GeHeNNa
New member
- Katılım
- 27 Haz 2005
- Mesajlar
- 1,567
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 36
Bazen bir düğmem olsun isterim kalbimde. Gelenlere kapıyı otomatik olarak açmak için değil de, yitip gidenleri şıp diye unutabilmek için... Tıptan rica ediyorum; bu konuda bir şeyler yapılsın! Aşkın bir türlü soğumayan küllerine su atamayanlar kalbine bu düğmeden taktırsın.
Yıllar sonra bile hiç kimseye söyleyemedim
Bu sevdayı kalbime gömdüm ve sen öldün
Şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor
Yastayım hiç kimse bilmiyor
Aşık olup da yas tutmayan var mıdır acaba? Yaşadığı aşkı bir kez bile kalbine gömmek zorunda kalmayan? Ya aşk ile acının kardeş olduğuna inanmayan? "Mutlu aşk vardır" diyerek hala kendini kandıran... Önemli olan aşkı tüm muhteviyatıyla buyur edebilmek belki de hayatımıza. Aşkın kendisi kadar beraberinde getirdiği acıları, döktürdüğü yaşları, huysuz kimyasını da sevebilmek... İçimi acıtan o gitmeler olmasa, gelişler de bu kadar anlamlı olmazdı belki de...
"Bu kız aşık olmaz mı?" diye düşünenlere bu kez şiirden öte son kiracıya ithafen yazılmış bir mektup örnekliyorum. Hadi yine iyisiniz, para mara da istemiyorum
ÜNLEM
Bugün sesini duymak istedim. Özlediğimi hissettim. Olur ya insana hani bazen. Özel bir ses duymak istersin. Ayda bir kez bile olsa... Seni anlayan bir insan sesi... Ya da öyle sandığın. Yanılmış olabilirsin de. Sesinin iyi geleceğine inanırsın o an, ama duyamayabilirsin de. Zaten, o sesi duymak istediğin anın yoğunluğu geçince boşverip, her zamanki gibi hayata dönersin. Kaldığın yerden...
Hele ki ben ne çok alışkınım tüm bu hayal kırıklıklarını göğüslemeye. Doğduğum dakikadan beri vedalarla uğraşıyorum. Sarı saçların altındaki erken beyazları değirmende ağartmadım ki.
Binlerce vurgunla enkaza dönüşen kalbimin beynime verdiği emirle nihayetinde bir kadından çok erkek gibi düşünmeye başlıyorum ve senden -gelmeyen- haberle bir kez daha tüm dünyanın anasını satıyorum. ÜNLEM. Kimselere falso vermeden, mutluluk pozu veriyorum. Teoman'ın şarkıda dediği gibi, “Hem yara bandım hem yaram olamazsın”, biliyorum.
Yine hayal kırıklıklarımın, duygularım üzerinde geliştirdiği bir savunma mekanizması mıdır bilmiyorum, ama belki arayıp sormamanın iyi yanları da olabileceğini düşünüyorum. Aramıza giren uzun sessizlikler, bu durumun öyle olmasına alıştırıyor beni. Hiçbir insan bir diğerinin her şeyi olamıyor, bunu öğreniyorum. Ne kadar istesek de... Kimi zaman kendime bile şaşırıyorum; aramadığın zamanlarda sana karşı içimde beslediğim en sıcak duyguları deepfrizda muhafaza edebilmeyi nereden biliyorum?
Hayatta, senin beni arayıp sormamandan daha mühim şeyler var. Şükür ki hayattayız, şükür ki hayattasın mesela. Sevdiğin bir insanın suskunluğu, onun ebedi sessizliğinden iyidir en azından diye düşünmeye başlıyorum.
Ve zaman her yaraya devadır, hep söylüyorum. ÜNLEM.
Yıllar sonra bile hiç kimseye söyleyemedim
Bu sevdayı kalbime gömdüm ve sen öldün
Şimdi eşim dostum beni hastayım sanıyor
Yastayım hiç kimse bilmiyor
Aşık olup da yas tutmayan var mıdır acaba? Yaşadığı aşkı bir kez bile kalbine gömmek zorunda kalmayan? Ya aşk ile acının kardeş olduğuna inanmayan? "Mutlu aşk vardır" diyerek hala kendini kandıran... Önemli olan aşkı tüm muhteviyatıyla buyur edebilmek belki de hayatımıza. Aşkın kendisi kadar beraberinde getirdiği acıları, döktürdüğü yaşları, huysuz kimyasını da sevebilmek... İçimi acıtan o gitmeler olmasa, gelişler de bu kadar anlamlı olmazdı belki de...
"Bu kız aşık olmaz mı?" diye düşünenlere bu kez şiirden öte son kiracıya ithafen yazılmış bir mektup örnekliyorum. Hadi yine iyisiniz, para mara da istemiyorum
ÜNLEM
Bugün sesini duymak istedim. Özlediğimi hissettim. Olur ya insana hani bazen. Özel bir ses duymak istersin. Ayda bir kez bile olsa... Seni anlayan bir insan sesi... Ya da öyle sandığın. Yanılmış olabilirsin de. Sesinin iyi geleceğine inanırsın o an, ama duyamayabilirsin de. Zaten, o sesi duymak istediğin anın yoğunluğu geçince boşverip, her zamanki gibi hayata dönersin. Kaldığın yerden...
Hele ki ben ne çok alışkınım tüm bu hayal kırıklıklarını göğüslemeye. Doğduğum dakikadan beri vedalarla uğraşıyorum. Sarı saçların altındaki erken beyazları değirmende ağartmadım ki.
Binlerce vurgunla enkaza dönüşen kalbimin beynime verdiği emirle nihayetinde bir kadından çok erkek gibi düşünmeye başlıyorum ve senden -gelmeyen- haberle bir kez daha tüm dünyanın anasını satıyorum. ÜNLEM. Kimselere falso vermeden, mutluluk pozu veriyorum. Teoman'ın şarkıda dediği gibi, “Hem yara bandım hem yaram olamazsın”, biliyorum.
Yine hayal kırıklıklarımın, duygularım üzerinde geliştirdiği bir savunma mekanizması mıdır bilmiyorum, ama belki arayıp sormamanın iyi yanları da olabileceğini düşünüyorum. Aramıza giren uzun sessizlikler, bu durumun öyle olmasına alıştırıyor beni. Hiçbir insan bir diğerinin her şeyi olamıyor, bunu öğreniyorum. Ne kadar istesek de... Kimi zaman kendime bile şaşırıyorum; aramadığın zamanlarda sana karşı içimde beslediğim en sıcak duyguları deepfrizda muhafaza edebilmeyi nereden biliyorum?
Hayatta, senin beni arayıp sormamandan daha mühim şeyler var. Şükür ki hayattayız, şükür ki hayattasın mesela. Sevdiğin bir insanın suskunluğu, onun ebedi sessizliğinden iyidir en azından diye düşünmeye başlıyorum.
Ve zaman her yaraya devadır, hep söylüyorum. ÜNLEM.