Mayhoş
mayhoş
Nerden gelmiştik bu konulara hiç bilmiyorum .
ßen o an Jüpiterin bir köşesinde sigaramı tellendiriyordum..
ßaşka dünyalardaydım anlayacağınız..
-sen neden konuşmuyorsun dedi.
-bilmem başka seyler düşünüyorum.
- hadi ama senin merak ettiğin hiçbir şey yok mu? dedi
- hmm...ben yalan konuşmasını hiç beceremem bana yalan konuşmasını öğret dedim.
Geciktirmedi fazla cevabını anlatmaya başladı ;
- bak şimdi önce gözlerine bakacaksın karşındakinin sonra unutacaksın yüreğin ne demiş ne söylemiş şairler din'ler ne anlatmış bırakacaksın bi kenara.. gülümseyeceksin hafiften ve işte yalan ; ‘seni seviyorum' bu kadar basit ..
gözlerime bakıyordu o sırada ben susuyordum . çünkü boğuluyordum ben o sıra
cehennem ateşini tadıyordum ..
böylesine deniz mavisi gözler böylesine cehennem ateşi bakışlar yoktu...
ben yalanını sevdim onun ..
gülümsedim ...
bu kadar mı yakışırdı bi insana yalan konuşmak ...
sustum ben ..
ve yine gülümsedim ...
ağrıyan yerlerim vardı kanayan yerlerim ..
kalbim kanıyordu en çok .. sanki yıllardır kanamamışçasına..
tekrar baktı gözlerime vücudumun eridiğini hissediyordum o an ...
ahh o cehennem cehennem bakışlar...
ölüyorum tanrım ...
- madem sen yalan konuşmayı bilmiyorsun hep doğru konuşuyorsun o halde .. hadi sen de bize doğru konuşmayı öğret dedi..
masadakiler bana bakıyordu ben ona bakıyordum .. denizler mavisi gözlerine bakıyordum ...
can kurtaran yok muydu buralarda bi yerde boğuluyorum !!
- hadi ama başlamayacak mısın? ..
ve ben başladım konuşmaya gözlerine bakıyordum ...
- önce gözlerine bakacaksın karşındakinin sonra tamamen yüreğini dinleyeceksin vicdanını koyacaksın baş köşeye için huzur bulacak söylerken .. en içten gülümseyeceksin
ve söyleyeceksin doğrunu ; ‘seni seviyorum' !
....
kaçırdı gözlerini yavaşça masadan kalktı
ve gitti ...
bir daha hiç göremedim onu ....
(A)
ßen o an Jüpiterin bir köşesinde sigaramı tellendiriyordum..
ßaşka dünyalardaydım anlayacağınız..
-sen neden konuşmuyorsun dedi.
-bilmem başka seyler düşünüyorum.
- hadi ama senin merak ettiğin hiçbir şey yok mu? dedi
- hmm...ben yalan konuşmasını hiç beceremem bana yalan konuşmasını öğret dedim.
Geciktirmedi fazla cevabını anlatmaya başladı ;
- bak şimdi önce gözlerine bakacaksın karşındakinin sonra unutacaksın yüreğin ne demiş ne söylemiş şairler din'ler ne anlatmış bırakacaksın bi kenara.. gülümseyeceksin hafiften ve işte yalan ; ‘seni seviyorum' bu kadar basit ..
gözlerime bakıyordu o sırada ben susuyordum . çünkü boğuluyordum ben o sıra
cehennem ateşini tadıyordum ..
böylesine deniz mavisi gözler böylesine cehennem ateşi bakışlar yoktu...
ben yalanını sevdim onun ..
gülümsedim ...
bu kadar mı yakışırdı bi insana yalan konuşmak ...
sustum ben ..
ve yine gülümsedim ...
ağrıyan yerlerim vardı kanayan yerlerim ..
kalbim kanıyordu en çok .. sanki yıllardır kanamamışçasına..
tekrar baktı gözlerime vücudumun eridiğini hissediyordum o an ...
ahh o cehennem cehennem bakışlar...
ölüyorum tanrım ...
- madem sen yalan konuşmayı bilmiyorsun hep doğru konuşuyorsun o halde .. hadi sen de bize doğru konuşmayı öğret dedi..
masadakiler bana bakıyordu ben ona bakıyordum .. denizler mavisi gözlerine bakıyordum ...
can kurtaran yok muydu buralarda bi yerde boğuluyorum !!
- hadi ama başlamayacak mısın? ..
ve ben başladım konuşmaya gözlerine bakıyordum ...
- önce gözlerine bakacaksın karşındakinin sonra tamamen yüreğini dinleyeceksin vicdanını koyacaksın baş köşeye için huzur bulacak söylerken .. en içten gülümseyeceksin
ve söyleyeceksin doğrunu ; ‘seni seviyorum' !
....
kaçırdı gözlerini yavaşça masadan kalktı
ve gitti ...
bir daha hiç göremedim onu ....

(A)