Geçtiğimiz Cuma günü ülke olarak bizi şaşkınlığa uğratan bir şeye şahit olduk. İnternet öldü! Evet, resmen internet öldü!
Acıklı bir şekilde şahit olduğumuz bu olay, TTNETin yeni bir teknolojiyi (az sonra bahsedeceğimiz Phorm teknolojisini) sistemine entegre etmeye çalışması sırasında kazaen ortaya çıkmış bir olay. Türkiye internet omurgasının tek bir şirkete (ticari şirket) ait olduğunu ve bu durumun zaten tekel olan bir şirket özelinde kullanıcının tüm insani haklarını da elinden aldığını biliyorduk. Çünkü Birleşmiş Milletlerin yayınladığı rapora göre internet erişimi bir insan hakkıdır.
Bu haberi biz geçtiğimiz Cuma günü öğlen yayınlayacaktık. Hatta Twittera yazmıştım geçtiğimiz haftanın başında, bomba geliyor diye. Ancak Cuma gününe yetişmemişti ve Pazartesiye, yani bugüne bırakmıştık. Cuma gecesi internetin kesilmesi ve o sırada Phorm testlerinin yapılıyor olma ihtimali bütün oyunu değiştirdi bizim için. İşte şimdi aşağıda ne anlatmak istediğimizi daha iyi anlayacaksınız.
Cuma günkü kesintinin ardından bir çok saçma sapan ses yükseldi: CNN Türkün haberine göre TTNET altyapılarına ve TİB, BTK gibi kurumlara Red Hack isimli hacker grup saldırmıştı, kaynakların başlıklarını okumanız yeterli: 1, 2, 3. Biz biliyoruz ki böyle bir şey olmadı. Yine CNN Türkün haberinde okuyabileceğiniz gibi, cevval TİB orduları savaşmışlar, savaşmışlar! Üstelik TÜBİTAK da bu savaşta TİBe destek vermiş. Şaka mı bu?
Peşinden de TTNETden açıklama geldi:
Türkiyenin lider iletişim şirketi TTNET, çalışmalarını yenilikçi teknolojilerle müşterilerinin internet deneyimini zenginleştirmek ve onlara en iyi hizmeti sunmak hedefiyle sürdürmektedir.
27 Nisan Cuma gecesi Türk Telekom altyapısında teknik ekipman kurulumları sırasında yaşanan teknik aksaklık nedeniyle bazı bölgelerde internet erişiminde sorun yaşanmıştır.
Türk Telekom altyapısını kullanan internet servis sağlayıcısı şirketleri etkileyen sorundan TTNET aboneleri de etkilenmiştir. Ancak Türk Telekomun müdahalesi doğrultusunda sistemsel çözüm hızla sağlanmıştır. Türk Telekom, konuyla ilgili olarak dün bir basın açıklaması yapmıştır.
Sorun nedeniyle TTNET çağrı merkezine gelen çağrıların sayısında artış gözlemlenmiştir. Çağrı merkezi çalışanlarımız, oluşan yoğunluğa rağmen tüm müşterilerimizle tek tek ilgilenerek arızalara müdahale etmeye kesintisiz devam etmektedir.
Saygılarımızla,
TTNET A.Ş.
TTNETden gelen açıklamaya göre de kaza, fiber kablolar döşenirken ortaya çıktı. Ancak kelimelerdeki belirsizliklere de dikkat çekmek isterim. Cümle cümle analiz yapmayacağım ama bu kadar kötü basın bültenine az rastlanır, o kadar.
Konu TTNET ve Türk Telekoma geldiğinde hep birlikte (ben de dahil olmak üzere) söyleyecek çok şeyimiz var. Dünyanın en yavaş internetini, dünyanın en pahalı fiyatlarıyla kullanıyoruz. Yetmiyor, yaşanılan internet kesintileri, kullanıcıya zorla sunulan katma değerli servisleri ve bir de kullanıcılara ait özel verileri (kişisel telefon numarası, isim, soyad, adres, T.C. kimlik numarası, v.s.) kendi bayileri ve başka şirketlerle paylaşıyor olması da cabası. Hepimizin bildiği kanayan bir yara TTNET ve Türk Telekom, potansiyeli olmasına rağmen maksimum kazanç/minimum masraf (ki gayet ticari, hiçbir kötülük yok bunda) politikası güden, ancak konu kullanıcılara geldiğinde optimumun altında hizmet veren ve hepimizin de resmen kullanmak zorunda olduğu bir ürün.
Halen evimize internet bağlantısı satın alabilmek için telefon hattı satın almak zorunda olduğumuzu ve bu telefon hattına da bedavadan para ödemek zorunda olduğumuzu düşünmek bile akıllı her kullanıcıyı üzüyor.
Üstelik bunlar da yetmiyor, TTNET ve Türk Telekom, şimdi de yepyeni bir teknolojiyi ülkemize getiriyor ve kullanıcıya zorunlu olarak sunmanın peşinde. Bu teknolojinin adı Phorm.
Şimdiye kadar profilleme (fişleme) ve sansür konusunda ülke olarak pek çok şey gördüğümüzü düşünüyor olabilirsiniz. Bu düşünceyi size unutturacak bir teknoloji Phorm. En baştan söyleyeyim, tehlikenin henüz farkında bile değilsiniz!
Size Phormdan uzun uzun bahsetmeye başlamadan önce sosyalmedya.co olarak sansür ve fişleme konusunda oluşan kamuoyuna bizim de Türkiyede Internet Sansürü kategorimizde de görebileceğiniz gibi içerik anlamında nasıl yardım ettiğimizi hatırlatmak istiyorum, çünkü az sonra Phorm ile ilgili okuyacaklarınız, bizim geçmişte ürettiğimiz bazı içeriklerle çok alakalı.
Öncelikle Yeni Başlayanlar için 10 Maddede İnternet Sansürü başlıklı yazımızı okuyun.
Sonrasında ise Sansür Paketlerinin Arkasından Türk Telekom mu Çıkıyor? başlıklı içeriğimizi okuyun. Okuyucularımızın çok azı biliyor olsa da, geçtiğimiz sene bu içerik yüzünden 5651 numaralı kanun kapsamında yargılandık. Davayı açan da Türk Telekomdu. Türk Telekomun dava dosyasında yaptığı usulsüzlük sebebiyle dava reddedildi. Dolayısıyla içerik olarak halen sitemizde yer alabiliyor.
Son olarak ise Sosyal Sansüre 3 Kala: İnterneti Nasıl Bilirdiniz? başlıklı dosya konumuzu okumanızı tavsiye ederim. Size Birleşmiş Milletler internetin bir insan hakkı olduğuna dair yayınladığı rapordan bahsetmiştim. Ayrıca insanları internetten ayırmak da bir insan hakları ihlalidir ve uluslararası yasalara aykırılık teşkil eder. Hatta fikri mülkiyet haklarını ihlal ettiği gerekçesi de dahil olmak üzere sunulan gerekçeler ne olursa olsun kullanıcıların internet erişiminin kesilmemesi gerekir.
Eğer tüm bunları okuduysanız veya süreçten zaten haberdarsanız, internet sansürü konusunda ülkemizin durumuyla ilgili bilgi sahibisiniz demektir. Her ne kadar ülkemizin siyasi ileri gelenleri ve internet konusunda kanun koyucular sansür konusunu henüz yeterli eğitim seviyesine (!) erişmemiş olan Türk halkını zararlı içerikten korumak olarak açıklasa da, siz de biliyorsunuz ki gerçek bu değil.
Nitekim BTKnın (Bilgi Teknolojileri Kurumu) demokrasi denen kavramdan haberdar olmadığını ve basiretsiz yönetildiğini de söyleyenler vardır mutlaka. Biz BTKya hep destek, tam destek verdiğimiz için, kendimizi asla ulu BTKya cephe açarmış pozisyonuna sokmamaya özen gösteriyoruz.
Ancak yazının başında da söylediğim gibi aslında her şeyin başındayız. Çünkü henüz ülke olarak internet kullanıcılarının site ziyaretlerini profilleyerek kişiselleştirilmiş reklam sunan Phorm adlı reklam servisinden haberdar değiliz. Nedir bu Phorm? Ne yapar? Nasıl yapar? Neden tehlikeli olma ihtimali var?
Phorm, eski adıyla 121 Media, 2002 yılında internet reklamcılığı alanında faaliyet gösterme amacıyla ABDde kurulmuş bir teknoloji şirketi. Öncelikle spyware içeren programlar üretip dağıtarak milyon dolarlar kazanan şirket, gelen tepkilerin ardından, kişiselleştirilmiş reklamcılık konusunda faaliyet göstermeye başlıyor. Şirketin kötü başlayan karnesi, ileride de iyi devam etmiyor.
Phormun İngilteredeki servis sağlayıcıları ile 2008 yılında yaptığı görüşmeler sonucu sunduğu kişiselleştirilmiş reklam sisteminin adı Webwise. Sistem, internet servis sağlayıcıların kullanıcıların internet üzerindeki bütün eylemlerini kaydederek, bu veriler üzerinden kullanıcılara uygun reklamlar gösterilmesi esasına dayanıyor. Yani kullanıcının bütün geçmişi, internet servis sağlayıcıları tarafından profillenerek veritabanına kaydediliyor. Süreç, profillerin reklam firmalarına satılmasıyla sonlanıyor. Bu sistemin reklamverenlerin iştahını ne kadar kabartacağını bir düşünün. Sonsuza kadar giden bir avlanma süreci. Bu sistemle %1lik bile bir sapma olmadan pazarlama stratejileri geliştirmek mümkün oluyor. Çünkü acıkınca ne yemek istediğinizden, hastalandığınızda tercih ettiğiniz ilaca kadar internette yaptığınız bütün seçimler reklamverenlerin önünde duruyor.
Phormun bu sistemi uygulamaya başladığı ilk ülke İngiltere ve şirket, faaliyetine 2006 ile 2007 yıllarında British Telecom (BT) işbirliğiyle toplamda 54 bin kişi üzerinde izinsiz olarak yasadışı testler yaparak başlıyor. Binlerce internet sitesi de bu teste hizmet ediyor. Testler kapsamında hâkimler, avukatlar, siyasetçiler, askeri personel, polis, çocuk ve sıradan vatandaşların profili çıkarılıyor. Yani fişleniyorlar.
Bu skandalın ortaya çıkması, İngilterede bulunan üç servis sağlayıcı, British Telecom, Talk Talk ve Virgin Media ile kişiselleştirilmiş reklam servisi konusunda görüşmelere başlayan Phorma karşı ülkede büyük tepkilere neden oluyor. Open Rights Group (ORG), Microsoft, Google, YouTube, Facebook, AOL, Bebo, Yahoo, Amazon ve eBay gibi devleri Phormun uyguladığı sisteme karşı uyarıyor. Bu dönemde Amazon ve Wikipedia, Phormun reklam sistemini engellediğini açıklıyor.
21 bin kişi Phormun incelemeye alınması ve Avrupa Yasaları kapsamında yasaklanmasını talep eden dilekçeler imzalıyorlar. Tepkiler bununla son bulmuyor. İnternet teknolojileri ve hükümet arasındaki ilişkiyi inceleyen Foundation for Information Policy Research (FIPR) adlı akademik kurum tarafından, Phormun illegal bir sistem uyguladığı yönünde açık mektup yayınlanıyor. Hatta internetin yaratıcısı diyebileceğimiz Sir Tim Berners Lee İngiltereye yaptığı ziyarette konuyla ilgili olarak bakan, hükümet yetkilileri, akademisyenler ve bazı büyük şirket temsilcileriyle bir araya gelerek internetteki gizlilik ihlaliyle ilgili toplumu uyaran açıklamalarda bulunuyor. Ancak sistem AB yasalarına aykırı olsa da İngiliz hükümeti, izinli uygulandığı takdirde İngiliz veri korunumu kanunları (Regulation of Investigatory Powers Act 2000 (RIPA) gereği sistemin uygulanmasında sakınca görmüyor.
İlk görüşmelerde Phorm ile anlaşma sağlayan internet servis sağlayıcıları, gelen tepkiler karşısında geri adım atıyor. Talk Talk, gelen tepkilerin ardından öncelikle Phormu izinli olarak kullanıcılarına sunabileceğini söylüyor. Ancak daha sonra Phormdan tamamen vazgeçiyorlar. 2009 yılında aynı şekilde BT de Phorm ile ortaklığını sonlandırıyor. Virgin Media ise 2010 yılının Kasım ayında Phorm ile ilişkisini kestiğini açıklıyor.
Bu süreçte gündemde olan bir isim var. Phormun CEOsu Kent Ertuğrul. Floridada yaşayan bir baba ve İngiltereli bir annenin oğlu olan Kent Ertuğrul, aynı zamanda daha sonra yerini Phorma bırakan 121 Media şirketinin de CEOsu. Kent Ertuğrul için Phormun kişiselleştirilmiş reklam sisteminin mimarı diyebiliriz (Her ne kadar kendisi ile ilgili pek bilgi bulunamıyor olsa da, kişisel bir yorum olarak kendisinin Osmanlı soyundan geldiğini düşünüyorum, soyadı itibariyle. Bu da bir not olsun). Kent Ertuğrul, internette devrim yaratacağını düşündüğü bu sistem için uzun bir süre çalışmış. Sistemin arkasında aralarında Soğuk Savaş Döneminde casusluk görevlerinde yer alanların da bulunduğu 100 sovyet programcısının bulunduğu bir ekip yer alıyor. Ertuğrul, İngilteredeki tepkilerin yaşandığı dönemde adeta Phormun sözcüsü gibi davranıyor ve aktivistlere karşı kurduğu sistemi savunuyor. Ertuğrulun Phorm adına sistemin çalışma prensibiyle ilgili yaptığı açıklamaları Youtubeda görebilirsiniz. Ayrıca The Guardiandan Charles Arthura konuk olan Ertuğrul Kentin kişiselleştirilmiş reklam sistemiyle ilgili soruları cevapladığı kaydı dinleyebilirsiniz.
Burada bir parantez daha açıp Phormun yönetim kadrosunda dikkat çeken bir başka isimden söz etmek istiyorum: Eski İngiltere Ekonomi Bakanı politikacı Lord Lamont of Lerwick. Lord Lamont, Phormda Ertuğrul Kentten sonra gelen üç isimden biri olarak görülüyor. Ekonomi Bakanı olarak iyi şanı bulunan Lord Lamont, Phormdaki görevinin yanı sıra The British Iranian Chamber Of Commerce (BICC) da başkanlık görevini üstleniyor.
Şirket, İngilteredeki tepkilerin ve internet servis sağlayıcılarının geri atmasının ardından bir dar boğaza giriyor. Phormun bundan sonraki hedefi diğer deniz aşırı ülkeler oluyor. Phorm İngiltere, Çin, Singapur ve Romanya ile birlikte Brezilyada da ofis açıyor. Ancak şirketin Brezilyadaki macerası İngiteredeki gibi kullanıcılar için mutlu sonla bitmiyor. Phorm, Brezilyadaki internet servis sağlayıcıları ile anlaşmaya varıyor. Durumun vahametini Brezilyalı kullanıcıların buradaki tartışmalarından anlayabilirsiniz. Zira Phorm teknolojisi internet servis sağlayıcı tarafından uygulandığı takdirde bundan kaçmanız pek mümkün olmuyor. Bilgileriniz otomatik olarak internet servis sağlayıcısı tarafından kontrol ediliyor.
Tüm bu okuduklarınızdan sonra bu haberi yazma sebebimizin sıradaki ülkenin Türkiye olduğunu çıkarmışsınızdır.
Evet, Phorm kişiselleştirilmiş reklam sistemini Türkiyeye getiriyor. Sistemin alıcıları belli. Ülkemizde sansür konusundaki baş aktörler olan BTK, TİB ve bu kurumların güdümündeki TTNET ve Türk Telekom. Hatta Türkiyede faaliyet gösterecek şirket çoktan kuruldu bile.
PT Reklam Çözümleri Ticaret ve Servis Anonim Şirketi adıyla kurulan şirketin ticaret sicil numarası 798112/0. Leventte bulunan şirketin meslek grubu, bilgi ve iletişim hizmetleri. İş konusu ise şöyle belirtilmiş: Şirket internet kullanıcıları için çevirimiçi (online) davranışsal ve bağlamsal olarak hedeflenmiş reklamların ve içeriklerin iletilmesinde ve gösterilmesinde değiş tokuşu sağlayacak ve bunu katılımcı ticari/iş ortaklarının (internet hizmeti sağlayıcıları, internet web sitesi yayıncıları, reklamcılar ve medya-alım acenteleri dahilil) reklamlarının gösterebileceği reklam envanterinin alım-satımının değiş tokuşu yoluyla yapılacaktır. Şirket bu amaç doğrultusunda ilgili ekipman,donanım, cihaz,materyal,yedek parça,aksesuar ve diğer her türlü ekipman ürünlerinin ve bunların montajı,kurulumu,bakım ve onarımı ile ilgili diğer her türlü teçhizatın ithal,ihracı, ticareti,alım ve satımı ile de iştigal edecektir. Şirket aynı zamada teknik süreçler geliştirebilir ve bunları yürütebilir araştırma ve geliştirme faaliyetleri yapabilir ve teknolojik süreçlerin ve çözümlerin uygulamasına yardımcı olur ve ana sözleşmesinde yazılı olan diğer işler.
TTNET ve Türk Telekomun dijital reklamlar ile ilgili bu şekilde bir atağı varken, aynı anda Tivibu için de benzer yatırımlara girdiğini söylemeden edemeyeceğim. Duyumlarımıza göre Tivibu, davranışsal hedefleme ve profilleme konusunda global bir şirket ile anlaşma imzalamış durumda ve çok yakında Tivibu reklam kuşaklarını da ilgi alanlarımıza göre izleyebileceğiz. Büyük hizmet!
Bizim Phorm ile ilgili bu derece negatif bir haber yapmamızın sebebi ise Phormun teknolojisinin kullanıcı fişleme konusunda pamuk ipliğine bağlı olması. Her ne kadar kendileri asla ve asla kullanıcıları fişlemiyoruz dese de (Phormun web sitesindeki videoları izleyin), tek switch ile fişlemenin yapılabilecek olmasını bilmek can sıkıcı. Üstelik bu teknolojinin katma değerli bir hizmet yerine Türk Telekom ve TTNET omurgasından sunuluyor olması da cabası. Burada yiğidi öldür hakkını yeme mottosu ile hareket edersek, Phorm, İngilterede başına gelenlerden sonra teknolojisini değiştirdiğini söylüyor ve asla kullanıcı verisi tutmadığını söylüyor. Nitekim Avrupa Birliğinden çıkan cevap da benzer yönde.
Bu konuyla ilgili kendime sorduğum ilk soru da şu: Türk Telekom ve TTNET bu teknolojiyi zaten internet omurgasına bağladıkları anda hem kendilerinde hem de Phormun elinde çok büyük bir veri oluşuyor olacak. Ben zaten hizmeti kalitesiz alıp, fiyat/performans oranından da memnun kalmamışken, benim üzerimden (hem de bana hedeflenmiş olan reklamları izleyerek) neden bu kurumlara haksız kazanç sağlayayım?. İşte soru bu zaten. Neden ben bu kurumlara haksız kazanç sağlayayım?
Seçebilme şansım olsa da ben, beni fişleyebilme ihtimali olan bir teknolojiyi kullanmak istemiyorum. Üstelik bu teknoloji zaten bana hak ettiğim hizmeti vermeyen kurumlara da para kazandıracak!
Phorm, çoktan TTNET ve Türk Telekom ile anlaşma imzalamış durumda. Phorm Türkiye yetkilisi ile yaptığım görüşmede, yetkilinin bana söylediği: bu teknoloji kullanmayı seçebildiğin bir teknoloji demişti. Ben de: Seçebiliyorsam, neden bu teknolojinin önce internet omurgasına bağlandığını ve bu konudaki tüm anlaşmaların çoktan benim (yani herhangi bir kullanıcının) inisiyatifim dışında yapıldığını söyleyebilir misiniz?. Madem seçebiliyordum, hani, siz çoktan omurgaya entegre etmişsiniz teknolojiyi.
Duyumlarımıza göre Phormun Türkiye operasyonun başına online reklam alanından önemli bir isim getiriliyor: Çiğdem Toraman. Phorm Türkiye ofisinin genel müdürü, daybuyday.comda genel müdürlük görevi yapmış olan Çiğdem Toraman olarak seçildi. Doğan Online bünyesindeki MedyaNetin Portallar ve Operasyon Grup Koordinatörü İpek Karadağ ise Yayıncı İlişkileri Geliştirme Direktörü olarak Phorma transfer oldu.
Şimdilik sizleri bu kadar bilgi ile bırakalım, bu yazının ikinci bölümünde ise Dijital Medya Planlama ve Satın Alma sektörü için Phormun hangi anlama geldiği konusunu açacağız.
sosyal medya