denklav
New member
- Katılım
- 31 Tem 2008
- Mesajlar
- 33
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Pekiiii?
Sonunda bu da oldu; İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, medyanın karşısına çıktı ve “Ergenekon iddianamesi”ni niçin açıklayamayacağını açıkladı!..
Başsavcı beş sayfalık “açıklamamasında” hiçbir detay vermeden suçlamaları saydı, medyada yer alan yalan haberlerle ilgili üzüntülerini bildirdi ve gitti!.. Sonra ne oldu? İşbirlikçi medya aynı çirkinlik, aynı seviyesizlik ve aynı çarpıtmacılıkla, bu kez yargıçlığa soyundu... Taraf isimli “gazete” ertesi gün şu manşetle çıktı.
- Onları Ergenekon öldürdü!..
Kimdi onlar? Cumhuriyet gazetesi yazarı Ahmet Taner Kışlalı, öğretim üyesi, yazar Necip Hablemitoğlu ve Danıştay hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin... Bu isimler bugün yaşıyor olsalardı, hiç kuşkunuz olmasın bu haysiyet cellatları tarafından “Ergenekoncu” olarak karalanan isimlerin başında geleceklerdi!. Bir zamanlar Babıâli’de çok ünlü bir özdeyiş vardı.
- İstanbul’da lağım suları kanalizasyondan akar, Babıâli’de kaldırımlardan...
O günleri mumla aramamız bir yana, şimdi nerelerden aktığı ortada!..
***
Ben şimdi açıklanmayan bu iddianamenin neresinden tutayım?..
Yapılan “teknik açıklamanın” neresine inanayım, neresine güveneyim?.. Gelin tek tek inceleyelim...
Başsavcı diyor ki; eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen “darbe günlükleri” bu iddianamede yer almamıştır. Ek iddianamede de yer almayacaktır...
Pekiii, aylardır iktidara, iliştirilmiş, yapıştırılmış, yamanmış işbirlikçi medyada bu günlükler üzerinden yapılan o aşağılık suçlamalar, alçakça saldırılar ne olacak?.. Hani bütün melanet o günlüklerle başlamıştı?.. Asker, sivil tüm suçlananlar bu günlüklerle bağlantılıydı?..
Başsavcı diyor ki; Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması bu iddianamede yer alıyor...
Pekiii, o zaman Danıştay katilini iki kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptıran, Danıştay saldırısı ile Cumhuriyetin bombalanması olayı arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla, Ümraniye’de bulunan bombaların hiçbir ilişkisi bulunmadığını hükme bağlayan mahkemenin kararı ne olacak?..
Başsavcı diyor ki; her şey Ümraniye’de bulunan bombalarla başlamıştır...
Pekiii, o takdirde daha yakalandığının ertesi günü bu bombalarla ilgili imha kararı alınması, ardından da yangından mal kaçırır gibi imha edilmesi ne olacak?.. 2 bin 450 sayfalık iddinamenin en önemli dayanak noktasının imha edilmesi nasıl açıklanacak?..
Vee, Başsavcı diyor ki; Ergenekon’un geçmişi 600 yıl öncesine, “Agarta” denilen tarikat biçiminde bir örgüte dayanıyor!..
Pekiii, Göktürkler’den Uygur Türklerine, Tibet’ten Hindistan’a ve hatta Hitler’e dek uzanan bir efsane eğer Ergenekon’un geçmişini oluşturuyorsa, aylardır elimize tutuşturulan “1957’de ABD oluşturdu”, “hayır, bu gladyodur”, “olur mu canım 28 Şubat’ta kotarıldı”, “hiç bile, 70’lerde ortaya çıktı” türünden iddialar ne olacak?. Böylesine “ciddi” bir iddianamenin işi efsanelere mi kaldı?
- Gerçekten içler acısı!..
***
Başsavcı’nın tarihe kazınan “açıklamamasının” son bölümü ise yüreğimi burktu...
Başsavcı diyor ki; Bugüne kadar yapılan haberlerin çok büyük bölümü yalandır, kafa karıştırmaktadır. Bu yayınlardan dolayı çok üzgünüm!..
Pekiii, bu durumda sizin en yetkili kişi olarak bu ahlaksızlığın, bu aşağılık çarpıtmaların gereğini yapmanız gerekmez mi?. Burada üzülmesi gereken bizler, yasalardan aldığı güçle gereğini yapması gereken sizler değil misiniz?.. Soruşturmanın gizliliği ilkesini ayaklar altına alan, üstelik yalanlarla yörüngesinden çıkarmaya teşebbüs edenler için ceza yasasında açık yaptırımlar yok mu?..
Ek iddianame hariç 2 bin 450 sayfalık, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir iddianame (ki büyük bölümünün telefon ve bilgisayar kayıtları olduğu söyleniyor), 4 milyona yakın olduğu söylenen belge ve en yaşamsal iddiaları ileri sürecek, en ağır suçlamaları seslendirecek ama yüzünü asla göremeyeceğimiz, sesini asla duyamayacağımız 20 gizli tanık...
- Bu mudur?.. Buysa çok ama çok yazıktır ve de ayıptır!!!
Ümit Zileli
Sonunda bu da oldu; İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Aykut Cengiz Engin, medyanın karşısına çıktı ve “Ergenekon iddianamesi”ni niçin açıklayamayacağını açıkladı!..
Başsavcı beş sayfalık “açıklamamasında” hiçbir detay vermeden suçlamaları saydı, medyada yer alan yalan haberlerle ilgili üzüntülerini bildirdi ve gitti!.. Sonra ne oldu? İşbirlikçi medya aynı çirkinlik, aynı seviyesizlik ve aynı çarpıtmacılıkla, bu kez yargıçlığa soyundu... Taraf isimli “gazete” ertesi gün şu manşetle çıktı.
- Onları Ergenekon öldürdü!..
Kimdi onlar? Cumhuriyet gazetesi yazarı Ahmet Taner Kışlalı, öğretim üyesi, yazar Necip Hablemitoğlu ve Danıştay hâkimi Mustafa Yücel Özbilgin... Bu isimler bugün yaşıyor olsalardı, hiç kuşkunuz olmasın bu haysiyet cellatları tarafından “Ergenekoncu” olarak karalanan isimlerin başında geleceklerdi!. Bir zamanlar Babıâli’de çok ünlü bir özdeyiş vardı.
- İstanbul’da lağım suları kanalizasyondan akar, Babıâli’de kaldırımlardan...
O günleri mumla aramamız bir yana, şimdi nerelerden aktığı ortada!..
***
Ben şimdi açıklanmayan bu iddianamenin neresinden tutayım?..
Yapılan “teknik açıklamanın” neresine inanayım, neresine güveneyim?.. Gelin tek tek inceleyelim...
Başsavcı diyor ki; eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’e ait olduğu ileri sürülen “darbe günlükleri” bu iddianamede yer almamıştır. Ek iddianamede de yer almayacaktır...
Pekiii, aylardır iktidara, iliştirilmiş, yapıştırılmış, yamanmış işbirlikçi medyada bu günlükler üzerinden yapılan o aşağılık suçlamalar, alçakça saldırılar ne olacak?.. Hani bütün melanet o günlüklerle başlamıştı?.. Asker, sivil tüm suçlananlar bu günlüklerle bağlantılıydı?..
Başsavcı diyor ki; Danıştay saldırısı ve Cumhuriyet gazetesinin bombalanması bu iddianamede yer alıyor...
Pekiii, o zaman Danıştay katilini iki kez ağırlaştırılmış müebbet cezasına çarptıran, Danıştay saldırısı ile Cumhuriyetin bombalanması olayı arasında hiçbir bağlantı bulunmadığını, Cumhuriyet gazetesine atılan bombalarla, Ümraniye’de bulunan bombaların hiçbir ilişkisi bulunmadığını hükme bağlayan mahkemenin kararı ne olacak?..
Başsavcı diyor ki; her şey Ümraniye’de bulunan bombalarla başlamıştır...
Pekiii, o takdirde daha yakalandığının ertesi günü bu bombalarla ilgili imha kararı alınması, ardından da yangından mal kaçırır gibi imha edilmesi ne olacak?.. 2 bin 450 sayfalık iddinamenin en önemli dayanak noktasının imha edilmesi nasıl açıklanacak?..
Vee, Başsavcı diyor ki; Ergenekon’un geçmişi 600 yıl öncesine, “Agarta” denilen tarikat biçiminde bir örgüte dayanıyor!..
Pekiii, Göktürkler’den Uygur Türklerine, Tibet’ten Hindistan’a ve hatta Hitler’e dek uzanan bir efsane eğer Ergenekon’un geçmişini oluşturuyorsa, aylardır elimize tutuşturulan “1957’de ABD oluşturdu”, “hayır, bu gladyodur”, “olur mu canım 28 Şubat’ta kotarıldı”, “hiç bile, 70’lerde ortaya çıktı” türünden iddialar ne olacak?. Böylesine “ciddi” bir iddianamenin işi efsanelere mi kaldı?
- Gerçekten içler acısı!..
***
Başsavcı’nın tarihe kazınan “açıklamamasının” son bölümü ise yüreğimi burktu...
Başsavcı diyor ki; Bugüne kadar yapılan haberlerin çok büyük bölümü yalandır, kafa karıştırmaktadır. Bu yayınlardan dolayı çok üzgünüm!..
Pekiii, bu durumda sizin en yetkili kişi olarak bu ahlaksızlığın, bu aşağılık çarpıtmaların gereğini yapmanız gerekmez mi?. Burada üzülmesi gereken bizler, yasalardan aldığı güçle gereğini yapması gereken sizler değil misiniz?.. Soruşturmanın gizliliği ilkesini ayaklar altına alan, üstelik yalanlarla yörüngesinden çıkarmaya teşebbüs edenler için ceza yasasında açık yaptırımlar yok mu?..
Ek iddianame hariç 2 bin 450 sayfalık, tarihte eşi benzeri görülmemiş bir iddianame (ki büyük bölümünün telefon ve bilgisayar kayıtları olduğu söyleniyor), 4 milyona yakın olduğu söylenen belge ve en yaşamsal iddiaları ileri sürecek, en ağır suçlamaları seslendirecek ama yüzünü asla göremeyeceğimiz, sesini asla duyamayacağımız 20 gizli tanık...
- Bu mudur?.. Buysa çok ama çok yazıktır ve de ayıptır!!!
Ümit Zileli