MARKSİZM'E FEMİNİST İTİRAZLAR
1960'lı yılların sonlarına doğru radikal toplumsal muhalefet hareketlerinin içerisinden çıkan
"yeni"feminizm(ler),özellikle de reel sosyalizmin çöküşünün ardından hayatta kalabilmeyi
başaran diğer muhalif hareketlerin çoğu gibi,ideolojik açıdan hızla Marksizm'den uzaklaşma
yoluna girdi.Bu yoldaki argümanlar kabaca şöyle özetlenebilir:
1-Bir sınıf mücadelesi stratejisi olarak Marksizm,toplumların zıt çıkarlara sahip sınıflar
olarak yatay bir eksende bölündüğünü savunur.Oysa bu saptamanın doğru olup olmadığından
bağımsız olarak toplumlar cinsiyetler ve cinsiyet rolleri,yani kadınlık ve erkeklik ekseninde
dikey olarak (da)bölünmüştür.Tüm kadınlar,tüm erkekler tarafından baskı ve denetim altında
tutulmakta ve (bazı feminist tahlillere göre)sömürülmektedir.Şu hâlde kadınların mücadelesinin
ana mihveri,sınıfsal baskı ve sömürüye karşı değil,üzerlerindeki cinsel baskıya karşı mücadele
olmalıdır.Bir başka deyişle kadınların en büyük (ve ortak)düşmanı kapitalizm (ya da sınıflı
toplum)değil,Patriyarka/Ataerkidir.
2-İşçilerin/emekçilerin siyasal ve toplumsal kurtuluşu için çağrı çıkartan Marksizm,cinsiyet
körüdür;Marx'ın tarihin aktörü olmaya çağırdığı işçi sınıfı,özünde "eril"dir;Marksist
"toplumsal kurtuluş projesi"kadınların "kurtuluş"tan sonra bulaşık yıkamaya,dayak yemeye
devam edip etmeyecekleri konusunda bir şey söylemez.
3-Marksizm kadınları burjuvazi-proletarya ekseninde bölerek,"burjuva feminizmi"olarak
mahkûm ettiği,kadınların XIX.yüzyıl mücadelelerinin kadınlar açısından taşıdığı önemi
ikincilleştirmekte,önemsizleştirmekte,görünmezleştirmektedir.
4-Marksistler arasında kadın konusunda en duyarlısı sayılan Engels'in Ailenin,Devletin,Özel
Mülkiyetin Kökeni kitabı,etnografik hataları ve bugün geçersizliği yaygın kabul gören evrimci
hattı benimsemesinin yanı sıra,"kadının tarihsel yenilgisi"ni açıklamada yetersiz,hatta
hatalıdır.Özel mülkiyetin erkeklerin elinde yoğunlaşmasının,erkeklerin kadınları da temellük
etmesine zemin hazırladığını kabul edecek olsak bile,ne Marx,ne de Engels,özel mülkiyetin
neden kadınların değil de erkeklerin elinde temerküz ettiğini açıklayamamaktadırlar.Bu durum,
kadının ikincil/madûn konumunu açıklamada ekonomi-politik dışında başka faktörlerin etken olmuş
olabileceğinin kanıtıdır.Böylelikle farklı feminist eğilimler kadınların ezilmesinin kökeni
konusunda farklı açıklama çerçevelerine müracaat edeceklersikoloji,kültür,biyoloji...ya da
"köken"arayışıyla ilgilenmeyi tümüyle terk edeceklerdir [3 ]...
XX.yüzyılın son çeyreği feminizmi özet,özet olduğu ölçüde de basitleştirilmiş olan bu
argümanlarla Marksizm'le arasına hatırı sayılır bir mesafe koyarken (bu mesafede Marksistlerin
feministlere karşı yürüttükleri sert "ideolojik mücadele"nin ve yaşanan sosyalizmin "Kahraman
Analık Madalyaları"gibi ‘absürd'uygulamaların da hatırı sayılır bir payı olduğu geçerken
belirtilmeli),reel sosyalizmin çöküşü,feminizm(ler)i,yapıbozumculuk,postmodernizm gibi,
kendisini daha rahat hissedebileceği bağlamlara yerleşmesinin ortamını biçimlendirdi.
Kadınların kurtuluşu: Marksizm'siz olur mu? - Sibel ÖZBUDUN