mix fıkralar

<<<RevengeR>>>

ƒσяυмυη ηєω ѕтαяı
Katılım
10 Şub 2008
Mesajlar
2,386
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
33
Konum
██████████████
CENAZE

Hindistan'a, kaplan avına giden John'un ailesine gelen telgrafta şunlar yazılıydı:
"John, avda öldü. Cenazesi ayın 17'inde Londra'da olacak."
Ayın 17'sinde John'un ailesine kafes içinde büyük bir Bengal kaplanı geldi. Bunun üzerine aile, Hindistan'a telgraf çekti:
"Kaplanı aldık. John'un cenazesini bekliyoruz."
Cevap geldi:
"John'un cenazesi kaplanın karnında."

------------------------------------

ÇOCUK MOCUK

Adanalı İsmail Safa Beye dostlarından biri sormuş:
- Adanalılar neden hep çatal matal, bacak macak diye konuşurlar?
- Öyle söyleyenler çocuk mocuktur!

DENENMİŞ İLAÇLAR

Doktor, hastasına telefon etti:
- Size verdiğim reçetedeki ilaçları kullanmaya başladınız mı?
- Başladım, doktor.
- İyileşmeye de başladınız mı?
- Daha iyiceyim. İlginize teşekkür ederim. Daha önce böyle telefonla sormazdınız...
- Ben de aynı hastalığa tutuldum. İlaçları kullanmadan önce emin olmak istedim de..

----------------------------------------------

ENAYİ

Bir yığın sebze yüklenmiş el arabasını kan ter içinde yokuş yukarı çıkarmaya çabalayan manav çırağına acıdı, yardım etti. Güç bela yokuşun başına geldiler. Geniş bir soluk alarak sordu:
- Oğlum, tek başına bu kadar yükü taşıyamayacağını ustana söylemedin mi?
- Söyledim ama...
- Öyleyse niye taşıttı?
- "Sana yardım edecek bir enayi bulunur" dedi.

EŞEK BOYAMAK

Kayseri'ye yeni gelen yabancı, ayakkabısını boyatırken boyacıya takılmış:
- Siz Kayserililer eşeği boyayıp babanıza satar mısınız. Nasıl yapılır bu is?
Boyacı, fırça sallamayı sürdürerek:
- İşte, demiş, eşeği böyle boyarız!

----------------------------------------

HAP

Bir adam uçağıyla Afrika'nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer. Üstüne üstlük bir afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür. Adam içinden "İste şimdi hapı yuttuk" der. O anda düşüncesinde Nur yüzlü dedenin sesini duyar.
- Hayır evladım henüz hapı yutmadın.
- Peki ne yapmam gerek ?
- Şuradaki mızrağı görüyormusun? - Evet.
- Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır.
Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır.
-Evladım işte şimdi hapı yuttun.

İSİM

Adamın biri birgün yolda giderken bir çocuk görür ve çocuğu çok sevimli bulur çocuğa senin adın ne der çocuk tam söyleyeceği sırada dur ben tahmin edeyim der ama baş harfini söyle der çocuk -y der adam başlar saymaya -yasin çocuk başını sallar -yusuf çocuk gene başını sallar adam y ile başlayan tüm isimleri sayar çocuk her seferinde başını sallar adam iyice sinir olur kız isimleride saymaya başlar çocuk gene başını sallar adam en sonunda bilemedim ne lan senin ismin der çocuk -yamazan der

-----------------------------------------------

KONUŞMAYANLAR

Hayat bilgisi dersinde öğretmen sordu:

- Balıklar neden konuşmaz?

Funda parmak kaldırdı:

- Öğretmenim, siz de başınızı suya soksanız konuşamazsınız!

MELEK

Anne kiz konusmaktadir. Küçük kiz annesine sorar :
- Anne melekler uçar mi?
- Uçar.
- Bütün melekler mi?
- Evet.
- Peki bizim hizmetçi kiz neden uçmuyor?
Annesi sasirir :
- Hizmetçi neden uçacakmis kizim?
- Babam konusurken ona hep "Melegim!" diyor da.
Anne öfkeyle firlar :
- Ya öyle mi, o halde az sonra hemen uçar...
----


TEMEL & DURSUN

Polise bir ihbar gelir.
Temel ile Dursun kaza yapmistir.Polis olay yerine geldiginde görür ki,
arabalar sapa saglam,
Temel ile Dursun'un agzi burnu dagilmis. Polis sorar:
-Anlat Temel. Olay nasil oldu?
-Komserum. Hava sisli oldugundan kafami pencereden cikarmis öyle cideydum. Megersem Tursun da karsidan öyle celeymus
---
CENNETTE EVLİLİK

Evlenme hazırlığı içindeki çift trafik kazasında ölüp Cennet'e giderler. Damat adayı durumlarını görevli meleğe anlatarak Cennet'te evlenip evlenemeyeceklerini sorar.

- Bir bakayım' der görevli melek.

Aradan üç ay geçtikten sonra Melek gelir ve mağdur çifte sevinçli haberi verir:
- Herşey ayarlandı, sizi evlendirebiliriz!

Damat adayı, peki der, 'Biz düşündük de; acaba evliliğimiz yolunda gitmezse boşanabilir miyiz?'

Görevli melek gök gürültüsünü andıran sesiyle kızgın bir cevap verir:

- Siz manyak mısınız? Cennet'te nikahınızı kıydırabilmek için tam 3 ay dolaştıktan sonra bir imam bulabildim. Cennette bir avukat bulmak ne kadar sürer hiç tahmin edebiliyor musunuz.....????

---
BEBEK GİBİ (=

Huzurevinin bahçesinde iki tonton yaşlı adam bir banka oturmuş laflıyorlar,

-Aaah ah.. yaş oldu 73.. elim ayağım tutmuyor, her tarafım ağrıyor.. benle aynı yaşta değil misin ya sen kendini nasıl hissediyorsun?
-Yeni doğmuş bir bebek gibi..
- A aa? Nasıl yani?
- Kafada saç yok, ağızda diş yok, galiba az önce de altıma yaptım.... ((=

> TEMEL & FADİME
> ---
Temel bir dağ başında oturuyormuş ve en büyük zevki günlük gazete
okumakmış fakat tembelmiş ve gazete alabileceği tek yer oturduğu dağın eteğindeki bakkalmış. Bu iş için hep Fadimeyi gönderirmiş. Fadime bir gün sıkılmış ve Pazartesi günü 7 tane o günün gazetesinden almış. Ve Pazartesi günü bir gazete verip diğerlerini saklamış.

Ertesi gün Temel gazete isteyince dün aldığı gazetelerden birini ben çıkıyorum deyip işlerini hallettikten sonra çıkarıp vermiş. Çarşamba günü yine Temel gazete istemiş, Fadime yine işlerini halledip Temel'e gazeteyi vermis. Persembe günü yine Temel gazete istemiş Fadime yine vermiş.
>
> Akşama doğru Temel Fadimeyi çağırıp "Fadime" demiş.
-"Dünyada ne salak insanlar var;dört gündür aynı adam aynı yerdeki
ağaca arabasını çarpıyor".
---


BIZIMKI

Dul bir adamla dul bir kadın evlenirler. Bunların önceki evliliklerinden birer çouğu vardır. Evlendikten sonra bir çocukları olur.
Çocuklar bir gün bahçede oynarlarken kavgaya tutuşurlar. Evin penceresinden durumu farkeden hanım eşine bağırır.
- Bey çabuk gel, çocuklar kavga ediyor.
Adam seslenmiş:
- Kimle kim kavga ediyor?
Kadın cevap vermiş:
- Seninki ile benimki bir olmuş bizimkini dövüyorlar.
---
ERKEK SAHİPLENİRSE BÖYLE SAHİPLENİR
>
Soyguncunun biri bir bankaya girmiş. Çekmiş silahını havaya ateş etmiş. Herkesin yere yatmasını istemiş.
Kasalardaki paraları toplamış ve kapıya doğru yönelmiş.
Tam çıkacakken oradaki bir adama sormuş:
''Beni gördün mü?''
Adam şaşkınlıkla ''Evet gördüm.'' deyince çekmiş tabancasını adamı alnından vurmuş.
Tam tekrar kapıya hamle etmiş ki; kapının yanında bir karı koca duruyor.
Adama sormuş:
''Beni gördün mü?''
Adam gayet soğukkanlı bir şekilde yanıtlamış:
''Valla ben hiçbir şey görmedim, ama benim hanım gördü sanıyorum?..''

---

ECZANE!..

Temel bir gün eczaneye gider.
"Eczacıya tavuk varmı hemserim?" diye sorar
Eczacı
"Burası eczane burada tavuk olmaz." der
Ertesi gün yine aynı
"Kardesim bak ben sinirli adamım git, eczane burası tavuk olmaz burada"
Temel de derki
"O zaman yaz kardesim cama tavuk yoktur" diye
Adam koskaca cama yazar tavuk yoktur..
Temel bir sonraki gün gelip eczacı ya ne dese iyi (=
"Tavuk ne zaman gelecek hemserim...."
---


---

EL ZEYDİ

Bağdat'ta yeni açılan büyük bir alışveriş merkezinde kadının biri hızla erkekler tuvaletine yönelir ve hızla içeri girer.
O esnada tuvalet görevlisi adam, bayana seslenir:
> - "Yanlış yere girdiniz burası erkekler tuvaleti"
> kadın: - "Neden; içeride El ZEYDİ' mi var?" der.
> adam: - "Yok" der, "O'nunla ne ilgisi var?"
> Kadın: - Orta Doğu'da El Zeydi'den başka erkek mi var?..
> *El Zeydi; Bush'un suratına ayakkabı fırlatan gazeteci*
>

> ---
CİMRİLERİN PSİKOLOJİSİ (=


Çok cimri bir aile vardır. Bu ailenin bütün fertleri cimridir.

Çocuk okuldan dönüşte otobüse binmeyip otobüsün peşinden koşar. Eve geldiğinde bunu babasına iftiharla anlatır.

-"Baba, ben bugün otobüse binmeyip otobüsün peşinden koştum. Böylece otobüse vereceğim para cebimde kalmış oldu" der.

Babasından yaptığı bu hareket sonucu iltifat beklemektedir fakat umduğunun tersini görür.

Babası çocuğa;
-Ulan salak oğlum! Taksinin peşinden koşsaydın ya, daha fazla para kalırdı cebinde"
---

Adam iş için kasabaya giderken bakmış derenin kenarında Laz komşusu bir kedi yıkıyor. Adam Laza :
- Bak o kediyi yıkıyorsun ama sonra hayvanı öldürürsün.
- Birşey olmaz merak etme.
Adam bunun üzerine kasabaya devam etmiş. Birkaç saat sonra dönüş yolunda bakmış ki Laz komşusu toprağa birşeyler gömüyor. Adam dayanamamış ve :
- Demiştim ben. Yıkaya yıkaya öldürdün hayvancağızı değil mi ?
- Hayır hayır yıkarken değil, sıkarken öldü.

Laz her balık dönüşünde paçaları ıslak vaziyette kayıktan iniyormuş. Bir gün arkadaşları sormuş paçalarını, o da:
- Valla oltayı atıp balığı beklerken sıkılıyorum ve bir sigara yakıyorum. Sigaram bitince de sigarayı denize atıyorum, ondan sonrada ayağımla söndürüyorum.

Temel Cemal e anlatıyormuş:
- Bi herif bana çok sempatiksiniz dedi.
- O ne demektir?
- Pek de pilmeyrum ama, her ihtimale karşi furdum oni.

Japonun biri Rizede bir kahveye girmiş ve herkese kafa tutmuş:
- Var mi aranızda delikanlı, varsa çıksın dışarı!
Tahmin edeceğiniz üzere Temel kapıya doğru yürümüş.
- Çıkıyorum ulan, görelim bakalım erkekliğini!
Birkaç dakika sonra Temel ağzı burnu dağılmış kahveye geri donmuş.
Peşinden de Japon kasılarak içeri girmiş. Temel i göstererek söylenmiş:
- Ona ejderin kuyruk sallamasıyla vurdum.
Ertesi gün Japon yine gelmiş. Yine meydan okuma. Yine Temel den rest.
Ve birkaç dakika sonra kapıda yine ağzı burnu dağılmış bir Temel! Ve peşinden kasılarak yaptığı oyunu açıklayan Japon:
- Ona ejderin yakasusi tekniğiyle vurdum Ertesi gün yine ayni hikaye:
dayak yemekten ayakta duramaz hale gelmiş Temel ve hergün değişik bir stil kullanan Japon:
- ona ejderin kimanto tekniğiyle vurdum Ve bir sonraki gün Japon yine kahveye gelip, yine herkese kafa tutmuş.
Japonun restini gören yine Temel olmuş. Birkaç dakika sonra herkes suratı dağılmış bir Temel beklerken bu defa Japon her tarafı kanlar içinde kapıda belirmiş! Temel de hemen arkasından gelmiş, Japon�u göstererek gülümsemiş:
- Ona Toyota nin krikosuyla vurdum...

Delikanlı uçakta güzel bir sarışının bayanın yanına düşmüş.
Vakit kaybetmeden hemen sarkmış sarışına;
'Yan yana otururken muhabbet edilirse seyahat çok kısa sürer, haydi konuşalım' demiş.
Sarışın, okuduğu kitabı yavaşça kapatarak:
'Ne üzerine konuşmak istersin?' demiş.
Bizim delikanlı; 'Vallaha bilmem ki...? Mesela nükleer enerjiye ne dersin?'
Sarışın; 'Enteresan bir konu, olabilir, ama önce sana bir soru sorayım... At, inek ve geyik aynı şeyi yerler... Yani ot... Ama çıkartırlarken geyik küçük parçalar halinde, inek lappadanak parçalar halinde, at da pişmaniye topları gibi çıkartır... Neden olduğunu biliyor musun?'
Delikanlı: 'Vallaha en ufak bir fikrim yok' demiş...
Bunun üzerine sarışın:
'Bir boktan anlamazken nükleer enerjiyi nasıl tartışabileceğini zannediyorsun?

Bir kadın bahçesinde domates ve salatalık yetiştiriyormuş. Domatesleri bir türlü kızarmıyormuş. Domates yetiştiren ve komşusu olan adama sormuş:
- Sizin domatesleriniz nasıl bu kadar kırmızı?
Adam cevap vermiş:
- Her sabah pantolonumu önlerinde indiriyorum. Hepsi kızarıyor.
Kadın bunu bir hafta dener ve komşuya der ki:
- Ben de bunu denedim. Domateslerde bir fark yok, ama hıyarları bir
görmelisin.............

Bush ölmüş, cehenneme gitmiş.
Zebanibaşı:
"Tamam" demiş, "Amerika'dan gelenler için özel bölmemiz var. Ama üç kişilik. Ancak hepsi de dolu. Birini affet, yerine sen geç."
Bush ilk hücreye girmiş, bakmış Nixon. Başında da bir Vietnamlı onu kamçılıyor ve taş kırdırıyor.
Bush: "Benim zaten biraz omuzum ağrıyor, taş kıramam" demiş..

İkinci hücrede, Babası Bush'u bulmuş. Irak savaşı ardından petrole bulanmış, körfez suyundan bir havuza dalıyor, tam çıkınca bir daha dalmak zorunda kalıyor.
Bush: "Benim yüzmeyle aram öteden beri iyi değildir" diyerek üçüncü hücreye varmış.

Üçüncü hücrede Clinton ve Monica varmış. Clinton bir yatağa sırtüstü bağlanmış, çıplak, Monica da yatakta ve Clinton'a en iyi bildiği işi yapıyor. Bush'un ağzı kulaklarına varmış;
"Tamam" demiş, "Bu cezayı kabul ediyorum".
Zebanibaşı bir tuhaf bakmış;
"Emin misin?" diye sormuş.
"Eminim" demiş Bush.
"Sen bilirsin" diye kafasını sallamış Zebanibaşı, sonra hücrenin kapısını açıp bağırmış:
"Tamam Monica, serbestsin!"

Adamın biri gazetede gördüğü seçkin bir şirketin iş ilanına başvurur ve kısa bir süre sonra da görüşmeye çağırılır.
Görüşme olumlu geçer ve prensipte anlaşıldıktan sonra çalışma koşullarına gelindiğinde müstakbel patronuyla aralarındaki konuşma şöyle gelişir:
- Beyefendi, bilmeniz gereken bir mevzu var ki, ben 5 bin dolardan aşağı bir ücretle çalışmam.
- Aman efendim dert ettiğiniz şeye bakın biz zaten 7500 dolardan aşağı maaş vermiyoruz kimseye..
- Harika! ancak bir mevzu daha var ki bana tahsis edeceğiniz araba iyi bir araba olmalı üstelik son model.. Zira başka türlü çalışamam..
- Hah hah haa, hiç merak etmeyin, biz zaten bütün çalışanlarımıza jip veriyoruz. Üstelik Chrysler..
Adam gittikçe hem sevinmeye hem de endişelenmeye başlar, ama böyle bir fırsat da ele geçmez deyip devam eder konuşmasını sürdürmeye..
- Peki yalnız çalıştığım ortam stresli olursa ben verimli olamam.. Bu nedenle sadece benim için çalışacak bir hizmetli ve bir de özel asistan ile yardımcı istiyorum..
Müstakbel patron aynı rahatlıkla cevap verir:
- Bu konuyu da düşünmeyin efendim, zaten şirketimizin bir reviri, bu revirde istihdam edilmiş her bir çalışan için özel hizmet verecek masözlerimiz var...
Adam artık iyice afallamıştır ve dayanamayıp sorar:
- Şaka yapıyorsunuz herhalde?!'
Patron cevap verir:
- Ama önce siz başlattınız...!
.................................. :))))

Ateist bir adam bir gün ormanda geziyor ve etrafindaki güzelliklere
bakiyormus. "Evrim ne güzellikler yaratiyor!" diye düsünüp mest
oluyormus.
Birden arkasinda kocaman bir ayi belirmis ve onu kovalamaya
baslamis.Adam
bütün gücüyle kaçiyormus ama her arkasina bakista ayinin daha yaklasmis
oldugunu fark ediyormus. Dakikalarca süren bir kaçisin sonunda adamin
ayagi
yerdeki dala takilmis ve düsmüs; ayi adamin üzerine atlamis, pençesini
kaldirmis.
Tam vurmaya hazirlanirken adam "TANRIM!!!" diye bagirmis. Bir anda zaman
durmus, ayi donmus, ormandaki nehir bile akmaz olmus.
Bir anda orman kararmis ve gökyüzünden bir isik huzmesi adamin
üzerinesparlamis.
Çok derinden gelen ilahi bir ses adama: "Yillarca bana inanmadin, yaradilisi
kozmik bir kazaya bagladin, sana bu durumda yardim etmemi mi
istiyorsun?
Seni sevgili bir kulum mu saymaliyim?" demis. Adam utanç içinde:
"Biliyorum bunca yildan sonra dindar biri olmayi istemem haksizlik, ama
belki AYIYI dindar yapabilirsiniz." demis. Ses: "Peki." diye karsilik
vermis
ve isik kaybolmus. Nehir tekrar akmaya baslamis. Her sey eski haline dönmüs.
Ayi önce pençesini indirmis, sonra iki pençesini de göge dogru
çevirmis, ve
konusmaya baslamis:
"Tanrim, senin rizkinla orucumu açiyorum, hamdolsun verdigin
nimetlere."
 
Süpermiş Aga Helede Şu Toyotanın Krikosu Eline Sağlık :)
 
hepside super yamazan a koptum ya temelle dursunda super
 
Geri
Üst