Türk Milletini Türkiye’den soğutma!

Albayrak

Can Feda
Katılım
23 May 2007
Mesajlar
4,439
Reaction score
0
Puanları
0
Konum
Aydınlığın karanlıkla savaşından...


“Türk” kelimesini ağzına almamak için özel gayret gösteren anlayışıyla uzlaşmak mümkün değildir. Türk kimliğini “etnik” kimlik olarak gören bir anlayışla anlaşmak ise hiç mümkün değildir. “Türk” , iktidarın yok saymasıyla yok olacak, var saymasıyla var olacak bir kavram değildir. Türk, sosyolojik ve tarihi bir kategori olarak bir millete ad olmuştur. Türk, bu yönü itibarıyla bütünsel ve süreklilik arz eden bir kavramdır. Türk: Ötüken Türk kitabeleri, Divani Lügat-i Türk, Göktürk, Hun Türk, Selçuklu Türk, Osmanlı Türk ve nihayet oradan Türkiye Cumhuriyeti adlı Türk devletine kadar uzanır.
Türk’ün inkârı, Türküleri ya da Türk Milletini yok mertebesine indirgemez. Yine Karadeniz, bakıp Türk’ün Bayrağına çırpınacak. Mehter, “Ceddin deden, neslin baban, hep kahraman Türk Milleti” diye davul vurmaya devam edecek. Ötüken’deki taşlar “Ey Türk yukarıda gök” diyerek göğe doğru yükselmeyi sürdürecek. “Ey Türk İstikbalinin Evladı” diyerek Atatürk, Türk Gençliğine hitap etmeye devam edecek…

Gökalp ve Güngör’ü bilmeyenler!
Ziya Gökalp tam 91 yıl önce bu konuda şunları söylemişti: “Türk kelimesi ile Türkiye kelimesi arasında büyük fark vardır; her Türkiyeli, Türk değildir; aynı zamanda her Türk de Türkiyeli değildir. Türkiye kelimesi devletimizin ismidir; Türk kelimesi milletimizin adıdır. Ben tabiiyetim itibariyle Türkiyeliyim, kültürüm itibariyle de Türküm. Benim bu iki ada birlikte sahip oluşum, bu kelimelerin eş-manalı olmasını gerektirmez../… Devlet tabiiyette, ümmet dinde, millet kültürde müşterek olan fertlerin toplamıdır. Bu suretle, bizim, Türkiye devletine, İslam ümmetine, Türk milletine mensup olduğumuz anlaşıldı” . (Göklap 1973; 287/291).
Erol Güngör de yalnızca “Türkiyeli” yi ya da vatandaşı “Türk” saymak gibi bir anlayışın ne denli bilimsel bir temelden yoksun olduğunu açıkça ifade eder. Güngör’e göre milletlerin tarihi; coğrafya, din, ideoloji, zaman ve siyasi örgütlenme biçimleriyle sınırlanamaz. Gerçekte Türkler tarihi süreç içerisinde Asya, Avrupa ve Afrika’da etkin olmuşlardır. Şaman, Budist, Hıristiyan ve İslam gibi çok farklı din mensubu olmuşlardır. Kapitalist, sosyalist, monarşi ve cumhuriyet rejimi altında yaşamışlardır. Orta, Yeni ve Yakın Çağ’da etkili olmuşlardır. Hun, Göktürk, Selçuklu ve Osmanlı gibi çok çeşitli devletler kurmuşlardır. Bugün de Türkler dünya üzerinde birden fazla bağımsız devleti olan bir millettir. Türklerin çeşitli boyları bugün de bağımsız olarak “bir millet yedi devlet” halinde dünya üzerinde varlıklarını sürdürmektedirler.

Devletten soğutma!
Ortada birden fazla coğrafyada, birden fazla hukukla hüküm sürmüş, ondan fazla devlet kurmuş büyük bir milletin tarihi vardır. Böyle bir milleti “etnisite” mertebesine indirmek Türklüğe ve tarihe hakaret etmek anlamına gelir. İktidar yetkililerinin bunu bilinçli olarak yaptıkları anlaşılmaktadır. Amaçları da kendisini Türk hissedenleri kendi kurdukları devletten soğutmaktır. Tıpkı 12 Eylül’ün kudret elitlerinin milliyetçi gençleri, milliyetçilikten soğuttukları gibi…
Ancak Türkiye Cumhuriyeti’ni kabileler, aşiretler ve etnisiteler birliği olarak gören bu gerici anlayış eninde sonunda kaybedecektir. Vatandaşlık gibi hukuki bir kavramı millet yerine koymak tarihten, bilimden olduğu kadar milletten de kopmak anlamına geldiğini Türk milleti bu iktidara da öğretecektir. Türk’ten taviz vererek ne demokrasinin getirilebileceğini ne de terörün önlenebileceğini önümüzdeki zaman gösterecektir. Yeter ki biraz daha bilinçli bir sabır gösterilsin.


Özcan Yeniçeri
Kaynak
 
Aslında bu durumu .ok güzel bir örnekle açıklamak mümkün.
Konu ile alakası yok.Ancak bu ''Türk-Türkiye'li'' kavramını açıklaması durumundan oldukça gözel örnek...

Bir laiklik kavramı vardır ki hepimiz aşinayız muhakkak.
Neder laiklik ? En keskin anlamıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması...
Ülkemizde ise bu çarptırılmıştı baya ve önümüze şu şekilde çıktı bir konu itibariyle...

''Başörtüsü takan genç okula giremez !''

Nedeni ise okulun bir ''kamusal alan'' oluşu görterildi.

Peki sivil alanlarda bu yasak mı ? Tabikide hayır kimse karışamaz

Ama kamusal alanda devlet koydu yasayı giremessin bu hal ile dedi.

Şimdi gelelim konu ile alakasına...

Bu ''Türk-Türkiye'li'' konusunda ise devlet şunu dedi,

Sen kamusal alanlarda Türkiyelilik olgusu taşıyacaksın ancak sivil mekanlarda
kendi etnik kimliğini istediğin gibi göstereceksin.

Mesela sivil bir yerde atıyorum sokakta bir kişi Türk'lüğünden bahsedebilir.
Hakkıdır.Ancak bilirsiniz ki kamusal alanlarda her zaman tamamı Türk olmayabilir.
''Etnik kimliği farklı olan kişiye istemese dahi ''Türk'üm'' dedirtmenin manası nedir ?
Tabiki yok.

Yani soyu Arap olan kişi okula gidipte ''Türk'üm doğruyum'' dediğinde ne kadar yürekten söyler bunu
Anca mecburiyet yüreğinden değil mi..

İşte bu ''Türk-Türkiye'li'' konusu tamamen bundan ibarettir.

Yazının genelinde ''Türk'lüğün bitirilmesi'' konusuna değinilsede akıllıca bakan insan bunu görebilir...

Siz atıyorum bir Fransa'da yaşasanız ve Türkiye'deki gibi bir olgu olsa.Fransız'ım demek zorunda olsanız ?

Bu hoşunuza gider mi ? Ama siz Türk'sünüz size zorla ''Fransız'ım '' dedirtmeye çalışıyorlar.

Bunlar etnik kökenlerin özgürlüğü açısından ortaya çıkmış muvzular...

Savaşlar atıyorum Çanakkale savaşı kazanıldığında ne dendi ?

Türk'ler kazandımı dendi yoksa Türkiye kazandı mı dendi ?

Türkler kazandı desek o savaşta omuz omuza savaşa çıktığımız etnik kökeni farklı insanlara
ve hatta hatta ''Şehitlerimize'' küfür etmiş olmaz mıyız ?

Bunları iyi anlamak lazım.

Yoksa şu konuyu ''Türk'lüğü bitirmeye'' bağlayanlar ''Radikal Milliyetçiliğin'' kurbanı olmaktan öteye gidemezler...
 
Aslında bu durumu .ok güzel bir örnekle açıklamak mümkün.
Konu ile alakası yok.Ancak bu ''Türk-Türkiye'li'' kavramını açıklaması durumundan oldukça gözel örnek...

Bir laiklik kavramı vardır ki hepimiz aşinayız muhakkak.
Neder laiklik ? En keskin anlamıyla din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılması...
Ülkemizde ise bu çarptırılmıştı baya ve önümüze şu şekilde çıktı bir konu itibariyle...

''Başörtüsü takan genç okula giremez !''

Nedeni ise okulun bir ''kamusal alan'' oluşu görterildi.

Peki sivil alanlarda bu yasak mı ? Tabikide hayır kimse karışamaz

Ama kamusal alanda devlet koydu yasayı giremessin bu hal ile dedi.

Şimdi gelelim konu ile alakasına...

Bu ''Türk-Türkiye'li'' konusunda ise devlet şunu dedi,

Sen kamusal alanlarda Türkiyelilik olgusu taşıyacaksın ancak sivil mekanlarda
kendi etnik kimliğini istediğin gibi göstereceksin.

Mesela sivil bir yerde atıyorum sokakta bir kişi Türk'lüğünden bahsedebilir.
Hakkıdır.Ancak bilirsiniz ki kamusal alanlarda her zaman tamamı Türk olmayabilir.
''Etnik kimliği farklı olan kişiye istemese dahi ''Türk'üm'' dedirtmenin manası nedir ?
Tabiki yok.

Yani soyu Arap olan kişi okula gidipte ''Türk'üm doğruyum'' dediğinde ne kadar yürekten söyler bunu
Anca mecburiyet yüreğinden değil mi..

İşte bu ''Türk-Türkiye'li'' konusu tamamen bundan ibarettir.

Yazının genelinde ''Türk'lüğün bitirilmesi'' konusuna değinilsede akıllıca bakan insan bunu görebilir...

Siz atıyorum bir Fransa'da yaşasanız ve Türkiye'deki gibi bir olgu olsa.Fransız'ım demek zorunda olsanız ?

Bu hoşunuza gider mi ? Ama siz Türk'sünüz size zorla ''Fransız'ım '' dedirtmeye çalışıyorlar.

Bunlar etnik kökenlerin özgürlüğü açısından ortaya çıkmış muvzular...

Savaşlar atıyorum Çanakkale savaşı kazanıldığında ne dendi ?

Türk'ler kazandımı dendi yoksa Türkiye kazandı mı dendi ?

Türkler kazandı desek o savaşta omuz omuza savaşa çıktığımız etnik kökeni farklı insanlara
ve hatta hatta ''Şehitlerimize'' küfür etmiş olmaz mıyız ?

Bunları iyi anlamak lazım.

Yoksa şu konuyu ''Türk'lüğü bitirmeye'' bağlayanlar ''Radikal Milliyetçiliğin'' kurbanı olmaktan öteye gidemezler...


Çok üzüldüm....Eğer bu olguyu tamamen taşıyor ve çevrene empoze ediyorsan çok yazık ediyorsun.

Demek;Çanakkale savaşını Türkiyeliler kazandı ha?
Doğrudur,
kurtuluş savaşınıda bu Türkiyeliler kazanmıştı.

Siz Türkiyeli iseniz,
ben değilim.
Ben TÜRK'üm ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ vatandaşıyım.

Bir açılım bu kadar basitleştirilip,bağnazlanamaz.Elbet milliyetçilikte bazan aşırıya kaçtığımız olmaktadır ancak,
okyanusötesinin bağnazlığı,bizim milliyetçiliğimizi söndürmeden uyanın arkadaşlar.

Bizi tarihte bölen etnik milliyetçilik değil,din adına aramıza sokulan fitnelerdir.Okuyun biraz ama sadece önünüzdeki yalan söyleyen tarihi değil,
azıcıkda başka yazarları okuyun.

Çok üzüldüm ....
 
Çok üzüldüm....Eğer bu olguyu tamamen taşıyor ve çevrene empoze ediyorsan çok yazık ediyorsun.

Demek;Çanakkale savaşını Türkiyeliler kazandı ha?
Doğrudur,
kurtuluş savaşınıda bu Türkiyeliler kazanmıştı.

Siz Türkiyeli iseniz,
ben değilim.
Ben TÜRK'üm ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ vatandaşıyım.

Bir açılım bu kadar basitleştirilip,bağnazlanamaz.Elbet milliyetçilikte bazan aşırıya kaçtığımız olmaktadır ancak,
okyanusötesinin bağnazlığı,bizim milliyetçiliğimizi söndürmeden uyanın arkadaşlar.

Bizi tarihte bölen etnik milliyetçilik değil,din adına aramıza sokulan fitnelerdir.Okuyun biraz ama sadece önünüzdeki yalan söyleyen tarihi değil,
azıcıkda başka yazarları okuyun.

Çok üzüldüm ....

Peki öyle düşünüyorsan benimle aynı fikirde değilsen
benim yazdıklarımın,düşündüklerimin eksiklerini söylede bizde bilelim sevgili degazor.
Sadece ''yazıklar olsun-yada off'' çekmekle senin fikrin yürümez.
Açıklığa kavuştur bizde hakkında konuşalım.


Bir not daha bende Türk'üm.Ama Türkiye'lilik kavramını anlayabiliyorum şükür.
Ayrıca ben fikirlerimi kimseye empoze etmeye çalışmıyorum.
Benim kanaatim budur bu konuda.İsteyen katılır isteyen katılmaz.
Ancak katılmayan kişilerin sitem edeceğine yazdıklarıma ''neden'' sitem ettiğini açıklamaları daha çok hoşuma giderdi açıkçası...


Böyle bir cehalet olamaz yaaa.Bu tür insanlara gerçeği bilmeyen araştırmayan adamlara isterseniz her türlü kanıtı getirin kabül etmezler çünkü hiç bir b.k bilmezler.Çanakkale savunması kazanıldığı zaman ingilterede Türkiyeliler kazandı denmedi Türkler kazandı dendi.Bunların içinde laz da vardı Çerkez de vardı Kürt de vardı ne demek istiyorsunuz????Şunu bilmek lazım sizin için milliyet önemli değil dersiniz önemli olan ümmettir.O çok değer verdiğiniz ümmetiniz Osmanlı nın son dönemlerinde neredeydi?Ümmetiniz sizi arkadan vurmadımı ?Lafa bak yaa soyu arap olan kişi Türküm doğruyum nasıl yürekten söylermiş .Yazıklar olsun kafanmı iyi yoksa provoke mi ediyorsun?Sadece akp ye hak vericem diye bunu yapıyorsan Allah seni bildiği gibi yapsın.Cevap verilen kişi bayağaa yıldız sahibi kişi .Bakalım ne olucak.Ama o yıldızları genel kültürüyle almışsa yazıklar olsun.Çünkü hiç bir şeyden haberi yok.Fransada en az bizim kadar etnik kökenli insanların olduğunu bilmek fazla çaba gerektirmiyor!!!!!!!Ama fransada doğmuşsan orada yaşıyorsan fransızsın.Fransa milli takımının 3/2 si siyahidir ama sorun hangi milliyettendir? fransızdır.İşin bok tarafı bizim etnik yapımızı en çok karıştıranda fransadır.Ve işte bazı (sivri zeka diyemiyorum)idiot lar bilip bilmeden konuşurlar,konuşurlar,konuşurlar.Çanakkale savaşında bize karşı müslümanlar da savaştı cahillik yapma bunuda mı bilmiyorsun?Yazık!!Oku!!

İlk başta şunu söylemek istiyorum.
Forumda görüşlerini paylaşabilirsin ama aşağılayıcı yazılar yazmadan !
Kurallar çerçevesinde yorum yap tartışalım.İşi pisliğe vurma.Haklı olsan bile haksız gibi görünürsün ;)

1.Ben gerçeği çok güzel görüyorum şükür.Ama fikir ayrılığı yaşıyoruz diye hakaret etme.İnsan gibi tartışalım.
2.Savaşı Türkiye kazandı denmiştir.Bunu araştır görürsün bizzat...
3.Benim için Millet'de önemlidir Ümmet'de ;)
4.''Lafa bak yaa soyu arap olan kişi Türküm doğruyum nasıl yürekten söylermiş .Yazıklar olsun kafanmı iyi yoksa provoke mi ediyorsun?''

Demişsin =) Sana bir soru sorucam.Yüreklice cevap vericeksin tamam mı ?
Sen Fransa'da yaşasan ve okusan.Sana ''Fransızım'' dedirtseler yürekten söyler misin ?
Bu ülke senin gibi kafası güzeller yüzünden bu halde.Daha dün seninle aynı fikirde olan elemanlar güya IMF'yi protesto edicem diye esnafa ''IMF'nin verdiği zararın 2 katını'' verdiler.
Bu ülke çok kafası güzel gördü.Ama kafası çalışan az.Yapıcak birşey yok =)
5.AKP'ye hak vermekle alakası yok.Burda kaç defa AKP'nin yanlışlarını yazdım ben ;)
6.Hiçbirşeyden haberi yok he =) Genelkültürsüz he =).Eğer ki 1 paragraf içerisinde 10 hakaretle ''KÜLTÜRLÜ'' olunuyorsa ben almayayım arkadaşım =)
7.Fransa'nın 3/2'sinin siyahi oluşundan bahsetmişsin.Eğer siyahiler Fransız olmayı kabul ediyorlarsa ki öyle o zaman sorun nerde ?Burda ki Kürt ben kürdüm demek istiyor ama diyomiyorsa işte tamda burda sorun vardır...
8.Çanakkale savaşında bize karşı müslümanların savaşmasıyla konunun ne alakası var ?
Bence sen ilk baş benim ne demek istediğimi anla.Milliyetçilik duygusuyla fevri konuşmaların içine balıklama atlama.Sen nasihat vermeden önce araştır oku derim ben ;)
 
Azerbaycan Türk. Ben Türk' üm der ama Azebaycan' lıdır, Türkmenistan' lıdır. Ben hem Türk, hem Türkiyeli' yim. İçimizde Ermeni' ler var Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. onlar da Türkiye' li ama Türk değil. Bunlardan bazıları Türk olduğunu söyler bu biraz da hissetmekle alakalı. kökenin Ermeni olur ama Türk kültürüyle yetişmiştir, kanın Ermeni olsa da yüreği Türktür. Ha derseniz ki Fransa' da olsak da kökenimiz Türk ama Fransız gibi yetiştik ne hissediyosan o diyorum.
 
Böyle bir cehalet olamaz yaaa.Bu tür insanlara gerçeği bilmeyen araştırmayan adamlara isterseniz her türlü kanıtı getirin kabül etmezler çünkü hiç bir b.k bilmezler.Çanakkale savunması kazanıldığı zaman ingilterede Türkiyeliler kazandı denmedi Türkler kazandı dendi.Bunların içinde laz da vardı Çerkez de vardı Kürt de vardı ne demek istiyorsunuz????Şunu bilmek lazım sizin için milliyet önemli değil dersiniz önemli olan ümmettir.O çok değer verdiğiniz ümmetiniz Osmanlı nın son dönemlerinde neredeydi?Ümmetiniz sizi arkadan vurmadımı ?Lafa bak yaa soyu arap olan kişi Türküm doğruyum nasıl yürekten söylermiş .Yazıklar olsun kafanmı iyi yoksa provoke mi ediyorsun?Sadece akp ye hak vericem diye bunu yapıyorsan Allah seni bildiği gibi yapsın.Cevap verilen kişi bayağaa yıldız sahibi kişi .Bakalım ne olucak.Ama o yıldızları genel kültürüyle almışsa yazıklar olsun.Çünkü hiç bir şeyden haberi yok.Fransada en az bizim kadar etnik kökenli insanların olduğunu bilmek fazla çaba gerektirmiyor!!!!!!!Ama fransada doğmuşsan orada yaşıyorsan fransızsın.Fransa milli takımının 3/2 si siyahidir ama sorun hangi milliyettendir? fransızdır.İşin bok tarafı bizim etnik yapımızı en çok karıştıranda fransadır.Ve işte bazı (sivri zeka diyemiyorum)idiot lar bilip bilmeden konuşurlar,konuşurlar,konuşurlar.Çanakkale savaşında bize karşı müslümanlar da savaştı cahillik yapma bunuda mı bilmiyorsun?Yazık!!Oku!!


Ümmet derken biraz daha edepli olunması lazım.. Türk milleti İslamiyetle bir anlam ifade eder. Çanakkalede karşı saflarda müslümanlarda vardı derken birşeyler mi biliyorsun. Yoksa işkembeden sallıyormusun.? yada anzakları müslüman mı zannediyorsun. ?

Faransa milli takımının bilmem kaçı siyahi olabilir. o adamlar fransada doğmuştur ve oranın vatandaşlığını almıştır oynayabilir. Senin milli takımında forma giyen Aurelio Ülkemizde doğmuş olmamasına rağmen Milli formayı giymekte ve aslanlar gibi mücadele etmektedir. Yada elvan milli forma altında ülkemize madalyalar kazandırmaktadır. İnsanları derilerinin rengi ile yada konuştukları dil ile kıyas edemezsin ki.. Sonuçta Türkiye'nin başarısı için mücadele ediyorlar. Ama Türk değiller.
 


Savaşlar atıyorum Çanakkale savaşı kazanıldığında ne dendi ?

Türk'ler kazandımı dendi yoksa Türkiye kazandı mı dendi ?

Türkler kazandı desek o savaşta omuz omuza savaşa çıktığımız etnik kökeni farklı insanlara
ve hatta hatta ''Şehitlerimize'' küfür etmiş olmaz mıyız ?

Bunları iyi anlamak lazım.

Yoksa şu konuyu ''Türk'lüğü bitirmeye'' bağlayanlar ''Radikal Milliyetçiliğin'' kurbanı olmaktan öteye gidemezler...

çanakkale kazanıldıgında Türkiye kazandı denilemezdi cunku o savas Osmanlı İmparatorlugu varken yapılmış bir savaştır.ayrıca dünya capındaki canakkale belgesellerine bakarsan Türkler ya da Osmanlı İmparatorlugu kazandı gibi bir cok cumleyi duyabilirsin rahatca.istersen linkte verebilirim ozel mesajla 1-2 belgesel indirmen icin.

ayrıca savaslardan bahsederken ülke adından cok etnik köken adı daha cok kullanılır. ornek:almanlar,ingilizler,ruslar,Türkler vs

the usa yani amerika birlesik devletleri vatandaslarına amerikan denir(american)

almanya vatandaslarına alman(german)

ingiltere vatandaslarına ingiliz(english)

rusya vatandaslarına rus denir(russian)

Türkiye vatandaşlarına da Türk denir.(Turkish)

Anayasaya bakacak olursak.

MADDE 5. – Devletin temel amaç ve görevleri, Türk Milletinin bağımsızlığını ve bütünlüğünü, ülkenin bölünmezliğini, Cumhuriyeti ve demokrasiyi korumak, kişilerin ve toplumun refah, huzur ve mutluluğunu sağlamak; kişinin temel hak ve hürriyetlerini, sosyal hukuk devleti ve adalet ilkeleriyle bağdaşmayacak surette sınırlayan siyasal, ekonomik ve sosyal engelleri kaldırmaya, insanın maddî ve manevî varlığının gelişmesi için gerekli şartları hazırlamaya çalışmaktır.

MADDE 6. – Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir.
Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır.
Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz.

ve diger maddelere de bakarsan "Türk Milleti" kavramını görürsün.

bu Türkiye'de Boşnak,Laz,Çerkez,Arnavut,Kürt,Arap gibi etnik kimliklerin yasamadıgı anlamına gelmiyor.

Türkiye'de vatandaş olarak yaşayan herkese genel olarak Türk denir.

aynı yazının basında belirttigim gibi ingilterede yasayana ingiliz denildigi gibi.
 
Ümmet derken biraz daha edepli olunması lazım.. Türk milleti İslamiyetle bir anlam ifade eder. Çanakkalede karşı saflarda müslümanlarda vardı derken birşeyler mi biliyorsun. Yoksa işkembeden sallıyormusun.? yada anzakları müslüman mı zannediyorsun. ?

Faransa milli takımının bilmem kaçı siyahi olabilir. o adamlar fransada doğmuştur ve oranın vatandaşlığını almıştır oynayabilir. Senin milli takımında forma giyen Aurelio Ülkemizde doğmuş olmamasına rağmen Milli formayı giymekte ve aslanlar gibi mücadele etmektedir. Yada elvan milli forma altında ülkemize madalyalar kazandırmaktadır. İnsanları derilerinin rengi ile yada konuştukları dil ile kıyas edemezsin ki.. Sonuçta Türkiye'nin başarısı için mücadele ediyorlar. Ama Türk değiller.

Hangi edepten bahsediyorsun sen? Aynı ümmete mensup olduğun devlete arkanı dönüp sırtından bıçaklamak mı?Bu mu edep anlayışın?Eğer bu ise bana edep konusunda maval okuma.
''''''Çanakkalede karşı saflarda müslümanlarda vardı derken birşeyler mi biliyorsun. Yoksa işkembeden sallıyormusun.? yada anzakları müslüman mı zannediyorsun'''''' demişşin işkembeden sallamıyorum ama herhalde sen işkembenden anlıyorsun.Zahmet edip tarih kitaplarını açıp okusaydın Hint li Müslümanların Çanakkale de bize karşı savaştığını görürdün.Aynı Ürdün de Filistinde Suriye de olduğu gibi.
 

''Etnik kimliği farklı olan kişiye istemese dahi ''Türk'üm'' dedirtmenin manası nedir ?
Tabiki yok.

Yani soyu Arap olan kişi okula gidipte ''Türk'üm doğruyum'' dediğinde ne kadar yürekten söyler bunu
Anca mecburiyet yüreğinden değil mi..

İşte bu ''Türk-Türkiye'li'' konusu tamamen bundan ibarettir.

Yazının genelinde ''Türk'lüğün bitirilmesi'' konusuna değinilsede akıllıca bakan insan bunu görebilir...

Siz atıyorum bir Fransa'da yaşasanız ve Türkiye'deki gibi bir olgu olsa.Fransız'ım demek zorunda olsanız ?

Bu hoşunuza gider mi ? Ama siz Türk'sünüz size zorla ''Fransız'ım '' dedirtmeye çalışıyorlar.

Bunlar etnik kökenlerin özgürlüğü açısından ortaya çıkmış muvzular...

Savaşlar atıyorum Çanakkale savaşı kazanıldığında ne dendi ?

Türk'ler kazandımı dendi yoksa Türkiye kazandı mı dendi ?

Türkler kazandı desek o savaşta omuz omuza savaşa çıktığımız etnik kökeni farklı insanlara
ve hatta hatta ''Şehitlerimize'' küfür etmiş olmaz mıyız ?

Bunları iyi anlamak lazım.

Yoksa şu konuyu ''Türk'lüğü bitirmeye'' bağlayanlar ''Radikal Milliyetçiliğin'' kurbanı olmaktan öteye gidemezler...



ben rahatlıkla çerkezim yada boşnağım veya aleviyim diyebiliyorum.

kendi öz kökenini rahatlıkla söyleyemiyen insanmı var?

neysen osundur. ancak andımızda "Türküm doğruyum" olayı vatandaşlığı temsil eder. ırkı deil. "Türkiyeliyim doğruyum" mu denmesi gerekir.

dünya ordularından birtanesini göster. ingiltereli ordusu? ispanyalı ordusu? rusyalı ordusu?

Çanakkalede Türkiyeli ordusumu savaştı? Türk ordusu... ingiliz ordusu çanakkalede savaşırken dünyanın dörtbiryanından değişik kökenlerden asker getirmedimi? bunlara biz ingiltereli ordusumu diyororuz veya saçma sapan başka bişeymi diyoruz? ingiliz ordusu diyoruz.

ingiliz ordusundaki Türk asıllı subay veya asker kendini ingiltereli ordusu personeli olarakmı görüyor.

ve herşeyi geçtim. genel nüfus olarak Türk kökenli vatandaşlar çoğunluktadır. hemde baya çoğunluktadır. ama azınlıkların haklarını engellemesi söz konusu olamaz. aynı şekilde azınlıklara hak tanınma gerekçesiyle sen Türksün sen Türkiyelisin gibi saçma bişeyide sunamazsın... bu ayrımcılıktır...

hazır demokratik açılım yapılırken gayrimüslim Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına okutulan zorunlu dinderslerindende konuşmak lazım...
 
Hangi edepten bahsediyorsun sen? Aynı ümmete mensup olduğun devlete arkanı dönüp sırtından bıçaklamak mı?Bu mu edep anlayışın?Eğer bu ise bana edep konusunda maval okuma.
''''''Çanakkalede karşı saflarda müslümanlarda vardı derken birşeyler mi biliyorsun. Yoksa işkembeden sallıyormusun.? yada anzakları müslüman mı zannediyorsun'''''' demişşin işkembeden sallamıyorum ama herhalde sen işkembenden anlıyorsun.Zahmet edip tarih kitaplarını açıp okusaydın Hint li Müslümanların Çanakkale de bize karşı savaştığını görürdün.Aynı Ürdün de Filistinde Suriye de olduğu gibi.

Arkadaşım filistine ürdüne gitmeye gerek yok. Dün İstanbul taksimde etrafı yakıp yıkan insanlar yahudi değil di. Camları kırılan yada arabaları parçalanan insanlar da müslüman dı. Fakat Kandırılmış insanlar gözü dönmüş eşkiya edasıyla etraflarına molotof kokteyli ve demir çubuklarla saldırıyorlardı. Velev ki ; Çanakkale savaşında Kahraman ordumuza karşı bindirilmiş kıt'alar şeklinde savaşan ordu nereye ve kime karşı savaşacağını bilmeyen zavallı anzaklardan oluşuyordu. Bu zavallılar arasında O dönemlerde ingiliz sömürgesi olan hintli askerler ve bunların içinde de belkide müslümanlar olması , çanakkaledeki bütün düşman askerlerinin Muhammed ümmeti olduğu anlamı doğurmamaktadır. Fakat ne hikmetse günümüzde ümmet kelimesi bazı kesim insanlarda nefret ve tiksinti uyandırmaktadır. Bunun en büyük sebeplerinden bir tanesi 11 Eylül saldırıları sonrası Bazı niyeti belli kesimler tarafından El-Kaide ve benzeri terör örgütlerine islami terör örgütü yakıştırılması idi.

15 kasım 2003 günü istanbulda iki sinagog önünde patlayan bombalar güya yahudileri hedef alıyordu ama çoğunluğu yoldan geçen insanlar olan 25 kişi hayatını kaybetti. Yine 20 kasım 2003 tarihinde güya İngilterenin istanbul büyükelçiliği ve Bir ingiliz bankası olan HSBC'nin levent teki binasına bombalı saldırı yapanların el-kaide militanı olduğu tesbit edilmişti. Bu saldırılarda toplam 30 insan hayatını kaybetmişti. Ve yine bunların neredeyse tamamı suçsuz Türk insanları idi. 2003 yılında bu tarihler Ramazan ayına denk geliyordu. Dolayısı ile bu terör saldırılarında ölenlerin çoğu oruçlu iken teröre kurban gitti.

Şimdi sormak istiyorum . Siyasi görüşü ne olursa olsun Dili ırkı ne olursa olsun Ramazan ayında müslümanların zarar göreceğini bile bile bu tür bir girişimde bulunan insanlar ne kadar müslümandır yada ne kadar Muhammed ümmetidir. Ama o günlerde medyamızda bolca islami terör örgütü başlığı altında bu haberlerden verildi.
 
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan halk ve bu halktan olan kimseye Türk denir.
 
arkadaş burası bir türk devleti dir bunu kafanıza sokun ilk önce .....

bu ülkede yasayan azınlıkların hepsinin en az benim kadar hakları var kimse inkar edemez bunu ama sadece kendilerine tanınan bu haklarla yetinecekler burası bir federe devlet değildir..

bizler tarih boyunca hiçbir zaman masa başında devlet kurmadik göğüs göğüse çarpısarak kurduk ve ancak göğüs göğüse carpısarak veririz,burasının bir türk devleti oldugunu inkar etmek benim için toprak vermek gibidir....

ve son söz

"Mete Han" Benden eğerimi isteyin vereyim, atımı isteyin vereyim, çadırımı isteyin vereyim, fakat vatanımdan hiç kimse bir karış toprak istemesin vermem...
 
Peki öyle düşünüyorsan benimle aynı fikirde değilsen
benim yazdıklarımın,düşündüklerimin eksiklerini söylede bizde bilelim sevgili degazor.
Sadece ''yazıklar olsun-yada off'' çekmekle senin fikrin yürümez.
Açıklığa kavuştur bizde hakkında konuşalım.

yazımın hiç bir yerinde YAZIKLAR OLSUN lafı geçmemektedir.Anlaşılan cevabını biraz agresif şekilde yazmışsın ki;
okuduklarını da yanlış anlamışsın.Burada kullandığım yazık kelimesi insanın sadece sevdiği kişiler için söyleyebileceği ''üzüldüm'' manasını taşımaktadır.

Senin fikirlerini yargıladığım da yok,hakkımda olamaz ama;
kamusal alan örneklerinin bu kadar basite indirgenerek verilmesi,yarın özel alanlarında buna dahil edileceği şüphesi taşımaktadır.
Bu gün TÜRK'üm dememeye !!! hakkı olduğunu savunduğunuz kişilerin,yarın İstiklal Marşımıza,sonrasında da bayrağına :
-Bunlar benim bayrak ve marşım değil deme hakkınıda tanıyor olacaksınız.

Sonrasında ne olacak?

Bizler TÜRK kelimesinin etnikliğini değil,bu topraklarda yaşayan ve bu ülkenin ekmeğini yiyen her T.C. vatandaşının TÜRK olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.Oysa;
açılım çerçevesinde meydana olmayan bir kürt sorunu taşıyan hükümet asıl etnik bölücülüğü yapan taraftır ve doğaldır.Çünki kökenleri ve kabinenin çoğunluğu Ankara'nın ötesindendir.
Bir gün -ki o günleri görmeyeceğiz- evinin camına TÜRK BAYRAĞI nı asamadığın gün gelirse,
şu yazdıklarımı hatırlarda,
yazık oldu,yazık dersiniz.
 
Siz Türkiyeli iseniz,
ben değilim.
Ben TÜRK'üm ve TÜRKİYE CUMHURİYETİ vatandaşıyım.

ağzına sağlık üstad dağdaki domuzunda kimliğinde türkiye cumhuriyeti vatandaşı yazıyor yani oda türkiyeli bunun için tayyip gibi türkiyeliyim değil TÜRK'üm demek daha doğru olur -ki o domuz sürüsüne dahil olmayalım.
 
Türk ibaresini Türkiyeliye çevirmeye çalışmanın memleketin hayrına olacağını sanmıyorum. Degazorun dediği gibi bunun sonu gelmez, taviz tavizi doğurur. Devlet asli unsur olarak Türkü belirlemiş buda gayet doğaldır diye düşünüyorum, bu yaklaşımı ırkçılık olarak görmek baştan hataya düşmektir zaten.

Çünkü yirmibirinci yüzyılda hiçkimse safkan bir ırktan olduğunu idda edemez. Yahudiler gibi kız alıp vermez bir toplum olmadık hiçbir zaman. Kanımda hangi milletin kanının dolaştığı umurumda değil ancak tarihe şan katmış bir milletin mensubu olmak ve bu mensubiyeti hararetle savunmak gerektiğine inanıyorum Osmanlıda Türktü, üstelik vatandaşına zorla türküm andı okutmadığı halde, ve Türklükte sadece söylenen değil bizzat kültürü ve töresiyle yaşanan bir türklüktü. Devletin bu kültürü yaşatmaya çabalamadığını inkar edebilirmisiniz? Devşirme çocukları neden Türk ailelerine verilirdi hiç düşündünüz mü? Bugün osmanlıcılık yaptığını zannedip Türklük olgusunu yoketmeye çabalayanlar bir kez daha düşünsün derim.

Bu toprakları Türklerin fethettiğini unutmayın, bu ülkeyi Türklerin kurduğunu unutmayın, bütün bir ümmetin Türk Milletinin ayağa kalkmasını beklediğini unutmayın, mana aleminde kaybettiğimiz Türklüğü bugün madde anlamında da kaybetmeyi tartışıyor olduğumuzu unutmayın, sisteme olan kininizin "yıkılsında yerine ne gelirse gelsin" noktasına geldiğini unutmayın, liberal düşüncelerin millet ve din unsurlarını birleştirici unsur olarak görmediğini unutmayın, yoketmeye çalışılan Türklüktür. Çokmu önemsizdir arkadaşlar? Bir ülkenin vatandaşı olma kimliğine tercih edilebilecek kadar değersiz bir olgumudur? Bunca asır yaşanan-yaşatılan dili, töresi, kültürü, folklörü, giyimi, kuşamı, yemeği, örfü adeti, geleneği, sazı, sözü nasıl koruyacaksınız. Başına Türkiyeli ekleyerek mi?

Yarın devleti Türkükten soyutlayıp ırki hiç bir kavramla etiketlemediğin zaman, vatandaş bayrağa bakıp bu bayrak türklüğü çağrıştırıyor tanımıyorum diyecek, ülkenin ismine takılacak bir diğeri, bir başkası istiklal marşından rahatsız olacak ve sen liberal kimliksiz devlet, herkesi dikkate almak zorunda kalıp kendi yıkımını ilan edeceksin, yıkılmazsan gider avrupa birliğine boş bir kimlikle entegre olursun. Ondan sonra da bol bol nostalji yaparsınız, veya yıktıklarınızla övünür işte şimdi medeni olduk martavalları atarsınız.

Eğer hala direnen cengaverler varsa aralarında yeniden kuvay-i milliye meşalesini yakarda belki ogün uykudan uyanırsınız.
 
Türk ibaresini Türkiyeliye çevirmeye çalışmanın memleketin hayrına olacağını sanmıyorum. Degazorun dediği gibi bunun sonu gelmez, taviz tavizi doğurur. Devlet asli unsur olarak Türkü belirlemiş buda gayet doğaldır diye düşünüyorum, bu yaklaşımı ırkçılık olarak görmek baştan hataya düşmektir zaten.

Çünkü yirmibirinci yüzyılda hiçkimse safkan bir ırktan olduğunu idda edemez. Yahudiler gibi kız alıp vermez bir toplum olmadık hiçbir zaman. Kanımda hangi milletin kanının dolaştığı umurumda değil ancak tarihe şan katmış bir milletin mensubu olmak ve bu mensubiyeti hararetle savunmak gerektiğine inanıyorum Osmanlıda Türktü, üstelik vatandaşına zorla türküm andı okutmadığı halde, ve Türklükte sadece söylenen değil bizzat kültürü ve töresiyle yaşanan bir türklüktü. Devletin bu kültürü yaşatmaya çabalamadığını inkar edebilirmisiniz? Devşirme çocukları neden Türk ailelerine verilirdi hiç düşündünüz mü? Bugün osmanlıcılık yaptığını zannedip Türklük olgusunu yoketmeye çabalayanlar bir kez daha düşünsün derim.

Bu toprakları Türklerin fethettiğini unutmayın, bu ülkeyi Türklerin kurduğunu unutmayın, bütün bir ümmetin Türk Milletinin ayağa kalkmasını beklediğini unutmayın, mana aleminde kaybettiğimiz Türklüğü bugün madde anlamında da kaybetmeyi tartışıyor olduğumuzu unutmayın, sisteme olan kininizin "yıkılsında yerine ne gelirse gelsin" noktasına geldiğini unutmayın, liberal düşüncelerin millet ve din unsurlarını birleştirici unsur olarak görmediğini unutmayın, yoketmeye çalışılan Türklüktür. Çokmu önemsizdir arkadaşlar? Bir ülkenin vatandaşı olma kimliğine tercih edilebilecek kadar değersiz bir olgumudur? Bunca asır yaşanan-yaşatılan dili, töresi, kültürü, folklörü, giyimi, kuşamı, yemeği, örfü adeti, geleneği, sazı, sözü nasıl koruyacaksınız. Başına Türkiyeli ekleyerek mi?

Yarın devleti Türkükten soyutlayıp ırki hiç bir kavramla etiketlemediğin zaman, vatandaş bayrağa bakıp bu bayrak türklüğü çağrıştırıyor tanımıyorum diyecek, ülkenin ismine takılacak bir diğeri, bir başkası istiklal marşından rahatsız olacak ve sen liberal kimliksiz devlet, herkesi dikkate almak zorunda kalıp kendi yıkımını ilan edeceksin, yıkılmazsan gider avrupa birliğine boş bir kimlikle entegre olursun. Ondan sonra da bol bol nostalji yaparsınız, veya yıktıklarınızla övünür işte şimdi medeni olduk martavalları atarsınız.

Eğer hala direnen cengaverler varsa aralarında yeniden kuvay-i milliye meşalesini yakarda belki ogün uykudan uyanırsınız.

Üstad hiç kimse Türk'ün adını Türkiyeli olarak değiştiremez. Velev ki damarlarında Türk kanı akanlar Türktür. Ama eğer damarındaki kan Türk kanı değilse, Bu adamın Türkiyede yaşamaya,Türk Vatandaşı olmaya hakkı yokmudur. Milli takımımızda orta sahamızı daha güçlü yapmak için Taa brezilyalardan getirip Vatandaş yaptığımız adama Türklüğü zorla kabul ettiremezsin. Bu adam Türküm demiyor diyede silip atamazsın , Nihayetinde ay yıldızlı forma ile ter döküyor. Konuyu çarpıtıp açılım sürecini sulandırmaya çalışan kimlere hizmet ettiği belli olan bir takım ağızların gazına gelerek bu konuda İktidardakileri Bölücülükle yada Ülkenin adını değiştirmekle suçlamak , tabiri caizse " Öküz Altında Buzağı aramakla " eşdeğerdir.
 
yazımın hiç bir yerinde YAZIKLAR OLSUN lafı geçmemektedir.Anlaşılan cevabını biraz agresif şekilde yazmışsın ki;
okuduklarını da yanlış anlamışsın.Burada kullandığım yazık kelimesi insanın sadece sevdiği kişiler için söyleyebileceği ''üzüldüm'' manasını taşımaktadır.

Senin fikirlerini yargıladığım da yok,hakkımda olamaz ama;
kamusal alan örneklerinin bu kadar basite indirgenerek verilmesi,yarın özel alanlarında buna dahil edileceği şüphesi taşımaktadır.
Bu gün TÜRK'üm dememeye !!! hakkı olduğunu savunduğunuz kişilerin,yarın İstiklal Marşımıza,sonrasında da bayrağına :
-Bunlar benim bayrak ve marşım değil deme hakkınıda tanıyor olacaksınız.

Sonrasında ne olacak?

Bizler TÜRK kelimesinin etnikliğini değil,bu topraklarda yaşayan ve bu ülkenin ekmeğini yiyen her T.C. vatandaşının TÜRK olduğunu anlatmaya çalışıyoruz.Oysa;
açılım çerçevesinde meydana olmayan bir kürt sorunu taşıyan hükümet asıl etnik bölücülüğü yapan taraftır ve doğaldır.Çünki kökenleri ve kabinenin çoğunluğu Ankara'nın ötesindendir.
Bir gün -ki o günleri görmeyeceğiz- evinin camına TÜRK BAYRAĞI nı asamadığın gün gelirse,
şu yazdıklarımı hatırlarda,
yazık oldu,yazık dersiniz.

''kamusal alan örneklerinin bu kadar basite indirgenerek verilmesi,yarın özel alanlarında buna dahil edileceği şüphesi taşımaktadır.''

Demişsin.Bir düşünsene aynı şey Başörtüsü kavramı içinde geçerli ?
Hatta CHP'liler bunu zaman zaman kamusal alan dışına bile çıkartıyor bunu çok iyi biliyoruz.
Benim milletim ne kadar değerliyse dinimde o kadar değerlidir.Ama ben bu yasaklardan sonra hiçbir zaman ''DİN ELDEN GİDER'' gibi bir tabirde bulunmadım.Aynı şey dimi

Kamusal alanda kuralları devlet koyar.Çıkıp etnik kökeni farklı olan kişi seninde dediğin gibi bayrağını asamaz.''Kamusal alanda''
Oyle bir hakka hiçbir zaman sahip olamazlar.Bu olay devletin kontorü çerçevesinde oluyor.
Ama sen ben devletime güvenmiyorum onlar bizim marşımızı değiştirir gibi saçma sapan bir kanıyada düşmessin diye tahmin ediyorum.

İşte sorun hep burdan kaynaklanıyor.Aslında çok aşina olduğunuz kamusal alan ile sivil mekanları seçemiyorsunuz.

Sivil alanda isteyen istediğini yapar.Ayrıca bu ülkenin üst kimliği Türklüktür.
Bu üst kimlik her ne sebeple olursa olsun zedelenemez.Bu konu alt kimliklerinde
özgürlüklerinin verilmesi açısından önemlidir.Özgürlükse herkese özgürlük.
Ama bir yerde de insanın devletine inancı olması gerekiyor.
Bu etnik kökenler bir bütünün parçası.Büyük parça her zaman istediğini yaptırmak zorunda
bırakırsa küçük dilimlere o zaman sorun çıkaccaktır bir yerde.
Özgürlük çok aşırıya kaçılmadığı sürece hep aranılan saygı gösterilen olur.
Ayrıca bu etnik kökenler için çıkarılan özgürlükler etnik kökenlerin devlete olan saygısını
ve bağlılığına arttıracaktır.Eğer bir yabancı kökenli ''Ben Türküm'' demedi diye bu sorunlar çıkartılıyorsa
bende yazık,çok yazık diyorum.
 
Üstad hiç kimse Türk'ün adını Türkiyeli olarak değiştiremez. Velev ki damarlarında Türk kanı akanlar Türktür. Ama eğer damarındaki kan Türk kanı değilse, Bu adamın Türkiyede yaşamaya,Türk Vatandaşı olmaya hakkı yokmudur. Milli takımımızda orta sahamızı daha güçlü yapmak için Taa brezilyalardan getirip Vatandaş yaptığımız adama Türklüğü zorla kabul ettiremezsin. Bu adam Türküm demiyor diyede silip atamazsın , Nihayetinde ay yıldızlı forma ile ter döküyor. Konuyu çarpıtıp açılım sürecini sulandırmaya çalışan kimlere hizmet ettiği belli olan bir takım ağızların gazına gelerek bu konuda İktidardakileri Bölücülükle yada Ülkenin adını değiştirmekle suçlamak , tabiri caizse " Öküz Altında Buzağı aramakla " eşdeğerdir.

Değerli kardeşim hiç bir çalışmayı veya icraatı art niyetli olarak görmedim, art niyetli veya ihanet olarak görmek başka kabul etmemek başkadır. Komünizmde bu devlete hakim olmaya çalıştı komünizmi savunan yurdum insanıda komünizmi biricik düzen olarak gördü, ülkesine milletine en yakışan sistem olarak telakki etti. Ancak biz bunun bir felaket olacağına inandık ve karşı çıktık. Bugünde globalizmin dalgasına kapılıp daha fazla bireysel özgürlük, daha fazla demokrasi çığlıkları arkasında elimizden uçup gidecek olan değerleri savunma içgüdüsüdür hassasiyetimiz. Açılım sürecini siyasi bir fırsat olarak görüp değerlendirenlere beni de dahil edeceğinizi zannetmiyorum. Bu yüzden gaza gelmeyeceğimden emin olabilirsiniz.

Türk tanımını sadece biyolojik olarak yapmışsınız, ne soyumu araştırdım nede kanıma baktırdım o halde benim türklüğüm nereden geliyor? Ve Türklüğü savunma daki muradım nedir? Size iki adet örnek vereceğim belki hassasiyetimiz daha iyi anlaşılır:

Şanlı peygamberimizin soyundan gelen (seyyid) yani safkan arap soyu- meşrebi kuşaklarca belli. Arvasi ailesinden iki portre:

"Ben Afrika'nın ortasında dünyaya gelmiş ve bu akla da sahip olsaydım Tereddütsüz Türk Milliyetçisi olurdum. Çünkü ben Türk Milletinin de , İslam Alemin de mazlum milletlerinin de kurtuluşunun Türk milliyetçilerinde , Türk - İslam Ülkücülerinde olduğuna "Amentüye iman ettiğim" gibi inanıyorum"

Seyyid Ahmet Arvasi


-----------------------------------------------------------------------------------------
Seyyid, yani Hz. Muhammed (s.a.v)'in soyundan olması nedeniyle ecdadı aslen Arap olan Arvasî'nin, kaynağını Türk-İslâm Ülküsü'nden alan bir Türk milliyetçisi olması üzerinde önemle durulması gereken bir konudur. Böyle bir şuurlanmanın altında yatan olgun idrâk gücü onun ailesinden gelen Muhammedi asaletten kaynaklansa gerektir. Bu asaletin nurlu izlerini şu tarihi olayda bulmak mümkündür:

Osmanlı'nın dağılma döneminde, müritleriyle birlikte Suriye üzerinden Arabistan'a giden Abdulhakim Arvasî'ye oranın ileri gelenleri, kendisine medrese yapacaklarını ve her türlü imkânı sağlayacaklarını taahhüt ederek Arabistan'da kalmasını istemişlerdi. "Osmanlı zâten öldü, Türk diye bir şey kalmamıştır." denilince, Abdulhakim Arvasî Hazretlerinin sinirlenip: "Dünyada iki Türk kalsa birisi benim" diyerek, ömrünün sonuna kadar Müslüman Türk'ün dâvasına sahip çıkacağını ifâde etmesi dikkate şayandır."

Bu iki ismin cumhuriyet tarihinde İslam adına hizmetleri ve milletin tahrip edilen imanını onarma adına verdikleri mücadeleyi şahısların hayatlarını kısaca okuyarak idrak edebilirsiniz. Konuyla alakalı daha evvel açtığım bir konuyuda iliştiriyorum umarım daha net anlaşılır:

----------------------------------------------------------------------------------------

"DOĞU ANADOLU GERÇEĞİ”

“Kesin olarak iman etmişimdir ki, Müslüman Türk Milleti ve onun devleti güçlü ise İslam Dünyası da güçlüdür. Aksine bir durum varsa, bütün Türk Dünyası ile İslam Dünyası da sömürgeleşmektedir. Galiba bu durumu en iyi idrak edenler düşmanlarımızdır. Onun için, bütün İslam Dünyası’nı esir almak isteyen “ şer kuvvetlerinin” ilk hedefi Türk Devleti ve Türk Milleti olmuştur. Tarihten ibret almasını bilenler, bunu ayan beyan göreceklerdir.Durum günümüzde de aynıdır.

Onun için diyorum ki, Türk Devletini yıkmak ve Türk Milletini parçalamak isteyen bölücüler, yalnız “ Türklüğe” değil, “İslam’a” da ihanet etmektedirler.”

Seyyid Ahmed Arvasi

Başlık olarak , Alperenlerin Hocası Merhum Seyyid Ahmed Arvasi Hocamızın “Doğu Anadolu Gerçeği” adlı eserinin adını koyduğumuz bu yazıda; Van’ın Arvas İlçesinde doğup büyümüş ve bölgenin coğrafi,kültürel ve ekonomik durumunu çok iyi bilen bir sosyolog olan Hocamızın kendi tabiriyle “Şark Meselesi” hakkında yazmış olduğu eserinden alıntılar yaparak başladık.Türk fikir hayatının bize göre yaşayan en önemli simalarından olan M. Niyazi Özdemir Hocamızın “Millet ve Türk Milliyetçiliği” kitabında sunduğu bazı bilgileri sizlerle paylaştık.Kendisi de aslen Malatyalı olan Prof.Dr. Orhan Türkdoğan Hocamızın bölgede yapmış olduğu sosyolojik araştırmaların da yer aldığı “ Etnik Sosyoloji” kitabından bazı noktalara yer verdik.Bir dönem Türk Siyasi tarihinde önemli bir yeri olan ve yakın tarihe tanıklık etmiş bir isim olarak “Hacı Ahmet Er Horasani” Amcamızın konu ilgili görüşlerine yer vererek Alperenlerin konu ile ilgili nihai tavrını belirtmek istedik.Milletimizin uzun yıllardır gündeminde olan konularla ilgili bilgi sahibi olmak isteyenlerin ismini verdiğimiz kaynaklardan yararlanmalarının faydalı olacağı kanaati ile…


“ Esefle belirtelim ki bugün vatanımızda ister istemez bir “ŞARK MESELESİ” vardır.” Ancak bu mesele gündeme gelince birileri ısrarla hemen “Kürtlük meselesini” gündeme getirmek isterler. Sanki vatanımızın doğusunda Türk Milletinden ayrı bir unsur yaşamaktadır ve burası sanki “farklı bir toprak parçasıdır”.(1)


Birileri öyle bir hava estiriyor ki sanki Doğu bölgelerimiz bütün tarih boyunca “Kürdistan”dır ve sanki orada Türk Milletinden ayrı bir unsur olarak “Kürtler” yaşıyor.

Oysa Doğu ve Güney-doğu Anadolu’muzun tarihi, kültürel ve sosyal yapısı tarih boyunca sık sık değişmiş, bu bölgemiz zaman içinde çeşitli kavimlerin hakimiyetinde kalmıştır. Hurriler, Hititler, Urartular, Sakalar, Persler, Medler, Makedonyalılar, Müslüman Araplar ve Doğu Romalılar bu bölgede 1071 Malazgirt zaferi öncesi hakimiyet kurmuşlardır.Şunu hemen belirtelim ki, bu tarih dönemleri içinde bu bölgemizde ne ”Kürdistan” diye bir coğrafya vardır, ne de bir ”Kürt devleti” mevcuttur.


“ Kaldı ki 1071 den sonra Anadolu toprakları yüzlerce Oğuz ve Türkmen boyuna açılmış, mukaddes Anadolu toprakları “Doğu” dan başlayarak vatanlaştırılmıştır. Akkoyunlu, Karakoyunlu, Danişmendoğulları, Mengücekoğulları, Saltukoğulları, Artukoğulları Türkmen Beylikleri bu bölgelerde kurulmuş, Kutalmışoğlu Süleyman Şah birliği sağlayarak Anadolu Selçuklu Devletini bu bölgemizde kurmuştur. Dulkadiroğulları, Ramazanoğulları yine bu bölgede hüküm süren Türkmen Beylikleridir. ”Burada sorulması gereken önemli bir soru var. Doğu ve Güneydoğu Anadolu da bu kadar Türkmen Beyliği kurulduysa bunların torunları şu anda neredeler? Bu sorunu cevabını ileride vereceğiz.

Esasen 1071 den sonra Doğu ve Güneydoğu bölgemizin tarihi ve kültürel yapısı gayet berrak ve aydınlıktır. Ancak 1071 e kadar olan müphem ve karanlık dönemler, milletimizin düşmanlarının ve onların maşaları olan bölücülerin bu bölgelerimizle alakalı kendi niyetlerine göre “tarih teorileri” oluşturmasına zemin vermiştir. Yazık ki bu teoriler, meseleye hakim yetkili ilim ve fikir adamları tarafından çökertilmesine rağmen kamuoyuna gerçekmiş gibi sunulmuş, mesele apaçık olmasına rağmen geniş kitlelerin zihinleri bulandırılmıştır.

Milletimizin düşmanlarının ve onların maşası olan bölücülerin ortaya koydukları “tarih teorilerinin bazılarına göre Kürtler, Medlerin, Guttilerin veya Kardukların soyundandırlar. Ancak bu teoriler ilim adamları tarafından çökertilince kendilerine Türk Milletinden ayrı bir tarih bulma ümidinde olanlar, M.S 10.yy da yaşamış Mervanoğullarına tutunmak istemişler, fakat bu emirliğinde ”Arap “ olduğu anlaşılınca bu sefer Eyyubi hanedanına sahip çıkmak istemişlerdir. Eyyubi Devletinin de ahalisinin ekseriyetinin Arap, yöneticilerinin de Türk olduğu ilim adamları tarafından ispatlanmıştır. Nitekim Selahaddin Eyyubi’nin ağabeyinin adı Turanşah’tır. Diğer kardeşlerinin adları ise Tuğtekin ve Böri’dir. Dayısı Mahmud b. Tüküş, enişteleri Muzafferüddin Gökböri ve Unaroğlu Sadettin Mesut’tur. Yine hanımlarından birisi Unaroğullarının kızıdır.

“Kürtçülük cereyanının bir numaralı savunucularından olan, “Kürt Teavün Cemiyeti” kurucularından Dr. M. Şükrü SEKBAN, faaliyetlerine 1908 yılında başlayıp, 1933 yılında Paris’te yayınladığı “La Question Kurde” (Kürt Meselesi) adlı kitabı ile gerçekleri görerek hatasını düzeltmeye çalışmış ve “Kürtlerin” TURANİ bir kavim olduklarını itiraf etmek zorunda kalmıştır”. 25 yıl Kürtçülük hareketleri içinde bulunup sonradan bu ilmi gerçeği itiraf zorun kalan Dr. SEKBAN’ ın bu eseri bu gün neden ortalarda yoktur bu da ayrı bir soru. “Doğu İlleri ve Varto Tarihi” adlı kitabında Kürtlerin Turani bir kavim olduklarını delilleri ile ispat eden M.Şerif FIRAT’ın kitap yayınlandıktan bir hafta sonra bölücüler tarafından katledilip, kitabının da piyasadan toplanması herhalde bu sorunun cevabını da içinde barındırıyor.

Macar asıllı tarihçi Rasonyi Oğuzların 24 boyundan birinin adının “Kürt” olduğunu söyler.”Kürtlerin Tarihi” adlı eserin yazarı Dr.Fritz de kitabında aynı iddialara yer verir hatta Cengiz Hanın komutanlarından birinin adının “Kürt” olduğunu söyler. Nasıl ki bizler bugün çocuklarımıza Ayhan, Gökhan ,Günhan gibi Oğuz Kağanın torunlarının adlarını veriyorsak Kürt ismi de Orta Asya Türklüğünde ad olarak kullanılmakta idi.Alman Profesörü De Groot “Die Hunnen” adlı eserinde aynı gerçeği ifade eder.

Nitekim Orhun kitabelerinden sonra Türklerin eski yazıtlarından olan Elegeş’te ki Yenisey Yazıtlarında” Kürt İlhanı Alp Urungu’ nun” anıtmezarını bulunması bunun en açık delilidir.Bu anıt-mezar, Yenisey Irmağının beş kolundan biri olan Ulu-Kem Çayı’na karışan Elegeş Suyu’nun sol kıyısındadır.Yüksekliği 3,20m ve en geniş yeri 60 cm gelen bu anıttaki GökTürk Alfabesi ile yazılmış 12 satırlık kitabenin 8. satırında şöyle denmektedir :

“Kürt El-Kan Alp Urungu, altunlug keşigim bantım belde, Elim tokuz kırk yaşım”. Yani “ Kürt İlhanı Alp Urunguyum. Altunlu okluğumu bağladım belde, Elim/Devletim otuz dokuz yaşında öldüm”.

* * * * *

Birçok yerli ve yabancı araştırmacı kasıtlı olarak“Kürt” kelimesine etnik bir köken bulmaya çalışmışlar hala da çalışmaktadırlar. Ancak yazımızın başında belirttiğimiz gibi bu çalışmaları ve ilmi gerçeklerle bağdaşmayan teorileri ilim adamları tarafından çürütülmüştür. Kürt teriminin açıklanması siyasal Kürtçülüğün ideologları tarafından bile mümkün olmamıştır.Bunu başlıca sebebi Kürtçe olarak iddia edilen, Kırmanç, Zaza, Lor,Kalhur, Sorani, Gorani ağızlarında bu kelimenin olmamasıdır.İşin garip bir diğer tarafı da bu ağızları konuşan insanlarımızın birbirlerini anlamamalarıdır. Ortak olarak kullandıkları tek şey “yek,dü,se,car, penç “ diye devam eden “Farsça Sayı Sistemi”dir.Oysa ki bir çok Türk lehçesinde “Kürt “ kelimesi “kar yığını” manasını taşır.Farsça ve Arapçaya da bu kelime Türkçeden geçmiştir”.(1)

“ Aslında Kürtler kendilerine “Kırmanç” derler. Az evvel de belirttiğimiz üzere kullandıkları ağızlar da “Kürt” kelimesi yoktur.”Kırmanç” Orta Asya Türkçesinde “yay” demektir.Eski Türk Kültüründe boyların kendilerini yay ve oka benzettiklerini okun yaya tabi olduğunu biliyoruz.Kürtlerin kendilerini Orta Asya kökenli bir kelime ile adlandırmaları herhalde konunun daha iyi anlaşılmasını sağlayacak ciddi bir ipucu olsa gerek.”

Anadolu da 1071 öncesi Bizans bünyesinde Hıristiyanlardan başka bir dini topluluğun olmadığı dönemler biliniyor. Eğer Kürtler Anadolu’nun yerli Halkı olsalardı en azından Bizans döneminde Hıristiyan olmaları gerekirdi.Tarihte milletçe din değiştiren toplulukların eski dinlerinden kalma bazı adetleri devam ettirdikleri görülür.Mesela Almanlar 1500 yıldan beri Hıristiyan’dırlar ama hala yaşantılarında putperest döneme ait figürlere rastlanmaktadır.Türkler 1000 yıldan beri Müslüman’dırlar ama hala pınarlara, ağaçlara bez bağlamak gibi Şamanlıktan kalma adetleri devam ettirdiklerini görüyoruz. Kürtlerin de ne Hıristiyanlıkta nede Eski dönem Anadolu Uygarlıklarında bulunmayan ve Orta Asya dışına taşmamış Şamanlığa ait adetleri Türklerle beraber devam ettirdiklerini görüyoruz. Gelinin başına kırmızı bir bez bağlanması, cenazenin ardından sayha atılması, cenaze çıkan evde yemek pişirilmemesi, Ağabeyi ölen erkek kardeşin yengesi ile evlenmesi … Bunların Hepsi Orta Asya kökenli adetlerdir. Anadolu da yaşayan yaşlı Kürtler bugün bile Orta Asya’da kullanılan hayvan takvimi ile mevsimleri değerlendirirler.

Petersburg Akademisinin yayınladığı Kürtçe- Rusça – Almanca Lügate göre Kürtçeyi oluşturan 8307 kelimenin 3080 i Türkçe, 2000 i Arapça, 1240 ı Zinda, 370 i Pehlevice, 1030 u Farsça , 220 si Ermenice, 300 ü de asıl Kürtçe dir.”(2)


Orta Asya da kullandıkları bazı kelimeleri Türkler unutmuştur, ama Kürtler bu Orta Asya Türkçesi kelimeleri hala kullanmaktadırlar. Mesela Kürtler ekmeğe “nan”, geline “bük” veya “büke”, çadıra “kon” derler. Orta Asya Türklüğü de bugün aynı kelimeleri kullanır. Bugün Türkiye Türkçesinde unutulmuş, ama Kürtçe diye adlandırılan ağızlarda ve Orta Asya da kullanılan Türkçe de 532 ortak kelimenin olduğunu yine Alman Prof. De Groot’un Die Hunnen adlı esrinden okuyoruz.

Seyyid Ahmet Arvasiye göre Kürtçe diye bir dil yoktur. Selçuklular zamanında devlet kayıtları kısa bir süre Arapça, sonrada Farsça tutulmuştur. Farsça konuşan devlet ve bürokratların dini hayatını Arapça düzenliyordu.Evlerde ise Türkçe konuşuluyordu.Farklı üç dilden kırma bir dil teşekkül etmişti.Mesele uzun yıllar Fars-Arap ve Türk Kültür bölgelerinin kesiştiği alanda, özellikle Farsların Kültür Emperyalizmine maruz kalmış Türkmen boylarının coğrafya ve ikliminde etkisiyle kendilerine has bir ağız oluşturmalarıdır. Nitekim etnolojik araştırmalar göstermiştir ki, en ilkel dilin bile kendine mahsus bir sayı sistemi vardır ve milletler hayati ihtiyaçlarını kendi dilleri ile ifade ederler. Oysa Kürtçenin böyle bir özelliği yoktur.


Vatanımızın Doğu’sunda ayrı bir dil ve ayrı bir millet ihdas etmek isteyen emperyalistler uzun yıllardır bu faaliyetlerine devam etmektedirler. Ve maalesef öz be öz Türkmen çocukları kendi kültürlerine yabancılaşmış kendilerini ayrı bir unsun olarak görmeye başlamışlardır. Menfi propagandalar o kadar güçlü ve gafletimiz o kadar derindir ki bir çok “aydın” sandığımız kişi Doğu ve Güney-doğu bölgemizi “Kürdistan” ve orada yaşayan Türkmen ve Oğuz Çocuklarını “Kürt” sanır.


Sözün burasında Van eski Milletvekili İbrahim Arvas’ın bir hatırasını nakletmek istiyoruz, İbrahim Arvas Bey anlatıyor;

“Bendeniz Şemdinan Kaymakamı iken “Gerdi” Aşireti Reisi Oğuz Bey’e sordum:

Bu ad, Türk adıdır. Sana nereden gelmiş? Dedi ki ; Ben ailede ki yirmi birinci Oğuz’um. Bizde ki anane; baba evladına kendi babasının ismini verir ve bu böylece müteselsilen devam eder.

Maalesef , Oğuz Bey, Türkçe bilmiyordu.Amcası Kılıç Bey’de öyle… Ve Koçbeyi Aşireti Reisi Mehmet Emin Bey de böyle idi.”

* * * * *


Prof.Dr. Orhan Türkdoğan da “Etnik Sosyoloji” isimli çalışmasında Hakkari Yüksekova ve Van Başkale bölgesinde yaşayan Pinyanişi Aşireti ileri gelenlerinden Ahmet Koç ile yaptığı söyleşide, Koç’un “ yaptığımız tüm araştırmalar bize aşiretimizin Orta Asya kökenli olduğunu gösterdi” dediğini nakleder.Yine aynı eserde Prof.Dr Türkdoğan, Ertuşi, İzoli,Beritan, Milli,Türkan, Alikan gibi aşiretlerin esasen Konar-göçer Türkmenler olduğunu tafsilatıyla anlatmaktadır. Özellikle Tunceli Hozat bölgesinden bir Zaza Alevi Köyü ile, Erzincan Tercan Bölgesinden bir Kırmanç Alevi köyünde yapmış olduğu incelemeler dikkate şayandır.Zira bugün ayrı bir milletten, ayrı etnik kökenden oldukları birileri tarafından ısrarla iddia edilen bu vatandaşlarımız köklerinin Horasandan geldiğini bizzat belirtmişlerdir.(3)

“ Dil bir milletin oluşumunda çok önemlidir. Ancak bir milleti oluşturan unsurlardan değildir.Bugün Amerika da ve Güney Afrika’da İngilizce konuşulmaktadır.Ama kimse bu ikisinin aynı milletten olduklarını iddia edemez.Avşarlar Oğuz boyuna mensup olmalarına rağmen Kürtçe konuşmaktadırlar.Urfa’da en kalabalık aşiretlerden biri Karakeçili Aşiretidir.Osmanlılarda Kayı boyunun Karakeçili Aşiretindendir.Urfa daki Kürtçe Söğütteki Türkçe konuşmaktadır.Dil farkına rağmen birbirlerini aynı milletten gördükleri için kolayca birbirinin dillerini benimsemişler bazı Kürt aşiretleri Türkçe, bazı Türk aşiretleri de Kürtçe konuşmaya başlamışlardır.

Kimliği oluşturan üç ana unsur vardır.Bunlar din, tarih ve coğrafyadır.Türklerle Kürtler ayrı unsurlardan gelseler dahi – ki biz aynı kökten geldikleri kanaatindeyiz- bin yıldan beri aynı dini aynı tarihi ve aynı coğrafyayı paylaşıyorlar.Kimliklerini belirleyen unsurlar bir olduğu gibi, kimliklerin müşahade edildikleri mabetleri, mezarlıkları aynıdır,evlilik cenaze gibi seremonileri neredeyse farksızdır.Yani Türklerin kimliği neyse Kürtlerin kimliği de odur.Müslüman Araplarla Türklerin hem mabetleri hem mabetlerdeki tavırları farklıdır.Mesela Şam da ki Emeviye Camii ile Selimiye Camii nin mimarisi bir değildir.Güney Doğu da ki bir Kürt Köyü ile Edirne’de ki bir Türk köyündeki cami mimarı bakımdan aynıdır.Araplar yazın camilerde uyurlar, ama ne Türkler ne de Kürtler camide uyumazlar.Camide uyumak belki İslam’a aykırı değildir ama Türklerin ve Kürtlerin edep anlayışlarına aykırıdır.Arabın mezarlığı ile Türk’ün ve Kürd’ün mezarlıklarını farklıdır, ama Türklerle Kürtlerin mezarlarını ayırmaya imkan yoktur.Farklı milletlerden evlilikleri, o milletlerin arasında olan anlaşmazlıklar genellikle etkiler.Jirkov Bulgaristan’da Türklerin adlarını değiştirmeye kalkınca, Türklerle Bulgarların evlenip kurdukları ailelerin çoğunluğu boşanmayla sona erdi.Uzun yıllardan beri Türklerle Kürtlerin ayrı milletlerden olduğu propaganda edilmesine rağmen bugüne kadar millet ayrılığına dayanan bir sebepten bir Türk-Kürt evliliğinin son bulduğu görülmemesi bütün bu kimlik iddialarının suni olduğunu göstermektedir.

Dünyada hiçbir millet, hiçbir sosyal grup saf olmadığı gibi, Türklerde Kürtler de saf değildir. Nasıl diğer Türk boylarından gelip Türkleşenler olmuşsa ,Belücilerden, Mervanilerden de Kürtleşen olmuştur.1990 lı yıllarda Avrupanın çeşitli üniversitelerinde Kürtlerin tarihi, sosyal yapısı ve dili hakkında 900 civarında doktora tezi yapılmıştır.Bu tezlerin yüzde 93 ten fazlasının Doğu bölgelerimizle hesapları olan Ruslara ve Ermenilere ait olması bizlere ışık tutmaktadır.

Dünyanın ünlü Ansiklopedileri kabul edilen La Rausse, Britannica, Brockhaus’a bakılınca da Türk Kürt ayrımının politik olduğu görülür. Bu Ansiklopedilerin 1950 yıllarına kadar ki baskılarında Kürtlerin ya Turani bir kavim yada Türklerin bir boyu olduğunu okuyoruz.Fakat sonra ki baskılarında ayrı bir kavim oldukları yazmaktadır.Buda Türklerde ki boyculuk hastalığından Batılı milletlerin yaralanmak istediklerini göstermektedir.

Milliyetin tayininde iki etken önemli rol oynar.Biri psikolojik diğeri sosyolojiktir.Bir insan kendisini bir milletten sayıyorsa sosyolojik olarak ait olup olmadığına bakılmaksızın, o insanın o milletten olduğu kabul edilir.Napolyon, kesinlikle Fransız değildir; Korsikalıdır.Büyük ihtimalle Arap asıllıdır.Ama kendini Fransız kabul etmiş, ömrünü Fransa’ya vermiştir.Kimsenin ona ”Sen Fransız değilsin” demeye hakkı olmadığı gibi, belki de ondan daha büyük bir Fransız gelip geçmemiştir.Stalin’de aslen Rus değildir, fakat kendisini Rus kabul etmiş , ömrünü inandığı şekilde Rus milletinin emrine vermiştir. Bugün Oğuz Han’ın torunu “Ben Türk Değilim” diyorsa hiç kimse “Sen Türksün” diye onu zorlayamaz. Fakat psikolojik boyut yani aidiyet şuuru genellikle sosyolojik boyuta bağlı oluyor.

Hiç kimsenin de Kürtlerin milliyetini tayin etme hakkı yoktur, kendileri hakkında kararı kendileri verirler.Başkaları ancak tarihleri, kültürleri hakkın araştırma yapabilirler.Burada önemli olan milletin çocuklarını emperyalistlerin propagandalarından uzak, ilmin ışığında hakiki bilgilerle donatabilmektir.Kürtler biraz soğukkanlı düşünürlerse Müslüman Türklerin de en az onlar kadar sorunları olduğunu görürler.

Bu toprağın çocukları olarak şunu bilmeliyiz,Müslüman olduktan sonra Kürt’le Türkün Avrupalı için bir farkı yoktur.Yüzyıllarca birbirleriyle savaşan Avrupalılar bütünleşmenin yollarını ararken, bizde niçin bölücüleri desteklesinler? Kimse bizim derdimize ağlamaz herkes derimizden post çıkarmaya bakar.

1774 te Osmanlının Ruslara yenilmesinden sonra bizim yerimize İngiltere’nin karşısına “Süper Güç” olarak Rusya geçti. O günden beri dünyaya hakim

iki süper güç Hıristiyandır. Ve bugün yeryüzünü sadece Müslüman kanı sulamaktadır; işte Çeçenistan, Filistin, Bosna, Keşmir,Irak…Arkasında süper güç olmayan milletler yetimdirler.

Süper Güç olacağım demekle süper güç olunmaz. Bu önce nüfus ve coğrafya meselesidir.Sonra da milletin mantalitesi, sosyal psikolojisi,tarihi birikimi müsait ve çağın bilimlerine sahip, onları hayatına yansıtmış olmalıdır.İslam alemi göz önüne getirilirse bu şartların pek çoğu yalnız Türkiye de müşahade edilmektedir.Onun da nüfusu, coğrafi bütünlüğü, ilim seviyesi buna elverişli değildir.Üniversiteleri, ilim adamları gerekli gayreti gösterirse ilmi geriliği gidermesi mümkündür.Nüfus ve coğrafyada ki eksikliğini de Türk Dünyası ve İslam Alemiyle ilişkilerini iyi ayarlamakla giderebilir.Ve uzun vadede yeni bir Süper Güç olabilir.Bunun da şartı mevcut çekirdeği muhafaza etmektir.Türkiye bölünürse, doğuda kalan parçası zor coğrafyasında işe yaramaz hale gelir.Batısı da Avrupa ya yamanır.Böylece süper güç olma imkanını ebediyen kaybeder.Hıristiyan Alemi de kendi dışında oluşacak bir süper güçten kurtulmuş olur.”(2)

Netice olarak yazımızın en başında belirttiğimiz gibi Türk Devleti güçlü ise İslam Alemi de güçlü olacaktır.Doğulu ,Batılı, Kuzeyli,Güneyli demeden, Kürdü, Türkmeni, Lazı, Çerkezi, Alevisi Sünnisi demeden Her Türk vatandaşının bu devletin bölünmemesi için sorumlulukları vardır.Bunların başında ise uyanık olmak gerektir.

Nitekim Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim de şöyle buyurulmaktadır:

“Hepiniz toptan, sımsıkı Allah’ın ipine sarılın. Parçalanıp ayrılmayın.Allahın üzerinizdeki nimetini düşünün.(Al-i İmran/105)


“Allah’ ve O’nun Resulüne itaat edin.Birbirinizle çekişmeyin.Sonra zaafa düşersiniz, rüzgarınız kesilip gider”(Enfal/46)


Son olarak “Kaynakçı Baba” Hacı Ahmer ER Horasani Amcamızın konu ile ilgili düşüncelerini sizlerle paylaşarak yazımızı noktalayalım;

Yusuf Hemedaniler, Şeyh Ahmet Yeseviler, Şah-ı Nakşibendiler, Lokman Perendeler, Hacı Bektaş Veliler, Taptuk Emreler,Yunus Emreler, Pir Sultan Abdallar, Sarı Saltuklar gibi yüzlerce Hak Dostları milletimizin kültür hazinelerini teşkil eder.Bunlar hepimizin övünç kaynağı değimlidir?

Vaktiyle adalete hürriyete, sevgiye susuz kalan Cenova’dan Venedik’ten Bizans’tan yükselen feryatlara beraberce cevap vermedik mi? Anadolu’nun imanlı evlatları olarak oralara adaleti, hürriyeti sevgiyi beraberce götürmedik mi?

Bin yıldan beri Türk- İslam Kültür beşiğinde aynı ninnilerle beraberce büyümedik mi?

İslam’ın tevhid sancağını kıtalardan kıtalara beraberce taşımadık mı?

Sevgili Peygamberimizin övgüsüne ve hediyesine beraberce mazhar olmadık mı?

Vatan için, bayrak için beraberce şehit olmadık mı?

Bin yıldan beri İslam’ın sancaktarlığını beraberce yürütmedik mi?

İnsanlığın irşad görevini, Nizam-ı Alemim öncülüğünü beraberce sürdürmedik mi?



Öyle ise geliniz hep beraber haykıralım. Vatanımız bir.Milletimiz bir.Devletimiz bir.Bayrağımız bir.Kitabımız bir. Peygamberimiz bir.Allah birdir diyerek birbirimizle kucaklaşalım.(4)

Bilgehan Murat MİNİÇ
www.millidergah.com

Kaynaklar;
Doğu Anadolu Gerçeği , Seyyid Ahmed ARVASİ

Millet ve Türk Milliyetçiliği, Mehmed Niyazi ÖZDEMİR

Etnik Sosyoloji, Prof.Dr.Orhan TürkDOĞAN

Sohbetlerim, Hacı Ahmed ER HORASANİ
 
Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı, hep aynı cevherin damarlarıdır. Bu damarlar, birbirini tanısın. Türk milletinin toplumsal düzenini bozmaya yönelik çabalar boğulmaya mahkûmdur. Türk milleti kendinin ve memleketinin yüksek menfaatleri aleyhine çalışmak isteyen bozguncu, alçak, vatansız ve milliyetsiz beyinsizlerin saçmalamalarındaki gizli ve kirli emelleri anlamayacak ve onlara hoşgörü gösterecek bir topluluk değildir.

Bugünkü Türk milleti siyasi ve içtimai camiası içinde kendilerine Kürtlük fikri, Çerkezlik fikri ve hatta Lazlık fikri veya Boşnaklık fikri propaganda edilmek istenmiş vatandaş ve millettaşlarımız vardır. Fakat mazinin istibdat devirleri mahsulü olan bu yanlış adlandırmalar, birkaç düşman aleti mürteci, beyinsizden başka hiçbir millet ferdi üzerinde üzüntüden başka bir tesir yapmamıştır. Çünkü bu millet fertleri de umum Türk camiası gibi aynı müşterek maziye, tarihe, ahlaka, hukuka sahip bulunuyorlar. Bugün içimizde bulunan Hristiyan, Musevi vatandaşlar, mukadderat ve talihlerini Türk milletine vicdani arzularıyla bağladıktan sonra kendilerine yan gözle, yabancı gözüyle bakılmak, medeni Türk milletinin asil ahlakından beklenebilir mi?

Beklenmemekle birlikte gereken saygı ve hoşgörü gösterilmektedir.
 
Ne mutlu türküm diyene......
Bu vatan toprakları öle 3-5 çapulçuya teslim edilmiyecektir...
Besbelli vardır benım gibi düşünenler...
Biz onlara yeteriz......
..karadenizden gönül dolusu sevgiler....
 
Geri
Üst