Ormanın derinliklerine doğru uzun yürüyüşler yapmanın, sarıdan kırmızıya dönen ağaçların göle düşen aksini izlemenin, ahşap çardaklar altına sığınıp yağmur damlalarının çıkardığı müziği dinlemenin, gölde kayıkla dolaşmanın, kır lokantalarında alabalık yemenin, yaz sıcağında dolaşmaktan vaz geçtiğiniz açık hava müzelerini gezmenin, gri bulutlar güneşle dans ederken çıkan rüzgârla uçuşan yaprakları izlemenin, doğanın gizli bahçesinden birer sürpriz gibi karşınıza çıkıveren yüzlerce mantarı keşfetmenin, yaprakların hışırtısını dinlemenin, kısacası sonbaharın tadını çıkarmanın tam zamanı...
Polonezköy - İstanbul
Kentin keşmekeşine sadece 15km uzaklıkta, doğanın içinde, yürüyüş ve bisiklet yolları, küçük butik otelleri, kır kahvesi ve ilginç geçmişiyle İstanbul’un sürprizli rotalarından biri. Sonbaharda burayı daha çok, doğada sakin vakit geçirmek isteyenler ya da doğa sporları yapanlar tercih ediyor. 1775’te Avusturya–Rusya ve Prusya tarafından işgal edilenPolonya’dan kaçanların yerleştiği Polonezköy’de pansiyonculuğun 110 yıllık bir geçmişi var. Köyün nüfusu bin civarında ve bunun yaklaşık yüzde 20’sini Polonya kökenliler oluşturuyor.
İğneada - Kırklareli
Karadeniz sahillerimizin en batısında, derelerin denize döküldüğü yerlerde suyla ormanın iç içe geçtiği İğneada Longoz (subasar) Ormanları 592 bitki, 224 kuş, 65 memeli, 27 sürüngen, 9 çift yaşamlı, ve 311 böcek türünün yaşam alanı. Milli Park statüsünde korunan ormanlar, bir sürpriz gibi karşınıza çıkıveren gölleri, ıssız patika yolları, Karadeniz’in hırçın dalgalarının dövdüğü bakir kumulları, bir sobanın etrafında toplanıp sohbet edebileceğiniz kahvehaneleri ve salaş balıkçı lokantalarıyla sizi başka bir boyuta taşıyor. Yağmurluğunuz ve lastik çizmeleriniz üzerinizdeyse, hemen her adımda ayrı bir keşif yapmak üzere patika yollardan birine dalın. Gürgen, kızılağaç, karaağaç, dişbudak, kayın, meşe, kavak ve söğüt ağaçlarının arasında, kimi simsiyah borozan şeklinde, kimi dev bir şemsiyeyi andıran onlarca çeşit mantarın görüntüsüyle büyüleneceksiniz.
Kazdağları - Çanakkale/Balıkesir
Homeros İlyada’da Kazdağı’ndan “Bol pınarlı vahşi hayvanların anası” olarak söz ediyor. Söylenceleri, geleneksel kültürü, kanyon ve derin vadilerde saklı zengin doğasıyla Kazdağları, ekoturizmin geliştiği coğrafyalardan biri. Balıkesir ve Çanakkale’ye doğru yayılan ve Edremit Körfezi’ni saran bu dağ silsilesinin bir ucu Küçükkuyu’da diğer ucu da Edremit’te sona eriyor. Edremit ilçesi sınırlarında yer alan 21 bin 300 hektarlık kısmı Milli Park olarak koruma altında.
İnegöl Ormanları - Bursa
Zirvesi karla kaplı Uludağ’ın kuzeydoğu eteklerine yayılmış kayın, göknar, meşe, çam, ıhlamur, kestane ve ceviz ağaçlarının görüntüsü sizi düşler ülkesine götürür.İnegöl’ün güneyindeki Uludağ’ın eteklerinden, batıdaki Mezit Köyü’ne kadar çam ormanlarıyla kaplı birçok yayla bulunuyor. Bölgede irili ufaklı pek çok mağara var. En ilginç olanları İnegöl’e 17 km uzaklıktaki Hilmiye Köyü’ndeki Büyük ve Küçük Oylat mağaraları. Büyük Oylat’ın girişi, Oylat Kanyonu’nun başladığı noktada. Damlataş havuzlarıyla sarkıt–dikitlerin yer aldığı, birbirine bağlı iki kattan oluşan mağaranın toplam uzunluğu 665 metre. Oylat Kaplıcaları’na giden yol, mağaranın hemen önünden geçiyor. İnegöl’e 14 km mesafedeki Kurudere Kanyonu, kaya tırmanışı, trekking ve hiking yapanlar için ideal.
Yuvacık - Kocaeli
İzmit Körfezi’nden Samanlı Dağları eteklerine kadar yayılan Yuvacık, son yıllarda sanayi kenti olarak bilinen Kocaeli’nin arka yüzündeki doğal güzellikleriyle ön plana çıkıyor. Doğa turizmi sayesinde yeni bir kimlik kazanan belde, 3200 yıllık bir geçmişe sahip. Samanlı Dağları’nın sonbahar renklerini görmek istiyorsanız Yuvacık ve arkasındaki baraj havzasını tercih edebilirsiniz. Yuvacık Kasabası’ndan Samanlı Dağları’na doğru farklı yükseltilerde, çok farklı yeryüzü şekilleri ve oluşumları yer alıyor. Bu bölgenin sonbaharı, engin orman denizi içerisinde sarıdan kızıla renk geçişleri içeriyor.
Frig Vadisi - Eskişehir
Kayadan yontulmuş anıtsal ölçekli basamaklı sunaklar, girişleri platodan başlayan, kaya merdivenleriyle inilen tonoz örtülü kaya tünelleri, anıtsal kaya sarnıçları, kabartmalar... Frig Vadisi’nin kayadan oyma anıtları binlerce yıl öncesinden bugüne öyküler anlatıyor ziyaretçilerine. İÖ 8. yüzyılda Anadolu’ya yerleşen Frigler için özellikle Eskişehir–Kütahya–Afyonkarahisar’ı içine alan Dağlık Frigya önemli bir inanç merkeziymiş. Frigler’in ana tanrıça Kybele’ye tapındıkları en önemli kült merkezi, Yazılıkaya Açıkhava Kutsal Alanı, sonbaharda gidilebilecek ilginç rotalardan biri. Ancak mevsim gereği havanın yağışlı, alanın engebeli ve çamurlu olması nedeniyle tedbirli olmanızda yarar var.
Yedigöller - Mengen/Bolu
Kayan kütlelerin, vadilerin önünü kapatıp suların arkada birikmesiyle oluşmuş irili ufaklı yedi heyelan gölü: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl (ilkbahar dışında kuru) ve Seringöl...Ekim ayı sonunda sararıp kızarmaya başlayan ağaçları, irili ufaklı gölleri, yürüyüş yolları ve patikalarıyla Yedigöller Milli Parkı pek çok insan için bir sonbahar klasiğidir. 2 bin 19 hektar genişliğinde ağırlıklı kayın olmak üzere, meşe, gürgen, ıhlamur, porsuk, karaağaç ve çam ağaçlarıyla kaplı alanı rehber eşliğinde gezmeniz mümkün.
Uluyayla - Bartın
Sarıçam, kayın, titrek kavak, meşe ve gürgen ağaçlarıyla kaplı ormanların arasında 3 kilometre genişliğinde bir yayla, çevresi çitlerle çevrili ahşap evler ve koyu yeşil çam ağaçları arasında parlayan sarı, turuncu, kırmızı yapraklar... 18. yüzyılda yaşamış Osmanlı coğrafyacı ve gezgini Uluslu İbrahim Hamdi Efendi, Atlas adlı eserinde bu coğrafyadan “Uluyaylak ve Gökbeli ormanları, değil Osmanlı’ya, bütün cihana yeter” diye söz ediyor.
Azdavay, Pınarbaşı - Kastamonu
Sonbaharın en renkli manzaralarını sunan Küre Dağları, Türkiye’nin en donanımlı ekoturizm rotalarından biri. Kanyonları, mağaraları, ormanları, yaban hayatı, şelaleleri, yerel mimarisi ve geleneksel kültürünün yanı sıra tanıtım, bilgilendirme, konaklama ve rekreasyon olanaklarıyla tatilcileri kendine çekiyor.
Bafa Gölü - Aydın
İzmir’den Bodrum ve daha güneye inen yol üzerindeki Bafa Gölü Tabiat Parkı’nda, doğal, arkeolojik ve geleneksel değerler birarada yaşıyor. Bafa Gölü kıyısında yükselen Beşparmak Dağları’nda yörede yaşayanların rehberliğinde yürüyüş yapmanın tadını çıkarırken, aynı zamanda günümüzden 8000 yıl öncesine dayanan kaya resimlerini, Hıristiyanlık dünyasına ait mağara fresklerini, Yediler Manastırı, Kirselik Manastırı, Arap Avlusu Manastırı, Sobran Kalesi gibi binlerce yıllık tarihi yapıları görme imkânı bulacaksınız. Yörede aynı zamanda eşekli turlar da düzenleniyor.
Yenişarbademli - Dedegöl/Isparta
Burası İç Anadolu’daki sürpriz coğrafyalardan biri. Dedegöl Dağı’nın manzarasını izlemek ve havasını solumak için izleyeceğiniz en güzel yol, Eğirdir–Aksu üzerinden Yenişarbademli’ye oradan da Beyşehir Gölü’ne inen güzergâh. Bulutlarla, yüksek kayalıkların, sarıdan kızıla dönen ağaçlarla, küçük köylerin arasından kıvrılarak ilerleyen yol, düşler ülkesinde seyahatten farksız. Yol, denizden yüksekliği yaklaşık 1800 metre olan Ziyaret Tepesi’nden sonra inişe geçiyor ve sizi Yenişarbademli’ye ulaştırıyor. Daha sonra aşağıya doğru kıvrılarak inen yolda bir süre sonra Beyşehir Gölü’yle karşılaşırsınız. Göle bakan yamaçlar karaçam, ardıç ormanlarıyla kaplı. Daha içerilerdeyse karaçamla birlikte, sedir, Toros göknarı, titrek kavak, ardıç ve meşe ağaçlarından oluşan saf veya karışık ormanlar var. Dedegöl Dağı, yaban hayvanları açısından en zengin yörelerden biri. Burası yabankeçisi, sansar, yabandomuzu, porsuk, tavşan, gelincik, sincap, ayı, tilki, kurt, vaşak, araptavşanı, cüce avurtlak, keklik, çulluk, sığırcık, ardıç kuşları, kartal, şahin, akbaba, baykuş ve yaklaşık 200 su kuşunun yaşam alanı. Dedegöl Dağı’na tırmanışlar kesinlikle rehber eşliğinde olmalı, kar fırtınası riski göz ardı edilmemeli.
Kovada Gölü - Isparta
Burada sonbaharın rengi kızıl. Çünkü Kovada Gölü çevresindeki ağaçların yaprakları dökülmeden önce sarıdan çok kızıla ve kırmızıya dönüyor. Eğirdir Gölü’nün bir uzantısı olan Kovada, aradaki dar vadinin alüvyonlarla dolması sonucu bugünkü şeklini almış. Yaklaşık 40 kilometrekarelik bir alana yayılan gölün çevresini kaplayan ormanlar Milli Park’ın yüzde 71’ini oluşturuyor.
Ayancık Ormanları - Sinop
1926 yılında Ayancık Kereste Fabrikası kurulduğunda Ayancık’taki Zindan ve Çangal ormanları kibrit ve kereste yapımı için kesiliyordu. Ancak kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmemesi, ormanların giderek tahrip olmasına neden oldu. 1945’te devlet ormanlara el koyup, Ayancık Devlet İşletmesi’ni kurmasaydı, bugün bölgenin doğa şahaseri sık ormanlarının bulunduğu toprakların yerinde olasılıkla kıraç bir arazi olacaktı.
Karagöl, Sahara - Artvin
Sahara ve Karagöl olmak üzere iki ayrı bölümden oluşan milli park, Karagöl’ün yeşil–mavi rengini, ormanların farklı yeşilini ve dağların zirvesindeki karların beyazlığını biraraya getiren muhteşem bir palet adeta. Artvin’in Şavşat ilçesi sınırları içerisinde bulunan bu alana Şavşat–Ardahan karayolunda 17 kilometre kat ettikten sonra ulaşabilirsiniz.
Macahel (Camili) - Artvin
Artvin’in Borçka ilçesine bağlı altı ayrı köyden oluşan Macahel, Türkiye’de hâlâ dokunulmadan kalmayı başarmış çok az sayıda ormanlık alandan biri. Bunun en önemli nedeni, tarihi boyunca bölgeye ulaşımın hep çok zor olması; öyle ki kar yolları kapattığında hastalarını Gürcistan üzerinden Türkiye’ye tedaviye götüren insanların hikâyeleri anlatılıyor.
Rumkale - Yavuzeli/Gaziantep
Üç yanı zümrüt yeşili bir göl; suya uzanan dik, sarp kayalıklı tepeler; kayalıkların üzerinde Asur, Pers ve Romalı komutanların, kontların, azizlerin, piskoposların, papazların, beylerin, paşaların hüküm sürdüğü görkemli bir kale: Rumkale.
Polonezköy - İstanbul
Kentin keşmekeşine sadece 15km uzaklıkta, doğanın içinde, yürüyüş ve bisiklet yolları, küçük butik otelleri, kır kahvesi ve ilginç geçmişiyle İstanbul’un sürprizli rotalarından biri. Sonbaharda burayı daha çok, doğada sakin vakit geçirmek isteyenler ya da doğa sporları yapanlar tercih ediyor. 1775’te Avusturya–Rusya ve Prusya tarafından işgal edilenPolonya’dan kaçanların yerleştiği Polonezköy’de pansiyonculuğun 110 yıllık bir geçmişi var. Köyün nüfusu bin civarında ve bunun yaklaşık yüzde 20’sini Polonya kökenliler oluşturuyor.
İğneada - Kırklareli
Karadeniz sahillerimizin en batısında, derelerin denize döküldüğü yerlerde suyla ormanın iç içe geçtiği İğneada Longoz (subasar) Ormanları 592 bitki, 224 kuş, 65 memeli, 27 sürüngen, 9 çift yaşamlı, ve 311 böcek türünün yaşam alanı. Milli Park statüsünde korunan ormanlar, bir sürpriz gibi karşınıza çıkıveren gölleri, ıssız patika yolları, Karadeniz’in hırçın dalgalarının dövdüğü bakir kumulları, bir sobanın etrafında toplanıp sohbet edebileceğiniz kahvehaneleri ve salaş balıkçı lokantalarıyla sizi başka bir boyuta taşıyor. Yağmurluğunuz ve lastik çizmeleriniz üzerinizdeyse, hemen her adımda ayrı bir keşif yapmak üzere patika yollardan birine dalın. Gürgen, kızılağaç, karaağaç, dişbudak, kayın, meşe, kavak ve söğüt ağaçlarının arasında, kimi simsiyah borozan şeklinde, kimi dev bir şemsiyeyi andıran onlarca çeşit mantarın görüntüsüyle büyüleneceksiniz.
Kazdağları - Çanakkale/Balıkesir
Homeros İlyada’da Kazdağı’ndan “Bol pınarlı vahşi hayvanların anası” olarak söz ediyor. Söylenceleri, geleneksel kültürü, kanyon ve derin vadilerde saklı zengin doğasıyla Kazdağları, ekoturizmin geliştiği coğrafyalardan biri. Balıkesir ve Çanakkale’ye doğru yayılan ve Edremit Körfezi’ni saran bu dağ silsilesinin bir ucu Küçükkuyu’da diğer ucu da Edremit’te sona eriyor. Edremit ilçesi sınırlarında yer alan 21 bin 300 hektarlık kısmı Milli Park olarak koruma altında.
İnegöl Ormanları - Bursa
Zirvesi karla kaplı Uludağ’ın kuzeydoğu eteklerine yayılmış kayın, göknar, meşe, çam, ıhlamur, kestane ve ceviz ağaçlarının görüntüsü sizi düşler ülkesine götürür.İnegöl’ün güneyindeki Uludağ’ın eteklerinden, batıdaki Mezit Köyü’ne kadar çam ormanlarıyla kaplı birçok yayla bulunuyor. Bölgede irili ufaklı pek çok mağara var. En ilginç olanları İnegöl’e 17 km uzaklıktaki Hilmiye Köyü’ndeki Büyük ve Küçük Oylat mağaraları. Büyük Oylat’ın girişi, Oylat Kanyonu’nun başladığı noktada. Damlataş havuzlarıyla sarkıt–dikitlerin yer aldığı, birbirine bağlı iki kattan oluşan mağaranın toplam uzunluğu 665 metre. Oylat Kaplıcaları’na giden yol, mağaranın hemen önünden geçiyor. İnegöl’e 14 km mesafedeki Kurudere Kanyonu, kaya tırmanışı, trekking ve hiking yapanlar için ideal.
Yuvacık - Kocaeli
İzmit Körfezi’nden Samanlı Dağları eteklerine kadar yayılan Yuvacık, son yıllarda sanayi kenti olarak bilinen Kocaeli’nin arka yüzündeki doğal güzellikleriyle ön plana çıkıyor. Doğa turizmi sayesinde yeni bir kimlik kazanan belde, 3200 yıllık bir geçmişe sahip. Samanlı Dağları’nın sonbahar renklerini görmek istiyorsanız Yuvacık ve arkasındaki baraj havzasını tercih edebilirsiniz. Yuvacık Kasabası’ndan Samanlı Dağları’na doğru farklı yükseltilerde, çok farklı yeryüzü şekilleri ve oluşumları yer alıyor. Bu bölgenin sonbaharı, engin orman denizi içerisinde sarıdan kızıla renk geçişleri içeriyor.
Frig Vadisi - Eskişehir
Kayadan yontulmuş anıtsal ölçekli basamaklı sunaklar, girişleri platodan başlayan, kaya merdivenleriyle inilen tonoz örtülü kaya tünelleri, anıtsal kaya sarnıçları, kabartmalar... Frig Vadisi’nin kayadan oyma anıtları binlerce yıl öncesinden bugüne öyküler anlatıyor ziyaretçilerine. İÖ 8. yüzyılda Anadolu’ya yerleşen Frigler için özellikle Eskişehir–Kütahya–Afyonkarahisar’ı içine alan Dağlık Frigya önemli bir inanç merkeziymiş. Frigler’in ana tanrıça Kybele’ye tapındıkları en önemli kült merkezi, Yazılıkaya Açıkhava Kutsal Alanı, sonbaharda gidilebilecek ilginç rotalardan biri. Ancak mevsim gereği havanın yağışlı, alanın engebeli ve çamurlu olması nedeniyle tedbirli olmanızda yarar var.
Yedigöller - Mengen/Bolu
Kayan kütlelerin, vadilerin önünü kapatıp suların arkada birikmesiyle oluşmuş irili ufaklı yedi heyelan gölü: Sazlıgöl, İncegöl, Küçükgöl, Deringöl, Büyükgöl, Kurugöl (ilkbahar dışında kuru) ve Seringöl...Ekim ayı sonunda sararıp kızarmaya başlayan ağaçları, irili ufaklı gölleri, yürüyüş yolları ve patikalarıyla Yedigöller Milli Parkı pek çok insan için bir sonbahar klasiğidir. 2 bin 19 hektar genişliğinde ağırlıklı kayın olmak üzere, meşe, gürgen, ıhlamur, porsuk, karaağaç ve çam ağaçlarıyla kaplı alanı rehber eşliğinde gezmeniz mümkün.
Uluyayla - Bartın
Sarıçam, kayın, titrek kavak, meşe ve gürgen ağaçlarıyla kaplı ormanların arasında 3 kilometre genişliğinde bir yayla, çevresi çitlerle çevrili ahşap evler ve koyu yeşil çam ağaçları arasında parlayan sarı, turuncu, kırmızı yapraklar... 18. yüzyılda yaşamış Osmanlı coğrafyacı ve gezgini Uluslu İbrahim Hamdi Efendi, Atlas adlı eserinde bu coğrafyadan “Uluyaylak ve Gökbeli ormanları, değil Osmanlı’ya, bütün cihana yeter” diye söz ediyor.
Azdavay, Pınarbaşı - Kastamonu
Sonbaharın en renkli manzaralarını sunan Küre Dağları, Türkiye’nin en donanımlı ekoturizm rotalarından biri. Kanyonları, mağaraları, ormanları, yaban hayatı, şelaleleri, yerel mimarisi ve geleneksel kültürünün yanı sıra tanıtım, bilgilendirme, konaklama ve rekreasyon olanaklarıyla tatilcileri kendine çekiyor.
Bafa Gölü - Aydın
İzmir’den Bodrum ve daha güneye inen yol üzerindeki Bafa Gölü Tabiat Parkı’nda, doğal, arkeolojik ve geleneksel değerler birarada yaşıyor. Bafa Gölü kıyısında yükselen Beşparmak Dağları’nda yörede yaşayanların rehberliğinde yürüyüş yapmanın tadını çıkarırken, aynı zamanda günümüzden 8000 yıl öncesine dayanan kaya resimlerini, Hıristiyanlık dünyasına ait mağara fresklerini, Yediler Manastırı, Kirselik Manastırı, Arap Avlusu Manastırı, Sobran Kalesi gibi binlerce yıllık tarihi yapıları görme imkânı bulacaksınız. Yörede aynı zamanda eşekli turlar da düzenleniyor.
Yenişarbademli - Dedegöl/Isparta
Burası İç Anadolu’daki sürpriz coğrafyalardan biri. Dedegöl Dağı’nın manzarasını izlemek ve havasını solumak için izleyeceğiniz en güzel yol, Eğirdir–Aksu üzerinden Yenişarbademli’ye oradan da Beyşehir Gölü’ne inen güzergâh. Bulutlarla, yüksek kayalıkların, sarıdan kızıla dönen ağaçlarla, küçük köylerin arasından kıvrılarak ilerleyen yol, düşler ülkesinde seyahatten farksız. Yol, denizden yüksekliği yaklaşık 1800 metre olan Ziyaret Tepesi’nden sonra inişe geçiyor ve sizi Yenişarbademli’ye ulaştırıyor. Daha sonra aşağıya doğru kıvrılarak inen yolda bir süre sonra Beyşehir Gölü’yle karşılaşırsınız. Göle bakan yamaçlar karaçam, ardıç ormanlarıyla kaplı. Daha içerilerdeyse karaçamla birlikte, sedir, Toros göknarı, titrek kavak, ardıç ve meşe ağaçlarından oluşan saf veya karışık ormanlar var. Dedegöl Dağı, yaban hayvanları açısından en zengin yörelerden biri. Burası yabankeçisi, sansar, yabandomuzu, porsuk, tavşan, gelincik, sincap, ayı, tilki, kurt, vaşak, araptavşanı, cüce avurtlak, keklik, çulluk, sığırcık, ardıç kuşları, kartal, şahin, akbaba, baykuş ve yaklaşık 200 su kuşunun yaşam alanı. Dedegöl Dağı’na tırmanışlar kesinlikle rehber eşliğinde olmalı, kar fırtınası riski göz ardı edilmemeli.
Kovada Gölü - Isparta
Burada sonbaharın rengi kızıl. Çünkü Kovada Gölü çevresindeki ağaçların yaprakları dökülmeden önce sarıdan çok kızıla ve kırmızıya dönüyor. Eğirdir Gölü’nün bir uzantısı olan Kovada, aradaki dar vadinin alüvyonlarla dolması sonucu bugünkü şeklini almış. Yaklaşık 40 kilometrekarelik bir alana yayılan gölün çevresini kaplayan ormanlar Milli Park’ın yüzde 71’ini oluşturuyor.
Ayancık Ormanları - Sinop
1926 yılında Ayancık Kereste Fabrikası kurulduğunda Ayancık’taki Zindan ve Çangal ormanları kibrit ve kereste yapımı için kesiliyordu. Ancak kesilen ağaçların yerine yenilerinin dikilmemesi, ormanların giderek tahrip olmasına neden oldu. 1945’te devlet ormanlara el koyup, Ayancık Devlet İşletmesi’ni kurmasaydı, bugün bölgenin doğa şahaseri sık ormanlarının bulunduğu toprakların yerinde olasılıkla kıraç bir arazi olacaktı.
Karagöl, Sahara - Artvin
Sahara ve Karagöl olmak üzere iki ayrı bölümden oluşan milli park, Karagöl’ün yeşil–mavi rengini, ormanların farklı yeşilini ve dağların zirvesindeki karların beyazlığını biraraya getiren muhteşem bir palet adeta. Artvin’in Şavşat ilçesi sınırları içerisinde bulunan bu alana Şavşat–Ardahan karayolunda 17 kilometre kat ettikten sonra ulaşabilirsiniz.
Macahel (Camili) - Artvin
Artvin’in Borçka ilçesine bağlı altı ayrı köyden oluşan Macahel, Türkiye’de hâlâ dokunulmadan kalmayı başarmış çok az sayıda ormanlık alandan biri. Bunun en önemli nedeni, tarihi boyunca bölgeye ulaşımın hep çok zor olması; öyle ki kar yolları kapattığında hastalarını Gürcistan üzerinden Türkiye’ye tedaviye götüren insanların hikâyeleri anlatılıyor.
Rumkale - Yavuzeli/Gaziantep
Üç yanı zümrüt yeşili bir göl; suya uzanan dik, sarp kayalıklı tepeler; kayalıkların üzerinde Asur, Pers ve Romalı komutanların, kontların, azizlerin, piskoposların, papazların, beylerin, paşaların hüküm sürdüğü görkemli bir kale: Rumkale.
