'Laiklik ilkesini törpülüyorlar'

Albayrak

Can Feda
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
4,439
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Aydınlığın karanlıkla savaşından...
Anayasa taslağında rejimi koruyan düzenlemelerin kaldırıldığı vurgulandı.

AKP'nin akademisyenlere hazırlattığı anayasa taslağını değerlendiren anayasa hukukçusu Prof. Soysal, "Temel değişiklik yapmamış gibi gözükmek istiyorlar. Metnin kendisinden çok gerekçeleri ilginç. Şeytan ayrıntıda gizlidir. Burada şeytan gerekçelerde gizli" dedi. Soysal, "özgürlük görüntüsü altında laiklik ilkesinin törpülendiğini, sağından solundan kemirildiğini" vurguladı.

İktidar partisinin, Türkiye'yi dinci, oligarşik bir yapıya döndürme çabası içinde olduğuna dikkat çeken Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Kanadoğlu ise laikliğin sulandırılmaya çalışıldığını vurguladı. Yeni anayasanın sadece kurucu meclisler tarafından yapılabileceğini belirten Kanadoğlu, anayasanın ilk 3 maddesinin virgülüne bile dokunulamayacağını söyledi.

Soysal, yeni anayasa taslağının madde gerekçelerinde laikliğin yeniden tanımlandığına dikkat çekti

'Sipariş üzerine yazılmış'

* Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mümtaz Soysal, taslakta laiklik ilkesinin törpülendiğini, sağından solundan kemirildiğini vurguladı.

Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mümtaz Soysal, akademisyenlerin hazırlayarak AKP'ye sunduğu anayasa taslağında "özgürlük görüntüsü altında laiklik ilkesinin törpülendiğini, sağından solundan kemirildiğini" vurguladı. Taslağın madde gerekçelerinde laikliğin yeniden tanımlandığına dikkat çeken Soysal, "Şeytan gerekçede gizli" derken, değiştirilemez maddelerin değiştirilmesinin önerilerek kutsallığının bozulduğuna dikkat çekti.

Gazetemiz yazarı, anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mümtaz Soysal, akademisyenlerin hazırladığı taslağı değerlendirdi. Taslağın AKP'nin siparişi üzerine yazıldığını belirten Soysal, "Böyle olduğu için bu taslağı yazanlar, bazı kurumlarda birkaç seçenek ortaya koymuşlar. Bir bakıma kendileri sorumluluk almak istemiyor. Asıl sorumluluğu partiye bırakmış oluyorlar. Ama yine de sipariş oradan geldiği için partinin inançlarına ters düşmemek için bazı şeylere dikkat etmişler" dedi.

Taslağın ilk başta son derece özgürlükçü bir yaklaşım ile ele alındığı izlenimi verdiğini kaydeden Soysal, özgürlükler konusunda AB normlarına uyum sağlanmasında, neredeyse AB'ye üye olmuşçasına bütün normların taslağa taşındığını vurguladı. Soysal, "Daha AB'ye girmeden, açıkça Türkiye'nin yüzüne üye olamayacağı söylendiği halde söz konusu normlar kabul ediliyor. Bu çok büyük bir hata. Türkiye orada değil, başkalarının oluşturduğu bir hukuka kendisini teslim etmektir bu" diye konuştu.

Taslakta, laikliği koruma gerekçesiyle getirilen sınırlamaların kaldırıldığına işaret eden Soysal, şu görüşleri dile getirdi:

"İnkılap yasaları muhafaza ediliyor. Görüntü bakımından çok büyük bir temel değişiklik yapmamış gibi gözükmek istiyorlar. Bu bakımdan da hazırlanan metnin kendisinden çok gerekçeleri ilginç. Şeytan ayrıntıda gizlidir, burada da şeytan gerekçelerde gizli. Bu, laiklik konusunda açıkça ortaya çıkıyor. Türban konusunda serbestlik getiriliyor. Ama açık olmayan durumlarda gerekçeye bakmak gerekiyor. Çok özgürlükçü bir yaklaşım altında laikliği yeniden tanımlıyorlar. İnanç özgürlüğü içinde herkesin kendi yaşam tarzını belirleyeceği belirtiliyor. Böylelikle amaç laikliği törpülemek, orasından burasından kemirmek."

Anayasanın değiştirilmesi önerilemeyecek ilk 3 maddesiyle ilgili de değişiklik öngörüldüğüne dikkat çeken Soysal, "Anayasanın değiştirilemeyecek maddelerini düzenleyen 4. maddenin yerini, sıradan bir anayasa değişikliği havası içinde değiştiriyorlar. Toplum huzuru gibi kelimeleri çıkararak, ilk bakışta makul bir çıkarma gibi yaparak bu maddelere dokunulabilir hale getiriliyor, kutsallığını bozmuş oluyorlar" diye konuştu.

Taslağın "1982 Anayasası devleti koruyordu, biz bireyi koruyacağız" felsefesine oturtulduğunu kaydeden Soysal, bilgi edinme, kişisel bilgilerin saklı tutulması, tabii hâkim gibi iyileştirmeler yapıldığını söyledi.

Taslakta cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesine ilişkin daha önce hükümetin getirdiği ipoteğin kabul edildiğini, ancak cumhurbaşkanının yetkilerinin daraltıldığını vurgulayan Soysal, "Yine asıl yönetim başbakanın elinde olacak. Cumhurbaşkanı sembolik duruma indirgeniyor. Bence bu yapay, kişilere göre hazırlanmış bir taslak. Cumhurbaşkanı Gül değil de Tayyip olsaydı, sınırlanacak mıydı? Öbürünü pasifleştirmiş oluyor. 'Sen orada ol, ama ben işlerimi yürüteyim' mantığı var. Özgürlükçü gözüküp altan alta hükümetin istediği şeyleri yapıyorlar" diye konuştu.

ATAMALARDA HÜKÜMETİN ÖNÜ AÇILIYOR

Kadrolaşma yetkisi

AKP'nin 'sır' gibi sakladığı akademisyenlerin taslağında, siyasi partilerin kapatılması zorlaştırılırken bu nedenle siyasetçilere getirilen 5 yıllık yasak da kaldırılıyor. Taslakta, cumhurbaşkanının yalnızca Genelkurmay Başkanı, vali ve büyükelçileri ataması öngörülüyor. Diğer atamaların nasıl yapılacağı yasayla belirlenecek.

ANAYASA TASLAĞI

Gül'ün görev süresi 5 yıla düşürülüyor
AKP'nin sır gibi sakladığı yeni anayasa taslağında, cumhurbaşkanının "5+5" formülüne göre halk tarafından seçilmesi öngörülüyor.

AKP'nin "sır" gibi sakladığı yeni anayasa taslağında, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 'ün görev süresi 5 yıla düşürülüyor. Cumhurbaşkanının "5+5" formülüne göre halk tarafından seçilmesinin öngörüldüğü taslakta, Gül'e ikinci kez aday olma fırsatı tanınıyor. Genel seçimlerin 4 yılda bir yapılması öngörülürken, söz konusu hükmün bu yasama dönemine uygulanması öneriliyor. Buna göre, genel seçimler 2012 yılında değil 2011 yılında yapılacak.

AKP'nin üzerinde çalıştığı, akademisyenlerce hazırlanan yeni anayasa taslağında, şu düzenlemeler öngörülüyor:

** Seçim yasalarının temsilde adalet ve yönetimde istikrar ilkelerini bağdaştıracak biçimde düzenleneceğine ilişkin hüküm metinden çıkarıldı. Seçim yasalarında yapılacak değişikliklerin 1 yıl içinde yapılacak seçimlerde uygulanamayacağına ilişkin hükme, "seçim yasalarında seçim sistemine ilişkin değişiklik" kriteri eklendi.

Parti kapatma zorlaştırılıyor

** Taslakta, bir siyasi partinin kapatılması için sayılan gerekçelerde sınırlandırmaya gidildi. Mevcut anayasada "Siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, devletin bağımsızlığına, ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, insan haklarına, eşitlik ve hukuk devleti ilkelerine, millet egemenliğine, demokratik ve laik cumhuriyet ilkelerine aykırı olamaz, sınıf veya zümre diktatörlüğünü veya herhangi bir tür diktatörlüğü savunmayı ve yerleştirmeyi amaçlayamaz, suç işlenmesini teşvik edemez" hükmü, "siyasi partilerin tüzük ve programları ile eylemleri, insan haklarına, devletin bağımsızlığı ve bölünmez bütünlüğüne, demokrasiye, cumhuriyete ve laikliğe aykırı olamaz" biçiminde düzenlendi.

** Partinin tüzük ve programının bu ilkelere aykırı olması durumunda, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın talebi üzerine Anayasa Mahkemesi'nce partiye ihtarda bulunulacak. İhtarı izleyen 2 ay içinde aykırılık giderilmediği takdirde ilgili parti hakkında dava açılacak.

**Siyasi partilerin "odak" olmasının koşulları da ağırlaştırılıyor.

Hükümete kadrolaşma yetkisi
** Cumhurbaşkanı, sadece Genelkurmay Başkanı, vali ve büyükelçileri atayacak. Bunun dışındaki atamaların hangi şekilde yapılacağı yasayla belirlenecek.

**TBMM'nin tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu nedenle silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması durumunda başbakana yetki veriliyor.

** TBMM, Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığı seçimi de dahil olmak üzere bütün birleşimlerde üye tamsayısının en az üçte biri (184) ile toplanacak.

**Bakanlar Kurulu'nun düşürülmesi, TBMM üye tamsayısının salt çoğunluğuyla yeni bir başbakan seçmesine bağlı olacak. Cumhurbaşkanı, TBMM'nin gösterdiği adayı başbakan olarak atamak zorunda olacak.

** Taslakta, cumhurbaşkanı seçimine ilişkin seçenekli öneriler sunuldu. İlk seçenekte, halkoylamasına sunulan metin korunurken; ikinci seçenekte cumhurbaşkanının 5-7 yıllık bir süre için halk tarafından seçilmesi, cumhurbaşkanı adayının 20 milletvekilinin imzası ya da 200 bin seçmenin noter tasdikli dilekçesiyle gösterilmesi önerildi.

**Devlet Denetleme Kurulu, Yüksek Denetleme Kurulu, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu kaldırılıyor.

** Anayasa Mahkemesi, TBMM İçtüzüğü'nü sadece öndenetim yoluyla inceleyebilecek. Anayasa değişikliklerinde iptale ve siyasi parti davalarında kapatmaya karar verilebilmesi için üye tamsayısının üçte ikisinin oyçokluğu aranacak. Mahkeme, yasaların yürürlüğünü ancak üçte iki çoğunluk ile durdurabilecek.

**Cumhurbaşkanının Yargıtay cumhuriyet başsavcısı ve başsavcı vekilini atama yetkisi kaldırılıyor. Danıştay'ın üyelerinin dörtte birini de cumhurbaşkanı yerine Bakanlar Kurulu belirleyecek.

** Taslağın bu haliyle yürürlüğe girmesi durumunda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün görev süresi, 5. yılın sonunda sona erecek.

** Anayasanın yürürlüğe girdiği tarihte YÖK üyesi olanların bu sıfat ve görevleri, seçildikleri tarihten itibaren 3. yılın sonunda, 3 yılını doldurmuş olanların ise derhal sona erecek.

CUMHURİYET
 
Maddelerde laiklikle ilgili bir şey yok.Bunu gündeme getirip temcit pilavı gibi ısıtan ve törpüleyen bu yazı sahibi ve düşüncedarlarıdır.Bırakın artık aşın bunları.
 
kahrolsun serıat dıyenlere ınat kahrolsu laıklık serıatın anlamını bılmeyen zavallılar kurana kahrolsun dıyorsunuz yeter artık acmayın bole konular germeyın ortamı
 
Bunların laiklikden anladığı tek şeyTÜRBAN.
Müslümanlığın kuralına uyuyorsan,bu memlekette öğrenci,ögretmen,devlet memuru,asker,
yani hiçbişey olamazsın kardeşim eğer bayansan evinde otur yada git abd yada avrupada
oku ve çalış,erkeksende ya kendine dükkan aç yada işçi ol.Onada karışırlar namaz kılarsan
YEŞİL sermaye olursun,avrupalılar gelir fabrikanı ,bankanı,toprağını alır iş yapar yine sen suçlu olursun,MEMLEKETİ sattınız derler.
Bu azgın azınlık ne derse millet vatan için der,arkasında bir şeytanlık arayamazsın.
Çünki bugüne kadar kuralları(olmayan kanunlarla)onlar koyuyorlardı,ama millet yeter
dedi,dün kürsülerden konuşuyorlardı bugün vizyon değişti ama uslup değişmedi kendi
gazete köşelerinden konuşuyorlar.
Öküz altından buzağı çıkarmayı iyi bilirler,başka hünerleride yok.
Konuşsunlar,dinleriz.
 
söz konusu haberin kaynağı olan gazete Cumhuriyet ve konu laiklik olunca,
pek çok Şevki Yılmaz(http://www.hackhell.com/showthread.php?t=259966)
ekolünden gelme "son mücahit" kardeşimiz yorumlarını esirgememiş.

haberde yazılanları okursanız "laiklik törpüleniyor" cümlesinin Anayasa hukukçusu Prof. Dr. Mümtaz Soysal a ait olduğunu ve haberin sadece laikliğe değil, seçim yasalarına bile değinğini okumadan ve de laikliğin ne olduğunu bilmeden yorumları dizmişiniz maşallah. Ne diyelim o zaman!
Gazanız mübarek ola ;)

Sizler böyle devam edin emi.
Sizler Böyle devam edin ki; Türkiye Cumhuriyeti Devleti büyük önder Mustafa Kemal Atatürk ün gösterdiği çağdaş uygarlık seviyesine ulaşsın :goz:
 
OLMAYAN ŞEY TÖRPÜLENMEZ GÜZEL KARDEŞİM,yazyı okudum merak etme,
Sizden olmayanların tarifinide iyi bulmuşsun,ellerin dert görmesin.
Gazamızıda mübarek eylemişsin,ALLAH RAZI OLSUN.
M.K.ATATÜRK'ÜN gösterdiği muasır medeniyetler seviyesine gelme ve geçme yolunda hızla gidiyoruz,çelme takmayında başka bişey istemiyoruz.
 
JeNk' Alıntı:
kahrolsun serıat dıyenlere ınat kahrolsu laıklık serıatın anlamını bılmeyen zavallılar kurana kahrolsun dıyorsunuz yeter artık acmayın bole konular germeyın ortamı


Senin şeriatın uygulandığı ülkelerden haberin yok herhalde...
Ya Laikliği din düşmanı sayan zavallılar ne olacak.
Bu ülkenin duyguları oynanmaya müsait, akp nin uygulayacağı sistem bizi gelişmeye kapatıyor. Öyle Bush ile fotoğraf vermekle olmuyor.Gelişme bu değil.

Türban konusuna gelince benim için türban diye birşey yok başörtüsü o. Türban siyasetteki adına deniyor. Yine bu da insanları bağlıyor birilerine. Atatürkçüler (Laikler) kimsenin giyim tarzı ile uğraşmaz.İnsanların giyim tarzları ile ilgilenenler başkaları...

Şeriat kahrolmasın ülkemizden uzak olsun:goz:
 
Şeriat nerede uygulunayıyor söyle bakalım

İslamı,İslami bilimleri,fıkıhı,icmayı,kıyası vb su gibi içmişsin ondan sonra diyorsun ki şeriat devleti var dünyada

İran ve Suud daki şeriat neymiş,Şia nedir,Vehhabilik nedir araştır

Dİni bilmeden din hakkında konuşmak ne kadar doğru bir davranış sence?
 
neb34' Alıntı:
Şeriat nerede uygulunayıyor söyle bakalım

İslamı,İslami bilimleri,fıkıhı,icmayı,kıyası vb su gibi içmişsin ondan sonra diyorsun ki şeriat devleti var dünyada

İran ve Suud daki şeriat neymiş,Şia nedir,Vehhabilik nedir araştır

Dİni bilmeden din hakkında konuşmak ne kadar doğru bir davranış sence?

Ben söyliyeyim che hocam(40 Yıllık özgürlüğün ve solun timsalinide kendinize uydurdunuz ya neyse)Hocam bizim derdimiz Şeriat değildir.Bizim derdimiz yaradanımızla aramıza şarlatanların,çıkarcıların sokulmamasıdır.Bizim ülkemiz aslında en güzel yönetim şekline sahip ama ne yazıkki,dinini iyi bilmeyen bir toplum nedeniyle,dinimizi kullanan şarlatanlar ve siyasetçiler nedeniyle sistemim verimli olamamasıdır.Bence sistemden de önemli olan insanlarımızın kalitesidir.Yoksa insanlarımızın kalitesi yüksekse hiç bir şeyden korkmanın mantığı yoktur.Bizim bir başka derdimizde;bu Cumhuriyeti binbir zorlukla kelle koltukta kuran Atamızı inkar edebilen,nankör insanlarımızın olduğunu bilmemiz.

Bakın Suudi arabistan'da ki şeriat nasılmış;
1) Suudi Arabistan'da türbe,yatır yoktur,yasaktır.Bunlar olmayınca doğal olarak ziyaretleri de yoktur.Ramazan aylarında sözde yatırlara kısmeti açılsın diye genç kızlar,sağlığı için dua edenler,dallara ağaçlara bez bağlayanlar gibi ilkel görüntüler de yoktur.Böyle davranışlar gericilik,CAHİLİYYE devrinden kalmaputperestlik addedilir.
2) Suudi Arabistan'da Peygamberimize ait olduğu söylenen SAKAL-I ŞERİF,
HIRKA-I ŞERİF,DENDAN-I ŞERİF gibi ziyaretler yoktur.
Böyle davranışlar gericilik ve ŞİRK ''ALLAHA ORTAKLIK'' addedilir.

3) Suudi Arabistan'da imam,müezzin gibi din görevlileri ülkemizdeki gibi
devlet memuru statüsünde değillerdir,devlet bütçesinden bu kişilere
maaş ödenmez.Allah için yapılan görevin karşılığında para almak
ayıp sayılır ve yasaktır.

4) Suudi Arabistan'da biri çıkıp da MEDYUMolduğunu iddia ederse
o kişinin kellesi hemengider.Medyumlar Türkiye 'de açık oturumlarda konuşuyor,
sözdeşifa ( ! ) dağıtıyorlar.Gazetelerde sütunları var...

5) Suudi Arabistan'da Nakşilik,Nurculuk,Fethullahçılık vs. vs. gibi Atatürk'ün
ölümünden sonra zuhur eden tarikatlar da yoktur,onların şeyhleri de,müritleri de...
cemaatleri de…Neden bu tarikatların şeyhlerinin biri bile o şeriat ülkesi-
ne gidip de yerleşmez ?...Yerleşmez değil ,hatta oraya hiç uğramamışlardır ?
Yoksa kelle korkusu mu ?...

6) Suudi Arabistan'da KIZ İMAM HATİP LİSESİ yoktur.Bu komik bulunur,çünkü
islamiyette kadından imam olmaz.

7.) Suudi Arabistan'da nazar boncuğu,okunmuş su,nazara karşı geyik boynuzu,
üzerlik vs. gibi şeyler de gericilik ve şirk addedilir,yasaktır.

8) Suudi Arabistan'da Cami gibi ibadet yeri kompleksleri altında,bünyesinde
market,dükkan vs. bulunamaz. Dinin ticarete alet edilmesi sayılır.

Yani;Nerdeyse Atamızın yasakladığı şeyler,bir Şeriat uygulayıcısı ülkede yasak ve Atatürk'ün kurdugu ülkede,Atamızı anlamayan halkın seçtiği yöneticiler sayesinde serbest.Ve Atamızın yasak ettiği tarikatlarda tabii ki "Atatürk'ün en büyük din düşmanı öğretilecek",tabiki onun kurduğu Cumhuriyet yıkılmak istenecek.

Dini esaslara göre devlet şekli olmaz.Zaten ülkemizde demokrasi var bakın bana göre halk yanlışta seçim yapsa %47'lik bir kesimin istediği olabiliyor.Dini esaslara göre devlet yönetilemeyeceğini,bakın o zaman Atatürk nasıl açıklamış ve daha muhafazakar meclisini ikna etmiş;

Mustafa Kemal, kurulacak devletin şekli ile ilgili toplumun her kesiminden insanlarla görüşmeler yaparken sıra, mollalar, şeyhler ve din büyüğü geçinen kişilere gelir. Mustafa Kemal, bunlara haber göndertip, gelecek hafta kendileriyle bu konuyu görüşeceğini ancak konuşmalarının bir temeli olarak katılacak olan herkesin Bakara suresini 288. ayetine kadar okumalarını rica eder.


Toplantı günü gelip çattığında, Mustafa Kemal kürsüye çıkar ve sorar:,


"Arkadaşlar, buraya gelmeden önce hepinizden Bakara suresini 288'e kadar okumanızı rica etmiştim. Kimler okudu Bakara'yi 288'e kadar?"


Salondaki bütün eller istisnasiz olarak bu ricayi yerine getirdiklerini belirtmek için havaya kalkar. Bunu üzerine Mustafa Kemal sözlerine devam eder:


"Beyler işte, kuracağımız devletin neden din temeline dayanamayacağının açıklaması:


''Bakara suresi 286 ayettir.''
 
Taslakta "türban" konusunda, "hizmet alan-hizmet veren" ayrımı gözetildi. Eğitim ve öğretim ile ilgili bölümde, "Kimse kılık kıyafeti nedeniyle eğitim hakkından alıkonamaz", öğrencilerin türbanla öğrenim görebilmesine imkân sağlayan alternatif önerilere yer verildi. Ancak taslaktaki laiklikle ilgili düzenlemeler, üniversiteler dışında türbanın farklı alanlarda kullanımına imkân tanımayacak. Kamu görevlileri hiçbir koşulda türban takamayacak. üniversiteyi başörtüsüyle bitiren bir kız çalışma hayatında ne yapacak peki..Galiba olayı daha da çözümsüz hale getirecekler.
Ama asıl düşüdürücü olan yeni anayasayla değiştirilmesi düşünülen 6.madde.Mevcut Anayasa’nın 6. maddesinde yer alan “Türk milleti, egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre, yetkili organlar eliyle kullanır” ifadesinin yerine sivil anayasada şu cümle yer alacak: “Türk milleti, egemenliğini, Anayasa’nın koyduğu esaslara göre, yasama, yürütme ve yargı organları eliyle kullanır. Bu konuda Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler istisnadır.” Bu düzenleme akıllara Avrupa Birliği’nin iki yıl önce dayattığı 10 maddeyi getirdi. Bu maddelerin ilkinde, Anayasa’nın “Egemenlik kayıtsız şartsız Milletindir” denilen 6. maddesinin “Egemenliğin kullanılması AB üyeliğinin gerektirdiği haller dışında hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz...” şeklinde değiştirilmesi şartı koşuluyordu.
Prof. Dr. Özbudun, temel hak ve hürriyetlerle ilgili maddelerin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve ek protokolleri ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi karar ve içtihatlarının temel alınarak, kaleme alındığını kaydederek, söz konusu karar ve sözleşmelere uyum sağlandığını sözlerine ekledi. Yani mevcut anayasada milli olan herşey yok ediliyor egemenlik AB ye devrediliyor. Sivil anayasa projesi, Economist'in attığı başlığa göre, Türkiye'nin "Sıradaki savaşı" olacak

Şer odağı yeni anayasa, Türkiye'nin "Sıradaki savaşı" olacak.. The Economist.
 
Geri
Üst