HaYat OyuNu

Mawerick

Banned
Katılım
18 Eyl 2005
Mesajlar
115
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
47
Konum
From TopGuN
Oyun içinde Oyun..

Hayat bir OyuN değil midir ki zaten?? Bizler de oyunun bir parçası..

Fertler oyun oynarken her zaman farklı bir senaryoyla karşılaşmıyor larmı ki ?

Bu Oyunda sırada bir Bayram Var..Kimilerine göre sevdikleriyle buLuşma HASRET giderme..Kimilerine göre bir dinlenme TATiLi manasına gelen..
Bu defaki Bir Bayram...Bir bekleyiş...Bir ümit denizi..

Bütün umutlar zorluklar üzerine kurulmuş, ümitsizlik denizinde ümit aramaya çalışan,

Bazen geriye dönüp bakmak bile istemeyen (zira her döndüğünde arkasında; Nasreddin Hocanın
Timur un karşısına çıktığındaki gibi kimsenin onun arkasında durmayacağı korkusunu duyan)

Zamansız ayrılıkların,başıboşlukların,verdiği emeklerin karşılıklarını alamayan,''Herşey kadere boyun eğer''mantığına esir..

Duygularıyla oynandığına,Kariyerinin kullanıldığını düşünen,Çırpınışların,Yakarışların boş olduğu düşüncesini ihtiva eden,bazen inançlarını bile
hoşgörüsünü kaybetmemek için yaşayamayan..Oyun içinde oyun oynamaya kendini adamış bir Lider..Ezikliği,dalga geçilmeyi tercih eden
vefakarlığın sınırını bilemeyen Vefasızlığı Şeytanın Enbüyük oyunu diye nitelendiren...

İnsana yatırım yapıp,cennet bahçesinin fidanlarını dikmeye Çalışan,meyve alma vakti geldiğinde ''Hak sahipleri vardır..Onların daha çok ihtiyacı var deyip..Meyveyi toplayamayan birisinin BayRaMI...

Birisinin ki ; iyilikleri birileri tarafından İltifatla ödüllendirilirken ''O kadar çok eksilerim var..Lütfen.''deyip Enaniyetine gem vurdurmaya çalışan mütevazi kişi..

(' Gönül ne çay ister ne Çayhane,gönül muhabbet ister Çay bahane' sözüne destek verir gibi) oraya o çok sevdiği dost bildiği insanların yanına sırf ' Hatırları kırılmasın...Akıllarında soru kalmasın...'Dostluklar vefa dolu olmalı ' sözünü destekleyen bir üye gibi gider...

Bayramda ailesinin yanında olma nezaketini ''Dostlarım daha önemli deyip'' nezaketsizliğe dönüştürme mecburiyetine düşen mazlum...

Beklediği çok değildir..Ümitleri...Nezaketi,efendiliği,düşünceli oluşu..Fazlalıklardan oldu olası zaten nefret etmiştir...Herşeyin Çoğu karar azı zarar diye kadere tesim olmamış mıdır ki?

Garip,bütün sıkıntılardan bir an da olsa ayrılmıştır..Bu BayRam boyunca...garip ki zaten küçük şeylerle en çok mutlu olan Polyanna yı bile sollamamış mıdır MutLuLuk Oyununda...Dedim ya işte Oyun içinde OyuN....Bu ve bundan sonrasındaki dersimiz....

Oyun içinde oyunu oynarken kurallar belirsizdir..Herkez kendi kurallarını kendisini koyar...En güzel oyunu bulmak ve Oyuna uyarlamak ayrı bir senaristlik gerektirir..Bu da kaybolmaya yüz tutmuş yeteneklilik anlayışı içinde apayrı bir değerdir...Apayrı bir özellik....

Ve tuhaftır her yeni bir oyunun içinde hep yeni objeler yerlerini almakta,onların katılımıyla OyuN ayrı bir renk kazanmaktadır..

Bu seferki oyun objesi..Ummayacağımız kadar etkili ve tahrip gücü yüksek bir bomba gibiydi...O kadar kısa sürede dahil olduki oyuna,ne oyunun içindekiler acemi olduğunu anlayabildi..Ne de kendisi OyuN un içeriğini kabul edebildi..Sadece ''OyNa'' dendiği için oynamaya başladı....Konuştu şartlarını dile getirdi,sustu karşısındakini dinledi...Senaryoyu anlamaya çalıştı...Anladı da....Bravo....Alkışı haketti....

Tuhaftı ilk defa bu kadar kısa sürede adaptasyon sorunu yaşamayan bir ilk oldu..''Guines Rekorlar'' kitabı halt işlemiş dedirtti etraftakilere..Kimileri ne kadar da uyumlu dediler..Kimileri Allah ım hayırlısını nasip et diye dua etti...Kaderciliğe mahkum olmuş ebeveynler gibi...

Etraftakilerden çok belki de Oyunun başrol oyuncusu olduğu için kendi fikirleri önemliydi...Belki de ' Belki ' çok aptalcaydı..Garibin yapacağı pek de bişey yoktu be...O sadece kendi oyununu oynuyordu...Oyunun içindeki başrol oyuncusuna yakışır bir şekilde...Bazen de çok umutsuzluk yaşıyor vaz geçiyor..Pejmurde bir hayat diyordu...Bazen de ''ne kadar da şansLıyım,Milyonlara nasip olamayacak şeylere Vasıl olmuş bir yaratıkım...Sevilen bir oyuncuyum...diye kendini umutlandırıyor,bazen de aynı şeyleri düşünüp acaba buna layık mı sorusunu soruyordu kendine...

Garip çok karışık dı...Ala rengi..Kavram kargaşası kendisine adanmış bir kavram diye düşünüyordu..Çoğu zaman ümitsizliğin kendi Lakabı olduğunu düşünüyor...Bazen de az da olsa...Şanslı bir yaratığım be...Vay be...helal bana...Diyebilicek kadar da erdem sahibi...

Garip ki öyle karışık öyle sorunlu öyle Terapistini arayan hasta tablosu çiziyordu....

Garip mutLu oldu bu Bayram..hem de hiç aklına getiremeyecek kadar...Sanki ''yes This is My dream...This is my destiny...'' yani evet bu benim Ruyam..Bu benim Kaderim dediği diyebiliceği oyunun Başarılı kadınını bulduğu için...Garip adı üstünde garipdi...Kimsesiz kalıyordu bazen bu oyunun içindeki Zor seviyeleri geçebilmek için...Zordu onun için...Level Lar (seviyeler) öyle zorlaşıyordu ki bazen....Oyun sitelerinden bile hile bulamıyordu...yazabilicek kodları da yoktu..Dedik yaa garip Garip di...

Başarı ise çok yakınındaydı...Belki de onu heyecanladıran da buydu...uzun zamandır hayalini kurduğu tatli insanın arkasındaki Başarılı güzel Kadın...

Garip işte herşeyi dobra dobra anlattı kalbinin doktoruna...Döktü içindekileri...Senaryoları...şahısları...Oyunun Seviyelerini...Küçük küçük ipuçları verdi..Belki de hiLe yaptı...Yapmamalıydı....Dedim ya Garip işte....Safff

Sabah ezanına kadar döktü içini...O konuştu Doktor dinledi...Doktor konuştu o sabırsızlandı...Ama gene de dinledi...Kıpır kıpırdı içi...küçücük bir çocuk gibi yufkaydı yüreği..Anlatabildi sanki kendisini..Sanki hayatının en önemli konuşmasıydı..

Ezan bitti...Büyük bir huzur kapladı içlerini...Belki de ikisi de bulmuştu başrol oyuncularını...Belki de hayatın acı evreleri bitmiş sadece güzelliklere gebe seviyeler kalmıştı onlar için...Kimbilirdi..?

Garip misafirini uğurladı sabah..Hem de alel acele...Kapıdan arkasından öyle kalakalmıştı...Çok istediği o masum öpücüğü bile konduramamıştı...Yanağına...Bakakaldı..Elma şekeri yere düşmüş o minik çocuk gibi...İstemeye istemeye kapadı asansörün arkasından kapısını...O boş o soğuk yatağına yöneldi..Gene sorularla dolu hayatına geri döndü...Dedim ya ''Garip'' di..

Yanına gittiği o dünya tatlılarıyla vakit geçirmeye başladı...Topu topu az vakti kalmıştı...Bir yandan cevabını tam olarak alamadığı soruları bekliyor sabırsızlıkla...Bir yandan da gidişinin acısını sesli sesli duyuyordu içinde...Yanlız değildi evde çünkü...3 tane dünya tatlısı minik vardı etrafında...Tıpkı hayalini kurduğu kendi çocukları gib tatlı olan...Tıpkı kendi yetiştirmek istediği gibi yetişmiş 3 minik serçe...Onları düşündü bir süre...Vakit geçirdi onlarla..Tıpkı kendi çocukluğundaki gibi..

Çocukları seviyordu...Çocuklar da onu...Korkmaya başladı şimdiden..Gidişini düşünmeye başladı...Çocuklar da üzülecekti..Tıpkı onun bu şehirden gidişinde duyacağı acının aynısını duyacaklardı...Ya o şirin miniklerin ailesi..O can dostları...Onlar sanki üzülmeyecekler miydi?Onlar da Garip gibi boyunlarını bükmeyecek miydiler?Kesinlikle...Aynı duygular kalpler kalplere karşı oldukları için yaşanacaktı..yaşanmaya mecburdu...

Öyle de oldu...Çocuklar ağladı o masum güzelliği anladıkları için..O Garibin derdini hissedebildikleri,küçücük kalbindeki güzellikleri görebildikleri için..O masum Garibin temiz duygularına kadar inebilicek hoşgörüyü barındırabildikleri için..''Ağbi ne olur uzun sürmesin dönüşün'' diye dilekte bulunabilicek kadar ince bir duygu besleyebildikleri için...Onlar da Garip tiler belki..En az bu Garip Kadar...

DostLar da ağladı ama onların ki olgun olduklarından fazla sürmedi..Alacaklarını almışlar,en güzel duyguları paylaşmışlar bir sonraki buluşmaya saklamışlardı belki de hüzünlerini...Alınanları irdelemek gerekirse onlar da başka bir hikayeye konu olabilicek kadar büyük kavramlardı..Büyükler küçükleri dinlemeyi bildikleri sürece hayattaki tecrübelerini daha da arttırabiliyorlar...En azından bunu teyit ettiler...Edicekler...Hoşgörünün denizine bir daldınız mı zaten başka bir alem istemezsiniz..Bu sefer ki ders hoşgörüydü..Derslerini en güzel şekilde ifa ettiler..Bu ders sonunda şunu öğrendiler..''Uzağımızdaki kişilere çok güzel hoşgörü gösterebiliyoruz ne güzel...Önemli olan etrafımızdakilere de daha fazlasını gösterebiliyor muyuz?? sorusunu cevapladılar içlerinde...Ve kesinlikle eminiz ki sorunun cevabını hayatlarına da geçirecekler...

Velhasıl güzel bir tatil yaptı bu Bayram GaRiP..Aradığı özlem duyduğu,uzun zamandır göremediği dostlarına ve ailesine vefa borcunu ödemişti...Umarım öyle olmuştur...Umarım Garibin hissettiklerini başka garipler de hisseder...Sevgi denizinde sevgisizlere de bir tutam da olsa sevgi molekülleri ödünç verir..Dünyada sevgisiz bir yer kalmaz..Her yer yeşerir...Yoksa şiirdeki gibi umutsuzluğa kapılan ümidini yitirmeye hazır insanlar olmaz...

Sevgiyle kaLın..Şiir tadında...

.............................................................................Bahse konu ŞİİR.........................................

Biliyorum sen de seviyorsun beni. Gözlerinden okunuyor, uyku gibi, yağmur gibi, duman gibi aşk dökülüyor gözlerinden. Beni sevmediğini söylerken dudaklarının kıvrımında öyle bir işaret görüyorum ki sevdiğini söylüyor. Elini tutuyorum, elimi iterken elin, yanarak titriyor.

Biliyorum sen de seviyorsun beni. Bazen hiç ses vermiyorum sana, beni çağırıyorsun, adımı sesleniyorsun, yüreğin beni arıyor. Uzaklara giderken beni de alıp götürüyorsun, yoksa bu kadar çınlar mıydı kulaklarım ?. Akşam yıldızına bakarken ben geçiyorum aklından, yıldız birden ışığa kesiyor.

Beklenmedik bir zamanda, umulmadık bir yerde ansızın karşıma çıkıyorsun, gözlerimiz karşılaşınca yüzünü çeviriyorsun. Benim yanaklarım alev alev..senin dudakların nar çiçeği.. bir rüzgar esiyor aramızdan görmezden geliyorsun. En yaşanacak zamanda saatler boşa akıyor, çileler sarıyorsun.

Sevgilim, benim nazlı sevgilim.. Neden bu cefa ? Neden susuyorsun? Aramızda niçin bu kadar insan, neden bu kadar engel koyuyorsun ? Sevgilim her şey bahane.. bütün söylediklerin.. Kelebek kanadı kadar ince, yağmur damlası kadar temiz bir aşk bu.. Korkmana, kaçmana gerek yok.
 
Biliyorum sen de seviyorsun beni. Gözlerinden okunuyor, uyku gibi, yağmur gibi, duman gibi aşk dökülüyor gözlerinden. Beni sevmediğini söylerken dudaklarının kıvrımında öyle bir işaret görüyorum ki sevdiğini söylüyor. Elini tutuyorum, elimi iterken elin, yanarak titriyor.


çok güseldi saoalsın
 
mıllet ask acısı cekıor ya...:(
 
Geri
Üst