visi0n
ѕтαη∂.ву &
Tüketim çılgınlığı, teknolojik gelişimle desteklenmiş bir şekilde herkesi pençesine almak üzere. Çok yakında tüm insanoğlu asla tatmin edilemeyen ve doymayan bir canavar sürüsüne benzeyebilir. Hele bilgisayar teknolojisi söz konusu olduğunda, sihirli kelime "performans"ı duyan çoğu kişinin gözleri büyüyor, nefesi sıklaşıyor ve içinden "Daha fazla, daha fazla performans" diye bağırıyor.
Bu alandaki performansın karşılığını almanın en kolay yolu ise görsel deneyimi üst düzeyde yaşatan yazılımlar ya da basitçe söylemek gerekirse oyunlar. İnsanların talepleri arttıkça firmalar çok daha gelişmiş grafik teknolojileri yaratmak için donanımları zorlayan grafik motorları yapıyorlar. Bunun üzerine grafik çipi üreticileri de bu grafik motorlarının sunduğu grafik deneyimi kullanıcılarına tam olarak yansıtabilmek için daha güçlü donanımlar üretiyorlar. Bu sonsuz gibi gözüken döngü böylece sürüp gidiyor.
Peki insanların bu taleplerinin ardında yatan sebep ne? Oyunların son birkaç yıllık grafik açıdan gelişimine bakacak olursak, görselliğin giderek gerçek görüntüye doğru yaklaştığını görebiliriz. Artık çok yüksek çözünürlükleri, yüksek seviye anti-aliasing ve anisotropic filtering gibi teknolojileri destekleyen grafik işlemcileri sayesinde, gerçeğe giderek daha yaklaşan modellemelere sahip karakterler karşımıza çıkıyor.
Sadece grafik açıdan değil, geliştirilen fizik motorları sayesinde, oyunlarda, etrafımızda uçuşan, yıkılan, devrilen nesneler çok daha gerçekçi hareket ediyor. Oyunların senaryoları daha ciddi ve gerçeğe yakın olurken, yapay zeka artık daha mantıklı, yavaş yavaş normal bir insan gibi düşünen ve hareket eden düşmanlar çıkarıyor karşımıza.
Bütün bu gelişmeleri göz önüne aldığımda, tek bir çıkarım yapabiliyorum. İnsanlar gün geçtikçe, oyunlarda çok daha fazla gerçekçilik, hatta ve hatta gerçek hayatın bir benzerini görmek istiyorlar. Daha gerçekçi oyun daha iyi oyun anlamına mı geliyor peki? Bence kesinlikle hayır.
"Neden oyun oynuyoruz?" sorusuna birçok cevap verebiliriz. Benim bu soruya verdiğim cevaplardan ikisi ise şunlar: 1- Gerçek hayatın dertlerinden, sıkıntılarından bir an için olsun uzaklaşmak. 2- Gerçek hayatta yapamayacağım şeyleri yapmak, göremeyeceğim şeyleri görmek. Şimdi bu açıdan düşününce neden oyunlardan gerçekçilik beklemediğimi anlamışsınızdır.
Ben oyunlarda yeri geldiğinde yüzlerce metre zıplamak, duvarlarda yürümek, tek başıma, dünyayı istilaya gelen dev bir uzaylı ordusunu yenmek istiyorum. Çizgi roman gibi ya da masalsı modellemelere sahip mekanlarda garip ırklardaki kişilere beraber dolaşmak istiyorum. Bırakın gerçekçiliği, kendi hayal gücümle bile yaratamayacağım gerçek dışı şeyler görmek istiyorum oyunlarda.
Çünkü, gerçek hayat her zaman istediğimiz güzellikte olmuyor maalesef. Zaten sürekli bir uğraşı içerisinde olduğumuz gerçeklikten ara sıra sıyrılmak istiyor insan ve oyunlar da bunun en eğlenceli yollarından biri. Gerçeklikten bunaldığınızda tekrar karşınızda gerçeğin bir kopyasını görmek ister miydiniz? Ben istemiyorum.
Bu alandaki performansın karşılığını almanın en kolay yolu ise görsel deneyimi üst düzeyde yaşatan yazılımlar ya da basitçe söylemek gerekirse oyunlar. İnsanların talepleri arttıkça firmalar çok daha gelişmiş grafik teknolojileri yaratmak için donanımları zorlayan grafik motorları yapıyorlar. Bunun üzerine grafik çipi üreticileri de bu grafik motorlarının sunduğu grafik deneyimi kullanıcılarına tam olarak yansıtabilmek için daha güçlü donanımlar üretiyorlar. Bu sonsuz gibi gözüken döngü böylece sürüp gidiyor.
Peki insanların bu taleplerinin ardında yatan sebep ne? Oyunların son birkaç yıllık grafik açıdan gelişimine bakacak olursak, görselliğin giderek gerçek görüntüye doğru yaklaştığını görebiliriz. Artık çok yüksek çözünürlükleri, yüksek seviye anti-aliasing ve anisotropic filtering gibi teknolojileri destekleyen grafik işlemcileri sayesinde, gerçeğe giderek daha yaklaşan modellemelere sahip karakterler karşımıza çıkıyor.
Sadece grafik açıdan değil, geliştirilen fizik motorları sayesinde, oyunlarda, etrafımızda uçuşan, yıkılan, devrilen nesneler çok daha gerçekçi hareket ediyor. Oyunların senaryoları daha ciddi ve gerçeğe yakın olurken, yapay zeka artık daha mantıklı, yavaş yavaş normal bir insan gibi düşünen ve hareket eden düşmanlar çıkarıyor karşımıza.
Bütün bu gelişmeleri göz önüne aldığımda, tek bir çıkarım yapabiliyorum. İnsanlar gün geçtikçe, oyunlarda çok daha fazla gerçekçilik, hatta ve hatta gerçek hayatın bir benzerini görmek istiyorlar. Daha gerçekçi oyun daha iyi oyun anlamına mı geliyor peki? Bence kesinlikle hayır.
"Neden oyun oynuyoruz?" sorusuna birçok cevap verebiliriz. Benim bu soruya verdiğim cevaplardan ikisi ise şunlar: 1- Gerçek hayatın dertlerinden, sıkıntılarından bir an için olsun uzaklaşmak. 2- Gerçek hayatta yapamayacağım şeyleri yapmak, göremeyeceğim şeyleri görmek. Şimdi bu açıdan düşününce neden oyunlardan gerçekçilik beklemediğimi anlamışsınızdır.
Ben oyunlarda yeri geldiğinde yüzlerce metre zıplamak, duvarlarda yürümek, tek başıma, dünyayı istilaya gelen dev bir uzaylı ordusunu yenmek istiyorum. Çizgi roman gibi ya da masalsı modellemelere sahip mekanlarda garip ırklardaki kişilere beraber dolaşmak istiyorum. Bırakın gerçekçiliği, kendi hayal gücümle bile yaratamayacağım gerçek dışı şeyler görmek istiyorum oyunlarda.
Çünkü, gerçek hayat her zaman istediğimiz güzellikte olmuyor maalesef. Zaten sürekli bir uğraşı içerisinde olduğumuz gerçeklikten ara sıra sıyrılmak istiyor insan ve oyunlar da bunun en eğlenceli yollarından biri. Gerçeklikten bunaldığınızda tekrar karşınızda gerçeğin bir kopyasını görmek ister miydiniz? Ben istemiyorum.