infatuate
İstirahatte

yüreğim yoruldu uğraksız zamanların boşluğunda
bekledikçe artan binlerce acıya inat,
yalnızlığımın pusu kurduğu yollarda kaldım ..
böyle çığlık çığlığa susuşum ondan ..
kırık tren raylarında unutuldu sevdalarım,
bu uzak diyarlardan sana gelemeyişim ondan ..
aydınlığı çalıyorum,
ferfecir gecenin al yeşilli bohçasından ..
küçük bir kız gibi nazlanırken gökyüzünde yıldızlar,
ben büyümenin telaşında elvadalı sözlerle taclandırıyorum umutlarımı ..
oysa;
gökyüzünden süzecektim sevdayı
Munzur`un ak suyu gibi ..
bir karabasan gibi basmasaydı bu korkulu geceler,
bir ırmak gibi sana akacaktı bu sevda ..
bir çiçek gibi her bahar sana filizlenecektim ..
ölüm gibi düşmeseydi bu ayrılık türkü gözlerinden yüreğimin kanayan yaralarına ..
şimdi ben;
gözlerimle gömerim sessizliğimi de
susuşumla atarım toprağımı üstüme
doymadan geçer giderim bu dünyadan da
bir bitmez tükenmez ah gibi
keser dilimi söyleyemediklerim
türkü gözlerinin içinde son bir kez olsun duramayışımdan hüznün hüzünleri ..