Korkirem Bala Korkirem!

64general1

New member
Katılım
14 Haz 2007
Mesajlar
1,720
Reaction score
0
Puanları
0
Korkirem Bala Korkirem!

Kıymet Nadir Bindebir

ABD'de Ermeni soykırım karar tasarısı kabul edilince rahatladım.

Daha kötüsü olabilirdi, adamlar tasarıyı reddederek bize jest yapmaya kalkabilirlerdi.

Türkiye'ye yapılan her jestin altında ya VS69 mayın gömülüdür ya C dört plastik yapışıktır.

Bugünlerde halkın askere verdiği desteği görünce gözaltı torbaları lop lop olan, alın çizgileri fay hattına dönen birisi bile Amerika'yla ilişkiler konusunda

''...inceldiği yerden kopar''

deyince bayağı umutlandım,

''Tamam'' dedim, ''İşi kaptı''.

Nerdeeee!!

Irak'a operasyon sorulunca icazet arayışını açık etti;

''Hele bi Amerika'ya gidip görüşeyim de...''

Git görüş, kim tutar seni.

Yeni ısmarladığın 52 milyon Dolarlık uzun menzilli jet gelince bu gidiş-gelişler daha da kolaylaşır. Washington'a kadar yakıt ikmali yapmadan uçarsın.

Cumhurbaşkanı da, abisine küsmüş çocuk boynubüküklüğü ve en ince sesiyle;

''Amerika'dan beklemezdim''

dedi. Yahu ne zaman Türkiye'ye tokat atmak isteseler Ermeni tasarıları gündeme gelmez mi? Neyi beklemezdin? Niye beklemezdin

Daha bunun Nisan'ı var, bekle!!

Ordu'ya yazılı direktifi verecek siyasi iradenin kompozisyonu habis ise, 'aidiyet' duygusu, 'kamu yararı' kavramlarından bihaber ise, bu asker sırtını nereye dayayıp da sınırötesine gidecek?

Yandı gülüm keten üniforma.

Amerikalı Ermeni analist Giragosyan Efendi;

''Türkiye'nin 75 milyonluk nüfusuyla Avrupa Birliği'ne girişi Avrupa'nın bütünlüğünü bozar, ama Türkiye'nin AB üyesi olması Ermenistan'ın yararınadır. AB üyesi Türkiye, savunma bütçesini kısmak ve ordusunu küçültmek zorunda kalır''

buyurdu. AB, ABD, AKP, PKK, Barzani hepsi aynı şeyi söylüyor. Ordu'yu budamak için hepsinin kendine göre sebebi var.

Kanırta kanırta girmeye çalıştığımız AB'nin uyum raporlarında; Türkiye'nin milli güvenliği 'sorun' hanesinde kayıtlıdır.

Milli güvenlik kavramının tanımlanmasında askere geniş manevra alanı tanınıyor olması eleştiriliyor, askerin yetkisinin kısıtlanması isteniyor.

Budur hadise.

Başa çıkamadığın şeyi küçülteceksin, Türk ordusunu küçültüp oyuncak kurşun asker boyutuna indirgeyeceksin ki, demograaasi, mahkum pardon insan hakları mamleghkete eeeele yarrleşsin, degil mi Sayın Milladwakili?

Öyle küçülteceksin, öyle ehlileştireceksin ki Ordu'yu, pet-shop'larda kafes içinde satılabilecek, kimse için tehlike arzetmeyecek.

Türkiye'yle de başa çıkamıyorsan, onu da küçülteceksin.

Yerel yönetimlerin güçlendirilmesi diyeceksin, hastaneyi, postaneyi yerel yönetime devredeceksin, federasyondu, referandumdu, başkanlık sistemiydi diyeceksin, arkası gelecek.

Arkası? Büyük Ortadoğu Kroşesi. Hani eşbaşkanı RTE olan.

Ahali bulanık zihinlerle dizi seyrederken, Başbakan kaplıca tatillerinde ya da torun pışpışlarken, Cumhurbaşkanı kına gecesiydi, çadır düğünüydü pek meşgulken, aralarında henüz basına yansımayan bir iktidar mücadelesi, sinir harbi sürüyorken, Ermeni diasporası, Kürtler, BOP'çular, bölünmüş haritacılar, Kıbrıs'ı verinciler, hepsi fazla mesaideyken geçireceksin tezkereyi Meclis'ten, süreceksin Ordu'yu Irak'a, Devletin politikasızlığının, basiretsizliğinin bedelini askere ödeteceksin.

Hassaten Özal'ın hıyanetini ve en çok da AKP'nin siyasi cehaletini Ordu'ya fatura edeceksin.

Operasyon başarılı olursa Hükümetin başarısı, asker batağa saplanır da iş uzarsa Ordu'nun hezimeti değil mi?

Sonra?

Irak'ta askerinin karşısına; aldığı barbitüratın, stereoidin, uyuşturucunun etkisiyle dört gün su içmeden, ondört gün uyumadan sağa sola gelişigüzel ateş edebilen Amerikalı asker kılığında yaratık mı çıkar, İsrailli mi çıkar, Kürt mü çıkar, sayısının 180 olduğu bilinen, elemanları yargıdan muaf Avrupalı, Amerikalı, Avustralyalı Özel Güvenlik Kuvvetleri mi çıkar bilinmez.

Sonra?

İtalyan mayınıyla, Alman bombasıyla, Amerikan kurşunuyla Irak'ta öldürülen 21 yaşındaki Türk gencine, yüzü daha çocuk pembesiyken morarıvermiş askerin cenazesine uhrevi bir rütbeymiş gibi 'şehit' deyip, şehitliği allahın apoleti gibi kefenine yapıştırıp, kargoyla memleketine postalayacaksın.

Gömeceksin!

Gömeceksin ve seyretmekte olduğun diziye geri döneceksin.

Gömeceksin ve İtalyan Başbakanıyla kolkola gireceksin, Merkel'e, Şarközi'ye yalvaracaksın, Bush'dan icazet isteyeceksin.

Gömeceksin ve ölü asker çocuğun bedeni toprakta çürürken, sen Meclis'te ''Mekke'yi sel bassa ebabil kuşları ne cihete uçar?'' başlıklı konuşmalar yapacak, bir yandan da 'nasıl etsek de Ordu'yu daha da etkisiz-yetkisiz kılıp, AB'ye, ABD'ye yaransak' derdine düşeceksin.

Ölü genci gömeceksin ve basına ''Irak'ta günde elliden az asker ölürse haber yapmayın...'' diye talimat vereceksin.

Ölü askeri gömecek ve halka; ''Dinimizde en yüksek mertebe şehadettir'' nutukları atacaksın.

Ölü asker çocukları gömecek, ölene rahmet kalana başsağlığı telgrafları göndereceksin.

Ama sen Dindar Bey;

başkalarının çocukları Irak'ta ölürken, sen, kendi sağlam çocuklarına sakat raporları, yabancı vatandaşlıklar alıp, Merrill Lynchlerde, Dünya Bankalarında işlere yerleştirip askerden kaçıracaksın.

Bu sefer farklı.

Bu sefer Avrupasının da Amerikasının da Akepesinin de PKK sininde Türk Ordusu'nu hem sınırötesine sürmek için seksen nedeni var hem sınır içinde tutmak için doksan nedeni.

Bu işte birden fazla tuzak var. Kuzey Irak'a girsek de girmesek de düşeceğimiz tuzaklar çoktan kuruldu.

Korkirem bala korkirem!
 
ya ne korkması ehrşey adım adım ilerliyo işte
Ya kardeş bir yazı kopyalıyorum.sayfa bana dönünceye kadar saniyesinde cevap yazmışsın.kardeş önce oku ondan sonra yorum yap.Bir şey söylemeden önce bir süre düşün...
 
tezkere çıktı, ama iç siyasete dönük kuru sıkı sözler bir yana, müdahale için ABD icazeti bekleniyor. Son günlerde tedbirlerin siyasi, iktisadi, psikolojik, kültürel, stratejik ve askeri olduğu öğrenildi de, ortada bir şey yok. Şu, Barzani-PKK ikilisine yarı fiyatına verilen elektriğin şarteli bile indirilmiyor.
Malum tezkerenin 2 yönü var. Caydırıcılık ve askeri güçle vurma. Ama bakıyoruz, iktidar sözcüleri daha karar çıkmadan, “tezkere var diye hemen uygulanacak değil ya” demeye başladı. Böylece tezkere kozu, şimdiden harcandı. Başbakan 5 Kasım’da ABD’ye gidecek. Her halde o zamana kadar beklenecek. Arkadan da kış geliyor. Konu, bir iki bombalamayla geçiştirilirse, şaşmayalım. Onun için kimse bir şey yapılacağına inanmıyor ya!
Bu arada iktidarın özel hesaplar uğruna, AB’ye nasıl bağımlı hale geldiğini de unutmayalım. AB, Avrupa Parlamentosu ve Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde, aleyhimize alınan kararları kimler hatırlıyor? Türkiye’den federasyon ve özerklik isteyen kaç konferans yapılıp, raporlar yayımlandı, kaçımız biliyoruz? PKK’nın istekleri, Barzani’yi koruyan politikalar, Hıristiyan unsurlarla ilgili taleplerin hepsi en ince ayrıntısına kadar hesaplandı. Ama iktidar, bu hasmane tutumun hiçbirine tavır almadı. Böylece milletlerarası zeminlerde alt yapı rahatça hazırlandı. Dışa bağımlılık her alanda, her geçen gün pekiştirilirken, içte “özgürleştirme” ve “demokratikleştirme” adı altında, devletin ülkesi ve milletiyle bütünlüğünü koruyacak yasa, kurum ve kurallar alabildiğine törpülendi.
Peki, çare var mı? Elbette ve daima. Ama bu kafa ile değil.
Evet TBMM’deki tezkere görüşmelerinde Şükrü Elekdağ’ın söylediği gibi, “Soğuk savaş döneminde maruz kaldığımız tehditten daha önemli ve daha tehlikeli”
bir durumdayız.
 
sonumuz hiç iyi değil...değilllll...
 
Ya kardeş bir yazı kopyalıyorum.sayfa bana dönünceye kadar saniyesinde cevap yazmışsın.kardeş önce oku ondan sonra yorum yap.Bir şey söylemeden önce bir süre düşün...

birader yarısına kadar okudum sonra da okuınmaya değmediğini farkettim
yani sen de yalan yanlış şeyler kopyalayıp durma
 
birader yarısına kadar okudum sonra da okuınmaya değmediğini farkettim
yani sen de yalan yanlış şeyler kopyalayıp durma
Benim konuyu açış zamanım 10:37,Senin sataşma zamanın 10:38 ve ben konuyu açar açmaz,sayfayı kontral etmek için çagırdıgım sayfada seninde sataşmanı gördüm,yani bir dakikadan az bir sürede şimdide yarısını okudugunu söylüyorsun.Bir şey yarım okunarak yorum yapılamaz ve eger azami bir dakikada yarısını okuyabiliyorsan bile tebrikler ne yapalımsizler gibi kültürlü olamıyoruz ama ne olur bizim gibi kültürsüzlerin bir düşüncesi olabildigini göz ardı etmeyin.Ve kültürsüzlügümüzü,fikirlerimizi ve çabalarımızın boşlugunu yüzümüze vurmayın oldumu?
 
şu dönemde önce şapkamızı önümüze alıp düşünmeliyiz,
* Barzani’ye kızan, kim?
Biz.
Barzani’nin Süleymaniye Üniversitesi’ni kim yapıyor, yurtlarıyla, kampüsüyle?
Biz.
Otoyolunu?
Biz.
Erbil Havaalanı’nı?
Biz.
Süleymaniye Havaalanı’nı?
Biz.
Barzani’yi Türk askerine karşı koruyacak olan North Sector Amerikan Üssü’nü?
Biz.
Amerikan Elçiliği binasını?
Başbakanlık binasını?
İçişleri Bakanlığı binasını?
Kültür Bakanlığı binasını?
Merkez Bankası binasını?
Biz.
Barzani’ye elektriği veren kim?
Biz.
Erbil içme suyu şebekesini?
Taktak petrol tesislerini?
Tuz Kefire arıtma tesisini?
Biz.
Hastanelerini, köprülerini, otellerini, spor salonlarını, konferans salonlarını, enerji iletim hatlarını, kanalizasyonlarını, akaryakıt tesislerini, caddelerini, alışveriş merkezlerini?
Biz.
Sütü makarnası, deterjanı yağı, peyniri çikolatası, kimin kapısından gidiyor?
Bizim.
Çekiçini çivisini, çimentosunu demirini, lastiğini ampulünü, ne lazımsa, kim veriyor?
Biz.
“Ne güzel işte, para kazanıyoruz” diye, yapılan her katkı, kurşun olarak, mayın olarak, ay yıldızlı tabut olarak kime dönüyor?
Bize.
Bu işleri yapmak için gidenler, kimin hükümetinden izin alıyor, gideyim mi diye?
Bizim.
Barzani’ye kızan kim?
Biz.

,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
O tarafa sınır ötesi harekât, şart.
Bu tarafa sınır içi, harekât, daha şart. *
 
Geri
Üst