PirAdam
Ayın Üyesi
TÜRKİYE SEVDALILARI BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ’NİN İKTİDARA YÜRÜYÜŞÜNDE ANKARA BULUŞMADA BİR ARAYA GELDİ
BBP Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Herkesin, Güvenli, Özgür ve Refah içinde Yaşadığı bir Türkiye için Ankara Buluşma’ programı Hasan Sağındık ve Turgay Türkan konserleriyle başladı. Konuşmaların yapılacağı kürsünün arkasına da Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun fotoğrafları asıldı. Büyük Birlik Partisi seçim startını Ankara Buluşma sloganıyla Altınpark Anfa B Salonunda verdi. Soğuk havaya rağmen partililer ve vatandaşlar programa yoğun ilgi gösterdi.
BBP Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Herkesin, Güvenli, Özgür ve Refah içinde Yaşadığı bir Türkiye için Ankara Buluşma’ programı Hasan Sağındık ve Turgay Türkan konserleriyle başladı. Konuşmaların yapılacağı kürsünün arkasına da Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun fotoğrafları asıldı. Büyük Birlik Partisi seçim startını Ankara Buluşma sloganıyla Altınpark Anfa B Salonunda verdi. Soğuk havaya rağmen partililer ve vatandaşlar programa yoğun ilgi gösterdi.
BBP’nin Türkiye genelinde gerçekleştirilecek olan 13 ayrı seçim hazırlıkları toplantılarına Ankara Buluşma programı ile devam edildi. BBP’li hanımlar da programa yoğun ilgi gösterdi. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun salona gelmesinden ardından partililer ve vatandaşlardan Başbakan Yalçın Topçu sloganları ve yoğun tezahürat ve alkışlarla karşılandı. Seçim startı programı, televizyon kanallarından da canlı olarak yayınlandı.
BBP Ankara İl Başkanı Hasan Hüseyin Bozok programın açılış konuşmasını yaptı. BBP Genel Sekreteri Mustafa Destici ile BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur’da programda kısa bir selamlama konuşması yaptı.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Herkesin Güvenli, Özgür ve Refah İçinde Yaşadığı bir Türkiye için Ankara Buluşması" programında yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
Hükümetin terörle mücadele ederken bireysel özgürlüklerin önünü açarak eşkıyaya söyleyecek söz bırakmamasını istedi. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, BBP iktidarında güvenlik ve bireysel hak özgürlüklerin sağlanmasının ardından refahı artıracak projelere yer vereceklerini söyledi.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, kendileri için tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek dil ve tek vatanın asla tartışılamayacağını söyledi. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, "Bu konularla ilgili ameliyata müsaade etmeyiz de muayene için bile eller uzansa, o elleri bilekten keseriz." dedi.
"PROJELERİMİZİ TIRTIKLIYORLAR"
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, iktidar ve muhalefet partilerinin kendi projelerini tırtıkladıklarını belirterek, "Elektronik harp dairesini kırmızı kitapçığa koydular. Şimdi 27–30 TL verene verdiler. Bizim GÖR Projesi'nden indirme. Öbürü kanunumuzu kullanıyor, bilmem neyimizi kullanıyor. Lisedeki tembel talebe gibi çaktırmadan kopya çekmenize gerek yok. Bizim gönlümüz gani. Vatan ve millet için bunları üretiyoruz. İsteyin adam gibi verelim. Kopya çekmeyin. Sloganlarımızı kopya çekiyorlar, projelerimizi kopya çekiyorlar. Alperenlerin 'Durma ilerle Alperenler seninle' sloganı 'Durma ilerle millet seninle' şekline dönüştürüldü." dedi.
"MUAYENEYE UZANACAK ELLERİ KESERİZ"
Kendilerinin vatan ve millet sevgisiyle kimsenin yarışamayacağını söyleyen BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, kendilerinin milletin aynası olduklarını vurguladı. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, kendilerinin katıksız, dupduru Anadolu çocukları olduklarına işaret ederek, diğer siyasi partilerinin bu konuda kendilerine yetişemeyeceğini söyledi.
75 milyonun Anadolu kiliminin desenleri gibi olduğunu vurgulayan BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, "Hep beraber Anadolu kazanında pişmiş aş gibiyiz. Biz hepimiz hep birlikte büyük Türk milletiyiz. Diyarbakır ne kadar Kürtse Ankara o kadar Kürttür. Ankara Türkse Diyarbakır da o kadar Türk’tür. Biz etle tırnak olmuşuz. Biz yumurta ikizi kardeş olmuşuz. Biz bir Türk ebrusuyuz. Bunu kimse bozamaz. Ebru bir kere yapılır. Bir daha bozulmaz. Bu ülkeye sadece nüfus cüzdanıyla bağlı olanlara sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın. Birilerinin üzerinde hayaller kurduğu bayrağımız, dilimiz, egemenliğimiz birliğimizin sadece sembolü değil, ta kendisidir. Egemenlik bölünemez, paylaşılamaz, vazgeçilemez, devredilemez. Egemenlik namustur. Onun gibi ya vardır ya yoktur. Bir kısım diye bir şey kabul edilemez. Bizim üzerimizde atalarımızın hakları var, onlara karşı sorumluluklarımız var. Onlara ihanet edemeyiz. Bizim için tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek dil ve tek vatan asla tartışılamaz. Bu konularla ilgili ameliyata müsaade etmeyiz de muayene için bile eller uzansa, o elleri bilekten keseriz. Muayene bile edemezler. " diye konuştu.
"BÖLÜCÜLERLE CHP GİZLİ İTTİFAK YAPACAK"
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, medyanın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu 40 günde kemale erdirdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Kılıçdaroğlu'nun da hesabı Doğu ve Güneydoğu ile alakalı. İstismar yaparak oylarını artırmak istiyor. Geçenlerde bir kurultay yaptılar. Kurultayda şöyle bir göz ucuyla seyrettim. Giden arkadaşlar da anlattı. Göz ucuyla gördüklerim beni, 1980 öncesinin kaosuna götürmeye yetti. Kendimi, Abidinpaşa Lisesi'nin bahçesinde Tuzluçayır'dan inen komünistlerle karşı karşıya gördüm adeta. Markslar, Leninler, Che Gueveralar onlar, bunlar. Orada nefret doğuran, toplumu kamplara bölen sloganlar vardı. Siyaset mühendislerine çağrıda bulunuyorum. Çok tehlikeli oyunlar peşindeler. Kılıçdaroğlu'nun sözleri toplumu germe stratejisi üzerine kurulmuş. Bölücülerin partileri ve CHP'liler, radikal sol reflekslerle, bölücü sloganlarla milleti kamplaştırma yolunda adeta yarış ediyorlar. Ve sanki birilerinin dediği gibi seçimlere gizli bir ittifakla girecekler. Zaten evvelde alışkanlıkları var biliyorsunuz. CHP'ye oy veren sağduyulu seçmene çağrıda bulunuyorum, aman ha aklınızı başınıza alın, her şey oy değil. Bölücüleri meşrulaştıracak söylemlerden vazgeçin. Onların değirmenine bu Kılıçdaroğlu'na su taşıtmayın."
Kılıçdaroğlu'nun idari özerkliğe karşı olduğunu, mahalli hizmet özerkliğini savunduğuna işaret eden Topçu, "Görmüyor musun adamlar bölücülüğü belediyeler üzerinden yapıyor. Bölücüler belediyelere etnik dilde tabelalar ekliyor." ifadelerini kullandı.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, hükümet, İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet savcılarından, etnik dildeki tabelaları indirerek görevlerini yapmalarını istedi.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır'a gitmesinin doğru bir iş olduğunu söyledi. Topçu, Diyarbakır'ın işsizliğin ve fakirliğin en az olduğu şehir olduğuna işaret etti. Topçu, Cumhurbaşkanı Gül'ün bölücüleri cesaretlendirecek söylemlerden uzak durmasını isteyerek, "Bu milletin tek bir sözlüğü var." diye konuştu.
BBP GENEL BAŞKANI YALÇIN TOPÇU’NUN ANKARA BULUŞMA KONUŞMA METNİ
Değerli Hanımefendiler,
Kıymetli Beyefendiler,
Basınımızın Güzide Temsilcileri,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Milletimizin Geleceğinin Teminatı Sevgili Alperenler,
Ekranları Başında Bizleri İzleyen Büyük Türk Milletinin her bir ferdi,
Gününüzün aydınlık ve yarınınızın hayırlı olmasını diliyor hepinizi saygı ile selamlarken yeni yılınızı kutluyorum.
2011 yılının bütün dünyaya Güvenliği, Özgürlüğü, Refahı ve Barışı getirmesini Cenab-I Hak’tan diliyorum. Bu toplantıyla bizi bir araya getiren Sevgili İl Başkanımızın şahsında Ankara İl Teşkilatımıza en kalbi duygularımla teşekkür ediyorum.
Ne mutlu bizlere ki, Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber olmuşuz yol arkadaşlığı yapmışız. Hepimizin alnı ak, başı dik, gönlü ferah hamd olsun. O'nun izinden yürüyen dava arkadaşları olarak, dostları olarak bir kez daha diyoruz ki, Allah'ın izniyle Canlarımız bedenlerimizde olduğu müddetçe O'nun usul ve üslubuyla siyaset yaparak, Millet davasının takipçileri olacağız... Onu tekrar rahmetle anarken bilinmesini isterim ki şehadet süreci diye adlandırdığım olayda zerre miktar şüphe kalmayıncaya kadar takipçi ve hesap sorucu olacağız. Bugün gerek ailesi ve gerekse kadrosu olarak bizler üstümüze düşen sorumluluğun gereğini yaptık. Şimdi artık sıra devlette… Devleti yönetenlerde… Umuyor ve diliyorum ki Sorumlular işini yapar. İtibar kurtulur Ezber bozulur. Unuttuğumuz metotlarla hak aramak zorunda kalmayız.
Arkadaşlar;
Şehadet süreci ile ilgili alınan mesafe çok ciddidir ve tamamen BBP kadrolarının ve ailenin çabaları neticesidir. Şimdi bazıları bu süreçle alakalı senaryo yazıyorlar. şu kadarını söyleyeyim ki; Ben Muhsin Yazıcıoğlu’nun kanı üzerinden Siyaset yaparak ikbal sağlamayı alçaklık sayarım… Ben Rahmetliyle turuncu koltuklarda değil hastane acilinde, yurdun kantininde, ülkü ocağındaki kuru sandalyede tanıştım.. Biz bu kutlu emaneti O’na layık olduğu şekilde sürdürüp, Büyük Birlik Partisi’nin şanlı bayrağını iktidar burçlarında dalgalandırmak için gecemizi gündüzümüze katıp, çalışıp çabalamaya devam edeceğiz… inşaallah hep beraber hep birlikte Her evden bir oy alarak bu amaca ulaşacağız…
Değerli Gönüldaşlarım;
Biz, yapıcı, yol gösterici ve sorumlu bir muhalefet anlayışıyla hareket ediyor, siyaseti bir meslek olarak görmüyor, bizim için aslolanın, ilkelerimiz ve davamız olduğunu söylüyoruz. Biz, bu ülkenin insanlarının doğduğu yerde doymasını, başının dik, karnın tok, sırtının pek olmasını istiyoruz... Biz diyoruz ki, Büyük Birlik Partisi'nin aile fotoğrafında sadece millet vardır, Büyük Birlik Partisi milletle bütünleşecek milletten aldığı iktidarı da güç odakları ve sermayeyle değil sadece milletle paylaşacak. Ve biz diyoruz ki, Olsak da milletle olacağız, olmasak da milletle olmayacağız...
Aziz Milletim;
Bilindiği gibi, Mevcut siyasi iktidar toz pembe bir Türkiye tablosu çizse de gerçekler hiç de böyle değildir.
Had bilmez, bölücü ağızlar arz-ı endam ediyor, kimse bunlara haddini bildirmiyor… Bebek katili, Bölücübaşı adeta meşru bir siyasi lider gibi İmralı'dan talimatlar veriyor. Anladık, Bu caniyi asmadınız, asamadınız, idamı kaldırdınız, daha da cesaretlendirdiniz… bari susturmayı becerin... Susturmak içinde Amerika'dan ve Avrupa'dan izin mi alacaksınız? Yeter artık… Şehitlerimizi düşününce, Gazilerimizi görünce, Dul ve yetimlere bakınca, hükümetlerin nasıl bir aymazlık ve gaflet içinde olduklarını net bir şekilde görüyor ve adeta isyan ediyorum.
Bu milletin analarını ağlatanlardan Hesap sorulmalıdır.. Devletin itibarı yere düşürülmemelidir. Eşkıyanın raconuna fırsat verilmemelidir. Sadece bu hükümet değil, Son 26 yılın bütün hükümetler suçludur… Tek suçlu olmayan ise Büyük Birlik Partisidir.
Hesabı da biz soracağız inşallah. Ben buradan bir kez daha hatırlatıyorum;
Bilinsin ki, Bu toprakların adı Türkiye’dir. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Dili Türkçe, bayrağı ay yıldızlı al bayraktır.
Bu milletin adı ise Kürdüyle Türkmeniyle, Alevisi Sünnisiyle Büyük Türk Milletidir. Bin yıllık terkibin sonucu olan Bu büyük millet Onların kirli hayallerini kendilerine zindan eder, Rüyalarını da kabusa çevirir. Büyük Türk Milletinin sabrıyla kimse oynayamaz... Ben buradan Kürt kardeşlerime de bir çağrıda bulunmak istiyorum… Selahaddin Eyyubi ile beraberdik Alpaslan’la bir olduk, Galiçya’da, Yemen’de, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar, Anafartalar’da Dedelerimiz “hattı müdafa yoktur Sathı müdafa vardır. Satıh bütün vatandır” emriyle Allah-Allah nidalarıyla Koyun koyuna şehit oldular Gazi oldular. Aynı secdeye baş koyuyoruz. Aynı kıbleye dönüyoruz. Etle tırnak gibiyiz… Sizi azınlık gibi gösterme gafletinde bulunan, Bu güzel ülkeyi bölme hayali gören Hainlerin tuzağına düşmeyin… Bunlar binyıllık terkibden bihaberler, Bunlar bu milleti başkalarıyla karıştırıyorlar, Bu milletin çimentosundan bihaberler… Kominist hayaller kuruyorlar…
Bakın!
Azınlık, özerklik diyorlar. Ne azınlığı, Ne özerkliği, Ne iki dili Ne iki bayrağı Nerden çıktı böyle saçmalıklar? Bilmez misiniz, Kürtler de, Türkmenler gibi Çerkesler, Boşnaklar, Arnavutlar gibi Büyük Türk milletinin asli unsurudur. Ey Kürt kardeşim, Bilesin ki PKK ve yandaşları Bu ülkenin, bu milletin, Dinimizin, örfümüzün düşmanıdır. Bu hainlerin tuzaklarına karşı uyanık olalım. Kürt’ü, Türkmen’i, Boşnak’ı Arnavut’u, Çerkes’i Arab’ıyla Omuz omuza verip, Hep birlikte hep beraber Bu bozguncuları susturalım. cennet vatanımızı, birliğimizi bunlara parçalattırmayalım.
Ey Kürt kardeşim; 75 milyonun kardeşliği vatanla, dinle, bayrakla pekişmiş Türkçe ise hepimizin tutunduğu halat olmuştur. Bunların derdi 75 milyonu bin yıldır taşıyan gemiyi batırmak. Buna fırsat vermeyelim. Bilelim ki, Bu halat kesilirse bu gemi de batar… Bakınız Yanıbaşımızda İran var Bünyesinde birçok faklı unsur barındırıyor Fakat resmi dili, hatta yazı dili bile farsçadır, Komşu ülkelerin tamamında resmi dil tekdir. Çok dilli resmi dilin Avrupa’da bile örneği yokken Bu bozguncular neyin peşindeler? Ben buradan sesleniyorum. Arapça’yı öğrenelim vaciptir, Kürtçe, Arnavutça, Boşnakça, Lazca, Çerkezce öğrenelim caizdir. Ama 75 milyon hep beraber Türkçe’yi konuşalım, Türkçe yazalım Çünkü Türkçe elzemdir, şarttır, olmazsa olmazdır… Bunların derdi dil felan değil Bunların derdi Kürt kardeşlerimizi ötekileştirmek… Kürtleri yalnızlaştırıp bu milletten koparmak. Fakat başaramayacaklar… Kendi kazdıkları tuzakta kendileri boğulacaktır.
Değerli Arkadaşlar;
Kıymetli Basın Mensupları;
15 Ağustos 1984 Şemdinli ve Eruh ile başlayan Bölücü terör uzun yıllar boyunca Klasik terror yöntemleriyle devleti ve millet bölmeye çalıştı fakat başaramadı. Şimdi de amaç aynı yöntemler ise çeşitlendi. Dün silahlı terörizm vardı Bugün de postmodern terörizm süreci var. Bu sürecin adı Avrupa Birliği Amerika ve İsrail Güdümlü Postmodern bölücülüktür. Klasik terörizmle mücadelede ne fiilen Ne zihnen başarılı olamayan iktidarlar Bu yeni sürecin adını bile koyamadılar teşhisini bile yapamadılar. Arkadaşlar; İktidar “açıl”dı Bölücüler içini dolduruyor. İktidar aciz ve çaresiz… Muhalefet oy derdinde. BDP’li belediyeler Bölücülerin adeta karargahına dönüşmüştür. Kendi sosyalist ve komünist dünya görüşleri çerçevesinde bölgeyi bir laboratuvar gibi kullanmaya çalışıyorlar. Komünlerden, sivil itaatsizlikden, kent meclislerinden, Öz savunma birimlerinden, devrim mahkemelerinden bahsediyorlar.
Arkadaşlar;
Bölücü terör konusunda Sinsi bir süreç yaşıyoruz. Toplumu germeye ve kamplaştırmaya çalışıyorlar. Ama asıl dertleri Genel seçimlere giderken gerilimden nemalanma. Bir dönem daha alıştıkları Ankara havasında turuncu koltuklarda oturmak. Kürdün ocağı sönmüş, bunların umurunda mı.?
Değerli Arkadaşlar;
Avrupa Birliği hayal tünelidir. Millletin hayrına tek bir adımı yoktur. Avrupa ülkeleri kendi ülkelerinde bile yapmadıkları uygulamaları bizden istiyorlar. Mesela Fransa… özerkliği kendisi uygulamazken Türkiye’den taleplerde bulunuyor.… Bunlar esasında Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa Kralı François’e yazdığı mektubun intikamını alma peşindeler… Aslında olaylar açık ve nettir. 500 yıllık Osmanlı egemenliğinin kompleksiyle Bugün Osmanlının torunlarından intikam almaya çalışıyorlar. Fakat unuttukları birşey var… Bu millet Kürt’ü Türkmen’i, Çerkes’i ve Arab’ıyla Avrupa Birliği’nin kirli hesaplarının farkındadır.. Doğrudur, Bu millet Osmanlı’nın torunudur… Yedi düvel bir araya gelse, Içteki hainler de dört koldan uğraşsa, Bu milletin birliğini, dirliğini Kimse bozamaz… Hiç ama hiç kimse ay yıldızlı al bayraktan başka bir bayrağın bu topraklar üzerinde dalgalanmasını hayal bile edemez… Özerklik olmalıymış da Özerk bölgelerin kendilerine ait bayrağı olmalıymış da falan filan… Hadi oradan… Hadi oradan… Haddini bil… Bu bayrağın, Kürt’ü Türkmen’i, Alevi’si Sünnisiyle bu milletin namusunun simgesi olduğunu bilmez misin? Bu bedhahtlar haddini bilmelidir… Bu milletin sabrı taş değildir.
Devleti yönetenler, artık bunlara haddini bildirmelidir. Bu ülkenin ve bu milletin selameti için Bu hainlerin sesleri kesilmelidir… Arkadaşlar; Bölücülerin, beyni İsrail, ABD ve Avrupa, kolu kanadı Kandil ve Kuzey Irak, Dili İmralı, Ayakları Meclis’teki sözcüleridir… Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı hareket ederler. Devleti yönetenler buna göre davranmalıdırlar.
Büyük Birlik Partisi olarak Devleti yönetenlere defalarca Terörle mücadele raporu verdik. Her türlü desteği sağlayacağımızı ifade ettik ama beceremediler. Beceremiyorsanız çekilin. Biz çözmesini biliriz. Kandil nasıl söner, İmralı nasıl susar Dost da görsün, düşmanda. Önce ve hemen idamı geri getirir, Bu hainlere hadlerini bildiririz. Özel birliklerle dağımızı, ovamızı, köyümüzü ve sokağımızı teröristlerden temizleriz. Sonra bireysel özgürlüklerin önünü açarız. Geniş mutabakata dayalı makul adımlar atarız. Bilim, teknoloji, sağlık şehirleriyle bölgeye zenginlik taşır, Bölgeyi ve Türkiye’yi şaha kaldırırız. Bizim projelerimiz de var Kadrolarımız da var İrademiz de var Bizim millet sevgimizle, vatanseverliğimizle ve cesaretimizle de Hamd olsun kimse yarışamaz. Çünkü biz bu milletin aynasıyız.
Biz diyoruz ki Hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. Anadolu kazanında pişmiş Büyük Türk Milletiyiz. Diyarbakır ne kadar Kürtse Ankara da o kadar Kürd, Ankara ne kadar Türk ise Diyarbakır da o kadar Türk’tür.… Etle tırnak olmuşuz. Yumurta ikizi kardeşiz biz. Biz bir ebruyuz. Ebru. Bu ülkeye sadece nüfus cüzdanı ile bağlı olanlara sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı olarak buradan açıkça beyan ediyorum: Birilerinin üzerinde hayaller kurduğu… Bayrağımız ve dilimiz; egemenliğimizin ve birliğimizin sadece sembolü değil, ta kendisidir! Egemenlik; bölünemez, paylaşılamaz, vazgeçilemez, devir ve temlik edilemez. Egemenlik “Namus”tur ve O’nun gibi ya vardır, ya yoktur: “Bir kısmı” diye bir şeyi kabul etmez. Bizim üzerimizde, atalarımızın hakları ve onlara karşı sorumluluklarımız vardır: Onlara ihanet edemeyiz. Atalarımızdan özgür, müstakil, temiz ve kutlu bir vatan teslim aldık. Torunlarımıza da özgür, müstakil, temiz ve kutlu bir vatan teslim etmeye mecburuz. İşte bu nedenle bir kez daha diyoruz ki, Bizim için tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek dil, tek vatan asla tartışılamaz. Biz bu konularla ilgili değil ameliyata muayeneye bile izin vermeyiz. Uzanan eli bileğinden keseriz…
Değerli Arkadaşlar;
Medyanın 40 günde kemale erdirdiği Kılıçdaoğlu’nun da hesabı bu bölgeyle ilgili istismar yaparak oylarını artırmaktır. Bunlar geçenlerde bir kurultay yaptı… Kurultayda gördüklerimiz Bir anda bizi 1980 öncesine götürdü. Nefret doğuran, toplumu kamplara bölen Sloganları vardı. Siyaset mühendisleri tehlikeli oyunlar peşindeler… Kılıçdaroğlu’nun sözleri, Siyaseti, toplumu germe stratejisi üzerine kurulmuş. BDP’liler bölücülükle, CHP’liler radikal sol reflekslerle Milleti kamplaştırma yolunda adeta yarış halindeler. Seçimlerde gizli ittifak yaparlarsa şaşmam. Akıllarını başlarına alsınlar, Her şey oy değildir. Bölücüleri meşrulaştıracak söylemlerden vazgeçsinler. Şimdi Kılıçdaroğlu, biz idari özerkliğe karşıyız fakat mahalli, hizmet özerkliğini savunuyoruz diyor. Yani belediyeleri kast ediyor. Bu ne gaflettir böyle. Görmüyor musun adamlar bölücülüğü zaten belediyeler üstünden yapıyorlar. Bölücüler belediyelerdeki tabelalara Etnik dilde tabelalar da ekliyorlar. Yasa, mevzuat, uyarı dinledikleri yok. Seçimi düşünerek bazı şeyleri Görmezden gelmek doğru değildir. Taviz yeni bir taviz doğuruyor. Hükümeti, İçişleri Bakanlığını göreve davet ediyorum. Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum: O tabelaları hemen indirsinler... Milli Güvenlik Kurulu’nda Türkçe konusunda net bir tavır konuldu. Artık hükümet gereğini yapmalıdır. Cumhurbaşkanının Diyarbakır’ı ziyaret etmesi de anlamlı ve doğrudur. Fakat bölücüleri cesaretlendirecek söylemlerden uzak durulmalıdır...
Değerli Arkadaşlar;
Büyük Birlik Partisi, siyasi hayatı boyunca önemli kırılma noktalarında her zaman ‘söz konusu olan vatan ise, söz konusu millet ise gerisi teferruattır' düşüncesiyle hareket etti.
Bir kısım kötü niyetli kişiler Bizim bu iyi niyetli duruşumuzu algılamadan Falan partiye Filan partiye destek olarak değerlendirdi. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı olarak açık ve net olarak söylüyorum ki Büyük Birlik Partisi kimsenin değirmenine su taşımaz. Büyük Birlik Partisi sadece ve sadece milletin değirmenine su taşır. Millet için faydalı gördüğümüz işlerde de partizanlık yapmayız.
Büyük Birlik Partisi özgün projeleri olan, iktidar hedefleyen, liyakatli kadrolara sahip şerefli mazisi ve her bir kadrosunun şanlı bir hikayesi olan bağımsız ve bağlantısız bir siyasi harekettir. Bizim sevdamız millettir, bizim yolumuzu çizen ölçüler uğruna her türlü fedakarlığı göze aldığımız davamızdır. Bunların haricinde yapılan değerlendirmeler hasetten, kinden ibarettir…
Büyük Birlik Partisi Herhangi bir derin veya karanlık gücün suflesine değil sadece ve sadece aziz milletimizin sesine kulak verip, her zaman değerler siyaseti yapar… Tam 18 yıldır, 18 yaşın heyecanıyla Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar, ecdadımızın atının ayağının değdiği her yere gidip, davamızın izini sürüyoruz. Türk ve İslam medeniyetinin kokusu, nefesi, canı olan her yerde Büyük Birlik Partisi var. Bir kez daha ifade ediyoruz ki: Bugün devletimizin sınırları Edirne'den Ardahan'a kadar olabilir fakat milletimizin ve medeniyetimizin sınırları Adriyatik'ten ta Çin Seddi'ne kadardır... Bu coğrafyada yaşayanların tek umudu Büyük Birlik Partisi'dir.
Biz, adaletin, hoş görünün, sevginin, barışın ve huzurun, kısaca kendi medeniyet değerlerimizin takipçileriyiz. Bizim varlık gerekçemiz; İlay-ı Kelimetullah uğruna Nizam-ı Alem davasıdır. Bizim kızılelmamız, tarihi misyonumuz budur... Dost düşman herkes bilsin ki; Alperenlerin, Büyük Türk İslam Birliği ve Turan gibi kutlu bir davası vardır... Bizim milliyetçiliğimiz, bu milletin şanlı tarihine, örfüne, dinine ve ülküsüne aşkla bağlanmaktır. Millet neyse biz oyuz. Kendi değerleriyle yeniden barışarak Dünyanın muhtaç olduğu Medeniyeti yeniden insanlığa hediye etmesini Amaçlayan kana değil dine ve kültüre dayanan bir milletçiliktir.
Batılı bir ideoloji olan ulusçuluğu, ırkçılığı red eden milliyetçilikle yetişmiş milletçi bir kadroyuz.
Sevgili Kardeşlerim;
Bizim amacımız başkalarının bıraktığı izleri takip ederek onlara yetişmek değildir. Bizim asıl amacımız çağın ötesine geçmek ve yeni bir çağ açmaktır. Şairin dediği gibi; Bak ne der Oğuz Han, Alparslan, Tuğrul: Ey Alperenler soyu! Yerinden doğrul! Silkin! Öz mâyanla yeniden yoğrul! İnsanlığı yeniden nûra kavuştur. Sizlere müjdeliyorum, Alperenlerin iktidarında önümüzdeki asır, Türk Asrı olacak ve bu asır'da en gür sada, İslamın sadası olacaktır Allah'ın izniyle... Sevgili Kardeşlerim; Önünde tarihi fırsatlar olan ülkemiz maalesef iyi yönetilmiyor. İnsanımız mutsuz, geleceğinden endişelidir. Ekonomik sıkıntılar insanımızın ruh dünyasını da etkilemektedir. Bireysellik ve bencillik almış başını gidiyor, Toplumda ciddi bir ahlaki erozyon yaşanıyor. Tüketim ve dünyevileşme idealize ediliyor, Ruh ve ahlak hayatı ikincil plana atılıyor.
Değerli Arkadaşlar
Bugün Türkiye olarak, dünyanın en pahalı akaryakıtını Avrupa’nın en pahalı elektriğini en pahalı doğalgazını en pahalı mobil iletişimini en pahalı internet erişimini biz kullanıyoruz. Utanç verici ama Dünyanın en pahalı ekmeğini En pahalı etini de biz tüketiyoruz. 2 Gün önce Almanya’daydım. Eskiden buradan oraya gidenler Zeytin, peynir, pastırma, Et, sucuk götürürlerdi… Şimdi oradan getiriyorlar. Çünkü et Türkiye’de 30 Lira Almanya’da 10 Lira… Utanın… Ödediğimiz faturalarda her 3 liranın 2 lirası vergidir. Böyle bir adalet olur mu?
Hükümet çeşitli bahanelerle bu gerçekleri milletten saklamaya çalışıyor Ama nafile Hesap ortadadır.
Borcumuz 580 milyar dolar olmuş. İşsizlik 13 milyona ulaşmış. Yaklaşık 20 milyon kişi açlık sınırında yaşıyor. 9 milyon emekli sürünüyor. 9 milyona yakın engellimiz adeta sahipsiz. Asgari ücrete zam yaptılar… Verilen zam bir öğün yemek bile değil… Kar eden kitler, 17 bankamız ve 349 km2 toprağımız satıldı.
Elde kalan KİT ler de özelleştirme satış programına alınmış vaziyette. Peki satıldı da gelen para ne oldu?
İçi boşaltılan bankalara, dış borcun faizine gitti…
Özelleştirmelerden halka düşen 4-C dayatması, İşten çıkarılmalar olmuştur, başka bir getirisi yoktur … Bundan önceki hükümetler döneminde olduğu gibi şimdi de mutlu bir azınlık haricinde kimse hayatından memnun değil.
Dünyanın on yedinci büyük ekonomisine sahip olduğumuzu söyleyenler, aşa, işe çare bulamıyor...
Üreterek değil, borçlanarak büyüyen ekonomi, sağlıklı bir ekonomi değildir.
Elin parasıyla elin malını almaya mahkum olmuşuz.
Bu nasıl bir paylaşımdır ki, Gelirin %80’ini 10-15 milyon insan yiyecek %20’lik gelirle de 60 milyon insan açlık ve yoksulluk sınırında sürünecek… Bu paylaşımı kurt bile kuzulara yapmaz. İnsafsızlar…
2011 bütçesinde gelirler 279 milyar giderler 312 milyar Gelirlerde en büyük kalem vergiler. Vergi de nasıl vergi ? Kurumlar vergisi mi? Hayır. Gelir vergisi mi? Hayır. Peki ne ? Ö. T. V. Yani Özel Tüketim Vergisi Yani dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz ya. Onun vergisi. Dünyanın en pahalı iletişimini kullanıyoruz ya. Onun vergisi. Dünyanın en pahalı enerjisini kullanıyoruz ya. Onun vergisi. Memurdan, işçiden, emekliden, Asgari ücretliden, çiftçiden, esnaftan alınan vergilerle geliri sağlamışlar. Sermayeye, holdinglere dokunmak yok… Faizciler, tefeciler rahat… Bunların yaptığı tek parti dönemindeki Harmanda buğdaya musallat olan tahsildarlık gibi. Buna rağmen 2011 bütçesi şimdiden 33.5 milyar açık veriyor.
Değerli Arkadaşlar;
Ülkemizin başka bir kanayan yarası da tarım ve hayvancılıktır. Nüfusumuzun %25’ini oluşturan Bu kesimin sorunları ağırlaşmış, Kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken Dışarıya tarım ve haycancılık ürünleri satan 5 ülkeden biriyken, yanlış politikalar yüzünden Tarım ve hayvancılık ürünlerini dışarıdan alır hale geldik. 4 iklim yaşanan ülkede 3 tarafımız denizle çevrili. Utanmadan buğdayı, eti, peyniri, sütü, balığı dışardan alıyoruz. 2002’den bu yana, Tarım destekleri azaldı… Maliyetler katlanarak arttı, ama ürün alım fiyatları yerinde saydı.. Çiftçimiz borçlarını ödeyemedi. Tarlası, bağı, bahçesi, evi hacizlik oldu ve elinden alındı. Allah Aşkına bu tablonun neresi pembe?
Büyük Birlik Partisi İktidarında Türk tarımını ve Çiftçisini Doğru politikalarla ihya edeceğiz… İlk başta IMF ve Dünya Bankası dayatmasıyla Tarım ürünlerine getirilen sınırlamaları tamamen ortadan kaldıracağız… Yerli üretimin arttırılmasını teşvik edeceğiz… Maliyet düşürücü, verim ve rekabet düzeyini artıran politikaları, gerçekten tatbik edilebilen toprak reformunu hayata geçireceğiz… Sulama yatırımlarına hız vereceğiz… Başta tohum olmak üzere bitkisel ve hayvansal üretim araçlarını, kullanılması gereken gübre ve tarımsal ilacını, tarım alet ve makinelerini, ülke içinde üretip, zamanında ve uygun fiyatla üreticiye ulaştıran, bir tarımsal girdi politikası izleyeceğiz.. Ürettiği sürece çiftçiden vergi almayacağız… Çiftçiyi ürün alım garantisiyle destekleyeceğiz… Sözleşmeli üretime geçeceğiz. Ürettimi baz alarak çiftçileri maaşa bağlayacağız. Şehirleşmenin tarım arazilerini yok etmesini önleyeceğiz. Tarımsal üretim merkezlerine, demiryolları bağlantısı kuracağız… Tarım ve hayvancılık ürünlerimizi Dünya markası yapacağız.
Değerli Arkadaşlar;
Mevcut hükümet en iddialı olduğu dış politika alanında da ciddi yanlışlıklar yapmaktadır. Bilindiği gibi İsrail, tamamen barışçıl amaçlarla yola çıkmış Mavi Marmara gemisine silahlı müdahale etmiş ve 9 vatandaşımızı katletmiştir. Biz o günlerde de net şekilde İsrail'i terör devleti ilan etmiş ve hükümetten çeşitli yaptırımlar uygulamasını istemiştik. Geçtiğimiz günlerde Mavi Marmara Gemisi ülkemize iade edildi. Biz de sırf İsrail’e karşı tutumumuzu göstermek ve şehitlerimizi bir kez daha anmak için karşılama töreninde bulunduk. Mavi Marmara Gemisi, mahzun bir şekilde Marmara’ya demir attı. Ne özür var ne de tazminat! Milletimizin ve şehit ailelerinin umutları da Mavi Marmara ile birlikte bilinmezliğe demir attı.
Sayın Başbakan, Lübnan'daki konuşmasında İsrail'i kastederek 'bizde katile katil derler' demişti. Ne güzel işte, o zaman katile katil diyorsan, Bu Katil, Filistin ile barışı sağlamıyor, Gazze'den ambargoyu kaldırmıyor. Senden de özür dilemiyor, tazminatta ödemiyor. Bu durumda, sen ne diye şirinlik yapmaya devam ediyorsun. Türk milletinin kanı akıtılmış, milli onuru rencide edilmiştir.
Siz ancak bu işlerin edebiyatını yaparsınız edebiyatını… one minut der Sonra da aylarca gizli özürler beyan edersiniz… İtfaiyeci şirinler sizi…
Değerli Arkadaşlar,
Füze Kalkanı Projesinde de hükümet yanlış yolda yürümektedir. Nato'nun ve ABD'nin oyunlarıyla Türkiye cephe ülkesi haline getirilmek istenmektedir. Büyük Birlik Partisi olarak buna şiddetle karşıyız. Başarılı gibi gösterilen dış politikada, esasında yüreklerimizi burkan, ufkumuzu karartan birçok gelişmeler yaşanmaktadır. Bu güdümlü politikalardan Türkiye artık kurtulmalıdır. Komşularla sıfır sorun söylemi doğrudur. Fakat Kıbrıs'ın haline bakın Türkiye açısından elde var sıfır İran ile ilişkilerimize bakın. Elde var sıfır Kuzey Irak'ta hiçbir iddiamız kalmadı elde var sıfır Ermenistan'ı memnun edelim derken Azerbaycan'ı kaybediyoruz yine elde var sıfır Kısaca sıfır sorun siyaseti Türkiye açısından sıfıra sıfır, elde var sıfır.
Değerli gönüldaşlarım;
Önümüzdeki seçim sonrasında şekillenecek Meclis, Cumhuriyet tarihinin en önemli meclisi olacaktır. Yapısal değişimler, yeni anayasa gibi çok önemli değişikliklerde, Türk-İslam ülküsünün kadroları Mutlak ve mutlak mecliste olmalıdır. Bazı siyaset tüccarları Oyunlarını rahat sürdürebilmek için Büyük Birlik Partisi'ni engellemeye çalışacaklardır. Büyük Birlik Partisi’ni Meclis dışında bırakmaya çalışacaklardır. Biz böyle oyunların arka planını da amacını da çok iyi biliyoruz. Bunlar ne hesap yaparsa yapsın, hesapları asla tutmayacaktır... Büyük Türk Milleti Büyük Birlik Partililerle tek yürek olup bütün oyunları bozacak ve sandığa gidecekler.
İnşaallah, önümüzdeki seçimde Sandıklar açıldıkça oy pusulalarından güller çıkacak Ve milletimizin bahtında güller açacaktır..
Değerli Dava Arkadaşlarım;
Türkiye zor bir dönemece gelmiştir. Herkesin güvenli, özgür ve refah içinde
yaşadığı bir Türkiye için bütün Büyük Birlik Partilileri, Alperenleri Büyük Türk Milletinin her ferdini göreve çağırıyorum. Muhsin Yazıcıoğlu'nun canını vererek bize emanet ettiği bu davayı milletle buluşturmak için Tek bir şey istiyorum....Anadolu'ya dağılın, Her kapıyı çalın ve HER EVDEN BİR OY İSTEYİN. Güneşin ne zaman nereden doğacağı Cenab-I Hakk’a aittir.Bizim görevimiz karanlığa bir mum yakmaktır.“Her evden bir oy” ülkenin aydınlığı için Yakılan bir mum olacaktır.
Sözlerime Ebedi Siyasi Liderim,
Muhsin Yazıcıoğlu’nun
Dikeni Gül Eylemek adlı
şiirinden bir bölümle
son vermek istiyorum…
“Bir elime güneş’ i,
Bir elime ay’ ı verseler;
İşte sana bu dünya,
Sonsuz nimet deseler...
Vallahi vazgeçmem
Bana verilen şu Hak Dava’ dan,
Ya bu yolda can verip
Ya ‘Hedef’e varmadan...”
Beni sabırla dinleyen siz değerli hazirunu,televizyonlardan bizi seyreden saygıdeğer izleyicileri saygı ile selamlıyor hepinizi Allah'a emanet ediyorum...
Niyet halis – Akıbet hayır…Allah var, problem yok
KAYNAK
BBP Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Herkesin, Güvenli, Özgür ve Refah içinde Yaşadığı bir Türkiye için Ankara Buluşma’ programı Hasan Sağındık ve Turgay Türkan konserleriyle başladı. Konuşmaların yapılacağı kürsünün arkasına da Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun fotoğrafları asıldı. Büyük Birlik Partisi seçim startını Ankara Buluşma sloganıyla Altınpark Anfa B Salonunda verdi. Soğuk havaya rağmen partililer ve vatandaşlar programa yoğun ilgi gösterdi.
BBP Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘Herkesin, Güvenli, Özgür ve Refah içinde Yaşadığı bir Türkiye için Ankara Buluşma’ programı Hasan Sağındık ve Turgay Türkan konserleriyle başladı. Konuşmaların yapılacağı kürsünün arkasına da Muhsin Yazıcıoğlu ve BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun fotoğrafları asıldı. Büyük Birlik Partisi seçim startını Ankara Buluşma sloganıyla Altınpark Anfa B Salonunda verdi. Soğuk havaya rağmen partililer ve vatandaşlar programa yoğun ilgi gösterdi.
BBP’nin Türkiye genelinde gerçekleştirilecek olan 13 ayrı seçim hazırlıkları toplantılarına Ankara Buluşma programı ile devam edildi. BBP’li hanımlar da programa yoğun ilgi gösterdi. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun salona gelmesinden ardından partililer ve vatandaşlardan Başbakan Yalçın Topçu sloganları ve yoğun tezahürat ve alkışlarla karşılandı. Seçim startı programı, televizyon kanallarından da canlı olarak yayınlandı.
BBP Ankara İl Başkanı Hasan Hüseyin Bozok programın açılış konuşmasını yaptı. BBP Genel Sekreteri Mustafa Destici ile BBP Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Öznur’da programda kısa bir selamlama konuşması yaptı.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Ankara İl Başkanlığı tarafından düzenlenen "Herkesin Güvenli, Özgür ve Refah İçinde Yaşadığı bir Türkiye için Ankara Buluşması" programında yaptığı konuşmasında şunları kaydetti:
Hükümetin terörle mücadele ederken bireysel özgürlüklerin önünü açarak eşkıyaya söyleyecek söz bırakmamasını istedi. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, BBP iktidarında güvenlik ve bireysel hak özgürlüklerin sağlanmasının ardından refahı artıracak projelere yer vereceklerini söyledi.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, kendileri için tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek dil ve tek vatanın asla tartışılamayacağını söyledi. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, "Bu konularla ilgili ameliyata müsaade etmeyiz de muayene için bile eller uzansa, o elleri bilekten keseriz." dedi.
"PROJELERİMİZİ TIRTIKLIYORLAR"
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, iktidar ve muhalefet partilerinin kendi projelerini tırtıkladıklarını belirterek, "Elektronik harp dairesini kırmızı kitapçığa koydular. Şimdi 27–30 TL verene verdiler. Bizim GÖR Projesi'nden indirme. Öbürü kanunumuzu kullanıyor, bilmem neyimizi kullanıyor. Lisedeki tembel talebe gibi çaktırmadan kopya çekmenize gerek yok. Bizim gönlümüz gani. Vatan ve millet için bunları üretiyoruz. İsteyin adam gibi verelim. Kopya çekmeyin. Sloganlarımızı kopya çekiyorlar, projelerimizi kopya çekiyorlar. Alperenlerin 'Durma ilerle Alperenler seninle' sloganı 'Durma ilerle millet seninle' şekline dönüştürüldü." dedi.
"MUAYENEYE UZANACAK ELLERİ KESERİZ"
Kendilerinin vatan ve millet sevgisiyle kimsenin yarışamayacağını söyleyen BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, kendilerinin milletin aynası olduklarını vurguladı. BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, kendilerinin katıksız, dupduru Anadolu çocukları olduklarına işaret ederek, diğer siyasi partilerinin bu konuda kendilerine yetişemeyeceğini söyledi.
75 milyonun Anadolu kiliminin desenleri gibi olduğunu vurgulayan BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, "Hep beraber Anadolu kazanında pişmiş aş gibiyiz. Biz hepimiz hep birlikte büyük Türk milletiyiz. Diyarbakır ne kadar Kürtse Ankara o kadar Kürttür. Ankara Türkse Diyarbakır da o kadar Türk’tür. Biz etle tırnak olmuşuz. Biz yumurta ikizi kardeş olmuşuz. Biz bir Türk ebrusuyuz. Bunu kimse bozamaz. Ebru bir kere yapılır. Bir daha bozulmaz. Bu ülkeye sadece nüfus cüzdanıyla bağlı olanlara sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın. Birilerinin üzerinde hayaller kurduğu bayrağımız, dilimiz, egemenliğimiz birliğimizin sadece sembolü değil, ta kendisidir. Egemenlik bölünemez, paylaşılamaz, vazgeçilemez, devredilemez. Egemenlik namustur. Onun gibi ya vardır ya yoktur. Bir kısım diye bir şey kabul edilemez. Bizim üzerimizde atalarımızın hakları var, onlara karşı sorumluluklarımız var. Onlara ihanet edemeyiz. Bizim için tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek dil ve tek vatan asla tartışılamaz. Bu konularla ilgili ameliyata müsaade etmeyiz de muayene için bile eller uzansa, o elleri bilekten keseriz. Muayene bile edemezler. " diye konuştu.
"BÖLÜCÜLERLE CHP GİZLİ İTTİFAK YAPACAK"
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, medyanın CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu 40 günde kemale erdirdiğini belirterek, şunları söyledi:
"Kılıçdaroğlu'nun da hesabı Doğu ve Güneydoğu ile alakalı. İstismar yaparak oylarını artırmak istiyor. Geçenlerde bir kurultay yaptılar. Kurultayda şöyle bir göz ucuyla seyrettim. Giden arkadaşlar da anlattı. Göz ucuyla gördüklerim beni, 1980 öncesinin kaosuna götürmeye yetti. Kendimi, Abidinpaşa Lisesi'nin bahçesinde Tuzluçayır'dan inen komünistlerle karşı karşıya gördüm adeta. Markslar, Leninler, Che Gueveralar onlar, bunlar. Orada nefret doğuran, toplumu kamplara bölen sloganlar vardı. Siyaset mühendislerine çağrıda bulunuyorum. Çok tehlikeli oyunlar peşindeler. Kılıçdaroğlu'nun sözleri toplumu germe stratejisi üzerine kurulmuş. Bölücülerin partileri ve CHP'liler, radikal sol reflekslerle, bölücü sloganlarla milleti kamplaştırma yolunda adeta yarış ediyorlar. Ve sanki birilerinin dediği gibi seçimlere gizli bir ittifakla girecekler. Zaten evvelde alışkanlıkları var biliyorsunuz. CHP'ye oy veren sağduyulu seçmene çağrıda bulunuyorum, aman ha aklınızı başınıza alın, her şey oy değil. Bölücüleri meşrulaştıracak söylemlerden vazgeçin. Onların değirmenine bu Kılıçdaroğlu'na su taşıtmayın."
Kılıçdaroğlu'nun idari özerkliğe karşı olduğunu, mahalli hizmet özerkliğini savunduğuna işaret eden Topçu, "Görmüyor musun adamlar bölücülüğü belediyeler üzerinden yapıyor. Bölücüler belediyelere etnik dilde tabelalar ekliyor." ifadelerini kullandı.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, hükümet, İçişleri Bakanı ve Cumhuriyet savcılarından, etnik dildeki tabelaları indirerek görevlerini yapmalarını istedi.
BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Diyarbakır'a gitmesinin doğru bir iş olduğunu söyledi. Topçu, Diyarbakır'ın işsizliğin ve fakirliğin en az olduğu şehir olduğuna işaret etti. Topçu, Cumhurbaşkanı Gül'ün bölücüleri cesaretlendirecek söylemlerden uzak durmasını isteyerek, "Bu milletin tek bir sözlüğü var." diye konuştu.
BBP GENEL BAŞKANI YALÇIN TOPÇU’NUN ANKARA BULUŞMA KONUŞMA METNİ
Değerli Hanımefendiler,
Kıymetli Beyefendiler,
Basınımızın Güzide Temsilcileri,
Değerli Dava Arkadaşlarım,
Milletimizin Geleceğinin Teminatı Sevgili Alperenler,
Ekranları Başında Bizleri İzleyen Büyük Türk Milletinin her bir ferdi,
Gününüzün aydınlık ve yarınınızın hayırlı olmasını diliyor hepinizi saygı ile selamlarken yeni yılınızı kutluyorum.
2011 yılının bütün dünyaya Güvenliği, Özgürlüğü, Refahı ve Barışı getirmesini Cenab-I Hak’tan diliyorum. Bu toplantıyla bizi bir araya getiren Sevgili İl Başkanımızın şahsında Ankara İl Teşkilatımıza en kalbi duygularımla teşekkür ediyorum.
Ne mutlu bizlere ki, Muhsin Yazıcıoğlu ile beraber olmuşuz yol arkadaşlığı yapmışız. Hepimizin alnı ak, başı dik, gönlü ferah hamd olsun. O'nun izinden yürüyen dava arkadaşları olarak, dostları olarak bir kez daha diyoruz ki, Allah'ın izniyle Canlarımız bedenlerimizde olduğu müddetçe O'nun usul ve üslubuyla siyaset yaparak, Millet davasının takipçileri olacağız... Onu tekrar rahmetle anarken bilinmesini isterim ki şehadet süreci diye adlandırdığım olayda zerre miktar şüphe kalmayıncaya kadar takipçi ve hesap sorucu olacağız. Bugün gerek ailesi ve gerekse kadrosu olarak bizler üstümüze düşen sorumluluğun gereğini yaptık. Şimdi artık sıra devlette… Devleti yönetenlerde… Umuyor ve diliyorum ki Sorumlular işini yapar. İtibar kurtulur Ezber bozulur. Unuttuğumuz metotlarla hak aramak zorunda kalmayız.
Arkadaşlar;
Şehadet süreci ile ilgili alınan mesafe çok ciddidir ve tamamen BBP kadrolarının ve ailenin çabaları neticesidir. Şimdi bazıları bu süreçle alakalı senaryo yazıyorlar. şu kadarını söyleyeyim ki; Ben Muhsin Yazıcıoğlu’nun kanı üzerinden Siyaset yaparak ikbal sağlamayı alçaklık sayarım… Ben Rahmetliyle turuncu koltuklarda değil hastane acilinde, yurdun kantininde, ülkü ocağındaki kuru sandalyede tanıştım.. Biz bu kutlu emaneti O’na layık olduğu şekilde sürdürüp, Büyük Birlik Partisi’nin şanlı bayrağını iktidar burçlarında dalgalandırmak için gecemizi gündüzümüze katıp, çalışıp çabalamaya devam edeceğiz… inşaallah hep beraber hep birlikte Her evden bir oy alarak bu amaca ulaşacağız…
Değerli Gönüldaşlarım;
Biz, yapıcı, yol gösterici ve sorumlu bir muhalefet anlayışıyla hareket ediyor, siyaseti bir meslek olarak görmüyor, bizim için aslolanın, ilkelerimiz ve davamız olduğunu söylüyoruz. Biz, bu ülkenin insanlarının doğduğu yerde doymasını, başının dik, karnın tok, sırtının pek olmasını istiyoruz... Biz diyoruz ki, Büyük Birlik Partisi'nin aile fotoğrafında sadece millet vardır, Büyük Birlik Partisi milletle bütünleşecek milletten aldığı iktidarı da güç odakları ve sermayeyle değil sadece milletle paylaşacak. Ve biz diyoruz ki, Olsak da milletle olacağız, olmasak da milletle olmayacağız...
Aziz Milletim;
Bilindiği gibi, Mevcut siyasi iktidar toz pembe bir Türkiye tablosu çizse de gerçekler hiç de böyle değildir.
Had bilmez, bölücü ağızlar arz-ı endam ediyor, kimse bunlara haddini bildirmiyor… Bebek katili, Bölücübaşı adeta meşru bir siyasi lider gibi İmralı'dan talimatlar veriyor. Anladık, Bu caniyi asmadınız, asamadınız, idamı kaldırdınız, daha da cesaretlendirdiniz… bari susturmayı becerin... Susturmak içinde Amerika'dan ve Avrupa'dan izin mi alacaksınız? Yeter artık… Şehitlerimizi düşününce, Gazilerimizi görünce, Dul ve yetimlere bakınca, hükümetlerin nasıl bir aymazlık ve gaflet içinde olduklarını net bir şekilde görüyor ve adeta isyan ediyorum.
Bu milletin analarını ağlatanlardan Hesap sorulmalıdır.. Devletin itibarı yere düşürülmemelidir. Eşkıyanın raconuna fırsat verilmemelidir. Sadece bu hükümet değil, Son 26 yılın bütün hükümetler suçludur… Tek suçlu olmayan ise Büyük Birlik Partisidir.
Hesabı da biz soracağız inşallah. Ben buradan bir kez daha hatırlatıyorum;
Bilinsin ki, Bu toprakların adı Türkiye’dir. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'dir. Dili Türkçe, bayrağı ay yıldızlı al bayraktır.
Bu milletin adı ise Kürdüyle Türkmeniyle, Alevisi Sünnisiyle Büyük Türk Milletidir. Bin yıllık terkibin sonucu olan Bu büyük millet Onların kirli hayallerini kendilerine zindan eder, Rüyalarını da kabusa çevirir. Büyük Türk Milletinin sabrıyla kimse oynayamaz... Ben buradan Kürt kardeşlerime de bir çağrıda bulunmak istiyorum… Selahaddin Eyyubi ile beraberdik Alpaslan’la bir olduk, Galiçya’da, Yemen’de, Çanakkale’de, Sakarya’da, Dumlupınar, Anafartalar’da Dedelerimiz “hattı müdafa yoktur Sathı müdafa vardır. Satıh bütün vatandır” emriyle Allah-Allah nidalarıyla Koyun koyuna şehit oldular Gazi oldular. Aynı secdeye baş koyuyoruz. Aynı kıbleye dönüyoruz. Etle tırnak gibiyiz… Sizi azınlık gibi gösterme gafletinde bulunan, Bu güzel ülkeyi bölme hayali gören Hainlerin tuzağına düşmeyin… Bunlar binyıllık terkibden bihaberler, Bunlar bu milleti başkalarıyla karıştırıyorlar, Bu milletin çimentosundan bihaberler… Kominist hayaller kuruyorlar…
Bakın!
Azınlık, özerklik diyorlar. Ne azınlığı, Ne özerkliği, Ne iki dili Ne iki bayrağı Nerden çıktı böyle saçmalıklar? Bilmez misiniz, Kürtler de, Türkmenler gibi Çerkesler, Boşnaklar, Arnavutlar gibi Büyük Türk milletinin asli unsurudur. Ey Kürt kardeşim, Bilesin ki PKK ve yandaşları Bu ülkenin, bu milletin, Dinimizin, örfümüzün düşmanıdır. Bu hainlerin tuzaklarına karşı uyanık olalım. Kürt’ü, Türkmen’i, Boşnak’ı Arnavut’u, Çerkes’i Arab’ıyla Omuz omuza verip, Hep birlikte hep beraber Bu bozguncuları susturalım. cennet vatanımızı, birliğimizi bunlara parçalattırmayalım.
Ey Kürt kardeşim; 75 milyonun kardeşliği vatanla, dinle, bayrakla pekişmiş Türkçe ise hepimizin tutunduğu halat olmuştur. Bunların derdi 75 milyonu bin yıldır taşıyan gemiyi batırmak. Buna fırsat vermeyelim. Bilelim ki, Bu halat kesilirse bu gemi de batar… Bakınız Yanıbaşımızda İran var Bünyesinde birçok faklı unsur barındırıyor Fakat resmi dili, hatta yazı dili bile farsçadır, Komşu ülkelerin tamamında resmi dil tekdir. Çok dilli resmi dilin Avrupa’da bile örneği yokken Bu bozguncular neyin peşindeler? Ben buradan sesleniyorum. Arapça’yı öğrenelim vaciptir, Kürtçe, Arnavutça, Boşnakça, Lazca, Çerkezce öğrenelim caizdir. Ama 75 milyon hep beraber Türkçe’yi konuşalım, Türkçe yazalım Çünkü Türkçe elzemdir, şarttır, olmazsa olmazdır… Bunların derdi dil felan değil Bunların derdi Kürt kardeşlerimizi ötekileştirmek… Kürtleri yalnızlaştırıp bu milletten koparmak. Fakat başaramayacaklar… Kendi kazdıkları tuzakta kendileri boğulacaktır.
Değerli Arkadaşlar;
Kıymetli Basın Mensupları;
15 Ağustos 1984 Şemdinli ve Eruh ile başlayan Bölücü terör uzun yıllar boyunca Klasik terror yöntemleriyle devleti ve millet bölmeye çalıştı fakat başaramadı. Şimdi de amaç aynı yöntemler ise çeşitlendi. Dün silahlı terörizm vardı Bugün de postmodern terörizm süreci var. Bu sürecin adı Avrupa Birliği Amerika ve İsrail Güdümlü Postmodern bölücülüktür. Klasik terörizmle mücadelede ne fiilen Ne zihnen başarılı olamayan iktidarlar Bu yeni sürecin adını bile koyamadılar teşhisini bile yapamadılar. Arkadaşlar; İktidar “açıl”dı Bölücüler içini dolduruyor. İktidar aciz ve çaresiz… Muhalefet oy derdinde. BDP’li belediyeler Bölücülerin adeta karargahına dönüşmüştür. Kendi sosyalist ve komünist dünya görüşleri çerçevesinde bölgeyi bir laboratuvar gibi kullanmaya çalışıyorlar. Komünlerden, sivil itaatsizlikden, kent meclislerinden, Öz savunma birimlerinden, devrim mahkemelerinden bahsediyorlar.
Arkadaşlar;
Bölücü terör konusunda Sinsi bir süreç yaşıyoruz. Toplumu germeye ve kamplaştırmaya çalışıyorlar. Ama asıl dertleri Genel seçimlere giderken gerilimden nemalanma. Bir dönem daha alıştıkları Ankara havasında turuncu koltuklarda oturmak. Kürdün ocağı sönmüş, bunların umurunda mı.?
Değerli Arkadaşlar;
Avrupa Birliği hayal tünelidir. Millletin hayrına tek bir adımı yoktur. Avrupa ülkeleri kendi ülkelerinde bile yapmadıkları uygulamaları bizden istiyorlar. Mesela Fransa… özerkliği kendisi uygulamazken Türkiye’den taleplerde bulunuyor.… Bunlar esasında Kanuni Sultan Süleyman’ın Fransa Kralı François’e yazdığı mektubun intikamını alma peşindeler… Aslında olaylar açık ve nettir. 500 yıllık Osmanlı egemenliğinin kompleksiyle Bugün Osmanlının torunlarından intikam almaya çalışıyorlar. Fakat unuttukları birşey var… Bu millet Kürt’ü Türkmen’i, Çerkes’i ve Arab’ıyla Avrupa Birliği’nin kirli hesaplarının farkındadır.. Doğrudur, Bu millet Osmanlı’nın torunudur… Yedi düvel bir araya gelse, Içteki hainler de dört koldan uğraşsa, Bu milletin birliğini, dirliğini Kimse bozamaz… Hiç ama hiç kimse ay yıldızlı al bayraktan başka bir bayrağın bu topraklar üzerinde dalgalanmasını hayal bile edemez… Özerklik olmalıymış da Özerk bölgelerin kendilerine ait bayrağı olmalıymış da falan filan… Hadi oradan… Hadi oradan… Haddini bil… Bu bayrağın, Kürt’ü Türkmen’i, Alevi’si Sünnisiyle bu milletin namusunun simgesi olduğunu bilmez misin? Bu bedhahtlar haddini bilmelidir… Bu milletin sabrı taş değildir.
Devleti yönetenler, artık bunlara haddini bildirmelidir. Bu ülkenin ve bu milletin selameti için Bu hainlerin sesleri kesilmelidir… Arkadaşlar; Bölücülerin, beyni İsrail, ABD ve Avrupa, kolu kanadı Kandil ve Kuzey Irak, Dili İmralı, Ayakları Meclis’teki sözcüleridir… Bunların hepsi birbiriyle bağlantılı hareket ederler. Devleti yönetenler buna göre davranmalıdırlar.
Büyük Birlik Partisi olarak Devleti yönetenlere defalarca Terörle mücadele raporu verdik. Her türlü desteği sağlayacağımızı ifade ettik ama beceremediler. Beceremiyorsanız çekilin. Biz çözmesini biliriz. Kandil nasıl söner, İmralı nasıl susar Dost da görsün, düşmanda. Önce ve hemen idamı geri getirir, Bu hainlere hadlerini bildiririz. Özel birliklerle dağımızı, ovamızı, köyümüzü ve sokağımızı teröristlerden temizleriz. Sonra bireysel özgürlüklerin önünü açarız. Geniş mutabakata dayalı makul adımlar atarız. Bilim, teknoloji, sağlık şehirleriyle bölgeye zenginlik taşır, Bölgeyi ve Türkiye’yi şaha kaldırırız. Bizim projelerimiz de var Kadrolarımız da var İrademiz de var Bizim millet sevgimizle, vatanseverliğimizle ve cesaretimizle de Hamd olsun kimse yarışamaz. Çünkü biz bu milletin aynasıyız.
Biz diyoruz ki Hepimiz aynı kilimin desenleriyiz. Anadolu kazanında pişmiş Büyük Türk Milletiyiz. Diyarbakır ne kadar Kürtse Ankara da o kadar Kürd, Ankara ne kadar Türk ise Diyarbakır da o kadar Türk’tür.… Etle tırnak olmuşuz. Yumurta ikizi kardeşiz biz. Biz bir ebruyuz. Ebru. Bu ülkeye sadece nüfus cüzdanı ile bağlı olanlara sesleniyorum: Aklınızı başınıza alın.
Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı olarak buradan açıkça beyan ediyorum: Birilerinin üzerinde hayaller kurduğu… Bayrağımız ve dilimiz; egemenliğimizin ve birliğimizin sadece sembolü değil, ta kendisidir! Egemenlik; bölünemez, paylaşılamaz, vazgeçilemez, devir ve temlik edilemez. Egemenlik “Namus”tur ve O’nun gibi ya vardır, ya yoktur: “Bir kısmı” diye bir şeyi kabul etmez. Bizim üzerimizde, atalarımızın hakları ve onlara karşı sorumluluklarımız vardır: Onlara ihanet edemeyiz. Atalarımızdan özgür, müstakil, temiz ve kutlu bir vatan teslim aldık. Torunlarımıza da özgür, müstakil, temiz ve kutlu bir vatan teslim etmeye mecburuz. İşte bu nedenle bir kez daha diyoruz ki, Bizim için tek devlet, tek bayrak, tek millet, tek dil, tek vatan asla tartışılamaz. Biz bu konularla ilgili değil ameliyata muayeneye bile izin vermeyiz. Uzanan eli bileğinden keseriz…
Değerli Arkadaşlar;
Medyanın 40 günde kemale erdirdiği Kılıçdaoğlu’nun da hesabı bu bölgeyle ilgili istismar yaparak oylarını artırmaktır. Bunlar geçenlerde bir kurultay yaptı… Kurultayda gördüklerimiz Bir anda bizi 1980 öncesine götürdü. Nefret doğuran, toplumu kamplara bölen Sloganları vardı. Siyaset mühendisleri tehlikeli oyunlar peşindeler… Kılıçdaroğlu’nun sözleri, Siyaseti, toplumu germe stratejisi üzerine kurulmuş. BDP’liler bölücülükle, CHP’liler radikal sol reflekslerle Milleti kamplaştırma yolunda adeta yarış halindeler. Seçimlerde gizli ittifak yaparlarsa şaşmam. Akıllarını başlarına alsınlar, Her şey oy değildir. Bölücüleri meşrulaştıracak söylemlerden vazgeçsinler. Şimdi Kılıçdaroğlu, biz idari özerkliğe karşıyız fakat mahalli, hizmet özerkliğini savunuyoruz diyor. Yani belediyeleri kast ediyor. Bu ne gaflettir böyle. Görmüyor musun adamlar bölücülüğü zaten belediyeler üstünden yapıyorlar. Bölücüler belediyelerdeki tabelalara Etnik dilde tabelalar da ekliyorlar. Yasa, mevzuat, uyarı dinledikleri yok. Seçimi düşünerek bazı şeyleri Görmezden gelmek doğru değildir. Taviz yeni bir taviz doğuruyor. Hükümeti, İçişleri Bakanlığını göreve davet ediyorum. Cumhuriyet savcılarını göreve davet ediyorum: O tabelaları hemen indirsinler... Milli Güvenlik Kurulu’nda Türkçe konusunda net bir tavır konuldu. Artık hükümet gereğini yapmalıdır. Cumhurbaşkanının Diyarbakır’ı ziyaret etmesi de anlamlı ve doğrudur. Fakat bölücüleri cesaretlendirecek söylemlerden uzak durulmalıdır...
Değerli Arkadaşlar;
Büyük Birlik Partisi, siyasi hayatı boyunca önemli kırılma noktalarında her zaman ‘söz konusu olan vatan ise, söz konusu millet ise gerisi teferruattır' düşüncesiyle hareket etti.
Bir kısım kötü niyetli kişiler Bizim bu iyi niyetli duruşumuzu algılamadan Falan partiye Filan partiye destek olarak değerlendirdi. Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı olarak açık ve net olarak söylüyorum ki Büyük Birlik Partisi kimsenin değirmenine su taşımaz. Büyük Birlik Partisi sadece ve sadece milletin değirmenine su taşır. Millet için faydalı gördüğümüz işlerde de partizanlık yapmayız.
Büyük Birlik Partisi özgün projeleri olan, iktidar hedefleyen, liyakatli kadrolara sahip şerefli mazisi ve her bir kadrosunun şanlı bir hikayesi olan bağımsız ve bağlantısız bir siyasi harekettir. Bizim sevdamız millettir, bizim yolumuzu çizen ölçüler uğruna her türlü fedakarlığı göze aldığımız davamızdır. Bunların haricinde yapılan değerlendirmeler hasetten, kinden ibarettir…
Büyük Birlik Partisi Herhangi bir derin veya karanlık gücün suflesine değil sadece ve sadece aziz milletimizin sesine kulak verip, her zaman değerler siyaseti yapar… Tam 18 yıldır, 18 yaşın heyecanıyla Adriyatik'ten Çin Seddi'ne kadar, ecdadımızın atının ayağının değdiği her yere gidip, davamızın izini sürüyoruz. Türk ve İslam medeniyetinin kokusu, nefesi, canı olan her yerde Büyük Birlik Partisi var. Bir kez daha ifade ediyoruz ki: Bugün devletimizin sınırları Edirne'den Ardahan'a kadar olabilir fakat milletimizin ve medeniyetimizin sınırları Adriyatik'ten ta Çin Seddi'ne kadardır... Bu coğrafyada yaşayanların tek umudu Büyük Birlik Partisi'dir.
Biz, adaletin, hoş görünün, sevginin, barışın ve huzurun, kısaca kendi medeniyet değerlerimizin takipçileriyiz. Bizim varlık gerekçemiz; İlay-ı Kelimetullah uğruna Nizam-ı Alem davasıdır. Bizim kızılelmamız, tarihi misyonumuz budur... Dost düşman herkes bilsin ki; Alperenlerin, Büyük Türk İslam Birliği ve Turan gibi kutlu bir davası vardır... Bizim milliyetçiliğimiz, bu milletin şanlı tarihine, örfüne, dinine ve ülküsüne aşkla bağlanmaktır. Millet neyse biz oyuz. Kendi değerleriyle yeniden barışarak Dünyanın muhtaç olduğu Medeniyeti yeniden insanlığa hediye etmesini Amaçlayan kana değil dine ve kültüre dayanan bir milletçiliktir.
Batılı bir ideoloji olan ulusçuluğu, ırkçılığı red eden milliyetçilikle yetişmiş milletçi bir kadroyuz.
Sevgili Kardeşlerim;
Bizim amacımız başkalarının bıraktığı izleri takip ederek onlara yetişmek değildir. Bizim asıl amacımız çağın ötesine geçmek ve yeni bir çağ açmaktır. Şairin dediği gibi; Bak ne der Oğuz Han, Alparslan, Tuğrul: Ey Alperenler soyu! Yerinden doğrul! Silkin! Öz mâyanla yeniden yoğrul! İnsanlığı yeniden nûra kavuştur. Sizlere müjdeliyorum, Alperenlerin iktidarında önümüzdeki asır, Türk Asrı olacak ve bu asır'da en gür sada, İslamın sadası olacaktır Allah'ın izniyle... Sevgili Kardeşlerim; Önünde tarihi fırsatlar olan ülkemiz maalesef iyi yönetilmiyor. İnsanımız mutsuz, geleceğinden endişelidir. Ekonomik sıkıntılar insanımızın ruh dünyasını da etkilemektedir. Bireysellik ve bencillik almış başını gidiyor, Toplumda ciddi bir ahlaki erozyon yaşanıyor. Tüketim ve dünyevileşme idealize ediliyor, Ruh ve ahlak hayatı ikincil plana atılıyor.
Değerli Arkadaşlar
Bugün Türkiye olarak, dünyanın en pahalı akaryakıtını Avrupa’nın en pahalı elektriğini en pahalı doğalgazını en pahalı mobil iletişimini en pahalı internet erişimini biz kullanıyoruz. Utanç verici ama Dünyanın en pahalı ekmeğini En pahalı etini de biz tüketiyoruz. 2 Gün önce Almanya’daydım. Eskiden buradan oraya gidenler Zeytin, peynir, pastırma, Et, sucuk götürürlerdi… Şimdi oradan getiriyorlar. Çünkü et Türkiye’de 30 Lira Almanya’da 10 Lira… Utanın… Ödediğimiz faturalarda her 3 liranın 2 lirası vergidir. Böyle bir adalet olur mu?
Hükümet çeşitli bahanelerle bu gerçekleri milletten saklamaya çalışıyor Ama nafile Hesap ortadadır.
Borcumuz 580 milyar dolar olmuş. İşsizlik 13 milyona ulaşmış. Yaklaşık 20 milyon kişi açlık sınırında yaşıyor. 9 milyon emekli sürünüyor. 9 milyona yakın engellimiz adeta sahipsiz. Asgari ücrete zam yaptılar… Verilen zam bir öğün yemek bile değil… Kar eden kitler, 17 bankamız ve 349 km2 toprağımız satıldı.
Elde kalan KİT ler de özelleştirme satış programına alınmış vaziyette. Peki satıldı da gelen para ne oldu?
İçi boşaltılan bankalara, dış borcun faizine gitti…
Özelleştirmelerden halka düşen 4-C dayatması, İşten çıkarılmalar olmuştur, başka bir getirisi yoktur … Bundan önceki hükümetler döneminde olduğu gibi şimdi de mutlu bir azınlık haricinde kimse hayatından memnun değil.
Dünyanın on yedinci büyük ekonomisine sahip olduğumuzu söyleyenler, aşa, işe çare bulamıyor...
Üreterek değil, borçlanarak büyüyen ekonomi, sağlıklı bir ekonomi değildir.
Elin parasıyla elin malını almaya mahkum olmuşuz.
Bu nasıl bir paylaşımdır ki, Gelirin %80’ini 10-15 milyon insan yiyecek %20’lik gelirle de 60 milyon insan açlık ve yoksulluk sınırında sürünecek… Bu paylaşımı kurt bile kuzulara yapmaz. İnsafsızlar…
2011 bütçesinde gelirler 279 milyar giderler 312 milyar Gelirlerde en büyük kalem vergiler. Vergi de nasıl vergi ? Kurumlar vergisi mi? Hayır. Gelir vergisi mi? Hayır. Peki ne ? Ö. T. V. Yani Özel Tüketim Vergisi Yani dünyanın en pahalı benzinini kullanıyoruz ya. Onun vergisi. Dünyanın en pahalı iletişimini kullanıyoruz ya. Onun vergisi. Dünyanın en pahalı enerjisini kullanıyoruz ya. Onun vergisi. Memurdan, işçiden, emekliden, Asgari ücretliden, çiftçiden, esnaftan alınan vergilerle geliri sağlamışlar. Sermayeye, holdinglere dokunmak yok… Faizciler, tefeciler rahat… Bunların yaptığı tek parti dönemindeki Harmanda buğdaya musallat olan tahsildarlık gibi. Buna rağmen 2011 bütçesi şimdiden 33.5 milyar açık veriyor.
Değerli Arkadaşlar;
Ülkemizin başka bir kanayan yarası da tarım ve hayvancılıktır. Nüfusumuzun %25’ini oluşturan Bu kesimin sorunları ağırlaşmış, Kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken Dışarıya tarım ve haycancılık ürünleri satan 5 ülkeden biriyken, yanlış politikalar yüzünden Tarım ve hayvancılık ürünlerini dışarıdan alır hale geldik. 4 iklim yaşanan ülkede 3 tarafımız denizle çevrili. Utanmadan buğdayı, eti, peyniri, sütü, balığı dışardan alıyoruz. 2002’den bu yana, Tarım destekleri azaldı… Maliyetler katlanarak arttı, ama ürün alım fiyatları yerinde saydı.. Çiftçimiz borçlarını ödeyemedi. Tarlası, bağı, bahçesi, evi hacizlik oldu ve elinden alındı. Allah Aşkına bu tablonun neresi pembe?
Büyük Birlik Partisi İktidarında Türk tarımını ve Çiftçisini Doğru politikalarla ihya edeceğiz… İlk başta IMF ve Dünya Bankası dayatmasıyla Tarım ürünlerine getirilen sınırlamaları tamamen ortadan kaldıracağız… Yerli üretimin arttırılmasını teşvik edeceğiz… Maliyet düşürücü, verim ve rekabet düzeyini artıran politikaları, gerçekten tatbik edilebilen toprak reformunu hayata geçireceğiz… Sulama yatırımlarına hız vereceğiz… Başta tohum olmak üzere bitkisel ve hayvansal üretim araçlarını, kullanılması gereken gübre ve tarımsal ilacını, tarım alet ve makinelerini, ülke içinde üretip, zamanında ve uygun fiyatla üreticiye ulaştıran, bir tarımsal girdi politikası izleyeceğiz.. Ürettiği sürece çiftçiden vergi almayacağız… Çiftçiyi ürün alım garantisiyle destekleyeceğiz… Sözleşmeli üretime geçeceğiz. Ürettimi baz alarak çiftçileri maaşa bağlayacağız. Şehirleşmenin tarım arazilerini yok etmesini önleyeceğiz. Tarımsal üretim merkezlerine, demiryolları bağlantısı kuracağız… Tarım ve hayvancılık ürünlerimizi Dünya markası yapacağız.
Değerli Arkadaşlar;
Mevcut hükümet en iddialı olduğu dış politika alanında da ciddi yanlışlıklar yapmaktadır. Bilindiği gibi İsrail, tamamen barışçıl amaçlarla yola çıkmış Mavi Marmara gemisine silahlı müdahale etmiş ve 9 vatandaşımızı katletmiştir. Biz o günlerde de net şekilde İsrail'i terör devleti ilan etmiş ve hükümetten çeşitli yaptırımlar uygulamasını istemiştik. Geçtiğimiz günlerde Mavi Marmara Gemisi ülkemize iade edildi. Biz de sırf İsrail’e karşı tutumumuzu göstermek ve şehitlerimizi bir kez daha anmak için karşılama töreninde bulunduk. Mavi Marmara Gemisi, mahzun bir şekilde Marmara’ya demir attı. Ne özür var ne de tazminat! Milletimizin ve şehit ailelerinin umutları da Mavi Marmara ile birlikte bilinmezliğe demir attı.
Sayın Başbakan, Lübnan'daki konuşmasında İsrail'i kastederek 'bizde katile katil derler' demişti. Ne güzel işte, o zaman katile katil diyorsan, Bu Katil, Filistin ile barışı sağlamıyor, Gazze'den ambargoyu kaldırmıyor. Senden de özür dilemiyor, tazminatta ödemiyor. Bu durumda, sen ne diye şirinlik yapmaya devam ediyorsun. Türk milletinin kanı akıtılmış, milli onuru rencide edilmiştir.
Siz ancak bu işlerin edebiyatını yaparsınız edebiyatını… one minut der Sonra da aylarca gizli özürler beyan edersiniz… İtfaiyeci şirinler sizi…
Değerli Arkadaşlar,
Füze Kalkanı Projesinde de hükümet yanlış yolda yürümektedir. Nato'nun ve ABD'nin oyunlarıyla Türkiye cephe ülkesi haline getirilmek istenmektedir. Büyük Birlik Partisi olarak buna şiddetle karşıyız. Başarılı gibi gösterilen dış politikada, esasında yüreklerimizi burkan, ufkumuzu karartan birçok gelişmeler yaşanmaktadır. Bu güdümlü politikalardan Türkiye artık kurtulmalıdır. Komşularla sıfır sorun söylemi doğrudur. Fakat Kıbrıs'ın haline bakın Türkiye açısından elde var sıfır İran ile ilişkilerimize bakın. Elde var sıfır Kuzey Irak'ta hiçbir iddiamız kalmadı elde var sıfır Ermenistan'ı memnun edelim derken Azerbaycan'ı kaybediyoruz yine elde var sıfır Kısaca sıfır sorun siyaseti Türkiye açısından sıfıra sıfır, elde var sıfır.
Değerli gönüldaşlarım;
Önümüzdeki seçim sonrasında şekillenecek Meclis, Cumhuriyet tarihinin en önemli meclisi olacaktır. Yapısal değişimler, yeni anayasa gibi çok önemli değişikliklerde, Türk-İslam ülküsünün kadroları Mutlak ve mutlak mecliste olmalıdır. Bazı siyaset tüccarları Oyunlarını rahat sürdürebilmek için Büyük Birlik Partisi'ni engellemeye çalışacaklardır. Büyük Birlik Partisi’ni Meclis dışında bırakmaya çalışacaklardır. Biz böyle oyunların arka planını da amacını da çok iyi biliyoruz. Bunlar ne hesap yaparsa yapsın, hesapları asla tutmayacaktır... Büyük Türk Milleti Büyük Birlik Partililerle tek yürek olup bütün oyunları bozacak ve sandığa gidecekler.
İnşaallah, önümüzdeki seçimde Sandıklar açıldıkça oy pusulalarından güller çıkacak Ve milletimizin bahtında güller açacaktır..
Değerli Dava Arkadaşlarım;
Türkiye zor bir dönemece gelmiştir. Herkesin güvenli, özgür ve refah içinde
yaşadığı bir Türkiye için bütün Büyük Birlik Partilileri, Alperenleri Büyük Türk Milletinin her ferdini göreve çağırıyorum. Muhsin Yazıcıoğlu'nun canını vererek bize emanet ettiği bu davayı milletle buluşturmak için Tek bir şey istiyorum....Anadolu'ya dağılın, Her kapıyı çalın ve HER EVDEN BİR OY İSTEYİN. Güneşin ne zaman nereden doğacağı Cenab-I Hakk’a aittir.Bizim görevimiz karanlığa bir mum yakmaktır.“Her evden bir oy” ülkenin aydınlığı için Yakılan bir mum olacaktır.
Sözlerime Ebedi Siyasi Liderim,
Muhsin Yazıcıoğlu’nun
Dikeni Gül Eylemek adlı
şiirinden bir bölümle
son vermek istiyorum…
“Bir elime güneş’ i,
Bir elime ay’ ı verseler;
İşte sana bu dünya,
Sonsuz nimet deseler...
Vallahi vazgeçmem
Bana verilen şu Hak Dava’ dan,
Ya bu yolda can verip
Ya ‘Hedef’e varmadan...”
Beni sabırla dinleyen siz değerli hazirunu,televizyonlardan bizi seyreden saygıdeğer izleyicileri saygı ile selamlıyor hepinizi Allah'a emanet ediyorum...
Niyet halis – Akıbet hayır…Allah var, problem yok
KAYNAK