21 Mart 1993 günü Antalyada toplanan Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayında söz alan Saka Türklerinin temsilcisi Ukhan, şöyle demişti:
Eskiden Saka Türkleri, yeni tanıdıkları her kişiye sorarmış:
-Kanan kantanı, kinin kinteni?
Açıklaması şöyledir:
-Taşıdığın kan kimin kanıdır, göbeğin kime ve hangi vatana bağlıdır?
Soru sorulan kişiler ise şöyle cevap verirmiş:
-Taşıdığım kan bozulmamış Türk kanı, göbeğim Türke ve Anadoluya bağlıdır!
Ben de sizlere bir şiirimi sunmak istiyorum:
Nasıl ki Türk Kağanı Oğuz Kağan vasiyet etmiştir;
Türkler, birleşerek bir yumruk gibi olun...
Türkler birleştiğinde, önünde durulmaz büyük ve güçlü bir dalga gibi olur.
Tanrıdan dilerim, bu dalga her zaman en yüksek yerde dursun!
O zaman dünya Türklerin yenilmez olduğunu görür;
O zaman Büyük Turanı kurmuş oluruz!
***
Başkurdistan temsilcisi Murat Mahmudoviç Kul Şerifov ise Zeki Velidi Toganın, Benim halkım, dallarını göğe doğru yükseltip, köklerini toprağa salıp yeniden dirilir sözünü hatırlattıktan sonra, Biz buna inanıyoruz. Bizim ulu inancımızın arkasında Türk kardeşlerimiz vardır. Türk halkları birlik olursa, 21inci asra en güçlü millet olarak gireriz demişti...
Antalyadan önce Erciyesteki Türk kurultayları da bu ruhla başlamış, her yıl önemli kararlar alınmıştı. Kararların hemen hiçbiri hayata geçirilemediği gibi her iki kurultay da artık eskisi gibi yapılamaz oldu! Bunun yerine Rusya Devlet Başkanı Putin, zaman zaman Türk devlet başkanlarını Moskovada topladı.
Niçin acaba, hiç düşündük mü? Türklerin birliğinden rahatsız olanlar, Türk kurultaylarından da rahatsız oluyordu da onun için... Eski İstanbul Milletvekili Mustafa Verkaya önemli bir anısını anlatmıştı:
1999 seçimlerinden MHP yüzde 18lik bir sonuçla ikinci parti olarak çıkınca, Avrupalı, Amerikalı ve dünyanın diğer önemli ülkelerinden diplomatlar, partiye akın etmiş, genel başkan ve yardımcıları ile görüşüyordu. En çok görüştükleri kişi Prof. Dr. Tunca Toskay idi. Kendisine, Hocam, bizden ne öğrenmek istiyorlar. MHP bilinmeyen bir parti değil ki? diye sorduğumda, Tunca Bey, Hâlâ, Türk Birliği kurmak gibi bir iddianız var mı?diye sorduklarını söylemişti.
***
Bugün Türkiyenin etrafında dolaşan, özellikle Iraktaki Türkmenleri katlederek, yüz binlercesini çöllere düşüren kara tehdit, artık doğrudan Türk Milletinin birliğini ve dirliğini de sarsıyor. Nihal Atsızın belirttiği gibi büyümek istemeyen millet, küçülmeye mahkûmdur! Hele, bu milletin içinde, kaderini, Türk Milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyecek ve Türk kimliğini bir etnik grup düzeyine indirgeyecek kadar milli kimlikten yoksun bir kişiye bağlayacak kadar şaşkın kitleler varsa, o tehdit kendiliğinden iç tehdit haline geliyor. Zira, Irakta Türkmenleri, kendi vatanlarından tasfiye eden zihniyet, Türkiyede topyekun Türklüğü hedef almıştır.
***
Bu ahval ve şerait içinde, yakılan ateş sönmesin ve bir gün yeniden milyonlarca insanı Tekir Yaylasında toplayıp, Türkün yükselişini yeniden başlatsın diye Erciyesteki Türk kurultayı her sene, Necip Dinçer ve arkadaşları tarafından devam ettiriliyor. Ozan Arif, Esat Kabaklı ve İsmail Türüt, Ahmet Bican Ercilasun, Hanım Halilova bu ateşi körüklüyor. Küçük bir katkımız olur diye, ben de Yavuz Selim Demirağ ve İsrafil K. Kumbasar ile birlikte 3 Ağustosta Tekir Yaylasında bulunacağım... Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlunun Malazgirt şiirini marş olarak besteleyen, baba dostu Bahri Yüzlüer de aramızda olacak...
Hepimiz, 10 Ağustos veya bundan sonraki her türlü seçim için Türk Milletinden adaylara bir soru sormasını rica edeceğiz:
-Kanan kantanı, kinin kinteni?
Kanan kantanı, kinin kinteni? - Arslan BULUT
Eskiden Saka Türkleri, yeni tanıdıkları her kişiye sorarmış:
-Kanan kantanı, kinin kinteni?
Açıklaması şöyledir:
-Taşıdığın kan kimin kanıdır, göbeğin kime ve hangi vatana bağlıdır?
Soru sorulan kişiler ise şöyle cevap verirmiş:
-Taşıdığım kan bozulmamış Türk kanı, göbeğim Türke ve Anadoluya bağlıdır!
Ben de sizlere bir şiirimi sunmak istiyorum:
Nasıl ki Türk Kağanı Oğuz Kağan vasiyet etmiştir;
Türkler, birleşerek bir yumruk gibi olun...
Türkler birleştiğinde, önünde durulmaz büyük ve güçlü bir dalga gibi olur.
Tanrıdan dilerim, bu dalga her zaman en yüksek yerde dursun!
O zaman dünya Türklerin yenilmez olduğunu görür;
O zaman Büyük Turanı kurmuş oluruz!
***
Başkurdistan temsilcisi Murat Mahmudoviç Kul Şerifov ise Zeki Velidi Toganın, Benim halkım, dallarını göğe doğru yükseltip, köklerini toprağa salıp yeniden dirilir sözünü hatırlattıktan sonra, Biz buna inanıyoruz. Bizim ulu inancımızın arkasında Türk kardeşlerimiz vardır. Türk halkları birlik olursa, 21inci asra en güçlü millet olarak gireriz demişti...
Antalyadan önce Erciyesteki Türk kurultayları da bu ruhla başlamış, her yıl önemli kararlar alınmıştı. Kararların hemen hiçbiri hayata geçirilemediği gibi her iki kurultay da artık eskisi gibi yapılamaz oldu! Bunun yerine Rusya Devlet Başkanı Putin, zaman zaman Türk devlet başkanlarını Moskovada topladı.
Niçin acaba, hiç düşündük mü? Türklerin birliğinden rahatsız olanlar, Türk kurultaylarından da rahatsız oluyordu da onun için... Eski İstanbul Milletvekili Mustafa Verkaya önemli bir anısını anlatmıştı:
1999 seçimlerinden MHP yüzde 18lik bir sonuçla ikinci parti olarak çıkınca, Avrupalı, Amerikalı ve dünyanın diğer önemli ülkelerinden diplomatlar, partiye akın etmiş, genel başkan ve yardımcıları ile görüşüyordu. En çok görüştükleri kişi Prof. Dr. Tunca Toskay idi. Kendisine, Hocam, bizden ne öğrenmek istiyorlar. MHP bilinmeyen bir parti değil ki? diye sorduğumda, Tunca Bey, Hâlâ, Türk Birliği kurmak gibi bir iddianız var mı?diye sorduklarını söylemişti.
***
Bugün Türkiyenin etrafında dolaşan, özellikle Iraktaki Türkmenleri katlederek, yüz binlercesini çöllere düşüren kara tehdit, artık doğrudan Türk Milletinin birliğini ve dirliğini de sarsıyor. Nihal Atsızın belirttiği gibi büyümek istemeyen millet, küçülmeye mahkûmdur! Hele, bu milletin içinde, kaderini, Türk Milliyetçiliğini ayaklarının altına aldığını söyleyecek ve Türk kimliğini bir etnik grup düzeyine indirgeyecek kadar milli kimlikten yoksun bir kişiye bağlayacak kadar şaşkın kitleler varsa, o tehdit kendiliğinden iç tehdit haline geliyor. Zira, Irakta Türkmenleri, kendi vatanlarından tasfiye eden zihniyet, Türkiyede topyekun Türklüğü hedef almıştır.
***
Bu ahval ve şerait içinde, yakılan ateş sönmesin ve bir gün yeniden milyonlarca insanı Tekir Yaylasında toplayıp, Türkün yükselişini yeniden başlatsın diye Erciyesteki Türk kurultayı her sene, Necip Dinçer ve arkadaşları tarafından devam ettiriliyor. Ozan Arif, Esat Kabaklı ve İsmail Türüt, Ahmet Bican Ercilasun, Hanım Halilova bu ateşi körüklüyor. Küçük bir katkımız olur diye, ben de Yavuz Selim Demirağ ve İsrafil K. Kumbasar ile birlikte 3 Ağustosta Tekir Yaylasında bulunacağım... Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlunun Malazgirt şiirini marş olarak besteleyen, baba dostu Bahri Yüzlüer de aramızda olacak...
Hepimiz, 10 Ağustos veya bundan sonraki her türlü seçim için Türk Milletinden adaylara bir soru sormasını rica edeceğiz:
-Kanan kantanı, kinin kinteni?
Kanan kantanı, kinin kinteni? - Arslan BULUT