eiffel
Forumun Kulesi
- Katılım
- 10 Mar 2006
- Mesajlar
- 5,705
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 45
MHP'nin kaderi
Beğenirsiniz, beğenmezsiniz onu bilemem; söyleyebileceğim tek şey: MHP, geleneği olan bir partidir. Temelinde sancılar vardır, ıstıraplar vardır, çileler vardır.
Yaşanan bütün süreçler MHP'nin geleneğini oluşturur. Bu nedenle hiçbir partide aranmasa bile MHP'de farklı bir duruş aranır ve günlük politikanın cerbezeli dönekliğine tenezzül etmesi düşünülemez. Vaktiyle başörtüsü konusunda halka özgürlük vaadinde bulunan MHP, kendisi için "Ürkek değil erkek parti" demiş ve bu propagandayla oy toplamıştı. Bu söylem ona yakışıyordu. Nitekim %18 ile iktidara ortak oldu. Halk ondan "ürkek" değil "erkek" tavır bekledi. Başka bir parti olsaydı "O konuştuklarımız seçim öncesiydi; şimdi iktidarız ve iktidar olmanın gerektirdiği uzlaşmacı tavrı korumak zorundayız." der sıyrılırdı işin içinden. Öyle olmadı. Halk başkasına yakıştırdığı gevşemeyi MHP'den beklemiyordu ve küskünlüğünü ilk seçimde ortaya koydu.
DSP ile koalisyonu sırasında Rahşan Hanım'ın ülkücü gençliği aşağılayan sözleri tabanda çok ciddi rahatsızlığa neden oldu. Parti yönetimi iktidara ortak kalabilmek için yutkunup durdukça tabanındaki rahatsızlık arttı. Söz konusu başka bir parti olsa, bir başbakan eşini bu kadar ciddiye almazdı. Sert bir cevapla yetinir, iktidarla ortaklığa devam ederdi. Başka partilerde günlük oportünizm hoş görülse bile MHP tabanı mertlik ister, yiğitlik bekler, delikanlılık umar... Siyaseten doğrudur yanlıştır, onu bilmem; ama gerçek budur.
Şimdi yeni bir testten geçiyor MHP yönetimi. AK Parti'nin kapatılması davasındaki duruşu MHP'nin de kaderini belirleyecek. Çünkü AK Parti tabanı kadar MHP tabanı da başörtüsü konusunda titiz ve duyarlı. Üstelik başörtüsüyle ilgili anayasa değişikliğine öncülük yapan, Başbakan Erdoğan'ı anayasa değişikliğine zorlayan parti de MHP. Şimdilerde suspus olan bazı yöneticiler o dönemde "AK Parti samimiyse gelsin anayasa değişikliği yapalım ve başörtüsü sorununu kökten çözelim." diyordu. Şimdilerde o gür ses duyulmuyor. Başka bir partide böyle tutarsız davranışlar sergilenebilir; ancak MHP'de döneklik ağır bir suçtur.
MHP, rakip partinin (üstelik siyaset dışı güçlerin baskısı sonucu) kapatılmasıyla kendine alan açmaz. Alavere dalavere işlerden nefret eden bir kitle "Başörtüsü bir tuzaktı. AKP'yi tuzağa düşürdük." diyen yöneticilerin laubali yaklaşımını asla tasvip etmez. Ya bu yöneticiler partilerinin tabanını tanımıyor ya da yaptıklarının vahametini bilmiyor.
Buyurun size en son, en çarpıcı örnek: Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki CHP ve MHP üyeleri ortak bir bildiri yayımladı. Güya Türk yargısının bağımsızlığını savunuyorlar. Tamam, CHP'ye her türlü antidemokratik davranış biçimi yakışabilir. En azından halk artık yadırgamıyor bu partinin siyaset dışı müdahalelerden medet ummasını. Peki, MHP'ye neler oluyor?
MHP için en vahim görüntü CHP'nin güdümüne girdiğine dair oluşacak muhtemel bir algıdır. Öyledir demiyorum; ama son aylardaki gizli / açık ittifaklar halkta böyle bir algıya sebep oluyor. MHP geleneğinin buna tahammül etmesi mümkün değil. Herkes olsa bile, MHP gizli planların bir parçası olamaz; hele 12 Eylül tecrübesinden sonra asla kapalı kapılar arkasındaki siyaset mühendisliğine boyun eğemez. Siyasi rakibine pusu kurmak, CHP'nin gündemine boyun eğmek, halktan kopmak... Bunlar MHP taraftarlarının tasvip edeceği stratejiler değil. Çünkü siyasette belli bir geleneği olan partiler fırsatçı davranamaz. Bir parti kapanır; diğeri açılır. Halk bir şekilde tercihini ortaya koyar. Dik duranla yürüdüğü yolda sekiz çizeni birbirinden ayırır. Dost acı söyler; MHP ya yanlış yerde duruyor veya kendini yeterince doğru ifade edemeyerek kendine zarar veriyor...
Ekrem DUMANLI