Bugün, Kurtlar Vadisi, halk tabakaları arasında merak uyandırıyor ise, ismindeki bu tarihsel büyüden de ayrı bir çekim yaratmaktadır.
Bu akşam Show TVde yeniden başlayacak olan Kurtlar Vadisi Terör adlı dizi, Türkiyenin gündemine yeniden oturdu. PKK çizgisinde siyaset üreten DTPliler ve bazı medya grupları bu dizi daha başlamadan yayınlanmasının engellenmesini istediler. Demek ki; Kurtlar Vadisi; toplumun duyarlılığını yakalama bakımından önemli bir ölçüt.
Dizide anlatılanlar, sadece olay ve kurgu açısından ilginç olmakla kalmıyor; belli bir sembolle de birleştirilerek veriyor. Bu sembol tarihsel bir niteliğe sahip olan kurttur.
TÜRKÜN KİMLİĞİ
Türk ismi tarihte, bu biçimi ile ilkin 551de Büyük Türk Hakanlığını (Gök Türkler) kuran bir kabilenin adı olarak görülür. Çin ve Moğol kaynaklarında, devlet kurucu Bumin Kağan ile kardeşi İstemi Hanın çıktığı kabile ve onun çevresindeki toplum Türk olarak adlandırılır. Moğolca Türküt, Türkler demektir. Çinliler de aynı topluma Tü-kie demektedir.
Buna ilişkin bilgiler büyük Sovyet tarihçisi L. N. Gumilevin Eski Türkler adlı kitabında ayrıntısıyla verilmektedir.
Prof. Gumilev, Hun Türklerinin kalıntılarını da kullanarak bir imparatorluk yaratan Türk kabilesini Çinlilerin A-shih-na diye adlandırdığını ortaya koyuyor. A-shih-na, Açina/Aşina diye okunur. Açina, Çince Asil Kurt demektir. Yani; Büyük Türk Hakanlığınu kuran boy, Açina, yani Asil Kurt adı ile anılmaktadır.
Daha sonra Çinle Türklerin savaşında, Çinliler, Türklere saldırırken, askere, Kurtları öldürün! diye komut vermektedirler.
Açina boyu, Hun devletinin yıkılışından sonra, 438 dolayında Çinin batısından kaçmış ve Gobi Çölünü güney ucundan geçerek Altay Dağlarının güney eteklerine yerleşmiştir. Bunların sığındıkları bölge Ergenekon adı ile anılmaktadır ve anlamı da Yüksek Yamaçtır.
500 çadırlık bir boy olan Açinaların Moğolistan merkezli egemenlikleri, aslında bir mucizedir. Bu mucizenin sebebi de Açinaların, Orta Asya göçebe kabileleri arasında demiri işleyebilen ilk kabile olmasıdır.
Hayatın ve savaşın temeli olan demir işletmesi ve endüstrisi, Açinaların Altaydan Urallara kadar saçılmış olan Türk dilli kabileler üstünde egemenliklerini yaratmıştır. Çünkü, o dönemin teknolojik üstünlüğü, demiri işleme ile ortaya çıkmıştır. Yapılan kazılarda elde edilen demir eşyalar; Açina ustalarının, demiri, bugün çok yüksek ısıda elde edilen kaliteli demir kadar üstün biçimde elde ettiklerini ortaya koymaktadır.
İşte Türklerin Mançuryadan tutun da Fransaya kadar uzanan Kuzey Avrasya bozkırlarına yüzlerce yıl egemen olmalarının sırrı bu teknolojik üstünlükle mümkün olmuştur.
Bu satırların yazarı da, demirci Türkmenlerin Anadoluda bu işi sürdüren torunlarından İsmail Ustanın torunudur. Dedem İsmail Usta da demiri, hamur gibi işler, ondan kilitten baltaya, sacayağından çıngırağa, pulluk demirinden çakmağa, maşadan küreğe kadar aklınıza ne gelirse her şeyi yapardı.
Bu da Açina, yani Asil Kurt soyunun ana mesleği idi.
Kurt, kurucu ve kutsal sembol olarak, Türk ordularının tuğlarında altından yapılmış alem olarak doğudan batıya taşınmıştır. Köktürk İmparatorluğu dediğimiz Açina İmparatorluğunun Hunlardan sonra, İstemi Kağanın ordularının gücüyle yeniden Kuzey Karadenize kadar yayıldığını biliyoruz. Batı Türk Hakanlığı içindeki Türk boyları da savaşta Kurt gibi ulurlardı.
Büyük Macar Türkologu Rasonyi, Türk boyu Kumanlar üzerine yaptığı incelemede; bu Türk kabilesinin Macaristan bölgesinde düşmana saldırırken kurtlar gibi uluduklarını sık sık vurgular.
Bugün, Kurtlar Vadisi, halk tabakaları arasında merak uyandırıyor ise, ismindeki bu tarihsel büyüden de ayrı bir çekim yaratmaktadır. Kurt ve Ergenekon kavramını sadece milliyetçilik/ırkçılık gibi göstermeye uğraşanlar; her milletin kendi kökleri ile sürekli bir alışveriş içinde olduğunu bilmeyen sosyoloji cahilleridir. Sosyal psikoloji ve genetik ilişkilerini dikkatlice araştıranlar; bu milletin büyük değişim geçirmesine karşın, kökenine derinden ve görünmez güçlü bağlarla bağlı olduğunu anlar.
Bunu anladığımız zaman; Türkiyedeki siyaset ve kültür tartışmaları da daha akılcı, verimli hale gelir.
Gazetelerde köşe kapatanlara ve televizyonda ahkam kesenlere tavsiyem şudur: Önce şu milletin tarihini iyi öğrenin ondan sonra yazın; konuşun.
Rıza Zelyurt/Güneş
Bu akşam Show TVde yeniden başlayacak olan Kurtlar Vadisi Terör adlı dizi, Türkiyenin gündemine yeniden oturdu. PKK çizgisinde siyaset üreten DTPliler ve bazı medya grupları bu dizi daha başlamadan yayınlanmasının engellenmesini istediler. Demek ki; Kurtlar Vadisi; toplumun duyarlılığını yakalama bakımından önemli bir ölçüt.
Dizide anlatılanlar, sadece olay ve kurgu açısından ilginç olmakla kalmıyor; belli bir sembolle de birleştirilerek veriyor. Bu sembol tarihsel bir niteliğe sahip olan kurttur.
TÜRKÜN KİMLİĞİ
Türk ismi tarihte, bu biçimi ile ilkin 551de Büyük Türk Hakanlığını (Gök Türkler) kuran bir kabilenin adı olarak görülür. Çin ve Moğol kaynaklarında, devlet kurucu Bumin Kağan ile kardeşi İstemi Hanın çıktığı kabile ve onun çevresindeki toplum Türk olarak adlandırılır. Moğolca Türküt, Türkler demektir. Çinliler de aynı topluma Tü-kie demektedir.
Buna ilişkin bilgiler büyük Sovyet tarihçisi L. N. Gumilevin Eski Türkler adlı kitabında ayrıntısıyla verilmektedir.
Prof. Gumilev, Hun Türklerinin kalıntılarını da kullanarak bir imparatorluk yaratan Türk kabilesini Çinlilerin A-shih-na diye adlandırdığını ortaya koyuyor. A-shih-na, Açina/Aşina diye okunur. Açina, Çince Asil Kurt demektir. Yani; Büyük Türk Hakanlığınu kuran boy, Açina, yani Asil Kurt adı ile anılmaktadır.
Daha sonra Çinle Türklerin savaşında, Çinliler, Türklere saldırırken, askere, Kurtları öldürün! diye komut vermektedirler.
Açina boyu, Hun devletinin yıkılışından sonra, 438 dolayında Çinin batısından kaçmış ve Gobi Çölünü güney ucundan geçerek Altay Dağlarının güney eteklerine yerleşmiştir. Bunların sığındıkları bölge Ergenekon adı ile anılmaktadır ve anlamı da Yüksek Yamaçtır.
500 çadırlık bir boy olan Açinaların Moğolistan merkezli egemenlikleri, aslında bir mucizedir. Bu mucizenin sebebi de Açinaların, Orta Asya göçebe kabileleri arasında demiri işleyebilen ilk kabile olmasıdır.
Hayatın ve savaşın temeli olan demir işletmesi ve endüstrisi, Açinaların Altaydan Urallara kadar saçılmış olan Türk dilli kabileler üstünde egemenliklerini yaratmıştır. Çünkü, o dönemin teknolojik üstünlüğü, demiri işleme ile ortaya çıkmıştır. Yapılan kazılarda elde edilen demir eşyalar; Açina ustalarının, demiri, bugün çok yüksek ısıda elde edilen kaliteli demir kadar üstün biçimde elde ettiklerini ortaya koymaktadır.
İşte Türklerin Mançuryadan tutun da Fransaya kadar uzanan Kuzey Avrasya bozkırlarına yüzlerce yıl egemen olmalarının sırrı bu teknolojik üstünlükle mümkün olmuştur.
Bu satırların yazarı da, demirci Türkmenlerin Anadoluda bu işi sürdüren torunlarından İsmail Ustanın torunudur. Dedem İsmail Usta da demiri, hamur gibi işler, ondan kilitten baltaya, sacayağından çıngırağa, pulluk demirinden çakmağa, maşadan küreğe kadar aklınıza ne gelirse her şeyi yapardı.
Bu da Açina, yani Asil Kurt soyunun ana mesleği idi.
Kurt, kurucu ve kutsal sembol olarak, Türk ordularının tuğlarında altından yapılmış alem olarak doğudan batıya taşınmıştır. Köktürk İmparatorluğu dediğimiz Açina İmparatorluğunun Hunlardan sonra, İstemi Kağanın ordularının gücüyle yeniden Kuzey Karadenize kadar yayıldığını biliyoruz. Batı Türk Hakanlığı içindeki Türk boyları da savaşta Kurt gibi ulurlardı.
Büyük Macar Türkologu Rasonyi, Türk boyu Kumanlar üzerine yaptığı incelemede; bu Türk kabilesinin Macaristan bölgesinde düşmana saldırırken kurtlar gibi uluduklarını sık sık vurgular.
Bugün, Kurtlar Vadisi, halk tabakaları arasında merak uyandırıyor ise, ismindeki bu tarihsel büyüden de ayrı bir çekim yaratmaktadır. Kurt ve Ergenekon kavramını sadece milliyetçilik/ırkçılık gibi göstermeye uğraşanlar; her milletin kendi kökleri ile sürekli bir alışveriş içinde olduğunu bilmeyen sosyoloji cahilleridir. Sosyal psikoloji ve genetik ilişkilerini dikkatlice araştıranlar; bu milletin büyük değişim geçirmesine karşın, kökenine derinden ve görünmez güçlü bağlarla bağlı olduğunu anlar.
Bunu anladığımız zaman; Türkiyedeki siyaset ve kültür tartışmaları da daha akılcı, verimli hale gelir.
Gazetelerde köşe kapatanlara ve televizyonda ahkam kesenlere tavsiyem şudur: Önce şu milletin tarihini iyi öğrenin ondan sonra yazın; konuşun.
Rıza Zelyurt/Güneş