MHP'nin Erciyes Kurultayı artık yapılmayacak..

eiffel

Forumun Kulesi
Katılım
10 Mar 2006
Mesajlar
5,705
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
45
Konum
Her insan büyük bir alemdir.İnsan düşünceden ibare
MHP'nin Erciyes Kurultayı artık yapılmayacak



Merhum Alparslan Türkeş'in ülkücülere miras bıraktığı 'Erciyes Zafer Kurultayı' artık yapılmayacak. MHP Kayseri İl Başkanı Süleyman Korkmaz, kararın gerekçesini 'Türkeş'in vasiyeti' olarak açıkladı.


Zafer Kurultayı geleneğini MHP'nin kurucusu merhum Alparslan Türkeş başlatmıştı.
7c969a63956b23d49780f04bdf060ea9.jpg



Türkeş'in her Türk devleti için bir kurultay yapılmasını istediğini belirten Korkmaz, "Bunu gerçekleştirdik. Son kurultayı Kıbrıs Türk Cumhuriyeti için düzenledik. Böylece Başbuğ'un vasiyeti yerine getirilmiş oldu. Artık bitti." dedi. "İptal talebi genel merkezden mi geldi?" sorusuna 'hayır' karşılığını veren Korkmaz, kurultayı organize eden Kayseri il teşkilatının kendi inisiyatifiyle karar aldığını kaydetti. Erciyes Dağı'nın Tekir Yaylası'nda 18 yıldır yapılan Zafer Kurultayı, her yıl ağustos ayının ilk haftasında ülkücüleri bir araya getiriyordu.

Kurultay vesilesiyle her yıl ağustos ayının ilk haftasında Erciyes'in zirvesinde buluşan ülkücüler, 2 geceyi burada geçiriyordu. Artık kurultay düzenlemeyeceklerini söyleyen Kayseri İl Başkanı Süleyman Korkmaz, resmi açıklamanın 10 gün içinde yapılacağını belirtti. Korkmaz, "Kene korkusu, ülkücülere kurultay iptal ettirdi." iddiasının da doğru olmadığını bildirdi.

MHP'den üst düzey bir yönetici de, bundan sonra 'Erciyes Zafer Kurultayı' adı altında bir etkinlik yapılmayacağını doğruladı. Zafer Kurultayı yerine, daha dar, bölgesel şenlikler düzenleneceğini belirtti. Bunun ilkinin geçen yıl gerçekleştirildiğini belirterek şu bilgiyi verdi: "16 Türk devletini temsilen her yıl bir Zafer Kurultayı yapıldı. KKTC ile birlikte bu 17 oldu. Geçen yıl yapılan Zafer Kurultayı değildi. Dar kapsalı bir şenlikti aslında. Daha önce yapılan 17 Zafer Kurultayı, genel merkezinin organizasyonu çerçevesinde yapılıyordu." 17 yıl boyunca ülkücüleri konuk eden Tekir yaylası renkli olaylara sahne oldu. En coşkulu kurultaylar hiç şüphesiz ki Türkeş'in döneminde geçti. İlginç olaylar, diyaloglar yaşandı. Bozkurt heykeliyle ilgili olay bunların başında geliyor. Bursa ülkü ocaklarına mensup ülkücüler tahta üzerine yapılmış uluyan bir bozkurt heykelini alkışlar eşliğinde kalabalığı yara yara Türkeş'e hediye etmek istedi. Ancak konuşmasına ara veren Türkeş, "İndirin o heykeli, siz putperest misiniz? Putperest mi oldunuz?" diye çıkıştı. Bunun üzerine, eller üzerinde gelen bozkurt heykel ani bir manevra ile geriye döndürüldü; ardından yere indirilerek sessizce kaldırıldı.

Başbuğ'un vefatından sonra MHP genel başkanlığı koltuğuna oturan Devlet Bahçeli'nin katıldığı kurultaylarda da enteresan gelişmeler oldu. Adıyaman teşkilatının, Bahçeli'nin açış konuşmasından sonra iki tepeden birden otomatik silahlarla ateş etmeleri günlerce konuşulmuştu. Kongre sürecine denk gelen bir kurultayda da, genel başkan adaylarından Ramiz Ongun kurultay alanından zorla çıkarılmıştı.


 
Hey gidi rahmetli emanet ettiğin davayı ne hallere getirdiler. Kurultayların tadı kalmamıştı zaten...

Gürleyerek girerdin kurultay meydanına:

-- Esselamünaleykümmm....!
-- Esselamünaleykümm....!

Savaş meydanında bozkurtlarına seslenen sultan Alparslan misali öyle bir ihtişamla seslenirdin ki kendimizi malazgirt meydanında şahadete susamış çeriler gibi hissederdik...

Davamız sadece Allahın rızasını kazanmak Müslüman-Türk Milletine hizmet etmek derdin. Gönül Seferberliğini doyasıya yaşatırdın. Kürsüye gelir Vatan ve İslam düşmanlarına "biz buradayız, biz varsak bu dava ölmez " derdin.

Topluca kıbleye yönelir, başbuğun ardında hakka secdeye kapanır, namazımızı eda ederdik, Otağlarda yemekler yenilir, rabbe hamdü senalar edilirdi.

Atlar üzerinde 16 yiğit, 16 bayrağımızı Allahu Ekber nidalarıla meydan yerine dikerdi...

erciyes_basbug.jpg


erciyes_18_bassiz.jpg


Yemin ettik Başbuğum yolumuz yolun olsun, MHP sıralarını işgal edip, bu davayı bitirmeye çalışanlar, ÇABANIZ BEYHUDEDİR.
Ufuklardan doğan, küllerinden canlanan, nizam-ı alem gençliği, pek yakın bir tarihte yeni zafer kurultaylarını yapacak, yaktığın meşale son nefes, son nefer, son damla kana kadar sönmeyecektir. Allah Türkü Korusun..

Ant: Ölüme dirliğe
Ant: Dirlikte birliğe
Ant: Erdem'e, erliğe
Mayalandı umutlar
Dirilecek Bozkurtlar.

Büyürken yağız taylar
Dolunur ince aylar
İller, ilçeler, köyler...
Dirilecek Bozkurtlar.

Yönelince doğruya
Derman olur ağrıya
Kulak tut bu çağrıya
Mayalandı umutlar
Dirilecek Bozkurtlar

Gök kanatlı bir kuştu
Göklerden gelen muştu,
Şimdi gönlüme düştü...
Dirilecek bozkurtlar
Ve devrilecek putlar.

Açıldı altun oluk
Doldu göğsüme soluk
Duysun ağaç, kuş, balık...
Filizlendi umutlar
Dirilecek Bozkurtlar.

Oğuz Han'dan bugüne,
Kür Şad'tan Kül Teğin'e
Kağandan Uç Beğine...
Tonyukuklar, Korkutlar
Dirilecek Bozkurtlar.

Geç zamandan öteye
Ulak sal üç kıtaya
Mehmetçikten Meteye...
Barbaroslar, Turgutlar
Dirilecek Bozkurtlar.

Konsun bülbüller güle
Gelsin kopuzlar dile
Allah'ın izni ile
Dirilecek Bozkurtlar
Ve devrilecek putlar.

Seyrelme, sıklaş koçum!
Gevşeme, pekleş koçum!
Ayrılma, yaklaş koçum!
Kırılmasın umutlar
Dirilecek Bozkurtlar.

Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu​
 
Bu duruma denecek sadece birşey var ;

Bahçeli ve getirdiği adamlar biran önce çekin kara bulutları bu güzel dava üstünden.

Bahçeli öyle bir adamdır ki Ramiz Ongun onu Başbuğla,davayla tanıştıran adamdır ama onu bile silip atabilecek bir kişiliktir !
 
Kıymeti bilinmeden türkiyeden geçen en iyi devlet adamlarından biri. Allah (cc) rahmet eylesin.
 
Erciyes'te Buluşmak!

“Zaman olur hayâli cihan değer.”
Bizleri, ülkücüleri, “Ülkü Devleri” ni, devlet ve millete hayat ve ikbâl bağışlayıp sessizce sevdâlarına devam edenleri, hayalleriyle bile baş başa bırakmayanlara, bir şeyler demek lâzım.
Katıldığım son “Erciyes Kurultayı” nı
hatırladım!
Türkiye’nin dört yanından Erciyes’e gelen ve hasret giderebilmenin, birbirlerini görerek yeniden savaşçı sayısı sayanların kucaklaşmalarını Erciyes Dağı, saygıyla kabulleniyordu. MHP milletvekilleri ve milletvekili aday adayları, Genel Başkan’a görünebilmek için birbirinden habersizmişçesine Devlet Bahçeli’nin istirahat buyuracakları otele doluşurken bizler, hasret ve heyecan yüklü yüreklerimizle, birbirimize görünmek ve gördüklerimizden heyecan ve cesâret alabilmek için Erciyes Dağı’nı karış karış dolaşıyorduk.
Teşkilâtlarımız iri ve diri kalsın mantığıyla çalakalem yazdığım dönemlerdi! Gidenlere; “Terk edenler!” dediğim ve yüklendiğim için adımın “Bahçeli fedaisi” ne çıktığı günlerdi. Otelin lobisinde, yaptığı 15 dakikalık konuşma sonrasında müthiş yorulan Genel Başkan’la karşılaşmıştık. Genel Başkan; “Hoca, iki kelimeyle Erciyes’i anlatabilir misin?” diye sormuş, yüreğim ağzımda ata ata; “Sayın Genel Başkan, iki kelime fazla! Tek kelimeyle muhteşem!” demiştim ben de...
Ama yetkili ve etkili arkadaşların çadırlarda dolaşmalarını; Ülkü Devleri’nin sessizliğinin nedenlerinin araştırılmasını, “Dâvânın Aysbergleri” nin sessiz itirazlarını duyarak kendilerine aktarmalarını arz etmiştim!
Sonraki Erciyes Kurultayları’na ben de katılmadım. Katılamadım! Katılırsam; hasret gidermek için bir araya gelen Ülkü Devleri’nin arasında bana yapılabilecek bir saygısızlık yüzünden sert olayların olmasından çekinmiştim!
Keşke’nin şeytan sözü olduğunu, vesvese başlangıcı olduğunu bilenlerdenim, ama “Keşke hepsine katılsaymışım. Keşke katılarak ne olacaksa olsun, mantığıyla birilerinin renginin, şeklinin belli olmasına katkı verseymişim” diye hayıflanmaya başladım!
“Oğul oğulsa n’eyler baba malını; oğul oğul değilse n’eyler baba malını?” halk tekerlemesini hayata geçirdi “Bahçeli MHP”nin acemi bahçevanı!
Artık “Erciyes Kurultayı” da yok!
Zaten adaylık kriterlerinde Ülkü Ocaklı olmak şartı da kaldırılmıştı! Milletin değil halkın tanıyor olması adaylık için ilk şart olarak belirlenmişti! Ben de; bir-iki dostumun tavsiyesi ve ricası üzerine, hâlâ MHP’de kalmayı ülkücülük olarak tanımlayan ülkücülerin hatırına Bahçeli hakkında konuşmama kararı almış ve açıklamıştım!
Kurtluktan, güvercin önünde ceket ilikleyerek kuşluğa indirilmiştik! Şimdi de Darvin teorisini ispatlamak için olsa gerek kuşluktan balıklığa dönüşümüz başladı galiba! “Balık baştan kokar” teorisini ispatlayarak Darvinizm’e katkı veriyoruz!
Bir şeyi çok açıkça, çok tevilsiz olarak söylemek durumundayım: Bahçeli ve yol arkadaşları, Ülkü Devleri’ni çok dikkatle izleyin! Davanın aysberglerini tanıyor ve biliyorsanız çok dikkatle izleyin! Meşrû zeminlerde, meşrû zamanlarda bu yapılanların hesabı sizden mutlaka sorulacaktır. Sorulmalıdır. Türk Milleti’nin istikbali ile milliyetçilik maskesiyle oynayanlardan millet, mutlaka kanaat önderleri vasıtasıyla hesap soracaktır!
Bizler zaten hayalleri olan, idealleri olan bir hareketin mensuplarıyız. Kur’an rehberliğinde ilerleyeceğimiz Turan seferimizde; hayallerimizin arasına “Erciyes Kurultayları” nı da alırız! Bizi bu muhteşem mirastan mahrum edenleri, kendimizden ilelebet mahrum bırakarak cezalandırırız elbet.
Bizler; Dâvâ Adamları, Mücadele İnsanları, Ülkü Devleri, Dâvâ Aysbergleri önderliğinde, kanaat önderi ülküdaşlarımızın hukuka ve teamüllerimize uygun yönlendirmeleriyle sizden de hesap sorarız bir gün!
Erkeğin erkekliği nasıl babanın ölümüyle başlarsa; ülkücünün ülkücülüğü de Başbuğ’un dünyasını değişmesiyle başlamıştır. Başlamış olmalıdır.
Bir Türk yiğidinin, Erciyes’e dikeceği sancağı, sabırsızlıkla bekleyeceğim ve iki elim kanda olsa o sancağın altına yalın ayak baş açık koşacağım Allah’ın izniyle...
Bu sitemnâmem, ülküdaşlarımızla Erciyes’te buluşmak üzere bir vaatleşmemiz olsun inşallah...
“Ergenekon yurdun adı/Börteçine kurdun adı/Onbir sene durdun hadi/Çık ey yüzbin mızrağımız.”
“Türk’ün her şeyi güzeldir ve her şeyden güzeldir.”
Mustafa Aslan
 
OcakLar kapanıyor..
OtağLar kapanıyor..
AdetimLe töremLe örfümLe ahLakımLa oynuyorLar.

4 Nisan 97 de BaşbuğLa beraber teşkiLatLarda rahmetLi oLmuştur
Bayrağımıza teşkiLatımıza buyrun beraber ağLayaLım..
 
MHP adım adım tasfiye ediliyor!

Duydunuz mu Erciyes’de her yıl yapılan Zafer Kurultayı artık yapılmayacak...
Gerekçe ne biliyor musunuz?
Güya her Türk devleti için bir kurultay yapılmışmış da artık bu bitmişmiş!
Eyvahlar olsun..
Birileri bu ülkücüleri bu kadar kör ve sersem mi zannediyor?
Açıklanan komik gerekçeye bakılırsa galiba öyle..
Ülkü Ocaklarını kapatma tartışmaları bitmeden şimdi de Erciyes Kurultayı gibi gerçekten simgesel bir etkinliği ortadan kaldırmak, zerre abartmıyorum sadece ve sadece bir projenin eseri olabilir!
Peki proje ne midir?
Birilerinin ifadesine göre MHP’nin ehlileştirilmesi ama bizim ifademize göre de tasfiye edilmesidir!.
Şuraya yazıyorum, çok geçmez MHP’nin amblemi ve adı bile değiştirilmek için tartışılmalar başlatılacaktır.
O kadar da olmaz demeyin, olur!
Ülkü Ocakları tasfiye edilme sürecindeyse o da olacaktır.
Erciyes Kurultayı hafızalardan çıkarılıyorsa pekala üç hilal da askıya alınacaktır.
Bu tablo şunu göstermiyor mu?
Bugünkü MHP yönetimi liderliği tasfiye görevlileridir.
Dramatik olan bütün bunları koca ülkücü camianın uslu bir koyun gibi seyrediyor olmasıdır.
Sahi yoksa biz mi çok büyüttük o camiayı gözümüzde!
Hayır bu doğru değil.
Biz 1976’dan beni o camianın merkezindeyiz.
Bazıları gibi ülkücülükten geçinmedik, ondan zerre ikbal, makam ve itibar bulmadık. Tersine ülkücülükten kişisel anlamda hep zarar gördük.
En yakın arkadaşlarımızı toprağa gömdük, üniversiteden bile kovulduk, dayak yedik, işkence gördük. İstanbul’da yıllarca bir semtten diğerine adım bile atamadık.
İşte odağında olduğumuz o hareket dün ateşle imtihan halindeydi ve imtihan başarıyla verilmişti.
Peki ya bugün?
Tasfiye memurları ülkücülerin siyasi adresini tasfiye ederken ülkücüler ellerini kavuşturup sadece ve sadece seyrediyor iyi mi!.
Seyretmeyip de ne yapalım diyenlere söyleyeceğimiz şudur:
Fikrinizi ve kurumunuzu tasfiye etmek isteyenleri siz tasfiye edin.
Bu teklif bir hesabın ürünü değil, en yakın arkadaşlarını ülkücü ideal uğruna toprağa gömen birinin sorumluluk satırlarıdır.
Ey ülkücüler haberiniz ola!
Birileri sizin için sela okuyor, gelin bunu ters yüz edin!
Sabahattin Önkibar



Başkalık Vardı
Yemin ediyorum Başbuğum yemin,
Gülüşünde bile başkalık vardı.
Kürsüye gelirdin kendinden emin
Gelişinde bile başkalık vardı.

Gelip 'Bozkurtlarım' deyince hele
Zelzele olurdu sanki zelzele
Davudi sesinle mevzuyu ele
Alışında bile başkalık vardı.

Her derdini düşünürdün ülkenin
Ferasetin müthiş, müthişti fenin
Herkesin bildiği konuyu senin
Bilişinde bile başkalık vardı.


Ozan Arif
 
Keser döner,sap döner
gün olur devran döner.

Milliyetçilik;
sadece dışarıdan gelen etkilere değil,içindeki ve hatta kendindeki etki ve ayrımcılığada karşı durmaktan geçer.Vatanımı ve bayrağımı,bununla birlikte kutsal saydığımız her şeyi sahiplenmeye ve korumaya çalışmak için elimizden gelen gayreti her daim,her platformda dile getirmek gerekir.
Eskiden yapıcı olmak yerine kırıcı olmak vardı.Ama devir,teknoloji ile birlikte,kişisel düşünce ve algılarda değişmekte.Ama;
kendisini bu dava için harcamış ve harcatılmış bunca milliyetçinin hakkını bir çırpıda gaspetmek,işte buna sözüm olamaz.
Tek düşüncem;
artık çağa,dünyaya,Türkiye'ye ayak uydurabilecek,milliyetçiliği faşistlik olarak görenlere ne olduğunu kağıt üzerinden okumadan anlatabilecek,genç ama bir o kadarda olgun liderlere ihtiyacımız olduğudur.

Ama böyle iktidar,böyle muhalefet varken ,yedikleri haltlarla uğraşırken,
birde lider sorunu ...
Çok zor,
Allah hayır etsin sonunu.
 
Bozkurtlar Neden Ağlar?

ERCİYES, kimsenin tutunamadığı eteklerini yeni bir tarihi kurultaya daha ev sahipliği yapmak için açıyordu.
İki bin yüz elli metre yükseklikteki Tekir Yaylası’na akın eden coşkulu kalabalıklar, adeta yeni bir zafer kazanmış ‘muzaffer’ bir ordunun ‘yenilmez’ savaşçıları gibi ‘kutlama’ yapıyorlardı.
Üç bin dokuz yüz onaltı metre yükseklikteki zirveye gözlerimi diktiğimde, ‘güneşin’ göz kamaştıran ışıkları arasında onun ipek gibi parlayan silüetini gördüm.
‘Yürek parçalayan’ nağmeyi andıran sesinde bir burukluk, ‘bin yıl ötesinin’ izlerini taşıyan yüzünde derin ve dayanılmaz bir ‘acı’ vardı.
Heybetli başını yukarıya doğrultan Bozkurt, ‘birilerine’ ve ‘bir yerlere’ mesaj ulaştırıyormuş gibi ‘tiz’ ve ‘keskin’ bir sesle uluyordu.
Nasıl ulumasın ki?

* * *

Kalabalıktan ayrılıp yukarılara doğru yürüdüm.
Yokuş aşağı kıvrıla kıvrıla uzanıp giden tanıdık bir ırmağın kenarına geldim.
Omuzlarında ‘sadakları’, ellerinde ‘kılıç’, ‘kargı’ ve ‘mızrakları’ ile ırmağın kıyısında habire at koşturan yorgun ve bitkin düşmüş yiğitler geçti önümden.
Başlarındaki er kişi Kürşad’ın ta kendisiydi.
Yaralıydı, her tarafından kanlar sızıyordu.
Bir ara atını durdurarak sordu:
- “Burada ne yapıyorlar?”
- “Zafer kutluyorlar.”
- “Neyin zaferini?”
Sonra yanındaki o iri yarı heybetli adama, Yüzbaşı Yamtar’a döndü:
- “Keşke ‘zamanı geriye döndürmek’ mümkün olabilseydi de, bir yolunu bulup ‘Çuluk Kağan’ın tahta geçmesine engel olabilseydik.
Çuluk Kağan ve etrafındakiler, Çin çaşıtı Şen-King’in aklı ile ‘Ötüken’i yönetmeye kalkıştılar.
‘Dizlilere’ diz çöktüler, ‘başlılara’ baş eğdiler.
Şimdi yok olma tehlikesiyle karşı karşıyayız.
Kutlama, ancak ‘zafer’ kazanana yakışır.”
Kılıç darbeleri almış kolunu güçlükle doğrultarak, sağlam kalan parmaklarından biriyle ırmağın karşı kıyısını işaret etti:
- “Er olana asla ‘kenara çekilmek’ yakışmaz, ‘son nefesimize’ kadar dövüşmek gerek.”
‘Yağı’ ile vuruşa vuruşa ufukta kayboldu gitti.

* * *


Sonra meydana nazır ‘yaldız işlemeli’ otağlar ile ‘et ve kemikten’ kurulu, üzerleri ‘kan rengine’ boyalı bazı çadırlar ilişti gözlerime.
‘Türk tarihine yön veren’ kahramanları izlerken, birden bire onun ile göz göze geldim.
‘Avurtları’ çökmüş, ‘suratı’ kaskatı kesilmiş, gözlerinde ‘korkunç’ bir ifade vardı.
Çeribaşları Yusuf İmamoğlu, Dursun Önkuzu, Süleyman Özmen, Ruhi Kılıçkıran, Mustafa Pehlivanoğlu, İlhan Darendelioğlu, İsmail Gerçeksöz ve Gün Sazak’a talimat yağdırıyordu.
Bir ara Dündar Taşer’e gürledi:
- “Şu mirasyedilerin haline bak.
Tam ‘35 yıl’ içerisinde dişimizle, tırnağımızla vücuda getirdiğimiz kutlu emaneti ‘üç buçuk yıl’ içerisinde perişan eylediler.
‘Türklük gurur ve şuurunu’, ‘İslam ahlak ve faziletini’ bir kenara bırakıp,, ‘küçük hesaplar’ ve ‘şahsi menfaatler’ peşinde koştular.
‘Ülkenin tapusunu’ düşmana teslim eden ‘ihanet yasalarının’ önünü açtılar.
‘Varlığımızda’ ödleri patlayanları, ‘yokluğumuzda’ cesaretlendirdiler.
Biz bu kurultayları, ‘kahramanlık türküleri’ eşliğinde düşmana ‘göz dağı’ vermek için düzenlerdik.
Bunlar ise, ‘arabesk’ ile eğlenip stres atıyorlar.
Ortada kutlanacak zafer mi kaldı.
Neyin zaferi ulan?”

* * *


‘Öfkeden’ nasibimi almamak için sessiz sedasız oradan uzaklaşırken, birdenbire “Huuu!..” sesleri yankılandı kulaklarımda.
Ney ve kopuzun yürek ferahlatan ‘ayrılmaz’ ve ‘uyumlu’ bir ikili oluşturduğu makama yöneldim.
Bir tepenin üzerine post seren ‘kırklar’, ‘yediler’, ‘erenler’, kendilerinden geçmiş, adeta ‘kelebekler gibi’ huşu içinde dönüyorlardı.
Hacı Bektaş Veli ve Yunus Emre’nin önünden geçip en büyük postun önünde durdum.
Üzerinde bağdaş kuran nur yüzlü ihtiyar, pirler piri Hoca Ahmet Yesevi’den başkası değildi.
Selam verip, ‘destur’ istedim.
Mübarek eliyle sırtımı sıvazladıktan sonra, meydanda biriken kalabalığı işaret etti:
- “Her şeyin başı sevgidir.
Böyle der kainata hükmeden ilahi yasa.
Sevginin olmadığı yerde, ne saygı olur, ne inanç, ne fikir, ne düşünce, ne ideal, ne de güven.
Bu kalabalıklar sevgiyi kaybetmiş evlat.
Ne yazıktır ki farkında bile değiller.”
Işıklar saçan yüzüne baktım.
Gözlerinden düşen damlalar, ‘kar beyazı’ sakalının üzerinde katılaşıp ‘inci tanelerine’ dönüşüyordu.
Dayanamayıp sordum:
- “Peki sevgiyi yeniden nasıl kazanırız ya pir?”
Yüreğini işaret etti:
- “Herkes aynayı ‘kendi içine’ tuttuğu zaman.”

* * *


Başımı yeniden mavi gökyüzüne çevirdiğimde, gün ortasında yanıp sönen ‘yıldızlar’ ile karşılaştım.
Ötelerden süzülen ‘göz kamaştırıcı’ bir ışık, kalabalığın üzerinde dönerken geniş bir halka oluşturdu.
Halkanın yoğunlaştığı noktada beliren bir rahlenin üzerindeki o ‘kutlu’ metin, bütün benliğimi sanki olduğum yere çiviledi.
İlahi mesaj, şöyle diyordu:
- “Layık olduğunuz şekilde yönetilirsiniz.”

* * *

Hava kararıp, ufuk çizgisinde ay belirdiğinde, atıma atlayıp yaylayı terk ederken, geriye dönerek yeniden Erciyes’in zirvesine doğru baktım.
Heybetli başını ‘dolunaya’ doğru kaldıran Bozkurt, ‘acı acı ulumayı’ bırakmış, bu defa hüngür hüngür ağlıyordu.
Gören gözler ‘görmez’, duyan kulaklar ‘duymaz’, bilen diller ‘söylemez’ olmuş.
Nasıl ağlamasın ki?

* 10 Ağustos 2004 tarihinde kaleme alınan bu yazıyı, Erciyes Zafer Kurultayı’nın iptali üzerine yeniden yayımlıyoruz.
israfil Kumbasar
 
başbuğ vefat ettikten sonra bahçali geldikten sonra mhp bozuldu sol büyüyor sonumuzu düşünemiyorum adam çağırmaya ocağa gidenler kaçakçılık yapanlar silah taşıyanlar büyüklük taslayanlar hepsi ocağa gidiyor başbuğ yaşasaydı böylemi olurdu asla hergeçen gün battıkça batıyoruz ALLAH TÜRK İSLAMININ YANINDA OLSUN
AMİN....
 
Bozkurtlar Yaylaları Bırakmaz!!

Bozkurtlar yaylaları kimselere bırakmaz
Ülkücü hareketin efsane isimlerinden Ahmet Malkan, Türkeş’in emaneti olan Erciyes Kurultayı’nın yaşatılmasının her Ülkücünün görevi olduğunu söyledi

Erciyes Zafer Kurultayı’na son verilmesi kararıyla ilgili tartışmalar sürüyor. Parti yönetiminin kurultayı düzenlenmemesini, ’Her işte bir hayır vardır’şeklinde yorumlayan MHP İstanbul İl Teşkilatı eski Yöneticisi Ahmet Malkan, Bozkurtlar’ın hiçbir zaman ve hiçbir şekilde yaylaları kimseye bırakmayacaklarını kaydetti. Türk gelenekleri açısından kurultayların öneminin çok büyük olduğunu belirten Ahmet Malkan, “Erciyes Zafer Kurultayı elbette ki Türk milliyetçileri, ülkücüler açısından büyük önem taşıyor. Her şeyden önce merhum Başbuğ Alparslan Türkeş tarafından Ülkücülere bırakılmış bir emanettir. Bu emanetin yaşatılması hepimizin görevidir” şeklinde konuştu.

Daha görkemli kutlayabiliriz
Türk milliyetçileri açısından bu büyük emanetin gerçekleştirilmemesi nedeninin halen ortaya konamadığına dikkat çeken Ahmet Malkan, “Türk milliyetçileri büyük manevi önemi olan bu organizasyonun gerçekleştirilmemesinin çok ciddi bir sebebi olmalı. Ancak bu neden hala açıklanmadı. Ancak şunun da unutulmaması gerekiyor; Bozkurtlar yaylaları kimseye bırakacak değildir. Ülkücü gençlik Erciyes Zafer Kurultayı’nı en görkemli bir şekilde kutlamaya muktedirdir. Bunun gerçekleşmesi, yani kurultayın düzenlenmesi için de her şey yapılacaktır” diye konuştu.


MHP bu tür icraatlarla rayından çıkarılıyor
MHP Keçiören eski İlçe Yöneticisi Tamer Gökakın Erciyes Zafer Kurultayı’nın merhum başbuğ Alparslan Türkeş’ten Türk milliyetçilerine bir emanet olduğunu ve dolayısıyla bu zafer kurultayının mutlaka yaşatılmasının doğru olacağını kaydetti. Gökakın, Erciyes Zafer Kurultayı’nın bu sene düzenlenmemesi gerekçesinin Alparslan Türkeş’in vasiyeti gibi gösterilmesini de hiç inandırıcı bulmadığını ifade etti. MHP’nin bu tür icraatlarla çizgisinden uzak düşerek, geleneklerine bağlı bir parti olmaktan çıktığına dikkat çeken Gökakın, “Artık rayından çıkmaya başlayan MHP’nin diğer partilerden hiçbir farkının kalmadığını düşünüyorum.


İnternetten “Erciyes’te buluşalım” çağrısı

Kayseri Ülkü Ocakları eski Başkanlarından Ali İhsan Öztürk ve bir grup arkadaşınca hazırlanan ‘www.erciyeszaferkurultayi.org’ internet sitesinin ana sayfasında, “3 Ağustos 2008 tarihinde Erciyes’te Tekir Yaylası’nda buluşalım” sloganıyla çağrı yapılıyor. Öztürk, “Bir grup arkadaşımızla birlikte Zafer Kurultayı’nın devam ettirilmesini istiyoruz.
Hazırladığımız sitede bu doğrultuda yayın yapıyoruz.
2 gündür yayın yapan sitede başlattığımız imza kampanyasına yoğun ilgi var.
3 Ağustos’ta bizler Tekir’de olacağız. Orada yalnız kalmayacağımızı düşünmüyorum” dedi.
 
MHP nin etkinlikleri yavaş yavaş bitiyor...MHP Genel Başkanı bu tür etkinliklere değer vermiyor bizde ona değer vermiyecez.
 
Zafer Kurultayını Devam Ettireceğiz!

Kayseri Ülkü Ocakları Eski Başkanının internetten başlattığı hareket çığ gibi büyüyor.Bir çok Ülkücü Ozanımızın yanı sıra Ozan Arif'te kurultay'a destek verdiğini ve geleceğini açıkladı!

Aynı zamanda Aydınlık Türkiye Partiside tüm teşkilatlarıyla Başbuğun emanetine sahip çıkacaklarını ve her zamanki gibi belirtilen tarihte orada olacaklarını açıkladı! Milliyetçi Hareket Partisine ve Ülkü Ocaklarına mensup bir çok kişininde geleceğini vurguladı. Kurultaydan 5 gün önce orada olacak BBP teşkilatınında katılması bekleniyor.

Haydi TEKRAR ELELE

www.erciyeszaferkurultayi.org
 
bahçeli s git artık mhp nin başından
 
Kayseri Ülkü Ocakları Eski Başkanının internetten başlattığı hareket çığ gibi büyüyor.Bir çok Ülkücü Ozanımızın yanı sıra Ozan Arif'te kurultay'a destek verdiğini ve geleceğini açıkladı!

Aynı zamanda Aydınlık Türkiye Partiside tüm teşkilatlarıyla Başbuğun emanetine sahip çıkacaklarını ve her zamanki gibi belirtilen tarihte orada olacaklarını açıkladı! Milliyetçi Hareket Partisine ve Ülkü Ocaklarına mensup bir çok kişininde geleceğini vurguladı. Kurultaydan 5 gün önce orada olacak BBP teşkilatınında katılması bekleniyor.

Haydi TEKRAR ELELE

www.erciyeszaferkurultayi.org



:clap
imkanım olursa ilk fırsatta hemen gideceğim.
Ozan Arif'inde katılması süper oldu bu davanın sahipsiz olmadığını görecekler!!

kürdü,lazı,çerkezi
kucakladık herkesi
Türkeş'in emaneti
BOZKURTLAR GELİYORLAR!!
 
Geri
Üst