Bir stadımızda maç mı var?.. Onlar saatler öncesinden oradadır...
Gece maçı da olsa, onların görevleri daha günün ortasında başlar...
Stadın yol güzergâhına sıralanır, etrafını tutarlar... Adeta etten bir duvar örerler.
Takımların, hakemlerin ve stada gelen binlerce taraftarın güvenliği, sağlıklı bir şekilde maça gelip gitmeleri onların güvencesi altındadır.
Onlar, bu milletin can güvenliğini emanet ettiği Türk polisidir...
Tıpkı geride bıraktığımız F.Bahçe-G.Saray maçında olduğu gibi...
Bin 200 Türk polisi yine görevbaşındaydı... Karşılaşmanın başlama saati 20.00’de olsa, onlar saat 14.00’te görev başındaydı. Yollara, caddelere, sokaklara sıralandılar...
Herhangi bir olaya sebebiyet vermeme adına...
Onların görevi bu... Taraftarın etrafa ve rakibe zarar vermesini önlemek.
Hır-gür çıkarılmasına izin vermemek... Rakibe atılan taşın önüne kalkanlarla geçmek... Taraftar kovalamak... O öfkeli taraftarın önüne set çekmek...
Dedik ya onların görevi bu.
Peki ya böyle bir maç için daha günün ortasında, saat 14.00 sularında işbaşı yapıp evine gece yarısı ulaşabilen benim polisim, acaba 10 saati bulan görevi sırasında ne yer, ne içer, karnını ne ile doyurur, hiç düşündünüz mü?
Söyleyeyim...
Bir Biskrem (135 gr)...
Bir Dankek (60 gr)...
Bir kutu Meysu (200 ml)...
Ve bir de Dido çikolata (40 gr)...
İşte, o maçta 10 saat görev yapan polisimin muhteşem kumanyası!
Hepsi topu topu 4 parça.
Toplamı 435 gram. Fiyatı 2 TL 65 kuruş. O da son satıcıda!
Peki, ana sınıfı öğrencilerinin beslenme çantası malzemesinden başka bir şeye benzemeyen buncacık gıda mıdır benim polisime reva gördüğünüz?
Bir maç için öğlen görevbaşı yapan, gece yarısından sonra evine varan, daha eşinin, yavrusunun yüzüne bakmadan soluğu mutfağındaki buzdolabında alan polise günah değil mi?
Şimdi anladınız mı benim polisimin o statlarda görev yaparken yüzünün bir türlü neden gülmediğini, suratının neden asık olduğunu?
Binlerce taraftarın sosis-ekmek, döner-ekmek, pizza ve dürümü götürdüğü yerde, onları bir bisküviyle geçiştirmek günah değil mi?
Peki ya neden?
Stada gelip etliye-sütlüye dokunmayan özel güvenliğin ziyafet çektiği bir ortamda, benim polisimi aç bırakmak niye?
Özel güvenliğe maç başı ortalama 90 TL ödenen statta, benim polisime 10 saatlik görevi boyunca verilen, 3 TL’yi bulmayan bir kumanya...
O da 1 Biskrem, 1 Dankek, 1 Meysu ve 1 Dido.
Bunun adı kumanyaysa, vah polisim vah!
Gece maçı da olsa, onların görevleri daha günün ortasında başlar...
Stadın yol güzergâhına sıralanır, etrafını tutarlar... Adeta etten bir duvar örerler.
Takımların, hakemlerin ve stada gelen binlerce taraftarın güvenliği, sağlıklı bir şekilde maça gelip gitmeleri onların güvencesi altındadır.
Onlar, bu milletin can güvenliğini emanet ettiği Türk polisidir...
Tıpkı geride bıraktığımız F.Bahçe-G.Saray maçında olduğu gibi...
Bin 200 Türk polisi yine görevbaşındaydı... Karşılaşmanın başlama saati 20.00’de olsa, onlar saat 14.00’te görev başındaydı. Yollara, caddelere, sokaklara sıralandılar...
Herhangi bir olaya sebebiyet vermeme adına...
Onların görevi bu... Taraftarın etrafa ve rakibe zarar vermesini önlemek.
Hır-gür çıkarılmasına izin vermemek... Rakibe atılan taşın önüne kalkanlarla geçmek... Taraftar kovalamak... O öfkeli taraftarın önüne set çekmek...
Dedik ya onların görevi bu.
Peki ya böyle bir maç için daha günün ortasında, saat 14.00 sularında işbaşı yapıp evine gece yarısı ulaşabilen benim polisim, acaba 10 saati bulan görevi sırasında ne yer, ne içer, karnını ne ile doyurur, hiç düşündünüz mü?
Söyleyeyim...
Bir Biskrem (135 gr)...
Bir Dankek (60 gr)...
Bir kutu Meysu (200 ml)...
Ve bir de Dido çikolata (40 gr)...
İşte, o maçta 10 saat görev yapan polisimin muhteşem kumanyası!
Hepsi topu topu 4 parça.
Toplamı 435 gram. Fiyatı 2 TL 65 kuruş. O da son satıcıda!
Peki, ana sınıfı öğrencilerinin beslenme çantası malzemesinden başka bir şeye benzemeyen buncacık gıda mıdır benim polisime reva gördüğünüz?
Bir maç için öğlen görevbaşı yapan, gece yarısından sonra evine varan, daha eşinin, yavrusunun yüzüne bakmadan soluğu mutfağındaki buzdolabında alan polise günah değil mi?
Şimdi anladınız mı benim polisimin o statlarda görev yaparken yüzünün bir türlü neden gülmediğini, suratının neden asık olduğunu?
Binlerce taraftarın sosis-ekmek, döner-ekmek, pizza ve dürümü götürdüğü yerde, onları bir bisküviyle geçiştirmek günah değil mi?
Peki ya neden?
Stada gelip etliye-sütlüye dokunmayan özel güvenliğin ziyafet çektiği bir ortamda, benim polisimi aç bırakmak niye?
Özel güvenliğe maç başı ortalama 90 TL ödenen statta, benim polisime 10 saatlik görevi boyunca verilen, 3 TL’yi bulmayan bir kumanya...
O da 1 Biskrem, 1 Dankek, 1 Meysu ve 1 Dido.
Bunun adı kumanyaysa, vah polisim vah!
