USLanmAZ™
FORMUN USLANMAZI
- Katılım
- 28 Tem 2007
- Mesajlar
- 2,865
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Sevgili dostlar,İkinci dünya savaşında Dr. George Kistiakowsky isimli Harvard üniversitesinden bir kimyacı daha sonradan “Jemima Teyze” ismini verdikleri bir patlayıcı geliştirdi. Patlayıcı dışarıdan aynen normal una benzemekle kalmıyor bu maddeyle unla yapılabilecek her tür ekmek, pasta gibi ürünler pişirilip afiyetle de yenebiliyordu.Jemima Teyze isimli maddenin normal undan tek farkı üzerine bir fünye yerleştirilip ateşlendiği takdirde son derece kuvvetli bir şekilde patlayabilmesiydi. İkinci Dünya Savaşında masalarına konan ekmeklerin aniden patlaması sonucu telef olmuş pek çok Alman askeri bunu Jemima Teyze isimli maddeye borçludurlar. Dışarıdan leziz bir ekmek gibi göründüğü halde aslında patlamaya hazır bir bomba olan Jemima Teyze gibi bugünde dışarıdan son derece vatansever insanlar olarak gösterilip önümüzdeki yıllarda pek çok krizde dinamit görevi yapacak insanlar bu seçimler önünüze aday olarak konulacaktır.
Doğu Almanya’nın istihbarat örgütü STASI,Soğuk savaş yıllarında ülkelerine giren Amerikan ajanlarına göz açtırmıyor ve şüpheli gördükleri herkesi yakın takibe alıyordu. Bu takipler sırasında kendisinin takip edildiğini anlayan eğitimli bir ajan eğer tecrübeliyse peşindeki kuyrukları rahatlıkla atlatabilirdi. Takip ettikleri şahısların kaçmasını engellemek için STASI müthiş bir yöntem buldu. Çitleşme dönemine girmiş azgın bir dişi köpeğin erkek köpekleri çekmek için salgıladığı kokunun aynısını üreten Doğu Almanlar bu kimyasal maddeyi takip etmek istedikleri kişinin ayakkabılarına bir şekilde sürüyorlardı. Takip edilen kişinin ayaklarından gelen kokuyu dayanılmaz bulan erkek sokak köpekleri de bu şanssız kişinin peşinden bir an olsun ayrılamıyorlardı. Bu şekilde takip edilen bir kişinin peşindeki onlarca köpek yüzünden kalabalığa karışıp STASI ajanlarını atlatması imkansız hale geliyordu. Şüpheli kişiyi bulmak için sokak köpeklerine bakan STASI ajanları gibi sizde bu seçimlerde daha önceden isimleri ortada olmayan ama bu seçimlerde çevrelerinden medya kameraları ayrılmayacak yeni yüzlere dikkat kesilin.
1898 senesinde Morgan Robertson isimli yazar ilginç bir roman yayınladı. Romanda sisli bir Nisan gecesi koskocaman bir yolcu gemisi ilk yolculuğunda buzdağına çarpıyor ve gemi içindekilerle birlikte batıyordu. Romandaki geminin ismi “Titan”dı. Romanın yayınlanmasından seneler sonra 15 Nisan 1912’nin sisli gecesinde kocaman bir yolcu gemisi ilk yolculuğunda buzdağına çarparak içindekilerle beraber battı. Geminin ismi “Titanic”di.
Buna benzer şekilde 2007 senesinin Mayıs ayında İzmirli bir yazar şu kelimeleri yazmıştı. Eğer Türkiye önümüzdeki on sene içinde artık iş görmez hale gelmiş sistemini değiştirmez,
Hepside birbirinin aynı şeyleri vadeden, temel felsefeleri Batının her dediğinin yapılması ve zenginlerin çok para kazanması olan siyasi partileri iş başına getirmeye devam eder, toprak altında saklanan değerli madenlerini çıkartamaz ve kendi teknolojisini üretemezse, bu gemi batmaya başlayacaktır.
Türkiye’de önümüzdeki on sene içinde ülkenin etkili noktalarına ve önemli mevkilerine eskiden olduğu gibi hep arkadaş çevreleri, zengin işadamları ve emekli bürokratlar getirilmeye devam eder ve bu milletin yetiştirdiği her alandaki binlerce dahi insan ya ülkelerini terk etmeye zorlanır ya da fakirlik ve bilinmezlik içinde çürümeye bırakılırlarsa. Bu gemi batmaya başlayacaktır.
Türkiye’de önümüzdeki on sene içinde Müslüman’ım diyenler para peşinde koşmaya devam ederek mevki için her kötülüğü yapmaya hazır olurlarsa. Solcuyum diyenler zengin para babalarının lüks davetlerinden ayrılmaz ve milyar maaşlar karşılığı onların işlerini görmeye devam ederlerse. Milliyetçiyim diyenler konuşmaktan öte hiçbir şey ortaya koyamaz ve kendilerini eğitmemeyi sürdürüp sadece slogan atarak ülkenin kurtulacağını sanmaya devam ederlerse. Bu koca gemi, içindekilerle beraber on sene içinde batmaya başlayacak ve elli sene içinde tamamen ortadan kalkacaktır. Artık kim ne yapıyorsa buna göre yapsın.
Doğu Almanya’nın istihbarat örgütü STASI,Soğuk savaş yıllarında ülkelerine giren Amerikan ajanlarına göz açtırmıyor ve şüpheli gördükleri herkesi yakın takibe alıyordu. Bu takipler sırasında kendisinin takip edildiğini anlayan eğitimli bir ajan eğer tecrübeliyse peşindeki kuyrukları rahatlıkla atlatabilirdi. Takip ettikleri şahısların kaçmasını engellemek için STASI müthiş bir yöntem buldu. Çitleşme dönemine girmiş azgın bir dişi köpeğin erkek köpekleri çekmek için salgıladığı kokunun aynısını üreten Doğu Almanlar bu kimyasal maddeyi takip etmek istedikleri kişinin ayakkabılarına bir şekilde sürüyorlardı. Takip edilen kişinin ayaklarından gelen kokuyu dayanılmaz bulan erkek sokak köpekleri de bu şanssız kişinin peşinden bir an olsun ayrılamıyorlardı. Bu şekilde takip edilen bir kişinin peşindeki onlarca köpek yüzünden kalabalığa karışıp STASI ajanlarını atlatması imkansız hale geliyordu. Şüpheli kişiyi bulmak için sokak köpeklerine bakan STASI ajanları gibi sizde bu seçimlerde daha önceden isimleri ortada olmayan ama bu seçimlerde çevrelerinden medya kameraları ayrılmayacak yeni yüzlere dikkat kesilin.
1898 senesinde Morgan Robertson isimli yazar ilginç bir roman yayınladı. Romanda sisli bir Nisan gecesi koskocaman bir yolcu gemisi ilk yolculuğunda buzdağına çarpıyor ve gemi içindekilerle birlikte batıyordu. Romandaki geminin ismi “Titan”dı. Romanın yayınlanmasından seneler sonra 15 Nisan 1912’nin sisli gecesinde kocaman bir yolcu gemisi ilk yolculuğunda buzdağına çarparak içindekilerle beraber battı. Geminin ismi “Titanic”di.
Buna benzer şekilde 2007 senesinin Mayıs ayında İzmirli bir yazar şu kelimeleri yazmıştı. Eğer Türkiye önümüzdeki on sene içinde artık iş görmez hale gelmiş sistemini değiştirmez,
Hepside birbirinin aynı şeyleri vadeden, temel felsefeleri Batının her dediğinin yapılması ve zenginlerin çok para kazanması olan siyasi partileri iş başına getirmeye devam eder, toprak altında saklanan değerli madenlerini çıkartamaz ve kendi teknolojisini üretemezse, bu gemi batmaya başlayacaktır.
Türkiye’de önümüzdeki on sene içinde ülkenin etkili noktalarına ve önemli mevkilerine eskiden olduğu gibi hep arkadaş çevreleri, zengin işadamları ve emekli bürokratlar getirilmeye devam eder ve bu milletin yetiştirdiği her alandaki binlerce dahi insan ya ülkelerini terk etmeye zorlanır ya da fakirlik ve bilinmezlik içinde çürümeye bırakılırlarsa. Bu gemi batmaya başlayacaktır.
Türkiye’de önümüzdeki on sene içinde Müslüman’ım diyenler para peşinde koşmaya devam ederek mevki için her kötülüğü yapmaya hazır olurlarsa. Solcuyum diyenler zengin para babalarının lüks davetlerinden ayrılmaz ve milyar maaşlar karşılığı onların işlerini görmeye devam ederlerse. Milliyetçiyim diyenler konuşmaktan öte hiçbir şey ortaya koyamaz ve kendilerini eğitmemeyi sürdürüp sadece slogan atarak ülkenin kurtulacağını sanmaya devam ederlerse. Bu koca gemi, içindekilerle beraber on sene içinde batmaya başlayacak ve elli sene içinde tamamen ortadan kalkacaktır. Artık kim ne yapıyorsa buna göre yapsın.