türk ocağı
serdengeçti
57''NCİ Cumhuriyet Hükümeti döneminde, Avrupa Birliği uyum yasalarına ''onurlu'' bir tavır ortaya koyup, ''dik'' bir duruş sergilemek yerine, ''kaçak güreşmeyi'' tercih eden MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, şöyle diyordu:
"Avrupa Birliği''ne üyelik, bir devlet politikasıdır!.. Biz Avrupa Birliği''ne onurlu bir üyelikten yanayız!.. Ulusal programın arkasındayız!..".
O dönemde, Bahçeli''nin bu sözleri, ülkücüler tarafından, ''fincancı katırlarını'' ürkütmemek amacıyla yapılan ''siyasi bir manevra'' olarak algılanıyordu!...
Ne yazık ki Bahçeli, 18 Nisan 2005 tarihli Zaman gazetesine yaptığı açıklamada halen aynı şeyleri tekrarlıyordu:
"AB bir devlet politikasıdır!... Ulusal programda imzamız olan her şeye katkı sağlarız!.. Onurlu bir üyelikten korkmuyoruz!..".
Oysa rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş ve arkadaşları tarafından, tam 30 yıl önce kaleme alınan 9 Işık Doktrini''nde (Sayfa 255) aynen şu görüşlere yer veriyordu:
"Yabancıların ülkenin istediği yerinde istediği ölçüde arazi ve imkan edinmelerine fırsat vererek Sevr Anlaşması''nın dolaylı uygulamasına sebep olacağı, kültürel ve sosyal deformasyona yol açacağı ve milli sanayinin gelişmesini engelleyeceği için Ortak Pazar''ın açıkça ve kesinlikle karşısındayız!.."
Yoksa, Türkeş, AB''nin bir ''devlet politikası'' olduğunu bilmiyor muydu?...
Aslında, ''öz memleketlerinde parya'' muamelesi gören Türk milliyetçileri, ''devlet politikasının'' ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar!...
''Mütareke'' döneminde Anadolu''da ''milli mücadeleyi'' ateşleyen Gazi Mustafa Kemal için İstanbul''daki hükümet tarafından ''hain'' ilan edilerek hakkında ''tutuklama kararı'' çıkarılıyordu!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' Mustafa Kemal''in saf dışı bırakılmasını öngörüyordu!...
Türkiye''de ''Turancılık mücadelesi'' veren Hüseyin Nihal Atsız ve dava arkadaşları, Sovyetler Birliği''ne şirin görünmek isteyen İsmet İnönü tarafından tutuklanarak tabutluklara tıkılıyordu!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' çerçevesinde Türk milliyetçiliği yargılanıp mahkum edilmeliydi!...
1960 ihtilalinin ardından Başbakanlık''ta ''devletin gizli evraklarını kontrol eden'' Amerikan istihbarat görevlilerini kovan, ''Mason localarının'' kapatılması için Milli Birlik Komitesi''ne teklif götüren Albay Alparslan Türkeş, apar topar tutuklanarak sürgüne gönderiliyordu!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' Amerikalılar ve masonlar ile uyumlu çalışmayı gerektiriyordu!...
Türkiye''yi Sovyetler Birliği''nin peyki haline getirmek isteyen ''eli kanlı'' marksist-komünist çetelere karşı sokaklarda ''göğüs göğüse'' mücadele veren ülkücü hareketin mensupları, 12 Eylül ihtilalini gerçekleştiren ''cunta'' tarafından tutuklanarak ''cezaevlerine'' tıkılıyor, ''işkencelerden'' geçiriliyor, ''darağaçlarına'' yollanıyordu?...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' denge kurmak amacıyla ülkücüleri ''terörist'' olarak nitelendiriyordu!...
Bugünlerde Türk milliyetçiliğinin, ''tehdit'' unsuru olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi''ne geçirileceği iddiaları ortalıkta dolaşıyor!...
Ülkücüler, demek ki ''tehdit unsuru'' olmayı da içlerine sindirmek zorundalar!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' onu gerektiriyor!...
Yok ya!...
Zannedildiği gibi, ortada öyle ''devlet politikası'' falan yok!...
''Uzlaşma'' ve ''uyum'' adına kendi ''teslimiyetçiliklerini'', ''acziyetlerini'', ''suskunluklarını'', ''korkaklıklarını'' Türk milliyetçilerine ''devlet politikası'' diye yutturmak isteyenler var!...
Ama bu politika, bildiğimiz ''devlet'' politikası değildir!..
Peki ya nedir?...
''Devlet'' (!) politikası!...
Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da partilerinin milli kanadından gelen tepkiler üzerine ''aynı kaçamağın'' arkasına gizleniyorlar:
"Ne yapalım AB süreci, bir devlet politikasıdır!.. 40 yıllık bir geçmişi bir kalemde silip atamayız!..".
Adalet Bakanı Cemil Çiçek''in ''Abdullah Öcalan''ın yeniden yargılanması'' ile ilgili kamuoyunu yatıştırmak amacıyla yaptığı açıklamanın son cümlesine dikkat ettiniz mi bilmiyorum? Diyordu ki:.
"Bu bir devlet meselesidir!..".
Evet!..
Aslında Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli''nin Avrupa Birliği''ne bakış açıları arasında ''temelde'' hiçbir fark yok!...
Yalnız Bahçeli, AB''ye ''onurlu'' bir şekilde girmek istiyor, o kadar!...
Devlet politikası'' diye Türk milletine dayatılan AB süreci, ''Mason localarının'' baskısı ile İsmet İnönü tarafından imzalanan ''sıradan'' bir anlaşmadan başka şey değildir!...
Peki sormazlar mı adama!...
''Atatürk politikaları'' mı, yoksa ''İnönü politikaları'' mı daha önemli?...
''Devletin politikaları'', eğer hep ''başkaları'' tarafından belirlenecekse, sizin o koltuklarda işiniz ne?..
İsrafil KÜRŞAT KUMBASAR - 13 Mayıs 2005 - Yeniçağ
"Avrupa Birliği''ne üyelik, bir devlet politikasıdır!.. Biz Avrupa Birliği''ne onurlu bir üyelikten yanayız!.. Ulusal programın arkasındayız!..".
O dönemde, Bahçeli''nin bu sözleri, ülkücüler tarafından, ''fincancı katırlarını'' ürkütmemek amacıyla yapılan ''siyasi bir manevra'' olarak algılanıyordu!...
Ne yazık ki Bahçeli, 18 Nisan 2005 tarihli Zaman gazetesine yaptığı açıklamada halen aynı şeyleri tekrarlıyordu:
"AB bir devlet politikasıdır!... Ulusal programda imzamız olan her şeye katkı sağlarız!.. Onurlu bir üyelikten korkmuyoruz!..".
Oysa rahmetli Başbuğ Alparslan Türkeş ve arkadaşları tarafından, tam 30 yıl önce kaleme alınan 9 Işık Doktrini''nde (Sayfa 255) aynen şu görüşlere yer veriyordu:
"Yabancıların ülkenin istediği yerinde istediği ölçüde arazi ve imkan edinmelerine fırsat vererek Sevr Anlaşması''nın dolaylı uygulamasına sebep olacağı, kültürel ve sosyal deformasyona yol açacağı ve milli sanayinin gelişmesini engelleyeceği için Ortak Pazar''ın açıkça ve kesinlikle karşısındayız!.."
Yoksa, Türkeş, AB''nin bir ''devlet politikası'' olduğunu bilmiyor muydu?...
Aslında, ''öz memleketlerinde parya'' muamelesi gören Türk milliyetçileri, ''devlet politikasının'' ne anlama geldiğini çok iyi biliyorlar!...
''Mütareke'' döneminde Anadolu''da ''milli mücadeleyi'' ateşleyen Gazi Mustafa Kemal için İstanbul''daki hükümet tarafından ''hain'' ilan edilerek hakkında ''tutuklama kararı'' çıkarılıyordu!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' Mustafa Kemal''in saf dışı bırakılmasını öngörüyordu!...
Türkiye''de ''Turancılık mücadelesi'' veren Hüseyin Nihal Atsız ve dava arkadaşları, Sovyetler Birliği''ne şirin görünmek isteyen İsmet İnönü tarafından tutuklanarak tabutluklara tıkılıyordu!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' çerçevesinde Türk milliyetçiliği yargılanıp mahkum edilmeliydi!...
1960 ihtilalinin ardından Başbakanlık''ta ''devletin gizli evraklarını kontrol eden'' Amerikan istihbarat görevlilerini kovan, ''Mason localarının'' kapatılması için Milli Birlik Komitesi''ne teklif götüren Albay Alparslan Türkeş, apar topar tutuklanarak sürgüne gönderiliyordu!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' Amerikalılar ve masonlar ile uyumlu çalışmayı gerektiriyordu!...
Türkiye''yi Sovyetler Birliği''nin peyki haline getirmek isteyen ''eli kanlı'' marksist-komünist çetelere karşı sokaklarda ''göğüs göğüse'' mücadele veren ülkücü hareketin mensupları, 12 Eylül ihtilalini gerçekleştiren ''cunta'' tarafından tutuklanarak ''cezaevlerine'' tıkılıyor, ''işkencelerden'' geçiriliyor, ''darağaçlarına'' yollanıyordu?...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' denge kurmak amacıyla ülkücüleri ''terörist'' olarak nitelendiriyordu!...
Bugünlerde Türk milliyetçiliğinin, ''tehdit'' unsuru olarak Milli Güvenlik Siyaset Belgesi''ne geçirileceği iddiaları ortalıkta dolaşıyor!...
Ülkücüler, demek ki ''tehdit unsuru'' olmayı da içlerine sindirmek zorundalar!...
Neden?..
Çünkü, ''devlet politikası'' onu gerektiriyor!...
Yok ya!...
Zannedildiği gibi, ortada öyle ''devlet politikası'' falan yok!...
''Uzlaşma'' ve ''uyum'' adına kendi ''teslimiyetçiliklerini'', ''acziyetlerini'', ''suskunluklarını'', ''korkaklıklarını'' Türk milliyetçilerine ''devlet politikası'' diye yutturmak isteyenler var!...
Ama bu politika, bildiğimiz ''devlet'' politikası değildir!..
Peki ya nedir?...
''Devlet'' (!) politikası!...
Tayyip Erdoğan ve arkadaşları da partilerinin milli kanadından gelen tepkiler üzerine ''aynı kaçamağın'' arkasına gizleniyorlar:
"Ne yapalım AB süreci, bir devlet politikasıdır!.. 40 yıllık bir geçmişi bir kalemde silip atamayız!..".
Adalet Bakanı Cemil Çiçek''in ''Abdullah Öcalan''ın yeniden yargılanması'' ile ilgili kamuoyunu yatıştırmak amacıyla yaptığı açıklamanın son cümlesine dikkat ettiniz mi bilmiyorum? Diyordu ki:.
"Bu bir devlet meselesidir!..".
Evet!..
Aslında Tayyip Erdoğan ile Devlet Bahçeli''nin Avrupa Birliği''ne bakış açıları arasında ''temelde'' hiçbir fark yok!...
Yalnız Bahçeli, AB''ye ''onurlu'' bir şekilde girmek istiyor, o kadar!...
Devlet politikası'' diye Türk milletine dayatılan AB süreci, ''Mason localarının'' baskısı ile İsmet İnönü tarafından imzalanan ''sıradan'' bir anlaşmadan başka şey değildir!...
Peki sormazlar mı adama!...
''Atatürk politikaları'' mı, yoksa ''İnönü politikaları'' mı daha önemli?...
''Devletin politikaları'', eğer hep ''başkaları'' tarafından belirlenecekse, sizin o koltuklarda işiniz ne?..
İsrafil KÜRŞAT KUMBASAR - 13 Mayıs 2005 - Yeniçağ