sherlock_holmes
New member
- Katılım
- 27 Ara 2005
- Mesajlar
- 904
- Reaction score
- 0
- Puanları
- 0
Milletin etrafı yüksek surlarla kapatılmıstı. Militarizmden, Anayasa Mahkemesinden, HSYKdan Danıştaydan, millete rağmen hareket eden kurumlardan-yapılardan oluşan yüksek ve aşılması zor surlar içine hapsedilmişti millet iradesi. Çepeçevre kuşatılmıştı; ama kendisine özgür olduğu, tercihinin önemli olduğu söylenmekteydi. Güya demokratik bir sistemle yönetilmekteydik, ancak demokrasi aşılmaz duvarlar-kurumlar arasına sıkıştırılmıştı.
Menderes surları epeyce zorladı ve bunu hayatıyla ödedi. 1960 ihtilali sonrası surlar tekrar tahkim edildi. Siyaset sahnesi yeniden düzenlendi. Statükonun sahipleri, surların arkasından millete ateş edenler siyasetçileri ve siyasi alanı DP tecrübesi sonrası kendi haline bırakmadı. Sürekli müdahale etti, balans ayarları yaptı.
Surları yıkmaya yönelik sonraki ciddi adım Özaldan geldi. Özal surların yüksekliğini, aşılmasının ne kadar zor olduğunu biliyordu. Surların arkasına saklananların, surlardan geçinenlerin, surlara yaslanarak menfeatlerini-koltuklarını koruyanların farkındaydı. Bu nedenle dikkatli ve akıllıca gitti; surda epeyce hasar oluşturdu. Milletin, birileri hesabına kurulmuş surlar içine hapsedildiği gerçeğini geniş yığınlara duyurdu. Türk insanına dış dünyayı, özgürlükleri tanıttı. Milleti bu surları aşabileceğine ikna etti; kabiliyetlerini gösterdi, özgüven verdi. Ama Özalın ömrü de bu surları aşmaya yetmedi. Onu da bir şekilde erken yaşta götürdüler.
Özaldan sonra statüko yeniden surları tahkim etmeye çalıştı. 28 Şubat post modern darbesi ile sosyal ve siyasi hayat yeniden dizayn edildi. Ama her darbe, her muhtıra, demokrasiye her müdahale milletin gözünü açtı. Millet kendi canları-kanları üzerinden birilerinin kendi ayrıcalıklarını koruduğunu gördü ve kendisine karşı kullanılan bu surları yıkmak için kararlı hale geldi. İtibarı tükenen militarizmden sonra, yargının da surları adaletsizce ve aymazca korumaya çalışması, surlar yıkılmadan bu ülkede bir şeyler yapılamayacağı kanaatini güçlendirdi.
Dünyada pek çok sur-duvar yıkıldı. Sovyetler çöktü, Demirperde yıkıldı, Berlin duvarı yıkıldı. Ama bizde, millete karşı karşı örülen surlar nasıl örüldü ve korundu ise 100 yıl yaşadı. 1908de örülen surlar ancak 2010da ciddi bir hasara uğratılabildi.
Bütün karalamalara, korkutmalara, çarpıtmalara, karanlık senaryolara rağmen millet net bir şekilde demokrasiden, özgürlüklerden yana iradesini ortaya koydu ve bu surların yıkılması gerektiğini söyledi referandumla.
Sonuç AKPnin başarısı sayılmamalı. AKP referandumda çıkan oranı dikkate alarak genel seçimleri çantada keklik görmemeli. Referandum sonuçları AKPye değil demokrasiye, özgürlüklere destek idi. Dolayısıyla AKP genel seçimlerde başarılı olmak istiyorsa söz verdiği üzere daha geniş ve özgürlükçü-demokratik bir anayasa için kolları sıvamalı.
Referandumun kazananı AKP değil demokrasidir. Ancak MHP ve CHP kaybedenler safındadır. Özellikle MHP tabanına rağmen statükonun, gerilimin yanında yer alarak, felaket tellallığı yaparak, vatandaşı-tabanını etkileyebileceğini düşünmüş ve feci halde yanılmıştır. Mevcut tablo, yıllardır MHPnin başında olan Bahçelinin sorgulanmasını netice verebilir. Getirdiği Demokratikleşmeye ve olumlu yöndeki değişime rağmen Güneydoğunun bazı illerinde boykotun bu kadar yüksek çıkması, Kürtlerin fazlasıyla politize olduklarını, Kürtçü söylemlerin halk üzerinde etkili olduğunu ortaya koymaktadır; ki bu ülke adına bence kaygı vericidir. Özellikle belirli bölgelerde giderek kemikleşen ve ayrışan, ırkçılığa varan Kürtçülüğe ivedi çözümler üretilmelidir. CHP sahil kesiminde ve batıda, BDP Güneydoğuda insanları kutuplaştırmakta, provakatif söylemlerle ülke birliğini ve bütünlüğünü zedelemektedir.
Necip Fazıl yıllar önce:
Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık nereden esersen es demişti.
Referandum milleti çevreleyen surda NFKnın beşaretini verdiği gediği geçte olsa açtı.
Bizden öncekiler NFKnın tabiri ile buzdan dağları, hohlayarak nefesleri ile erittiler ve bize bu günleri hediye ettiler.
Artık statükonun, Beyazların, aristokratların, militer zihniyetin, juristokrasinin etkisi zayıflayacaktır, sözünün hükmü azalacaktır.
Bundan sonra bize, millet aleyhine örülmüş surlarda açılan gediği büyütmek, eriyen buzların yerine gülistanlar hazırlamak düşüyor
Eskiler ya yeni hal, ya izmihlal demişler; İnşallah bundan sonra izmihlal yok, yeni hal var!
Kaynak
Menderes surları epeyce zorladı ve bunu hayatıyla ödedi. 1960 ihtilali sonrası surlar tekrar tahkim edildi. Siyaset sahnesi yeniden düzenlendi. Statükonun sahipleri, surların arkasından millete ateş edenler siyasetçileri ve siyasi alanı DP tecrübesi sonrası kendi haline bırakmadı. Sürekli müdahale etti, balans ayarları yaptı.
Surları yıkmaya yönelik sonraki ciddi adım Özaldan geldi. Özal surların yüksekliğini, aşılmasının ne kadar zor olduğunu biliyordu. Surların arkasına saklananların, surlardan geçinenlerin, surlara yaslanarak menfeatlerini-koltuklarını koruyanların farkındaydı. Bu nedenle dikkatli ve akıllıca gitti; surda epeyce hasar oluşturdu. Milletin, birileri hesabına kurulmuş surlar içine hapsedildiği gerçeğini geniş yığınlara duyurdu. Türk insanına dış dünyayı, özgürlükleri tanıttı. Milleti bu surları aşabileceğine ikna etti; kabiliyetlerini gösterdi, özgüven verdi. Ama Özalın ömrü de bu surları aşmaya yetmedi. Onu da bir şekilde erken yaşta götürdüler.
Özaldan sonra statüko yeniden surları tahkim etmeye çalıştı. 28 Şubat post modern darbesi ile sosyal ve siyasi hayat yeniden dizayn edildi. Ama her darbe, her muhtıra, demokrasiye her müdahale milletin gözünü açtı. Millet kendi canları-kanları üzerinden birilerinin kendi ayrıcalıklarını koruduğunu gördü ve kendisine karşı kullanılan bu surları yıkmak için kararlı hale geldi. İtibarı tükenen militarizmden sonra, yargının da surları adaletsizce ve aymazca korumaya çalışması, surlar yıkılmadan bu ülkede bir şeyler yapılamayacağı kanaatini güçlendirdi.
Dünyada pek çok sur-duvar yıkıldı. Sovyetler çöktü, Demirperde yıkıldı, Berlin duvarı yıkıldı. Ama bizde, millete karşı karşı örülen surlar nasıl örüldü ve korundu ise 100 yıl yaşadı. 1908de örülen surlar ancak 2010da ciddi bir hasara uğratılabildi.
Bütün karalamalara, korkutmalara, çarpıtmalara, karanlık senaryolara rağmen millet net bir şekilde demokrasiden, özgürlüklerden yana iradesini ortaya koydu ve bu surların yıkılması gerektiğini söyledi referandumla.
Sonuç AKPnin başarısı sayılmamalı. AKP referandumda çıkan oranı dikkate alarak genel seçimleri çantada keklik görmemeli. Referandum sonuçları AKPye değil demokrasiye, özgürlüklere destek idi. Dolayısıyla AKP genel seçimlerde başarılı olmak istiyorsa söz verdiği üzere daha geniş ve özgürlükçü-demokratik bir anayasa için kolları sıvamalı.
Referandumun kazananı AKP değil demokrasidir. Ancak MHP ve CHP kaybedenler safındadır. Özellikle MHP tabanına rağmen statükonun, gerilimin yanında yer alarak, felaket tellallığı yaparak, vatandaşı-tabanını etkileyebileceğini düşünmüş ve feci halde yanılmıştır. Mevcut tablo, yıllardır MHPnin başında olan Bahçelinin sorgulanmasını netice verebilir. Getirdiği Demokratikleşmeye ve olumlu yöndeki değişime rağmen Güneydoğunun bazı illerinde boykotun bu kadar yüksek çıkması, Kürtlerin fazlasıyla politize olduklarını, Kürtçü söylemlerin halk üzerinde etkili olduğunu ortaya koymaktadır; ki bu ülke adına bence kaygı vericidir. Özellikle belirli bölgelerde giderek kemikleşen ve ayrışan, ırkçılığa varan Kürtçülüğe ivedi çözümler üretilmelidir. CHP sahil kesiminde ve batıda, BDP Güneydoğuda insanları kutuplaştırmakta, provakatif söylemlerle ülke birliğini ve bütünlüğünü zedelemektedir.
Necip Fazıl yıllar önce:
Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes
Ey kahpe rüzgar artık nereden esersen es demişti.
Referandum milleti çevreleyen surda NFKnın beşaretini verdiği gediği geçte olsa açtı.
Bizden öncekiler NFKnın tabiri ile buzdan dağları, hohlayarak nefesleri ile erittiler ve bize bu günleri hediye ettiler.
Artık statükonun, Beyazların, aristokratların, militer zihniyetin, juristokrasinin etkisi zayıflayacaktır, sözünün hükmü azalacaktır.
Bundan sonra bize, millet aleyhine örülmüş surlarda açılan gediği büyütmek, eriyen buzların yerine gülistanlar hazırlamak düşüyor
Eskiler ya yeni hal, ya izmihlal demişler; İnşallah bundan sonra izmihlal yok, yeni hal var!
Kaynak