TheMetaor
тм ρRoduction

Hindistan'lı bir âlim, peygamberimizin kabri başında hüzünlü ve gözlerinden akan damlalarla içten gelerek, içtenlikle, içten, içten dua ediyordu. Peygamberimizin türbedarı bu zatı ağlarken görür ve yanına gelir;
Ey kardeşim siz niçin ağlıyorsunuz? Bir derdinizmi var! Bir derdiniz olmalı. Burada herkes buraya gelmenin, bu mübarek beldeye gelmenin, efendimize ulaşmanın sevinciyle bayram ederken, sevinirken, sizi neden üzgün ve bitkin görüyorum der...
O zat, üzgün ve hüzünlü bir şekilde cevap verir.
Ben Resulullah (sav) efendimizi üçüncü defa ziyaret ediyorum, ve her ziyaret etmemde, her gelişim de Esselamu Aleyke ya Resülallah derdim, Resülullahın da bana Ve Aleyküm Selam ile cevap verir ve hissederdim, acaba bu defa bir kusur mu ettim, bir hatamı işledim de Resulullah (sav) selamı mı almadı diye üzülüyorum der..
Bu hadisenin hemen bir gün sanra ki gecesinde türbedar rüya görür, rüyasında peygamberimiz (sav) efendimizi görür, peygamberimiz (sav) türbedarına der ki;
Falan kişiye selamımı ilet ben yerimde yokum, ben o anda Çanakkale’de ashabımla birlikte savaşıyorum, Medine-i MÜnevvere de değilim der…
Türbedar sabah uyanır uyanmaz o zatı bulur, ve rüyasını o zata anlatır...
O muhterem zat peygamber efendimizin Çanakkale de olduğunu öğrenince kalkar gider Çanakkale’ye orada savaşa katılır…
Evet, bu yazımızı okuduğumuz da bizlere birer mesaj vardır. Önemli olan o mesajı almaktır, alabilmektir. Diyebiliriz ki o kimse Alimdi. O mertebeye layıktı, o mertebelere nail oluyordu. Ama o zatın o dereceye kadar yükselmesine vesile olan neydi. Hangi amel, ameller onu o makama ulaştırdı. Bunu düşündüğümüzde hemen de cevabını kendimiz de bulabiliriz. O halde bizim de aslında o zatlardan farkımız yok gibi. Çalıştığımızda, çabaladığımızda, azmettiğizde o mübarek zatlar gibi olmaya çalışırız.
Onun içindir ki Silsile-i Sadat'tan Ebu'l Faruk Hazretleri mübarek sözlerinde : "Evlatlarım biz azmettik, gayret ettik başarılı olduk, sizde azmedin, gayret edin, başarılı olun" buyurarak azmin elinden hiç bir şeyin kurtulmayacağını ifade etmiştir.
O halde Cenab-ı hak son nefes ve son nefes de dahil o mübarek zatların izinden ayırmasın...