türk ocağı
serdengeçti
PKK'dan bir iyi, bir de kötü haber
Önce iyi haberden başlayalım... Türkiyenin 1984ten beri bebek katiliolarak tanıdığı, Eruhtan, Şemdinliden, Pınarcıktan ve binlerce olaydan bildiği PKK artık barış ve kardeşlik yanlısı, silah bırakmaya hazır bir örgüt oldu!..
Kara yılanlardan oluştuğunu zannettiğimiz örgüt yönetimi bundan böyle ak güvercin!.. Artık hiç çekinmeden, karşılıklı silah bırakmayı, operasyonları durdurmayı ve barış şartlarını iki eşit taraf gibi bunlarla oturup konuşabilecek durumdayız şükürler olsun!.. Şimdi gelelim kötü habere...
Maalesef PKKnın içinden bir kötü PKK çıktı... İmralının ve Kandilin kontrolü dışında hareket eden bu kötü, bizim bazı gazetecilere göre derin PKKnın işi, sürekli barış sürecini baltalamak!.. Ne zaman hayırlı bir gelişme olsa, bu derin PKK süreci provoke ediyor!..
Kandilin tam demokratik özerklik ilan edeceği gün Silvan saldırısını düzenlemişler!.. Barışa bu kadar yaklaştığımız zamanda son Dağlıca baskınını düzenlemiş olmaları da, bu yapılanmanın Türkiye Cumhuriyetine olduğu kadar, Kandile olan mesafesini de gösteriyormuş!..
Yeni gelişmelerin ışığında değerlendirme yaparken, artık şunlara dikkat etmemiz gerekiyor: Bundan böyle PKK adına bir saldırı olursa bunu bildiğimiz PKKya değil, o derin PKKya fatura edeceğiz... Bizim müzakere ettiğimiz ve etmeye devam edeceğimiz PKKdan artık kahpelik sâdır olmayacak!.. Değerli dostum Cüneyt Öztürkün ifadesiyle, Karayılan, sarılıp yatılası ailemizin teröristi, Bahoz Erdal ise kaka çocuk oldu!..
Kandilde Karayılanla görüşen Radikalden Avni Özgürelin Barış yolu nasıl açılır diye fırsat kollayan bir insan gördüm şeklindeki nitelemesini ve PKK içindeki bazı grupların barışı provoke etmiş olabileceği ihtimalini söylemesini bir yerlere not etmek gerekiyor... Karayılana göre yaklaşılmakta olan barış sabote edilmiş!..
Burada Karayılanın söylediklerine önem kazandıran birinci unsur, bu sözlerin bizatihi kendisi değil, bu sözlerin adeta bir senet muamelesine tâbi tutularak, Türkiye basınında karşılık bulması, sözde barış tezlerine dayanak yapılması...
Tıkır tıkır yürüdüğü zannedilen, rehabilitasyon çalışmaları bunlar... Türk toplumunu yeni döneme alıştıracak, muhtemel direnci zayıflatacak adımlar... Bu süreçte bir aksilik olursa, suçun atılacağı adres belli oldu zaten: PKK içinde söz dinlemeyen, derin PKK!.. Bu arada hem Silvanla ilgili, hem de Yeşiltaş Karakolu baskınıyla ilgili Karayılanın da işin içinde olduğunu belgeleyen telsiz konuşmaları ortaya çıkarsa -ki çıkıyor- duymamış, görmemiş, bilmemiş gibi davranacağız!... Yeter ki, barış süreci baltalanmasın!..
***
19 Haziran sabahı 8 askerimizin şehadetiyle sonuçlanan Yeşiltaş baskınını duyunca, acaba şimdi kimler söze Tam da bu zamanda şeklinde başlayacak diye merak etmiştim... Merakım fazla sürmedi... Tam da bu zamandacılar derhal ortaya çıktılar... Önce televizyonlarda, ertesi gün de gazetelerde kendilerini gösterdiler... Devletin televizyonu bile bu anlayışa çanak tutan tarzda yayınlar yaptı...
Neydi bu zamanın özelliği? Barışa bu kadar yaklaşılmış... Beşir Atalay, ABDnin devrede olduğunu, silah bırakmanın konuşulduğunu buyurmuş... Barzani ve Talabani gelişmelerden çok memnunmuş... Leyla Zana Bu işi Erdoğan çözer diyerek ılımlı mesaj lutfetmiş... İçi içine sığmayan Bülent Arınç, Apo için ev hapsini zikretmeye başlamış... Kürtçe okullarda seçmeli ders olarak hayata geçirilmeye başlanıyormuş...
Bu ülkede âkil adamların âkil olduklarının anlaşılması için akılsızların bol olması lâzım... Millete akılsız muamelesi yapılması da bu yüzden zaten... Zırvalarını millete zorla yedirecekler... Millet yiyemezse gargara yapacak...
Bunların aynı ortak noktaya atıf yapan telkinlerine aldanıp, Sahi ya, tam da bu zamanda yapılması garip değil mi? kendimize de soracağız... Sora sora kendimize de bu gündeme hapsedip, bu zeminin parçası haline geleceğiz!...
Yönlendirmeyi anlamak için şu örnek bile yeterlidir: Yeşiltaş baskınından sonra BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaşın PKKya silah bırakma çağrısı yaptığı şeklinde haber ve yorumlarla karşılaştık... Oysa bu doğru değildi... Evet bir çağrı vardı ama çağrı asker ve PKKnın karşılıklı olarak silah bırakması ve operasyonların durdurulması çağrısıydı...
İyi PKKnın sivil uzantısı ancak bu şekilde haberleştirilirse tam da bu zamana uygun davranılmış olurdu!.. Ne de olsa, duymamız gereken kadar duyacağız, anlamamız gereken kadar anlayacağız!..
***
Bu ülkede terörün kaynağının Kürtlerin temek hak ve özgürlükleriyle bir ilgisi olmadığını, bugün hak diye verilenlerin, PKKnın kan dökerek, söke söke hak kopardığı algısına hizmet ettiğini herkes anlamak zorunda...
Bu adımlar, ülkeyi demokratikleştirmiyor, PKKyı vurdukça başaran örgüt statüsüne sokuyor...
Uç bir örnek verelim: Bir jest yapsak ve Kürtçeyi eğitimde ana dil, Türkçeyi ise bütün Türkiyede seçmeli ders ilan etsek, bu terör biter mi?
Bu soruya evet cevabını vermek için, zannediyorum, Beşir Atalay veya Bülent Arınç gibilerden olmak lâzım...
SERVET AVCI
YENİÇAĞ GAZETESİ
k:PKK'dan bir iyi, bir de kötü haber-Yazarlar-Yeniçağ Gazetesi
Önce iyi haberden başlayalım... Türkiyenin 1984ten beri bebek katiliolarak tanıdığı, Eruhtan, Şemdinliden, Pınarcıktan ve binlerce olaydan bildiği PKK artık barış ve kardeşlik yanlısı, silah bırakmaya hazır bir örgüt oldu!..
Kara yılanlardan oluştuğunu zannettiğimiz örgüt yönetimi bundan böyle ak güvercin!.. Artık hiç çekinmeden, karşılıklı silah bırakmayı, operasyonları durdurmayı ve barış şartlarını iki eşit taraf gibi bunlarla oturup konuşabilecek durumdayız şükürler olsun!.. Şimdi gelelim kötü habere...
Maalesef PKKnın içinden bir kötü PKK çıktı... İmralının ve Kandilin kontrolü dışında hareket eden bu kötü, bizim bazı gazetecilere göre derin PKKnın işi, sürekli barış sürecini baltalamak!.. Ne zaman hayırlı bir gelişme olsa, bu derin PKK süreci provoke ediyor!..
Kandilin tam demokratik özerklik ilan edeceği gün Silvan saldırısını düzenlemişler!.. Barışa bu kadar yaklaştığımız zamanda son Dağlıca baskınını düzenlemiş olmaları da, bu yapılanmanın Türkiye Cumhuriyetine olduğu kadar, Kandile olan mesafesini de gösteriyormuş!..
Yeni gelişmelerin ışığında değerlendirme yaparken, artık şunlara dikkat etmemiz gerekiyor: Bundan böyle PKK adına bir saldırı olursa bunu bildiğimiz PKKya değil, o derin PKKya fatura edeceğiz... Bizim müzakere ettiğimiz ve etmeye devam edeceğimiz PKKdan artık kahpelik sâdır olmayacak!.. Değerli dostum Cüneyt Öztürkün ifadesiyle, Karayılan, sarılıp yatılası ailemizin teröristi, Bahoz Erdal ise kaka çocuk oldu!..
Kandilde Karayılanla görüşen Radikalden Avni Özgürelin Barış yolu nasıl açılır diye fırsat kollayan bir insan gördüm şeklindeki nitelemesini ve PKK içindeki bazı grupların barışı provoke etmiş olabileceği ihtimalini söylemesini bir yerlere not etmek gerekiyor... Karayılana göre yaklaşılmakta olan barış sabote edilmiş!..
Burada Karayılanın söylediklerine önem kazandıran birinci unsur, bu sözlerin bizatihi kendisi değil, bu sözlerin adeta bir senet muamelesine tâbi tutularak, Türkiye basınında karşılık bulması, sözde barış tezlerine dayanak yapılması...
Tıkır tıkır yürüdüğü zannedilen, rehabilitasyon çalışmaları bunlar... Türk toplumunu yeni döneme alıştıracak, muhtemel direnci zayıflatacak adımlar... Bu süreçte bir aksilik olursa, suçun atılacağı adres belli oldu zaten: PKK içinde söz dinlemeyen, derin PKK!.. Bu arada hem Silvanla ilgili, hem de Yeşiltaş Karakolu baskınıyla ilgili Karayılanın da işin içinde olduğunu belgeleyen telsiz konuşmaları ortaya çıkarsa -ki çıkıyor- duymamış, görmemiş, bilmemiş gibi davranacağız!... Yeter ki, barış süreci baltalanmasın!..
***
19 Haziran sabahı 8 askerimizin şehadetiyle sonuçlanan Yeşiltaş baskınını duyunca, acaba şimdi kimler söze Tam da bu zamanda şeklinde başlayacak diye merak etmiştim... Merakım fazla sürmedi... Tam da bu zamandacılar derhal ortaya çıktılar... Önce televizyonlarda, ertesi gün de gazetelerde kendilerini gösterdiler... Devletin televizyonu bile bu anlayışa çanak tutan tarzda yayınlar yaptı...
Neydi bu zamanın özelliği? Barışa bu kadar yaklaşılmış... Beşir Atalay, ABDnin devrede olduğunu, silah bırakmanın konuşulduğunu buyurmuş... Barzani ve Talabani gelişmelerden çok memnunmuş... Leyla Zana Bu işi Erdoğan çözer diyerek ılımlı mesaj lutfetmiş... İçi içine sığmayan Bülent Arınç, Apo için ev hapsini zikretmeye başlamış... Kürtçe okullarda seçmeli ders olarak hayata geçirilmeye başlanıyormuş...
Bu ülkede âkil adamların âkil olduklarının anlaşılması için akılsızların bol olması lâzım... Millete akılsız muamelesi yapılması da bu yüzden zaten... Zırvalarını millete zorla yedirecekler... Millet yiyemezse gargara yapacak...
Bunların aynı ortak noktaya atıf yapan telkinlerine aldanıp, Sahi ya, tam da bu zamanda yapılması garip değil mi? kendimize de soracağız... Sora sora kendimize de bu gündeme hapsedip, bu zeminin parçası haline geleceğiz!...
Yönlendirmeyi anlamak için şu örnek bile yeterlidir: Yeşiltaş baskınından sonra BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaşın PKKya silah bırakma çağrısı yaptığı şeklinde haber ve yorumlarla karşılaştık... Oysa bu doğru değildi... Evet bir çağrı vardı ama çağrı asker ve PKKnın karşılıklı olarak silah bırakması ve operasyonların durdurulması çağrısıydı...
İyi PKKnın sivil uzantısı ancak bu şekilde haberleştirilirse tam da bu zamana uygun davranılmış olurdu!.. Ne de olsa, duymamız gereken kadar duyacağız, anlamamız gereken kadar anlayacağız!..
***
Bu ülkede terörün kaynağının Kürtlerin temek hak ve özgürlükleriyle bir ilgisi olmadığını, bugün hak diye verilenlerin, PKKnın kan dökerek, söke söke hak kopardığı algısına hizmet ettiğini herkes anlamak zorunda...
Bu adımlar, ülkeyi demokratikleştirmiyor, PKKyı vurdukça başaran örgüt statüsüne sokuyor...
Uç bir örnek verelim: Bir jest yapsak ve Kürtçeyi eğitimde ana dil, Türkçeyi ise bütün Türkiyede seçmeli ders ilan etsek, bu terör biter mi?
Bu soruya evet cevabını vermek için, zannediyorum, Beşir Atalay veya Bülent Arınç gibilerden olmak lâzım...
SERVET AVCI
YENİÇAĞ GAZETESİ
k:PKK'dan bir iyi, bir de kötü haber-Yazarlar-Yeniçağ Gazetesi