Star Wars teknolojisi kullanıma hazır!

kent55

Süper Moderatör
Süper Moderatör
Katılım
23 May 2008
Mesajlar
31,409
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
ѕαмѕυηѕρσя







Yarının teknolojisine dair haberler çok ilgimizi çeker. Ama bu tür haberlerin bir sorunu vardır:
Genelde, asla gerçekleşmeyecek gibi görünen uçuk şeylerden bahsedilir... Bu yazıda öyle bir ultra teknoloji
hezeyanı yok. Hepsi kullanıma hazır, belki yarın belki yarından da yakın.

Diyelimki sabah 10.00’da bir randevunuz var. Uyanmak için saatinizi 09.00’a kurdunuz. Ama buluşacağınız kişi erkenden size mail atmış ve yarımsaat gecikeceğini söylemiş... Bu maili emir telakki eden teknoloji sayesinde çevrenizdeki tümcihazlar “bulut” denen sanal bilgimerkezi üzerinden konuşmaya başlıyor ve anne şefkatiyle üzerinize titreyen alarmınız yarımsaat geç çalıyor...
Gelecekten haber veren filmlerin gişe hasılatı, bilimkurgu romanlarının çok satması kanıt olursa, insanların enmerak ettiği konuların başında geleceğin teknolojisinin nasıl olacağı gelir. Sıkıntı, bu tür konuların asla gerçekleşmeyecek gibi görünen bir ultrateknoloji hezeyanıyla ele alınmasıdır. Baştan söyleyelim; bu yazıda öyle bir teknoloji fetişizmi yok. Yakın geleceğin teknolojisi, şu anda zaten geliştirilmiş ama piyasa koşulları ve pazarlama stratejileri gereği henüz hayatımıza girmemiş örneklerle anlatılıyor. Bazılarınınmahallenize
gelmesi öyle yakın ki bütçenizi ayarlamaya başlamalısınız...

SEN SUS CİHAZLARIN KONUŞSUN
“Bugün dünyada sadece 20 evin ürettiği internet trafiği 2008’deki dünya trafiğine eşdeğer. Şimdi kişi başına 2 cihaz düşüyorsa 2050’de bu sayı 7’ye yükselecek” diyor, global ağ teknolojileri şirketlerinden Cisco’nun genel müdür yardımcısı Yasemin Yücel Karasu. Bilişim sektörünün nihai hedefi, dünyadaki
insan sayısından daha fazla makinenin birbirleriyle konuştuğu bir ekosistem yaratmak...
2008’de bağlantı halinde birbirleriyle konuşan cihazların sayısı dünyadaki insan sayısını geçmişti. Bu rakam 2050 yılında yaklaşık 50 milyar olacak...

Neticede etrafımızdaki tüm cihazlar hayatımızı kolaylaştırmak için var. Ben de sizi evvela 1 santimetrekarelik alana 150 tane sığabilecek ölçüde küçük sensörlerle tanıştırmak isterim. Bu sensörler, yatırıma da bağlı olarak bir, iki yıl içinde çevrenizdeki tümcihazlarda olduğunda ve içlerindeki sinyalleşme
mekanizması sayesinde birbirleriyle konuştuklarında, hayatınız aşağı yukarı şuna benzeyecek: Yarım saat daha uyumanızı sağlayan alarmınıza uyup kahvemakinesi de suyu yarım saat geç ısıtacak. Her zaman
kullandığınız yol güzergâhında o gün bir çalışma varsa ve bu da size 20 dakika kaybettirecekse, aynı cihazlar bir değerlendirme yaparak yarım saat değil de 10 dakika daha fazla uyumanıza göz yumacak...
Sensör dedik, birbirleriyle konuşuyorlar dedik. Peki tüm bu veriler nerede toplanacak derseniz: İşte bu da başta söz ettiğim “bulut” bilişimin konusu. Bunu; cihazlar arasındaki ortak bilgi paylaşımını sağlayan bir hizmet gibi tanımlayabiliriz. Şu an hepimizin bir bulutu var aslında. Facebook’taki fotoğraflarımız bulutta
duruyormesela. Yani ortada bizimbilgilerimizi saklayan, bilgisayar, televizyon, cep telefonu gibi farklı cihazlardan erişilebilen ve gerekirse bu cihazların birbirleriyle konuşmasını ve bilgi paylaşmasını sağlayan sanal depolama merkezleri var. Pek yakında cihazlardaki sensörler tek bir buluta bağlı olacak. Şimdi, başta Cisco, Turkcell ve PayPal olmak üzere önemli teknoloji kuruluşlarının yardımıyla, yarınki teknolojiye dair fikir verici bazı detaylara geçelim...

İNEĞİM HAMİLE Mİ?
Hava durumunu ve toprağın nemini ölçmek için tarlaya sensör yerleştirebilirsiniz. Böylece nem düştüğünde sulama sistemi otomatik olarak devreye girecek. Üstelik bu sensörler elektrik şebekelerinden bağımsız, kendi kendine nano enerji üretebilen cihazlar olacak. Yani bir tek başağın hareketinden enerji ihtiyacını
karşılayacak... Hollanda’da Sparked adlı bir firma ineklerin kulağına takılan ve sürüdekilerden herhangi biri
hastalandığında, hamile olduğunda ya da sürüden ayrıldığında çiftçiye haber veren sensörler geliştirdi. Bu teknoloji ülkemizde de kullanılmaya başladığında, hayvancılık yapanlar oturdukları yerden sürülerini yönetebilir. Ama yakın alakanın yerini tutmaz, unutmayın.

SİZE HER YER OFİS
80 sonrası kuşaklar eski usullerle çalışmak istemiyor. Pek çok sektörde sabah 9 akşam 6 mesaisinin geleceği yok. Elbette ofis kavramı da değişiyor. Bırakın her sabah binlerce insanın kalkıp servis araçlarına doluşmasını, aynı şehirde bile çalışmamıza gerek kalmayacak. “Mesela benim ekibimin bir üyesi Rusya’da, diğeri Güney Afrika’da” diyor Yasemin Yücel Karasu. “Hepsiyle internet üzerinden görüşüyorum.”

Mevcut teknolojiler ofisinizi cebinizde taşımanıza olanak sağlıyor. Ama yakında, hologram teknolojisi sayesinde telekonferansla bağlandığınız kişiyi 3 boyutlu olarak, yani kanlı canlı karşınızdaymış gibi görüp konuşabileceksiniz.

Hava durumunu ve toprağın nemini ölçmek için tarlaya sensör yerleştirebilirsiniz.
Böylece nem düştüğünde sulama sistemi otomatik olarak devreye girecek. Üstelik bu sensörler elektrik şebekelerinden bağımsız, kendi kendine nano enerji üretebilen cihazlar olacak. Yani bir tek başağın hareketinden enerji ihtiyacını karşılayacak... Hollanda’da Sparked adlı bir firma ineklerin kulağına takılan ve sürüdekilerden herhangi biri hastalandığında, hamile olduğunda ya da sürüden ayrıldığında çiftçiye haber veren sensörler geliştirdi. Bu teknoloji ülkemizde de kullanılmaya başlandığında, hayvancılık yapanlar oturdukları yerden sürülerini yönetebilir. Ama yakın alakanın yerini tutmaz, unutmayın.

TRAFİĞE NİHAİ ÇÖZÜM
Trafiğe nihai çözüm İstanbul’un trafiğini de bilişim çözecek. Ne tünel, ne köprü, ne otoban... Hepimizin evinde yüksek hızda internet olduğunda artık video konferans, tel presence gibi cihazları rahatlıkla evden de kullanacağız. Trafiğe çıkmamız gerekmeyecek bile. Bu sayede Cisco dünya çapında bir milyar dolar
tasarruf etmiş. Ama şu ya da bu nedenle trafiğe çıkacaksanız, o zaman da IBM, Vodafone gibi kuruluşların İstanbul trafiği için üzerinde çalıştığı türden, insanların kentin neresinde yoğunlaştığını an be an toplu taşım izleme merkezlerine ileten sistemler devreye girebilir ve araç takviyesi yapılabilir... Bunun dışında yollarda buzlanma olduğunda çok yakın bir zamanda bu iş için yerleştirilecek sensörler durumu algılayarak yolun altındaki ısıtma sistemini devreye sokacaklar. Isıtma sisteminin olmadığı yollarda, bilgi doğrudan yetkili merkezlere iletilecek. Türkiye’de çok yakın dönemde otoyolların aydınlatması, güneş enerjisiyle çalışan akıllı led lambalar yapılacak. Sadece araç geçerken aydınlatma sağlanarak enerji tasarrufu da
sağlanacak.

TELEVİZYON DA SİZİ GÖRECEK
Televizyon da sizi görecek Kaçırdığınız programları kaydedip izlemek, üye olduğunuz paketten film satın almak zaten cepte şimdiden olan uygulamalar. Televizyonunuzdan Facebook’a da bağlanabiliyorsunuz. Yeni ne var deseniz, Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Cenk Bayrakdar yeni teknoloji altyapısıyla, evden çıkmak zorunda kalsanız bile her ne izliyorsanız cep telefonu, iPad, arabanızdaki gps ekranı ya da artık çevrenizde size ait hangi cihaz varsa onun ekranından izlemeye devam edileceğini müjdeliyor. Ayrıca televizyonunuz, Face’den “Arkadaşınız Anıl şu an şu filmi izliyor” gibi bilgiler verecek. Dilerseniz Anıl’la aynı filmi izlemeye başlayıp televizyonun bir köşesinden de yine Anıl’la filmi çekiştirebilirsiniz.
Siz seyrettikçe televizyonunuz sizi tanıyacak, nelerden hoşlandığınızı tespit edecek. “Dün gece en sevdiğiniz dizi oynadı. İzlemediniz, kaydetmediniz de. Ama sizin için hafızada tutuldu. İzlemek ister misiniz, yoksa silelim mi” diyecek.

SİZİN PARANIZ BURADA GEÇMEZ!
Bu alanda da yenilikler art arda gelecek. Turkcell Genel Müdür Yardımcısı Cenk Bayrakdar cep telefonlarımızın bir nevi cüzdana dönüşeceğini söylüyor: “Bütün kredi kartları sim kartlara yüklü olacak. Hepsini tek tek taşımak zorunda kalmayacaksınız...” Alışverişlerde pos makinesine cep telefonunuzun numarasını gireceksiniz. Size “Onaylıyor musunuz?” mesajı gelecek. Onay vereceksiniz, hangi kartla ödemek istiyorsanız telefondan onu seçip pin kodunu gireceksiniz. Ve alışveriş tamamlanacak. Bakkal, pazarcı gibi pos makinesi olmayan küçük esnaf için de özel yazılımlar hazırlanıyor. Bu sayede onların da telefonları pos makinesi görevi yapacak. Tutarı ve müşterinin cep telefonu numarasını girecekler. Müşteri yine cep telefonuyla onay verdikten sonra alışveriş bitecek...
Cep telefonunuzu akbil yerine de kullanabileceksiniz. Otobüste, vapurda akbil gösterdiğiniz yere cep
telefonunuzu tutup geçebileceksiniz...

ALIŞVERİŞ ASİSTANI
İnternet üzerinden çalışan online ödeme sistemini yakında sadece ödeme yapmak için değil günlük hayatta farklı hizmetler almak için de kullanacağız. Paypal Türkiye Ülke Direktörü Kıvanç Onan, şirketin 2008’den beri yürüttüğü çalışmaların sonuçlanmak üzere olduğunu söylüyor. Bu tür uygulamaları cep telefonuna indirmek yeterli olacak. Mesela; geçen hafta vitrininde çok güzel bir elbise gördünüz ama bedeni kalmadığı için satın alamadınız. Tam da aynı mağazanın önünden geçmek üzeresiniz. Cep telefonunuza bir mesaj geliyor: Beğendiğiniz elbisenin bedeni mağazaya geldi. Girip denemek ister misiniz? Bu uygulama Amerika’da kullanılıyor. İngiltere’de yeni başladı. 2013’te biz de faydalanacağız... Beden ölçülerinizi bu tür uygulamalarda tanımlamanız yeterli...
Yahut da yolda yürüyorsunuz. Bir mesaj: “Haftaya evlilik yıldönümünüz. Eşiniz iki gün önce bulunduğunuz sokaktaki X mağazasından bir ayakkabı beğendi. Ama numarasını bulamadı. Ona sürpriz yapmak ister misiniz?”
Veya mağazada beğendiğiniz bir ürünün QR Code’unu (Mobil cihazların kameralarından okutulabilen bir barkod türü) okutuyorsunuz. Satın al butonuna tıklıyorsunuz. İşlemi onayladıktan sonra ürün sizin oluyor. İster kayıtlı adres üzerinden evinize geliyor ister size en yakın mağazadan gidip alıyorsunuz...
Restoran mönüleri, market alışverişleri... Bu tür uygulamaları pek çok alanda hayal edebilirsiniz...




HABERTÜRK





 
Geri
Üst