28 Şubat sürecinde Ergenekon Terör Örgütü’nün kiraladığı Fadime Şahin ve Ali Kalkancı, Refah-Yol’un yıkılması için verilen p***olojik harbin figüranları olarak yer aldı.
Peki Fadime Şahin ve Ali Kalkancı’yı kim kiralamıştı ve bu kişiler nasıl bir rol oynadı?
SENARYO: VELİ KüçüK... OYNAYAN: SİSİ!
Senaryoları darbeciler adına, şu anda Ergenekon Terör örgütü tutuklusu Veli Küçük organize ediyordu.
‘İhale’, Turgut Gıda Sanayi’nin sahibi Turgut Büyükdağ’a verildi. Veli Küçük’le Turgut Büyükdağ, bir akşam Harbiye Orduevi’nde buluşarak baş başa yemek yediler ve “senaryonun ayrıntıları”nı konuştular.
Senaryonun finansörü Turgut Büyükdağ, organizatörleri, Strateji Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni ümit Oğuztan, Sisi olarak bilinen transseksüel Seyhan Soylu ve Polis Müdürü ümit Bavbek’ti.
Bütün görüşmeler, Büyükdağ’ın sahibi olduğu, Nişantaşı Akkirmanlı Sokak’taki Strateji Dergisi’nin ofisinde yapılıyordu.
önce işe iki tarikat şeyhi bulunarak başlandı.
Birisi, sıra dışı kıyafetleriyle dikkat çeken Aczmendi Tarikatı’nın Lideri Müslüm Gündüz, diğeri de çevresinde ‘cinci hoca’ olarak tanınan Ali Kalkancı idi.
KALKANCI’YI NASIL ŞEYH YAPTILAR?
Sıra, tarikat şeyhlerine kadın bulmaya gelmişti.
ümit Oğuztan, Aksaray’da, adı sonradan Hanedan Restoran olarak değişen mekânda çalışan Fadime Şahin’i bu iş için ayarladı.
ümit Oğuztan ve “basın danışmanı Sisi”, Fadime Şahin’e büyük paralar vaat ediyorlardı. Fadime Şahin, hemen bir “tesettür mağazası”na ***ürüldü ve iki takım tesettür kıyafeti ve renk renk eşarplar alındı.
O günlerde TV ekranlarını uzun süre meşgul eden ‘irtica’ haberlerinin başlıca konukları arasında yer alan sahte şeyh Ali Kalkancı ise, bu skandal üretiminin tipik bir örneğiydi.
Darbe tezgahının figüranlarından birisi olarak kamuoyuna sunulmak üzere hazırlanan Ali Kalkancı, ünlü bir işadamının kızı olan Emire Ersoy ile tanıştırıldı.
Evlenmeleri için ortam hazırlandı.
Evlendirildiler de... Emire Kalkancı, “Genç kızların annesi” olarak görev(!) üstlendi... Honda Civic otomobiliyle Fatih caddelerinde dolaşmaya başladı...
Ali Kalkancı ise;
Dini konularda sıkı bir eğitime tabi tutuldu, rolü çok iyi ezberletildi, sonra da Hacca gönderildi.
Dönüşte, Ali Kalkancı’ya kız istemek için Emire’nin babasının kapısı çalındı. Kızını vermeye yanaşmayan Emire’nin işadamı babasına bu defa kendisi hakkında tutulmuş bazı dosyalar gösterildi.
Baba,
‘Sen bize yardımcı olursan biz de sana yardım ederiz, dosyaları yok ederiz’ denilerek ikna edildi.
MESUT YILMAZ’IN İLK İCRAATLARI
Sonrası malûm!..
Senaryoyu yazanlar, istedikleri sonucu almakta gecikmediler... Bir yandan Sincan’da tanklar yürütüldü, diğer yandan da Türk basınının etkin gazete ve televizyonları, ‘irtica’ kampanyaları başlattı.
Aylardır süren ‘Hükümeti bırakın’ baskısı, art arda patlayan skandallar sayesinde sonuç verdi..
Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin koalisyonundaki Refah Yol Hükümeti’nin Başbakanı Necmettin Erbakan, 18 Haziran 1997 tarihinde istifa ettirildi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, DYP Lideri Tansu çiller’e değil, ANAP Lideri Mesut Yılmaz’a verdi!..
Mesut Yılmaz’ın ilk icraatı da;
“İmam Hatip Liseleri’nin orta kısımlarını kapatmak” ve “Kur’an kurslarına yaş sınırlaması getirmek” oldu... Ve tabii; “başörtüsü ile okumak” tüm üniversitelerde tamamen yasaklandı!..
Tüm bunları biliyorsunuz... Ben de biliyorum...
çünkü tüm bunları, birlikte yaşadık...
Bilmediğimiz tek şey; “28 Şubat darbesi”nin de “Ergenekoncu bir kalkışma” olduğu gerçeği idi!..
Şimdi, bunu da öğrendik işte!..
Tüm bu öğrendiklerimizden sonra, diyorum ki; “Türkiye için en büyük tehdit ve tehlike Ergenekon’dur!”
Kim ne derse desin, bu böyledir!..
Bu operasyon, burada bırakılmamalı, Veli Küçük’le sınırlı tutulmamalı, “daha büyük”lere uzanılmalıdır!..
Evet; “Sonuna kadar gidilmeli”dir!..
===============
O cihazları nereye takalım?
Konya'nın Hadim ilçesine bağlı Balcılar beldesindeki "öğrenci yurdu"nda meydana gelen "patlama"yı ve bu patlamada "18 insanımızın şehit olduğu"nu biliyorsunuz...
En başından beri dedik ki; "Patlayan Kur'an veya kurs değil, bina"dır!.. Patlamaya sebep de, "İpragaz'ın büyük ihmali"dir!..
çünkü İpragaz firması, "takması şart" olan "sensör" ve "valf" cihazını takmamıştır!..
Dün, haber geldi... Sanayi Bakanlığı'nın görevlendirdiği iki uzman; gaz kaçağını haber verecek olan "alarm cihazı"nın ve "kaçak olduğunda gazı otamatik olarak kesecek cihaz"ın takılmadığını, "patlama"nın da bu yüzden olduğunu tesbit etti!..
Görevi "Din'e ve dindara saldırmak" olan ve bu iş dolayısıyla "maaş" alan "kiralık tetikçi"ye şimdi sormak istiyorum:
İpragaz'ın; sırf 300-500 YTL’ye tamah etmesi yüzünden, yurt binasına takmayı ihmâl ettiği "cihaz"ları nereye takalım?!?..
Hele söyle; o cihazları sana taksak, nasıl olur?..
Hani, "gaz sızdırmaya" başladığında "alarm" verir!..
"Patlayacağın" zaman da, gazın otomatik olarak kesilir!..
Hem sen rahat edersin, hem de Müslümanlar!..
KAYNAK
Peki Fadime Şahin ve Ali Kalkancı’yı kim kiralamıştı ve bu kişiler nasıl bir rol oynadı?

SENARYO: VELİ KüçüK... OYNAYAN: SİSİ!
Senaryoları darbeciler adına, şu anda Ergenekon Terör örgütü tutuklusu Veli Küçük organize ediyordu.
‘İhale’, Turgut Gıda Sanayi’nin sahibi Turgut Büyükdağ’a verildi. Veli Küçük’le Turgut Büyükdağ, bir akşam Harbiye Orduevi’nde buluşarak baş başa yemek yediler ve “senaryonun ayrıntıları”nı konuştular.
Senaryonun finansörü Turgut Büyükdağ, organizatörleri, Strateji Dergisi’nin Genel Yayın Yönetmeni ümit Oğuztan, Sisi olarak bilinen transseksüel Seyhan Soylu ve Polis Müdürü ümit Bavbek’ti.
Bütün görüşmeler, Büyükdağ’ın sahibi olduğu, Nişantaşı Akkirmanlı Sokak’taki Strateji Dergisi’nin ofisinde yapılıyordu.
önce işe iki tarikat şeyhi bulunarak başlandı.
Birisi, sıra dışı kıyafetleriyle dikkat çeken Aczmendi Tarikatı’nın Lideri Müslüm Gündüz, diğeri de çevresinde ‘cinci hoca’ olarak tanınan Ali Kalkancı idi.
KALKANCI’YI NASIL ŞEYH YAPTILAR?
Sıra, tarikat şeyhlerine kadın bulmaya gelmişti.
ümit Oğuztan, Aksaray’da, adı sonradan Hanedan Restoran olarak değişen mekânda çalışan Fadime Şahin’i bu iş için ayarladı.
ümit Oğuztan ve “basın danışmanı Sisi”, Fadime Şahin’e büyük paralar vaat ediyorlardı. Fadime Şahin, hemen bir “tesettür mağazası”na ***ürüldü ve iki takım tesettür kıyafeti ve renk renk eşarplar alındı.
O günlerde TV ekranlarını uzun süre meşgul eden ‘irtica’ haberlerinin başlıca konukları arasında yer alan sahte şeyh Ali Kalkancı ise, bu skandal üretiminin tipik bir örneğiydi.
Darbe tezgahının figüranlarından birisi olarak kamuoyuna sunulmak üzere hazırlanan Ali Kalkancı, ünlü bir işadamının kızı olan Emire Ersoy ile tanıştırıldı.
Evlenmeleri için ortam hazırlandı.
Evlendirildiler de... Emire Kalkancı, “Genç kızların annesi” olarak görev(!) üstlendi... Honda Civic otomobiliyle Fatih caddelerinde dolaşmaya başladı...
Ali Kalkancı ise;
Dini konularda sıkı bir eğitime tabi tutuldu, rolü çok iyi ezberletildi, sonra da Hacca gönderildi.
Dönüşte, Ali Kalkancı’ya kız istemek için Emire’nin babasının kapısı çalındı. Kızını vermeye yanaşmayan Emire’nin işadamı babasına bu defa kendisi hakkında tutulmuş bazı dosyalar gösterildi.
Baba,
‘Sen bize yardımcı olursan biz de sana yardım ederiz, dosyaları yok ederiz’ denilerek ikna edildi.
MESUT YILMAZ’IN İLK İCRAATLARI
Sonrası malûm!..
Senaryoyu yazanlar, istedikleri sonucu almakta gecikmediler... Bir yandan Sincan’da tanklar yürütüldü, diğer yandan da Türk basınının etkin gazete ve televizyonları, ‘irtica’ kampanyaları başlattı.
Aylardır süren ‘Hükümeti bırakın’ baskısı, art arda patlayan skandallar sayesinde sonuç verdi..
Refah Partisi ve Doğru Yol Partisi’nin koalisyonundaki Refah Yol Hükümeti’nin Başbakanı Necmettin Erbakan, 18 Haziran 1997 tarihinde istifa ettirildi.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, hükümet kurma görevini, DYP Lideri Tansu çiller’e değil, ANAP Lideri Mesut Yılmaz’a verdi!..
Mesut Yılmaz’ın ilk icraatı da;
“İmam Hatip Liseleri’nin orta kısımlarını kapatmak” ve “Kur’an kurslarına yaş sınırlaması getirmek” oldu... Ve tabii; “başörtüsü ile okumak” tüm üniversitelerde tamamen yasaklandı!..
Tüm bunları biliyorsunuz... Ben de biliyorum...
çünkü tüm bunları, birlikte yaşadık...
Bilmediğimiz tek şey; “28 Şubat darbesi”nin de “Ergenekoncu bir kalkışma” olduğu gerçeği idi!..
Şimdi, bunu da öğrendik işte!..
Tüm bu öğrendiklerimizden sonra, diyorum ki; “Türkiye için en büyük tehdit ve tehlike Ergenekon’dur!”
Kim ne derse desin, bu böyledir!..
Bu operasyon, burada bırakılmamalı, Veli Küçük’le sınırlı tutulmamalı, “daha büyük”lere uzanılmalıdır!..
Evet; “Sonuna kadar gidilmeli”dir!..
===============
O cihazları nereye takalım?
Konya'nın Hadim ilçesine bağlı Balcılar beldesindeki "öğrenci yurdu"nda meydana gelen "patlama"yı ve bu patlamada "18 insanımızın şehit olduğu"nu biliyorsunuz...
En başından beri dedik ki; "Patlayan Kur'an veya kurs değil, bina"dır!.. Patlamaya sebep de, "İpragaz'ın büyük ihmali"dir!..
çünkü İpragaz firması, "takması şart" olan "sensör" ve "valf" cihazını takmamıştır!..
Dün, haber geldi... Sanayi Bakanlığı'nın görevlendirdiği iki uzman; gaz kaçağını haber verecek olan "alarm cihazı"nın ve "kaçak olduğunda gazı otamatik olarak kesecek cihaz"ın takılmadığını, "patlama"nın da bu yüzden olduğunu tesbit etti!..
Görevi "Din'e ve dindara saldırmak" olan ve bu iş dolayısıyla "maaş" alan "kiralık tetikçi"ye şimdi sormak istiyorum:
İpragaz'ın; sırf 300-500 YTL’ye tamah etmesi yüzünden, yurt binasına takmayı ihmâl ettiği "cihaz"ları nereye takalım?!?..
Hele söyle; o cihazları sana taksak, nasıl olur?..
Hani, "gaz sızdırmaya" başladığında "alarm" verir!..
"Patlayacağın" zaman da, gazın otomatik olarak kesilir!..
Hem sen rahat edersin, hem de Müslümanlar!..
KAYNAK