türk ocağı
serdengeçti
Son günlerde Vakit gazetesi ve yazarlarını diline dolayan Ahmet Hakan zannederim konu kısırlığı çekmektedir ve boşluğu meslektaşlarına hakaret ederek tamamlamak istemektedir ancak bunu yaparken sağlam kayalara toslamasıda kaçınılmazdır.
İnandığı davadan zerre taviz vermeyen bir alperene, şair Abdurrahim Karakoça toslayarak ne denli hata yaptığını anlarda akıllanır diye temenni ederiz.
AHMET HAKAN NE YAZMIŞTI?
Vakit'ten iki arıza tip
YILMAZ YALÇINER Vakit adlı karanlık gazetede "Abdullah Birisi" müstear adıyla "arşiv" adı altında sayfa hazırlayıp ona buna hakaret eden mülevves tiplerden biri de budur. Kişisel tarihinin en kayda değer olayı, 12 Eylül günlerinde bir uçak kaçırma olayına imza atmasıdır. Ancak o kadar sakar ve şaşkındır ki, yaptığı eylem, "Türkiye tarihinin en sersem ve en beceriksiz uçak kaçırma olayı" olarak kayıtlara geçmiştir. Uçak kaçırma olayı nedeniyle bir süre hapis yatmıştır. Hapisten çıktıktan sonra ise Vakit Gazetesi'nde müşahede altına alınmıştır. Ancak buna rağmen arıza çıkarmaktan geri durmamış, ölümcül oyunlar oynamıştır. Mesela Ahmet Taner Kışlalı'nın resminin üzerine çarpı atıp "Yuh! Pişkin zorba" diye yazan odur. Kışlalı, bu olaydan birkaç gün sonra katledilmiştir. Tamamen serbest bırakıldığında hayli tehlikeli olabilecek bu adam, bugünlerde "sidik" ve "çiş" üzerinden İslami cihat yapmaktadır.
ABDURRAHİM KARAKOÇ Aslen kara kavruk bir halk ozanıdır. "Şehirliler tarafından horlanan ve ezilen köylülerin acıklı şiirleri"ni yazar. Bazen de olağanüstü bir incelikle "Sarı saçlarına deli gönlümü / Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban" diye dizeler attırır. Tam da "Bu adam yoksa ikinci Karacaoğlan mı olacak?" diye bir beklenti yaratmışken, tuttu Vakit'e yazar oldu. Oldu da ne oldu? Ne yaşından başından utandı, ne de yazdığı dizelerden. Vakit'teki çirkeflik yarışında ön sıralara yerleşti... Ama hakkını yemeyelim: Bu adamın ekstra bir tehlikesi de var. Milliyetçilik ile şeriatçılığı, Türkçülük ile İslamcılığı karıştırarak yeryüzünün en zorba ideolojik karışımını elde etti. Böylece o "Kara kavruk halk ozanı" gitti, yerine "En iyi küfür eden Müslüman Türk" unvanlı bu tatsız adam geldi
İşte Vakit gazetesi yazarı Abdurahim Karakoç'un ifadeleri...
Ahmet Hakan, sen ne demek istiyorsun?
Sağa-sola sataşmakla meşhur olunmaz sevgili Ahmet Hakan!..
Eğer fason iş yapan üreticiler gibi her saldırıdan sonra parça başı ücret alıyorsan, orasını bilemem...
12 Eylül tarihli yazını istersen bir daha oku...
Demek her meseleyi hallettin, "Vakit'in iki arızalı tipini" diline doladın ha? Yani Yılmaz Yalçıner ve Abdurrahim Karakoç'u...
Sana rüyada mı "yaz" emri veriliyor, müdavimi olduğun meyhanelerde kafayı bulunca mı ipi/sapı karıştırıyorsun?
Yılmaz Yalçıner 2 seneye yakındır Vakit'te yazmıyor... Başka yerde de yazmadığını biliyorum...
Peki derdin ne ki, yazı yazmayan adama Vakit'te yazıyor diye hakaret ediyorsun?
Sen haya nedir, insanlık nedir bilmez misin? Yalçıner için "mülevves" demenizden dolayı ücretinize ne katkı yapıldı? Üstelik senin de söylediğin gibi vaktiyle Yılmaz Yalçıner "arşiv" sayfası düzenlerdi... Gazetelerdeki makaleleri sayfasında olduğu gibi verirdi... Senin gibi aklına eseni karalama yapmadı ki "mülevves" olsun... Çok eskilerde uçak kaçırmasını yeniden gündeme getirip puan kazanacaksan, buna ispiyonculuk ve zavallılık denir... Yalçıner, askerlikten kurtulmak için dalağını aldıran kimseleri hiç ispiyonladı mı?
Hayır!..
Bana gelince;
Beni iyi tanırsın... Kanal 7'de çalıştığın zamanlarda yalvar/yakar beni Ankara'dan İstanbul'a çağırıp program yaptıklarını unutmuş olamazsın... Senin dışında başka programa katılmak için geldiğimde hürmette kusur bırakmaz, "ağabey" diye iltifat yapardın...
Hepsi riya mıydı? Riya olsa bile benim yayınlanmış 13 edebi eserim var A.Hakan... Ben, "halk ozanı" değil, halk şairiyim... Ozan ile şairi bile ayırt edemiyorsun daha...
Anlıyorum, Vakit'te yazdığım seni hırçınlaştırmış... Amma ben yazarım, yazılarıma sansür uygulamayan yerde yazarım... Patrondan fazla bir ücret talep eylemem... İfade ettiğin gibi /Karacaoğlan olacak yerde, tutup Vakit gazetesinde yazmak" suç mu, ayıp mı? Amma sen her nedense dini bütün insanlara saldırmayı seversin...
Bir de meyhane müdavimi mankenlerle, artistlerle magazin muhabbeti yaparsın... Yap, karışan yoktur...
Ne demek istiyorsun sen?
"Ne yaşından başından utandı, ne de yazdığı dizelerden" derken?..
Birileri gibi "mühtedi" mi oldum?.. Hiç alakası yokken insanlara çamur mu attım?
Meyhane müdavimi, ortamalı kadınlarla ilişki mi kurdum?
Ücret mukabilinde dindarlar hakkında yalan mı söyledim, edepsizce saldırıda mı bulundum?
Ben, senin rahatsız ettiğin insanlara bile "sakın cevap vermeyin, kendini kabul ettirmek için uçma taklidi yapıyor" derdim...
Bana da saldırıya geçtin... Zararı yok, sen söylemiyorsun, sana söyletenler var...
"Bu adamın ekstra bir tehlikesi de var" dedikten sonra "Milliyetçilik ile şeriatçılığı, Türkçülük ile İslâmcılığı karıştırarak, yeryüzünün en zorba ideolojik karışımını elde etti" diyorsun...
Yazınızda geçen "çirkeflik" iddiasını senin utanmaz, arlanmaz, pis suratına çarpıyorum...
Evet ben Türk'üm... Türklükten korkan nesebi gayri sahihlerden değilim... Evet Müslümanım... Müslüman olduğum için de şeref duyarım... Dinden dönen, ayrıldığı dine ve o dinin sağlam bendelerine çamur atan, ürüyenlerden değilim...
Türklüğe-Müslümanlığa muhalefet etmenin faydalarını sana kim öğretti bay Hakan?
Bir de küfürbaz iddiaların var. Sana ne zaman küfrettim? İsmini hiçbir yerde yazmış mıydım? Ben hatırlamıyorum... Amma Neyzen Tevfik'in şu sözünü hatırlarım:
Rahmetli Neyzen bir toplulukta ulu-orta İslâmi çizgi dışında konuşurken, bir bakıyor ki, sarıklı bir adam, yani hoca, dini rencide edici sözlerinden dolayı sert sert bakmış... Neyzen: "Ne sert sert bakarsın Hocam, bizim gibi köpekler havlamazsa, o kapının büyüklüğü nereden anlaşılır" der...
Sen bilirsin büyük yazar, Hürriyet'in saldırganı...
Sıcak yaza nazire dondurucu sonbahar
İleride eyvahı artıracak kışlar var
Dünya budur azizim durmuyor bir kararda
Bostan ekmeden önce cacık oluyor hıyar.
" Bu adamın ekstra bir tehlikesi de var. Milliyetçilik ile şeriatçılığı, Türkçülük ile İslamcılığı karıştırarak yeryüzünün en zorba ideolojik karışımını elde etti. " demiş ahmet efendi, o tehlike gördüğüne Allah tez zamanda ulaştırsın seni. Ne mutlu senin gibi şahsiyetsizler tehlike olarak gördükçe daha fazla bağlanıyoruz kapının büyüklüğü, köpeklerin havlamasından anlaşılıyor...
İnandığı davadan zerre taviz vermeyen bir alperene, şair Abdurrahim Karakoça toslayarak ne denli hata yaptığını anlarda akıllanır diye temenni ederiz.
AHMET HAKAN NE YAZMIŞTI?
Vakit'ten iki arıza tip
YILMAZ YALÇINER Vakit adlı karanlık gazetede "Abdullah Birisi" müstear adıyla "arşiv" adı altında sayfa hazırlayıp ona buna hakaret eden mülevves tiplerden biri de budur. Kişisel tarihinin en kayda değer olayı, 12 Eylül günlerinde bir uçak kaçırma olayına imza atmasıdır. Ancak o kadar sakar ve şaşkındır ki, yaptığı eylem, "Türkiye tarihinin en sersem ve en beceriksiz uçak kaçırma olayı" olarak kayıtlara geçmiştir. Uçak kaçırma olayı nedeniyle bir süre hapis yatmıştır. Hapisten çıktıktan sonra ise Vakit Gazetesi'nde müşahede altına alınmıştır. Ancak buna rağmen arıza çıkarmaktan geri durmamış, ölümcül oyunlar oynamıştır. Mesela Ahmet Taner Kışlalı'nın resminin üzerine çarpı atıp "Yuh! Pişkin zorba" diye yazan odur. Kışlalı, bu olaydan birkaç gün sonra katledilmiştir. Tamamen serbest bırakıldığında hayli tehlikeli olabilecek bu adam, bugünlerde "sidik" ve "çiş" üzerinden İslami cihat yapmaktadır.
ABDURRAHİM KARAKOÇ Aslen kara kavruk bir halk ozanıdır. "Şehirliler tarafından horlanan ve ezilen köylülerin acıklı şiirleri"ni yazar. Bazen de olağanüstü bir incelikle "Sarı saçlarına deli gönlümü / Bağlamışlar, çözülmüyor Mihriban" diye dizeler attırır. Tam da "Bu adam yoksa ikinci Karacaoğlan mı olacak?" diye bir beklenti yaratmışken, tuttu Vakit'e yazar oldu. Oldu da ne oldu? Ne yaşından başından utandı, ne de yazdığı dizelerden. Vakit'teki çirkeflik yarışında ön sıralara yerleşti... Ama hakkını yemeyelim: Bu adamın ekstra bir tehlikesi de var. Milliyetçilik ile şeriatçılığı, Türkçülük ile İslamcılığı karıştırarak yeryüzünün en zorba ideolojik karışımını elde etti. Böylece o "Kara kavruk halk ozanı" gitti, yerine "En iyi küfür eden Müslüman Türk" unvanlı bu tatsız adam geldi
İşte Vakit gazetesi yazarı Abdurahim Karakoç'un ifadeleri...
Ahmet Hakan, sen ne demek istiyorsun?
Sağa-sola sataşmakla meşhur olunmaz sevgili Ahmet Hakan!..
Eğer fason iş yapan üreticiler gibi her saldırıdan sonra parça başı ücret alıyorsan, orasını bilemem...
12 Eylül tarihli yazını istersen bir daha oku...
Demek her meseleyi hallettin, "Vakit'in iki arızalı tipini" diline doladın ha? Yani Yılmaz Yalçıner ve Abdurrahim Karakoç'u...
Sana rüyada mı "yaz" emri veriliyor, müdavimi olduğun meyhanelerde kafayı bulunca mı ipi/sapı karıştırıyorsun?
Yılmaz Yalçıner 2 seneye yakındır Vakit'te yazmıyor... Başka yerde de yazmadığını biliyorum...
Peki derdin ne ki, yazı yazmayan adama Vakit'te yazıyor diye hakaret ediyorsun?
Sen haya nedir, insanlık nedir bilmez misin? Yalçıner için "mülevves" demenizden dolayı ücretinize ne katkı yapıldı? Üstelik senin de söylediğin gibi vaktiyle Yılmaz Yalçıner "arşiv" sayfası düzenlerdi... Gazetelerdeki makaleleri sayfasında olduğu gibi verirdi... Senin gibi aklına eseni karalama yapmadı ki "mülevves" olsun... Çok eskilerde uçak kaçırmasını yeniden gündeme getirip puan kazanacaksan, buna ispiyonculuk ve zavallılık denir... Yalçıner, askerlikten kurtulmak için dalağını aldıran kimseleri hiç ispiyonladı mı?
Hayır!..
Bana gelince;
Beni iyi tanırsın... Kanal 7'de çalıştığın zamanlarda yalvar/yakar beni Ankara'dan İstanbul'a çağırıp program yaptıklarını unutmuş olamazsın... Senin dışında başka programa katılmak için geldiğimde hürmette kusur bırakmaz, "ağabey" diye iltifat yapardın...
Hepsi riya mıydı? Riya olsa bile benim yayınlanmış 13 edebi eserim var A.Hakan... Ben, "halk ozanı" değil, halk şairiyim... Ozan ile şairi bile ayırt edemiyorsun daha...
Anlıyorum, Vakit'te yazdığım seni hırçınlaştırmış... Amma ben yazarım, yazılarıma sansür uygulamayan yerde yazarım... Patrondan fazla bir ücret talep eylemem... İfade ettiğin gibi /Karacaoğlan olacak yerde, tutup Vakit gazetesinde yazmak" suç mu, ayıp mı? Amma sen her nedense dini bütün insanlara saldırmayı seversin...
Bir de meyhane müdavimi mankenlerle, artistlerle magazin muhabbeti yaparsın... Yap, karışan yoktur...
Ne demek istiyorsun sen?
"Ne yaşından başından utandı, ne de yazdığı dizelerden" derken?..
Birileri gibi "mühtedi" mi oldum?.. Hiç alakası yokken insanlara çamur mu attım?
Meyhane müdavimi, ortamalı kadınlarla ilişki mi kurdum?
Ücret mukabilinde dindarlar hakkında yalan mı söyledim, edepsizce saldırıda mı bulundum?
Ben, senin rahatsız ettiğin insanlara bile "sakın cevap vermeyin, kendini kabul ettirmek için uçma taklidi yapıyor" derdim...
Bana da saldırıya geçtin... Zararı yok, sen söylemiyorsun, sana söyletenler var...
"Bu adamın ekstra bir tehlikesi de var" dedikten sonra "Milliyetçilik ile şeriatçılığı, Türkçülük ile İslâmcılığı karıştırarak, yeryüzünün en zorba ideolojik karışımını elde etti" diyorsun...
Yazınızda geçen "çirkeflik" iddiasını senin utanmaz, arlanmaz, pis suratına çarpıyorum...
Evet ben Türk'üm... Türklükten korkan nesebi gayri sahihlerden değilim... Evet Müslümanım... Müslüman olduğum için de şeref duyarım... Dinden dönen, ayrıldığı dine ve o dinin sağlam bendelerine çamur atan, ürüyenlerden değilim...
Türklüğe-Müslümanlığa muhalefet etmenin faydalarını sana kim öğretti bay Hakan?
Bir de küfürbaz iddiaların var. Sana ne zaman küfrettim? İsmini hiçbir yerde yazmış mıydım? Ben hatırlamıyorum... Amma Neyzen Tevfik'in şu sözünü hatırlarım:
Rahmetli Neyzen bir toplulukta ulu-orta İslâmi çizgi dışında konuşurken, bir bakıyor ki, sarıklı bir adam, yani hoca, dini rencide edici sözlerinden dolayı sert sert bakmış... Neyzen: "Ne sert sert bakarsın Hocam, bizim gibi köpekler havlamazsa, o kapının büyüklüğü nereden anlaşılır" der...
Sen bilirsin büyük yazar, Hürriyet'in saldırganı...
Sıcak yaza nazire dondurucu sonbahar
İleride eyvahı artıracak kışlar var
Dünya budur azizim durmuyor bir kararda
Bostan ekmeden önce cacık oluyor hıyar.
" Bu adamın ekstra bir tehlikesi de var. Milliyetçilik ile şeriatçılığı, Türkçülük ile İslamcılığı karıştırarak yeryüzünün en zorba ideolojik karışımını elde etti. " demiş ahmet efendi, o tehlike gördüğüne Allah tez zamanda ulaştırsın seni. Ne mutlu senin gibi şahsiyetsizler tehlike olarak gördükçe daha fazla bağlanıyoruz kapının büyüklüğü, köpeklerin havlamasından anlaşılıyor...