utkutan81
New member
- Katılım
- 20 Ara 2006
- Mesajlar
- 359
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Kıyafet, zihniyeti belirler
Türban tartışmasında gerçeği görelim.
Bu örtü, Türk Müslümanlığında yoktur. Son kitabımız olan 'Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği' adlı çalışmada ayrıntılı biçimde gösterdim. Türbanla şekillendirilen kadın gibi tarihte ve yakın zamana kadar Türk kadını olmadı. Bu örtü; 1960'tan sonra Lübnan üzerinden geldi.
Geliş sebebi şuydu: Gelenenksel Müslümanların duruşuna, anlayışına ters, daha militan bir İslam anlayışını yaymak. Türban takmaya başlayanların, Vehhabi zihniyetine yakın insanlar olduğu bir gerçektir. Kökeni İbn Teymiyye'ye dayanan; hatta Haricilerin dünya görüşünden derin etkiler taşıyan bir zihniyeti temsil eder türbancı tavır. Çünkü; türban takan; diğer Müslümanlara şu mesajı vermek istemiştir: 'Sizin Müslümanlığınız doğru değil; benimkisi doğru; bu yüzden beni taklit ediniz.'
Bu süreçte Sünni İslam'ın beş şartı sayılan 'Savm (oruç), salat (namaz) Hac, zekat ve Kelime-i Şahadet' bile türbandan geride kaldı. Bugün ülkemizde; bin yıllık İslami çizgiyi beğenmeyip yeni kurallar ve giyimler getiren türbancı hareketin özü budur.
BİAT KÜLTÜRÜ
Türban takmanın sıradan bir inanç hareketi olmadığını; bu örtüyü savunanların dış ilişkileri de açıkça gösterir. Milli Görüş hareketinin iteklediği türbancılık; Başta Suudi Arabistan olmak üzere; totaliter İslami yönetimlerden ciddi biçimde destek almaktadır. Krallık ve emirlik düzeni ile türbancılık arasındaki sıkı ilişkiyi dikkate aldığımızda; olayın aynı zamanda Arap kültürünü yaymaya çalışan kesimlerin desteğini alan bir hareket olduğunu görürsünüz.
Gerçek bu iken türbancılar şöyle demektedirler: 'Türban, kızların inancı için taktığı masum bir örtüdür. Bırakın böyle okusunlar.'
Yukarıda özetlediğimiz tarihi süreç; türbanın uluslararası bir hareketinin Türkiye'ye yansıması olduğunu gösteriyor. Yönetime itaat kültürünü temsil ediyor türban. İktidardakilere şartsız baş eğmeyi içeren türban yaygınlaştığında; kamuoyu; aklını kullanmaktan çıkartılacak ve biat eden bir topluluğa dönüşecektir.
Kısacası; Suudi Arabistan'da olduğu gibi; baştaki kişi ne derse, halk da ona inanacak ve öyle davranacaktır. Bir örnek verirsek: Ülkemizde, şimdiye kadar olduğu gibi Amerika'ya karşı gelmek yerine Amerika'yı dost bilmek topluma kolayca kabul ettirilecektir. Bu yüzden Amerikan yönetimi türbana kuvvetli destek vermektedir.
DAVRANIŞ DEĞİŞİR
Sorabilirsiniz ki türban takan üniversiteli, Amerika'yı niçin sevsin?
Öncelikle davranış biliminin ortaya koyduğu bir gerçeği hatırlayalım: Kıyafet; zihniyeti gösterir. Ayrıca; kıyafet zihniyeti de şekillendirir. Bir örnek verelim: Rahibe giysisi içindeki bir kız; sıradan bir kızdan daha farklı davranır. O farklılığı; üzerindeki giysisi her saniye kızın kulağına fısıldar ve bu davranış zamanla içselleşir.
Fiziki etkinin psikolojiyi etkileyip davranışı değiştirdiğini; psikologlar da tespit etmiştir. Örneğin; üzüntülü bir insan; kendisini zorlayarak yüzünü gülme pozisyonuna soksa; bunu da sürdürse; zamanla içindeki üzüntünün hafiflediğini görecektir. Çünkü; vücudun (yüzün) aldığı mutluluk şekli; hormonal uyarı yaratarak davranışta ve dolayısıyla düşüncede değişikliğe yol açacaktır.
İstemeden de olsa türban takan bir üniversite öğrencisi; kendisine dinsel bir kimlik seçmiş olacaktır. Bu kız; okulda; aklını kullanmaktan çok inancını kullanmaya başlayacaktır. Çünkü; türban her an, her yerde ona; 'Sen dindarsın ve çok farklı bir dindarsın ve sen haklısın. Öbürlerine uyma; daha sıkı örtün' diye fısıldayacaktır.
Aynı kız; kendisini çok haklı gördüğünden ve davranışının kaynağını dine dayandırdığından; kendisi gibi örtünmeyeni ister istemez dışlayacaktır. Bu tavır; kaçınılmazdır. Çünkü; dine göre davranmaya başlayan kişi, kaçınılmaz olarak kendisi gibi olmayanı dışlar, değiştirmeye çabalar. Bu da baskı ve çatışmayı yaratır.
Konu; psikologların ve davranış bilimi uzmanlarının tanıklığı ile daha ciddi biçimde tartışılmalıdır. Girdiğimiz süreç; çatışmanın toplumsallaştırılacağı süreçtir. Milleti gelecek bu beladan kurtarmanın yolu da laikliği yıkmak değil; daha kararlı biçimde uygulamaktır.
Türbancı harekete destek veren MHP Yönetimi; acaba yarattığı tehlikenin farkında mı?
Türban tartışmasında gerçeği görelim.
Bu örtü, Türk Müslümanlığında yoktur. Son kitabımız olan 'Yabancı Kaynaklara Göre Türk Kimliği' adlı çalışmada ayrıntılı biçimde gösterdim. Türbanla şekillendirilen kadın gibi tarihte ve yakın zamana kadar Türk kadını olmadı. Bu örtü; 1960'tan sonra Lübnan üzerinden geldi.
Geliş sebebi şuydu: Gelenenksel Müslümanların duruşuna, anlayışına ters, daha militan bir İslam anlayışını yaymak. Türban takmaya başlayanların, Vehhabi zihniyetine yakın insanlar olduğu bir gerçektir. Kökeni İbn Teymiyye'ye dayanan; hatta Haricilerin dünya görüşünden derin etkiler taşıyan bir zihniyeti temsil eder türbancı tavır. Çünkü; türban takan; diğer Müslümanlara şu mesajı vermek istemiştir: 'Sizin Müslümanlığınız doğru değil; benimkisi doğru; bu yüzden beni taklit ediniz.'
Bu süreçte Sünni İslam'ın beş şartı sayılan 'Savm (oruç), salat (namaz) Hac, zekat ve Kelime-i Şahadet' bile türbandan geride kaldı. Bugün ülkemizde; bin yıllık İslami çizgiyi beğenmeyip yeni kurallar ve giyimler getiren türbancı hareketin özü budur.
BİAT KÜLTÜRÜ
Türban takmanın sıradan bir inanç hareketi olmadığını; bu örtüyü savunanların dış ilişkileri de açıkça gösterir. Milli Görüş hareketinin iteklediği türbancılık; Başta Suudi Arabistan olmak üzere; totaliter İslami yönetimlerden ciddi biçimde destek almaktadır. Krallık ve emirlik düzeni ile türbancılık arasındaki sıkı ilişkiyi dikkate aldığımızda; olayın aynı zamanda Arap kültürünü yaymaya çalışan kesimlerin desteğini alan bir hareket olduğunu görürsünüz.
Gerçek bu iken türbancılar şöyle demektedirler: 'Türban, kızların inancı için taktığı masum bir örtüdür. Bırakın böyle okusunlar.'
Yukarıda özetlediğimiz tarihi süreç; türbanın uluslararası bir hareketinin Türkiye'ye yansıması olduğunu gösteriyor. Yönetime itaat kültürünü temsil ediyor türban. İktidardakilere şartsız baş eğmeyi içeren türban yaygınlaştığında; kamuoyu; aklını kullanmaktan çıkartılacak ve biat eden bir topluluğa dönüşecektir.
Kısacası; Suudi Arabistan'da olduğu gibi; baştaki kişi ne derse, halk da ona inanacak ve öyle davranacaktır. Bir örnek verirsek: Ülkemizde, şimdiye kadar olduğu gibi Amerika'ya karşı gelmek yerine Amerika'yı dost bilmek topluma kolayca kabul ettirilecektir. Bu yüzden Amerikan yönetimi türbana kuvvetli destek vermektedir.
DAVRANIŞ DEĞİŞİR
Sorabilirsiniz ki türban takan üniversiteli, Amerika'yı niçin sevsin?
Öncelikle davranış biliminin ortaya koyduğu bir gerçeği hatırlayalım: Kıyafet; zihniyeti gösterir. Ayrıca; kıyafet zihniyeti de şekillendirir. Bir örnek verelim: Rahibe giysisi içindeki bir kız; sıradan bir kızdan daha farklı davranır. O farklılığı; üzerindeki giysisi her saniye kızın kulağına fısıldar ve bu davranış zamanla içselleşir.
Fiziki etkinin psikolojiyi etkileyip davranışı değiştirdiğini; psikologlar da tespit etmiştir. Örneğin; üzüntülü bir insan; kendisini zorlayarak yüzünü gülme pozisyonuna soksa; bunu da sürdürse; zamanla içindeki üzüntünün hafiflediğini görecektir. Çünkü; vücudun (yüzün) aldığı mutluluk şekli; hormonal uyarı yaratarak davranışta ve dolayısıyla düşüncede değişikliğe yol açacaktır.
İstemeden de olsa türban takan bir üniversite öğrencisi; kendisine dinsel bir kimlik seçmiş olacaktır. Bu kız; okulda; aklını kullanmaktan çok inancını kullanmaya başlayacaktır. Çünkü; türban her an, her yerde ona; 'Sen dindarsın ve çok farklı bir dindarsın ve sen haklısın. Öbürlerine uyma; daha sıkı örtün' diye fısıldayacaktır.
Aynı kız; kendisini çok haklı gördüğünden ve davranışının kaynağını dine dayandırdığından; kendisi gibi örtünmeyeni ister istemez dışlayacaktır. Bu tavır; kaçınılmazdır. Çünkü; dine göre davranmaya başlayan kişi, kaçınılmaz olarak kendisi gibi olmayanı dışlar, değiştirmeye çabalar. Bu da baskı ve çatışmayı yaratır.
Konu; psikologların ve davranış bilimi uzmanlarının tanıklığı ile daha ciddi biçimde tartışılmalıdır. Girdiğimiz süreç; çatışmanın toplumsallaştırılacağı süreçtir. Milleti gelecek bu beladan kurtarmanın yolu da laikliği yıkmak değil; daha kararlı biçimde uygulamaktır.
Türbancı harekete destek veren MHP Yönetimi; acaba yarattığı tehlikenin farkında mı?