Tükenmişlik

Ata Kızı

Angel Of Revenge
Moderatör
Katılım
23 May 2010
Mesajlar
10,583
Reaction score
0
Puanları
0
Literatürde tükenmişlik sendromu olarak adlandırılan bu kavram ile ilgili bugüne kadar birçok çalışma ve açıklamanın yapıldığı görülmektedir. Tükenmişlik, karşı karşıya kalınan stres kaynaklarının tolere edilememesi ve bir sure sonra duygusal ve fiziksel bir tükenmeye gidişin öyküsüdür.

İşimize ve çevremizdekilere karşı duyarsız ve ilgisiz, motivasyonumuz azalmış, umutsuzluk, çaresizlik, tükenmişlik ve değersizlik hissi içinde çıkış yolu aramaya çalışanlarımız olmuş ya da bunun farkında olmadan yaşamına devam eden kişileri gözlemlemiş olabiliriz.

İş stresinin yoğun olarak yaşandığı koşullarda tükenmişlik ortaya çıkabilmektedir.
Tüm bu yaşananların işe yansıması da ne yazık ki olumsuz olmaktadır. Eskisi gibi dikkatini toplayamama, olaylara ve çevredeki insanlara duyarsızlaşma, kendini işe verememe durumu, kendilik değerinde azalma, eleştirilere karşı alınganlık gösterme, ancak başkalarını acımasızca eleştirme ister istemez iş performasını da olumsuz etkilemeye başlamaktadır.

Yapılan bazı çalışmalar, özellikle hizmet sektöründe insanlarla yüzyüze iletişim halinde olan ve zaman baskısı altında çalışan insanların bu duruma daha çok maruz kaldığını öne sürmektedir. Ancak daha sonraki çalışmalar, tüm meslek dallarında çalışan insanların tükenmişlik ile karşı karşıya kalabileceğini söylemektedir.

Yine konuyla ilgili bazı çalışmalar tükenmişlik ile kişilik özellikleri arasında bir ilişki kurulabildiğini açıklamaktadır. Bu çok önemli bir nokta. Sahip olunan kişilik özellikleri, eğilimler ve ilgiler ile yapılan iş örtüşmediğinde bu durum baskı yaratabilmektedir. İlk başta büyük beklentilerle ve büyük umutlarla başlayan bir iş yaşamı sonradan kabusa ve hayal kırıklığına dönebilmektedir.

Bir örnek vermek gerekirse; dışadönük, sosyal, her an insanlarla iletişim kurma ihtiyacı içinde olan, takım çalışmalarından keyif alan, insanlarla sürekli etkileşim halinde olmayı tercih eden bir kişiden saatler boyunca aynı masada, tek başına sürekli dikkatini toplayarak bir şeyler yapıyor olmasını beklemek çok anlamlı olmayacaktır. Sürekli rutin ve operasyonel bir iş yapmaktan hoşlanmayan, farklı proje çalışmaları içinde yer almaktan hoşlanan ve değişim arayışı içinde olan bir kişiye de çok standart, tanımlanmış ve oldukça monoton bir akış içinde giden bir görevi önermeniz sağlıklı bir durum olmayacaktır. Bu örnekleri çoğaltmak mümkün tabii…

O halde en başında kurumların, kişileri doğru bir şekilde değerlendirerek yeteneklerini ve ilgilerini doğru bir şekilde algılamaları ve bunun sonucunda doğru işlere yönlendirmeleri en temel görev ve sorumlulukları arasında diye düşünüyorum.

Doğru değerlendirme yapamamak, kişilerin özgeçmişlerinden gereğinden fazla etkilenerek büyük bir beklenti içinde olmak, ortaya çıkaracağı tablo açısından kişileri mutsuz etmekten öte bir anlam ifade etmeyecektir. Kariyer danışmanlığının daha iş yaşamının en başında doğru ölçütlerle yapılıyor olması gençlerin kendilerini tanımaları için fırsat olacak bu da gençlerimizin daha sonraki yıllarda mutsuz ve tükenmiş bireyler olmasını engellemede, onlara doğru bir ışık tutmada önemli bir rol oynayacaktır diye düşünüyorum. Ne yazık ki iş görüşmelerinde kendisinin ve yapabildiklerinin farkında olmayan, ne istediğinden çok da emin olmayan pek çok kişi ile karşı karşıya kalınabilmektedir.

Tabii ki sadece kişilik özelliklerine ve yeteneklere bağlı olarak tükenmişlik kavramını sınırlamak mümkün değil. Doğru bir işte olabilirsiniz ancak paylaşımcı olmayan, rekabete dayalı bir iletişim ortamının olması, dedikodu kültürü, yöneticiden zamanında geribildirim alınamaması, kişilerin iş yaşamı ile ilgili gerçekçi beklenti içinde olmaması, sorumlulukların belirgin olmaması, sürekli baskı altında karar verilmesi gereken durumlar, arkadaşça olmayan çalışma ortamı, yöneticiden destek görmeme ve yalnızlaştırılma, adil olmama gibi daha birçok durum stres kaynağı olabilmekte ve bunlar kişi tarafından tolere edilemediğinde en sonunda tükenmişlik duygusu yaşanabilmektedir.

Tükenmişlik hemen bugün yarın ortaya çıkan bir durum değil. Bu bir süreç. Dolayısıyla bu sürecte, olumsuz etkileyen durumların farkında olmak, bunu gerekirse paylaşabilmek ve yardım almak, iş ve özel yaşam arasındaki dengeyi kurabilmek, arkadaşça ve dostça ilişkiler geliştirme çabası içinde olmak, kendimize zaman ayırmak, kendimizi tanımak, stresle mücadele edebilme gücünü kendimizde bulabilmek, yaşamın sadece iş yaşamından ibaret olmadığını hiç unutmamak ve en önemlisi kendimizin ve yaptıklarımızın değerli olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmamak olumsuz etkileri hafifletebilecektir diye düşünüyorum.

İşimiz bizim için çok önemli ama farklı yeteneklerimiz ve ilgilerimizin de olduğunun farkında olmak, başarı ve başarızlığımızda sadece iş yaşamını ölçüt almak pek doğru bir yaklaşım gibi gelmiyor bana.

Yaşamı bütünsel bir şekilde yaşayabildiğimiz zaman stres ve bunun ardından gelecek olumsuz etkiler ile daha rahat başedebiliriz.

alıntı
 
Geri
Üst