^^..Gidersen Yıkılır Bu Kent..^^

Tragedy

Photo Manipulator
Katılım
7 Mar 2006
Mesajlar
6,789
Reaction score
0
Puanları
0
^^..Bekle Beni GelMEyeceğim..^^​



Çünkü gitmiştin...
Soğumuştu mevsim ardından bakarken.
Soğuktu dilsiz duvarlar, içine kirli su birikmiş kaldırımlar.
Bulut perdelemişti mavi gökyüzünü.
Ketumdu üstelik semalar.
Vermedi ödünç bir damla yaş bile.
Islak kaldırımlarda yankılandı ayak seslerin.
Ve gittin…
Yitirdim güneşimi, serin bir koyuluğa dönüştü gümüşten kumsallar.
Eteklerine tutunmuştu yeşil yapraklar, ağaçları çıplak kaldı yüreğimin.
Gittin bereketini yitirdi, kurudu topraklar.
Yer değiştirdi mevsimler, umutsuzca kanat çırptı börtü böcek.
Gelmedi beklenen bahar…
Kışı başlattı gidişin.
O kış ki, mutlak bir memnuniyetsizliği müjdeledi şeytani bir hazla insanlara.
Çünkü gitmiştin…
Yarım kalmıştı masal.
Boğucu bir nem tıkamaktaydı genizlerimizi.
Bir masal kahramanı gibi dalgalandırarak denizleri,
silkeleyerek derin maviliği gitmiştin çünkü.
Okyanuslar takıldı gözbebeklerime.
Her gün bir damla alıp, her gün, her gece birer birer damlatıp.
Keder damıtarak baktım uzaklara.
Ayrılığın soğuk yalnızlığı yapışıp kaldı sana hoşçakal diyen ellerimde.
Gittin, evlerin camları keder buharından oluşan şekillerle kirli artık.
Bu şehirler ki, senin gülüşünle aydınlanırdı.
Şen şakrak türkülerin yankılanırdı taş duvarlarda.
Sıkılı değildi yumrukları insanların.
İçini titrettiğin gülüşlerini kimseden esirgemeyen sen,
ardında somurtkan bakışlar bırakmıştın.
Ve ben yüreğimin iç acılarının toplamını kaldıramayacak kadar
ağır iki büklüm, ayrılıkların iç açısıyla bakıyorum denizlere.
Denizler… Hatırladın mı,
kıyısında ıslıklar çala çala yürüdüğümüz o kayalıkları?
Geleceğe dair hayaller kurardık hani gümüş rengi kumsalında.
Sen ipince parmağınla şekiller çizerdin ve ben hayret ederdim,
bu kadar büyük olabilecek hayallere..
Parmakların kadar uzundu görebildiğin gelecek.
Ama... Ama benden gizlemiştin gidişini. Belki de korkutmak,
buruk bırakmak istememiştin yüreğimi.
Şimdi senin uzağa bakışın kadar yakına bakıyor gözlerim.
Bir güneş batışına bile tahammül edemiyorum bazen sensiz.
Uzadıkça sensizlik, keskin bir öfke kaplıyor içimi. Kızıyorum her şeye.
Önce bulutlara haykırıyorum öfkemi.
Ardından yere çeviriyorum kızgın bakışlarımı.
Şarkılara, şiirlere, şairlere öfkeleniyorum sonra.
Nasıl da kandırmışlar beni bunca yıldır.
Nasıl da, aldanmışım kafiyelerin arasına gizlenen hayallere!
Bir tükenişe dönüştü beklemelerim sonra.
Buzdan bir camın çatlayışı gibi çatlaklar belirdi ümitlerimde.
Dokunmayı bırak,
bakınca bile büyüyen kanı çekilmiş kılcal damarlar gibi ,
sardı her yanımı çatlaklar..
Yoruldum her sabah, dönüşüne dair,
düş görmüş olarak uyanmayı hayal etmekten.
Yoruldum sensiz rüzgara savurmaktan eteğinden aldığım yaprakları.
Üzerinde senden kokular kalan aynaya her bakışımda,
gerçeği fısıldıyor bana yansımalar.
Çünkü gitmiştin…
Puslu bir zemheri soğuğu vardı havada.
Yaz başıydı gittiğinde, şimdi kış başı.
Bu kadar tirat yaktıktan sonra ardından,
halâ merhamet etmeyecek misin?
Ne yani, bir daha dönmeyecek misin?

Alıntıdır..​
 
Sen Gidince..

Sen gidince…

Sen ne zaman gitsen..
Ayak seslerin yüregimde kalir..
Yildizlar dökülür gökyüzünden..
Bir ince sizi beni benden alir..

Sen ne zaman gitsen..
Evren gözlerimde durur..
Papatyalar solar icimde..
Civisi sökülür gece kondularin..
Sen ne zaman gitsen..
Kalbim efkarli bir sarki tutturur..

Ansizin issizlasiverir sokaklar..
Umut gülleri elimde kurur..

Sen ne zaman gitsen..
Ardina düsmek gecer icimden..
Kelimelerim kırılır söze dönmeden..
Sen gidince,bütün trenler icimden gecer…

Alıntıdır..​
 
Gözüme Hüzün Kaçtı..
Yarım kaldın içimde, senimi tamamlayamadım hiç bir zaman..
Belki de yarım kalmalar ve yarım bırakmalar bize düş'ten kalma birer armağan..


Gittin işte, sende kanatlarını çırpıp gökyüzüne yoluma sapa uzaklara gittin..
Ne çok gitmeler yaşadım senden önce ve ne çok kırıldım senden sonra..
Yanaklarımdan süzülen ıslaklığı sorma yine, ağlamıyorum..
Sadece gözüme hüzün kaçtı.


Gittin , köşe başlarına aşinalığım gidişine denk geldi,
yalınayak solgun bir yürüyüş tutturuşum hep sensizliğime rastladı..
Hayal kuruyorum bugün , geldiğini düşünüyorum. Kapımı senin açtığını..
Sahi beni kapıda karşılar mıydın,''bugün nasıl geçti bakalım bebişh'' diye sorarmıydın?
Biliyormusun bunların hiç birini yapmasanda olurdu, keşke kalsaydın..


Hep böyle oluyor zaten, ne zaman senimi kalbimde toplasam,
kendimi kendimden çıkıyorum.
Üzülme sakın, ağlamıyorum, aksilik işte gözüme hüzün kaçtı..


Tüm gitmelere, yarım kalmalara inat tamamlardım ya bu yazıyı...
hava ansızın sıfırın altına , kalbim buzullara düştü.
Gittin... Artık üşüyorum..​
 
Seni artık sevmemem yeniden sevmemem hep sevmemem için..

Uzağımdayken, yakınımdayken, yalnızken,uyurken, sigara içerken, bırakmayı beceremezken, o kadehi elinde bir küfür gibi tutmazken, dünyaya söverken, artık buralardan gitmek isterken, bir türlü gidemeyip yeniden ertelerken, beni dinlerken, süzülürken, öpüşürken, bir tek neden göster bana seni özlememem için, artık seni sevmemem için
Bütün ölümler erkendir, ya hangi yaşam erken değil, hep zamansız...
Yaşarken vakitsiz, anakıtanın bir kenarına tutunup, içinden müzik akan bu çağda, karanlık coğrafyada yalnız ve tasasız,tasalarımdan bile tasasız..
Sırtımı ormana, yüzümü denize sürüp, sarının tüm tonlarının uçuştuğu bu ovada bata çıka yürürken denize doğru kulağımda hep aynı melodi, orda olmak seninle..
Bir tek neden ,tek bir neden göster bana seni artık sevmemem için bundan sonra hiç sevmemem, sonrada hiç olmam için..
Eski alışkanlıklarıma sarılıyorum yeniden, diğerlerinin dalgasında gömülü kalmış zamandan ve benden bağımsız, dünyadan ve tüm mevsim dönüşlerinden bağımsız, akrep ile yelkovan arasındaki bitmek bilmeyen yarıştan uzak, dalgalanıyorum-mavi bir yolculuk- bu belkide, yada en saf hali ile bır yan evde olmak, bu coğrafyada bitimsiz yolculuğum..
Savrulurken hep yanımda küçücük kibirt kutumda taşıdığım sen, her melodide gözümün önünden akıyor.Herkesin bir anlığına hem yok hem var oluşu.
Benim bulabileceğim bir şey değil bu. Bir tek neden istiyorum duymak, tek bir saniye bile sürse yeter. Tek bir saniye uzunluğunda senin içinde olmadığın ben gözlerim ile bakabilmek istiyorum aynı sokağa.

Tek bir neden sun bana..

Tek bir neden..

Seni artık sevmeyeyim...!!
gıttın..
düşlendin..

Alıntıdır..​
 
İlk aşk...

Başını yastığa koyduğunda ilk düşündüğün insan kimse odur ilk aşkın.. Üzerinden yıllar geçse de, hiçbir zaman unutamayacağına emin olduğun kişidir.Şimdi uzaklardasın başta, duyduğun her ayrılık şarkısında, hangi ortamda olursa olsun gözlerinden boşalan yaşların ifadesidir. Hangi zaman getirebilir lise sıralarındaki telaşımızı? Acaba beni beğenecek mi’nin ardındaki ilk bakışın, arkadaşlarla yapılan derin tartışmalar sonrasında atılan ilk mesajın, defalarca yırtılıp yeniden yazılan ilk mektubun ve Şiir Kafe’de masanın üzerindeki iki salebin ve daha ilk günden korkusu hissedilmeye başlanan ayrılığın gölgesindeki ilk buluşmanın heyecanını ne verebilir?

Başka insanlara hitaben de olsa, adını her söylediğinde, her duyduğunda kapıldığın rüzgardır ilk aşkın.. Güç bela izin alınmış akşamlarda, baş başa kalmanın hediyesi, öpüşmeyi becerememenin göstergesi çarpışmalarda, her acıdan sonra göz göze gelişin çekincesidir. Bütün hayatını ona adamanın, bütün zamanını birlikte geçirmenin isteğidir. İki kere öpsen üçün boynu bükük kalmasıdır ilk aşkın.. Özlemiyorum diyen ya yalan söyleyendir, ya da hiç aşık olmamış olduğu halde öyle hissettiğini sanandır. İlk seni seviyorum’un heyecanını dünya üzerinde bulunan herhangi bir başka şeye değişmeye hazır olduğunu söyleyen, aslında hiç sevmeyendir.

Verdiği hediyeleri başucunda tuttuğun, hala onun bardağıyla çay içtiğin kimse odur ilk aşkın.. Mutluluğa dair inancının, yeni sevgilinin geçmişte birlikte olduğu insanları anlatmaya başlamasıyla toprağa gömülmesidir. Hiç kimsenin hesabını vermek zorunda olmayandır ilk aşkın.. İlk elini tutuşun, ilk dokunuşun ve keşfedilecek ne varsa ilk oluşun, yine de çevresinde ne kadar insan varsa sanki hepsi onu elinden almak istiyormuş kıskanışın gizemidir.

Şimdi, seninle büyüdüğüm şehirde seni özlüyorum. Sesinin ve gözlerinin bir önceki hayatımda kaldığını bilsem de..Bu sokaklar seninle gezdiğimiz sokaklar, bu sinema birlikte film izlediğimiz. Bu okul bırlıkte gıttıgımız,bu demiryolu, bu taş ne varsa..bız olamasak da hala yanyana evlerımız..hala ısıgı yanan o oda senın..
farklı yuzlerde bulamayacağımı bilsem de..
artık donme sevgılı..

Kelimeler çırpınıyor her zamanki gibi. Beni seç diye yalvarıyor.. Oysa hiçbiri umurumda değil. İki tanesi hariç.. Her zamanki gibi..
1 ağustos...
nıce yıllara sevgılı..​

Alıntıdır..​
 
Hayat bızı yalnızlıga ceker oldu..
Senı gordugum an..ellerım terlerdı ..bu yuzden ne zaman elımı tutacagını hıssetsem..
kacırırdım ellerımı ellerınden utanırdım..sense bana ınat sımsıkı tutardın..sonra yuzume bakardın..
Her bulustugumuzda sana anlatamadıklarımı yazardım bır dolu kagıda..yerını bılırdın..hemen alırdın oradan..
ben gulumserdım..sonra defalarca okurdun bılırdım..ve gururla her satırını ezberlemıs,bır solukda..
bana benım yazdıklarımı okurdun..gozlerım dolardı her defasında..
Daha henuz ayrılmısken bırbırımızden kosa kosa eve gıder ve telefona sarılırdık hemen..
sabahlara kadar sessız sessız konusurduk..hıc uykumuz gelmezdı..gulerdık..sasırırdık..
sonra telefonu kapatır gıyınır..aynı durakda bulusurduk yenıden..
kımse olmazdı sokaklarda..aynı otobuse bınerdık her sabah..aynı otobus soforu gulumserdı bıze..
aynı yere otururduk..
ılk dersı artık kacırmamalıyız der..ama yıne aynı cafede kahvaltı yapar bulurduk kendımızı..
bır sabah uyandıgımda balkona cıkmamı soyledıgın gunu hatırlıyorum..hangı ara yapmıstın hıc bılemedım ama..
en guzel dogum gunumdu hatırladıgım..’’ senı koskocaman sevıyorum canım askım dogum gunumuz kutlu olsun’’..
karsı duvarda asılı koskocaman yazın altında sen..ben aglıyorum yıne..sense sessız sessız aglama dıyorsun bana..
sonra kac dogum gunu gecırdık..bır arada..aynı heyecanla..
bırde yıl donumumuz aklımda kalan..
hava felaket kotu..yollar kapalı..her yer kar..yollara dusup kımbılır kac bın saatte ankara’ya ulastıgım bır sabah..
kapının zılını calısım..senın kapıyı actıgındakı sasırısın..
ellerım donmus..yuzum kıpkırmızı sogukdan..sarılıp saatlerce aglayısımız..
ne cok agladık..ne cok gulduk senınle..
sımdı unuttuklarımız..hatırladıklarımızdan cok..
sımdı..bambaska hersey..aşk’da..sevgi’de..
sımdı..
artık..
hayat bızı yalnızlıga ceker oldu..

düş gibi işte..
05/09/05
İzmir..​

Alıntıdır..​
 
Gozlerınde yanan mumlardı belkıde..ısıtırdı ıcımı..
Yalnız mıydık sahıden de..yoksa bızımkısı bır tutku muydu..
Eskı bır kente duyulan..
Sen eskı bır hıkaye degılsın,uzaklıgın bosuna..ıcımdesın..
Bır bır dusup kırıldı ıcımde guz yagmurları..sacıldı gıttı..
Yurudugum yollarda adın kaldı..
Bırde sonbahar mevsımınde ellerımden salıverdıgım düş’ler..
Sımdı bu kentın yuregıne yagmur duser..
Gozlerı kamasır ayrılıgın..uzakları gormez..
Sen tum gemılerı yakarsın soz verdıgın gıbı..
Bense butun huzunlerı eksıksız gecerım notlarıma..
Yurunen yolların zamanla asındıgını gormez kımse..
Bıze yolun sonu kalır..

Yastıgına bırak bu gece tatlı uykunu..geceyı ort ustune sonra..
Bırde benı ekle sususlarına..

Kalemımden dusen her sozcuk..tutundugum her ımge..
yuregımın ızdüşümüdür..​



Yaşamakla yazmak arasında kalan alanda..
Akmaya hazır damlaları beklerken kalem..
Keşke nefes almak aklıma gelseydi..
Sensizliğin herşeyin içinde olduğunu..
Ve herşeyin yarım olduğunu öğrendiğimde;
Ölüm olmadıkça,
Keşke ruhumu verebilseydim...
Bir kalbin binlerce parçaya bölünüşüne..
Hayallerin katrana bulanışına şahit olduğumda
İçimi çürüten pişmanlıklardan
Kaçacağıma,
Keşke durup cesurca yüzleşebilseydim...
Alışmak umursamazlığı getirir ya beraberinde...
Keşke çoğu şeye alışmayabilseydim...
Korku güvensizlikten kaynaklanır ya...
Keşke çoğu şeyden emin olabilseydim...
Keşke kaçmak,
En azından bazen,
Asil bir eylem olsaydı...

Keşke şuan,
Doğruyla yanlışı
Umursayabilseydim...
Kalbim..
Dünyanın yalan söylediğini anladığında
Başladı susmaya..
Yazıktı ona...
Keşke kaçmak,
En azından bazen,
asil bir eylem olsaydı...​

Alıntıdır..​
 
Şimdi burada değilsin..

Şimdi burada değilsin
Ama beni duyuyorsun biliyorum...
Kapat gözlerini benim için ve dinle ne olur...
Bak yoksun...
Bunun anlamını biliyormusun
Yokluğun
Yüreğimdeki bu yıldızsız,
Bu dipsiz, karanlık gece
Yokluğun, odamın duvarlarına astığım suretlerine bakarken,
Unuttuğum dalgın gözlerim
Yokluğun yastığımda bıraktığın bu kimsesiz saç telleri
Sırf kalemini değdirdiğin için atmaya kıyamadığım bu kağıtlar
Her an gözümün önünde sakladığım mektupların,
Peçetelere yazdığın şiirlerin,
Hediyelerini sardığın paket kağıtların
Sen gidince,
Hala sen kokuyordur, diye üzerime giydiğim
Ve derin derin
Soluduğum giysilerin
Bu yarı deli
Bu hayattan kopuk ruhum
Kapat gözlerini ve bana baak....
Ben ne diye varsa gördüğün, işte o senin yokluğun......

dışım içimden gelir..
yani gölgem kendimden..
aşk’tır ölümden güzel olan..
bak ve gör yaşam DÜŞ'lerdedir..​

Alıntıdır..​
 
Gözyaşıyım Dudağında ..!

Yağmurlar yağdı ve hiç dinmedi
Her biri saydam çiçeklenen saçında
Yağmurlar daha çok pencereler içindi
Öksüzdüm gözyaşıydım dudağında
Bir sancıydım boğuk akşamlar gibi
Büyüdükçe büyüdü isli ve yalnız olmak
Kirazını soldurdu ağaçların
Nasıl devrildi taşlar üstümüze
Çoğalan nasıl boydan boya kuşkular
Kar dizboyu ölümü sokakların
Ezgiler sabahlarda eriyecek
Gözlerin uykumda yeşerir durur
Kalsam çağlar boyu yokluğunun kapısında
Yaşamak bunca umuda yeniden varmak olur
Ölmek seni duymamak bir gün daha..

Alıntıdır..
[/CENTER]
 
yine döktürmüşünn ha maşallah romantizme renk geldi valla :)
 
EskiLerde Tanıdığım bir aşk insanının sorduğu soru şu anda zihnimde yankıLanmakTa... "İnsan kendine benziyen birisine aşık oLabiLir mi?"

ŞimdiLerde aşkLarı Takip eder oLdum, bir magazin muhabiri edasıyLa... Bir çok aşkTa sorunLar, bir çok aşkTa gözyaşı ve yiTip giden sevdaLar... Acaba haTa kimde yada kusurLu oLan kim... Hangimiz yanLış, hangimiz doğru... Bir yerLerde Ters giden bir şeyLer mi var ?

Bence aşk bu değiL, yaşanmak isTeniLenLer bunLar değiL... Ne bir sonLa karşıLaşmak nede hüzün gözyaşLarına boğuLmak isTemez yürekLer... Aşk isTer, sadakaT isTer, sevgi isTer, bir ufak Tebessüm isTer yürekLer...

ŞimdiLerde neden bu soruyu sorar oLdu bu zihin... AşkTa benzerLikLer değiLde, birbirine benzeTmeLer varmışçasına yoğun bir çaLışma... Hep bir Taraf bir Tarafa benzemek yada başka bir açıyLa bakmak gerekirse boyun eğmek zorunda kaLmak... Bu boyun eğme esnasında şayeT yürek daraLır insan biTkin duruma düşerse aşk denen bir şey kaLmayıp ayrıLıkLarLa son buLuyor yeni nesiL sevdaLar...

İnsan kendine benziyen birini sevmiyor beLkide sevemiyor, açıkçası kimi zaman çekiLmez buLuyor kendini ama karşı cinsTen birini muTLak seviyor... Ve başLıyor karşısındaki insanıda kendisine benzeTmeye... Kendi kuraLLarı, kendi sevdikLerini, isTekLerini benimseTmeye çaLışıyor... oLmuyor...

oLmadığı gibi TarafLar acı çekmeye başLıyor, aşk acısı denen iLLeT bu oLsa gerek... Benziyemiyor kimi zaman, senin isTediğin oLmuyor bu düzende... Ve biTiyor...

Acı gerçek ya sevdaLar aşkLar yaLan oLup biTiyor... BiTiriLiyor... Bu kadar ucuz değiLdir sevda, yiTip giTTikçe yeni bir av arıyor yürekLer bir avcı misaLi... Kendine benzeTme sürüp gidiyor... Arada aşk eziLiyor arada hüzün gözyaşLarı döküLüyor... Ne acı bir son ki yiTip gidiyor aşk... BiTiyor sevda...

Şimdi zihnimde yankıLanan soruya yanıT buLuyorum... İnsan kendi benzerini sevemiyor, ama kendisine benzeTmek için mücadeLe ediyor... Ve aşkLar, sevdaLar yiTip gidiyor...

YiTip giTmeyen, benzersiz aşkLara, sevdaLara...


08.08.2005 Time:00.20
 
Geri
Üst