Samsun

Novace

New member
Katılım
26 Eki 2007
Mesajlar
4,054
Reaction score
0
Puanları
0
Yaş
31
Konum
Istanbul
böLge hakkında biLgi :

Karadeniz Bölgesi’nin orta kesiminde yer alan Samsun, doğuda Ordu, güneydoğuda Tokat, güneyde Amasya, güneybatıda Çorum, batıda Sinop illeri, kuzeyde de Karadeniz ile çevrilidir. İl toprakları güney kesimde yer alan orta yükseklikteki dağlık alandan alçak düzlüklerin yer aldığı Karadeniz kıyısına doğru alçalır.İlin büyük bir bölümünü Kuzey Anadolu Dağları engebelendirir. Kızılırmak Vadisinin doğusunda Canik Dağları, batısında Küre (İsfendiyar) Dağlarının doğusu yer alır. Amasya-Çorum il sınırı yakındadaki Kunduz Dağı (1.791 m.), Bünyan Dağı, Sıralı Dağ, Akdağ (2.082 m.) ve Yunt Dağı ilin en yüksek tepeleridir. Bu dağların Karadeniz’e bakan yamaçları ormanlarla kaplıdır.

İl topraklarındaki düzlükler, Karadeniz kıyısında yer alan diğer illere göre daha geniştir. Çarşamba Ovası, Bafra Ovası bunların başlıcaları olup, Yeşilırmak ve Kızılırmak’ın taşıdığı alüvyonların birikmesi ile oluşan bu düzlükler birer delta ovasıdır. İl topraklarında yer alan düzlükler, Mert Çayı ve Kürtün Çayı gibi bir çok akarsuyun getirdiği alüvyonlarla oluşmuştur. İldeki plato ve yaylalar fazla yüksek değildir. Yaylalar, Ladik, Havza, Veziköprü ve Kavak ilçelerinde yer alır.

İl topraklarını Terme Çayı, Yeşilırmak, Abdal Çayı, Mert Çayı, Kürtün Çayı ve Kızılırmak sular. Uzunluğu 1.182 km. olan Kızılırmak Kızıl dağdan doğar, Sivas, Kayseri, Nevşehir ve Kırşehir topraklarını sular; Anadolu yaylasından bir yay çizerek Çorum ilinin kuzeyinden Samsun’un topraklarına girer ve denize dökülür. 468 km. uzunluğundaki Yeşilırmak ise Köse Dağdan doğup Canik Dağlarını geçerek Samsun il sınırına gelerek Civa Burnu’ndan denize dökülür. Tozanlı Irmağı, Tokat Çayı, Kelkit ve Çekerek Suyu Yeşilırmak’ın önemli kollarıdır.

İl sınırları içerisinde birçok doğal ve yapay göl bulunmaktadır. Doğal göller Yeşilırmak’ın kollarından Tersakan Çayını besleyen Ladik Gölü ve delta ovalarında bulunan irili ufaklı lagünlerdir. Karaboğaz, Liman, Cernek ve Balık gölleri ile Uzungöl Kızılırmak deltasındaki başlıca lagünlerdir. Yeşilırmak deltasındaki lagünler ise; Dumanlıgöl ve Akgöl ile Simenlik Gölüdür. Ayrıca Yeşilırmak üzerinde kurulan enerji amaçlı Suat Uğurlu Barajı ile Abdal Çayı üzerinde kurulan içme ve kullanma amaçlı kurulan Çakmak Barajı ve Kızılırmak üzerindeki enerji amaçlı Altınkaya Barajının bıraktıkları suların birikimiyle oluşan yapay göller de bulunmaktadır. Yüzölçümü 9.579 km2, 2000 Yılı Genel Nüfus sayım sonuçlarına göre toplam nüfusu 1.203.681’dir.

İlin Karadeniz kıyısında, Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın deltalarında oluşan iki büyük çıkıntı bulunmaktadır. Bu deltaların alüvyal oluşumuna uygun olarak kıyı kesiminde doğal plajlara, yer yer de kumlara rastlanır. Kıyının ardındaki lagünlerin etrafı sazlık, bataklık ve ormanlıktır. Kızılırmak deltasının kuzeybatısında Civa Burnu, doğusunda da Çaltı burnu yer almaktadır.

Samsun’un güney kesiminden Kuzey Anadolu Kırık Kuşağı geçmektedir. Bu kesimde tarih boyunca bir çok deprem olmuştur.

Doğal bitki örtüsü açısından zengin olan Samsun’da, iç kesimlerde,ovalarda ve dağların az eğimli yamaçlarında orman örtüsü azalmıştır. Yüksekliğin 1000-1200 metre olduğu yerlerde kışın yapraklarını döken ağaçlara (gürgen, meşe, ıhlamur, kestane, kayın dış budak) rastlanır. 1200-1800 m. yükseklikte ise iğne yapraklı ağaçlara rastlanır. Karadeniz Dağlarının kuzey yamaçlarında kayın ve ladin ağaçları, güney yamaçlarında ise gürgen ve meşe ağaçlarından oluşan ormanlara, kıyıya yaklaştıkça söğüt ve kavak ağaçlarına rastlanır. Samsun ilinin en zengin orman alanları Çarşamba, alaçam, kavak ve Vezirköprü ilçelerinde bulunmaktadır.

Samsun’da iklim, kıyı ve iç kesimlerde değişiklik gösterir. Kıyı şeridi Karadeniz’in etkisinde olmasına karşın iç kesimler Akdağ ve Canik Dağları etkisi altındadır. Sıcaklık ve yağış bakımından Samsun, ne doğu ne de Batı Karadeniz bölgesine benzemektedir. Yağış Karadeniz’e nazaran daha azdır. Kuzey rüzgarlarına açık olduğundan sıcaklık daha düşüktür. Kıyı kesiminde kışlar ılık, ilkbahar sisli ve serin, yaz mevsimi ise genellikle kuraktır. İlin iç kısımları sahile oranla daha serindir.

İlin ekonomisi tarım, hayvancılık, balıkçılık, turizm, tarıma dayalı sanayii ve ticarete dayalıdır. Yetiştirilen tarımsal ürünlerin başında , buğday, arpa, tütün, mısır, ayçiceği, şeker pancarı, fındık, kuru fasulyedir. Ayrıca sebze ve meyve de yetiştirilmektedir. Hayvancılıkta ise dağlık alanlarda koyun, düzlüklerde sığır ve manda besiciliği ile tavukçuluk yapılmaktadır. İldeki akarsu ve göllerde tatlı su balıkçılığı da yapılmaktadır.

İldeki sanayii kuruluşu olarak, un, salça, süt ürünleri, çeltik, bitkisel yağ, şeker, su ürünleri işleme, sigara, yaprak tütün işleme, yem, orman ürünleri, gübre, çimento, metalürji, plastik, profil boru ve tel fabrikaları bulunmakta olup, en önemli sanayi kuruluşu Etibank’a ait Karadeniz Bakır İşletmeleridir. Küçük sanayiinin önemli dallarını ise orman ürünleri ve gıda üretimi ile dokumacılık oluşturmaktadır.

Yer altı kaynakları bakımından yoksul olan Samsun’da sıcak madensuyu kaynakları ile tuğla-kiremit hammaddesi, Havza yöresinde linyit, Vezirköprü’de de mermer içeren cevher yatakları bulunmaktadır.

Antik Çağda Amisos adı ile anılan kent, Miletosluların MÖ.VII.yüzyılda Karadeniz kıyılarında kurdukları ticaret kolonilerinden biridir. MÖ.V.yüzyılda Atinalıların ele geçirdiği kent, bir süre Priraierus adı ile anılmıştır. Önemli bir ticaret limanı olan Amisos’u saldırılardan korumak amacı ile surlar yapılmıştır. Bizans döneminde bir piskoposluk merkezi olan Amisos’u alamayan Danişmendliler hemen yakınında yeni bir kale yaptırmışlardır. Yüzyıllarca zengin bir ticaret merkezi olan eski yerleşim Hıristiyan Samsun ya da Gavur Samsun adı ile anılmıştır. XI.yüzyılda Cenevizlilerin eline geçen Eski Amisos ve Yeni Amisos arasında ticari bir ilişki bulunmakta idi. Sonraları Simisso ve Samissun olarak isimlendirilen bu yerleşmenin adı Samsun’a dönüşmüştür. Eski Amisos’un bulunduğu yer günümüzde halk tarafından Kara Samsun olarak anılmaktadır.

Samsun’daki ilk yerleşim tarih öncesi dönemlere kadar uzanmaktadır.Tekkeköy yakınlarında ele geçen buluntular yörenin Paleolitik Çağda (MÖ.10.000-5.500) yerleşime sahne olduğunu göstermiştir. İkiztepe, Dündar Tepe, Öksürük Tepe ve diğer höyüklerde yapılan arkeolojik kazılar ve araştırmalar, yerleşmenin Kalkolitik Çağ (MÖ.5500-3500) ve sonrasında da sürdüğünü kanıtlamıştır. Ayrıca söz konusu yörenin Hititlerden önce ve Hititler döneminde Gaskalar tarafından da yerleşim yeri olarak seçildiği Hitit yazılı kaynaklarından anlaşılmaktadır.

M.Ö. 750-760 yılları arasında Anadolu’da yunan kolonilerin kurulduğu dönemde Amisos adlı küçük bir yerleşme merkezi idi. Şehrin İon şehir devletlerinden Miletos (millet) tarafından kurulduğu sanılmaktadır. MÖ.V.yüzyılda Atinalılar, MÖ.IV.yüzyılda önce Persler daha sonrada Makedonyalılar yörede egemenlik kurmuşlardır.
M.Ö.331 yılında Büyük İskender Amisos ’u bağımsız şehir olarak ilan etmiştir. Daha sonra Seleukosların hakimiyetine giren yöre, MÖ.III.yüzyıl başlarında kurulan Pontus Devleti’nin egemenliği altına girmiştir. Bu dönemde burada Mossynoikialılar yaşıyordu. Pontus kralı Mithridates VI. Zamanında (M.Ö.120.-M.Ö.63) yöre en parlak dönemini yaşamıştır. MÖ.I.yüzyıl ortalarında Romalıların hakimiyetine giren Samsun yöresi Pontus Polemoniacus bölgesi sınırları içerisinde idi. 395’de Roma İmparatorluğu’nun Batı Doğu olmak üzere ikiye ayrılmasın ile Doğu Roma (Bizans)toprakları içinde kalmıştır. Bizanslılar zamanında önemli bir piskoposluk merkezi olmuş, Armeniakon Theması’na bağlanmıştır. VIII. Ve IX.yüzyıllarda birkaç kez Arap saldırılarına uğramıştır.

Malazgirt Savaşı’ndan (1071) sonra bazı Türkmen boyları buraya yerleşmiş ve Melik Danişment Gazi’nin kurduğu Beyliğin hakimiyeti altına girmiştir. Danişmendliler, Bizanslılar ve Anadolu Selçukluları arasında birkaç kez el değiştiren Samsun ve yöresi, XIII.yüzyıl başlarında kurulan Trabzon İmparatorluğunca yönetilmiştir. Pontuslularla Anadolu Selçukluları arasında çekişmeye neden olan Samsun XIII.yüzyıl ortalarında Moğolların saldırılarına uğramıştır. Bir süre Pervaneoğullarının, XIV.yüzyıl ortalarında Eretna Beyliğinin, daha sonra da Kadı Burhanettin Devleti’nin egemenliği altında kalmıştır. 1398’de Osmanlıların eline geçen Samsun , Ankara Savaşı (1402) sonrasında, Timur yönetimi sırasında Taveddinoğulları, Kubadoğulları ve Candaroğulları arasında paylaşılmıştır. Çelebi Sultan Mehmet tarafından 1428’de kesin olarak Osmanlı topraklarına katılmıştır.

XIX.yüzyılda büyük bir bölümü Trabzon vilayetinin Canik Sancağına bağlı olan yörenin güney kesimi Sivas vilayetinin sınırları içerisinde idi. 1869 yılında büyük bir yangın geçiren Samsun’un hemen hemen tamamı yanmıştır.

I.Dünya Savaşı sırasında Karadeniz’de denizyolu ulaşımının durmasından büyük zarar gören şehir, 1915’te Rus donanması tarafından dört kez bombalanmıştır.

XX.yüzyılın başlarında halkın bir kısmı Rumlar ve Ermenilerden oluşuyordu. Bölgenin doğusunda bağımsız bir devlet kurmak amacı ile örgütlenen Rum Pontus çetelerinin etkinlikleri Kurtuluş Savaşı sonuna kadar devam etmiştir. Çetelerin etkinliğinin sürdüğü bu sırada, Mondros Mütarekesi’nden (30 Ekim 1918) sonra İngilizler kente askeri bir birlik çıkarmışlardır. İtilaf Devletlerinin Anadolu’nun doğusu ile kuzeyindeki karışıklıkların sona ermemesi durumunda bu yöreleri işgal edileceğini bildirmesi üzerine, 9.Ordu Müfettişliğine atanan Mustafa Kemal Paşa harekete geçerek Bandırma Vapuru ile 19.Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basarak Milli Mücadelenin ilk adımını atmıştır. Kurtuluş Savaşı sırasında işgale uğramayan ve Trabzon vilayetine bağlı mutasarrıflık olarak yönetilen Samsun, Cumhuriyetin ilanından sonra 1925’te il olmuş ve buraya Yunanistan’dan gelen göçmenler yerleştirilmiştir.

Atatürk’ün samsuna çıktığı tarih olan 19 Mayıs 1919, Gazi Mustafa Kemal Paşa tarafından Gençlik ve Spor bayramı olarak ilan etmiş ve ilan edildiği 1936 yılından beri her yıl “19 Mayıs Gençlik ve Spor bayramı” olarak kutlanmaktadır.

Samsun’da günümüze gelebilen tarihi eserler arasında, Amisos kenti kalıntıları, Dündar Tepe, İkiztepe, Tekkeköy, Kaledoruğu Höyükleri, İtalyan Katolik Kilisesi (1846), Şifa hamamı (Geç Osmanlı Dönemi), Taşham (XVII.yüzyıl), Bedesten Kale Camisi (1314), Pazar Camisi (XIV.yüzyıl), Şeyh Seyyid Kudbettin Camisi ve Türbesi, İsa Baba Camisi ve Türbesi (XV.yüzyıl), Hacı Hatun Camisi (1694), Büyük Cami (1884), Yalı Camisi (1894), Hançerli Cami, Kılıç Dede Türbesi, Stad Çeşmesi, Atatürk Anıtı (1932), İlkadım Anıtı, Saat Kulesi ve Türk sivil mimari örneklerinden yapılar bulunmaktadır. Ayrıca ilde Karadeniz kıyısı ve göl kıyıları dışında, Çakırlar Korusu, Atakum, Kocadağ Mesire Alanı, Meşe Kültür Parkı, Kurupelit-İncesu, Çamgöl ve Vezirköprü Orman İçi Dinlenme Tesisileri, Havza ve Ladik Kaplıcaları bulunmaktadır.


böLgeden resimLer :



34td24p.jpg


2zywv4g.jpg


dwg84.jpg


efjtcx.jpg


sy07cn.jpg


20ix853.jpg


209qdqt.jpg


2ij1cvl.jpg


2lu5lyt.jpg


zodlhc.jpg



BöLgenin Tarihi BiLgiLeri :



Tütüne ilişkin söylence
Çok eski devirlerde amazon denen savaşçı kadınlar yaşarmış Samsun ve çevresinde bunlar kendierli gibi küçük çocuklarını ve başka ülkelerden kaçırdıkları kızı çocuklarını da kendileri gibi yetiştiriyorlarmış.
Günün birinde Karadenizden gelen savaşiçılar Amazonşarı yener ce iç kesimlere doğru sürerler onlarda kendilerini kurtarmak için saçlarını keser ve toprağa gömerler.Zamanla bu saçlar filiz verir tütün olurlar.
Bir başka efsaneye göre de Yaylalarda sürülerini yayan çobanlar ısınmak için kendi kendine yetişip insan eli değmeden kurumuş tütün yapraklarını yakarlar.oluşan dumanı içerlerine çekerler zamanla bu duman hoşlarına çeker kamış dallarından yaptıkları borularla duman çekme işini büyütürler zamanla kendielrine başkalarıda katılır böylelikle bütün dünya tütünü tanumış olur.
Cini Bağdat (Cüneyd-i Bağdadî) Türbesi söylencesi:Terme İlçesindeki Cüneydi Bağdadi türbesine ilişkin söylence aşağıda ki şekilde anlatılmaktadır. İslam ordularıyla Samsun önlerine gelen Cüneyd adlı bir yiğit ,düzlükte savaşırken bir kolunu yitirir.Savaşa savaşa bir tepede şehit düşer.Kolunun ve bedeninin şehit düşütüğü yerlere birer türbe yaptırılır. Daha sonra kol ,gövdenin yanına gömülür.Ama ertesi gün kolun eski yerine döndüğü görülür.
Burası günümüzde de bir adak ve ziyaret yeridir.dileğinin gerçekleşmesini isteyenler burayı ziyaret ederler.
Eğri Kale söylencesi:Söylenceye göre Terme ilçesinin Kırgıl köyünde bulunan kale insan yapısı değildir.Bu Kale Nuh Tufanı'nda Nuh Peygamberin gemilerini bağlaması için Tanrı yaratmıştır.İlk kar buraay yağar üzerine duman çökerse havanın bozacağına inanılır.
Söylenceye göre bir zamanlar Çarşamba ve Terme ovaları denizle kaplıdır.Kale o zamanalar çok yüksek olduğu için gemilerin iskelesi durumundadır.Halk su ihityacını buradaki sarnıçlardan karşılamktadır.Zaman sonra toprak yaırlır İstanbul boğazı oluşur.Denizlerin birbirine karışmasıyla kalenin bulunduğu yerdeki sularda çekilir ve Samsun ovası ortaya çıkar.
Günümüzdede su biraz kazıldığında su kum ve midye kabukları çıkmaktadır.


BöLgenin mimari örnekLeri :

Samsun ili ve çevresindeki sivil mimari Doğu Karadeniz Bölgesi ile Orta Anadolu mimarisinin etkisi altında kalan bir sivil mimari göstermektedir. Bununla beraber yapılanmada büyük farklılıklar olduğu da gözlemlenmektedir. Bölgedeki alanların çoğunlukla düz ve ovalık oluşu yapılanmada toplu yerleşimi ön plana çıkarmıştır.

2yxs07c.jpg


Samsun yöresindeki köy yerleşimlerinde evler çoğunlukla kare planlı olup, ortadaki sofanın çevresinde odalar sıralanmıştır. Taş temelli evlerin kuzeyine üzeri örtülü çevresi de çardak şeklinde açık yazlık bölümler ön plana çıkarılmıştır. Kış aylarında ise bu çardaklar kapatılarak ayrı bir odaya dönüştürülmektedir. Ahşap döşemeli odaların tavanları kirişler üzerine tahta kaplanmıştır. Üst örtüler çoğunlukla beşik ve kırma çatı şeklinde olup kiremit örtülüdür.

qytpqp.jpg


Kıyıdan iç kesimlere geçildiğinde sivil mimari daha çok Orta Anadolu mimarisi ile yakınlık göstermektedir. Yığma taş temeller üzerine duvarlar moloz taş, yığma taş, kerpiç ve bağdadi sıvalıdır. Zemin katında döşemeler sıkıştırılmış toprak, üst katlar ahşap kirişler üzerine tahta kaplamalıdır. Çatıların yanında düz toprak damlı evlerle de karşılaşılmaktadır.

2gsfrdj.jpg


Samsun yöresinde Çarşamba, Ladik, Havza ve Vezirköprü de kendine özgü evler bulunmaktadır.

2jdfd4w.jpg


Çarşamba yöresindeki evler bir veya iki katlıdır. Tek katlı evlerin köşelerine ikişer metre aralıklarla taşlar yerleştirilmiş, bunların aralarına ağaç kirişler atılmıştır. Temeldeki köşe taşları üzerine yatay ve dikey hatıllar konularak duvarların desteklenmesi sağlanmıştır. Bazen de doldurma denilen kalın kütükler üst üste yerleştirilerek araları örülmüştür. Döşemeler çoğunlukla ahşaptır. Duvarların iç ve dış yüzleri samanlı sarı toprakla sıvanmıştır. Tavandaki kirişler de tahtalarla kapatılmıştır.

1zcecyu.jpg


Samsun yöresindeki evler bahçe içerisindedir. Bahçeden birkaç basamakla ev önü denilen büyük bir salona girilmektedir. Mutfak ve alt kattaki odalar bu salona açılmaktadır. Odaların içerisinde yüklükler, yıkanma için gusülhaneler, dolaplar bulunmaktadır. Sedirler (makatlar) iç düzenleme de oldukça yaygındır. Ayrıca yöredeki tahıl ve sebze üretimden ötürü, bunların korunması ve kurutulması için aran veya gaylık denilen serenlere önem verilmiştir. Bunlar köşe direkleri üzerine oturtulmuş etrafı açık bir nevi ayrı yapılardır. Üzerleri sazla örtülü olup, dışa açık yan kenarları mısır sapı veya bir nevi ot ile örtülü pür denilen perdelerle kapatılmıştır.

Samsun il ve ilçe merkezlerde bunlardan farklı bir sivil mimari ile karşılaşılmaktadır. Bu evler düzgün kesme taştan özenli bir işçilikle yapılmışlardır. Ayrıca il merkezinde Rum ve Ermeni evleri de yoğun olup mimari yapıları ile diğerlerinden kolaylıkla ayrılmaktadırlar. Samsun 1869 yılında tümüyle yanmış ve bu tarihten sonra yeni bir yapılanmaya gidilmiştir. Şehir bir Fransız mimarının planına göre yeni baştan kurulmuştur. Deniz kıyısından güneydeki hafif eğimli yamaçlara göre evler kademe kademe yükselmektedir. Denize paralel caddeler ile onları dikey olarak kesen sokaklarla adeta antik çağın Hippodamos plan düzenine göre yapılanma bunların çevresinde yer almıştır.

Şehrin en eski evleri Kale Mahallesi, Pazar Mahallesi, Hançerli Mahalle, Selâhiye Mahallesi ve Saitbey Mahallesi’nde görülmektedir. Buradaki evler çoğunlukla iki veya üç katlıdır. Sivil mimari ahşap veya ahşap karkaslı ve bağdadi sıvalıdır. Temel üstü dolgularda taş veya Kızılırmak ile Yeşilırmak yöresindeki taş ocaklardan elde edilen tuğlalar kullanılmıştır. Evlerin alt ve üst katları çoğunlukla aynı plan düzenindedir. Üst katlardaki salon evin eksenini oluşturmakta, odalar buraya açılmaktadır. Ayrıca bu salan çıkmalarla bir veya iki yönlü olarak dışa açılmaktadır. Çoğunlukla evlerin girişleri bu çıkmaların altında ve ortasında bulunmaktadır. Böylece girişler yağışlardan korunmuştur. Evlerin yer katı tuğla, üst katları ahşaptır. Girişte taşlık, üst katlara çıkan merdiven ve iki yanında mutfak ve depo gibi bölümlere yer verilmiştir. Merdiven altları ise kömürlük olarak düzenlenmiştir. Girişler çoğunlukla kare planlı salonlara açılmaktadır. İkinci ve üçüncü katlar dışa çıkıntılıdır. Evlerin dışa açılan pencereleri dikdörtgen şekildedir.

XX. yüzyıl başında yapılmış olan taş devlet yapıları daha çok Rum ve Rus mimarisinin etkisi altında kalmıştır.

Bunların başında Hükümet Konağı (1875), Memleket Hastanesi (1900) ve Belediye (1908) gibi yapılar gelmektedir. Çarşamba’daki Taşmektep 1911 yılında Samsun-Sivas demiryolunun yapımı sırasında Mühendis Hüseyin Yakup, Süreyya Sami ve Nazif Beyler tarafından yapılmıştır.


 
Geri
Üst