Lost - İyiler & Kötüler

fells2

Banned
Katılım
3 Şub 2008
Mesajlar
8,906
Reaction score
0
Puanları
36
Konum
Turkey
Dizide geçen temalardan en üzerine düşülmüş olanı da bu olmuştur..Mütemadiyen bir insan sarraflığı var karakterlerin, birbirlerini iyi ya da kötü olarak nitelendiriyorlar..Doğal olarak adaya düşmeden önce birbirini tanımayan bu insanlar, aradan geçen iki aydan biraz uzun sürede birbirlerini bayağı yakından tanımış, hatta sevgili bile olmuşlardı..Bazen de "iyi" deyip güvenmiş, "kötü" deyip kestirip atmıştırlar..Şimdi gelin de kim kimi hangi gruba koymuş bir bakalım:

Not: Parantez içindekiler kimin öyle düşündüğüdür.


Alex: iyi (Claire)
Ana-Lucia: iyi/kötü (Libby/Ben)
Ben: iyi/kötü (kendisi/Juliet, Locke)
Charlie: iyi (Desmond, Nadia)
Claire: iyi (Richard Malkin)
Desmond: iyi (Penelope)
Mr. Eko: iyi/kötü (Charlotte/*****)
Ethan: kötü (Charlie)
Jack: iyi (Rose, Christian Shephard, Achara, Kate)
Jin: iyi (Hotel kapısındaki çocuğun yaşlı babası)
Juliet: iyi/kötü (Jack, Sun/Geri kalan herkes)
Kate: iyi/kötü (Locke/Kate, Edward Mars)
Locke: iyi (Ben, Eddie Colburn)
Sawyer: kötü (Sawyer, Cassidy)
Sayid: iyi/kötü (Hurley/Sayid)
Naomi: kötü (Ben)
Others: iyi/kötü (Ethan, Ben/Claire, Charlie)
Jacob: iyi (Ben)


Sezonlara göre detaya girecek olursak, şayet:

> Sezon 1

Rose'dan Jack'e:
"You have a nice way about you. A good soul, patient, caring. I suppose that's why you became a doctor."
(İyi bir huyun var. İyi bir ruh, sabırlı, umursayan..Sanırım bu yüzden doktor oldun..)

Richard Malkin, Aaron'u evlatlık vermemesi için Claire'i ikna etmeye çalışırken şöyle demişti;
"Your nature, your spirit, your goodness, must be an influence in the development of this child (Aaron)."
(Karakterin, ruhun, iyiliğin bu çocuğun gelişimi için çok önemli..)

Richard Malkin, Aaron'u evlatlık vermesi için Claire'i ikna etmeye çalışırken şöyle demişti;
"They're good people "
(Onlar iyi insanlar (Others'ı refere ediyor))

Christian Shephard oğlu Jack hakkında Sawyer ile konuşurken:
"He's a good man, maybe a great one. Right now, he thinks that I hate him."
(O iyi bir adam, belki de en iyilerinden..Oysa şu anda, ondan nefret ettiğimi sanıyor..)

Charlie'den Claire'e:
"Ethan's the bad guy."
(Ethan 'kötü adam'..i)


> Sezon 2

Jin'e, oğlunun otel tuvaletini kullanmasına izin vermesi üzerine yaşlı adam şöyle demişti:
"Thank you -- you're a good man."
(Teşekkür ederim-- Sen iyi bir adamsın..)

Goodwin, Nathan'ı öldürmesini şöyle açıklamıştı:
"Nathan was not a good person"
(Nathan, iyi biri değildi..)

Silinmiş sahnelerden birinde Libby, Ana-Lucia hakkında Sayid ile konuşurken şöyle demişti:
"Deep down, she's a good person"
(Aslında, o iyi bir insan..)

Jack'e kızmış sinirli Kate:
"I'm sorry that I am not as perfect as you. I'm sorry that I'm not as good."
(Senin kadar mükemmel olamadığım için üzgünüm..Üzgünüm, o kadar iyi biri değilim..)

Sawyer'dan Charlie'ye:
"I'm not a good person."
(Ben iyi biri değilim..)

Sayid;
"I was 23 years old when the Americans came to my country. I was a good man. I was a soldier. And when they left I was something different."
(Amerikanlar ülkeme geldiğinde 23 yaşındaydım..İyi birisiydim..Askerdim..Ve ülkemi terkettiklerinde bambaşka birisiydim..)

Claire, Staff'in içinde karşılaştığı Alex'i, annesi Rousseau'ya anlatırken şu cümleleri kullanmıştı:
"She was not like the Others, she was good"
(O "Diğerleri" gibi değildi, o iyi biriydi..)

Ethan'dan Claire'e:
"We are good people, Claire. Good family."
(Bizler iyi insanlarız, Claire..İyi bir aile..)

Ana-Lucia'nın öldürdüğü Others üyeleri hakkında Ben şunları demişti:
"Good people who were leaving you alone."
"Onlar seni rahat bırakan iyi insanlardı."

- Henry Gale olarak kendini tanıtan Ben'den Sayid'e:
"You can't do this! I am not a bad person!"
(Bana bunu yapamazsın! Ben kötü biri değilim!)

Benjamin Linus, kendisinin özel ilgilendiği John Locke hakkında şunu demişti:
"one of the good ones"
(İyi olanlardan biri)

Öbür taraftan, Yemi'den, haber getiren Charlotte, Eko'ya şunları demişti:
"He says you were a good priest...He said that even though you were pretending, you're a good man."
(İyi bir rahip olduğunu söyledi...Sen öyle zannetmesen bile, iyi bir adam olduğunu söyledi..)

- Ben'den Micheal'a:
"We're the good guys, Michael."
(Bizler iyi insanlarız, Michael..)

- Ben'in Others'ın başı olarak gördüğü Jacob hakkında;
"O çok iyi bir adam"


> Sezon 3

Locke'un silah çektiği Eddie Colburn Locke'a dedi ki:
"You're not a murderer. You're a good man."
(Sen bir katil değilsin..Sen iyi bir adamsın..)
ve arkasını dönüp yürür..

*****, Eko'yu ilk gördüğü an onun iyi birisi olduğuna inandı. Sonra kilisede adam öldürmesi üzerine *****'nın oğlu Daniel ona şunu söylemişti:
"Are you a bad man? My mom says you are a bad man."
(Sen kötü biri misin? Annem senin kötü bir adam olduğunu söyledi.)
Eko bu soruyu;
"Only God knows."
("Sadece Tanrı bilir bunu)
diyerek cevap vermişti..

Juliet, televizyondan Jack'e ben ile ilgili düşüncelerin okuttururken ağzından çıkan sözler şunlardı:
"Only God knows."
"Ben, O çok iyi bir insandır."

Penelope, Desmond'a iyi biri olduğu için onu sevdiğini söylemişti..aha sonra her şeye şüpheci yaklaşan Desmond, tüm işleri yüzüne gözüne bulaştırmış ve acaba yeteri kadar iyi olup olmadığını düşünmeye başlamıştı.

Desmond, Charlie'ye:
"Sen iyi birisin"

Jack, Juliet'e, sahildeki kazazedelerin, hepsinin iyi insanlar olduğunu söylüyordu.

Cassidy, Kate'e kötü adamın (Sawyer) onun tüm birikimini çaldığını söylüyordu.

Finalde, gelecekte bir zamanda, Jack'in halen kahramanlık (iyilik) yaptığını görüyoruz. Araba kazasından anneyi ve oğlunu kurtarıyor!


Penny'in babası Desmond'a, Admiral Maccthegon viskisini anlatırlen muhteşem bir içki oldundan bahsediyordu..İçkinin bir damlasının bile Desmond'ın haketmediğine inanıyordu..Onun büyük bir adam olabileceğini düşünmüyordu..

Bayan Hawking, tuşa basma işinin Desmond'un yapacağı çok muhteşem bir iş olduğunu dile getirmişti..

Achara'dan Jack'e;
"Great man, a leader."
(Büyük adam, lider..)

Tariq, Sayid'in babası hakkında şunları demişti;
"Sayid, you are a loyal soldier. The son of a great hero."
(Sayid, asil bir askersin..Büyük bir kahramanın oğlusun..)

Ben, Jacob hakkında koşurken ona "büyük", "akıllı" sıfatlarını takıyor, "bağışlıyıcı" olmadığını dile getiriyordu..

Magnus Hanso'nun ilk ismi Latince "muhteşem" demektir..

DeGroot ismi; Almanca'da "Muhteşem" anlamına gelen kelimeden türemiştir..
 
Geri
Üst