sağlığı açısından ülkemiz ‘sınıfta kalmış’ durumda. Yalnızca biz yetişkinlerin değil, çocuklarımızın da diş sağlığı da bozuk. 6 yaş gurubundaki her yüz çocuktan 83’ünün dişi çürük. 12 yaş gurubunda da benzer sonuçlar yaşanıyor. Oysa, genel sağlığı da etkileyen ağız ve diş sağlığını korumak için basit önlemler almak mümkün. Biz de, Türk Diş Hekimleri Birliği Genel Başkanı Celal Korkut Yıldırım’a çocuklarımızın diş sağlığını korumak için anne babaların neler yapabileceğini sorduk. İşte cevapları...
Bilinmesi gerekenler
• Daimi dişlerin düzgün sıralanmasını bozan en yaygın faktörler; diş eksiklikleri veya fazlalıkları, dişteki şekil bozuklukları, anormal dudak bağları, erken süt dişleri kayıpları, düşmeyen süt dişleri, daimi dişlerin sürme yolundaki düzensizlikleri, sürme gecikmeleri, gömük dişler ve kötü alışkanlıklardır.
• Bu tür problemleri dişlerin sürmesi sırasında veya sürmeden önce alınacak röntgenle teşhis etmek mümkün.
• Parmak emme, dil emme, dişlerin arasına yabancı madde sokmak, uzun süre emzik kullanmak, yutkunma düzensizliği, tırnak yeme ve diş gıcırdatma gibi alışkanlıklar diş ve çene gelişimini olumsuz etkileyen unsurlar.
• Diş eksiklerinde eğer çocuğun yaşı müsaitse eksik dişin yerine kapatıcı diş hareketleri yaptırılıyor. Daha ileriki yaşlarda ise protez ya da implant yapılabiliyor.
• Eğer fazla diş çıkmışsa bu diş çekiliyor.
• Ön iki keser dişinin arasında oluşan boşluk içinse önce dişler hareket ettirilerek mevcut boşluk kapatılıyor. Ardından boşluğun ileride yeniden oluşmaması için küçük bir cerrahi müdahale yapılıyor.
• Ağız ve diş sorunlarının bir diğer kaynağı da kalıtımsal özellikler.
• Dişleri düzenli olarak fırçalamanın yanı sıra erken yaşta koruyucu amaçla uygulanan fissür örtücüler ve flor uygulamaları da dişlerin çürüğe karşı olan direncini artıran yöntemler arasında yer alıyor.

• Hamilelik dönemi çocuğun ağız ve diş sağlığı gelişimi için oldukça önemli. Bu alanda yapılan bir araştırmaya göre, diş ve diş eti rahatsızlığı olan bir annenin düşük ağırlıkta bebek doğurma oranı diğer hamilelere oranla 8 kat daha fazla.
• Dişin çürümesine neden olan iki mikrobakteri var ağzın içerisinde. Bu mikrobakteriler ebeveynlerden çocuklara geçebiliyor. Bunun için anne ve babalar çocuklarının dişlendiği dönemde eğer ağızlarında çürük varsa, tedavilerini biran önce yaptırmalıdırlar. Ayrıca çatal, kaşık, bardak gibi eşyaların ortak kullanılmamasına özen göstermeliler.
• Yaptığımız araştırmalara göre çocukların ağız ve diş sağlığı ile ilgili olarak etkilendikleri kişilerin başında anne babalardan önce öğretmenler geliyor. Bunun için öncelikli hedeflerimizden biri de ilköğretim de görev yapan öğretmenleri, ağız ve diş sağlığı konusunda eğiterek, bu bilgilerin onlar aracılığıyla çocuklara ulaşmasını sağlamak.
Siz bir ülke düşünün ki, her yüz evden 70’inde diş macunu bulunuyor. Ama ne hikmetse, evdeki bu diş macunu çok az kullanılıyor. Adeta özel zamanlarda ya da misafir için sakladığımız yiyeceklere benziyor. Neden mi? Ülkemizde yapılan araştırmalar, kişi başına tükettiğimiz diş macununun, 90 gr civarında olduğunu gösteriyor. Oysa bu oran İngiltere’de 480 gr, İspanya’da ise 155 gr civarında. Yani araştırmalar, dişlerimizi az fırçaladığımızı kanıtlamış durumda. Peki ya diş fırça kullanma oranımız? Diş macununu az kullanınca diş fırçasına da ihtiyaç kalmadığından olacak ki, 3 buçuk kişiye bir yılda 1 diş fırçası düşüyor. Biraz karikatürize ettiğimizde, 4 kişilik bir aileye bir fırça yetiyor yıl boyunca. Oysa İngiltere’de 1 kişi yılda 2.4 fırça kullanıyor. Sonuçta, biraz diş macunu bir fırça kullanarak bir çok hastalıktan yüzde 95 oranında korunmak dururken, ihmalkarlığımız ve bilinçsizliğimiz nedeniyle, sağlığımızı bozuyoruz. İşte bu durum, Avrupa Topluluğu’na dahil olmaya çalıştığımız bu günlerde diş ve ağız sağlığı açısından “Üçüncü Dünya Ülkesi” kategorisine indiriyor bizi. Özellikle de her defasında ‘ülkemizin geleceği’ diye tanımladığımız çocuklarımızı...
Çocuklarımızın diş sağlığı hakkında neler söylenebilir?
Maalesef çok iyi şeyler söylemek mümkün değil. 6 yaş gurubunda yapılan bir araştırmada her yüz çocuktan 83’ün süt dişlerinde çürük var. Bu oran 12-13 yaşlarında da değişmiyor. Bu yaş gurubunda yapılan araştırmalarda, yine, her yüz çocuktan 81-84’ünde çürük bulunuyor. Ayrıca eksik, çürük ve dolgulu diş ortalaması ise 4 buçuk civarında. Oysa Dünya Sağlık Örgütü’nün standardı 2020 yılında bu sayının 1’e düşmesi. Diş hekimleri olarak yaptığımız çalışmaların amacı da bu düzeye ulaşabilmek.

Bu durumun temel nedenleri nelerdir?
Aslında sorunların başlangıç noktası hamilelik dönemi. Çünkü annenin hamilelik dönemi çocuğun ağız ve diş sağlığı gelişimi için oldukça önemli. Bu alanda yapılan bir araştırmaya göre, diş ve diş eti rahatsızlığı olan bir annenin düşük ağırlıkta bebek doğurma oranı diğer hamilelere oranla 8 kat daha fazla. Dolayısıyla düşük ağırlıklı bebeğin de hem beslenmeyle ilgili hem de buna bağlı olarak büyümeyle ilgili problemleri oluyor. Yani anne, hamilelik sürecinde, bebeğin diş sağlığı ile ilgili ilk temelin atıldığını bilerek hareket etmeli.

Diş ve diş eti hastalıkları, çocukların sağlığını nasıl etkiliyor?
Bazen doğrudan bazen de dolaylı olarak etkiliyor. Doğrudan etkisini farketmek mümkün. Çocuğun dişi çürüyor, ağrı oluyor dolayısıyla farkediliyor. Ama öte yandan bilinmeyen sonuçları var. Size bu konuyla ilgili bir araştırmadan daha bahsetmek istiyorum; Erken çocukluk dediğimiz 0-6 yaş arasındaki dönemde dişlerinde çürük bulunan her yüz çocuktan 80’inin, olması gereken kiloya erişmedikleri biliniyor. Biraz daha büyüdüklerini düşünelim; 5-17 yaş gurubunda diş ve diş eti hastalıkları nedeniyle her yüz çocuktan 60’ında “büyüme yetersizliği” görülüyor. Yani yeterli kilo alamıyor ya da boyları olması gerektiğinden kısa kalıyor. Anneler, bebeğim ya da çocuğum niye yeterli kilo alamıyor diye düşündüklerinde akıllarına ağız sağlığıyla ilgili bir sorun olabileceği ihtimali gelmiyor.

Peki çürüklerin, gelişme geriliği dışında başka hastalıklarla bağlantısı var mı?
Elbette. Eklem romatizmaları, kalple ilgili sıkıntılara zemin hazırlıyor. Dişteki çürüğün yarattığı ağrı nedeniyle çocuğun yemek yiyememesine bağlı olarak ortaya çıkan beslenme yetersizliği kaynaklı hastalıklar, dişlerin öğütme görevini yerine getirememesi sonucu midenin zorlanması gibi faktörlerin yanı sıra çok nadir de olsa vücudun herhangi bir noktasına atılan bir enfeksiyonun orada yaratacağı tahribat, ağız ve diş sağlığının genel sağlığa yansıması olarak karşımıza çıkıyor.
Çocukların dişlerini korumak için bebeklik döneminden itibaren neler yapmak gerekiyor?
Bebeklerin dişleri çıkmaya başladıktan sonra tedbir almak gerekli. Şöyle açıklayayım; çocukların iki dişlenme dönemi var; bunlardan ilki süt dişlerinin, ikincisi ise daimi dişlerin sürdüğü dönemdir. Süt dişlerinin sürmesi 6. aylardan başlıyor ve 2 buçuk yaşlarında tamamlanıyor. Daimi dişlerin sürmesinin başlangıcı 6, tamamlanması 12 yaşına kadar sürüyor. Ancak ebeveynler bebeklerinin ilk süt dişleri çıktığında şöyle bir tutum sergiliyorlar. “Bu dişler nasıl olsa değişecek yerine yenisi gelecek, bu yüzden süt dişlerine çok fazla özen göstermeye gerek yok.” Bu düşünceyle yanlış uygulamalar yapılıyor. Örneğin bebek uykuya dalmayınca ya da gece uykudan uyanınca emzik ya bala batırılarak bebeğe veriliyor ya da hemen biberonundaki ballı süt içiriliyor. Yani bebeğin ağzında sürekli gıda artığı bulunuyor ve dolayısıyla dişler olumsuz etkileniyor. Bu gibi sebepler yüzünden biberon ve emzik çürükleri dediğimiz, çok ciddi çürükler ortaya çıkıyor. Bebeği olan annelere buradan şu mesajı vermek istiyorum; “Bebeğinizi tatlıdan uzak tutmayın ama dişlenme dönemi başladığında özellikle şekerli gıdalardan sonra dişlerini temiz, ince bir tülbentle temizleyin.”

Çene bozukluklarının oluşmasında, yanlış davranışların payı var mıdır?
Çeneyle ilgili anomaliler, kalıtımsal olabilir. Ama daha sonradan yanlış alışkanlıklarla da çene bozuklukları ortaya çıkabiliyor. Annelerin bu konuda dikkatli olması gerekiyor çünkü çocuğun uzun süre parmak ve emzik emmesi çene bozukluğuna neden olabiliyor. Bu alışkanlığı olan çocukların üst damak gelişimi engellendiğinden derin bir damak oluşuyor. Bu da çenenin yapısını bozuyor. Ayrıca alt çeneyi sürekli öne doğru çıkarmak da alt çenenin yapısının öne doğru kaymasına neden oluyor. Başka bir neden ise, çocuğun sürekli tırnak yemesi.

Peki ya dişlerdeki çarpıklıklar?
Yine kalıtsal olabilir. Genellikle erkeklerin çene yapıları büyük, kadınlarınki küçüktür. Çene yapısını anneden, diş yapısını babadan alan bir çocukta dişler çeneye tam olarak yerleşemiyor ve dişlerde çarpıklıklar meydana geliyor. Ya da zamanında düşmeyen bir diş çürük ya da enfeksiyon nedeniyle daha önce çekilmek zorunda kaldıysa, bu sefer dişler o boşluğa doğru kayıyor ve orada çıkması gereken kalıcı diş kendine yol bulamıyor. Ve farklı bir pozisyonda çıkıyor. Bu yüzden süt dişlerinin normal periyotları içinde değişmeleri için önce çürütmesini engellemek gerekiyor. Eğer çürürlerse de bir uzman tarafından zamanında müdahale edilmeli.

Çene bozukluklarının ve çarpıklıklarının tedavisi hangi yaşlarda yapılıyor?
Çene bozuklukları için gerekli olan ortodontim müdahaleler genellikle 12 yaş civarında yapılıyor. Çünkü bu, süt dişlerinin değiştiği ve sürekli dişlerin tamamlandığı bir dönem.
Ama bazı çocukların çenesinde tersine bir kapanış oluyor. Böyle bir durumu atlatabilmek için daha erken yaşlarda müdahale ediliyor. Çapraşık dişlerden kaynaklanan ortodontim müdahaleler ise 12 yaşından sonra başlıyor.

Ağız sağlığını korumak için hangi yiyecekler tercih edilmeli?
Yumuşak gıdaların dişin minesine yapışma olasılığı olduğu için dişleri çürütme olasılıkları daha fazla. Bunun için çocuklara elma, havuç, armut gibi sert gıdalar özellikle yedirilmeli. Asitli yiyeceklerden ve içeceklerden uzak durulmalı. Ayrıca süt, yoğurt, peynir ve yumurta da dişleri kuvvetlendiren besinler olduğu için tüketimine özen gösterilmeli.

Çocuğa diş fırçalama alışkanlığı nasıl kazandırılmalı?
Çocuğunuza diş fırçalama alışkanlığı kazandırmak için eline diş fırçasını vermeniz yeterli değil. Bunun için önce sizin ona örnek olmanız lazım. Çünkü çocuklar onlara söylediklerinizden çok, yaptıklarınızı yapıyorlar. Bu yüzden birlikte banyoya girip ikiniz birlikte dişlerinizi fırçalayarak bunu eğlenceli bir oyuna çevirebilirsiniz.

Diş fırçası ve macunu seçimi nasıl olmalı?
Şu anda piyasadaki diş macunları dünya standartlarında macunlar. Biz çocuklar için özellikle flüorürlü macun kullanılmasını öneriyoruz. Burada asıl olan macunla birlikte ne çeşit bir fırçanın kullanıldığıdır. Bunun için eczanelerde çocuklar için satılan ergonomik olarak üretilmiş diş fırçalarından istediğinizi seçebilirsiniz.

Dişlerimizi fırçalarken nelere dikkat etmeliyiz?
Dişleri diş etinden, dişlere doğru fırçalamak gerekiyor. Ortalama fırçalama süresi ise 2-2 buçuk dakika. Bu süreyi tamamlamak için konulan kural ise her bir dişin yanak tarafına, dil tarafına, çiğneyici yüzeyine ve damak tarafına on fırça darbesinin ulaşabilmesi. Bu yöntemle dişlerin dışa bakan yüzlerini temizlemiş oluyoruz. Bir de dişlerin birbirlerine bakan yüzleri var. Onların fırçayla temizlenmesi mümkün değil. Bu yüzden insanların çoğunda ara yüz çürükleri dediğimiz çürükler meydana geliyor. Bunun için de yapılması gereken diş ipi kullanılması.

Dişlerimizi fırçalamamız için en ideal zaman hangisi?
Pratik olarak günde iki kez fırçalanması ve bunlardan birinin mutlaka akşam yemeklerden sonra yapılması gerekiyor. Çünkü ağızdaki mikrobakterilerin atakta bulunduğu zaman yemek yedikten sonraki 15 dakikalık süreçtir. Bu içinde ağızdaki Ph seviyesi değiştiği için asit, dişin minesi üzerindeki bakterilerle etkileşim içine girerek bazı tahribatlara neden oluyor. Ama yemek sonrası atıştırma alışkanlığı varsa dişler yatarken fırçalanmalı.

Sizce çocuklar diş hekiminden neden korkuyor?
Bizim ülkemizde çok baskın bir diş hekimi korkusu var. Bu korkunun nedenlerinden bir tanesi sahte diş hekimleri. Bu insanlar tedavide kullanılan malzemelerin özelliklerini bilmedikleri, çalışma teknikleri konusunda eğitim almadıkları için uzun yıllar, insanların canını yaktılar. Bu yüzden kuşaktan kuşağa diş tedavilerinin çok can yakıcı olduğu düşüncesi insanlarına aklına yerleşti. Bu yüzden çocuklar ailelerinden kaynaklanan kulak dolgunluğu korkularla zorla geliyorlar. Oysa günümüz teknolojisi sayesinde uygulamalar çok acısız ve ağrısız gerçekleşiyor. Biz de onlara bunu anlatmaya çalışıyoruz.


ALINTI
 
Geri
Üst