Hz.Hüseyin

mesut05

New member
Katılım
1 May 2008
Mesajlar
330
Reaction score
0
Puanları
0
hz. hüseyin

Hz. Hüseyin (r.a.)’in dogumu ile ilgili Hz. Abbas (r.a.)’in hanimi Ümmü’l-Fadl bir gece siddetli, mihnetli ve korkulu bir rüya gördü. Sabahleyin dogruca Resûl-i Ekrem (s.a.)’in yanina gitti ve: “Ya Rasûlallah! Bir rüya gördüm ve çok korktum,” dedi. Efendimiz (s.a.): “Ne gördün?” dedi. Ümmü’l-Fadl da: “Ya Rasûlallah! Sizin vücudunuzdan bir parçanin kesilip evime konuldugunu gördüm” dedi. Bunun üzerine Efendimiz (s.a.): “Hayir olsun insaallah! Fâtima’nin bir oglu olacak, sen de ona sütünü emzireceksin,” buyurdular.

Hz. Hüseyin dünyaya gelince Ümmü’l-Fadl onu alip eve götürdü ve doyasiya sütünü emzirdi. Ümmü’l-Fadl bir gün çocugu alip Rasûlullah (s.a.)’e götürdü. Efendimiz torununu aldi ve kucagina oturttu. Onu öptü, basini oksadi ve sevdi. Çocuk kucakta otururken Efendimizin üzerini islatti. Ümmü’l-Fadl buna üzüldü ve çocugu biraz sertçe tutup Efendimizin kucagindan aldi. Çocuk aglamaya basladi. Rahmet Peygamberi Efendimiz buna dayanamadi ve: “Ey Ümmü’l-Fadl! Allah iyiligini versin. Sen onu aglatmakla beni üzdün,” buyurdu.

Iki Cihan Günesi Efendimiz hiç kimsenin üzülmesini istemezdi. O raûf ve rahîm peygamberdi. Kendi aile efradina ve ümmetine çok düskündü. Onlarin sIKINTIYA ugamasi ona çok agir gelirdi. Bir defasinda yine torunu Hüseyin’in agladigini isitti. Annesi Fâtima’ya: “Onun aglamasina üzüldügümü bilmiyor musun?” buyurdu.

Ne sefkat!.. Ne merhamet!.. Ne edeb!.. Ne ince terbiye!.. Kimseyi kirmadan, incitmeden egitmek!.. Derin merhametini tatli sözleriyle belirtmek!.. Allah’im bizlere de bu inceligi ve merhameti nasip et!.. Amin.

Rahmet ve sefkat peygamberi Efendimiz, torunlari Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhüm)’ü çok severlerdi. Bir gün yine onlari kucaginda oturtup severken Üsame Ibni Zeyd (r.a.) gördü. Efendimiz’in onlar hakkinda söyle buyurdugunu isitti: “Allah’im! Bunlar benim kizimin ogullaridir. Ben bunlari seviyorum. Sen de onlari sev. Onlari sevenleri de sev,” buyurdu.

Iki Cihan Günesi efendimiz sokakta oynayan çocuklara da selâm verirdi. Onlarla ilgilenirdi. Bir gün ashabiyla bir yere giderken Hüseyin’in sokakta çocuklarla oynadigini gördü. Biraz hizlica yürüyerek torununu yakalamak istedi. O da oraya buraya kosuyordu. Efendimiz de hem gülüyor hem de pesinden kosuyordu. Onu tutmaga çalisiyordu. Sonunda Hüseyin’i tuttu. Onun yüzünü mübarek iki eliyle sevdi ve yanaklarindan öptü. Ashabina döndü ve: “Hüseyin bendendir. Ben de Hüseyin’denim! Allah’i seven Hüseyin’i sever! Hüseyin torunlardan bir torundur,” buyurdu.

Hz. Hasan ve Hüseyin (r.anhüm) efendilerimiz iki Cihan Günesi Efendimizin sefkat ve merhamet pinarindan doyasiya içerek büyüdüler. Dedelerinin yanindan hiç ayrilmadilar. Onun mübârek dizlerinde oturarak, onun sevgi dolu gönlünden feyizler alarak yetistiler. Etrafa nur saçan tebessümleri ve iltifatlariyla gözlerini, gönüllerini nurlandirdilar. Onun nübüvvet nuruyla gelistiler. Gece-gündüz firsat bulunca dedelerinin kucagina kosarlardi.
Bir gün Habib-i Kibriya (s.a.) Efendimiz Ümmü Seleme (r.anhâ) annemizin evinde iken Cebrâil aleyhisselâm geldi. Resûl-i Ekrem (s.a.) Efendimiz Ümmü Seleme annemize: “Ya Ümmü Seleme! Kapida dur içeriye kimse girmesin,” dedi. O sirada Efendimizin reyhani Hüseyin geldi ve birden içeri daldi, Rasûlullah (s.a.)’in boynuna atildi. Efendimiz onu kucagina aldi, öptü ve sevdi. Cebrâil aleyhisselâm: “Onu çok mu seviyorsun?” dedi. Efendimiz de: “Evet!” dedi. Bunun üzerine Cebrâil (a.s.): “iyi ama, ümmetin onu öldürecektir!” dedi. Efendimiz hayretle: “Demek onu öldürecek olanlar mü’minler!..” dedi. Cebrâil (a.s.): “Evet! istersen onun öldürülecegi yeri sana göstereyim,” dedi ve gösterdi. Oradan bir avuç kizil toprak alip getirdi. Efendimiz o topragi aldi ve kokladi da: “Bu toprak gam ve belâ kokuyor,” buyurdu. Daha sonra topragi Ümmü Seleme (r.anhâ) annemize emânet olarak verdi ve: “Ey Ümmü Seleme! Bu, torunum Hüseyin’in öldürülecegi yerin topragidir. Ne zaman kan haline gelirse o vakit bil ki Hüseyin öldürülmüstür,” buyurarak ileride olacak hadiselere isaret etti.

Iki Cihan Günesi Efendimiz bu topragin Kerbelâ topragi oldugunu söylemisti. Kerbelâ, Irak’in Kûfe bölgesindedir. Efendimiz bu yeri tasa ve belâ yeri diye vasiflandirmistir. Bir seferinde Hz. Ali (r.a.) “Siffîn”e giderken bu mintikadan geçmisti. Firat kenarinda bir köy olan Ninova’ya gelince durdu ve burasinin adini sordu. Kerbelâ cevabini alinca Hz. Ali (r.a.) gözyaslarini tutamadi. Sonra sunlari söyledi:

“Bir defasinda Rasûlullah (s.a.)’in huzuruna gitmistim. Vardigimda agliyordu.

– Ya Rasûlallah! Seni aglatan nedir?” diye sordugumda bana: “Az önce Cebrâil aleyhisselâm yanimdaydi. Bana oglum Hüseyin’in Firat kenarinda Kerbelâ denen yerde öldürülecegini haber verdi ve o topraktan bir avuç alip bana koklatti. Gözyaslarim akiyorsa bu benim elimde degil ne yapayim kendimi tutamadim,” buyurdu.
 
Geri
Üst