degazor35
TÜRK oğlu TÜRK
- Katılım
- 6 Mar 2007
- Mesajlar
- 5,674
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Türkiye son yıllarda hararetli bir şekilde İslam dünyasında sözü dinlenir bir ülke olmak için uğraşıyor. Özellikle de Ortadoğu’da yer alan ülkeler bu yeni politikanın uygulama zemini oldu.
Bunun ilk sinyalini İsrail’e karşı “Van Münit”le başlayan çıkış oldu. Hiçbir derinlik içermeyen iki kuru kelime Yahudilerden nefret eden İslam dünyasını o kadar etkiledi ki “İsrail’le savaş yapıp zafer kazansak bu kadar etkisi olmazdı.”
Bu etkinin boyutunu anlamanız için size bir örnek vereyim: Geçtiğimiz yıl hacca giden bir gazeteci dostum, Arafat’ta Suriye Diyanetinde görevli bir yetkili ile karşılaşır. Sohbet esnasında, bir zamanlar Suriye’nin Erdoğan’a olan hayranlığını şu sözlerle anlatır Diyanet görevlisi: “Biz Erdoğan’ın söylemlerine o kadar inandık ki onu adeta Emirel Müminin (Müminlerin Lideri) olarak görme noktasına gelmiştik.”
Dün, Erdoğan’ı “Müminlerin Emiri” olarak görme noktasına gelenlerin bugün “ne olarak gördüklerini” aktarmayayım dilerseniz!
Erdoğan’ın Arap dünyasına bir kahraman edasıyla yaklaşma politikası tam da Avrupa Birliği ile müzakerelerin durması, ilişkilerin zayıflaması sürecine denk geldi.
Avrupa, Türkiye’ye sert bir şekilde kırmızı kart gösterince Türkiye ne yapacağını şaşırmanın tökezlemesiyle İslam coğrafyasına hücum etti.
Tabi her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı.
Ardı ardına Suriye ile İran ile Irak ile düşman oldu. Kaddafi’yi öldüren yamyamlara destek verdi. Perde önünde İsrail’e Van Münit çekti ama perde arkasında İsrail’in en büyük koruyucusu oldu.
Peki, ama neden bu yola girdi Türkiye?
Osmanlının bakiyesi olan bir ülke olarak neden İslami kimliğini kullanarak güven verdiği Müslüman ülkeleri bir biri adına hançerledi?
İtalyan Senatosu başkan Vekili Emma Bonino Türkiye’nin bu politikaları izlemesini şöyle yorumluyor: “Bugün AB-Türkiye ilişkilerinde yaşanan tıkanmanın sorumlusu Avrupa’dır. Avrupa olarak kısa vadeli vizyon ve yanlış hesaplar sonucunda Türkiye’ye karşı yükümlülüklerimize ihanet ettik. Müzakereler çıkmaza girince de elbette Türkiye oturup beklemek yerine kendi bölgesinde özerk bir takım dış politika arayışına girdi.” (Hürriyet, 23 Nisan 2012)
İtalyan parlamentere göre “Türkiye, Ortadoğu’da devreye koyduğu yeni politikaları Avrupa Birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği için uygulamaya başladı.”
Doğru mu bu iddia?
Külliyen yalan!
Dilerseniz biraz daha geriye gidelim.
Sarkozy’nin bir konuşmasını aktaralım: “Müslüman Türkiye’nin Avrupa’da yeri yok.” (30 Mayıs, 2008) Adam açıkça “Siz Müslümansınız, üstelik Türksünüz, başka kapıya!” diyor. Daha ne desin yani. Mehmet Ali Birand’ın yazılı olarak sorduğu sorulara verdiği cevapta Sarkozy “başka kapının neresi olacağını gösteriyor: “Türkiye’nin gerçek yeri AB (Avrupa Birliği) değil, Ortadoğu’dur.”
Hatta şunu da ilave ediyor: “Türkiye’nin AB’ye kızıp eksen kaydıracağını, stratejik ittifaklarını değiştireceğini sanmak bu ülkeyi küçümsemek olur.” (25 Şubat 2011, Posta) (Not: Mehmet Ali Birand, 1 Nisan 2003 tarihli yazısında AB hedefini asla bırakmamamızı, biz kaç kişinin boş boğazlığı yüzünden bu haktan vazgeçmememizi söylerken, Sarkozy’nin “özel statü verelim de AB dışında kalın” teklifine “bu teklifi düşünmeliyiz diyor, iyi mi!) Mesaj açık: “Siz Müslümansınız. Ancak Arap dünyasıyla beraber olabilirsiniz. Bize kızıp, nasıl olsa stratejik birlikteliğimizi bozacak haliniz yok. (Bundan çok eminler! M.b) Sizi özel statüde AB’ye bağlayalım. Ama nihai olarak Ortadoğu’da kalın. Nasılsa BOP’un Eşbaşkanı olmuşsunuz. Brüksel’de ne işiniz var!” (Muharrem Bayraktar, Yeni Mesaj, 3 Mart 2011)
Demem o ki Avrupa, Türkiye’ye “yeni bir görev verdi.”
Dediler ki;
“Seni aramıza almayacağımızı biliyorsunuz. AB’de yerininiz asla olmayacak. Sizin de “kovsak bile Avrupa’yı terk edecek haliniz yok!” O halde Ortadoğu’da Avrupa adını ortalığı karıştıran bir ülke olun. Yeriniz Avrupa değil Ortadoğu. Ama Ortadoğu’da da bizim adımıza bizim kriterlerimize göre ve asla İsrail’i kızdırmadan güç kavgasına girin. Hadi marş Maraş!”
İslam dünyasında az kalsın Müminlerin Emiri olarak görülecek olan Erdoğan’ın bugün komşu Müslüman ülkeleri bir bir yok etmeye çalışan bir havaya girince şimdi “kimlerin emiri” olduğuna varın siz karar verin.
Muharrem Bayraktar
Yeni Mesaj
Bunun ilk sinyalini İsrail’e karşı “Van Münit”le başlayan çıkış oldu. Hiçbir derinlik içermeyen iki kuru kelime Yahudilerden nefret eden İslam dünyasını o kadar etkiledi ki “İsrail’le savaş yapıp zafer kazansak bu kadar etkisi olmazdı.”
Bu etkinin boyutunu anlamanız için size bir örnek vereyim: Geçtiğimiz yıl hacca giden bir gazeteci dostum, Arafat’ta Suriye Diyanetinde görevli bir yetkili ile karşılaşır. Sohbet esnasında, bir zamanlar Suriye’nin Erdoğan’a olan hayranlığını şu sözlerle anlatır Diyanet görevlisi: “Biz Erdoğan’ın söylemlerine o kadar inandık ki onu adeta Emirel Müminin (Müminlerin Lideri) olarak görme noktasına gelmiştik.”
Dün, Erdoğan’ı “Müminlerin Emiri” olarak görme noktasına gelenlerin bugün “ne olarak gördüklerini” aktarmayayım dilerseniz!
Erdoğan’ın Arap dünyasına bir kahraman edasıyla yaklaşma politikası tam da Avrupa Birliği ile müzakerelerin durması, ilişkilerin zayıflaması sürecine denk geldi.
Avrupa, Türkiye’ye sert bir şekilde kırmızı kart gösterince Türkiye ne yapacağını şaşırmanın tökezlemesiyle İslam coğrafyasına hücum etti.
Tabi her şeyi yüzüne gözüne bulaştırdı.
Ardı ardına Suriye ile İran ile Irak ile düşman oldu. Kaddafi’yi öldüren yamyamlara destek verdi. Perde önünde İsrail’e Van Münit çekti ama perde arkasında İsrail’in en büyük koruyucusu oldu.
Peki, ama neden bu yola girdi Türkiye?
Osmanlının bakiyesi olan bir ülke olarak neden İslami kimliğini kullanarak güven verdiği Müslüman ülkeleri bir biri adına hançerledi?
İtalyan Senatosu başkan Vekili Emma Bonino Türkiye’nin bu politikaları izlemesini şöyle yorumluyor: “Bugün AB-Türkiye ilişkilerinde yaşanan tıkanmanın sorumlusu Avrupa’dır. Avrupa olarak kısa vadeli vizyon ve yanlış hesaplar sonucunda Türkiye’ye karşı yükümlülüklerimize ihanet ettik. Müzakereler çıkmaza girince de elbette Türkiye oturup beklemek yerine kendi bölgesinde özerk bir takım dış politika arayışına girdi.” (Hürriyet, 23 Nisan 2012)
İtalyan parlamentere göre “Türkiye, Ortadoğu’da devreye koyduğu yeni politikaları Avrupa Birliği yükümlülüklerini yerine getirmediği için uygulamaya başladı.”
Doğru mu bu iddia?
Külliyen yalan!
Dilerseniz biraz daha geriye gidelim.
Sarkozy’nin bir konuşmasını aktaralım: “Müslüman Türkiye’nin Avrupa’da yeri yok.” (30 Mayıs, 2008) Adam açıkça “Siz Müslümansınız, üstelik Türksünüz, başka kapıya!” diyor. Daha ne desin yani. Mehmet Ali Birand’ın yazılı olarak sorduğu sorulara verdiği cevapta Sarkozy “başka kapının neresi olacağını gösteriyor: “Türkiye’nin gerçek yeri AB (Avrupa Birliği) değil, Ortadoğu’dur.”
Hatta şunu da ilave ediyor: “Türkiye’nin AB’ye kızıp eksen kaydıracağını, stratejik ittifaklarını değiştireceğini sanmak bu ülkeyi küçümsemek olur.” (25 Şubat 2011, Posta) (Not: Mehmet Ali Birand, 1 Nisan 2003 tarihli yazısında AB hedefini asla bırakmamamızı, biz kaç kişinin boş boğazlığı yüzünden bu haktan vazgeçmememizi söylerken, Sarkozy’nin “özel statü verelim de AB dışında kalın” teklifine “bu teklifi düşünmeliyiz diyor, iyi mi!) Mesaj açık: “Siz Müslümansınız. Ancak Arap dünyasıyla beraber olabilirsiniz. Bize kızıp, nasıl olsa stratejik birlikteliğimizi bozacak haliniz yok. (Bundan çok eminler! M.b) Sizi özel statüde AB’ye bağlayalım. Ama nihai olarak Ortadoğu’da kalın. Nasılsa BOP’un Eşbaşkanı olmuşsunuz. Brüksel’de ne işiniz var!” (Muharrem Bayraktar, Yeni Mesaj, 3 Mart 2011)
Demem o ki Avrupa, Türkiye’ye “yeni bir görev verdi.”
Dediler ki;
“Seni aramıza almayacağımızı biliyorsunuz. AB’de yerininiz asla olmayacak. Sizin de “kovsak bile Avrupa’yı terk edecek haliniz yok!” O halde Ortadoğu’da Avrupa adını ortalığı karıştıran bir ülke olun. Yeriniz Avrupa değil Ortadoğu. Ama Ortadoğu’da da bizim adımıza bizim kriterlerimize göre ve asla İsrail’i kızdırmadan güç kavgasına girin. Hadi marş Maraş!”
İslam dünyasında az kalsın Müminlerin Emiri olarak görülecek olan Erdoğan’ın bugün komşu Müslüman ülkeleri bir bir yok etmeye çalışan bir havaya girince şimdi “kimlerin emiri” olduğuna varın siz karar verin.
Muharrem Bayraktar
Yeni Mesaj