Solariz
Administration
- Katılım
- 18 Haz 2005
- Mesajlar
- 4,656
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
- Yaş
- 43
MİLLİYETİN BAYAN YAZARI ÇIPLAKLAR OTELİNDE
Yere kadar inen camları olan bu modern binanın karşısındaki yürüyüş yolunu kullananlar, seks yapan çiftleri, duştan yeni çıkan müşteriyi, kısacası aklınıza ne gelirse onu görüyormuş.
Sakın çocuğunuz başını kaldırmasın! The New York Post gazetesinin attığı başlık bu. Neden mi? Çünkü Meatpacking Districtteki viyadüğün yanında yükselen The Standard Otelinin tüm odaları ve duşları transparan!
New Yorkun hip bölgesi Meat- packing Districtte geçen yıl açılan otelin adı, The Standard. Ancak bu otelin standart olan hiçbir şeyle alakası yok! Otelciliğin dahi çocuğu olarak tanınan Andre Balaszın eserinin mimarisi ise Tod Schliemanna ait. Akşamüstü saat 6da üç kadın buluşup, 20 katlı otelin en tepesindeki barı The Boom Boom Rooma çıkıyoruz. Güzel Türkçemize Bum bum odası olarak çevrilebilecek bar, geçen eylül ayında açılmış. Açılış partinin davetlilerini sayarsam Boom Room hakkında daha net bir fikir edineceksiniz: Madonna, Jude Law, Donna Karan, Courtney Love ve Jon Bon Jovi. Kapıda bizi karşılayan hostes ve bar görevlisi kızlarla kıyaslandığında, bizim kılığımız evsiz kadınlardan farksız. Okulda çalışan ve dersten çıkıp bizimle buluşan Sarahnın ayağındaki çizgi roman desenli plastik yağmur çizmeleri yeter! Bu yüzden bizi içeri almalarına ve Hudson manzarasını ayaklar altına alan oturma bölümüne kurulmamıza ses çıkarmamalarına şaşırıyorum.
Garsonlar hediye fiyongu gibi
The Boomda servis yapan kızlar fazlasıyla seksi.
Türkiyede olsa değil bara çıkmayı, kapıdan içeri girmeyi bile başaramayacağımız kesin! En azından rezervasyonunuz var mıydı sözlerine eşlik eden aşağılayıcı bakışlara maruz kalırsınız. Buradaysa rezervasyonsuz geldiğimiz için misafirler gelirse bara alınacağımız söyleniyor, o kadar.
The Boomda servis yapan kızlar, birer hediye fiyongu şeklinde: Krem rengi Rubin Chapelle elbiseler ve yüksek topuklu dans ayakkabılarıyla fazlasıyla seksiler. Sarah, Bang Bang adındaki martini kokteylini yuvarlarken, Çalışan kadınlar için bu kadar seksapeli gereksiz buluyorum diyor. Aslı ise otelin böyle bir şöhreti olduğunu anlatmaya başlıyor:
Efendim, yere kadar inen camları olan bu modern binanın içinde olup biteni sokaktan görmek mümkünmüş. Hele Hudsonın kıyısına inşa edilen high line adındaki yürüyüş yolunu kullananlar, seks yapan çiftleri, duştan yeni çıkan müşteriyi, kısacası aklınıza ne gelirse onu görüyormuş.
Şehir manzaralı tuvalet
İçimden o kadar da değildir diye düşünsem de tuvalete gittiğimde ne demek istediğini gayet iyi anlıyorum: Duvarından lavabosuna kadar simsiyah olan tuvalet şehir manzaralı! İsteyen, camın yanındaki küçük perdeyi çekebiliyor. Bir yandan da Empire State binasına bakarak ihtiyacını giderebiliyor. New Yorkta bizdeki gibi çatı katından deniz manzaralı mekan nosyonu pek olmadığından, Standard Hotelin üstündeki The Boom Room olağanüstü ilgi görüyor. Müşteri kitlesi, hayli varlıklı ve şık. Fiyatlar da standardın üzerinde, ancak İstanbulla kıyaslandığında herhangi bir bardakinden fazlasını vermiyorsunuz. (Martiniler 22-27 dolar arasında.)
Dur diyen yok mu?
The Standardı merak edip internetten araştırdığımda, karşıma ilk çıkan haber, Kamuya açık alanda cinsellik ve The Standard yazısı oluyor. Bir zamanların batık bölgesi Meatpacking Districtte bedava porno şovlara denk geldiğini anlatan görgü tanıkları da var. Belediye sözcüsü, bu gösteriye bir son vermek için harekete geçtiklerini söylese de şimdiye kadar otelin bu konuda sıkıştırıldığını duyan yok. Zaten New Yorklular da zamanla bu
teşhirci otele alışacak gibi.
İÇİNİZDEKİ TEŞHİRCİ
- The Standard, 2009un en iyi yeni binası seçilmiş. 337 odasının camları yansıma yapmıyor.
- New York sakinleri High Lineda yürürken, odasında çıplak dolaşan müşterileri görebiliyor. Hatta bu görüntülerin bazıları internette.
- Otel manzaralı esnaf, her türlü cinselliğe şahit olduklarını iddia ediyor: Işıkları özellikle açık tutuyorlar ki görebilelim.
- Standardın lounge bölümündeki jakuzi de devasa camların yanı başında.
- Bölgede yaşayanlar özellikle cumartesi geceleri şovdan geçilmediğini söylüyor.
- Otelin Facebook sayfasında İçinizdeki teşhirciyi çıkarmanızı tavsiye ediyoruz sloganı göze çarpıyor.
- High Line denen viyadük, New York Standardın yükseldiği sütunların arasından geçiyor. Burası yeşil alan, yürüyüş yolu ve park olarak kullanılmak üzere yeniden dizayn edilen eski bir yol.
- Le Corbusier stili cam bina, uzaktan bakınca ortasından açılmış bir kitaba benziyor.
GAZETECİLİKTEN OTELCİLİĞE
- 2000lerde patlama yapan butik otelciliğin bir numaralı ismi Andre Balasz, Manhattanda Mercer, Los Angelesta Marmont ve Miamide Raleigh otellerinin sahibi.
- Gazetecilik ve işletme masterlı Balasz, babasıyla bir bio teknoloji şirketi kurdu. 1990da Chateau Marmontu aldıktan sonra otelciliğe başladı.
- The Standard New Yorktan önce Standard otellerinin ikisi Los Angeles, biri de Miamide açıldı.
- ABDde toplam sekiz otelin sahibi Balasz, Ford mankenlik ajansının sahibinin kızıyla evliydi. Boşandıktan sonra Uma Thurmanla ilişkisiyle yine gündemde oldu.
- Nylon dergisinin kurucuları Danimarkalı manken Helena Christensen ve girişimci Michael Neumann, Hollywooddaki ilk Standard Otelinde ilk ofislerini açtı.
Yere kadar inen camları olan bu modern binanın karşısındaki yürüyüş yolunu kullananlar, seks yapan çiftleri, duştan yeni çıkan müşteriyi, kısacası aklınıza ne gelirse onu görüyormuş.
Sakın çocuğunuz başını kaldırmasın! The New York Post gazetesinin attığı başlık bu. Neden mi? Çünkü Meatpacking Districtteki viyadüğün yanında yükselen The Standard Otelinin tüm odaları ve duşları transparan!
New Yorkun hip bölgesi Meat- packing Districtte geçen yıl açılan otelin adı, The Standard. Ancak bu otelin standart olan hiçbir şeyle alakası yok! Otelciliğin dahi çocuğu olarak tanınan Andre Balaszın eserinin mimarisi ise Tod Schliemanna ait. Akşamüstü saat 6da üç kadın buluşup, 20 katlı otelin en tepesindeki barı The Boom Boom Rooma çıkıyoruz. Güzel Türkçemize Bum bum odası olarak çevrilebilecek bar, geçen eylül ayında açılmış. Açılış partinin davetlilerini sayarsam Boom Room hakkında daha net bir fikir edineceksiniz: Madonna, Jude Law, Donna Karan, Courtney Love ve Jon Bon Jovi. Kapıda bizi karşılayan hostes ve bar görevlisi kızlarla kıyaslandığında, bizim kılığımız evsiz kadınlardan farksız. Okulda çalışan ve dersten çıkıp bizimle buluşan Sarahnın ayağındaki çizgi roman desenli plastik yağmur çizmeleri yeter! Bu yüzden bizi içeri almalarına ve Hudson manzarasını ayaklar altına alan oturma bölümüne kurulmamıza ses çıkarmamalarına şaşırıyorum.
Garsonlar hediye fiyongu gibi
The Boomda servis yapan kızlar fazlasıyla seksi.
Türkiyede olsa değil bara çıkmayı, kapıdan içeri girmeyi bile başaramayacağımız kesin! En azından rezervasyonunuz var mıydı sözlerine eşlik eden aşağılayıcı bakışlara maruz kalırsınız. Buradaysa rezervasyonsuz geldiğimiz için misafirler gelirse bara alınacağımız söyleniyor, o kadar.
The Boomda servis yapan kızlar, birer hediye fiyongu şeklinde: Krem rengi Rubin Chapelle elbiseler ve yüksek topuklu dans ayakkabılarıyla fazlasıyla seksiler. Sarah, Bang Bang adındaki martini kokteylini yuvarlarken, Çalışan kadınlar için bu kadar seksapeli gereksiz buluyorum diyor. Aslı ise otelin böyle bir şöhreti olduğunu anlatmaya başlıyor:
Efendim, yere kadar inen camları olan bu modern binanın içinde olup biteni sokaktan görmek mümkünmüş. Hele Hudsonın kıyısına inşa edilen high line adındaki yürüyüş yolunu kullananlar, seks yapan çiftleri, duştan yeni çıkan müşteriyi, kısacası aklınıza ne gelirse onu görüyormuş.
Şehir manzaralı tuvalet
İçimden o kadar da değildir diye düşünsem de tuvalete gittiğimde ne demek istediğini gayet iyi anlıyorum: Duvarından lavabosuna kadar simsiyah olan tuvalet şehir manzaralı! İsteyen, camın yanındaki küçük perdeyi çekebiliyor. Bir yandan da Empire State binasına bakarak ihtiyacını giderebiliyor. New Yorkta bizdeki gibi çatı katından deniz manzaralı mekan nosyonu pek olmadığından, Standard Hotelin üstündeki The Boom Room olağanüstü ilgi görüyor. Müşteri kitlesi, hayli varlıklı ve şık. Fiyatlar da standardın üzerinde, ancak İstanbulla kıyaslandığında herhangi bir bardakinden fazlasını vermiyorsunuz. (Martiniler 22-27 dolar arasında.)
Dur diyen yok mu?
The Standardı merak edip internetten araştırdığımda, karşıma ilk çıkan haber, Kamuya açık alanda cinsellik ve The Standard yazısı oluyor. Bir zamanların batık bölgesi Meatpacking Districtte bedava porno şovlara denk geldiğini anlatan görgü tanıkları da var. Belediye sözcüsü, bu gösteriye bir son vermek için harekete geçtiklerini söylese de şimdiye kadar otelin bu konuda sıkıştırıldığını duyan yok. Zaten New Yorklular da zamanla bu
teşhirci otele alışacak gibi.
İÇİNİZDEKİ TEŞHİRCİ
- The Standard, 2009un en iyi yeni binası seçilmiş. 337 odasının camları yansıma yapmıyor.
- New York sakinleri High Lineda yürürken, odasında çıplak dolaşan müşterileri görebiliyor. Hatta bu görüntülerin bazıları internette.
- Otel manzaralı esnaf, her türlü cinselliğe şahit olduklarını iddia ediyor: Işıkları özellikle açık tutuyorlar ki görebilelim.
- Standardın lounge bölümündeki jakuzi de devasa camların yanı başında.
- Bölgede yaşayanlar özellikle cumartesi geceleri şovdan geçilmediğini söylüyor.
- Otelin Facebook sayfasında İçinizdeki teşhirciyi çıkarmanızı tavsiye ediyoruz sloganı göze çarpıyor.
- High Line denen viyadük, New York Standardın yükseldiği sütunların arasından geçiyor. Burası yeşil alan, yürüyüş yolu ve park olarak kullanılmak üzere yeniden dizayn edilen eski bir yol.
- Le Corbusier stili cam bina, uzaktan bakınca ortasından açılmış bir kitaba benziyor.
GAZETECİLİKTEN OTELCİLİĞE
- 2000lerde patlama yapan butik otelciliğin bir numaralı ismi Andre Balasz, Manhattanda Mercer, Los Angelesta Marmont ve Miamide Raleigh otellerinin sahibi.
- Gazetecilik ve işletme masterlı Balasz, babasıyla bir bio teknoloji şirketi kurdu. 1990da Chateau Marmontu aldıktan sonra otelciliğe başladı.
- The Standard New Yorktan önce Standard otellerinin ikisi Los Angeles, biri de Miamide açıldı.
- ABDde toplam sekiz otelin sahibi Balasz, Ford mankenlik ajansının sahibinin kızıyla evliydi. Boşandıktan sonra Uma Thurmanla ilişkisiyle yine gündemde oldu.
- Nylon dergisinin kurucuları Danimarkalı manken Helena Christensen ve girişimci Michael Neumann, Hollywooddaki ilk Standard Otelinde ilk ofislerini açtı.