Sosyolojik İnsanın Bencilliği

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Moderatör
Katılım
23 May 2010
Mesajlar
10,583
Reaction score
0
Puanları
0
İnsanoğlu toplumla bileşiminden sonra birçok şeyde insanların objeye verdikleri anlamlar doğrultusunda işlem görürler,toplumun objelere statü takmasından sonra,bireyde bıraktığı etki,önemli olup birey benliğini bu yöne kaydırır. İnsanlar toplumsal etmenleri kendi göz önünde bulundurarak,aşkı ve daha da genişi sevgiyi yok eder.

Önceki insanda aşk ve sevgi kavramları büyüleyici bir şekilde karşılanırdı.mesela;önceki insan tiplerinde hayatlarında ilk kez gördükleri tutum ile şimdiki insanın buna göstereceği tutum farklıdır,satılmış bir benliğin tutumunda kuşku duyarız.asıl benliği kendi elinde olan kişinin dünya görüşleri başkaları altında yetişen bir benlikten farkı fazladır. Cinsel tutumlarımızda da farklılaşma doğmuştur,içimizdeki cinsel nefslerle toplumun cinsel objelere yüklediği anlam farkı var.güçsüz olduğunu bilen insan bunu karşıdaki objeden üstünlükle çıkartmak ister ,halbuki güçsüz olduğunu karşıdakine hissetirmeden bunu tersinde yapması onun düşüncesidir,düşünceyi kendi güçlülüğünü kendi tarafına baştan çekseydi bu durum ortadan kalkardı. Toplumsal etki bazında,kendi kültürünü topluma sızdıran insan cinsel kimlik karşısında da ilginç bir duruma düşmüştür.yaşamın sade cinsellik üzerinde kurulmadığı bütün duyumların çevreye açık olmasından bellidir ve duyum güçleri sınırsız olduğundan cinsel arzuların da sonu olmayacağından bu kanıtlanabilir,yaşamı cinsellik üzerine oturtanlar sadece cinsel arzuların doyurulmadığından dolayı bunu söylerler,yaşamı aynı şekilde yemek üzerine de oturtabiliriz yemeğin sone da gelmez ne kadar yemek yersek o kadar yeriz acıkırız. Toplum insanı cinsellik üzerinde güçsüz bırakarak sonradan insanın en güçlü yönünün bu iki taraftan da(kadın-erkek)cinsellik olduğunu söyleyerek insanları bir iç karmaşıklığa götürdüğü kesindir. Sonradan toplum insanı öyle bir şekle getirdi ki artık kadınlar için en iyi erkek en çok doyum getiren ,erkekler içinse en iyi kadın en iyi doyum yaratandır.bireyler de sonradan hiç anlayamayacak ,kandırmacalara inanacağı için bütün yokluklara da inanır hale gelecek. Sınırsız olduğunu düşündüğümüz her şey,bize sınırsız bir dünyada yaşama isteği getirdi,yokluğu yaratan kişidir,varlık ile yokluk arasında ki,her ikisi de gerçek olduğu için yine gerçeğin bu iki arasında bir dengenin kurulması mecburi. Ve yine çok anlamlılık ilkesine göre hareket edeceğimiz malum yani yarıştırılan hayatta en çok kazanan en farklı ve en geniş düşünendir,yaşam,cinsellik üzerine kurulmamış ve insanın bu görüşe inanması ki hangi konuya buna benzer tek hayatta düşündüğü hangi felsefe varsa buna inanacağı bir su borusunun sızdıktan sonra patlayan suya benzer.örneğin;cinselliğin konusuna aşamalı ve düzgün bir şekilde insanlara aktarsaydık,bu pek o kadar önemli olacağı olunmazdı.yani iş eğitime ve aileye topluma kötü emellerine bırakmadan ben� düşer,gerçek olan gerçek benin vardığı karardır. Tek boyutlu düşündüğümüz her felsefe bizi sevgiden uzak tutar.bedeni ihtiyaçların doyurganlığını bilebiliriz,ruhi ihtiyaçların en görkemlisi sevgidir. Sevgi her şeyi sonlandıran nokta olabilir.ruhsal etmenlerin en üst noktasında yer alır,her şey insanı sevmekle başlamaz,her şey insana sevgiyle biter.dünyayı bir aşk ,uzayı da bir sevgi olarak düşünebiliriz.işte tek boyutlu düşündüğümüz anda diğer şeylerden noksanız.




alıntı
 
Geri
Üst