RoMaNTiZm...???

vidocxx

New member
Katılım
25 Şub 2006
Mesajlar
375
Reaction score
0
Puanları
0
ROMANTİK AKIM (ROMANTİZM)

Romantizmin eski anlamı: hayali acaip, şairane, ihtişamlı, vb. dır. Bir aralık aynı kelime Romanesk (yani şiir ve romanlara yakışan tasarı) anlamına da kullanılmıştır. 1815 ten sonra ise bütün Avrupa’da birdenbire yayılan edebiyat görüşlerinin hepsini kaplayarak umumilik kazanmıştır. Romantik duygu, özleyiş ve ifadeler ve bu tarzdaki coşkunluklar önce İngiltere, Almanya, Fransa, sonra bütün Avrupa’da, (Rusya, Balkanlar, İtalya) birden bira ve hemen aynı tarihlerde fışkırmıştı. Fransız İhtilali ile sarsılmış ve değişmiş olan bütün Avrupa, aynı çağın buhranlarını ve önemli bir devrimin sancılarını geçiriyordu.
Ancak, Romantik edebiyat, tam bir çığır manzarasında olarak asıl güçlü çağını Fransa’da yaşadı ve orada şeklini aldı.

Romantizmi Doğuran Ortam :

Klasisizm nasıl mutlak kırallığın eseri ise Romantizm de, ona tepki olan hürriyet, demokrasi ve biraz da basıboşluk özdeyişlerinden doğmuştur.
Fransız İhtilali ve daha önce onu hazırlayan aydınlık devri fikirleri despotik (mutlakiyetçi) idareyi çözmüş kilise sarayın korkunç baskıları yıkılmıştı.
Eski Grek - Latin örnekleri hiç benzemeyen, efendi, köyle uzlaşmasını reddeden yeni edebiyat çığırları doğdu. Hepsi de büyük İhtilal’in sonucu ve edebiyatta birer isyan demek olan bu çığırlara toplu olarak Romantizmi adı verildi.

Romantizmin Fikir Kaynakları :

Romantizmin dayandığı filozoflar Montesquieu, Voltaire, Jean Jacques Rousseau gibi 18. yüzyıl (Aydınlık Çağı) düşünürleridir.İlim ve hakikat verilerinden faydalanan bu filozoflar çağdaşlarını ve sonraki kuşakların fikir ve istek ufuklarını genişletmişlerdi. Din, devlet, ahlak, hukuk ve geleneklerin hepsi tartışma konusu edinmişti.



ORNEK:

Victor Hugo’dan:

İKİ ATLI BİR ORMANDA NE DÜŞÜNÜYORLARDI ?

Gece kapkaranlıktı ve simsiyahtı orman,
Gölgeye benziyordu yanımda giden Hermani;
Dört nala atlarımız, sığınmıştık Allah’a.
Bulutlar gökyüzünde sanki birer mermerdi,
Yıldızlarsa ateşten kuş sürüleri gibi
Uçuşurdu dallarda.

Ben hasretle doyuldum, üzüntülerle kırgın
Umutsuz; bomboş kalmış derin ruhu Hermani’nin
Ben hasretle doyuldum: uyuyun sevdiklerim!
Bu ücra yeşillikler arasından giderken
“Yarı açık mezarlar, dedi, geçer fikrimden!”
“Benimkinden örülmüş mezarlar geçer.” Dedim.

O, ileri bakıyor, benim gözüm arkada
Atlarımız bir orman boşluğunda dört nala,
Uzak çan seslerini getiriyordu rüzgar.
Hermani : “dertliler,dedi.düşüncem şu alemde yaşayan, var olanlar.”
“Ah, benim düşüncem de, dedim ki. Yok olanlar.”

Pınarlar çağıldardı. Ne söylerdi pınarlar?
Meşeler fısıldardı, meşeler ne fısıldar?
Çalılar söyleşirdi, eski dostlar gibi
Hermani, bana dedi ki: “dert insanı uyutmaz,
Ne gözler var ki ağlar, ne gözler uyku tutmaz.”
Ona dedim ki “Heyhat! Dedi uyumaz niceleri

O zaman dostum:”Heyhat, dedi.Dert, felaket bu!
Ölüler artık azap çekmiyorlar. Ne mutlu,
Yeşeren yapraklarla dökülen mezarlara!
Gece onları tatlı ışıkları ile okşar.
Göklerin sükünundan, nurundan nasibi var
Her ruhun her mezarda.”
“Sus, dedim, ölüm neden o sırra saygı göster!

Ayak altında, toprak altındandır ölüler.
Ölüler, bir zamanlar seni seven kalplerdi :
Uçup giden meleğin, baban yahut da annem…
Gönülleri kırılır bu acı sözlerinden
Rüya içinde gibi duyarlar sesimizi.”
 
bilgiler için teşekkürler :goz:
 
Ellerine Sağlık Çok Faydalı Bilgiler
 
Geri
Üst