Hukukİçin !..

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Yaklaşık on üç ay sonra Ergenekon adını taktıkları soruşturmanın binlerce sayfadan oluşan iddianamesi hazırlandı ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin tarafından açıklandı. Başsavcının şu sözleri çok tartışılacaktır: “Bugüne kadar yapılan haberlerin çok büyük bölümü yalandır, kafa karıştırmaktadır. Bu yayınlardan dolayı çok üzgünüm..”


Başsavcı ne kadar üzülürse üzülsün, işbirlikçi medya aynı seviyesizlikle, aynı bayağılıkla ve aynı çarpıtmacılıkla, yine bildiğini okuyor..


Başsavcı şöyle demiştir: “Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen ‘Darbe Günlükleri’ bu iddianamede yer almamıştır. Ek iddianamede de yer almayacaktır.” Acaba aylardır iktidarın işbirlikçisi olan medyada bu günlükler üzerinden yapılan suçlamalar, haksızca saldırılar ve soruşturmanın gizliliği ilkesini ayaklar altına alanlar ne olacak ? Başsavcı, en yetkili kişi olarak bu aşağılık çarpıtmaların ve bu ahlaksızlığın gereğini yapmayacak mı ? Hukuk bir gün herkese gerekecektir; hukuku ayaklar altına alanlara da, hukuktan sapanlara da. Herkesin bunu iyi analiz etmesi gerekir…


12 Mart muhtırasının öncesinde "darbe yapacaklar" denilerek emekli Korgeneral Cemal Madanoğlu, Tümgeneral Celil Gürkan’ın yanı sıra bazı genç subaylar ile zamanın iktidarına karşı olan İlhami Soysal, İlhan Selçuk gibi gazetecileri, yazarları ve bazı bilim insanlarını göz altına aldılar. Daha sonra Ziverbey Köşkünde sorgulamalar, işkenceler ve suçlamalar sürüp gitti. Ancak zaten hayal ürünü olan bu senaryoların sonucunda dava düştü ve tutuklananlar serbest bırakıldı.


Bu olayların sonucunda Türkiye’nin hem ABD egemenliği ile iyice sarmaş dolaş olmasının, hem de ABD yandaşı dinci tüccarlarla tanışmasının yolu açılmıştı. Bugün yapılanlar da, eskiden yapılanların devamıdır, aynısıdır. Bu olanların ardında iktidarın kendisi vardır. Yağdanlık ve dinci basının tüm gizli sorgulamaları anında bilmesi, Başbakan’ın savcı gibi konuşmaya başlaması rastlantı değildir.


Ergenekon adı verilen bu soruşturma ve yapılan tutuklamalar emperyalist güçlerin Türkiye’de yapmaya çalıştıkları oyunun yeni bir parçasıdır. Emperyalist güçler 1919 yılında da, işbirlikçi dincilerle anlaşarak Mustafa Kemal’e karşı fetva çıkarmışlardı. Emperyalist güçlerle anlaşan dünkü şeriatçılar, Mustafa Kemal’e ve ulusalcılığa karşı hain saldırılarda bulunmuşlardı.


Bugün yaşananlar da yine Atatürk’e ve ulusalcılığa karşı, emperyalist güçlerin planladığı saldırıların bir devamıdır.


Bu yapılanlara başta ordu direnç gösteriyor. Cumhuriyetçi, Atatürkçü, laik, sosyal bir hukuk devletini ve demokrasiyi savunan ulusalcı olarak adlandırılan çok geniş bir kesim direnç gösteriyor. Devlet kurumlarında, üniversitelerde, sendikalarda, iş çevrelerinde, köyde, kentte, sokaklarda, alanlarda 85 yıldır oluşmuş cumhuriyet ilkelerini benimseyen, laik bir yaşam tarzı var. Bunlar ulusalcılara destek veriyorlar ve hep bir ağızdan sesleniyorlar: Ne ABD ne AB, tam bağımsız Türkiye..


Ülkemizde yaşanan tüm bu olumsuzluklar siyasi iktidarın sivil darbe girişiminden kaynaklanmaktadır. Ancak bugünkü durum ne kadar kötü olursa olsun, Atatürk’ün kurduğu laik ve demokratik cumhuriyetimizi, sonsuza dek yaşatmak için tüm ulusalcı demokratik kitle örgütlerinin, ulusalcı siyasi partilerin ve halkımızın güçlerini birleştirmeleri gerekmektedir. Örgütlü olmak, bilinçli hareket etmek, ülkemizde yaşanan sivil darbe girişimini sona erdirecek ve aydınlığa ulaşmamızı sağlayacaktır.



Suay KARAMAN
Tüm Öğretim Üyeleri Derneği (TÜMÖD) Genel Sekreteri



Ulus Gazetesi, 28 Temmuz 2008.
 
Geri
Üst