Börteçine9
New member
1915 yılında Seyit Onbaşı ve arkadaşlarının kahramanca direnişi sayesinde Çanakkale’yi geçemeyen savaş gemisi ile aynı ismi taşıyan ‘Queen Ellizabeth HMS Illustrious’ uçak gemisi, Montrö Anlaşması’nı ayaklar altına alan tartışmalı bir ‘özel’ izinle Türk karasularına giriş yaptı.
Türkleri Anadolu’dan söküp atmak isteyen ‘işgal ordularına’ öncülük eden İngiliz emperyalizminin günümüzdeki temsilcisi Kraliçe 2’nci Elizabeth, İngiliz Milletler Topluluğu’na üye ‘sömürge ülkelerinde’ bile görülmeyen bir biçimde ağırlandıktan sonra işgal gemisinde resepsiyon verdi.
İngiliz askerleri, kraliçelerini uğurlar uğurlamaz Taksim’e çıkarma yaparak, ‘Türk gençliğine örnek olacak bir şekilde’ (!) eğlendiler.
Suudi Arabistan kralına yapılan ‘özel muameleyi’ dillerine dolayanlar, kanlarındaki bozukluktan mıdır nedir bilinmez, İngiltere kraliçesinin altına tarihi bir camide ‘sandalye’ yerleştirilmesi karşısında bile sessiz kalmayı tercih ettiler.
* * *
19 Mayıs, ‘içi boş’ bir bayram haline getirildi.
Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği gençlik ortada yok.
Kendilerine biçilen misyonu ‘doğru’ olarak algılayan Türk gençliği, 12 Eylül sürecinde .önce birbirine kırdırıldı, sonra da hadım edildi.
Ankara Ticaret Odası tarafından hazırlanan rapor, gençlerin başına ‘nasıl bir çorap örüldüğünü’ açıkça ortaya koyuyor.
Yaşları 15 ile 24 arasında değişen toplam 11 milyon 271 gençten ancak ‘3 milyon 424 bini’ eğitim hakkını kullanabiliyor.
Eğitim şansı bulamayan gençlerden, yalnızca ‘3 milyon 425 bini’ aktif olarak çalışma hayatında yer alıyor.
İlkokul ve ortaokul mezunu olan gençlerden yüzde 73’ü hem ‘kayıtdışı’ hem de ‘karın tokluğuna’ çalıştırılıyor.
‘4 milyon 422 bin’ genç ise ne okuyabiliyor, ne de iş bulabiliyor.
* * *
Yine Ankara Genç İşadamları Derneği’nin yaptırdığı bir araştırmaya göre, ‘gelecekleri’, ‘hayalleri’, ‘umutları’ çalınan gençlerin kendilerine örnek aldıkları ilk üç isim Rahmi Koç, Polat Alemdar ve Acun Ilıcalı.
Biri ‘paranın’, diğeri ‘gücün’, ötekisi ise ‘ünün’ sembolü.
Peki, gençliğin yakın gelecekteki idolü kim olacak dersiniz?
Tabii ki Ali Kemal.
Hani ‘işgale’ karşı Anadolu’da başlayan ‘Milli Mücadele’ hareketine karşı çıktığı için halk tarafından linç edilen şu işbirlikçi hain.
Bir torunu, işbirliği yaptığı İngiltere’nin başkenti Londra’ya ‘Belediye Başkanı’ oldu.
Diğer torunu, Türk Dışişleri Bakanlığı’nda ‘Büyükelçi’ olarak görev yapıyor.
* * *
‘Smokinini’ giyip, ‘papyon kravatını’ takıp, ‘rugan papuçlarını’ ayaklarına geçirdikten sonra İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth’i karşılayan Abdullah Gül, ihanet çevrelerinden alkış alacağı bir ilke daha imza attı.
Gül, önünde ‘reverans’ yapıp şerefine ‘kadeh’ kaldırdığı sevgili kraliçesine Ali Kemal’in torununu tanıştırırken, aynen şunları söyledi:
- “Majesteleri, Türkiye’deki anılarınıza bir yenisini daha eklemek istiyorum.
Londra Belediye Başkanlığı’nı kazanan Boris Johnson, Türkiye’nin tarihinde bilinen bir isim olan gazeteci Ali Kemal’in torunu.
Büyükelçi Selim Kuneralp’in de Johnson’la çok yakın akrabalığı var. Çünkü kendisi, Johson gibi Ali Kemal’in torunu.
Gördüğünüz gibi ülkelerimiz arasındaki yakınlık artık akrabalık boyutunda.”
* * *
Türkiye’yi ‘işgal’ etmeye çalışanlar ile Türkiye’yi ‘idare’ edenler arasındaki yakınlık artık gerçekten de ‘akrabalık boyutuna’ geldi.
Devleti temsil eden en üst makamda oturan Abdullah Gül, Türk milletine hakaret edenleri Çankaya’da ağırladıktan sonra, tarihe ‘hain’ olarak geçen Ali Kemal’e de çaktırmadan ‘iade-i itibar’ lütfunda bulundu.
Öyle görülüyor ki, Ali Kemal ve onun ile aynı zihniyeti taşıyan hainler gençlerin gözünde önce ‘normalleştirilecek’.
Avrupa Birliği süreci ilerledikçe, gençlik, artık Mustafa Kemaller’in yerine Ali Kemaller’i ‘idol’ olarak görmeye başlayacak.
“Ne mutlu Türküm diyene” sözünden bile rahatsızlık duyan bir kişiye “Bizim çocuğumuz” diye destek verip, Çankaya’ya çıkmasına aracılık eden ‘ödenek’ milliyetçileri utanıyorlar mıdır acaba?
İsrafil Kumbasar-Yeniçağ
Türkleri Anadolu’dan söküp atmak isteyen ‘işgal ordularına’ öncülük eden İngiliz emperyalizminin günümüzdeki temsilcisi Kraliçe 2’nci Elizabeth, İngiliz Milletler Topluluğu’na üye ‘sömürge ülkelerinde’ bile görülmeyen bir biçimde ağırlandıktan sonra işgal gemisinde resepsiyon verdi.
İngiliz askerleri, kraliçelerini uğurlar uğurlamaz Taksim’e çıkarma yaparak, ‘Türk gençliğine örnek olacak bir şekilde’ (!) eğlendiler.
Suudi Arabistan kralına yapılan ‘özel muameleyi’ dillerine dolayanlar, kanlarındaki bozukluktan mıdır nedir bilinmez, İngiltere kraliçesinin altına tarihi bir camide ‘sandalye’ yerleştirilmesi karşısında bile sessiz kalmayı tercih ettiler.
* * *
19 Mayıs, ‘içi boş’ bir bayram haline getirildi.
Atatürk’ün ülkeyi emanet ettiği gençlik ortada yok.
Kendilerine biçilen misyonu ‘doğru’ olarak algılayan Türk gençliği, 12 Eylül sürecinde .önce birbirine kırdırıldı, sonra da hadım edildi.
Ankara Ticaret Odası tarafından hazırlanan rapor, gençlerin başına ‘nasıl bir çorap örüldüğünü’ açıkça ortaya koyuyor.
Yaşları 15 ile 24 arasında değişen toplam 11 milyon 271 gençten ancak ‘3 milyon 424 bini’ eğitim hakkını kullanabiliyor.
Eğitim şansı bulamayan gençlerden, yalnızca ‘3 milyon 425 bini’ aktif olarak çalışma hayatında yer alıyor.
İlkokul ve ortaokul mezunu olan gençlerden yüzde 73’ü hem ‘kayıtdışı’ hem de ‘karın tokluğuna’ çalıştırılıyor.
‘4 milyon 422 bin’ genç ise ne okuyabiliyor, ne de iş bulabiliyor.
* * *
Yine Ankara Genç İşadamları Derneği’nin yaptırdığı bir araştırmaya göre, ‘gelecekleri’, ‘hayalleri’, ‘umutları’ çalınan gençlerin kendilerine örnek aldıkları ilk üç isim Rahmi Koç, Polat Alemdar ve Acun Ilıcalı.
Biri ‘paranın’, diğeri ‘gücün’, ötekisi ise ‘ünün’ sembolü.
Peki, gençliğin yakın gelecekteki idolü kim olacak dersiniz?
Tabii ki Ali Kemal.
Hani ‘işgale’ karşı Anadolu’da başlayan ‘Milli Mücadele’ hareketine karşı çıktığı için halk tarafından linç edilen şu işbirlikçi hain.
Bir torunu, işbirliği yaptığı İngiltere’nin başkenti Londra’ya ‘Belediye Başkanı’ oldu.
Diğer torunu, Türk Dışişleri Bakanlığı’nda ‘Büyükelçi’ olarak görev yapıyor.
* * *
‘Smokinini’ giyip, ‘papyon kravatını’ takıp, ‘rugan papuçlarını’ ayaklarına geçirdikten sonra İngiltere Kraliçesi 2’nci Elizabeth’i karşılayan Abdullah Gül, ihanet çevrelerinden alkış alacağı bir ilke daha imza attı.
Gül, önünde ‘reverans’ yapıp şerefine ‘kadeh’ kaldırdığı sevgili kraliçesine Ali Kemal’in torununu tanıştırırken, aynen şunları söyledi:
- “Majesteleri, Türkiye’deki anılarınıza bir yenisini daha eklemek istiyorum.
Londra Belediye Başkanlığı’nı kazanan Boris Johnson, Türkiye’nin tarihinde bilinen bir isim olan gazeteci Ali Kemal’in torunu.
Büyükelçi Selim Kuneralp’in de Johnson’la çok yakın akrabalığı var. Çünkü kendisi, Johson gibi Ali Kemal’in torunu.
Gördüğünüz gibi ülkelerimiz arasındaki yakınlık artık akrabalık boyutunda.”
* * *
Türkiye’yi ‘işgal’ etmeye çalışanlar ile Türkiye’yi ‘idare’ edenler arasındaki yakınlık artık gerçekten de ‘akrabalık boyutuna’ geldi.
Devleti temsil eden en üst makamda oturan Abdullah Gül, Türk milletine hakaret edenleri Çankaya’da ağırladıktan sonra, tarihe ‘hain’ olarak geçen Ali Kemal’e de çaktırmadan ‘iade-i itibar’ lütfunda bulundu.
Öyle görülüyor ki, Ali Kemal ve onun ile aynı zihniyeti taşıyan hainler gençlerin gözünde önce ‘normalleştirilecek’.
Avrupa Birliği süreci ilerledikçe, gençlik, artık Mustafa Kemaller’in yerine Ali Kemaller’i ‘idol’ olarak görmeye başlayacak.
“Ne mutlu Türküm diyene” sözünden bile rahatsızlık duyan bir kişiye “Bizim çocuğumuz” diye destek verip, Çankaya’ya çıkmasına aracılık eden ‘ödenek’ milliyetçileri utanıyorlar mıdır acaba?
İsrafil Kumbasar-Yeniçağ