10, Downing Street, London SW1
Yukarıdaki adres, Londra’da İngiltere Başbakanlık konutunun adresidir.
Bu konut, İngiltere Kraliçesi’nin Hükümeti’nin karagâhıdır.
Bakanlar Kurulu Salonu, bu konuttadır.
On yıl süren başbakanlığı döneminde Tony Blair, başbakanlık konutunda hemen her
Pazar günü, Katolik papaz Timothy Russ’u kabul etti. Blair ailesi papazın vaazını dinledi,
sonra hep beraber dua ettiler. İngiltere’de ne medya, ne muhalefet, ne sivil toplum
örgütleri, ne aydınlar, ne de sade vatandaşlar başbakanın bu davranışını eleştirdi.
‘Laiklik elden gidiyor, Birleşik Krallık yıkılıyor!’ diyen çıkmadı.
Ama hem medyanın çok büyük bir bölümü, hem muhalefet partileri, hem sivil toplum
örgütleri, hem aydınlar hem de sade vatandaşlar; ABD Başkanı George W. Bush’un
buyruğuna girdiği için “Bush’un kucak köpeği” adını takdıkları başbakanları
Tony Blair’e karşı, İngiltere’yi ABD’nin kuyruğunda Irak savaşına bulaştırması
nedeniyle ayaklandılar. İngiltere’yi Irak savaşına sokarken ulusa sunduğu gerekçelerin
yalan olduğu ortaya çıkınca da, başbakanlarına “Yalancı!” damgasını vurdular.
Savunmada kalan Tony Blair, “Irak’a asker göndemekle doğru yapıp yapmadığıma
Tanrı karar verecek” diyerek dindar rolünü oynamaya kalkıştıysa da, siyasete dini
karıştırmasından iyicene öfkelenen İngiliz halkı başbakanlarına karşı muhalefeti giderek
yoğunlaştırdılar. Artık partisi de Tony Blair’i savunamaz oldu, açıktan açığa istifa etmesini,
başbakanlığı devretmesini istediler. Toplumun tüm kesimlerinden gelen ağır baskıya
dayanamayan Tony Blair, başbakanlık süresi dolmadan hem başbakanlıktan hem de
İşçi Partisi genel başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı.
Şimdi gelelim Türkiye’ye.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkan medyanın
sözde aydın en ünlü yazarları bakın neler diyorlar:
· İlhan Selçuk
“Gül, karısını tesettüre mahkûm etmiş…
Başını bağlamış..Türban takmış…”[1]
· Emin Çölaşan
“Abdullah Gül, cumhurbaşkanı seçildiği takdirde
türbanlılar ve türban destekçileri 2-1 öne geçecek”[2]
· Erol Manisalı
“Türbanlılar teröristtir.”[3]
· Bekir Coşkun
“Artık 235’inin eşi türbanlı bir parlamentomuz var.
O parlamentonun oyları ile laik cumhuriyetin sembolü Çankaya’ya, siyasi
İslam’ın sembolü türban çıkıyor.”[4]
· E. Orgeneral Hilmi Özkök
“Eşi türbanlı birinin Çankaya’ya çıkması yanlış olur”[5]
· Yılmaz Özdil
“…Türban da böyle bir şeydir.
Sokağa baktığında ‘kim devrimden yana kim değil’ ilk bakışta görüyorsun…
Şak diye.”[6]
· Hikmet Çetinkaya
“Sıkmabaş, Başbakanlık koltuğunda; sıkmabaş şimdi
Atatürk’ün oturduğu Çankaya’ya çıkacaktır.”[7]
“Peki Çankaya’ya Gül harekâtının yani çıkarmanın galibi kim?
Bence Fethullah Gülen!”[8]
· Bedri Baykam
“Çankaya yolları, Şeriata kapalı!”[9]
· Mehmet. Y. Yılmaz
“Türbanın, devletin en tepesine yerleşmesi hiç kuşku yok ki kadınların
daha çoğunun sokağa çıkabilmek için örtünmeleri sonucun yaratacaktır.”[10]
· Ali Sirmen
“…laiklik ile kavgalı olduğu kendi beyanlarıyla sabit, eşi Türkiye Cumhuriyeti
Devletini’ni laiklik uygulaması yüzünden dava etmiş bir kişi olan Gül’ün adaylığında
direnilmiş, türbanın Çankaya’ya çıkması sağlanmıştır.”[11]
· Cüneyt Arcayürek
“Çankaya Köşkü, başını sıkanın kişisel yaşam alanı olamaz.”[12]
· Orhan Bursalı
“Türbanlı demokrasi ve laikliğiniz kutlu olsun!”[13]
· Emre Kongar
“Türbanı, sıkmabaşı bir siyasal simge olarak kullanan, inançları siyasal alanda
istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan’nın işaret
edeceği bir kişinin Çankaya’ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik,
laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir.”[14]
Hiç kuşkusuz, Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.Ancak karısının başı türbanlı olduğu için değil!
Peki, niçin Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır?
· Kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olan Ulusal Egemenliğimizi
Brüksel’e teslime hazır bir AB Mandacısı olduğu için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.· ABD Dışişleri Bakanı ile gizli görüşmeler, gizli anlaşmalar yapan bir
ABD işbirlikçisi olduğu için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.· Türk Milletinin parasını ve ekonomisini, bir yabancı kuruluş olan IMF’ye
teslim etmiş olduğu için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.
· Özelleştirme adı altında, Türk Milletinin yeraltı ve yer üstü madenlerini,
fabrikalarını, işletmelerini, limanlarını yabancılara yağmalattığı için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.· Vatan topraklarını yabancılara sattırdığı için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.
Peki, adlarını ve yazdıklarını yukarıda sıraladığımız medyanın sözde aydın
o ünlü köşe yazarları niçin bunları dile getirmiyorlar da ısrarla sadece
‘türban da türban’ diye tutturuyorlar?
Yanıt çok açıktır:
Kendileri de tıpkı Abdullah Gül gibi ABD yanlısı, IMF’ci, Özelleştirmeci
ve AB Mandacısı olduklarından!
Bu ülkenin aydınlık insanlarına soruyorum; Ulusal Egemenliğini kaybetmiş,
ulusal devleti yıkılmış, bağımsızlığını yitirip bölünüp parçalanmış bir
Türkiye’de kimilerinin başında türban kimilerinin başında fes bulunmuş ne yazar?
‘Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli yaşamasıdır.
Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir.”
Türbanın arkasına saklanarak bu temel ilkeyi halkımıza unutturmaya çalışan mandacılar;
adları, unvanları, makamları ve rütbeleri ne olursa olsun, vatana ve millete ihanet içerisindedirler!
http://www.kalinka.com.tr/default.asp?islem=sayfa&id=159
Yılmaz Dikbaş
Yukarıdaki adres, Londra’da İngiltere Başbakanlık konutunun adresidir.
Bu konut, İngiltere Kraliçesi’nin Hükümeti’nin karagâhıdır.
Bakanlar Kurulu Salonu, bu konuttadır.
On yıl süren başbakanlığı döneminde Tony Blair, başbakanlık konutunda hemen her
Pazar günü, Katolik papaz Timothy Russ’u kabul etti. Blair ailesi papazın vaazını dinledi,
sonra hep beraber dua ettiler. İngiltere’de ne medya, ne muhalefet, ne sivil toplum
örgütleri, ne aydınlar, ne de sade vatandaşlar başbakanın bu davranışını eleştirdi.
‘Laiklik elden gidiyor, Birleşik Krallık yıkılıyor!’ diyen çıkmadı.
Ama hem medyanın çok büyük bir bölümü, hem muhalefet partileri, hem sivil toplum
örgütleri, hem aydınlar hem de sade vatandaşlar; ABD Başkanı George W. Bush’un
buyruğuna girdiği için “Bush’un kucak köpeği” adını takdıkları başbakanları
Tony Blair’e karşı, İngiltere’yi ABD’nin kuyruğunda Irak savaşına bulaştırması
nedeniyle ayaklandılar. İngiltere’yi Irak savaşına sokarken ulusa sunduğu gerekçelerin
yalan olduğu ortaya çıkınca da, başbakanlarına “Yalancı!” damgasını vurdular.
Savunmada kalan Tony Blair, “Irak’a asker göndemekle doğru yapıp yapmadığıma
Tanrı karar verecek” diyerek dindar rolünü oynamaya kalkıştıysa da, siyasete dini
karıştırmasından iyicene öfkelenen İngiliz halkı başbakanlarına karşı muhalefeti giderek
yoğunlaştırdılar. Artık partisi de Tony Blair’i savunamaz oldu, açıktan açığa istifa etmesini,
başbakanlığı devretmesini istediler. Toplumun tüm kesimlerinden gelen ağır baskıya
dayanamayan Tony Blair, başbakanlık süresi dolmadan hem başbakanlıktan hem de
İşçi Partisi genel başkanlığından istifa etmek zorunda kaldı.
Şimdi gelelim Türkiye’ye.
Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanlığına karşı çıkan medyanın
sözde aydın en ünlü yazarları bakın neler diyorlar:
· İlhan Selçuk
“Gül, karısını tesettüre mahkûm etmiş…
Başını bağlamış..Türban takmış…”[1]
· Emin Çölaşan
“Abdullah Gül, cumhurbaşkanı seçildiği takdirde
türbanlılar ve türban destekçileri 2-1 öne geçecek”[2]
· Erol Manisalı
“Türbanlılar teröristtir.”[3]
· Bekir Coşkun
“Artık 235’inin eşi türbanlı bir parlamentomuz var.
O parlamentonun oyları ile laik cumhuriyetin sembolü Çankaya’ya, siyasi
İslam’ın sembolü türban çıkıyor.”[4]
· E. Orgeneral Hilmi Özkök
“Eşi türbanlı birinin Çankaya’ya çıkması yanlış olur”[5]
· Yılmaz Özdil
“…Türban da böyle bir şeydir.
Sokağa baktığında ‘kim devrimden yana kim değil’ ilk bakışta görüyorsun…
Şak diye.”[6]
· Hikmet Çetinkaya
“Sıkmabaş, Başbakanlık koltuğunda; sıkmabaş şimdi
Atatürk’ün oturduğu Çankaya’ya çıkacaktır.”[7]
“Peki Çankaya’ya Gül harekâtının yani çıkarmanın galibi kim?
Bence Fethullah Gülen!”[8]
· Bedri Baykam
“Çankaya yolları, Şeriata kapalı!”[9]
· Mehmet. Y. Yılmaz
“Türbanın, devletin en tepesine yerleşmesi hiç kuşku yok ki kadınların
daha çoğunun sokağa çıkabilmek için örtünmeleri sonucun yaratacaktır.”[10]
· Ali Sirmen
“…laiklik ile kavgalı olduğu kendi beyanlarıyla sabit, eşi Türkiye Cumhuriyeti
Devletini’ni laiklik uygulaması yüzünden dava etmiş bir kişi olan Gül’ün adaylığında
direnilmiş, türbanın Çankaya’ya çıkması sağlanmıştır.”[11]
· Cüneyt Arcayürek
“Çankaya Köşkü, başını sıkanın kişisel yaşam alanı olamaz.”[12]
· Orhan Bursalı
“Türbanlı demokrasi ve laikliğiniz kutlu olsun!”[13]
· Emre Kongar
“Türbanı, sıkmabaşı bir siyasal simge olarak kullanan, inançları siyasal alanda
istismar eden bu siyasal görüşün lideri olan Recep Tayyip Erdoğan’nın işaret
edeceği bir kişinin Çankaya’ya çıkması, Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik,
laik, sosyal bir hukuk devleti olma niteliğini zedeleyecektir.”[14]
Hiç kuşkusuz, Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.Ancak karısının başı türbanlı olduğu için değil!
Peki, niçin Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır?
· Kayıtsız şartsız Türk Milletine ait olan Ulusal Egemenliğimizi
Brüksel’e teslime hazır bir AB Mandacısı olduğu için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.· ABD Dışişleri Bakanı ile gizli görüşmeler, gizli anlaşmalar yapan bir
ABD işbirlikçisi olduğu için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.· Türk Milletinin parasını ve ekonomisini, bir yabancı kuruluş olan IMF’ye
teslim etmiş olduğu için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.
· Özelleştirme adı altında, Türk Milletinin yeraltı ve yer üstü madenlerini,
fabrikalarını, işletmelerini, limanlarını yabancılara yağmalattığı için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.· Vatan topraklarını yabancılara sattırdığı için,
Abdullah Gül cumhurbaşkanı olamamalıdır.
Peki, adlarını ve yazdıklarını yukarıda sıraladığımız medyanın sözde aydın
o ünlü köşe yazarları niçin bunları dile getirmiyorlar da ısrarla sadece
‘türban da türban’ diye tutturuyorlar?
Yanıt çok açıktır:
Kendileri de tıpkı Abdullah Gül gibi ABD yanlısı, IMF’ci, Özelleştirmeci
ve AB Mandacısı olduklarından!
Bu ülkenin aydınlık insanlarına soruyorum; Ulusal Egemenliğini kaybetmiş,
ulusal devleti yıkılmış, bağımsızlığını yitirip bölünüp parçalanmış bir
Türkiye’de kimilerinin başında türban kimilerinin başında fes bulunmuş ne yazar?
‘Temel ilke, Türk Ulusu’nun onurlu ve şerefli yaşamasıdır.
Bu, ancak tam bağımsız olmakla sağlanabilir.”
Türbanın arkasına saklanarak bu temel ilkeyi halkımıza unutturmaya çalışan mandacılar;
adları, unvanları, makamları ve rütbeleri ne olursa olsun, vatana ve millete ihanet içerisindedirler!
http://www.kalinka.com.tr/default.asp?islem=sayfa&id=159
Yılmaz Dikbaş