HppyPaar_A
New member
- Katılım
- 23 Eki 2005
- Mesajlar
- 680
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 34
Arkadaşlar öncelikle yazı tamamen bana aittir ve yaklaşık30 dakika önce başlayıp 9 dakika önce tamamladım.İlk olarak kendi sitemde yayınladım hemen arkasından buraya koymak istedim.O yüzden reklam olarak algılamıyacağınızı sadece emeğimin karşılığı olarak algılıyacağınızı tahmin edip ilk yayınlanan linki vericem buraya yorum yaptıktan sonra dilerseniz beyenirseniz orayada yorum yaparsanız sevinirim.Gerek görürse mod arkadaşlarım konuyu silebilir reklam olark algılanırsa
(kaldırdım bilem
)
Yazıya başlamadan önce hep sonunda belirttiğimiz kaynakları en baştan belirtmek istedim nedense.Şu sıralar okuduğum bitmesine ramak kalan bi kitaptan sonra bu olayı düşünüp ufak bi araştırma sonucu bi yazı yazmaya karar verdim.Boş zamanlarımı bu olaya ayırıp daha derine inmeyi düşünüyorum.Adam Fawer'in "Olasılıksız" adlı kitabıyla başlayan bu yazının macerasında "Olasılıksız","Essai Philosophique sur les Probabilités of Laplace (1814)" ve tr.wikipedia.org kaynaklarından yararlandım.Umarım zevkli ve bilgi dolu bi paylaşım olur.İlginiz için teşekkür ederim.Yazıyı alıntı yapmak isteyen kişiler varsa engelleme koymuyorum koyamam ama en azından bir üye olup yorum yazdıktan sonra bunu yaparlarsa memnun olurum banada nerede alıntı yaptıklarını özelden iletirlerse ordan gelebilcek soruları yanıtlamaya çalışabilirim.E başlayalım ozaman
Öncelikle Laplace kimdir sorusuna bi yanıt getireyim sizin için.Mart 1749'da Fransada doğmuş 78 yaşında yani 1827 yılında ölmüş(Hakk'ın rahmetine kavuşmuş) astronomi matematik alanında çalışmalar yapmış bir bilim adamıdır.Onu farklı kılan astronomi ve olasılık kavramlarını bir araya getirmesi olmuştu.Daha önceleri birçok bilim adamı yaptığı araştırmalar sonucu gezegenlerin yerlerini saptamaya çalışmış ancak bunun imkansız olduğunu savunmuştu.Laplace ise çan eğrisi adını verdiği grafiğiyle gezegenlerin olası yerini saptamıştı.Olası dememin sebebi evrende hiçbirşeyin olma olasılığı %100 olmamış yada insan iradesinde hesaplanamamıştır.Bu nedenle olması en olası (olasılığı en fazla )olan mümkün kabul edilmiştir.
Ama Laplace denince akla gelen ve onun akılda kalmasını sağlayan şey ise bu değildir.Laplace Şeytanı adını taktığı tezidir.
Dikkatle takip eden arkadaşların Laplace Şeytanı da neymiş dediğini hissettim sanki.Belkide olasılığını hesapladım ve olmaslı en olası olayın bu olduğu kararını verdim.Neyse uzatmadan Laplace Şeytanı na geçiyorum.Laplace demiştir ki "evrendeki tüm doğa olayları ve o anki varlıkların konumunu bilen ve bunun hesabını yapabilen biri için gelecek aynen geçmiş gibi gözünün önündedir."
Biraz daha açayım o zaman nedemek istemiştir Laplace.
Bunu açıklayabilmek için en güzel örnek "Olasılıksız" kitabında verilen örnek sanırım.
Bir madeni parayı attığımızda iki olay gerçekleşebilir.Yani ya Yazı gelir ya tura.(Dik gelme olasılığı konusunu sakın açmayın )
Yani bu parayı havaya attığımızda yazı gelme olasılığı 1/2'dir
Örnek Uzay=2(Yazı veya Tura)
Yazı=1 (Bir madeni parada bir yazı tarafı)
Tura=1(Yine aynı mantıkla bir tura tarafı)
Olasılık=Yazı/Ö.Uzay=1/2
Yani parayı iki defa attığımızda en az birinde yazı gelmesi gerekiyor bu olasılıklara göre.Ama şöyle bir hesap yaparsak iki defa parayı attığımızda;
Yazı gelmeme olasılığı--->TT (1)
Tura gelmeme olasılığı--->YY(1)
En az bir Yazı gelme olasılığı--->YT,TY(2)
başka olasılıklarında ortaya çıktığını görüyoruz.Ve bu noktada olayı şansla bağdaştırıyoruz.
Laplace Şeytanı burada devreye giriyor.Parayı atarken o anki madde konumları vede bunun gibi şeylerin hesaplanması durumunda(rüzgar hızı,atış açısı,atış şiddeti) neyin gelebileceğini insanın bilebileceğini anlatıyor.Düşündüğümüzde gayet mantıklı.Peki neden şansa bağlıyoruz bu olasılığı?Çünkü normal bi insan beynince hesaplanamıcak birçok işlem ve veri gerektiği için.Peki sırf bir şeyi yapamadığımız hesaplayamadığımız için buna şans demek nekadar doğru?Bir gün sonraki sınava çalışmayıp tüm bilgileri edinmeyip sonuç için şans demek gibi saçma birşey değilmi buda?
En basite indirgenip verilmiş bir örnek ama bence çok etkili bir örnek.Peki buraya kadar yazılan yazılardan ne çıkıyor?İnsanlar geleceği görebilirlermi?
İşte burda durmamız gerekiyor.İnsan beyni hakkında birçok özellik bilgi vs. dolaşıyor mutlaka herkes birkez duymuştur.Normal bir insanın beyninin %4(kimine göre 5 vs.) eğer tamamı kullanılabilseydi insanın aklından geçen ve daha geçmeyen bir çok olayı gerçekleştirebileceği savunuluodu.Buda aslında Laplace Şeytanı nın mantığını açıklamakta.Bazı bilim adamlarının zeka küpü kişiliklerin normal insanlardan daha fazla beynini kullanabildiği söylentiside var tabi.Peki normal insanlarla olan bu fark insanın geleceği görebilmesi yani Laplace Şeytanı olabilmesini sağlarmı?Onu birtek Allah(c.c.) bilir
İnsan elindeki bilgileri daha akıllı kullanarak girdiği işler sonunda başarılı olmasıyla ileri görüşlü bir kişi damgası yer.Aslında buda Laplace Şeytanı adıyla anılan kavramın bir örneğidir.Elindeki bilgileri kullanarak olası gelecekleri hesaplamak.İşte burada Allah(c.c.)'ın kainattaki eşsiz düzeni ve insanı önemli kılan verdiği yetenekler gözümüze çarpıyo.
Sonuç olarak insanlar geleceği görebilirmi sorusuna şahsi cevabım tabiki hayır olucak.Ancak beyninin eşsiz özelliklerini daha iyi kullanmasını bilen ve elindeki verileri doğru değerlendire bilen kişilerin olası geleceği tahmin etme durumu söz konusu.Bu örneği yine Laplace'in çan eğrisinden açıklamak istiyorum.
Şu an bir grafik çizmeye ayırıcak vaktim olmadığından karşıma ilk çıkan çan eğrisi grafiğini aldım
Şimdi bizim aklını kullanamayan ileri görüşü olmayan kişiler olarak gördüğümüz şahısların grafikteki yeri soldan birinci yeşil alan dersek ve bu grafiği bir olay ve olma olasılığı olarak görürsek olasılığının çok düşük olduğunu görürüz.Yani bu tür kişiler iş hayatında başarılı olamazlar
Mavi alanla gösterilen kişiler ise ileri görüşü yüksek olarak tabir ettiğimiz elindeki verileri iyi kullanan insanlardır ve başarılı olma olasılıkları diğer kişilere göre epeyce yüksektir.
ve 3. ile 4. parçanın kapladığı alan ise Laplace Şeytanı olarak tabir edilen olayın canlı versiyonlarının bulunduğu alan.Tabi butür kişilerin yaşayıp yaşamadığı bilinemez.
Çok fazla uzatmak istemiyorum.Yeterince uzadı zaten.Daha detaylı bilgiler ve derin bir araştırma için uygun zamanı bekliyorum.(ÖSS,okul vs. gibi etkenlerin yok olduğu).Şimdilik benden bu kadar sorusu olan arkadaşların sorularını elimden geldiğince cevaplamaya hazırım.Tam olarak nekadarımı aldı bu yazıyı yazmak bilmiyorum ama yaklaşık olarak 20-30 dk arası herhalde.Tabi kitapları okuma kısmını saymıyorum.O yüzden bir yorumu çok görmeyelim.Teşekkürler
Yazıya başlamadan önce hep sonunda belirttiğimiz kaynakları en baştan belirtmek istedim nedense.Şu sıralar okuduğum bitmesine ramak kalan bi kitaptan sonra bu olayı düşünüp ufak bi araştırma sonucu bi yazı yazmaya karar verdim.Boş zamanlarımı bu olaya ayırıp daha derine inmeyi düşünüyorum.Adam Fawer'in "Olasılıksız" adlı kitabıyla başlayan bu yazının macerasında "Olasılıksız","Essai Philosophique sur les Probabilités of Laplace (1814)" ve tr.wikipedia.org kaynaklarından yararlandım.Umarım zevkli ve bilgi dolu bi paylaşım olur.İlginiz için teşekkür ederim.Yazıyı alıntı yapmak isteyen kişiler varsa engelleme koymuyorum koyamam ama en azından bir üye olup yorum yazdıktan sonra bunu yaparlarsa memnun olurum banada nerede alıntı yaptıklarını özelden iletirlerse ordan gelebilcek soruları yanıtlamaya çalışabilirim.E başlayalım ozaman
Öncelikle Laplace kimdir sorusuna bi yanıt getireyim sizin için.Mart 1749'da Fransada doğmuş 78 yaşında yani 1827 yılında ölmüş(Hakk'ın rahmetine kavuşmuş) astronomi matematik alanında çalışmalar yapmış bir bilim adamıdır.Onu farklı kılan astronomi ve olasılık kavramlarını bir araya getirmesi olmuştu.Daha önceleri birçok bilim adamı yaptığı araştırmalar sonucu gezegenlerin yerlerini saptamaya çalışmış ancak bunun imkansız olduğunu savunmuştu.Laplace ise çan eğrisi adını verdiği grafiğiyle gezegenlerin olası yerini saptamıştı.Olası dememin sebebi evrende hiçbirşeyin olma olasılığı %100 olmamış yada insan iradesinde hesaplanamamıştır.Bu nedenle olması en olası (olasılığı en fazla )olan mümkün kabul edilmiştir.
Ama Laplace denince akla gelen ve onun akılda kalmasını sağlayan şey ise bu değildir.Laplace Şeytanı adını taktığı tezidir.
Dikkatle takip eden arkadaşların Laplace Şeytanı da neymiş dediğini hissettim sanki.Belkide olasılığını hesapladım ve olmaslı en olası olayın bu olduğu kararını verdim.Neyse uzatmadan Laplace Şeytanı na geçiyorum.Laplace demiştir ki "evrendeki tüm doğa olayları ve o anki varlıkların konumunu bilen ve bunun hesabını yapabilen biri için gelecek aynen geçmiş gibi gözünün önündedir."
Biraz daha açayım o zaman nedemek istemiştir Laplace.
Bunu açıklayabilmek için en güzel örnek "Olasılıksız" kitabında verilen örnek sanırım.
Bir madeni parayı attığımızda iki olay gerçekleşebilir.Yani ya Yazı gelir ya tura.(Dik gelme olasılığı konusunu sakın açmayın )
Yani bu parayı havaya attığımızda yazı gelme olasılığı 1/2'dir
Örnek Uzay=2(Yazı veya Tura)
Yazı=1 (Bir madeni parada bir yazı tarafı)
Tura=1(Yine aynı mantıkla bir tura tarafı)
Olasılık=Yazı/Ö.Uzay=1/2
Yani parayı iki defa attığımızda en az birinde yazı gelmesi gerekiyor bu olasılıklara göre.Ama şöyle bir hesap yaparsak iki defa parayı attığımızda;
Yazı gelmeme olasılığı--->TT (1)
Tura gelmeme olasılığı--->YY(1)
En az bir Yazı gelme olasılığı--->YT,TY(2)
başka olasılıklarında ortaya çıktığını görüyoruz.Ve bu noktada olayı şansla bağdaştırıyoruz.
Laplace Şeytanı burada devreye giriyor.Parayı atarken o anki madde konumları vede bunun gibi şeylerin hesaplanması durumunda(rüzgar hızı,atış açısı,atış şiddeti) neyin gelebileceğini insanın bilebileceğini anlatıyor.Düşündüğümüzde gayet mantıklı.Peki neden şansa bağlıyoruz bu olasılığı?Çünkü normal bi insan beynince hesaplanamıcak birçok işlem ve veri gerektiği için.Peki sırf bir şeyi yapamadığımız hesaplayamadığımız için buna şans demek nekadar doğru?Bir gün sonraki sınava çalışmayıp tüm bilgileri edinmeyip sonuç için şans demek gibi saçma birşey değilmi buda?
En basite indirgenip verilmiş bir örnek ama bence çok etkili bir örnek.Peki buraya kadar yazılan yazılardan ne çıkıyor?İnsanlar geleceği görebilirlermi?
İşte burda durmamız gerekiyor.İnsan beyni hakkında birçok özellik bilgi vs. dolaşıyor mutlaka herkes birkez duymuştur.Normal bir insanın beyninin %4(kimine göre 5 vs.) eğer tamamı kullanılabilseydi insanın aklından geçen ve daha geçmeyen bir çok olayı gerçekleştirebileceği savunuluodu.Buda aslında Laplace Şeytanı nın mantığını açıklamakta.Bazı bilim adamlarının zeka küpü kişiliklerin normal insanlardan daha fazla beynini kullanabildiği söylentiside var tabi.Peki normal insanlarla olan bu fark insanın geleceği görebilmesi yani Laplace Şeytanı olabilmesini sağlarmı?Onu birtek Allah(c.c.) bilir
İnsan elindeki bilgileri daha akıllı kullanarak girdiği işler sonunda başarılı olmasıyla ileri görüşlü bir kişi damgası yer.Aslında buda Laplace Şeytanı adıyla anılan kavramın bir örneğidir.Elindeki bilgileri kullanarak olası gelecekleri hesaplamak.İşte burada Allah(c.c.)'ın kainattaki eşsiz düzeni ve insanı önemli kılan verdiği yetenekler gözümüze çarpıyo.
Sonuç olarak insanlar geleceği görebilirmi sorusuna şahsi cevabım tabiki hayır olucak.Ancak beyninin eşsiz özelliklerini daha iyi kullanmasını bilen ve elindeki verileri doğru değerlendire bilen kişilerin olası geleceği tahmin etme durumu söz konusu.Bu örneği yine Laplace'in çan eğrisinden açıklamak istiyorum.

Şu an bir grafik çizmeye ayırıcak vaktim olmadığından karşıma ilk çıkan çan eğrisi grafiğini aldım
Şimdi bizim aklını kullanamayan ileri görüşü olmayan kişiler olarak gördüğümüz şahısların grafikteki yeri soldan birinci yeşil alan dersek ve bu grafiği bir olay ve olma olasılığı olarak görürsek olasılığının çok düşük olduğunu görürüz.Yani bu tür kişiler iş hayatında başarılı olamazlar
Mavi alanla gösterilen kişiler ise ileri görüşü yüksek olarak tabir ettiğimiz elindeki verileri iyi kullanan insanlardır ve başarılı olma olasılıkları diğer kişilere göre epeyce yüksektir.
ve 3. ile 4. parçanın kapladığı alan ise Laplace Şeytanı olarak tabir edilen olayın canlı versiyonlarının bulunduğu alan.Tabi butür kişilerin yaşayıp yaşamadığı bilinemez.
Çok fazla uzatmak istemiyorum.Yeterince uzadı zaten.Daha detaylı bilgiler ve derin bir araştırma için uygun zamanı bekliyorum.(ÖSS,okul vs. gibi etkenlerin yok olduğu).Şimdilik benden bu kadar sorusu olan arkadaşların sorularını elimden geldiğince cevaplamaya hazırım.Tam olarak nekadarımı aldı bu yazıyı yazmak bilmiyorum ama yaklaşık olarak 20-30 dk arası herhalde.Tabi kitapları okuma kısmını saymıyorum.O yüzden bir yorumu çok görmeyelim.Teşekkürler