Kırık Mızrap

ßLu£

Banned
Katılım
16 Eki 2007
Mesajlar
6,839
Reaction score
0
Puanları
0
s26yhy.jpg





Bülbülün Çığlığı

Bülbül hep kuytu bahçelerde öter,Çiçeklerin raksettiği demlerde.Her nağmesi bir poyraz olur eser,Gariplerin dolaştığı yerlerde...

Feryâdı sînemdeki âhlara denk,

Ve bayırlarda çığlık çığlık sesi;

Dövünür tâ güneş doğuncaya dek,

Alevden demetler tıpkı nefesi...

El değmedik ağaçların başında,

Bir ömür boyu hiç durmadan inler;

Hüzün çağlar gözlerinin yaşında,

Kim görür, kim anlar ve kimler dinler!?


M. Fethullah Gülen

_______________


Ağlamak Bize Yakışır,Sen Gül Efendim

Gülüşünden ilham almak yakışır ümmetine

Ağlamak ise yakışmaz gül tenine
Gülmek demek Gülden gelir bence
Gül yüzüne gülmek yakışır, ağlamak bize Sen gül efendim

Ben ağlarım
Yolunda Ağlamayı Gülmekten Sayarım...
Şimdi gözümde yaş, günahlara kefaret mi bilmem
Sefil halimle adını anmak kurtuluşa vesilem
Devrinde olsam, olsam da ayaklarına kapansam
Gül tenine yüz sürsem Ellerinden öpsem...

Sen gül Efendim,
Ben ağlarım
Yolunda ağlamayı Gülmekten Sayarım...

Küsürlük ömrümde ne etsem az gelir
Sensiz yaşamak zeval getirir, cefa verir
Sensiz dünya ağlamaya gebedir
Bir damla göz yaşına can verilir.

Sen gül Efendim
Ben ağlarım
Yolunda ağlamayı
Gülmekten Sayarım... Çare aradım, aradımda bulamadım
Sözlerinden başka merhem yok gül yüzlüm
Saadet sende güzellik sende
Sensiz dünya boş hemgame

Sen Gül Efendim
Ben Ağlarım
Yolunda ağlamyı
Gülmekten sayarım... Ah çekerim ömrüm uzadıkca
Bilmem ulaşabilirmiyim ravzana
Günahkar bedenim daim hasta
Umudum Rabbim, kurtuluruz inşallah...

Sen Gül Efendim
Ben Ağlarım
Yolunda ağlamyı
Gülmekten sayarım...



Mustafa Vural

_______________


Nât

Müptelâ-yı mihnet-i mâsivâyım Efendim!

Garîk-i bahr-i isyân u rüsvâyım Efendim!

Açılsın ne olur cemâl-i pâkinden nikâb!

Yüzüne aşinâ-yı pür-vefâyım Efendim!

Varıp bezmine âşıkân bin bir leâl ister,

Ben bir garîb-i nâlân u şeydâyım Efendim!

Geçer candan, girenler haremgâhına bir kez,

O dertten bin belâya müptelâyım Efendim!..

Olur Mecnûn görenler ruhsârını a cânân!

Kapında mülk-i serâp bir gedâyım Efendim!

Esîr-i dâm-ı firkatte hep yandım yakıldım;

Her subh u şâm inim inim bir nâyım Efendim!

Seherler bûy-ı huzûrunla tüterken her şeb,

Ben neden nâr-ı hasrete yanayım Efendim!

Gel kerem kıl bırakma bendeni bu hicrânla!

Kılmazsan kerem, nasıl dayanayım Efendim!


M. Fethullah Gülen

_______________

Geçen Dakikalarım

Kimbilir nerdeseniz,
Geçen dakikalarım?
Kimbilir nerdesiniz?

Yıldızların korkarım,
Düştüğü yerdesiniz;
Geçen dakikalarım?

Acaba tütsü yaksam,
Görünür mü yüzünüz?
Acaba tütsü yaksam?

Siz benim yüzümsünüz
Eğilip suya baksam,
Görünür mü yüzünüz?

Gitti bütün güzeller;
Sararmış biri kaldı,
Gitti bütün güzeller.

Gün geldi saat çaldı,
Aranızda verin yer;
Sararmış biri kaldı!..


Necip Fazıl Kısakürek

_______________


Ezeli Nur

Nurdan çehrendeki bu nikab da ne?

Güneşlere tâç giydiren ışıkken

Hep hicranla bunca yıl bunca sene

Geçmiş gidiyor.. baharlar beklerken..

Doğ ruhlara arşdan gelen bürhanla

İnlet dört bir yanı altın sadânla

Hayat üfle sihirli râyihanla

Hak adına üfül üfül eserken..

Konuş ki hatipler haddini bilsin

İlâhî nefhanla ruhlar dirilsin

Sâyende tâ zirvelere erilsin

Başlamış gökler de bunu dilerken..

Ey mukaddes Kitab ey ezelî nûr

Ey iklimi ziyâ etrafı huzûr

Son demde bir kere daha ne olur

Ağar, ışık karanlığı boğarken..

Bahar olmasa da sonbahar olsun

Cihânlar bütün âvâzınla dolsun

Yeniden nâmın her yanda duyulsun

Şu fânî ömürlerimiz biterken...


M. Fethullah Gülen

_______________


A Sevgili

Aşk derdiyle yana yana;
Sevdim seni a Sevgili!..
Bir can verdin, verdim sana;
Sevdim seni a Sevgili!..

Ömür doldu baht yayına;
Elem düştü can payına!..
Dalıp ma’nâ sarayına;
Sevdim seni a Sevgili!..

Bu gönülde bildim seni;
Sen donattın gül bedeni!..
Okudukça bu düzeni;
Sevdim seni a Sevgili!..

Aç bildiler tok garibi;
Çok gördüler çok garibi!..
Sensin mülkün tek sahibi;
Sevdim seni a Sevgili!..

Kalbim titrer her anışta;
Âlem döner bu yanışta!..
Bu sevdâya ilk kanışta;
Sevdim seni a Sevgili!..

Bir kulunum geldim sana;
Âb-ı hayat kana kana!..
Yol ver dolam bu irfâna;
Sevdim seni a Sevgili!..


Rıfat Araz

_______________


Dünya

Burada hiç kimse durucu değil,

Hepimiz dünyâdan göçmeye geldik.

Kör olan bu işi görücü değil,

İyiyi kötüden seçmeye geldik.

Pazarcılar gibi alış-verişle,

Öbür âlem için bir sürü işle,

Az bir sıkıntı, biraz bekleyişle,

Bu çetin köprüyü geçmeye geldik.

Gelmedik buraya biz dava için,

Encâmı karanlık bir kavga için,

Dünyâlara ait bir sevdâ için,

Bizler âb-ı hayat içmeye geldik.

Kehf ashâbı gibi mağaralarda,

O en Kutlu ile mübârek GÂR'da,

Henüz ölüp gömülmeden mezarda,

Bitmeyen çileyi çekmeye geldik.

Niceler düştüler dünyâ ağına,

Vuruldular bahçesine bağına,

Anlarlar varınca son durağına,

Bizler bu bahçeyi ekmeye geldik...


M. Fethullah Gülen

_______________


Ya Rab Bu Uğursuz Gecenin Yok Mu Sabahı?

Yâ Râb, bu uğursuz gecenin yok mu sabâhı?
Mahşerde mi bîçârelerin, yoksa felâhı!
Nûr istiyoruz... Sen bize yangın veriyorsun!
"Yandık" diyoruz... Boğmaya kan gönderiyorsun!
Esmezse eğer bir ezelî nefha, yakında,
Yâ Rab, o cehennemle bu tûfan arasında,
Toprak kesilip, kum kesilip Âlem-i İslâm;
Hep fışkıracak yerlerin altındaki esnâm!
Bîzâr edecek, korkuyorum, Cedd-i Hüseyni,
En sonra, salîb ormanı görmek Harameyni!...
Bin üç yüz otuz beş senedir, arz-ı Hicazın
Âteşli muhitindeki sûzişli niyâzın
Emvâci hurûş-âver olurken melekûta;
Çan sesleri boğsun da, gömülsün mü sükuta?
Sönsün de, İlâhi, şu yanan meşal-i vahdet,
Teslis ile çöksün mü bütün âleme zulmet?


Üç yüz bu kadar milyonu canlandıran îman
Olsun mu beş on sersemin ilhâdına kurban?
Enfâs-ı habisiyle beş on rûh-u leimin,
Solsun mu o parlak yüzü Kuran-ı Hakimin?
İslâm ayak altında sürünsün mü nihâyet?
Yâ Rab, bu ne hüsrandır, İlâhi, bu ne zillet?
Mazlûmu nedir ezmede, ezdirmede mânâ?
Zâlimleri adlin, hani öldürmedi hâlâ!
Câni geziyor dipdiri... Can vermede mâsûm!
Suç başkasınındır da niçin başkası mahkûm?
Lâ yüsele binlerce sual olsa da kurbân;
İnsan bu muammalara dehşetle nigeh-bân!


Eyvâh! Beş on kâfirin îmanına kandık;
Bir uykuya daldık ki: cehennemde uyandık!
Mâdâm ki, ey adl-i İlâhi yakacaktın...
Yaksaydın a melunları... Tuttun bizi yaktın!
Küfrün o sefil elleri âyâtını sildi:
Binlerce cevâmi yıkılıp hâke serildi!
Kalmışsa eğer bir iki mâbed, o da mürted:
Göğsündeki haç, küfrüne fetvâ-yı müeyyed!
Dul kaldı kadınlar, babasız kaldı çocuklar,
Bir giryede bin ailenin mâtemi çağlar!
En kanlı şenâatle kovulmuş vatanından,
Milyonla hayâtın yüreğinden gidiyor kan!
İslâmı elinden tutacak, kaldıracak yok...
Nâ-hak yere feryâd ediyor: âcize hak yok!
Yetmez mi musâb olduğumuz bunca devâhi?
Ağzım kurusun... Yok musun ey adl-i İlâhî!


Mehmet Akif Ersoy

_______________


Ay Yüzlü

Ay yüzlüm, apaçık sözlüm rûhum Sana kurban;

Gönlüm Sana hayran!

Nergis bakışlarının te’siri ne de yaman!

Sultânım el amân..!

Bak sînemde bir ok var, derûnumda bir acı,

Sen’dedir ilâcı...

Ey varlığı nûr, dünyâsı sürûr, sözü Kur’ân!

Her derdime derman...

Pür âteşim bırakma beni hicranda zinhâr!

Rûhumda âh u zâr...

Hem mahzûn, hem de perişan derdlerle kıvrandım;

Kapına dayandım!

Bilmem başka ocak, başka ateş, Sana yandım;

Sen’inle uyandım.

Ey dünyâya arşdan gelen nûr, ey meh-i tâbân!

Aydınlattı ziyân...

Hayâlimle gezip yine dîdârını andım;

Aşkınla kıvrandım.

Ey taptâze gül, kâkülü anber, saçı reyhân!

Câziben ne yaman!

Görmemiştir cihânda gözler Sen gibi dilber...

Güneşlerden enver...

Aç lütufla bağrını aç ki kıtmîr kulundur!

Dergâhın uludur...

Deryalar gibi kereminden bir katre ihsân,

Ey gönlüme Sultân!

Lütfeyle ne olur bildiğim başka kapı yok!

Derdim herkesden çok.


M. Fethullah Gülen

_______________


Mezarlık

Ve şehrin şenliğine karşılık
Susar servileriyle mezarlık.
Susar ve hatırlar: - Bu kırık
Aynadaki hazin perişanlık

Sizindir, siz gafil, siz bihaber
İnsanlar bilseydiniz ne bekler
Bir gün açmak için bu çiçekler;
Ölülerin sükunu çiçekler


Cahit Sıtkı Tarancı

_______________


Altın Saçlı Bahar

Bu mevsim o kadar coşkun ki sular,Çığlık çığlık vadi, dere inliyor.Sular gibi köpürüyor duygular,"Gel Sonsuz'a yelken açalım" diyor.

Nûr yağıyor, ışık sarmış her yanı,

Zaman artık sevinç, neş'e zamanı..

Beklemiştik mevsimlerce bu ânı,

Bir bir ölenler bir bir diriliyor...

Her yanda güzellik, her yanda âhenk,

Geçmişteki muhteşem günlere denk..

Ve bahçelerimizde hevenk hevenk,

Bir başka tatta meyveler eriyor...

Duygularla dolu esiyor rüzgâr,

Kabarıyor denizlerde dalgalar;

Dağda bayırda altın saçlı bahar,

Bin bir renk ve desenle tülleniyor.

... Ve yarınlar daha aydın olacak;

Dünya yeniden ışıkla dolacak..

Yıllanmış karanlıklar boğulacak,

Muştusu ULU DÎVÂN'dan geliyor.


M. Fethullah Gülen

_______________


Allah Derim

Sırtımda, taşınmaz yükü göklerin;
Herkes koşar, zıplar, ben yürüyemem!
İsterseniz hayat aşını verin;
Sayılı nimetler bal olsa yemem!

Ey akıl, nasıl da delinmez küfen?
Ebedi oluşun urbası kefen!
Kursa da boşluğa asma köprü, fen,
Allah derim, başka hiçbir şey demem


Necip Fazıl Kısakürek

_______________


Çiçeklerde Bahar Neşvesi

Bahara koşuyor bütün insanlık, Sanki her tarafta Hızır gezinmiş;Bozgunlar yaşıyor artık karanlık, Öteden dünyaya ışıklar inmişVe akıllar kalb rengiyle bezenmiş...

Semâîleşmiş köy, kent, ova, oba,

Eski üstûreler dönmüş serâba;

Elvedâ elvedâ son ızdırâba.!

Başlamış mâziden âtîye geçiş,

İlhada ikbal beyhûde bekleyiş.

Dün gezip her yerde göz boyayanlar,

Dolaşıp her gün şeâmet yayanlar,

Kalkıp yoka merdiven dayayanlar,

Onlar me'yûs, merdiven de devrilmiş..

Asırlık yalanlar yere serilmiş...

Bülbüller ötüyor şimdi her yerde,

Bir bahar neşvesi var çiçeklerde;

O masmavi gelecek az ilerde,

Her çağlayan âb-ı hayat kesilmiş,

Ermek için bütün rûhlar gerilmiş.


M. Fethullah Gülen

_______________

Allah Diyene

Her şey, her şey şu tek müjdede;
Yoktur ölüm, Allah diyene
Canım kurban, başı secdede,
İki büklüm, Allah diyene

Akıl, kırık kanadı hiçin;
Derdi gücü 'nasıl' ve 'niçin'...
Bağlı, perçin üstüne perçin,
Benim gönlüm Allah diyene...

Necip Fazıl Kısakürek




- Bu Başlık Altından İslami İçerikli Şiirleri Paylaşabilirsiniz.
 

Çok GüzeL Erhan,

Gerçekten GönLümze Hitap Eden SözLer .​
 
Eyvallah kardeş Allah razı olsun.
Konuyu sabite alıyorum.
 
Dostla Halvet

Hakk'a kul olanlar kula kul olmaz;Kulluğa erenler yollarda kalmaz.Rûhlarında vuslat, rûhlarında haz,Âlem aldansa da onlar aldanmaz.

Baş koyup da o eşikte bekleyen,

Dost düşünüp, dost deyip, dost söyleyen;

Hep şevkle şahlanıp aşkla inleyen,

Yüz hazan görse de sararıp solmaz.

Üveykler gibi şahlanan rûhuyla,

Pürneş'e ve meleklerle kol kola,

Uzayıp Sonsuz'a ulaşan yola,

Girip yol alanlar asla yorulmaz...

Rûhâniler gibi kanat çırparak,

Akıl ermez ufuklarda uçarak;

Gidip sır kapılarını açarak,

Hak'la halvet olur; olur ayrılmaz.

 
Kamp Günleri

Kamp Günleri

O hülyâlı günleri bizlerle yaşayanlar,

Cennet kokularının esip geldiği yerde.

Duydular Sonsuz'un bestelerini duyanlar,

Çelikten sadâlarla o sırlı tepelerde...

İnler hâlâ o yerler bir ulu velveleyle,

Tıpkı hasretmiş gibi o günkü gül yüzlere..

Şu ağaçlar, şu taşlar geliverseler dile,

Ne büyülü şeyler anlatacaklar bizlere..!

Kuş cıvıltısı, yaprak sesi, insan âvâzı,

Geceleri yıldızlarla söyleşen sîneler..

Her yanda ayrı bir kalbi kırığın niyâzı;

O yeşil vâdi hâlâ bu nağmelerle inler...

Duâyla doğrulurdu başlar sabahlara dek,

Uyumamış gözlerde billûr billûr mânâlar..

Buradaki yakarış semâlardakine denk;

Yıllar geçse de gönlüm hep o günleri arar...

Akan çaya bakmış olsan ürperir ve dersin;

O şen bakışlar hâlâ gülümsüyor dibinde..

Hiç vakit fevt etmeden koşup sen de gidersin;

Gidersin, hemen olmasa da günün birinde...


M. Fethullah Gülen
 
eyvallah abicim.geçtiğimiz günlerde k maraşa arkadaşlarla gitmiştik.tarihçi bir abimiz kırık mızraptaki şiirlerle tarihimizi anlatmıştı.çok etkilenmiştim
 
Hepinizin,ELinize, Yüreğinize SağLık.
 
eyvallah abicim.geçtiğimiz günlerde k maraşa arkadaşlarla gitmiştik.tarihçi bir abimiz kırık mızraptaki şiirlerle tarihimizi anlatmıştı.çok etkilenmiştim

Yine olsa, yine giderim der gibisin febeke...:goz:

Bu arada, hepinize çok teşekkürler. Gönül hammalları sizi :aşk



5 yıldır ayrı düştüğüm, ama manâda hep onunla olduğum CANIM İSTANBUL;

ruhumu eritip de kalıpta dondurmuşlar;
onu istanbul diye toprağa kondurmuşlar.
içimde tüten birşey; hava, renk, eda, iklim;
o benim, zaman, mekan aşıp geçmiş sevgilim.
çiçeği altın yaldız, suyu telli pulludur;
ay ve güneş ezelden iki istanbullu'dur.
denizle toprak, yalnız onda ermiş visale,
ve kavuşmuş rüyalar, onda, onda misale.

istanbul benim canım;
vatanım da vatanım...
istanbul ,
istanbul ...

tarihin gözleri var, surlarda delik delik;
servi, endamlı servi, ahirete perdelik...
bulutta şaha kalkmış fatih'ten kalma kır at;
pırlantadan kubbeler, belki bir milyar kırat...
şahadet parmağıdır göğe doğru minare;
her nakışta o mana: öleceğiz ne çare?..
hayattan canlı ölüm, günahtan baskın rahmet;
beyoğlu tepinirken ağlar karacaahmet...

o manayı bul da bul!
ille istanbul 'da bul!
istanbul ,
istanbul ...

boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği;
çamlica'da, yerdedir göklerin derinliği.
oynak sular yalının alt katına misafir;
yeni, dünyadan mahzun, resimde eski sefir.
her akşam camlarında yangın çıkan üsküdar,
perili ahşap konak, koca bir şehir kadar...
bir ses, bilemem tanbur gibi mi, ud gibi mi?
cumbalı odalarda inletir katibimi...

kadını keskin bıçak,
taze kan gibi sıcak.
istanbul ,
istanbul ...

yedi tepe üstünde zaman bir gergef işler!
yedi renk, yedi sesten sayısız belirişler...
eyüp öksüz, kadıköy süslü, moda kurumlu,
adada rüzgar, uçan eteklerden sorumlu.
her şafak hisarlarda oklar çıkar yayından
hala çığlıklar gelir topkapı sarayı'ndan.
ana gibi yar olmaz, istanbul gibi diyar;
güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar...

gecesi sünbül kokan
türkçesi bülbül kokan,
istanbul ,
istanbul ...

--- NFK ---

 
[His Dünyası] Ak Yol

Gördüm nûrlu geleceği rüyâmda bir gece,
Işıklar yağıyordu her tarafa sessizce...

Âhenkle işleyen bir saat gibiydi işler;
Bir bir silinip gitmişti asırlık teşvişler.

Herkes biri birine yürekten bakıyordu;
Somaki musluklardan kevserler akıyordu.

Tertemiz çehreleriyle geçerken kudsîler,
Ümitlerimize birer fer salıp geçtiler.

Yeni bir dünya kuruyorlardı; harıl harıl...
Her taraf gökle yarışır gibi; pırıl pırıl!

Geçtikçe tekmil bu şimşek bakışlı yiğitler,
Anladım, muştusu verilen zamanmış meğer.

Civanlar gördüm yüzlerinde gariplik rengi,
Hükmettim ki bunlar, o ilk kudsîlerin dengi.

Dolaştım her tarafı usanmadan, bezmeden;
Ziyâ içenlere erdim bir kadîm çeşmeden...

Şükranla gerilip gezenler vardı kol kola..
Sonra teker teker ulaştı herkes AKYOL'a...

 
~SiLenT ScЯeaM~;4492138' Alıntı:
Gördüm nûrlu geleceği rüyâmda bir gece,
Işıklar yağıyordu her tarafa sessizce...

Âhenkle işleyen bir saat gibiydi işler;
Bir bir silinip gitmişti asırlık teşvişler.

Herkes biri birine yürekten bakıyordu;
Somaki musluklardan kevserler akıyordu.

Tertemiz çehreleriyle geçerken kudsîler,
Ümitlerimize birer fer salıp geçtiler.

Yeni bir dünya kuruyorlardı; harıl harıl...
Her taraf gökle yarışır gibi; pırıl pırıl!

Geçtikçe tekmil bu şimşek bakışlı yiğitler,
Anladım, muştusu verilen zamanmış meğer.

Civanlar gördüm yüzlerinde gariplik rengi,
Hükmettim ki bunlar, o ilk kudsîlerin dengi.

Dolaştım her tarafı usanmadan, bezmeden;
Ziyâ içenlere erdim bir kadîm çeşmeden...

Şükranla gerilip gezenler vardı kol kola..
Sonra teker teker ulaştı herkes AKYOL'a...




Kardeşim, tebrik ederim seni, çok anlamlı bir eser paylaşmışsın.
İnnuendo' nun da izni olursa farklı bir ilave yapmak isterim.
Verdiğin şiiri, bak 115 ülkeden gelen çocuklar birlikte seslendirmişler.
Bana göre çok da harika olmuş. İşte, dünyanın içinde bulunduğu acılara
ve yaralara panzehir...

..:: YENİ BİR DÜNYA ::..


[VIDEO]ndFwhMncQIc[/VIDEO]​
 
Varlığın Dili

Gördüğün bütün eşyâ Hakk'a bürhandır bize,Sayfa sayfa bu varlık ayn-ı Furkandır bize.Seyreden hayran olur kâinat meşherini;Sunduğu her mânâ apaçık irfandır bize.

Mest ü mahmurdur ey Rab görenler cemâlini,

Tek bir şuâı O'nun bütün cihandır bize.

Sen'sin bütün eşyâyı kendine şâhit kılan;

Şâhitler doğru söyler, sözler ayândır bize.

Bildiğimiz ne varsa, tek zerredir irfandan,

Zerresi o irfanın tıpkı ummandır bize.

Rengârenk bu atlasa saçılan engin mânâ,

Sözlere taç giydiren sessiz beyandır bize.

İbretle bakanlara her varlık fasih lisan,

Duymayan bu lisanı gizli düşmandır bize...

 
Hüzün

Hüzün
Hayatın sonbaharı, güneş ufukta mosmor,

Dünya âdeta bir hayâlet gibi sopsoğuk..

Hüzünle tülleniyor akşam olunca ufuk;

Altın saçlı sabahlar artık gülümsemiyor..

Günler-geceler hep ukbâ türküsü söylüyor.

Tıpkı hazan serinliğinde yaprak sesleri,

Buğulu bir edâ var varlığın çehresinde,

Gönlüm her an değişen renklerin pençesinde,

Daha açık duyuyorum uhrevî hisleri;

Yaşlandıkça gönlümde yıkılan hevesleri...

Ömrün baharında duyduğum her neş'e sönmüş,

Dolaşıyorum ötelere açık koylarda;

Bir boşluk yaşıyorum düğünlerde-toylarda..

Sanki bütün eşya uhrevîliğe bürünmüş..

Ve gençlikle kızaran günler hasrete dönmüş.

Geçmişe bakıp yarınları heceliyorum,

Hissiyâtım lime lime, duygularım yırtık;

Gönlümden kopup gelen bir hüzünlü hıçkırık,

Her gün bir ayrı hafakanla geceliyorum..

'Çölden çöle geziyor', 'Yâr' deyip inliyorum!

Vuslat eli perdeyi aralayıncaya dek,

Sakın ayrılma ey tasa, sen bana lâzımsın!

Gökkuşağı gibi hep ufkumda kalmalısın!

Tâkatime eş, rahmetin enginliğine denk..

Sen, ey çile yolunda çilekeşlere mihenk!

M. Fethullah Gülen​
 
SüLeymaniye'de Bayram Sabahı

Artarak gönlümün aydınlığı her saniyede
Bir mehabetli sabah oldu Süleymaniye'de
Kendi gök kubbemiz altında bu bayram saati,
Dokuz asrında bütün halkı, bütün memleketi
Yer yer aksettiriyor mavileşen manzaradan,
Kalkıyor tozlu zaman perdesi her an aradan.
Gecenin bitmeğe yüz tuttuğu andan beridir,
Duyulan gökte kanad, yerde ayak sesleridir.
Bir geliş var!.. Ne mübarek, ne garib alem bu!..
Hava boydan boya binlerce hayaletle dolu...
Her ufuktan bu geliş eski seferlerdendir;
O seferlerle açılmış nice yerlerdendir.
Bu sukünette karıştıkca karanlıkla ışık
Yürüyor, durmadan, insan ve hayalet karışık;
Kimi gökten, kimi yerden üşüşüp her kapıya,
Giriyor, birbiri ardınca, ilahi yapıya.
Tanrının mabedi her bir tarafından doluyor,
Bu saatlerde Süleymaniye tarih oluyor.
Ordu-milletlerin en çok döğüşen, en sarpı
Adamış sevdiği Allah'ına bir böyle yapı.
En güzel mabedi olsun diye en son dinin
Budur öz şekli hayal ettiği mimarının.
Görebilsin diye sonsuzluğu her yerden iyi,
Seçmiş İstanbul'un ufkunda bu kudsi tepeyi;
Taşımış harcını gazileri, serdarıyle,
Taşı yenmiş nice bin işcisi, mimarıyle.
Hür ve engin vatanın hem gece, hem gündüzüne,
Uhrevi bir kapı açmiş buradan gökyüzüne,
Taa ki geçsin ezeli rahmete ruh orduları..
Bir neferdir bu zafer mabedinin mimari.
Ulu mabed! Seni ancak bu sabah anlıyorum;
Ben de bir varisin olmakla bügün mağrurum;
Bir zaman hendeseden abide zannettimdi;
Kubben altında bu cumhura bakarken şimdi,
Senelerden beri ru'yada görüp özlediğim
Cedlerin mağfiret iklimine girmiş gibiyim.
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
Görüyor varliğının bir yere toplandığını;
Büyük Allah'ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses;
Yükselen bir nakaratın büyüyen velvelesi,
Nice tuğlarla karışmış nice bin at yelesi!
Gördüm ön safta oturmuş nefer esvaplı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbir'i
Ne kadar saf idi siması bu mu'min neferin!
Kimdi? Banisi mi, mimarı mı ulvi eserin?
Taa Malazgirt ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyada yiğit yüzlerinin en güzeli,
Çok büyük bir iş görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz;
Vatanın hem yaşıyan varisi hem sahibi o,
Görünür halka bu günlerde teselli gibi o,
Hem bu toprakta bugün, bizde kalan her yerde,
Hem de çoktan beri kaybettiğimiz yerlerde.
Karşı dağlarda tutuşmus gibi gül bahçeleri,
Koyu bir kırmızılık gökten ayırmakta yeri.
Gökte top sesleri var, belli, derinden derine;
Belki yüzlerce şehir sesleniyor birbirine.
Çok yakından mı bu sesler, cok uzaklardan mı?
Üsküdar'dan mı? Hisar'dan mı? Kavaklar'dan mı?
Bursa'dan, Konya'dan, İzmir'den, uzaktan uzağa,
Çarpıyor birbiri ardınca o dağdan bu dağa;
Şimdi her merhaleden, taa Beyazıd'dan, Van'dan,
Aynı top sesleri birbir geliyor her yandan.
Ne kadar duygulu, engin ve mübarek bu seher!
Kadın erkek ve çocuk, gönlü dolanlar, yer yer,
Dinliyor hepsi büyük hatıralar rüzgarını,
Çaldıran topları ardınca Mohaç toplarını.
Gökte top sesleri, bir bir, nerelerden geliyor?
Mutlaka her biri bir başka zaferden geliyor:
Kosva'dan, Niğbolu'dan, Varna'dan, İstanbul'dan..
Anıyor her biri bir vak'ayı heybetle bu an;
Belgrad'dan mı? Budin, Eğri ve Uyvar'dan mı?
Son hudutlarda yücelmiş sıra-dağlardan mı?
Deniz ufkunda bu top sesleri nerden geliyor?
Barbaros, belki, donanmayla seferden geliyor!..
Adalar'dan mı? Tunus'dan mı, Cezayir'den mi?
Hür ufuklarda donanmış iki yüz pare gemi
Yeni doğmuş aya baktıkları yerden geliyor;
O mübarek gemiler hangi seherden geliyor?
Ulu mabedde karıştım vatanın birliğine.
Çok sükür Tanrıya, gördüm, bu saatlerde yine
Yaşıyanlarla beraber bulunan ervahı.
Doludur gönlüm ışıklarla bu bayram sabahı.

YAHYA KEMAL BEYATLI
 
Münâcât

Münâcât

Yâreli dilim zahmine bir çâre İlâhi!..

Aç kapını lütfet bu günahkâre İlâhi!

Yüzler süreyim eşiğine kovma ne olur!

Yeter artık dolaştığım âvâre İlâhi!

Yıllarca bâb-ı kereminde inleyip durdum;

Âh u efgânım hicrâna emâre İlâhi!

Gerçi isyanla âlûde yaşadım her zaman,

Kıl kerem ne olur bu nâçâre İlâhi!

Yakma nâr-ı ağyâre yanayım ocağında,

Püryân-ı aşk olup erem şikâre İlâhi!

Dağlar kadar isyanla dayanmış eşiğine,

Arza ne hâcet, bak tam bir bîçâre İlâhi!

Kıtmîre lûtfeyle ki dursun efgân u zârı;

Ersin her cilvesi bin şevk gülzâre İlâhi!..


M. Fethullah Gülen
 
Dava Adamı

Kıvrım kıvrım Hakk'a uzanan ışıktan yolda,
Benliğin her basamağını aşan kahraman;
Yok gözü servette-sâmanda, parada-pulda;
Büklüm büklüm bir yumak onun elinde zaman.

Durmuş gök yolculuğuna rampalar kuruyor,
Ermiş Hızır'la bir halvete önceden önce;
Gelip-geçene şafak mesajları sunuyor,
Bağrında tek ışığın çakmadığı her gece...

Elinde meş'alesi, saçıyor her yana nûr,
Kandiller sıra sıra geçtiği her bucakta;
Atlas ikliminde her dem üfül üfül huzûr,
Tütüyor amber kokusu, tüten her ocakta.

Yeşeriyor geçip gittiği yerler ardından,
Nâra atıyor ovalar, obalar, yamaçlar...
Rüzgâr bahar kokusuyla esiyor her yandan,
Bir bir doğruluyor devrilen ulu ağaçlar.

Sonsuzla iç içe onun düşünce dünyası,
Dilinde bir yanık türkü, gönlünde heyecan;
Gözlerinde rengârenk âhiret haritası,
Benliğinde nokta nokta ötelere iman...
M.Fethullah Gülen​
 
bugün gördüğüm en iyi paylaşımlar. ellerinize sağlık hepinizin abi.tşkrler
 
Allah büyüğümüze uzun, saglıklı ömür versin insallah
 
Nefis

Nefis insanın özü, ifadesi ve hızı,

Hep değişik havalar çalar elinde sazı.

Ona takılan er-geç sürüklenir zevâle,

Bir bilinmez yolla ki, gelmemiştir hayâle.

Nefsiyle insanlar hem diridir hem de ölü,

Ölüp gidenler hicran mezarına gömülü...

İnsanî duygular birer za'f, nefis bir avcı,

Onun ağına düşmek acılardan da acı...

İnsan bu serkeş ata gem vurup bağlamalı,

Ona her takılışında bin yıl ağlamalı..!

M. Fethullah Gülen
 
Geri
Üst