64general1
New member
- Katılım
- 14 Haz 2007
- Mesajlar
- 1,720
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Başbakan Erdoğan, Moda iskelesinde bulunan restoranda içki yasağını protesto eden gruba yönelik olarak, “ Kardeşim, vatandaşın bir kısmı içiyor mu? İçsin. Ama bir kısmı da içmiyorsa bırak içmesin. Mahalle baskısı deniliyor ya, asıl mahalle baskısı bu ülkede ‘ben içmiyorum kardeşim, sen buyur iç’ bu anlayışı sürdürenlere. Bunlara yapılıyor asıl mahalle baskısı. Ben beyefendiye diyorum ki ‘Aynı masada oturalım. Sen iç, bırak ben içmeyeyim.’ ‘Yok’ diyor ‘Sen de bir kadeh tokuştur’. Ben mecbur muyum sen tokuşturuyorsun diye tokuşturmaya...” Demiş.
Bu pişkinliğe, olayları ters yüz edip yurttaşlara benimsetmeye çalışmaya, pes demek bile az kalıyor.
Sayın Başbakan, hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. En az sizin kadar ülkemizin sorunlarıyla ilgiliyiz.
Cumhuriyet kurulduğu günden bu güne kadar;
*Hiç kimsenin, oruç tutanlara neden tutuyorsun diye baskı yaptığını duymadık, okumadık. Ama ramazan ayında sigara içen üniversite öğrencilerinin öldürüldüğüne tanık olduk.
*Hiç kimse, namazında, niyazında olan ve içki içmeyen birine, “gel meyhaneye gidip içki içelim, sende bir kadeh tokuştur” diye baskı yaptığını duymadık, okumadık. Ama Ramazan ayında içki içenlere dinsiz, zındık dendiğini duyduk. Özellikle partinizin iktidarı ile birlikte, oruç tutmayanlara büyük saygısızlık yapılarak lokantaların, iş yerlerinde yemekhanelerin, kantinlerin kapatıldığına tanık olduk.
*İktidarınız döneminde, hiçbir resmi protokolde içki ikram edildiğini, “kardeşim ben içmiyorum, buyurun sen iç” denildiğini duymadık, tanık olmadık. Aksine içki servisinin yapılmadığına tanık olduk.
*Hiçbir dincinin (dindar değil), bu sıfatları nedeniyle aydınlar tarafından öldürüldüğünü, görmedik, duymadık. Ama aydınların, sırf aydın oldukları için dinciler tarafından öldürüldüğünü, yakıldığını duyduk ve gördük.
*Kamusal alanlar hariç, sıkmabaşlı dolaşanları hiç kimsenin Taciz (rahatsız) ettiğini duymadık. Ama kısa kollu buluz ve şort giyenlerin, mayo ile denize girenlerin yandaşlarınız dinciler tarafından rahatsız edildiklerini, hatta bu konuda kurtarılmış bölgeler, mahalleler kurulduğunu, o mahallelerden normal giyimli başı açık geçen bayanların bile rahatsız edildiğini duyduk.
*Kardeşiniz! Gül ve sayenizde sıkmabaş yasak olan kamu alanlarına girdi, durumun yasalara aykırı olduğunu yazdık, söyledik, ama üzerinizde mahalle baskısı kurmadık.
İnsaf edin mahalle baskısı kimden, kime yapılıyor?
Sayın Başbakan, bu günlerde Deniz Feneri Derneğinde yapılan ve partinize kadar uzanan yolsuzluk ile partilileriniz tarafından yapılan yolsuzluklar nedeniyle sinirlerinizin bozuk olduğunu biliyoruz. Konuştukça daha çok batıyor ve yurttaşlarını incitiyorsunuz. En iyisi bir süre dinlenin.
Mahalle baskısının kim tarafından, kime yapıldığını herkes biliyor. Sizin olayları ters yüz ederek sunmanıza, mahalle baskısı uygulayan yandaşlarınızdan başka kimse inanmıyor. Bu konuda boşuna nefes tüketmeyin. Bu enerjinizi, sizden, aş ve iş isteyenlerin, insanca geçinemediği için ücret artışı isteğinde bulunan işçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin dertlerine çare bulmak için harcayın.
Son günlerde, Deniz Feneri yolsuzluğunu, partililerinizin yolsuzluklarını, yazan bir medya patronunu hedef seçerek yaptığınız konuşmalar, tehditler, şantajlar hepimizi şaşkına çevirirken, mahalle baskısı hakkında söylemlerinize ise PES demekten başka sözcük bulamıyoruz.
PES Kİ NE PES!....
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=3014
Bu pişkinliğe, olayları ters yüz edip yurttaşlara benimsetmeye çalışmaya, pes demek bile az kalıyor.
Sayın Başbakan, hepimiz bu ülkede yaşıyoruz. En az sizin kadar ülkemizin sorunlarıyla ilgiliyiz.
Cumhuriyet kurulduğu günden bu güne kadar;
*Hiç kimsenin, oruç tutanlara neden tutuyorsun diye baskı yaptığını duymadık, okumadık. Ama ramazan ayında sigara içen üniversite öğrencilerinin öldürüldüğüne tanık olduk.
*Hiç kimse, namazında, niyazında olan ve içki içmeyen birine, “gel meyhaneye gidip içki içelim, sende bir kadeh tokuştur” diye baskı yaptığını duymadık, okumadık. Ama Ramazan ayında içki içenlere dinsiz, zındık dendiğini duyduk. Özellikle partinizin iktidarı ile birlikte, oruç tutmayanlara büyük saygısızlık yapılarak lokantaların, iş yerlerinde yemekhanelerin, kantinlerin kapatıldığına tanık olduk.
*İktidarınız döneminde, hiçbir resmi protokolde içki ikram edildiğini, “kardeşim ben içmiyorum, buyurun sen iç” denildiğini duymadık, tanık olmadık. Aksine içki servisinin yapılmadığına tanık olduk.
*Hiçbir dincinin (dindar değil), bu sıfatları nedeniyle aydınlar tarafından öldürüldüğünü, görmedik, duymadık. Ama aydınların, sırf aydın oldukları için dinciler tarafından öldürüldüğünü, yakıldığını duyduk ve gördük.
*Kamusal alanlar hariç, sıkmabaşlı dolaşanları hiç kimsenin Taciz (rahatsız) ettiğini duymadık. Ama kısa kollu buluz ve şort giyenlerin, mayo ile denize girenlerin yandaşlarınız dinciler tarafından rahatsız edildiklerini, hatta bu konuda kurtarılmış bölgeler, mahalleler kurulduğunu, o mahallelerden normal giyimli başı açık geçen bayanların bile rahatsız edildiğini duyduk.
*Kardeşiniz! Gül ve sayenizde sıkmabaş yasak olan kamu alanlarına girdi, durumun yasalara aykırı olduğunu yazdık, söyledik, ama üzerinizde mahalle baskısı kurmadık.
İnsaf edin mahalle baskısı kimden, kime yapılıyor?
Sayın Başbakan, bu günlerde Deniz Feneri Derneğinde yapılan ve partinize kadar uzanan yolsuzluk ile partilileriniz tarafından yapılan yolsuzluklar nedeniyle sinirlerinizin bozuk olduğunu biliyoruz. Konuştukça daha çok batıyor ve yurttaşlarını incitiyorsunuz. En iyisi bir süre dinlenin.
Mahalle baskısının kim tarafından, kime yapıldığını herkes biliyor. Sizin olayları ters yüz ederek sunmanıza, mahalle baskısı uygulayan yandaşlarınızdan başka kimse inanmıyor. Bu konuda boşuna nefes tüketmeyin. Bu enerjinizi, sizden, aş ve iş isteyenlerin, insanca geçinemediği için ücret artışı isteğinde bulunan işçilerin, emeklilerin, dar gelirlilerin dertlerine çare bulmak için harcayın.
Son günlerde, Deniz Feneri yolsuzluğunu, partililerinizin yolsuzluklarını, yazan bir medya patronunu hedef seçerek yaptığınız konuşmalar, tehditler, şantajlar hepimizi şaşkına çevirirken, mahalle baskısı hakkında söylemlerinize ise PES demekten başka sözcük bulamıyoruz.
PES Kİ NE PES!....
Gündüz AKGÜL
Emekli Cumhuriyet Savcısı
http://www.hakimiyetimilliye.org/index.php?news=3014