kurandakidin adlı atma kitabın yazarları bile belli değildir. Taberi tefsiri dururken israil uşaklarının ilahiyatlara gönderilip sonra baştan sona atma kitaplar yazmaları normaldir...
Ne biliyosun israil uşakları olduğunu? Ne malum senin israil uşağı olmadığın? İftira çamur atacağına doğrularını ispatlamaya çalış böylesi daha ahlaki olur yoksa bende sana yahudi uşağı demesini bilirim ve hiç ahlaki olmaz .
Hayatıyla Taberi ve tefsirindeki alimlerin adları ve hayatları ortadadır. Kapılar arkasına saklanan yazarlar nasıl bir hayat yaşıyorlar, kimlerdir? O atma kitabın her konusunu da Kur'an'ı taberi tefsiri gibi iyi bir tefsirle okuyan herkes rahatlıkla çürütür. Bunlardan en barizi sadece kuran miras hukuku konusunda yetersizdir.
Kuran yetersiz değildir sen allahtan dahamı iyi biliyorsun? Allah kuran için eksiksiz açık bir kitap diyor sen ise yetersiz diyorsun. allahı yalanlıyorsun büyük konuşuyorsun, tuttuğun yol seni doğruya çıkarmaz kendini kandırmayı bırak.
Kuran yetersiz ve eksik değildir al ayeti oku:
Kendilerine okunmakta olan Kitab’ı sana indirmemiz onlara yetmiyor mu?
29-Ankebut Suresi 51
Kitap’ta hiçbir şeyi eksik bırakmadık.
6-Enam Suresi 38
Alttaki ayettede kuranın her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı doğruya iletici rahmet ve müjde olarak indirildiğini yazıyor . İyi oku ayeti yalanlama.
Biz bu kitabı sana, her şeyin ayrıntılı açıklayıcısı, bir doğruya iletici, bir rahmet, Müslümanlara bir müjde olarak indirdik.
16-Nahl Suresi 89
iyi oku tevbe et:
KURAN’IN ANLAŞILMASI İÇİN TEFSİR, HADİS, İLMİHAL GİBİ KAYNAKLARA İHTİYAÇ YOKTUR
32- Kafirler dediler ki “Kuran ona toptan, bir defada indirilseydi ya.” Biz böyle yaptık ki, onunla senin kalbini dayanıklı kılalım. Biz onu parça parça düzenleyip okuduk.
33- Onların sana getirdikleri hiçbir örnek yoktur ki, biz sana gerçeği ve en güzel yorumu (ahsena tefsir) getirmiş olmayalım.
25-Furkan Suresi 32,33
Görüldüğü gibi kafirler hep Kuran ile uyarılmışlardır, bu yüzden kafirler itirazlarını da hep Kuran’a karşı yapmışlardır. Yapılması gereken tefsirler/ yorumlar da yine Kuran’ın içindedir. “En güzel yorum” ifadesinin Arapçası “ahsena tefsir”dir ve “tefsir” kelimesinin Kuran’da geçtiği tek yer yukarıda alıntıladığımız ayettir. Böylece Allah, Kuran’ın tefsirinin en güzel şekilde yine Kuran’la yapılacağının dersini vermektedir. Oysa “Kuran tefsiri” diye satılan kitaplarda, Kuran’a eş koşulan birçok hadis geçmekte ve bunlar Kuran’ın ihtiva etmediği anlamları ve hükümleri dine ilave etmekte kullanılmaktadır. Kuran en güzel yorumu içerirken, ayrıca başka yorum kitapları (tefsir kitapları), Kuran-üstü bir konumda dinin kaynağı olamaz. Dinimiz tefsir kitapları olmadan da tastamamdır. Daha evvel belirttiğimiz sarf (türlü şekillerde açıklama), fussilet (detaylandırma) tipi kelimelerin Kuran için kullanılması da; Kuran’ın hiçbir hadis kitabına, mezhep kitabına, tefsir kitabına ihtiyaç duymaksızın her detayı içerdiğini göstermektedir. Kuran üzerine düşünceleri ihtiva eden çeşitli tefsir kitapları elbette olabilir, fakat sorun, “tefsir” adı altında, Kuran’da yer almayan hükümlerin dine ilave edilmesindedir.
PEYGAMBERİMİZİN ŞİKAYETİ
Kuran’ı dinin merkezine koymalı ve Peygamberimiz’e uymanın, Kuran’a uymakla mümkün olacağını bilmeli; hem Peygamberimiz’i hem de dinimizi iftiralardan kurtarmalıyız. Peygamberimiz, Allah’ın huzurunda toplanıldığında ümmetinin bir bölümünden şöyle şikayetçi olacaktır:
Ey Rabbim! Benim toplumum bu Kuran’ı devre dışı tuttular.
25- Furkan Suresi 30
Bu, Kuran’da geçen, ümmetinden Peygamberimiz’in yegâne şikayetidir. Gerçekten de Peygamberimiz’e uyduğunu söyleyen birçok kişinin sergilediği manzara budur: Kuran -sözde- el üstündedir, kutsaldır, fakat aslında Kuran; hayata uygulanmayan, dini tek başına belirlemeyen bir kitap olmuştur ve yüzlerce dini kitaptan birine çevrilmiştir. Kişiler dinlerini ilmihal kitaplarından öğrenmekte, Kuran ise anlaşılmak için değil, sadece seslendirilmek için okunmakta ve böylece devre dışı tutulmaktadır.
Buraya kadarki tüm bu ayetler ve açıklamalar; Kuran’ın dinin tek kaynağı olduğunu, bizzat Kuran’ın kendisinin açıkladığını göstermiştir. İlerideki bölümlerde, Kuran’ın dinin biricik kaynağı olduğuna dair burada belirtmediğimiz delilleri de göstereceğiz. Peygamberimiz’e iftira edilerek uydurulan hadisler başta olmak üzere, mezhepler, tarikatlar ve gelenekleri irdeleyerek; Kuran dışında dini kaynak kabul etmenin sonunun nasıl felaket olduğunu gözler önüne sereceğiz.
Hadislere ihtiyaç vardır. Hadislere olan ihtiyacı kuran söyler. Hatta bazı miras meseleleri hulafa-i raşidin döneminde çözülüyor. Matematiğiniz kuvvetliyse sadece kurancı arkadaşa miras sorusu sorabilirim. Birtek kuranla çözmeye çalışsın merak ettim çözebilecek mi?...
Hadislere ihtiyaç olsaydı 4 halife hadisleri yasaklamazdı sen dört halifeden dahamı iyi biliyorsun ? Ayrıca kuranada iftira atıyorsun.
oku :
DÖRT HALİFE TEK BİR HADİS YAZDIRMADI
Kuran’ın dışında başka kaynakları da dinin kaynağı ilan edenlere, Kuran’ı tek başına yetersiz görenlere, Kuran’la beraber uydurmalarla dolu hadis kitaplarından da dini anlamaya çalışanların -çoğunluğu oluşturan Ehli Sünnet’in- kabulüne göre, İslam’ın en mutlu dönemi önce Peygamberimiz’in zamanı, sonra ise dört halife dönemidir. Fakat ne yazık ki bu halifelerin üstünlüğünü kabul edenlerin uygulamaları, dört halife ile çelişmiştir. Daha evvel 4. Bölüm’de Peygamberimiz’in hadisleri yazdırmadığını gördük. Dört halife de, bırakın hadis yazdırmayı, kişilerin hadis nakletmelerini engellemeye çalışmışlar ve Kuran dışında başka kaynak oluşmamasının mücadelesini vermişlerdir. Üstelik bu mücadeleyi Peygamber’in vefatından sonraki ilk yıllarda vermişlerdir; yani uydurmaların çok daha az olduğu bir dönemde. Oysa isteselerdi, Peygamber’in en azından birkaç bin hadisini toplayıp bir kitap yapabilirlerdi. Hem de Peygamber’i gören ve ona çok yakın olan dört halife, eminiz ki çok az yanlışla böyle bir hadis kitabını oluşturabilirlerdi. Bu bölümde izah etmek istediğimiz; doğru hadislerden oluşsa bile, Kuran dışında başka dini kaynak oluşturmaya karşı olmanın en güzel örneğinin, Peygamberimiz’den sonra dört halife döneminde görüldüğüdür. Onlar, doğru olan hadisleri bile toplamadılar, insanların Kuran dışına çıkmasını önlemeye çalıştılar. Oysa ünlü hadisçi Darekutni’nin ifadesine göre; “Yalan hadisler arasında sağlam hadis, siyah öküzün derisindeki tek tük beyaz kıl kadardır.” Gün gelmiş yalan hadislerin sayısı doğru olan hadisleri geçmiş ve bugünün en ünlü hadis kitapları siyasi, maddi, manevi menfaatlerin baş gösterdiği devirlerde yazılmıştır. Oysa dört halife, kendi gözetimleri de mümkünken, bırakın tek bir hadis yazmayı, kimseye de yazdırmamış, hadis naklini de kötü görmüşlerdir; üstelik doğruların yalanlardan fazla olduğu, kendilerinin ise hakem olabileceği bir ortamda. Şimdi birileri kalkıyor dört halife aşağı, dört halife yukarı, onları öve öve bitiremiyor; ama Kuran’ı dinin tek kaynağı kılmak hususunda onların bu tavırlarını uygulamaya gelince, sanki bahsettiklerimiz olmamış, sanki kendi kaynakları bile bu gerçekleri kabul etmiyormuş gibi, tarihin bu olaylarını görmezden geliyorlar. Gelin Hz. Ebu Bekir’den başlayarak sırasıyla dört halifenin, hadis toplamaya ve nakline karşı tavrını hadis merkezli bir İslam’ı benimseyenlerin de kabul ettikleri kaynaklardan alıntılar yaparak görelim:
Ebu Bekir, Peygamberimiz’in vefatından sonra halkı toplamış ve onlara şöyle demiştir: “Sizler Allah’ın elçisinden farklı hadisler naklediyorsunuz. Bu durumda sizden sonrakiler daha büyük anlaşmazlıklara düşecektir. Allah’ın elçisinden hiçbir hadis nakletmeyin. Sizden hadis nakletmenizi isteyenlere deyiniz ki: İşte Allah’ın Kitabı aramızda, onun helalini helal kılın, haramını haram görün.”
Zehebi, TezkiratulHuffaz 1/3; Buhari l.cilt
Görüldüğü gibi ilk halife Hz. Ebu Bekir, Kuran dışında başka bir kaynak ortaya çıkmamasının reçetesini şöyle yazmıştır: “Hiçbir hadis nakletmeyin.” Dikkat edin; “Şu kadar şahit olursa, şu şu haller de olursa, doğru hadisi toplayın, yalanı şöyle atın, geriye doğrusu kalsın…” diye tarifler yapmamış, kestirme şekilde hadis nakil edilmemesini istemiştir. Hz. Ebu Bekir döneminde yaşayanların çoğunun Peygamber’i görenler olduğunu ve Peygamber’in birçok sözünün en taze dönemi olduğunu düşünürsek, Hz. Ebu Bekir’in bu konudaki tavrı daha da anlamlı olur.
DÖRT HALİFENİN HADİSLERE KARŞI TAVRI
DAHA EVVEL HİÇ KİMSE BUNLARI AKIL EDEMEDİ Mİ?
Ne yazık ki ülkemizin üzerinde bulunduğu topraklara İslam adına ilk giren ve hâlâ çoğunluğu oluşturan; kitabımız boyunca eleştirdiğimiz, mezheplerin uydurmalarla dolu dini yapısıdır. Sayısal olarak ülkemizde çoğunluğu temsil eden ve halife olan padişahlarca benimsenen de Sunni mezhepler olmuştur (özellikle Hanefilik). Bu mezhep, merkezi yönetimin politikaları sonucu kollanmış, karşıt fikirler ise bastırılmıştır. Tarihsel süreçte hadislerin dinin kaynağı ilan edilmelerine, Mutezileler ve Hariciler gibi grupların ve de birçok kişinin karşı çıktığını görürüz. Fakat ülkemizin uzun yıllar Sunni yönetimlerin egemenliğinde olması ve halkımızın tarihsel bilgisinin zayıflığı sebebiyle bu söylediklerimizi ilk duyanların çok şaşırdığını ve “Bunları daha evvel kimse akıl edemedi mi? İlk siz mi bunları akıl ettiniz?” diye tepki verdiklerini görmekteyiz. Oysa bu fikirler tarih boyunca birçok kişi tarafından ifade edilmiştir. Günümüzde de birçok kişi bu fikirleri seslendirmektedir. (Kitabımızda bu fikre yakın yazarların bir kısmından alıntılar yaptık.) Fakat mezheplerin sunduğu şekliyle İslam’ı benimseyenlerin, daha organize olması ve mezhepçilerin baskısından bazılarının çekinmesi sonucu; Kuran’da anlatıldığı şekliyle İslam’ın sesi, mezhepçilerin sesi kadar gür çıkamamaktadır. Kitabımızın bu bölümünü okuyanlar, Peygamberimiz’in vefatından hemen sonraki devirde dört halifenin, Kuran dışında dini kaynakların ortaya çıkmaması için nasıl çabaladıklarını kavrayacaklardır. Böylece “Bu söylediklerinizi ilk siz mi akıl ettiniz?” diye soranlar, bu fikirleri Peygamber’in vefatından sonraki ilk yıllarda, dört halife başta olmak üzere birçok insanın seslendirdiğini anlayacaklardır. Tüm bu fikirleri tarih boyunca akıl edenler hep vardır ama akıl etmek istemeyenlerin uyduracakları mazeretleri de hep olmuştur.
DİNİN KAYNAÄI NEDİR? | Kurandaki Din
DÃRT HALİFENİN HADİSLERE KARÅI TAVRI | Kurandaki Din