Kavga Etmeyin Çocuklar, Ayıp Oluyor!..

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Tayyip’le Aydın Doğan kapışmış!...

Türk medyasında en son komediyi izliyoruz. Karşılıklı birbirlerine posta koyuyorlar. İşin içinde milyarlarca dolarlık bir çıkar kavgası var. Rantı kimler nasıl paylaşacak? Büyük pastadan Aydın Doğan’a ne kadar pay düşecek, Tayyip’in ekibi ne alacak?

Bay medya patronu bir de rafineri kuracakmış, Tayyip ziyaret etmiş. Patrona göre Hilton pastası o görüşmede gündeme gelmiş ama Tayyip sorduğu için gelmiş. Patron İstanbul’un göbeğindeki Hilton arazisine binalar, rezidanslar falan yapacak, onları satıp durduğu yerde iki milyar dolar kazanacak. Patron, Tayyip’e demiş ki, “Ben o kadar parayı Hilton’a boşuna mı yatırdım. İnşaata izin verin.”

Ötekine, Tayyip’e göre ise patron kendisine Hilton için gelmiş.

Koskoca iki adam, beş yaşında çocuklar gibi kavga ediyor. Birinin dediği öbürünü tutmuyor. Biz, şimdi hangisine inanacağız? Hangisi doğru, hangisi yalan söylüyor?

Birisi çıkıp “Sen açıklamazsan ben bir hafta sonra her şeyi açıklayacağım” diyor, öteki gazetelerini ve televizyonlarını kullanıp yanıt veriyor:

“Biz zaten hep baskı altındaydık. Basın özgürlüğü diye bir şey var. Biz biat etmeyiz, eğilmeyiz. Başbakan basını susturmak istiyor. Şimdiye kadar ellerinden gelen baskıyı yapıyorlardı. Demek ki baskıları daha da ağırlaşacak.”

İşte burada işin en can alıcı noktasına geliyoruz. Bay Patron, basın özgürlüğü açısından da kendilerine hükümet tarafından baskı yapıldığını itiraf etmek zorunda kalıyor.

İşte bu söylediği doğrudur… Ve bu aşamada hadise benim olayıma geliyor.

Peki beni niçin susturdu? Beni niçin Hürriyet’ten kovmak zorunda kaldı?
Tayyip ve AKP iktidarının baskısı nedeniyle.
Doğan Grubu, Tayyip iktidarına yıllar boyu en büyük desteği verdi. Hürriyet’te yazarken bunu bana açık seçik, yüzlerce defa söylediler: “Başbakanı, Maliye Bakanını, TMSF’yi fazla eleştirme. Bizim onlarla önemli işlerimiz var.”


Bunların bütün ayrıntılarını ve kovulma olayımı “Kovulduk Ey Halkım Unutma Bizi” isimli kitabımda anlatmıştım.

Hürriyet’te çalışan muhabir arkadaşlarımın tamamı tanıktır. İktidarın hoşuna gitmeyecek dört dörtlük belgeli haberler gazetede kullanılmaz, çöpe atılırdı. Korku dağları bürümüştü. Gazeteci arkadaşlarımız sinirden kahrolur, bazısı çıkmayan haberlerini “Abi bari bunu sen yaz” diye bana getirirdi. Patronun emektar kalfası Ertuğrul Özkök yazılarımı sansür ederdi. Biz Hürriyet’te yıllarca bu koşullarda gazetecilik yaptık.

Bay patron şimdi kalkmış, “Üzerimizde baskı vardı. Bu baskı daha da ağırlaşacak” diyebiliyor.

Günaydın bayım!..

Şimdi göstermelik kapıştılar. Bunun adına kayıkçı kavgası derler. Bugün kavga eder gibi görünürler, yarın yine barışırlar. Barışmaya elleri mahkûmdur çünkü iki tarafın da çıkarları bunu gerektirir. Çünkü Aydın Doğan’ın milyarlarca dolarlık parasal çıkarları Tayyip’in elindedir.

Öte yanda ise Tayyip, Aydın Doğan medyasına muhtaçtır. Düşünün ki, yedi adet gazetesi ile yazılı basının yaklaşık yüzde 40’ı bu patronun elindedir. (Hürriyet, Milliyet, Vatan, Radikal, Referans, Posta ve Fanatik.) Buna aynı patrona ait televizyon kanalları ekleyin. (CNN Türk, Star, Kanal D.) Tayyip bu gücü karşısına alabilir mi?

Burada bütün hikâye şudur: Bir medya patronu bir sürü işe girişmişse, devletle ve hele bir tek parti iktidarı ile POAŞ’tan rafinerilere, enerji ihalelerinden özelleştirmelere, Hilton arazisinden bilmem neye k adar binbir işi varsa, ortalıkta milyarlarca dolarlık çıkar ilişkileri mevcutsa, o patron iktidar partisinin güdümünden çıkamaz. Aleyhte birkaç yayın yaptığı anda yaygara kopar ve ona geri adım attırırlar. Patron da zaten haddini bilir ve geri çekilir.

Ben bunları Hürriyet’te iken bire bir yaşamış bir gazeteciyim. Baskılara direndiğim ve ödün vermediğim için kovulma olayını yaşamış biriyim.

Şimdi Aydın Doğan itiraf ediyor. Diyor ki “Bize hep baskı yaptılar. Bu baskılar daha da artacak!..”
Ancak, benim kitabımı mahkemeye verdi. Dava dilekçesinde “Bize baskı yapılmamıştır. Emin Çölaşan’ı biz iktidar baskısıyla kovmadık” diyordu! Şimdi soruyorum kendisine…

“O halde niçin kovdunuz? Hırsızlık, ahlaksızlık mı yapmıştım? Kalemim mi satmıştım? İş mi bitirmiştim? Kendi çıkarlarım doğrultusunda yazılar mı yazmıştım, ne yapmıştım?..”

Şimdi basın özgürlüğünden, basının susturulmak istenmesinden dem vuranlar, “O halde Emin Çölaşan’ı niçin susturdunuz?” sorusuna yanıt vermekle yükümlüdür. Ancak hiçbir zaman veremeyeceklerdir.

Tayyip yatsın kalksın, iktidarı süresince kendisine en büyük desteği veren Doğan Grubu’na dua etsin.
Aydın Doğan da hiç endişe etmesin. Tayyip onsuz yapamaz.

Bay Aydın Doğan’ın milyarlarca dolarlık çıkarları, Tayyip’in iki dudağının arasındadır.

Birkaç günden beri izlediğimiz kayıkçı kavgası geçici bir buhrandır!.. Tayyip susacak ve Aydın Doğan en kısa zamanda biat edecektir. Bekleyin ve görün. Bu göstermelik olay en kısa zamanda sessizliğe bürünecek ve iş bitecektir. Kayıkçı kavgası da unutulup gidecektir.

2002 yılından bu yana Aydın Doğan Grubu, AKP döneminin bütün yolsuzluklarına, vurgunlarına seyirci kaldı. Sadece seyirci kalmadı, birkaç onurlu köşe yazarı dışında AKP iktidarına en büyük desteği verdi. Slogan hep aynıydı:

“Aman iktidarımıza yardımcı olalım. Döviz düşük, maliyetlerimiz artmıyor. Özelleştirmeler devam etsin, biz de payımızı alalım. AB yolunda ilerleyelim, bizim de yolumuz açılsın.”

Büyük kitleler Cumhuriyet mitinglerinde “Tayyip alana Aydın Doğan bedava” diye boşuna slogan atmıyordu.

Aman çocuklar yapmayın, etmeyin, sizin ciğerinizin içini bilen milyonlarca insanımızı güldürmeyin. İkiniz de aynı yolun yolcususunuz. Kapışmayın, birbirinizi kırmayın, ayıp etmeyin, oynamakta olduğunuz bu komediye, bu horoz dövüşüne bir son verin!..

Çünkü ikiniz de aynısınız. Ne demiş atalarımız!..
“Al birini, vur öbürüne…”

Emin ÇÖLAŞAN


Not: Kaynak Sözcü Gazetesi
http://www.asahaber.com/modules.php?name=News&file=article&sid=10368
 
Emin Çölaşan helal olsun sana..Halkımızında silahşörlere ihtiyacı var.
*****************************************************************************

AKP ye karşı olanlar sanki CHP li sanki aydın doğancı etiketi yapıştırılıyor.
Nasıl bir düşünce sanki virüs girmiş kafalarına.Çare ne "format"
 
Geri
Üst